Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

Erdoğan’ın ziyareti öncesinde Alman medyası hareketlendi

Yayınlanma

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 17 Kasım’da Berlin’e giderek Alman hükümetinin lideri Olaf Scholz ve Cumhurbaşkanı Walter Steinmeier ile bir araya gelecek.

Alman hükümet sözcüsü Christiane Hoffmann, yaptığı basın toplantısında, Erdoğan ile Scholz’un önümüzdeki cuma günü Başbakanlıkta düzenlenecek akşam yemeğinde başta Ortadoğu’daki gelişmeler olmak üzere tüm siyasi konuları ele alacaklarını söyledi.

Sözcü, “Alman hükümetinin Hamas konusunda Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan çok farklı bir tutum ve değerlendirmeye sahip olduğu iyi biliniyor. Doğal olarak bu konuyu gündeme getireceklerini varsayıyorum,” dedi.

‘Erdoğan’a ihtiyacımız var’

Erdoğan’ın Berlin ziyareti öncesinde Almanya’da tartışma da başladı. Ziyaret hakkında dikkat çekici bir değerlendirme, ana akımın önemli yayın organlarından Die Welt‘in şef muhabiri Sascha Lehnartz’dan geldi.

Erdoğan’ın Hamas konusundaki tutumu nedeniyle Almanya’daki birçok kişinin Türkiye liderine davet gitmemesini istediğini hatırlatan muhabir, bu görüşe itiraz ederek, “Erdoğan ile diyalog halinde kalmak için siyasi bir zorunluluk var,” diyor.

Erdoğan’ın, İsrail’in ‘var olma hakkını alenen sorgulayarak’ bir kez daha ‘suç işlediğini’ savunan Lehnartz, Türk liderin Hamas’ın ‘terörist bir örgüt olmadığını’, ‘kurtuluş ve mücahit grubu olduğunu’ söylediğini de hatırlatıyor.

Erdoğan’ın, İsrail’in Gazze’ye saldırılarında çok sayıda sivilin hayatını kaybetmesi karşısında ‘Müslümanların duyduğu öfkeyi’ kullanarak kendisini ‘İsrail’in eleştirmenleri’ hareketinin ön saflarına yerleştirmeye çalıştığını öne süren yazar, bu nedenle Almanya’da Erdoğan’ın ziyaretini istemeyenlerin çoğaldığını söylüyor.

Bununla birlikte, Lehnartz’a göre, mevcut durumda bir iptal “yararlı olmayacaktır.” ‘Dünyanın yangın yerine döndüğü’ bir dönemde, yeni bir diplomatik kriz daha yaratmaya gerek olmadığını savunan yazar, “Türkiye vazgeçilmez olduğu kadar zor bir ortak olmaya devam ediyor. Hem Ukrayna’da hem de Ortadoğu’da ona ihtiyacımız olacak. Mültecilerden bahsetmiyorum bile,” diyor.

DİTİB yeniden gündemde

DW Türkçe’nin haberine göre, Erdoğan’ın ziyareti öncesinde Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB) de yeniden tartışmaların odağına yerleşti.

Örneğin Almanya Tarım Bakanı Cem Özdemir, Welt am Sonntag gazetesine verdiği demeçte, ülkede ‘Türkiye’den bağımsız dini yapılara ihtiyaç duyulduğunu’ söyledi. Özdemir, ‘[Alman] değerlerimize bağlı, anayasal zeminde sağlam bir şekilde duran’ bir İslam vurgusu yaptı.

Yine habere göre, Schleswig-Holstein eyaletinin Eğitim Bakanı ve Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) Yahudi Forumu’nun sözcüsü Karin Prien, ‘Almanya’nın yurt dışından yönetilen ve Almanya’daki yasalar ile kuralları tanımayan dini temsilciliklere ihtiyacının olmadığını’ söyledi.

Prien’e göre, bir kurumun Alman devleti tarafından muhatap alınmasının koşulları arasında İsrail devletinin var olma hakkına bağlılık da yer almalı.

