Amerika
FT: Trump’ın kripto projesi başkanlık ‘memecoin’inden 350 milyon dolar kazandı

Donald Trump’’n kripto projesi, ‘memecoin’inin lansmanından en az 350 milyon dolar kazandı.
Financial Times’ın (FT) blockchain verileri üzerinde yaptığı bir analize göre, projeyi yürüten kuruluşların sahip olduğu dijital cüzdanlar, ocak ayında piyasaya sürüldükten sonraki üç hafta içinde $TRUMP satışlarından para kazandı.
Trump, Beyaz Saray’a dönüşünden sadece birkaç gün önce eşi Melania ile birlikte, değeri tamamen spekülasyona dayalı ve pratik bir kullanımı olmayan memecoin’leri piyasaya sürdüğünden beri şiddetli bir tepkiyle karşılaştı.
Yatırımcılar ve etik uzmanları, kripto token satışının aslında başkana anonim bağışları yönlendirmenin bir yolunu açacağını ve aynı zamanda perakende yatırımcıları istismar edeceğini söylediler.
Georgetown Hukuk Fakültesinde misafir hukuk profesörü ve Emtia Vadeli İşlemler Ticaret Komisyonunun eski başkanı Tim Massad, “Amerika Birleşik Devletleri Başkanı, görevdeyken makamından kar elde etmek için bir şeyler yapmamalı. Bu korkunç bir örnek,” dedi.
Çoğu memecoin’in temelini oluşturan dijital defter olan Solana blok zincirinde doğrudan $TRUMP satarak kazanılan 350 milyon dolara ek olarak, Binance gibi kripto para borsalarında satış için dağıtılan daha az sayıda token’dan daha fazla para kazanılmış olması muhtemel.
FT, tokenlerin yaratılışlarından resmi cüzdanlara akışını ve daha sonra Solana blok zincirindeki ticaret platformlarında satışa sunulmasını analiz ederek kazançları hesapladı.
“Likidite havuzları” olarak bilinen bu platformların bir özelliği, üçüncü tarafların hem bireysel işlemler için fiyatları hem de havuzda ne kadar para biriktiğini ayırt edebilmesi.
Bu platformlara katılan kişiler token satarak para kazanabilir ve piyasaya likidite sağladıkları için ücret alabilirler. TRUMP’ın kazancı, tokenların satışından elde edilen 314 milyon dolar ve ücretlerden elde edilen 36 milyon dolardan oluşuyor.
FT’ye göre Başkanın kişisel kazancı belirsiz. Web sitesinde “Trump Organizasyonunun bir iştiraki olan CIC Digital LLC” ve bir Delaware şirketi olan Fight Fight Fight LLC’nin tokenlerin yüzde 80’ine sahip olduğu belirtiliyor.
İnternet sitesinde, ürünün Başkan tarafından resmi olarak desteklenmesine rağmen, projenin Fight Fight Fight tarafından yürütüldüğü ve “Donald J. Trump, Trump Organization veya bunların herhangi bir bağlı kuruluşu veya müdürü tarafından dağıtılmadığı veya satılmadığı” belirtiliyor.
Lansman sırasında, bir Trump hesabı bir milyar $TRUMP token basmış ve ilk parti olarak piyasaya sürülmek üzere 200 milyon ayırmıştı. Kalan 800 milyonun önümüzdeki üç yıl içinde piyasaya sürülmesi planlanıyor.
Amerika
Starbucks, Çin’deki iş ortaklığı için ‘büyük ilgi’ gördüğünü açıkladı

Starbucks’ın CEO’su, ABD’li kahve zincirinin Çin’deki büyümesini yeniden canlandırmak için dış yatırımcılarla ortaklık kurmayı düşündüğü için, şirketin Çin’deki işine ait hisselerin satışına “büyük ilgi” olduğunu söyledi.
Brian Niccol, Financial Times‘a verdiği röportajda, Starbucks’ın mart ayı sonu itibarıyla 7.758 mağaza işleten Çin biriminin azınlık hisselerinin satışını düşündüğünü söyledi.
Salı günü yaptığı açıklamada Niccol, “İyi haber, çok fazla ilgi gördük, gerçekten çok fazla ilgi” dedi ve ekledi: “İnsanlar Starbucks markasının değerini görüyor. Kahve kategorisinin büyüdüğünü görüyorlar. Bence, bu sayıyı 8.000’den 20.000’e nasıl çıkaracağımızı bulmak için bizimle ortaklık kurmak isteyeceklerdir.”
