Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

Fransa: Ukrayna’nın karşı taarruzu beklentileri karşılamadı

Yayınlanma

Fransa Silahlı Kuvvetler Bakanı Sébastien Lecornu, Ukrayna Silahlı Kuvvetlerinin Haziran 2023’ten bu yana sürdürdükleri karşı taarruzun ‘mutlak anlamda başarısızlıkla’ sonuçlandığını ve Kiev’in Batılı müttefiklerinin beklentilerini karşılayamadığını söyledi.

Le Parisien gazetesine mülakat veren Lecornu, “Kiev’in karşı taarruzu beklenen sonuçları vermedi, bunun kabul edilmesi gerekir,” ifadelerini kullandı.

Bakan, başarısız karşı taarruza rağmen Batı’nın Ukrayna’ya askeri yardım stratejisini sürdürmesi ve ‘bu konuda birlik olması gerektiğini’ vurguladı.

Lecornu, ayrıca savaş alanındaki duruma bakarak Ukrayna’daki savaşı ‘dondurma’ eğilimleri olduğunu kabul etti, ancak ‘her an her şeyin değişebileceğini’ dile getirdi.

Geçen ay Ukrayna Ulusal Güvenlik ve Savunma Konseyi Başkanı Aleksey Danilov, geçen yıl Ukrayna Silahlı Kuvvetlerinin başarılı ve hızlı bir karşı taarruz yönündeki umutların boşa çıktığını ve Kiev makamlarının ‘aşırı iyimser’ olduklarını itiraf etmişti.

Cephe hattındaki mevcut durumu ‘son derece zorlu’ olarak değerlendiren yetkili, NATO ülkeleri de dahil olmak üzere savaşla ilgili eski el kitaplarının ‘arşivlere geri gönderilmesi gerektiği’ görüşünü dile getirmişti.

Washington Post: ABD ve Ukrayna, karşı taarruzun başarısızlığından ötürü birbirini suçluyor

DİPLOMASİ

Meloni, Élysée Sarayında Trump ve Musk ile bir araya geldi

Yayınlanma

İtalya Başbakanı Giorgia Meloni cumartesi günü Paris’te Donald Trump ve Elon Musk ile özel görüşmelerde bulunarak Avrupa ve ABD arasındaki “uçurumun kapatılmasındaki potansiyel rolünün” altını çizdi.

Meloni’nin mesajı, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un Notre Dame Katedralinin yeniden açılışını kutlamak üzere dünya liderleri için verdiği akşam yemeğinin ardından geldi.

Meloni cumartesi gecesi geç saatlerde X’te yaptığı açıklamada, Élysée’de Trumo ve Musk ile diyalog için “hoş bir fırsat” yakaladığını söyledi.

Meloni’nin Trump ve Musk ile görüşmeleri etkinlik çerçevesinde gerçekleşti ve yeni ABD yönetimiyle güçlü bir ittifak kurma çabalarını yansıtıyor gibi görünüyor.

Partisi içinde ve analistler arasında Meloni, özellikle Fransa ve Almanya’daki gergin siyasi dinamikler göz önüne alındığında, Trump’ın Avrupa Birliği ile ilişki kurması için doğal bir kanal olarak görülüyor.

The Economist, bu hafta yayınladığı bir haberde Meloni’nin, “uzun süredir hayranlık duyduğu” eski başkanla olan yakın ilişkisi sayesinde Trump ile AB arasındaki boşluğu doldurmada kilit bir rol oynayabileceğine işaret etti.

Meloni’nin Musk ile olan ilişkisi de dikkat çekici. Geçen yıl partisi Fratelli d’Italia’nın (İtalya’nın Kardeşleri) konferansına katıldı ve eylül ayında kendisine Atlantik Konseyinin 2024 Küresel Vatandaş Ödülünü takdim etmişti. Musk, başbakan olarak Meloni’nin liderliğini övmüş, rekor iktisadi büyüme ve istihdama atıfta bulunmuştu.

Öte yandan Musk’ın İtalya’daki yakın çalışma arkadaşlarından Andrea Stroppa, ertesi gün X’te yaptığı bir paylaşımla görüşmeye ilişkin basında çıkan söylentiler reddetti.

Stroppa, “Dün Başkan Meloni, Başkan Trump ve Elon Musk ile bir araya geldi. Basında mantıksız teoriler okumayı bekleyin; hiçbir şey bilmiyorlar,” diye yazdı.

Stroppa bu görüşmenin, Prens William ile yapılan görüşmeyle birlikte, Trump’ın ekibi tarafından kamuoyuna açıklanan resmi gündemindeki tek görüşme olduğunu vurguladı.

