Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

Ermenistan, Rusya ile borcunun bir kısmının silinmesi konusunda anlaştı

Yayınlanma

Ermenistan Maliye Bakanlığı ile Rusya, Ermenistan’ın bir kısmı silinecek olan devlet borcunun Rusya’ya yapılan silah alımı ödemelerinden karşılanması konusunda anlaşmaya vardı. Ermenistan, bazı silahların teslim edilmediğini veya geç teslim edildiğini belirterek bu ödemelerin borç ödemesine yönlendirilmesini talep etti.

Ermenistan Maliye Bakanlığı ile Rusya, Ermenistan’ın borcunun bir kısmının, Rusya’dan alınan silahlar için yapılan ödemelerden karşılanması üzerine anlaşmaya vardı.

News.am’nin aktardığına göre Ermenistan Savunma Bakanı Suren Papikyan, basın mensuplarına yaptığı açıklamada, iki ülkenin stratejik müttefik olmaya devam ettiğini ve borcun ödenmesine ilişkin anlaşmanın zamanında yerine getirildiğini vurguladı.

Ermenistan, Rusya’dan alınan silahların bir kısmının teslim edilmediğini, diğer kısmının ise geç teslim edildiğini ifade ederek, bu ödemelerin iade edilmesini talep etti.

Başbakan Nikol Paşinyan, 24 Kasım’da bu ödemelerin Erivan’ın Rusya’ya olan devlet borcuna aktarılmasını önermişti.

ABD ve Ermenistan arasında stratejik ortaklık anlaşması ne anlama geliyor?

DİPLOMASİ

Trump’ın ekibi, Ukrayna’da ‘barışın’ aylar alacağını kabul etti

Yayınlanma

Trump’ın Ukrayna’daki savaşı 24 saat içinde bitirme vaadi, danışmanları tarafından gerçekçi bulunmadı. Danışmanlar, barış sürecinin aylar alacağını ve Ukrayna’nın NATO üyeliğinin ertelenmesi gibi önerilerin tartışıldığını belirtti. Trump, barışı hızlı bir şekilde sağlama iddiasını korusa da, yeni yönetimin diplomatik görüşmelerle sonuç almasının altı ay sürebileceği ifade edildi.

Donald Trump’ın Ukrayna’daki savaşı “24 saat içinde” bitirme vaadi artık geçerliliğini yitirmiş görünüyor. Danışmanları, barış çabalarının birkaç ay, hatta daha uzun sürebileceğini kabul ediyor. İlk temasların başlamasıyla birlikte, bu vaatlerin yerini daha gerçekçi bir yaklaşım aldı.

Trump’ın savaşla ilgili taahhüdü, danışmanları tarafından seçim kampanyası sırasında yapılan bir abartı olarak değerlendirildi. Reuters ajansına konuşan danışmanlara göre, bu vaat hem ihtilafın çözümündeki zorlukları yeterince hesaba katmıyor hem de yeni bir yönetimin oluşturulması için gereken zamanı göz ardı ediyordu.

Trump ekibinin planının temel unsurları hâlâ tartışılıyor. Genel olarak, danışmanlar Ukrayna’nın yakın gelecekte NATO’ya katılmaması gerektiğini savunuyor ve çatışmanın cephe hattında dondurulmasını öneriyor.

Ayrıca, Ukrayna’ya Avrupa birliklerinin devriye yapacağı bir tampon bölge gibi ciddi güvenlik garantilerinin verilmesi gerektiği belirtiliyor.

Trump’ın seçim kampanyası sırasında verdiği en iddialı dış politika sözü, Ukrayna savaşını “24 saatte” bitirmekti. Fakat Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy, Trump’ı ülkesine davet ederek bu sürenin neden imkânsız olduğunu gösterebileceğini ifade etti.

Trump’ın Ukrayna özel temsilcisi Keith Kellogg, 20 Ocak’taki yemin töreni öncesinde Kiev’i ziyaret etmeyi planlıyordu, ancak bu ziyaret ABD yasalarının şahıslarla yabancı hükümetler arasındaki görüşmelere getirdiği kısıtlamalar nedeniyle ertelendi.

Trump yönetimi ile Kremlin arasında ilk temaslar Kasım-Aralık 2024 döneminde başladı. Ajansa konuşan ii Rus yetkili, Trump ve Putin arasında doğrudan temasın da gerçekleştiğini ancak kamuoyuna açıklanmadığını doğruladı. Bu diyalogların yoğunlaşacağı, ancak somut bir sonuç getirip getirmeyeceğinin belirsiz olduğu ifade ediliyor.

