Bizi Takip Edin

AVRUPA

Fransa ve Almanya, Ukrayna’da silah üretimi çabalarını hızlandırdı

Yayınlanma

Fransa ve Almanya merkezli silah üreticileri, Ukrayna’da silah bakımı için yerel atölyeler kurmaya başladı.

Bu hafta Almanya Federal Kartel Ofisi, Alman silah üreticisi Rheinmetall ile Ukrayna devletine ait bir savunma grubu olan Ukrayna Savunma Sanayii arasında önerilen ortak girişime yeşil ışık yaktı.

Rheinmetall CEO’su Armin Papperger, şirketin yeni nesil Panther tankını Ukrayna’da yılda 400 adede kadar üretme arzusunu dile getirdi. Henüz prototip aşamasında olmasına rağmen yeni tank, şirketin Leopard 2 ana muharebe tankının halefi olacak.

20 Fransız silah şirketinin temsilcileri geçen hafta Kiev’deydi

Fransa Silahlı Kuvvetler Bakanı Sébastien Lecornu, geçen hafta aralarında Thales, MBDA, Nexter ve Arquus’un da bulunduğu yaklaşık 20 Fransız savunma yüklenicisi ile birlikte Ukraynalı yetkililerle ortaklık kurmak üzere Kiev’e gitmişti.

Cuma günü Kiev, 26 ülkeden 165 savunma şirketinin katıldığı bir silah fuarı olan Savunma Sanayii Forumu’na ev sahipliği yaptı.

Etkinlikte Ukraynalı yetkililer, Batılı hükümetleri aracı kılmadan sözleşmeler imzalamak, ortak üretim fırsatlarını araştırmak ve Rusya’ya karşı sahadaki ihtiyaçları hakkında özel girdiler sağlamak için doğrudan savunma şirketleriyle bir araya geldi.

Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy, konuya ilişkin açıklamasında “Büyük bir askeri merkez oluşturmak için iyi bir zaman ve yerdeyiz. Ukrayna, ülkemizle birlikte savunma üretimini geliştirmek isteyen şirketlere özel koşullar sunmaya hazır,” ifadelerini kullandı.

Bir hükümet raporuna göre Fransa 2022 yılında Ukrayna’ya 704 füze rampası ve taşınabilir tanksavar roketatar, 562 12.7mm makineli tüfek, 118 füze ve füze rampası ve 60 zırhlı savaş aracı da dahil olmak üzere 640,5 milyon avro değerinde silahı ücretsiz olarak teslim etti.

Lecornu, pazar günü basına verdiği demeçte “Silahlı kuvvetlerimizden süresiz olarak kaynak almaya devam edemeyiz, aksi takdirde kendi savunma kabiliyetlerimize ve birliklerimizin eğitim seviyelerine zarar vermiş oluruz,” diye konuştu.

Le Figaro’ya göre Fransız Arquus firması, perşembe günü zırhlı personel taşıyıcılarının sahada bakımını sağlamak için bir niyet mektubu imzaladı ve gelecekte Ukrayna’da bir üretim tesisi kurabilir. Caesar kundağı motorlu obüsün üreticisi Nexter’in CEO’su Nicolas Chamussy de bakım için bir ortak girişim oluşturmak üzere ortak aradıklarını söyledi.

La Croix’ya göre Fransız startup Vistory, yedek parça üretmek için iki adet 3D baskı fabrikası kuracak.

Britanya ve İsveç

Fransa’nın bu hamlesi, İngiliz silah üreticisi BAE Systems ve İsveç hükümetinin benzer planlarının hemen ardından geldi.

Ağustos ayında Kiev ve Stockholm, BAE Systems’in İsveç şubesi tarafından üretilen Combat Vehicle 90 (CV90) platformunun ‘üretimi, işletimi, eğitimi ve servisi konularında’ işbirliğini derinleştirmek üzere bir niyet beyanı imzaladı. Birkaç gün sonra BAE Systems 105mm hafif topçu silahlarının üretimini arttırmak için yerel bir kuruluş kuracağını açıkladı.

Alman Rekabet Kurumu’nun bu hafta Rheinmetall’in Ukrayna Savunma Sanayi ile Kiev merkezli ve sadece Ukrayna’da faaliyet gösterecek ortak girişimine yeşil ışık yakması, askeri araçların bakım ve servisini yapmak üzere tasarlanan bir ortaklığın önünü açtı. Bu ortaklık aynı zamanda ‘askeri araçların montajı, üretimi ve geliştirilmesini’ de kapsayacak.

