Bizi Takip Edin

ORTADOĞU

Gazze kara savaşında tarafların eli ne kadar güçlü?

Yayınlanma

Hamas’ın İsrail savunmasını çökerttiği 7 Ekim’den sonra İsrail ordusu havadan bomba yağdırdığı Gazze’ye karadan müdahale için girişimlerde bulunuyor. Gazze’ye yönelik kara harekatının kapsamı ve niteliği hâlâ tartışılmaya devam ederken dünyanın en gelişmiş teknolojisine sahip İsrail ordusunun eli, yerel bir militan örgüt olan Hamas karşısında ne kadar güçlü?

Aşağıda çevirisini okuyacağınız makale, İsrail ordusu ve Hamas’ın envanterindeki silahlara mercek tutuyor. İsrail ordusunun imkanlarıyla Hamas’ın kıyaslanması absürt gelebilir ancak analizde görüşlerine yer verilen uzmanlara göre “Gazze gibi yoğun nüfuslu ve tehditlerin tespit edilmesinin daha zor olduğu bir ortamda sayıca üstünlük her zaman önemli olmayabilir.”

***

Acımasız Gazze kara savaşında İsrail ve Hamas neler kullanıyor?

Annika Burgess

Gazze’de bir kara operasyonu İsrail için yüksek maliyetli, düşük ödüllü bir senaryo olarak görülüyor.

Bunun savaşı tırmandırması ve uzatması, her iki taraf için de çok daha yıkıcı hale getirmesi ve kitlesel sivil kayıplara yol açması bekleniyor.

“Gazze’de iyi bir kara seçeneği yok. Son nokta” diyor ABD’li düşünce kuruluşu RAND’ın Hava Kuvvetleri Projesi’nin başkanı Raphael Cohen: “Çok ama çok karışık ve kanlı olacak.”

İsrail teknolojik açıdan dünyanın en gelişmiş ordularından birine sahip. Savunma yeteneklerini geliştirmek için onlarca yıl harcadı ve ABD’nin en iyi silah sistemlerine erişimi var. ABD ayrıca İsrail’e yılda yaklaşık 3,8 milyar dolarlık askeri yardımda bulunuyor.

Buna karşılık Hamas militanları ağır silahları var ve İran’dan silah ve teknoloji yardımı alıyorlar, “Ancak bunlar oldukça basit şeyler” diyor Avusturya Stratejik Analiz’in (Strategic Analysis Australia) araştırma başkanı Marcus Hellyer.

Ancak İsrail ileri teknolojilere, binlerce tanka ve sofistike savaş uçaklarına sahip olsa da meskûn mahal savaşı dinamiği tamamen değiştirebilir.

Dr. Hellyer, “Şehir içi çatışma büyük dengeleyicidir” diyor.

Daha şimdiden Hamas’ın asimetrik ve alışılmadık bir yaklaşım benimsediğini, yamaç paraşütü kullanarak gelişmiş sensörlerle donatılmış duvarların üzerinden uçtuğunu ve sınır duvarlarını buldozerle aştığını gördük.

Analistler Gazze’de hızlı doğaçlama ve adaptasyonun büyük bir rol oynayacağını ve Hamas militanları ile İsrail savunma güçleri arasında eski moda “dağınık” çatışmaların yaşanacağını düşünüyor.

Peki her iki taraf da neler kullanıyor?

Rakamların karşılaştırılması

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu işgal kelimesini kullanmadı, ancak bölgedeki kara operasyonunun Hamas’la yapılacak “uzun ve zorlu” bir savaşın “ikinci aşaması” olduğunu söyledi.

Gazze’ye kaç kara birliğinin gireceği konusunda henüz bir açıklama yapılmadı ancak İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF) sözcüsü Tuğamiral Daniel Hagari pazar günü yaptığı açıklamada “Gazze Şeridi’ndeki kara faaliyetlerini ve güçlerinin kapsamını kademeli olarak genişlettiklerini” söyledi.

Kara harekâtı öncesinde İsrail ordusu 170 bin aktif savunma gücü personeline ek olarak yaklaşık 360 bin yedek askeri göreve çağırdı.

Karşılaştırmak gerekirse, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin Ukrayna’yı işgal ettiğinde sınıra yaklaşık 100 bin asker yığmıştı.

İsrail, Hamas’ın yaklaşık 30 bin savaşçısı olduğunu söylüyor. Bunlar genellikle makineli tüfek ve hafif silahlarla donatılmış araçlar ve motosikletlerle dolaşıyor.