Kellogg, barış planını yemin töreninden sonraki 100 gün içinde hayata geçirmeyi hedeflediğini belirtti. Ancak eski ABD’nin Kiev Büyükelçisi John Herbst, bu hedefin “fazla iyimser” olduğunu söyledi. Herbst, Trump’ın Putin’i taviz vermeye ikna etmesi gerektiğini vurguladı.

Trump, seçim zaferinden sonra zaman çizelgesi vermekten kaçınarak sorunu “hızlıca” çözeceğini ifade etti. Ancak aralık ayında, Ukrayna savaşını bitirmenin Gazze’deki ateşkesi sağlamaktan daha zor olduğunu söyledi ve geçtiğimiz hafta barış sürecinin altı ayı bulabileceğini dile getirdi.

Bloomberg ve Financial Times‘ın haberine göre, Trump’ın ekibi Ukrayna krizine güçlü bir pozisyonla yaklaşma ve Kiev’e benzer bir pozisyon sağlama konusunda Avrupa’daki yetkililerle endişelerini paylaştı.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Elon Musk’ın AfD ve Almanya’ya ilgisi büyüyor

Yayınlanma

Yakın zamanda Almanya’nın tek kurtuluşunun Almanya için Alternatif (AfD) olduğunu ileri süren ve daha sonra Welt am Sonntag gazetesinde Alman seçmenleri AfD’ye oy vermeye çalışan Elon Musk’ın bu ülkeye ve Avrupa’ya yönelik ilgisi katlanarak artıyor.

Welt am Sonntag’ın ve Die Welt’in bağlı bulunduğu medya holdingi Axel Springer’in duyurduğuna göre, Musk yakında Die Welt tarafından düzenlenecek bir “iş zirvesine” katılacak.

Almanya Şansölyesi Olaf Scholz ve çeşitli DAX şirketlerinin başkanlarının yanı sıra AfD Eş Başkanı ve partinin şansölye adayı Alice Weidel’in de 28 Ocak’taki etkinliğe katılması bekleniyor.

Weidel, geçen hafta Elon Musk ile birlikte X’teki bir “sohbet odasında” bir araya gelmiş ve Adolf Hitler’in “komünist” olduğunu iddia etmişti.

Elon Musk’ın başını çektiği Silikon Vadisi milyarderleri, Trump’a destek verirken yapay zeka (AI) ve kripto para birimleri gibi geniş alanların deregülasyonu için bastırmış ve istediklerini almıştı.

Benzer şekilde Musk ve diğer teknoloji milyarderleri, Avrupa’daki teknoloji piyasasını geleneksel düzenin fikirlerine karşı biçimde, deregülasyon istiyor. Musk, “bürokrasiyi azaltma” ve deregülasyonu yüksek perdeden savunan AfD’yi bu nedenle de destekliyor.

Trump ve AfD’de cisimleşen politika: Deregülasyon

Musk, David Sacks ve benzeri Silikon Vadisi milyarderlerini rota değiştirmeye motive eden çıkarlar AI ve kripto endüstrisinin geniş alanlarını, yalnızca kârlarını maksimize etmek için değil, aynı zamanda özellikle Çin’den gelen rekabete karşı kendilerini korumak için deregülasyondan geçiyor.

Bu milyarderler ayrıca enerji sektörü için de deregülasyon istiyorlar zira yapay zeka veri merkezleri o kadar çok enerji tüketiyor ki bazı ABD teknoloji şirketleri elektrik ihtiyaçlarını karşılamak için nükleer santraller inşa etmeye başladı.

Dolayısıyla sadece yapay zekanın değil, Avrupa’daki tüm teknoloji endüstrisinin kapsamlı bir şekilde deregüle edilmesi, ABD’li teknoloji milyarderlerinin çıkarına olacak.

Musk ve Meta CEO’su Mark Zuckerberg olmak üzere teknoloji milyarderleri yıllardır, özellikle de ABD’li internet devlerinin faaliyetlerine belirli kısıtlamalar getirmek isteyen AB kurumları ile çatışmalar yaşıyor.

Geleneksel AB elitleriyle henüz umduğu ölçüde anlaşamayan Musk, şimdi “eski müesses nizamın” ötesindeki yeni siyasi güçlere güveniyor ve bu güçlerden rotayı değiştirme konusunda daha fazla istek görmeyi umuyor.