Çin anakarası, Seattle merkezli şirketin 1999 yılında ülkeye ilk girişinden bu yana ikinci büyük pazarı haline geldi. Çin, Starbucks’ın küresel genişlemesinin temelini oluştururken, yöneticiler orta sınıf tüketicilerin daha fazla özel kahve içeceğine bahis oynuyor. 2022 yılında şirket, 2025 yılına kadar anakarada 9.000 mağaza açma hedefi koydu.
Ancak, Starbucks’ın yüzlerce yeni mağaza açmasına rağmen, Çin’den elde edilen gelirler 2021’deki 3,7 milyar dolarlık zirveden 2024’te 3 milyar dolara geriledi. Luckin Coffee ve Cotti Coffee gibi daha düşük fiyatlı yerli rakipler çoğalırken, zayıf ekonomik koşullar tüketici talebine ilişkin endişeleri artırdı.
Bu hafta Starbucks, “Çin’in hızla büyüyen kahve dışı pazarı”nı hedeflemek için 20’den fazla buzlu ve çay bazlı içecekte ortalama 5 yuan (70 sent) fiyat indirimi yaptığını duyurdu. Son yıllarda, baloncuklu ve sütlü çay markaları da anakarada önemli ölçüde yaygınlaştı ve içecekleri 1 dolar gibi düşük fiyatlarla satmaya başladı.
Niccol, “Çin’deki stratejimiz daha rekabetçi olmak” dedi ve şirketin özellikle kahve dışı içecekler için “fiyatlandırma yapısını” düzeltmesi gerektiğini belirtti.
Eylül ayında CEO olan Niccol, Starbucks’ın bu hafta Las Vegas’ta üç günlük liderlik toplantısında 14.000 çalışanı bir araya getirirken konuştu. Starbucks Çin CEO’su Molly Liu da etkinlikte yer alan yöneticiler arasındaydı.
Starbucks, geçen yıl aynı mağaza satışlarının düşmesinin ardından Çin’de “stratejik ortaklıklar” araştırdığını açıklamıştı, ancak ayrıntıları hakkında çok az bilgi verdi.
Sürece yakın kaynaklar, Çinli ve küresel özel sermaye şirketleri ile stratejik yatırımcıların hisse satın almayı değerlendirdiğini, ancak bunun henüz ön aşamada olduğunu belirtti. Konuya yakın kaynaklara göre, süreci Goldman Sachs yönetiyor.
Niccol, hangi potansiyel yatırımcıların ilgi gösterdiğini açıklamayı reddetti, ancak şirketinin “bir ortak edinmenin mantıklı olup olmadığını görmek için süreci izlemeyi” planladığını söyledi.
“Bu konudaki tutumumuz esnek. Anlamlı bir hisseye sahip olmak istiyoruz” dedi.
Starbucks’ın aceleci olmadığını da ekledi ve “süreci akışına bırakacağız” dedi.
Amerika
Trump, askeri üslere Konfederasyon generallerinin isimlerini iade edecek

ABD Başkanı Donald Trump, Pentagon’un eskiden Konfederasyon generallerinin adını taşıyan yedi askeri tesisin adını geri vereceğini duyurdu.
Trump, Kuzey Carolina’daki Fort Bragg’da düzenlenen ve ordunun 250. yıl dönümünü kutlayan törende katılımcılara, “Küçük bir son dakika haberi olarak, Fort Picket, Fort Hood, Fort Gordon, Fort Rutger, Fort Poke, Fort AP Hill ve Fort Robert E. Lee’nin isimlerini de geri vereceğiz,” dedi.
Bu üsler şu anda sırasıyla Virginia’da Fort Barfoot, Teksas’ta Fort Cazavos, Georgia’da Fort Eisenhower, Alabama’da Fort Novosel, Louisiana’da Fort Johnson, Virginia’da Fort Walker ve yine Virginia’da Fort Gregg-Adams olarak biliniyor.
Konfederasyon ordusu, Amerikan İç Savaşı’nda (1861-1865) Güneyli köle/plantasyon sahibi beyaz milliyetçilerinin tarafındaydı ve Kuzey’deki Abraham Lincoln yönetimindeki Birlik’ten ayrılığı savunuyordu.
Trump kalabalığa, “Değişiklik yapmanın zamanı değil. Ben batıl inançlıyım, biliyorsunuz. Her şeyi olduğu gibi bırakmayı seviyorum, değil mi?” diye seslendi.
Bu söz, Trump’ın seçim kampanyasında verdiği bir vaadi yerine getiriyor. Başkan, Kongre tarafından görevlendirilen bir komisyonun 2022’de dokuz askeri üssün yeni isimleri önermesinin ardından, üslerin orijinal isimlerine geri döndürülmesini vaat etmişti.