Bu arada İsrail’in sokak sokak çatışmaları desteklemek için zırhlı personel taşıyıcıları ve bin 700 civarında savaşa hazır tankı var. Ancak Gazze gibi yoğun nüfuslu ve tehditlerin tespit edilmesinin daha zor olduğu bir ortamda sayıca üstünlük her zaman önemli olmayabilir. Genellikle yakın mesafeli çatışmalar gerilla gruplarının lehine olabilir.

Dr. Hellyer, Hamas’ın IDF’yi kara savaşına kışkırtmayı amaçladığına inanıyor.

Hellyer, ABC’ye verdiği demeçte, “Şehir çatışmalarında gördüğümüz şeylerden biri, savunmada olanların kaldırılmamış moloz yığınları içinde faaliyet göstermeye devam edebilmeleridir” diyor.

Tanklar dronlara karşı

Dr. Hellyer, İsrail ordusunun eskiden “zırhlı savaşın ustaları” olarak bilindiğini söyledi.

Merkava ana muharebe tankları IDF Zırhlı Birlikleri’nin belkemiğini oluşturuyor ve dünyanın en iyileri arasında sayılıyor. Ukrayna’da çok rağbet gören Alman Leopard 2 tankına benziyor. Ancak bir tank en iyi birkaç kilometre ötedeki bir hedefi vurduğunda işe yarar. Ve onları bir şehre soktuğunuzda, her yönden tehdit altında kalabilir- özellikle de dronlar tarafından.

Dr. Hellyer, “Ukrayna’da gördüğümüz şeyi burada da hızlı bir şekilde göreceğiz; Hamas’ın standart ticari insansız hava araçlarını silah olarak kullanacağını…” dedi.

Askeri ve jeopolitik araştırmalar yapan Uluslararası Stratejik Araştırmalar Enstitüsü (IISS), videolarda quadcopter dronlardan atılan mühimmatların bir İsrail merkava tankını imha ettiğinin görüldüğünü açıkladı.

Analistler, Hamas’ın hem kendi geliştirdiği hem de İran’ın yardımıyla büyük miktarda insansız hava aracı stoklamış olabileceğini söylüyor.

Militan grubun 7 Ekim’deki saldırılarının ardından yayınladığı bir videoda, Ukrayna’da Rus güçleri tarafından kullanılan İran yapımı insansız hava araçlarına benzer ancak daha büyük insansız hava araçlarına sahip olduğu görülüyor.

Dünyanın önde gelen insansız hava aracı (İHA) kullanıcılarından ve üreticilerinden biri olan İsrail’in gözetleme ve savaş için kendi üretimi geniş drone ağı var.  Aynı zamanda sofistike karşı drone teknolojisine de sahip, ancak kentsel ortamlar bunların kullanımını daha da zorlaştırıyor.

Roketler ve füzeler

Geçmişteki çatışmalarda Hamas militanları Gazze’yi roketler, havan topları, güdümlü tanksavar füzeleri ve roket güdümlü el bombaları kullanarak savundu.

Pazar günü Hamas, Gazze’nin kuzeyindeki İsrail güçlerine havan topu attığını ve İsrail tanklarını füzelerle vurduğunu söyledi.

İsrail istihbaratı Gazze’de bulunan toplam roket sayısının 30 bin civarında olduğunu ve bunların arasında 250 kilometre menzile sahip olanların da bulunduğunu tahmin ediyor.

Singapur Üniversitesi Orta Doğu Enstitüsü’nde kıdemli araştırma görevlisi olan Jean-Loup Samaan, İran ve Suriye’nin geçmişte Gazze’ye roket kaçakçılığı yapmış olsa da şu anda birçoğunun yerel olarak üretilmiş gibi göründüğünü söyledi. ABC’ye konuşan Dr. Samaan, “Daha az sofistike roketler için İran’ın desteğine ihtiyacınız yok” dedi.

Hamas’ın Ulusal İlişkiler Sorumlusu Ali Baraka, Russia Today’in Arapça haber kanalı RTArabic’e verdiği röportajda militan grubun iki yıldır hazırlık yaptığını söyledi, “Her şey için yerel fabrikalarımız var. Menzili 250 km, 160 km, 80 km, 45 km ve 10 km olan roketlerimiz var” dedi: “Havan topları ve mermileri için fabrikalarımız var… Kalaşnikoflar ve mermileri için fabrikalarımız var.”