AVRUPA

FT: Ukrayna’nın AB’ye katılım müzakerelerinin ana aşaması 2025’te başlayacak

Yayınlanma

Financial Times (FT) gazetesinin ismini açıklamadığı Avrupalı yetkililere dayandırdığı haberine göre, Ukrayna’nın Avrupa Birliği’ne (AB) katılımına ilişkin esaslı müzakereler, Varşova’nın 1 Ocak 2025’te devralacağı dönem başkanlığında başlayacak.

Ukrayna’nın Avrupa ve Avrupa-Atlantik entegrasyonundan sorumlu başbakan yardımcısı Olga Stefanişina, gazeteye yaptığı açıklamada, 2025 yılından itibaren Kiev’in ‘çok dinamik bir katılım süreci yürütmeyi’ planladıklarını belirtti.

1 Temmuz’da AB dönem başkanlığı Macaristan’a geçecek. Bu statü, Budapeşte’nin birlik için siyasi öncelikleri belirlemesine olanak tanıyacak.

Macaristan Başbakanı Viktor Orban, daha önce Ukrayna’nın AB’ye katılımı konusunun ertelenmesini önermişti.

21 Haziran’da bakanlar düzeyinde toplanan AB Konseyi, Ukrayna ve Moldova ile katılım müzakerelerinin 25 Haziran’da Lüksemburg’da başlamasını kabul etti. Bu tarih, 14 Haziran’da AB daimi temsilcileri tarafından belirlenmişti.

Aralık ayında AB, Ukrayna ile katılım müzakerelerine başlama kararı aldı. Daha sonra süreç 6-9 Haziran tarihlerinde gerçekleşen Avrupa Parlamentosu seçimlerine kadar askıya alındı.

Bloomberg, sürecin Macaristan tarafından bloke edildiğini yazdı. FT‘ye göre Budapeşte’nin itirazları Ukrayna’daki Macar azınlığın sorunlarıyla ilgili.

Macaristan’ın ayrıca ‘Komisyon’un resmi koşullarının ötesine geçen Ukraynaca dışındaki dillerin kullanımı’ bağlamında ülkedeki diğer azınlıkların hakları konusunda da endişe duyduğu belirtiliyor.

Nisan ayında AB Komisyonu’nun Yönetim ve Bütçeden Sorumlu Üyesi Johannes Hahn, Kiev’in birliğe katılımının yedi yıllık bir süre zarfında bütçeye yüzde 20’lik (200 milyar avro) bir artış gerektireceğini, bunun da Avrupa GSYİH’sinin yüzde 0,2’sine tekabül ettiğini vurgulamıştı.

Hahn, Ukrayna’nın AB’ye katılımının 2028’de bir sonraki yedi yıllık bütçe planının başlamasından önce gerçekleşemeyeceğini de sözlerine eklemişti.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Fransa’da Ulusal Birlik, Halk Cephesi’ne karşı: Bardella başbakanlığa hazırlanıyor

Yayınlanma

Fransa’da Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un erken Ulusal Meclis çağrısı yapmasının ardından, Marine Le Pen’in partisi Ulusal Birlik’in (RN) iktidar yürüyüşü başlamış görünüyor.

Son anketlere göre RN %35 civarında oy oranı ile birinci parti olarak görünürken, sol partilerin oluşturduğu Yeni Halk Cephesi (NFP) ikinci sırada yer alıyor. Üçüncü sırada Macron’un ittifakı ENS (%20), dördüncü sırada ise %7 civarında oyla muhafazakâr Les Républicains (LR) bulunuyor.

Kamu borcu GSYİH’nin %110’u düzeyinde olan ve mevcut hükümetin geçen yıl %5,5 oranında bütçe açığı verdiği Fransa’da ekonomi ve finansal istikrar hızla seçim gündeminin ortasına yerleşti. Bazı kredi derecelendirme kuruluşları ülkenin borç notunu düşürdü.