Stroppa, “İtalya, en büyük ikinci ticaret ortağımız olan ABD ile bağlarını güçlendirmek için eşsiz bir fırsata sahip. İtalya’da bazılarının kendisini boykot etme girişimlerine rağmen Elon ile kurduğumuz karşılıklı saygı ilişkisi ülkemize yeni ufuklar açıyor,” dedi.

Stroppa sözlerini geleceğe yönelik iyimser bir bakış açısıyla tamamlayarak, “Bir İtalyan olarak önümüzdeki aylarda daha da genişleyecek olan bu güçlü ilişkinin kurulmasına katkıda bulunmaktan gurur duyuyorum,” ifadelerini kullandı.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Çin’den Suriye’de ‘siyasi çözüm’ çağrısı

Yayınlanma

Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mao Ning, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın iktidarının sona erdiği ve yeni bir hükümetin kurulmak üzere olduğu, Çin’in Suriye’deki mevcut durumu nasıl gördüğü ve yeni hükümetle temas kurup kurmayacağı yönündeki bir soruya cevaben, Çin’in Suriye’deki gelişmeleri yakından takip ettiğini ve ilgili tüm tarafların Suriye halkının çıkarları doğrultusunda hareket etmesini ve Suriye’de istikrarın bir an önce yeniden sağlanması için hızla siyasi bir çözüm bulmasını umduğunu söyledi.

Çin’in Suriye’nin geleceğini nasıl gördüğüne ilişkin bir soruyu yanıtlayan Mao, Suriye’nin geleceği ve kaderinin Suriye halkının kendisi tarafından belirlenmesi gerektiğini söyledi. Mao, “ilgili tüm tarafların, Suriye halkının uzun vadeli ve temel çıkarlarına yönelik sorumluluk duygusuyla, istikrar ve düzeni yeniden tesis etmek için hızlı bir şekilde siyasi bir çözüm bulabileceğini umuyoruz” dedi.

Çin’den Suriye’de ‘istikrar’ açıklaması

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Eski MI6 şefi Sawers: HTŞ terör örgütü gibi değil, kurtuluş hareketi gibi davranıyor

Yayınlanma

Suriye’de Beşar Esad yönetiminin devrilmesinin ardından kontrol ele geçiren El Kaide bağlantılı Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) örgütüne yönelik yeni hamleler de geliyor.

ABD ve Birleşik Krallık hükümetleri HTŞ’yi “terör örgütleri” listesinden çıkarmak için hazırlık yaptıklarını ilan ederken, örgütü ve liderini Batı kamuoyuna hazırlama faaliyetleri de sürüyor.

Eski MI6 şefi ve 1980’li yıllarda Suriye’de yaşayan John Sawers, Sky News’e verdiği demeçte, HTŞ mensuplarının herhangi bir gruptan “intikam alma peşinde” olmadıklarını savundu fakat Esad yönetiminin “korkunç vahşeti” için “bazı hesaplaşmalar” olacağını da ekledi.

Esad yönetiminin Suriye ulusunun “yalnızca %15’lik bir azınlık kesimini” temsil ettiğini savunan istihbarat şefi, “Şimdi ülkeyi bir araya getirmek için önümüzde zorlu bir görev var,” dedi.

Suriye’de “demokrasi geleneğinin” olmadığını, “siyasi gruplar ve birimler yerine silahlı gruplar bulunduğunu” ileri süren Sawers’ın, “Bence Türkler bu çeşitli grupları bir araya getirerek tek, tutarlı, yeni bir rejim oluşturmaya çalışırken çok önemli bir rol oynayacaklar,” demesi dikkat çekti.

Avrupalılar Esad’ın düşüşünden memnun

“Colani El Kaide’den uzaklaşmak için büyük çaba sarf etti”

Sawers, Esad yönetiminin çöküşünün “herkes için, hatta HTŞ için bile sürpriz olduğunu” belirtirken, “Bence hepimiz rejim güçlerinin nasıl tamamen çöktüğüne şaşırdık, rejime en sadık ve rejime en yakın olanlar bile. Yani evet, bu bir sürpriz. Bu bir istihbarat hatası değil. Herkes için bir sürpriz,” iddiasında bulundu.

“El Kaide’ye bağlı bir örgütün yönetimi ele geçirmesi konusunda dikkatli olmalı mıyız?” sorusuna yanıt olarak ise Sawers, MI6’in başındayken tüm  Suriyeli muhalif grupları incelediklerini ve onları “destekleyebilecekleri ve El Kaide’ye çok yakın olanlar” şeklinde sınıflandırdıklarını söyledikten sonra, HTŞ’nin de “kesinlikle ikinci kategoride” olduğunu hatırlattı.

