Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

Ermenistan, dört köyü Azerbaycan’a bırakmaya hazır

Yayınlanma

Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, Tavuş bölgesindeki sınır köyü Voskepar sakinleriyle yaptığı toplantıda, Erivan’ın sınırın belirlenmesi konusunu görüşmeyi reddetmesi halinde Azerbaycan’ın savaş başlatabileceğini söyledi.

Paşinyan, Ermeni yetkililerin 1991-1992 yıllarında Ermeni ordusu tarafından işgal edilen dört Azerbaycan sınır köyü konusunda uzlaşmaya vardığını anımsattı.

Armenpress‘in aktardığına göre Paşinyan, sınırların belirlenmesi ve çizilmesinden sonra, Azerbaycan ordusu ile mevcut temas hattının tanınmış bir sınır haline geleceğini ve burada askeri personel yerine sınır muhafızlarının görev yapacağını kaydetti.

Paşinyan, “Diyorlar ki, köylerin nüfuslu kısımlarını karşılıklı olarak alalım ve sonra hayati bölgelerini tartışalım. Bizim politikamız ise bir savaşın başlamasına izin vermememiz gerektiği yönünde. Bu nedenle Ermenistan’ın sınırlarını netleştirmeye karar verdik,” ifadelerini kullandı.

Bu ayın başlarında, ülkesinin sınır belirleme komisyonuna başkanlık eden Azerbaycan Başbakan Yardımcısı Şahin Mustafayev, sınır belirleme ve sınırların çizilmesinin ilk aşamasında, ilhak edilmemiş dört köyün Azerbaycan’a iade edilmesini talep etmişti.

Erivan ise Ermenistan’ın 2021-2022 yıllarında Azeriler tarafından işgal edildiğine inandığı Artsvaşen ve 31 sınır yerleşiminin kurtarılmasında ısrar ediyor. Bakü ise bu köylerin işgal edildiği iddiasını reddediyor.

Voskepar köyü sakinleriyle bir araya gelen Paşinyan, Ermenistan ile Azerbaycan arasındaki sınırın belirlenmesi sürecinin ‘pratik bir aşamaya doğru ilerlediğini’ de sözlerine ekledi.

Diğer yandan Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova, Paşinyan’ın açıklamasını ‘Batılılarla yapılan istişarelerin sonucu’ olarak nitelendirdi.

Telegram kanalından paylaşımda bulunan Zaharova, “Avrupa Birliği, NATO ve Washington’daki gelen yeni küratörler işleri bu noktaya getirdi. Lütfen dikkat; bu açıklama hiçbir şekilde Rusya ile alakalı değil. Bu, Erivan’daki mevcut yetkililerin münhasır yetkisi,” dedi.

Dün Paşinyan, Erivan’a gelerek bölge ülkelerini kapsayan üç günlük turunu tamamlamakta olan NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ile görüşmüştü. Görüşmenin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında Stoltenberg, ittifakın Ermenistan’ın egemenliğine ve toprak bütünlüğüne verdiği desteği yinelemiş ve Bakü ile Erivan’a uzun vadeli barışı sağlamaları çağrısında bulunmuştu.

Paşinyan ise ülkesinin NATO’nun ‘Ermenistan ve Azerbaycan arasındaki barış sürecine verdiği sarsılmaz desteğe’ güvendiğini kaydederek Erivan’ın ittifakla ortaklığını genişletmek niyetini dile getirmişti.

Ermenistan, KGAÖ üyeliğini askıya aldı

DİPLOMASİ

ABD ve Ermenistan arasında stratejik ortaklık anlaşması ne anlama geliyor?

Yayınlanma

ABD ve Ermenistan, siyasi, güvenlik, savunma, ekonomi, enerji, bilim, eğitim, kültür ve insani alanlarda işbirliğini kapsayan bir stratejik ortaklık anlaşması imzaladı. Bu anlaşma, Ermenistan’ın askeri ve ekonomik reformlar için ABD’den destek almasını öngörüyor, ancak olası bir çatışmada doğrudan ABD müdahalesi anlamına gelmiyor. Rusya, anlaşmayı Ermenistan’ın egemen hakkı olarak görürken, bölgedeki dengelerin değişebileceğine dikkat çekti.

14 Ocak’ta Ermenistan Dışişleri Bakanı Ararat Mirzoyan’ın ABD ziyareti sırasında Washington ve Erivan, iki ülke arasında stratejik ortaklık anlaşması imzaladı.

Anlaşmanın imza törenine ABD adına Dışişleri Bakanı Antony Blinken katıldı. Bu anlaşma, siyasi, güvenlik, savunma, ekonomi, enerji, bilim, eğitim, kültür ve insani alanlarda işbirliğini kapsıyor.