Avro bölgesinin ikinci büyük ekonomisindeki siyasi belirsizlik piyasaları tedirgin ederken, RN yetkilileri Fransa’nın bütçe açığını 2027 yılına kadar GSYİH’nin %3’üne, yani AB kurallarının belirlediği seviyeye çekmeyi hedeflediklerini söylediler. 

Pazartesi günü düzenlediği basın toplantısında RN’nin ekonomi, dış politika ve göç konularındaki programını özetleyen Başkan Jordan Bardella, “Ülkeyi makul bütçelere geri döndürmek niyetindeyiz,” dedi ve Macron yönetimini suçlayarak, ülkenin “bozulan kamu maliyesini” onarmayı amaçladıklarını söyledi.

Bardella’dan ihtiyatlı iktisadi adımlar

RN lideri Marine Le Pen’in sağ kolu sayılan Bardella, başbakan olması halinde, sonbaharda 2025 bütçesinin hazırlanmasında hangi tedbirlerin alınacağına karar vermeden önce kamu maliyesini denetleyerek ihtiyatlı davranacağını söyledi.

Partinin en son 2022 başkanlık seçimlerinden önce ortaya konan ekonomik planlarını sulandırdığı yönündeki iddiaları reddeden Bardella, partisinin yakıt ve enerji KDV’lerindeki indirimin yarattığı bütçe açığını telafi etmek için halihazırda önlemler belirlediğini söyledi. Bunlar arasında deniz taşımacılığı şirketlerine yönelik bir vergi deliğini kapatarak 1,2 milyar avro toplamak, Fransa’nın AB bütçesine katkısını 2 milyar avro azaltmak ve 3 milyar avro toplamak için enerji şirketlerinin fazla kârlarını vergilendirmek de yer alıyor.

Bardella, RN’nin ayrıca Macron’un geçen yıl kabul ettiği ve emeklilik yaşını 62’den 64’e çıkaran dönüm noktası niteliğindeki emeklilik reformunu da “prensipte” yürürlükten kaldıracağını söyledi.

Financial Times’a (FT) göre Macron’unkine benzer vaatlerde bulunan Bardella, Fransa’nın sanayi temelini güçlendirecek, istihdamı artıracak ve bürokrasiyi azaltacak önlemlerden bahsetti.

Bardella, “Fransa’yı yeniden bir üretim ülkesi haline getirmeliyiz,” dedi.

RN Rusya’ya karşı sertleşiyor ama “kırmızı çizgileri” var

Bardella ayrıca, Le Pen’in daha önce Rusya karşıtı yaptırımlara ve Ukrayna savaşına ihtiyatla yaklaşmasına rağmen, RN hükümetinin Rusya’ya karşı yumuşak olmayacağı konusunda güvence vermeye çalıştı.

Bardella, “Rusya’yı hem Fransa hem de Avrupa için çok boyutlu bir tehdit olarak görüyorum,” dedi.

Bununla birlikte Ukrayna’ya yardım konusunda Bardella, Macron’un mevcut yaklaşımından farklı “kırmızı çizgileri” olacağının sinyalini verdi.

RN lideri, Ukrayna’ya herhangi bir Fransız askeri gönderilmesini ve Rusya içindeki hedefleri vurabilecek uzun menzilli füzeler ya da diğer askeri teçhizatın sağlanmasını reddetti.

Bardella’nın açıkladığı seçim manifestosunda RN, Fransa’nın nükleer kapasitesinin “Avrupalılaştırılmasına” da itiraz ediyor ve Fransız nükleerlerinin “Fransa’ya ait olduğunun” altını çiziyor. Daha önce Macron, Fransız nükleer gücünün tüm Avrupa için kullanılabileceğini söylemişti.

RN ayrıca Avrupa ülkelerinin silah alımlarında Avrupa ürünlerinin tercih edilmesini sağlamak istiyor. Bu, partinin kamu alımlarında Fransız tercihini öne çıkaran önceki politikalarından küçük bir değişiklik anlamına geliyor.

“Filistin’i tanımak terörü tanımak demek”

Ayrıca Bardella, 7 Ekim’de başlayan Aksa Tufanı operasyonunun ardından, Filistin devletini tanımanın “terörizmi tanımak anlamına geleceğini” söyledi.

Bardella düzenlediği basın toplantısında, “Bunun bir ufuk olarak kalmaması gerektiğini söylemiyorum, fakat konuştuğumuz gibi bir Filistin devletini tanımak terörizmi tanımak anlamına gelecektir,” iddiasında bulundu.