Hamas’ın Sovyet Malyutkaları ve Konkursları da dahil geniş bir yelpazede güdümlü tanksavar füzeleri kullandığı da biliniyor.

Dr. Hellyer artık “bu Rus sistemlerinin İran’da üretilen çakma versiyonları” olduğunu ve grubun bunlara erişimi olduğunu söylüyor.

Hamas, 7 Ekim saldırısında 20 dakika içinde yaklaşık 5 bin roket attığını iddia etti ki bu sayı 2021’deki 11 günlük Gazze çatışmasında kullanılan miktardan neredeyse daha fazla.

Tüneller ve ‘canlı kalkanlar’

Hava gücü açısından, IDF’nin yaklaşık 300 avcı kara saldırı jeti var.

Kara harekâtı öncesinde Netanyahu “Hamas’ın üzerine cehennem ateşi yağdırmakla” ve hava saldırılarında “binlerce teröristi” öldürmekle övündü.

IDF ayrıca savaş uçaklarının Gazze’de Hamas’a ait çok sayıda komuta merkezini vurduğunu iddia etti.

Şimdi artık militanlara ulaşmak için askerlerin kapı kapı dolaşması ya da yer altına inmesi gerekecek.

Hamas yaklaşık 15 yıldır Gazze’nin büyük bölümünün altından geçen ve İsrail askerlerinin “Gazze Metrosu” olarak adlandırdığı bir tünel ağı inşa ediyor.

Cohen, IDF’nin Hamas’ı yok etmek istiyorsa, militanlarla geniş tünel ağlarında savaşması gerekeceğini söyledi. Cohen bir basın toplantısında “Hamas bunu biliyor ve muhtemelen bubi tuzakları ve benzeri şeyler üzerinde çalışıyor olacak” dedi.

İsrail’in elinde az sayıda GBU-28 “bunker buster” bombası bulunuyor ve Dr. Samaan bu bombaların Hamas’ın tünellerini yok etmek için faydalı olabileceğini söyledi.

Yerin derinliklerindeki hedeflere nüfuz etmek üzere tasarlanan bu bombalar ABD tarafından Afganistan’da El Kaide’ye karşı yürütülen operasyonlarda kullanılmıştı.

IDF geçmişte Hamas’ın tünelleri silah depoları, sığınaklar, komuta merkezleri ve roketatarlar da dahil teröristler ve silahlar için gizli bir ulaşım arteri olarak kullandığını iddia etmişti.

Ayrıca tünellerde çok sayıda rehinenin de bulunduğundan şüpheleniliyor.

Dr. Hellyer, “Hamas’ın rehineleri dağıtıp stratejik öneme sahip yerlere yerleştirmesi ve esasen onları canlı kalkan olarak kullanması muhtemel” dedi.

Daha ne kadar kirlenebilir?

İsrail’in Hamas’ın 7 Ekim’deki terör saldırılarının ardından başlattığı yoğun hava bombardımanlarında şimdiden binlerce Gazzelinin öldüğüne inanılıyor.

İsrail, militanların sınır ötesi saldırılarında çoğu sivil bin 400 kişinin öldüğünü ve 200’den fazla kişinin de rehin alındığını açıkladı.

Netanyahu karaya asker çıkararak İsrail’in “Hamas’ın kökünü kazıyabileceğine” ve esir tutulan sivilleri evlerine döndürebileceğine inanıyor.

Ancak Hamas’ı ortadan kaldırmak mümkün olmayabilir ve yüksek sivil ve askeri kayıplar İsrail’e yöneltilen eleştirileri daha da körükleyecektir.

Dr. Hellyer, “Hamas’a karşı kazanılacak zaferin bedeli çok yüksek olacak… İsrail’in burada öfkesini ifade etmek dışında pek fazla iyi seçeneği yok” dedi.

İsrail’in siviller için yüksek risk teşkil eden misket bombası gibi silahlara sahip olduğu ve uzun süredir ilan edilmemiş bir nükleer silah programını sürdürdüğü biliniyor.

Ancak Dr. Hellyer bu düzeyde bir tırmanma yaşanmasının pek olası olmadığını söyledi.

İnsan Hakları İzleme Örgütü yaptığı açıklamada İsrail’in Gazze ve Lübnan’daki son askeri operasyonlarda siviller üzerinde “dayanılmaz yanıklara ve ömür boyu acıya” neden olabilen beyaz fosfor bombaları kullanmakla suçlandığını söyledi.

Ancak IDF “kesin olarak yanlış” diyerek iddiaları reddetti.