Savunma Bakanı Pete Hegseth, bu yılın başlarında Fort Liberty ve Fort Moore adlı iki üssün isimlerinin Fort Bragg ve Fort Benning olarak geri döndürülmesini emretti.
Hegseth, orijinal isimleri geri getirdi, fakat bunların orijinal isimlerinin verildiği Konfederasyon generalleri değil, farklı kişileri onurlandırmak için kullanıldığını söyledi.
Fort Bragg’ın ismi, İkinci Dünya Savaşı’nda görev yapmış, madalyalı bir paraşütçü olan Er Roland Bragg’dan alındı. Konfederasyon generali Braxton Bragg, İç Savaş’ta birçok savaşı kaybetmiş ve ordudan ayrıldıktan sonra köle çalıştıran bir şeker plantasyonu işletmişti.
Fort Benning ise artık, Birinci Dünya Savaşı sırasında Fransa’da ABD ordusunda görev yaparken Distinguished Service Cross madalyası ile ödüllendirilen Onbaşı Fred G. Benning’in adını taşıyor. Üs, orijinal olarak kölelerin özgürleştirilmesine karşı çıkan Konfederasyon generali Henry Benning’in adını taşıyordu.
Pentagon şefi bu değişikliği mart ayında yaptı ve hayatlarını orduya ve askeri ailelere yardım etmeye adayan Hal Moore ve eşi Julie Moore’u onurlandırmak için verilen adı kaldırdı.
Moore ve eşi, en çok günümüze kadar kullanılan hayatta kalanlara destek ağları ve kayıp bildirim ekipleri kurmakla tanınıyorlardı.
Bu değişiklik, askeri tesislerin Konfederasyon’u onurlandıran isimlerden arındırılması için beş yılı aşkın bir süredir devam eden siyasi çekişmenin ardından geldi.
Bu süreç, 2020’nin sonlarında yıllık savunma yetki yasasının Savunma Bakanlığı’nın varlıklarına Konfederasyon sembollerinin adını vermesini ilk kez yasaklamasıyla başladı.
O dönemde ilk görev süresinin sonuna yaklaşan Trump, kısmen üslerin isimlerinin değiştirilmesine ilişkin hüküm nedeniyle Ulusal Savunma Yetki Yasası (NDAA) olarak bilinen savunma yasasını veto etmiş ama veto Kongre tarafından reddedilmişti.
Bunu, dokuz askeri üs için yeni isimler önermek üzere bir komisyon kurulmasını zorunlu kılan 2021 NDAA izledi ve tesisler 2023 yılı boyunca düzenlenecek törenlerle yeni isimlerini resmen alacak.
Amerika
Los Angeles’ta sokağa çıkma yasağı

Los Angeles Belediye Başkanı Karen Bass, göçmen protestolarının beşinci gününe girmesiyle “yağma ve vandalizmi önleme” gerekçesiyle salı akşamı (10 Haziran) şehir merkezinde sokağa çıkma yasağı ilan etti.
Karar, Trump yönetiminin Bass ve Vali Gavin Newsom’un itirazlarına rağmen Deniz Piyadeleri ve Kaliforniya Ulusal Muhafızlarını bölgeye gönderme emri vermesinin ardından geldi.
Kaliforniya, bu kararın iptal edilmesi için dava açtı ve eyalet, kısıtlama emri talebiyle ilgili perşembe öğleden sonra yapılacak duruşmayı bekliyor.
Bass, gazetecilere “Los Angeles şehir merkezinde yaşamıyor veya çalışmıyorsanız, bu bölgeden uzak durun,” dedi ve sokağa çıkma yasağının şehrin bir mil karelik (yaklaşık 2,6 kilometre kare) bir alanı kapsayacağını söyledi.
Sokağa çıkma yasağı dün Batı saatiyle 20:00’de başladı ve bugün sabah saat 06:00’ya kadar sürdü.
Yasağın istisnaları arasında bölge sakinleri, işe gidip gelenler ve medya mensupları yer alıyor. Bass, şehrin önümüzdeki birkaç gece boyunca sokağa çıkma yasağını tekrar uygulayabileceğini söyledi.
Demokratlar, göstericilerin sayısının yerel polislerden çok daha fazla olduğu federal göçmen baskınlarına karşı çoğunlukla barışçıl protestoları bastırmak için müdahalelerin gereksiz olduğunu ısrarla savunuyorlar.
Trump ise, Los Angeles’ta her gün göçmen baskınlarının devam edeceğini vaat etti. Associated Press’in (AP) haberine göre, bölgeye sevk edilen muhafız birlikleri, ABD Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza Ajansı (ICE) ajanlarını göstericilerden korumak için operasyonlara destek vermeye başladı.