RN lideri Hamas’ı kastederek, “Bu, tüzüğünde İsrail Devleti’nin yok edilmesini öngören bir örgüte siyasi meşruiyet kazandıracaktır,” dedi.

Bardella’dan göç karşıtı manifesto

Bardella ayrıca, Fransa’da doğuştan gelen vatandaşlık hakkı olan “droit du sol”u kaldıracağını ve Schengen bölgesini erken seçimlerden sonra sadece AB vatandaşlarıyla sınırlandıracağını açıkladı.

Bardella göçü, satın alma gücü ve güvenlikten sonra “üçüncü büyük acil durum” olarak tanımladı.

Bardella özellikle “göçün daha iyi kontrol edilmesi” ve “droit du sol”un kaldırılması çağrısında bulundu.

RN lideri, “Fransız vatandaşlığının otomatik olarak kazanılması, sekiz milyar insanın yaşadığı bir dünyada, entegre ve asimile olma konusundaki yetersizliğimizin günlük kanıtlarının topraklarımızda çoğaldığı bir zamanda artık doğru değildir,” dedi.

Droit du sol yasası, Fransa’da yabancı bir anne babadan doğan her çocuğun, 11 yaşından itibaren en az beş yıl ya da hayatının büyük bir bölümünde Fransa’da yaşamış olması koşuluyla, 18 yaşında otomatik olarak Fransız vatandaşlığına geçmesine izin veriyordu.

Fakat Ocak 2024’te kabul edilen göç yasası, Fransız vatandaşlığı hakkını düzenleyen koşulları sıkılaştırarak otomatik niteliğini ortadan kaldırdı. Fransa’da yabancı bir anne babadan doğan bir çocuğun Fransız vatandaşlığına başvurabilmesi için artık 16-18 yaşları arasında bir prosedür başlatması gerekiyor.

RN’nin yaz aylarında sunmak istediği “acil durum yasası” bu hakkı ortadan kaldırmayı ve devlet tıbbi yardımının (AME) yerine Acil Hayati Yardım (AUV) için bir fon oluşturulmasını öneriyor.

Patron örgütleri Le Pen ile ilişki kuruyor

Öte yandan Financial Times’ta yer alan bir habere göre Fransa’nın şirket patronları, erken parlamento seçimlerinde RN’ye rakip Halk Cephesi’nin radikal vergi ve bütçe harcaması gündeminden endişe ederek RN ile temas kurmak için yarışıyor.

FT’ye konuşan dört üst düzey yönetici ve bankacı, anketlere göre Le Pen ile yarışan en güçlü blok olan solun, iş dünyası için RN’nin vergi indirimleri ve göçmen karşıtı politikalarından bile daha kötü olacağını söyledi.

Fransa’nın ana borsa endeksi Cac 40’taki şirketlerden birinin lideri, 30 Haziran ve 7 Temmuz’da yapılacak iki turlu oylama öncesinde diğer grupların önünde yer alan Le Pen’in partisi için, “RN’nin ekonomi politikaları daha çok iş dünyasının doğru yönde ilerlemesine yardımcı olabileceğini düşündüğü boş bir levha,” dedi ve “solun katı anti-kapitalist gündemini yumuşatmasının pek olası olmadığını” ekledi.

Fransa’daki bir başka büyük patron ve yatırımcı da, “İki hafta önce bana iş dünyasının RN’yi destekleyeceğini ve [Cumhurbaşkanı Emmanuel] Macron’u saymayacağını söyleseydiniz, buna inanmazdım,” diye konuştu.

Paris’teki yatırım bankacıları ve yöneticiler, RN’nin salt çoğunluğu kazanması halinde başbakan olması beklenen Bardella’nın son aylarda kapalı kapılar ardında yapılan toplantılarda iş dünyası liderlerine “kur yapmaya” başladığını söyledi.

Ekonomi politikası üzerine çalışan RN milletvekili Jean-Philippe Tanguy, partinin planlarını anlamak isteyen lobiciler, yatırımcılar ve şirketlerden telefonlar aldığını söyledi. 

Tanguy, “Onlara RN’nin bütçe açıkları konusunda çizgiyi koruyacağını ve inandırıcı bir plan sunacağını söyledik. Piyasalar bize karşı sert olacak, bu yüzden bunu yapmaktan başka seçeneğimiz yok,” dedi.