FDP’li bir yetkili de din dersleri konusunda okullar ile DİTİB arasında yapılan işbirliklerinin derhal son bulmasını istedi.

dpa: Geri kabul anlaşması görüşmelerin odağında olacak

dpa’da Erdoğan ziyaretini duyuran bir makalede, İsrail ve Hamas ile ilgili sözlerine rağmen Erdoğan ve Türkiye’nin Almanya için taşıdığı öneme işaret ediliyor.

“NATO ortağı Türkiye aynı zamanda Almanya ve AB için İslam dünyasında önemli bir köprü işlevi görüyor. Ülke ayrıca Avrupa’ya göçün yönetilmesinde de merkezi bir rol oynuyor,” diyen dpa, Scholz ve Erdoğan arasındaki görüşmelerin, mültecilerin Türkiye’de barındırılmasına ilişkin AB-Türkiye anlaşmasının yeniden canlandırılmasına odaklanmasının beklendiğini yazıyor.

Erdoğan’ın İsrail’e yönelik sözlerine karşılık olarak Alman hükümetinin şimdiye kadar bu durumu eleştirmekten kaçındığına işaret eden dpa, bununla birlikte trafik lambası koalisyonundaki bazı siyasetçilerin açık konuştuğunu vurguluyor.

Örneğin FDP Genel Sekreteri Bijan Djir-Sarai, “Erdoğan’ın İsrail’e karşı sürekli nefret söyleminde bulunması ve terör örgütü Hamas ile dayanışma içinde olması kabul edilemez. Bunun sonuçları olmalı ve Alman hükümeti tarafından görmezden gelinmemelidir,” demişti.

Siyasetçiler eleştirirken ‘diyalog’ diyor

SPD’li Federal Meclis Dış İlişkiler Komisyonu Başkanı Michael Roth, Erdoğan’ın ‘kışkırtıcı, aşağılayıcı ve popülist davranışlarının Türkiye’nin Avrupa ile Ortadoğu arasında bir köprü olarak taşıdığı öneme yakışmadığını’ iddia etti.

Bununla birlikte Roth, “Bu dramatik durumda tüm temasları kullanmamak akıllıca olmaz. Dolayısıyla bu ziyaret yapılması gereken en doğru şeydir. Eğer sadece tüm çıkarları ve pozisyonları bize uygun olanlarla konuşmak istersek çok az şey elde ederiz,” diyerek Erdoğan’ı Berlin’e davet etmeyi savundu.

Fakat Roth’a göre, Erdoğan’a Berlin’de, ‘az cicili bicili, çok sade bir dil’ ile hitap etmek gerekiyor.

DİPLOMASİ

Türkiye’den Rusya, Çin, Hindistan ve Japonya’dan ithal edilen çeliğe ek vergi kararı

Yayınlanma

Türkiye, Rusya, Çin, Hindistan ve Japonya’dan ithal edilen çeliğe yönelik anti-damping vergisi uygulama kararı aldı. Vergi oranları yüzde 6,1 ile yüzde 43,31 arasında değişiklik gösterirken, en yüksek vergi oranı Çin’den gelen çelik ithalatçılarına uygulanacak.

Türkiye Ticaret Bakanlığı, Rusya, Çin, Hindistan ve Japonya’dan ithal edilen çeliğe anti-damping vergisi uygulama kararı aldı. Söz konusu karar, Resmi Gazete’de yayımlandı.

Ticaret Bakanlığı, yürütülen anti-damping soruşturmasının sonuçlarına dayanarak, söz konusu ithal çeliğin düşük fiyatlandırmasının Türk üreticilerine ve sanayisine zarar verdiğini belirtti.

Buna bağlı olarak, uygulanan vergiler yüzde 6,1 ile yüzde 43,31 arasında değişiklik gösteriyor.