Aynı zamanda Ermenistan’ın askeri ve ekonomik reformlar için ABD’den destek almasını öngörüyor. Ancak anlaşma, olası bir çatışmada doğrudan ABD müdahalesi anlamına gelmiyor.

Ermenistan dışında, eski Sovyet ülkelerinden yalnızca Ukrayna benzer bir anlaşmaya sahip. Aralık 2024 başında Moldova hükümeti de ABD ile stratejik ortaklık görüşmelerine başladı. Ancak, 30 Kasım 2024’te Washington, Gürcistan ile olan benzer bir anlaşmayı, ülkede iktidarda olan Gürcü Rüyası partisinin “yabancı etkinin şeffaflığı” yasasını kabul etmesi nedeniyle “anti-demokratik eylemler” gerekçesiyle askıya aldı.

Ermenistan ve ABD, stratejik ortaklık anlaşmasını imzaladı

Blinken ve Mirzoyan’ın görüşmesinden önce Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, ABD-Ermenistan stratejik ortaklık anlaşmasını “Ermeni dostlarımızın egemen hakkı” olarak nitelendirdi. Ancak Peskov, Washington’un Güney Kafkasya’da hiçbir zaman istikrar sağlayıcı bir rol oynamadığını, hatta tam aksine davrandığını ifade etti. Peskov, Rusya’nın Ermenistan ile sahip olduğu ikili ilişkilere değer verdiğini ve Avrasya Ekonomik Birliği (EAEU) gibi entegrasyon süreçlerindeki işbirliğinin önemine dikkat çekti: “Tüm bunlar, Ermenistan ve halkı için önemli kazanımlar sağlıyor.”

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ise, 2024 yılı Rus diplomasisi değerlendirmesi sırasında yaptığı basın toplantısında, ABD ve Ermenistan arasındaki stratejik ortaklık anlaşmasının kendisinden ziyade sonuçlarının önemli olduğunu vurguladı.

Lavrov, Güney Kafkasya’daki güvenlik sorunlarının çözümü için en verimli platformun, Rusya, Ermenistan, Azerbaycan, Türkiye ve İran’ın yer aldığı 3+3 formatı olduğunu belirtti. Ancak Gürcistan, bu platforma katılmayı reddediyor.

ABD ve Ermenistan hükümetleri, Haziran 2024’te düzenlenen Ermenistan-Amerika Stratejik Diyaloğu toplantısında ikili ilişkileri stratejik ortaklık düzeyine çıkarma planlarını içeren ortak bir bildiri yayımlamıştı.

Kasım 2024’te Rusya Dış İstihbarat Servisi, Washington’un Ermenistan’ı “ulusal intihara” sürüklediği uyarısında bulundu. ABD ise Ermenistan’daki sosyo-politik süreçlere “istikrarlı bir anti-Rus karakter kazandırmayı” hedeflediğini belirtti.

9 Ocak’ta Ermenistan hükümeti, ülkenin Avrupa Birliği’ne (AB) katılma sürecini başlatan yasa tasarısını destekledi. Kremlin, Erivan’ın hem AB hem de EAEU’ya aynı anda üye olamayacağı konusunda uyarıda bulundu.

IMEMO RAS Orta Asya Bölümü Başkanı Stanislav Pritçin, Vedomosti gazetesine verdiği demeçte, Ermenistan’ın Batı’ya yaklaşma ve Rusya ile ilişkilerini azaltma yönünde tutarlı bir politika izlediğini, ancak Moskova ile olan ekonomik avantajlardan tamamen vazgeçmek istemediğini belirtti: “[Nikol] Paşinyan hükümeti, Rusya ile işbirliği imkânlarını adım adım daraltıyor ve yalnızca ekonomik boyutu koruyor. Rusya-Ermenistan ilişkilerinin daha da bozulması hâlinde, bu imkânlar da daralacaktır.”

Güney Kafkasya uzmanı siyaset bilimci Artur Ataev ise, Ermenistan liderliğinin, Rusya’nın Ermenistan’a ihtiyaç duyduğundan daha fazla Ermenistan’ın Rusya’ya ihtiyaç duyduğu görüşünde olduğunu belirtti. Ataev’e göre, Erivan askeri-politik işbirliğinde Batı’ya yönelirken, EAEU ile ekonomik bağlarını korumayı sürdürüyor. Ermenistan’ın tüketim mallarının yüzde 70’ini Rusya’dan Gürcistan Askeri Yolu üzerinden aldığını ifade eden Ataev, Ermenistan ve ABD arasındaki işbirliğinin derinleşmesinin Moskova-Erivan ilişkilerinin niteliğini kökten değiştireceğini öne sürdü.