Le Pen de iş dünyasına güven vermeye çalıştı ve pazar günü Le Figaro’ya verdiği demeçte, “Finansal piyasalar Ulusal Birlik’in projesini gerçekten anlamıyor. Projemizin sadece karikatürünü duydular. Projemizi okuduklarında ise oldukça makul buluyorlar,” iddiasında bulundu.

Halk Cephesi, emeklilik reformunu geri almayı vaat ediyor

Aralarında Boyun Eğmeyen Fransa (LFI), Sosyalist Parti (PS) ve Fransız Komünist Partisi’nin (PCF) de bulunduğu partilerin kurduğu Yeni Halk Cephesi (NFP) ise Macron’un emeklilik reformunu geri almayı ve zenginleri vergilendirmeyi planlıyor.

Sosyalist Parti Başkanı Olivier Faure, “Bu programı, en çok ödeme gücü olanların cebine girerek finanse edeceğiz,” dedi.

NFP’nin programında Macron’un emeklilik reformlarının iptal edilmesi, kamu sektörü maaşlarının ve sosyal yardımların artırılması, asgari ücretin %14 yükseltilmesi ve temel gıda maddeleri ile enerji fiyatlarının dondurulması yer alıyor.

NFP, varlık vergisini yeniden getirerek, daha iyi durumda olanlar için birçok vergi indirimini iptal etmeyi ve en yüksek gelirliler için gelir vergisini yükseltmeyi vaat ediyor. 

Patronlar ise bu tür fikirlere tepkili. “Solun ekonomik programı kesinlikle kabul edilemez ve Fransa’nın kapitalist sistemden ayrılması anlamına gelir,” diyen yüksek profilli bir girişimci Bardella’nın güven verici göründüğünü ama “aşırı sağın sadece ekonomi için değil demokrasi için de bir tehdit oluşturduğunu” öne sürdü.

Öte yandan Centerview Partners’da kamu borcu danışmanlığı konusunda uzmanlaşmış bir yatırım bankacısı olan Matthieu Pigasse, “Avrupa şüphecisi” RN uzun süredir bunları eleştirse de Fransız ekonomisinin “avro ve AB’nin kendisi tarafından korunduğunu” savundu.

Pigasse, L’Express dergisine verdiği demeçte, “Tarihsel bir ironi olarak, avro [ekonomik etkiyi] soldan ya da aşırı sağdan bağışık hale getirecektir,” dedi.

İş dünyası temsilcileri “netleşme” istiyor

20 Haziran Perşembe günü iş dünyası örgütleri Mouvement des Entreprises de France (Medef), Confédération des Petites et Moyennes Entreprises (CPME), Union des Entreprises de Proximité (U2P) ve Mouvement des Entreprises de Taille Intermédiaire (METI), parlamento seçimlerinde yarışan siyasi partilerin temsilcilerini Paris’e davet etti.

Gündemde ücret artışları, vergi baskısı, kamu harcamalarının durumu, emeklilik reformu, konut politikası ve enerji politikası vardı.

Özellikle NFP ile RN’nin konuşmaları merak ediliyordu

Örneğin NFP, KOBİ’lere yönelik vergi çerçevesine dokunmadan, özel servet ve çok uluslu şirketler üzerinde ek bir vergi çabası görmek istiyor.

RN’den Jordan Bardella ise üretim vergilerinin çok yüksek olduğuna inanıyor ve şirketlerin katma değerine dayalı kurumlar vergisini kaldırırken fazla mesaiyi vergiden muaf tutmak istiyor.

Medef Başkanı Patrick Martin, Le Figaro’ya verdiği bir mülakatta, Medef’in mevcut bağlamda hem NFP hem de RN tarafından verilen sözlerin “tehlikelerine” dikkat çekmek istediğini açıkça belirtti.

Martin, “Kamu maliyesinin büyük bir baskı altında olduğu, uluslararası rekabetin güçlü olduğu ve ekonominin durgun olduğu bir dönemde bazı ekonomik tedbirler konusunda çok endişeliyiz. Tehlikeli maceralara atılmak için en kötü zaman: ülke zaten yeterince kırılgan,” dedi.