Türkiye, Rusya’dan MMK, NLMK ve Severstal şirketlerinden yapılan çelik ithalatına ek gümrük vergisi uygulama kararı aldı.

MMK ve NLMK için yüzde 6,1, Severstal için ise yüzde 9 oranında vergi uygulanacak. Rusya’dan gelen çelikler, diğer ülkelerle kıyaslandığında en düşük vergi oranına tabi tutuldu.

Japonya’dan ithal edilen çeliğe yüzde 9 ek vergi uygulanırken, Hindistan’dan gelen çeliklerde Tata Steel dışındaki tüm firmalar için aynı oran belirlendi.

Tata Steel için ise vergi oranı yüzde 6,1 olarak belirlendi. Çinli ithalatçılara yönelik vergi oranı ise yüzde 43,31 olarak açıklandı.

Bununla birlikte, yedi Çinli şirket bu uygulamadan muaf tutuldu ve bu şirketler için vergi oranları yüzde 15 ile yüzde 36 arasında değişiyor. Bu şirketler arasında Han Steel Group ve Rizhao Steel Group dikkat çekiyor.

Vedomosti gazetesinin haberine göre, Rus çelik üreticileri bu yılın eylül ayında 5,4 milyon ton çelik üretti. Bu rakam, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 13,5 oranında bir düşüş gösteriyor.

Rusya’nı çelik sektörü, üst üste dokuzuncu ayda negatif üretim dinamikleri sergiliyor. Uzmanlar, yüksek faiz oranlarının baskısı altında kalan inşaat sektöründeki zayıf talebin bu düşüşün temel nedeni olduğunu belirtiyor.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

İtalya’dan UNIFIL pozisyonlarına saldıran İsrail’e karşı sert açıklama

Yayınlanma

İtalya Savunma Bakanı Guido Crosetto, İsrail’in Lübnan’da ikisi İtalyan UNIFIL üslerine düzenlediği saldırıları şiddetle kınadı ve saldırıların “hata” olmadığını söyledi.

Perşembe günü İsrail güçleri Lübnan’ın güneyindeki üç UNIFIL üssünü hedef aldı ve vurdu. Bu üslerden ikisi İtalyan üssü, üçüncüsü ise misyonun karargâhı idi.

Crosetto, “İsrail silahlı kuvvetlerinin UNIFIL’i bazı üslerin boşaltılması gerektiği konusunda uyardığını iddia etmek için hiçbir gerekçe yoktur. Büyükelçiye, Birleşmiş Milletler ve İtalya’nın İsrail hükümetinden emir almadığını İsrail hükümetine iletmesini söyledim,” dedi.

İsrail güçleri tarafından “defalarca gerçekleştirilen düşmanca eylemler”in “savaş suçu” teşkil edebileceğine dikkat çeken bakan, “Bunlar uluslararası hukukun ciddi ihlalleridir ve herhangi bir askeri gereklilikle gerekçelendirilemez,” ifadelerini kullandı.

Günün erken saatlerinde İsrailli mevkidaşı Yoav Gallant ve İsrail’in İtalya Büyükelçisi ile görüşen Crosetto, İtalyan hükümetinin saldırının bir hata ya da kaza olduğu yönündeki gerekçelere inanmadığını yineledi. Bakan İtalya’nın bu nedenle “mümkün olan en kısa sürede gerçek açıklamalar” talep ettiğini duyurdu.

Ansa’nın haberinde görüşlerine yer verilen Orta Doğu dosyasına aşina olan üst düzey güvenlik kaynaklarına göre, UNIFIL’in İsrail’in BM misyonunun üslerine yönelik saldırısına ilişkin yorumu, Tel Aviv’in Lübnan’daki askeri “gelecek planlarına” “istenmeyen tanıkların” olmasını önlemek için “geri çekilmeye zorlamayı” amaçladığı yönünde.

Le Monde gazetesinin Fransız Silahlı Kuvvetler Bakanlığına dayandırdığı haberine göre Fransa ve İtalya, son olaylar üzerine UNIFIL’e katkıda bulunan Avrupa ülkelerini bir araya getirecek.