Dr. Hellyer, “İsrail’in sivil kayıpları önlemek için elinden gelen her şeyi yapıp yapmadığı konusunda herkesin kendi fikri olacak” dedi.

Ancak genişletilmiş bir kara operasyonunda ne kullanılırsa kullanılsın, 2 milyon 100 bin kişiye ev sahipliği yapan küçük yerleşim bölgesinde “kaçınılmaz olarak büyük sivil kayıplar olacaktır.”

ORTADOĞU

Roger Waters: Mesele 7 Ekim’de değil, 1948’de başladı

Yayınlanma

Ünlü müzik grubu Pink Floyd’un gitaristi ve bestecisi Roger Waters, İngiliz yayıncı Piers Morgan’ın programına katılarak Filistin meselesi hakkında dikkat çekici yorumlarda bulundu.

Röportajda Hamas’ın kadınlara yönelik cinsel şiddet uyguladığına dair herhangi bir kanıt bulunmadığı iddiasını yineleyen Waters, 7 Ekim Aksa Tufanı operasyonu ve ölen İsraillilerle ile ilgili olarak da, “Bu tamamen yanlış bir eşitleme. Ezen, İsrail Devleti, bütün bir haka soykırım yapıyor. Soykırımın yapıldığı hapisteki bazı insanlar da 7 Ekim’de soykırıma direndi,” dedi.

İsrail’deki ölen insanlara ve ailelerine üzüldüğünü kaydeden Waters, “Ama bunun ne zaman başladığını unutmayalım: Bu mayıs ayında başladı, 15 Mayıs 1948 olduğunu zannediyorum, Nakba’da başladı. Bir grup insan, başka bir grup insandan toprağın tamamını çalmaya çalışıyor,” dedi.

Waters sivillerin öldürülmesini “savaş suçu” olarak nitelendirdi fakat Hamas”ı “terör örgütü” olarak nitelendirmeyi reddederek Filistin’in “zalime” karşı mücadele etme hakkını savundu.

Waters, Gilmour’un ‘retweetine’ cevap vermedi

Waters, “Filistin’in kurtuluşu için mücadele eden insanların zalime karşı yasal ve ahlaki olarak mücadele etme hakları vardır. Eğer birisi ülkenizi işgal eder, tüm insanları evlerinden kovar, her şeyinizi çalar ve tüm topraklarınızı 75 yıl boyunca işgal ederse, silahlı direniş için mutlak bir hakkınız vardır,” dedi.

Morgan, Pink Floyd’un gitaristi David Gilmour’un eşi ve yazar Polly Samson’dan gelen bir tweet’i okuduğunda Waters, kendisini “çürümüş çekirdeğinize kadar antisemitik” ve bir dizi başka kışkırtıcı sıfatla tanımladığı için güldü. Waters, 1980’lerin ortalarında Pink Floyd’dan şiddetli bir şekilde ayrılmasından bu yana Gilmour ile kavgalı.

Morgan, Gilmour’un da bunu retweetlediğini belirtince Waters karşılık olarak, “Yorum yok. Oh, kapa çeneni… Onlar halka açık, ben ise özelim,” cevabını verdi.

İsrail radyo kanalı artık Waters şarkıları çalmayacak

Haaretz’in haberine göre röportajın ardından çarşamba günü İsrailli ve uluslararası kadın örgütü Naamat bir İsrail radyo kanalından Waters’ın şarkılarını yayınlamamasını istedi.

Naamat başkanı Hagit Peer, “Dün geceki yorumları, temelde antisemitik ve tamamen zalimce olan önceki sayısız yorumlarına katılıyor. Yapılması gereken ahlaki ve doğru şey, şarkılarının dinlenmesinden elde ettiği telif haklarına ortak olmamaktır,” diye yazdı.

Talebe yanıt veren echo99fm CEO’su Noam Cohen Geffen, savaşın başlamasından bu yana Waters’ın ve Pink Floyd grubunun şarkılarını yayınlamayı neredeyse tamamen durdurduklarını, yalnızca istek üzerine çaldıklarını ve “öngörülebilir gelecekte” Waters’ın şarkılarını yayınlamayacaklarını söyledi.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

“Hamas’ın ateşkes yanıtı anlaşma için alan sağlıyor”

Yayınlanma

Üst düzey İsrailli yetkili, Hamas’ın arabulucular vasıtasıyla İsrail’e ilettiği ateşkes teklifinin olası bir anlaşma için daha fazla alan sağladığını, ancak farklılıkların hala önemli olduğunu vurguladı ve Netanyahu’nun ofisinin görüşmelere zarar verdiğini belirtti.

