Finlandiya’nın NATO üyeliğine kabul edilmesi ve İsveç’in de yakın vadede ittifaka katılmasının beklenmesi ile birlikte, NATO’nun ‘Yüksek Kuzey’ olarak da nitelendirilen Kuzey Kutbu ve çevresindeki bölgede etkinliğinin artacağı düşünülüyor.
Bununla birlikte, Foreign Policy’de (FP) yayınlanan bir makale, NATO’nun kuzey kanadında, Moskova karşısında bazı kilit ittifak üyelerinin ‘yükümlülüklerini yerine getirmedeki önemli başarısızlıklarını ortaya koyan rahatsız edici eksiklikler’ olduğuna işaret ediyor. Makalenin yazarı Alexander B. Gray, 2019-2021 yılları arasında Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi özel kalem müdürü olarak görev yapmış.
“Rusya bölgede manevra alanı kazanmak için çeşitli faktörleri başarıyla kullanmıştır,” diyen FP, Svalbard (Norveç), Faroe Adaları (Danimarka) ve Grönland (Danimarka) örneklerinde olduğu gibi, Moskova’nın, Oslo ya da Kopenhag’ın çok az direnişiyle ‘nüfuzunu genişlettiğini’ öne sürüyor.
FP’ye göre, Norveç ile Kuzey Kutbu’nun ortasında yer alan Svalbard’da Rusya, Norveç’in adada geleneksel savunma faaliyetlerinde bulunma yetkisini sınırlayan 1920 tarihli bir anlaşmanın muğlaklığını kullanarak ekonomik ve siyasi nüfuzunu arttırdı. Moskova, Svalbard’da önemli bir madencilik varlığını sürdürüyor ve buradaki Rus yerleşimlerine yaptığı sevkiyatlara küresel yaptırımlar uygulanamayacağı konusunda ısrar ediyor. Norveç’in anlaşma yükümlülüklerine yönelik yorumu, yine FP’ye göre, kömür, çinko, bakır ve fosfat gibi önemli doğal kaynaklara sahip stratejik açıdan hayati bir adada Rusya’nın yanı sıra Çin’in de varlığının artmasına izin verdi.
Savunması Danimarka’nın sorumluluğunda olan Faroe Adaları, Rusya ile Faroe Adaları arasında 1970’lerde yapılan bir anlaşma uyarınca, Ukrayna çatışması boyunca çok sayıda Rus balıkçı gemisine ev sahipliği yapmaya devam etti. Rus gemilerinin Kuzey Denizi’ndeki denizaltı kabloları da dahil olmak üzere, casusluk ve hatta sabotajla suçlandığını ileri süren FP, Kopenhag’ın bu konuya ‘etkili bir şekilde’ müdahale edememesi nedeniyle ittifakın kuzey kanadındaki NATO ortaklarının ‘asimetrik Rus taktiklerine karşı’ savunmasız kaldığını öne sürüyor.
Grönland söz konusu olduğunda da, Danimarka’nın yetkiyi yerele devretmesinin ‘dış etkilere açık bir ada’ yarattığını savunan FP, “Grönland’ın daha fazla özerkliğe doğru ilerlemesi kaçınılmaz gibi görünse de Kopenhag, NATO yükümlülüklerini ve savunma ayrıcalıklarını doğrudan etkileyen alanlarda daha fazla koordinasyon konusunda ısrar ederek önümüzdeki on yıllar için dış politika ilişkisinin parametrelerini belirleme fırsatına sahiptir,” diyor.
Öte yandan makalede Kanada ve Başbakan Justin Trudeau hükümeti de sert eleştirilerden nasibini aldı.
İttifakın kuzey kanadının, Trudeau hükümeti tarafından ‘stratejik olarak’ ihmal edilmesinden muzdarip olduğunu öne süren FP, Kanada’nın savunma harcamalarının, NATO’nun üye ülkeleri için belirlediği GSYİH’nin yüzde 2’sinin altında (yüzde 1,3) olduğuna dikkat çekiyor.
Ottawa’nın eskiyen buzkıran filosunun yenilenmesinin uzun zamandır planlandığını fakat hükümetin defalarca bu yenileme için bir tarih vermediğini belirten makale, ordu içinden Kanada’nın Rusya’nın ‘Kuzey Kutbu’nu yeniden askerileştirmesine’ karşı koyacak yeteneklerden yoksun olduğu yönünde defalarca uyarı yapıldığını söylüyor.
FP’ye göre Ottawa, ABD ve NATO’yu Batı Yarımküre’de savunmasız bırakan bir Hint-Pasifik stratejisi üzerine ‘hayali tartışmalar’ yürütüyor.
Makalede, çözüm olarak entegre bir NATO Kuzey Kutbu stratejisi oluşturulması ve birleştirilmiş bir NATO Arktik Komutanlığı kurulması öneriliyor.
Washington’ı Kopenhag, Oslo ve Ottawa’daki ortaklarıyla birlikte çalışarak Yüksek Kuzey’de ‘daha ileriye dönük bir duruşu’ teşvik etmeye çağıran FP, “Rusya’nın Faroe Adaları’nda neredeyse cezasız bir şekilde faaliyet göstermesine ya da Grönland veya Svalbard’daki etkisi yoluyla NATO’nun stratejik iletişimini tehdit etmesine izin verilemez,” dedi.
Bunların yanı sıra ABD’nin Danimarka, Kanada ve Norveç ile istihbarat işbirliğine gitmesi de makalenin önerileri arasında.