Ataev, Moskova’nın Erivan ile askeri-teknik işbirliğini kademeli olarak azaltacağını ve bu durumun Fransa’dan savaş ekipmanı tedariki nedeniyle başladığını belirtti. Ancak ABD’nin, Türkiye ile ilişkilerini bozmamak adına benzer bir yaklaşım sergilemeyeceğini tahmin etti: “Ermenistan-ABD ortaklığı, Gürcistan’da olduğu gibi yalnızca gösterişli ortak askeri tatbikatlarla sınırlı kalacaktır.”

Ataev, Ermenistan ile Azerbaycan arasında muhtemel bir askeri çatışma durumunda, Washington’un Türkiye nedeniyle Ermenistan’a ciddi bir yardım sağlamayı reddedeceğini ileri sürdü: “Maalesef Ermenistan, 20. yüzyılın başında yaşadığı trajik olaylarda olduğu gibi, yine ABD ve Avrupa’ya güveniyor.”

ABD Dışişleri: Ermenistan’ın Rusya’dan uzaklaşması için gerekli koşulları yaratıyoruz

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Gelişmekte olan piyasa borsalarında Trump düşüşü

Yayınlanma

Financial Times’ta (FT) yer alan habere göre yatırımcılar, seçilmiş başkan Donald Trump’ın önerdiği ticaret tarifelerine hazırlanırken ve yükselen ABD doları ve artan tahvil getirileriyle mücadele ederken gelişmekte olan piyasa hisse senetlerinden vazgeçiyor.

MSCI’nın Çin, Hindistan, Brezilya, Güney Afrika ve diğer piyasalardaki yaklaşık 7,6 milyon dolarlık hisse senedini izleyen gelişmekte olan piyasalar endeksi, 2 Ekim’de iki buçuk yılın en yüksek seviyesine ulaştığından bu yana yüzde 10’dan fazla düşüş gösterdi. Gelişmiş piyasa hisse senetleri bu süre zarfında kabaca yatay seyretti.

Gelişmekte olan piyasalar, Trump yönetimindeki gümrük vergileri ve vergi indirimleri gibi enflasyonist politikaların, zaten canlı olan ekonomiye ek olarak, Fed’i faiz oranlarını daha önce tahmin edilenden çok daha uzun süre yüksek tutmaya zorlayacağı yönündeki tahminlerden etkilendi.

Yatırımcıların enflasyon görünümünü yeniden değerlendirmesiyle ABD devlet tahvili getirileri son haftalarda yükselişe geçti. Gelişmekte olan piyasalar fon yöneticisi East Capital’in portföy danışmanı Emre Akçakmak, “ABD getirilerinin yükselmesi ve ABD dolarının güçlenmesiyle … bunun kesinlikle gelişmekte olan piyasaların performans göstereceği bir ortam olmadığı açık. [MSCI] endeksinin üçte ikisini oluşturan büyük piyasaların hepsi baskı altında,” dedi.

Endeksin en büyük payını oluşturan Çin hisse senetleri, ülke ekonomisinin sağlamlığına ilişkin endişeler nedeniyle 2 Ekim’den bu yana yüzde 15 düştü.

Gelişmekte olan piyasaların diğer iki ağır topu olan Hindistan ve Güney Kore de son aylarda ciddi kayıplar yaşadı. JPMorgan verilerine göre, yatırımcılar geçen yılki 31 milyar dolarlık çıkışa ek olarak bu yıl küresel gelişmekte olan piyasa hisse senedi fonlarından yaklaşık 3 milyar dolar çekti.

Yüksek ABD faizleri ve güçlü doların olduğu uzun dönemler genellikle ABD’li yatırımcıları yurtdışında yatırım yaparak daha fazla risk almak yerine evde kalmaya ikna ediyor.

Yatırımcılar, ABD’nin gümrük tarifelerine karşılık olarak ülkelerin kendi para birimlerini zayıflatmaya ve ihracatlarını daha rekabetçi hale getirmeye çalışacaklarını ve bunun da gelişmekte olan piyasaların dolar kazançlarını düşüreceğini düşünüyor.

Bazı yatırımcılar, gümrük tarifelerinin başlangıçta Wall Street konsensüsünden daha yüksek belirleneceği, fakat Trump tek tek ülkelerle anlaşmalar yaptıkça azaltılacağı iddiasıyla, yılın ilk yarısında gelişmekte olan piyasa varlıklarında bir satış ve ardından bir toparlanma için pozisyon alıyor.