İsrail Dış İstihbarat Servisi Mossad, esir takası müzakerelerinde arabuluculuk yapan tarafların, Hamas’ın ateşkes teklifine verdiği yanıtı İsrailli müzakere ekibine ilettiğini duyurdu. Ayrıca açıklamada, İsrail’in yanıtı incelediği ve konuya ilişkin değerlendirmelerini arabuluculara bildireceği kaydedildi.

Hamas da “Savaşı durduracak bir anlaşmaya varmak için istekliyiz ve arabulucularla iletişimimiz devam ediyor” şeklinde bir açıklama yaparak son taleplerini ilettiğini doğruladı.

Açıklamasında “Savaşı durdurmak ve İsrail’in Gazze’den tamamen çekilmesi amacıyla arabulucularla bazı fikir alışverişinde bulunduk” ifadelerini kullanan Hamas, taleplerinde esnek davrandığını, İsrail’in ise “kandırmaya ve kaçmaya çalıştığını” belirtti.

Hamas’ın daha sonra yaptığı bir açıklamada, İsmail Haniye’nin Katar ve Mısır’daki arabulucularla yaptığı görüşmeler dışında Türk yetkililerle de görüşmeler yapıldığı belirtildi.

Açıklamada, “Hareket, devam eden müzakerelerin içeriğini olumlu bir ruhla ele aldı” denildi.

ABD, Katar ve Mısır’ın da aralarında bulunduğu arabulucular tarafından altı ayı aşkın bir süredir yürütülen müzakerelerde, rehinelerin karşılıklı serbest bırakılmasını ve çatışmalarda ateşkes sağlanmasını öngören bir anlaşmaya varılamadı.

Süreç nasıl gelişti?

Anlaşmanın şu anki versiyonu mayıs ayı sonunda ABD Başkanı Joe Biden tarafından kamuoyuna açıklanan ve İsrail’in üç aşamalı uzun vadeli taslağı üzerine inşa edilen bir öneriye dayanıyor. Ancak bir aydan fazla bir süre geçmesine rağmen müzakerelerde çok az ilerleme kaydedilmiş görünüyor.

Hamas 11 Haziran’da İsrail’in önerisine yanıtını sundu ve ABD bu yanıtta Hamas’ın daha önce kabul ettiği maddelerden geri adım atılmasını da içeren düzinelerce değişiklik yapılmasını eleştirdi. 12 Haziran’da ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken bazı değişikliklerin “uygulanabilir olmadığını” söyledi.

Bunu takip eden haftalarda arabulucular Hamas’ı bazı taleplerinden vazgeçirmek için çalıştılar ve süreç sonunda Hamas yeni yanıtını arabulucular vasıtasıyla İsrail’e iletti. Üst düzey bir İsrailli yetkili Times of Israel’e yeni yanıtın, birkaç hafta süren çıkmazın ardından müzakerelerin ilerlemesini sağlayacak kadar olumlu olduğunu söyledi.

Hangi maddelerde anlaşma sağlanamıyor?

İsrailli yetkiliye göre Hamas’ın yeni yanıtı, tarafları İsrail’in teklifinin 8. ve 14. maddeleriyle ilgili bir çözüme yaklaştırdı. 8. madde ateşkes anlaşmasının altı haftalık birinci aşaması sırasında İsrail ve Hamas arasında yapılacak müzakerelere odaklanırken 14. madde ise anlaşmanın birinci aşaması ile ikinci aşaması arasındaki geçiş süreciyle ilgili.

İsrail, bu iki maddedeki ifadeleri, istediği takdirde Gazze’de Hamas’a saldırılarına devam etmesine izin verecek kadar muğlak tutmaya çalışırken, Hamas ise taraflar ateşkes anlaşmasının ilk altı haftalık birinci aşamasını kabul ettikten sonra İsrail’in saldırılara devam etmeyeceğini garanti altına almaya çalıştı.

Üst düzey İsrailli yetkili, Hamas’ın nispeten olumlu tepkisine rağmen bir anlaşmaya varılabilmesi için hala kapatılması gereken önemli farklar olduğunu açıkladı.

İsrail hükümetinin, önümüzdeki günlerde Katar, Mısır ve Amerikalı arabulucularla daha detaylı yeni bir müzakere turuna girip girmeyeceğine karar vermesi gerekiyor.