Örneğin Musk, 2024’ün sonunda Welt am Sonntag için yazdığı makalede AfD hakkında, partinin “devletin aşırı regülasyonunu ortadan kaldırmaya” ve “piyasayı serbestleştirmeye” hazır olduğunu belirtiyordu.

Musk’ın bu açıdan Axel Springer yayınevi ve CEO’su Mathias Döpfner’de planları için bir ortak bulduğu düşünülüyor.

Musk’ın Almanya’ya ‘sızma’ kanalı: Mathias Döpfner

Axel Springer şu anda kendini yeniden yapılandırıyor, seri ilan ve emlak işlerini sattı ve şimdi Alman iç pazarının (Bild, Welt) ötesinde, halihazırda Politico ve Business Insider online yayınlarının sahibi olduğu ABD’de daha güçlü bir şekilde büyümek istiyor.

Döpfner’in bir zamanlar eski ABD Büyükelçisi Richard Grenell (2018-2020) ile yakın ilişkiler kurduğu söyleniyordu. Medya patronu, Axel Springer Ödülünü aldığı 2020’den beri de Musk ile temas kurmaya çalışıyor.

Welt am Sonntag’daki Musk yazısının da bizzat Döpfner’in açık talebi üzerine yayımlandığı ileri sürülüyor. Döpfner o zamandan beri makaleye yönelik yoğun eleştirilere, kendisini AfD’den resmen uzaklaştırarak yanıt verse de, aynı zamanda “söylenebileceklerin alanlarını kararlılıkla açmaya devam edeceğini” duyurdu.

Görev süresi boyunca “aşırı sağ” ile olan ilişkisi nedeniyle siyasi olarak nispeten izole edilen ABD’nin eski Almanya Büyükelçisi Richard Grenell de, Musk’ın Alman “müessem nizam medyasına” karşı giriştiği savaşta taraf olmuştu.

Der Spiegel‘in Musk ile ilgili olarak geçen ekim ayında yaptığı “halk düşmanı” kapağına tepki gösteren Grenell, X’te yaptığı paylaşımda, “Der Spiegel’in geçmişinde antisemitizm ve Amerikan karşıtlığı var,” demiş ve eski dergi kapaklarının çeşitli fotoğraflarını paylaşmıştı.

Grenell’in adı Trump seçildikten sonra Dışişleri Bakanlığı için de geçmişti.

AfD’nin Alman siyasetine parlatılması görevi Axel Springer’de

Döpfner’in AfD ile arasına koyduğu temkinli mesafeye rağmen Axel Springer AfD’nin “ana akıma” entegrasyonu için çalışmaya devam ediyor.

Die Welt’in 28 Ocak’ta gerçekleştireceği bu yılki “Ekonomi Zirvesi”ne Federal Şansölye Olaf Scholz, CDU ve Yeşiller’in şansölye adayları Friedrich Merz, Robert Habeck ve FDP Genel Başkanı Christian Lindner’in yanı sıra BSW kurucusu Sahra Wagenknecht ve AfD federal sözcüsü Alice Weidel’in de katılması bekleniyor.

Die Linke’nin (sol Parti) temsil edilmeyecek olması Springer’in sadece Federal Meclis’te temsil edilen tüm partileri davet etmeyi planlamadığını gösteriyor.

Weidel’in katılımıyla ilgili olarak Springer, geçen yıl Ekonomi Zirvesi’nde AfD temsilcilerinin de gelecekte davet edilip edilmemesi konusunda bir oylama yapıldığını ve büyük çoğunluğun lehte oy kullandığını açıkladı.

Aralarında Allianz, Deutsche Bank ve Commerzbank, Siemens, E.ON ve RWE, BMW, Porsche ve Rheinmetall’in de bulunduğu bir dizi DAX şirketinin başkanlarının da zirveye katılacağı açıklandı.

Axel Springer’e göre, Federal Meclis seçimleri göz önüne alındığında, toplantı “geleceğe ivme kazandırmak için eşsiz bir fırsat” sunuyor.

AfD’nin transatlantik cepheye entegrasyonu

Öte yandan Musk ve müttefikleri için iktisadi çıkarların yanı sıra siyasi çıkarlar da söz konusu. AfD içinde Rusya ile yakınlaşmayı destekleyen güçlü bir akım bulunuyor.