Bununla birlikte Sawers, “Fakat bence liderleri Ebu Muhammed el-Culani son 10 yılda kendisini bu terörist gruplardan uzaklaştırmak için büyük çaba sarf etti,” diye devam etti.

Sawers, HTŞ’nin son iki hafta içinde gerçekleştirdiği eylemlerin de “kesinlikle bir terör örgütünün değil, bir kurtuluş hareketinin eylemleri” olduğunu ileri sürdü.

İçişleri Bakanı’nın MI5 ve Ortak Terörizm Değerlendirme Merkezi’nden HTŞ ile ilgili durumun gözden geçirilmesini ve yasaklı örgütler listesinde kalmaya devam edip etmeyeceğini soracağını düşündüğünü vurgulayan eski MI6 şefi, “12 yıl öncesine dayanan bir yasak nedeniyle Suriye’deki yeni liderlikle ilişki kuramıyorsak bu oldukça gülünç olur,” dedi ve Suriye’de artık “yeni bir gerçeklik” olduğunu da sözlerine ekledi.

ABD ve Britanya, HTŞ’yi “terör” listesinden çıkarmayı planlıyor

“Türkler için işler iyi gidiyor, bölgedeki en ilginç ve etkili ülke olacak”

“Türkiye’nin bu işte parmağı var mı?” şeklindeki bir soruyu, Türkiye ile HTŞ arasında “işbirliği, eğitim ve tedarik açısından” çok yakın bir ilişki olmamasına rağmen, “Türkiye’nin kesinlikle bu konuya yakın bir ilgisi var,” diye cevapladı.

Sawers, “Bence işler Türkiye için çok olumlu bir yönde ilerliyor. Çeşitli muhalif gruplar bir araya gelip yeni bir rejimin nasıl hayata geçirileceği konusunda bir uzlaşı sağlamaya çalışırken Türkiye’nin bölgedeki en ilginç ve etkili ülke olacağını düşünüyorum,” diye ekledi.

Sawers Rusya söz konusu olduğunda Rusların “burada bir rolü olabileceğine” inandığını söylerken, “Suriye’nin Akdeniz kıyısındaki Tartus’ta büyük bir deniz üssüne ve istihbarat toplama üssüne sahipler ve bu tesisleri ellerinde tutmak isteyeceklerdir, bu da Suriye’deki yeni grupla, yeni güçlerle uzlaşmak zorunda oldukları anlamına geliyor. Ama tabii ki baskıcı Esad rejiminin iktidarda kalmasında etkili oldular,” dedi.

Esad rejimi neden sadece 12 günde çöktü?

“İran, kendini savunmasız hissediyor”

İran’ın Suriye’deki gelişmeleri “büyük bir tedirginlik ve endişe ile izleyeceğini” düşünen eski casus şefi, “Suriye’de geçen hafta yaşananlar tam da İran rejiminin bir noktada İran’da yaşanabileceğinden korktuğu şeyler,” ifadelerini kullandı.

İran’ın bir devlet olarak daha “sofistike” olduğunu fakat “hâlâ sınırlı rızaya sahip bir azınlık rejimi” olduğunu ve bunun da son yıllarda huzursuzluklara yol açtığını savunan Sawers, İsrail’in İran’ın nükleer tesislerinin savunmasına yönelik hava saldırıları nedeniyle zayıflayan Tahran’ın Suriye’den “geri çekiliyor gibi göründüğünü” söyledi.

Sawers, “Bence İran kendini savunmasız hissediyor. İddialı bir rol oynamalarının pek olası olmadığını düşünüyorum ve İranlıların Avrupalılarla, Amerikalılarla yeniden ilişki kurmaya istekli görünmeleri beni oldukça cesaretlendiriyor,” dedi.

Berliner Zeitung: Esad’ı Putin-Trump anlaşması mı devirdi?

“İsrail, Türkiye ile uzlaşmak zorunda”

Tel Aviv’in daha öncesinde Moskova ile “yazılı olmayan bir anlaşma” yaptığını belirten Sawers, Suriye’de İran ve Hizbullah’a yönelik saldırılara ses çıkarmaması karşılığında Tel Aviv’in de Şam yönetimine dokunmadığını ileri sürdü.

Tel Aviv’in, Suriye’nin “bir noktada İsrail’e ateş açabilecek silahlı gruplarla daha küçük birimlere bölünmesi” gibi potansiyel “en kötü durum senaryosu” için planlama yapılacağını söyledi. 

Sawers, bunun “daha az olası” olduğunu ancak “kesinlikle imkansız olmadığını” savundu ve “Bence İsrailliler bu konuda Türkiye ile uzlaşmak zorunda kalacaklar, çünkü Türkiye ana güç odağı olacak,” dedi.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English