Öte yandan bir yargıç, Kaliforniya Valisi Gavin Newsom’un Başkan Trump’ın Los Angeles’a asker gönderilmesini sınırlama talebini reddetti.
Newsom, salı günü erken saatlerde bir federal yargıçtan, Trump’ın Los Angeles’ta Ulusal Muhafızların konuşlandırılmasını sınırlamak için derhal müdahale etmesini ve o gün saat 13:00’e kadar acil bir karar vermesini talep etmişti.
Fakat ABD Bölge Yargıcı Charles Breyer, Trump yönetiminin Newsom’ın talebine yanıt vermek için daha fazla süre talebini kabul etti. Yönetimin, argümanlarını sunmak için bugün (11 Haziran) saat 11:00’e (TSİ 18:00) kadar süresi var.
Newsom’ın sözcüsü The Hill’e yaptığı açıklamada, “Mahkeme, valinin geçici kısıtlama emri talebini reddetmedi veya karara bağlamadı. Mahkeme, federal hükümet ve eyalet ek dilekçelerini sunduktan sonra perşembe günü duruşma tarihi belirledi ve mahkemenin kısa süre sonra geçici kısıtlama emri talebine ilişkin kararını vereceğini tahmin ediyoruz,” dedi.
Öte yandan bazı güçlü Cumhuriyetçi Kongre üyeleri, Trump yönetiminin bölgeye deniz piyadelerini konuşlandırmasına itiraz ediyor.
Senato Tahsisat Komitesi Başkanı Senatör Susan Collins, Los Angeles’a aktif görevdeki deniz piyadelerinin gönderilmesine karşı çıkan ilk önde gelen Cumhuriyetçi oldu.
Bununla birlikte Collins, eylemlere müdahale için Ulusal Muhafızların kullanılmasını destekliyor.
Maine kentinin Cumhuriyetçi senatörü, kitlesel sınır dışı etme politikalarına karşı şiddetli protestoların yaşandığı bir ortamda, eyalet ve yerel yetkililere destek için Ulusal Muhafızların gönderilmesinin “muhtemelen en mantıklı” olduğunu söyledi. Fakat Collins, Trump’ın deniz piyadelerini gönderme kararını onaylamadığını belirtti.
Collins, Kongre’de gazetecilere verdiği demeçte, “Ulusal Muhafızların kullanımı ile Deniz Piyadelerinin kullanımı arasında bir ayrım yapıyorum. Aktif görevdeki kuvvetler genellikle iç hukukun uygulanmasına yönelik operasyonlara dahil edilmez,” diye konuştu.
Trump, protestolarda kolluk kuvvetlerine destek olmak üzere 4.000 Ulusal Muhafız ve 700 deniz piyadesinin Los Angeles’a gönderilmesini emretmişti.
Collins, POLITICO’ya Los Angeles’taki “ciddi” ayaklanmaları kınadığını ve “sert bir yanıtı hak ettiğini” söyledi ve ayrıca yerel liderlerin Ulusal Muhafızlarla işbirliği yapması gerektiğini de söyledi.
Collins, “Bu şiddetle başa çıkmak için herkesin aynı sayfada olması için çaba gösterilmeli,” dedi.
Collins’in açıklamaları, Trump’ın deniz piyadelerini gönderme kararında Cumhuriyetçi liderlikten ilk kez kamuoyu önünde ayrıldığını gösteriyor ve bu, daha fazla iç anlaşmazlığın kapısını açabilir.
Pentagon yetkilileri salı günü Temsilciler Meclisi bütçe oturumunda, Başkan’ın Los Angeles’a asker gönderme kararının 134 milyon dolara mal olacağını söylediler.
-
Avrupa1 hafta önce
Max Otte: Alman ekonomisinde bir gerileme değil, çöküş yaşanıyor
-
Görüş1 hafta önce
ABD Dışişleri’nin Avrupa eleştirisi ne anlama geliyor?
-
Rusya1 hafta önce
Ukrayna’dan Rus stratejik bombardıman üslerine kamyonlardan kalkan İHA’larla saldırı
-
Dünya Basını2 hafta önce
FP: ABD anlaşma değil teslimiyet istiyor
-
Görüş1 hafta önce
Silahlar sustu, şimdi artılar eksiler hanesine bakma zamanı – 2
-
Dünya Basını1 hafta önce
Rusya ve Ukrayna heyetleri tekrar İstanbul’da: Masada neler var?
-
Dünya Basını3 gün önce
Trumpizmin gerici ideoloğu: Curtis Yarvin
-
Dünya Basını1 hafta önce
Savaş sonrası Suriye’yi dönüştüren ‘Sünni popülizm’