Le Figaro’ya verdiği demeçte, “Tekrar ediyorum, RN programı Fransız ekonomisi, büyümesi ve istihdamı için tehlikelidir ve Yeni Halk Cephesi’nin programı da en az onun kadar tehlikelidir, hatta daha da tehlikelidir,” ifadelerini kullandı.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Nigel Farage: Donald Trump benden öğrendi

Yayınlanma

Birleşik Krallık’ta erken seçimler yaklaşırken adından söz ettiren Reform UK lideri Nigel Farage, eski ABD Başkanı Donald Trump hakkında açıklamalarda bulundu.

Farage ITV’ye verdiği bir mülakatta, “Benden çok şey öğrendi. Bence bu her iki taraf için de geçerli,” dedi.

Farage Trump için, “Aday olmaya karar vermeden önce uzun yıllar boyunca Avrupa Parlamentosu’nda yaptığım konuşmaları izliyordu,” iddiasında bulundu.

Trump’ın bunu kendisine açıkça söyleyip söylemediği sorulduğunda Farage, “Bunun doğru olduğunu biliyorum,” cevabını verdi.

Birleşik Krallık’taki genel seçimlerde parlamentoya adaylığını koyan ve Reform UK lideri olarak iktidardaki Muhafazakârlara sağdan meydan okumayı uman Farage, Brüksel’de uzun ve tartışmalı bir dönem geçirmişti.

1999 ile Britanya’nın AB’den ayrıldığı 2020 yılları arasında AP üyesi olarak görev yapan Farage, “Avrupa şüphecisi” görüşlerini kürsüden yayarken, YouTube’da sık sık büyük izlenme oranlarına ulaşmış ve Brüksel’daki birçok ismi kızdırmıştı.

Farage ve Trump’ın geçmişi de eskiye dayanıyor. Reform UK lideri, Trump’ın 2016’daki ABD seçim zaferinden sonra onunla görüşen ilk İngiliz siyasetçiydi ve birçok kez kendisiyle röportaj yaptı. Farage bu yıl Trump’ın yeniden seçilmesi için kampanya yürütmek üzere ABD’ye gitmeyi düşünmüştü fakat bunun yerine Britanya siyasetine odaklanıyor.

ITV’ye konuşan ve Muhafazakârların yerine sağda yeni bir güç olma arzusundan söz eden Reform UK lideri, kendisinin “Trump’ın Britanya versiyonu” olduğu iddialarını ise reddetti.

Farage, “Bence biz çok farklıyız. Bence pek çok konuda aynı düşünüyoruz,” dedi.

Reform UK lideri Farage: Ukrayna’daki savaşı biz kışkırttık

Boris Johnson’dan Farage’a tepki

Öte yandan Farage’ın Ukrayna konusunda yaptığı açıklamalar Muhafazakâr Parti’deki “şahinleri” kızdırdı.

Farage ile birlikte Brexit kampanyasının önde gelen isimlerinden olan eski Başbakan Boris Johnson, Reform UK liderinin “Ukrayna savaşına Batı neden oldu,” sözlerini “mide bulandırıcı tarih dışı saçmalıklar ve Kremlin propagandası” olarak nitelendirdi.

Johnson pazar günü geç saatlerde sosyal medyada, “Kimse Putin’i kışkırtmadı. Kimse ‘ayıyı sopayla dürtmedi.’ Ukrayna halkı 1991 yılında ezici bir çoğunlukla egemen ve bağımsız bir ülke olmak için oy verdi. Hem NATO hem de AB üyeliğini talep etme hakları vardı,” dedi.

Rusya’nın hem 2014 hem de 2022’de “Ukrayna’ya yönelik saldırganlığının” tek bir sorumlusunun Putin olduğunu savunan İngiliz siyasetçi, “Suçu yaymaya çalışmak ahlaken iğrençtir ve Putin’in yalanlarını papağan gibi tekrarlamaktır,” ifadelerini kullandı.

Pazartesi günü Maidstone kentinde düzenlenen bir kampanya mitinginde konuşan Farage, Johnson’ı “modern zamanların en kötü başbakanı” olarak nitelendirdi.

Farage, partisi tarafından 2022’de görevden alınan Muhafazakâr eski liderin “Muhafazakâr gibi davrandığını ama bir Yeşil olarak yönettiğini” söyledi.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English