Bununla birlikte, bazı yatırımcılar, diğer ülkelerdeki hareketleri gölgeleyebilecek endekslerin dışında tutmadıkları sürece, Çin hisse senetlerine büyük bir temel maruziyet anlamına geldiğinden, gelişmekte olan piyasalara geri dönme konusunda hâlâ isteksiz.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

İngiltere ve Irak arasında “tarihi” anlaşma

Yayınlanma

Irak ve İngiltere, toplam değeri 12,3 milyar sterline (14,98 milyar dolar) ulaşan ve “tarihi olarak” nitelendirilen, ticaret ve ikili savunma anlaşması imzaladı. Bu geniş kapsamlı anlaşma, Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani ile İngiltere Başbakanı Keir Starmer’ın Londra’daki toplantısının ardından duyuruldu.

Başbakanlık Ofisi 10 Numara’dan bir sözcünün yaptığı açıklamaya göre, Starmer, Londra’da Iraklı mevkidaşı Sudani ile görüştü.

İngiliz Başbakan, Sudani’nin liderliğinde Irak’ın daha güvenli ve refah düzeyi yüksek ülke haline geldiği değerlendirmesinde bulunarak, bundan duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Starmer, iki ülke arasında modern ve geleceğe yönelik ortaklık kurarak bu ivmeyi desteklemeye istekli olduğunu söyledi.

Görüşmede, Orta Doğu’daki durumu da değerlendiren liderler, Suriye’deki son gelişmelerin ardından bölgede barış ve istikrarı desteklemenin önemini vurguladı.

Liderler, iki ülke arasında savunma alanındaki ikili bağların, yeni ortak savunma bildirisi imzalanmasıyla derinleşmesini memnuniyetle karşıladı. Ayrıca liderler terörle mücadelede güçlü işbirliğini sürdürme taahhüdünde bulundu.

Yasa dışı göç konusu da ele alındı

Görüşmede ekonomik büyüme konusuna da değinen Başbakan Starmer, İngiltere ve Irak arasında gelişen ortaklığı memnuniyetle karşıladı. Bu durumun, ziyaret kapsamında imzalanan “Ortaklık ve İşbirliği Anlaşması” ve 12,3 milyar sterlinlik ticaret paketi duyurusuyla ortaya konduğu bildirildi. İki lider, yasa dışı göç konusunda da İngiltere ve Irak arasında yeni iade anlaşması üzerinde çalışma niyetlerini ele aldı ve insan kaçakçılığı ağlarını çökertmek için daha yakın çalışmayı taahhüt etti.

Anlaşma, Irak’ın su, enerji, telekomünikasyon ve savunma altyapısında İngiliz özel sektör uzmanlığından yararlanmasını ve temiz enerji, ilaç, lojistik ve finansal hizmetler gibi sektörlerde gelecekteki yatırım projelerini güvence altına almasını sağlayacak.

Büyük Projeler

-İngiliz yapımı enerji iletim sistemlerinin Irak ve Suudi Arabistan arasındaki bir şebeke bağlantı projesinde kullanılacağı 1,2 milyar sterlinlik bir proje.

-Kuzey Irak’taki El Kıyara Hava Üssü’nün yenilenmesi için 500 milyon sterlinlik bir plan.

-Irak’ın güney ve batısına temiz su sağlayacak, İngiltere liderliğinde bir konsorsiyum tarafından yürütülecek 5,3 milyar sterlin değerinde bir su altyapı projesi.

-Ayrıca, bir İngiliz şirketi Basra Su Projesi’ni üstlenecek. Bu proje, güneydeki üç milyon Iraklıya temiz su sağlamak için tuzdan arındırma ve su işleme tesislerini kapsıyor ve toplamda 3,3 milyar sterlin değerinde. İngiliz şirketler, Irak genelinde savaşın bıraktığı mayınları temizleme işi için 330 milyon sterlin değerinde bir sözleşme aldı.

Kerkük petrolü için BP ile anlaşma

Öte yandan görüşmeden sonra Irak tarafı Kerkük petrol sahalarının geliştirilmesi, petrol ve gaz üretiminin artırılması için İngiliz enerji şirketi British Petroleum (BP) ile mutabakat zaptı imzalandığını duyurdu.

Irak Başbakanlık Basın Ofisinden yapılan yazılı açıklamaya göre, Sudani’nin İngiltere ziyareti sırasında imzalanan mutabakatla Kerkük’teki Kuzey Petrol Şirketi’ne ait 4 petrol sahasının rehabilitesi ve geliştirilmesi projesi BP’ye devredildi. Söz konusu mutabakat zaptıyla, petrol ve doğal gazda hedeflenen en iyi üretim oranlarına ulaşılmasının hedeflendiği kaydedildi.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English