Video konferans yoluyla gerçekleştirilecek toplantının önümüzdeki hafta yapılması planlanıyor fakat kesin tarih henüz belirlenmedi.

Öğleden sonra yapılan açıklamaya göre İtalyan hükümeti, UNIFIL üsleri yakınlarındaki eylemlerin kabul edilemez olduğunu belirterek İsrailli yetkililere resmi bir protesto sunduğunu duyurdu.

Başbakan Giorgia Meloni ayrıca UNIFIL Batı Sektörü Komutanı General Messina ile telefonda görüşerek BM misyonu ve ikili MIBIL misyonu kapsamında Lübnan’da bulunan İtalyan askerleriyle “güçlü dayanışma” içinde olduğunu ifade etti.

Meloni, İtalyan birliklerinin Birleşmiş Milletler yetkisiyle bölgede istikrarın sağlanmasında oynadığı önemli rolü bir kez daha teyit etti.

İtalyan hükümeti, UNIFIL’in Güney Lübnan’daki rolünün önemini bir kez daha teyit ederken, bölgede çatışmaların durdurulması ve gerilimin azaltılması için çalışmaya devam ettiğini açıkladı.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Alman halkının çoğunluğu İsrail’e askeri yardıma karşı

Yayınlanma

Alman kamu yayıncısı ARD’nin DeutschlandTrend anketine katılanların neredeyse yüzde 70’i Federal Ordunun İsrail’e yardımda bulunmaması gerektiğini düşünüyor.

Ankete göre katılımcıların yüzde 68’i Almanya’nın İsrail’in savunmasına askeri destek vermesini desteklemiyor. Yüzde 19’u ise bundan yana.

Çeşitli parti destekçilerine daha yakından bakıldığında, hepsinde olumsuz bir tutumun hakim olduğu açıkça görülüyor.

Yeşiller taraftarlarının yüzde 62’si Almanya’nın Ortadoğu’daki çatışmalarda İsrail’e askeri destek vermesine karşı çıkarken, yüzde 27’si destekliyor.

Almanya için Alternatif (AfD) destekçilerinin yüzde 80’i bu tür bir askeri yardımın yanlış olduğunu düşünürken, yüzde 12’si destekliyor.

Diğer partilerin destekçileri arasındaki onay oranları ise ikisinin arasında yer alıyor. Sahra Wagenknecht İttifakı (BSW) destekçilerinin yüzde 77’si bu yardıma karşı. CDU/CSU’da bu oran yüzde 68, SPD’de yüzde 65, FDP’e yüzde 56.

İsrail’e verdiği askeri destek bakımından ABD’nin ardından ikinci sırada yer alan Almanya, Ekim 2023’ten bu yana İsrail’e çok sayıda silah ihracatına izin verdi.

İsrail’in 7 Ekim Aksa Tufanına verdiği askeri karşılık Almanya’daki katılımcıların yüzde 57’si için “çok ileri” giderken, yüzde 21’i İsrail’in Gazze Şeridindeki eylemlerini uygun buluyor.

Mart ayında ankete katılanların yüzde 28’i İsrail’in tepkisini uygun olarak nitelendirmişti ve o zaman bile ankete katılanların yarısı bunun çok ileri gittiğini düşünüyordu.

Almanya’da İsrail’in eylemlerini eleştirenlerin sayısı geçtiğimiz kasım ayından bu yana istikrarlı bir şekilde artıyor.

ARD DeutschlandTrend’in güncel araştırmasında ayrıca İsrail’in gazze’ye yönelik askeri eylemlerinin Filistinli sivil nüfusun da etkilenmesi durumunda haklı olup olmadığı soruldu. Buradaki cevap daha da net: Yüzde 68’lik bir kesim İsrail saldırılarını bu durumda haksız bulurken, sadece yüzde 18’lik bir kesim haklı buluyor.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English