Almanya’daki “aşırı sağın” fikir önderlerinden Götz Kubitschek 31 Aralık 2024 tarihinde Sezession’da yazdığı bir yazıda, AfD’nin “Batı, transatlantik paternalizm, NATO ve hegemonun popüler-vulger kültürel egemenliği” tarafından “yabancılaştırıldığını” söylemişti.

Kubitschek’e göre Musk, AfD’ye verdiği “mod değiştiren destekle” partinin “kendi gündemini paylaşan” bölümlerini “güçlendirdiğinin” farkında.

Musk’ın partiyi ABD’ye yaklaştırdığını vurgulayan Alman yazar, Batıya yabancılaşmış olmasına rağmen, Batıya direniş odağı olabileceği düşünülen Rusya’dan AfD’ye henüz bir destek gelmediğini savundu ve bu desteğin Washington’dan geleceğine işaret etti.

Musk’ın, AfD’nin “şeytanlaştırılmamasını” önerdiğini kaydeden Kubitschek, “Normalleşme umudu göz önüne alındığında, AfD’nin Atlantik ötesi bağlantısına ilişkin endişeler geri plana düşüyor,” diyor.

Öte yandan yazar, “ABD’nin yıkıcı potansiyeline ve davranışlarına işaret eden” ya da “reelpolitik açısından Rusya ile yakınlaşmayı romantikleştiren ya da bu yönde çalışan” seslerin gelecekte “daha az duyulmasının” muhtemel olduğunu da kabul ediyor.

Dolayısıyla Musk’ın AfD’yi desteklemesi, yazara göre, Alman aşırı sağının bir bölümünün transatlantik entegrasyonunun parçası olarak görülmeli.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Starmer Ukrayna’da Zelenskiy ile ‘100 yıllık anlaşma’ imzalayacak

Yayınlanma

Birleşik Krallık Başbakanı Keir Starmer, savaş kritik bir aşamaya girerken, daha fazla silah sözü vermek ve önümüzdeki 100 yıl boyunca İngiliz desteği vaadinde bulunmak üzere Ukrayna’ya gitti.

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy ile görüşmeye giden Starmer, Ukrayna ile Karadeniz ve Baltık’ta güvenliği güçlendirmeyi ve iki ülke arasında iktisadi ve kültürel bağlar kurmayı amaçlayan bir “100 yıllık ortaklık” anlaşması imzalayacak.

Starmer, Başbakanlık tarafından yayınlanan açıklamasında, “Putin’in Ukrayna’yı en yakın ortaklarından uzaklaştırma hırsı muazzam bir stratejik başarısızlık olmuştur. Bunun yerine, her zamankinden daha yakınız ve bu ortaklık bu dostluğu bir üst seviyeye taşıyacak,” dedi.

Ukrayna, koşullu olarak Rusya ile olası görüşmelere katılmaya istekli olduğunu açıklarken, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron gibi diğer Batılı liderler de “barışı korumak” adına Avrupa birlikleri gönderme fikrini ortaya attı.

Starmer’ın ayrıca Ukrayna’nın acil ihtiyaçları için “ölümcül yardım” da dahil olmak üzere yeni bir destek paketi açıklaması bekleniyor, fakat ayrıntılar henüz belli değil.

Downing Street yetkilileri Ukrayna’nın son derece iyi eğitimli silahlı kuvvetleri ve son üç yıldır hızla yenilikler yapan ve yeni kitlerini savaş alanında test eden bir teknoloji sektörüyle artık son derece gelişmiş bir askeri güç olduğuna dikkat çekiyor.

Yetkililer, bu gerçek savaş deneyiminin Britanya’nın da savunmasını güçlendirmesine yardımcı olacağını söylüyor.

“100 yıllık ortaklık” bilim, teknoloji ve sağlık hizmetlerinin yanı sıra tarım ve hatta eğitim alanındaki ortak çalışmaları da kapsıyor. Anlaşma Baltık Denizi, Karadeniz ve Azak Denizinde güvenliği sıkılaştırmaya yönelik yeni bir planı da içeriyor. 

Birleşik Krallık, Rusya’nın egemenliğine giren bölgelerden çıkarılan ve daha sonra satılan Ukrayna tahılının izini sürmek için bir sistem üzerinde çalışıyor. İngiliz yapımı veri tabanı önümüzdeki haftalarda hazır olacak ve Kiev hükümetiyle paylaşılacak. Ayrıca enerji ve kritik madenler konusunda da işbirliği sözü verildi.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English