Axios haber sitesinin ismi açıklanmayan üst düzey bir İsrailli yetkiliye dayandırdığı haberine göre, hükümetin Mossad liderliğindeki müzakere ekibine bu tür görüşmelere girme yetkisi vermesi halinde, bir anlaşmaya varılabilmesi için tarafların muhtemelen birkaç haftaya daha ihtiyacı olacak.

IDF’ye dayandırılan bilgi notu

İsrail basınına yansıyan bilgilere göre Netanyahu’nun ofisi, diplomasi muhabirlerine “üst düzey bir savunma yetkilisi”ne dayandırılması kaydıyla bir bilgi notu geçti. Bilgi notunda “Hamas, (ateşkes) anlaşmasında İsrail’in ilk aşamadan sonra (Gazze’de) savaşa geri dönmesini engelleyecek bir madde üzerinde ısrarını sürdürüyor” denilirken, bu durumun İsrail açısından “kabul edilemez” olduğu vurgulandı.

Başbakan’ın ofisinin İsrail ordusundan kaynaklara dayandırmak istediği “kabul edilemez” çıkışı üst düzey yetkili tarafından “Netanyahu’nun ofisinin müzakerelere zarar verme” girişimi olarak değerlendirildi.

İsrail’de rehinelerin kurtarılmasına mı yoksa Hamas’a karşı mücadeleye devam edilmesine mi öncelik verileceği konusundaki iç tartışma son aylarda yoğunlaştı ve Netanyahu hükümetine karşı, anlaşmaya varmasını talep eden ülke çapındaki kitlesel protestolar giderek şiddetlendi.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

Hamaney: Vatandaşların neden sandığa gitmediği araştırılmalı

Yayınlanma

İran lideri Ayetullah Ali Hamaney, 28 Haziran’da yapılan cumhurbaşkanı seçiminde rekor düşük katılımın ardından yaptığı açıklamada oy kullanmayan yüzde 60’lık kesimin ülke yönetimine karşı olduğunu düşünmenin doğru olmadığını söyledi.

İran devlet televizyonuna göre, Hamaney, başkent Tahran’daki konutunda Şehid Mutahhari İlahiyat Yüksekokulunun yöneticilerini kabul ettiği toplantıda konuşma yaptı.

Hamaney’in gündeminde geçen hafta yapılan tarihin en düşük katılımlı cumhurbaşkanlığı seçimi vardı. Uzmanlar katılımın düşük olmasının siyasete duyulan hayal kırıklığının bir göstergesi olduğunu düşünürken Hamaney, “Seçimlerin ilk aşamasına katılım beklenenden az ve tahminlerin aksine gerçekleşti. Bunun nedenleri, siyasetçiler ve sosyologlar tarafından araştırılmalıdır” dedi.

Oy kullanmayan yüzde 60’lık kesime işaret eden Hamaney, “Bazı insanlar, bazı yetkilileri ve hatta İslami sistemi sevmeyebilir ancak oy vermeyen herkesin bu kişilerle aynı fikri paylaştığı düşüncesi tamamen yanlıştır” ifadelerini kullandı.

Hamaney, “İslam’ı, İslam Cumhuriyeti’ni seven ve ülkenin kalkınmasını isteyenler, bunu seçimlere katılarak göstermelidir. Cumhurbaşkanı seçiminin ikinci aşaması çok önemli” değerlendirmesinde bulundu.

Anayasayı Koruyucular Konseyinin reformist adayların birçoğunu elemesinin halkın sandığa gitme oranını düşürdüğü yaygın olarak kabul ediliyor. Bu durum, rejimin meşruiyeti ve halk ile arasının açılması tartışmalarına yol açıyor.

Geçen hafta cuma günü yapılan 14’üncü dönem cumhurbaşkanı seçiminde adaylardan hiçbiri yüzde 50’yi geçemeyince seçimi önde tamamlayan reformist aday Mesud Pezeşkiyan ile muhafazakâr aday Said Celili, ikinci tura kalmıştı.

Yüzde 40 katılım oranıyla ülke tarihindeki en düşük katılımlı cumhurbaşkanı seçimi olan birinci turda Pezeşkiyan, oyların yüzde 42,5’ini alırken Celili’nin oyu yüzde 38,6 oldu.

İbrahim Reisi’nin cumhurbaşkanı seçildiği Haziran 2021 seçimlerinde ülke genelinde katılım yüzde 48,8 idi. 1 Mart’ta düzenlenen genel seçimlerde katılım oranı daha da geriledi ve ülke genelinde yüzde 41’e düştü.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English