Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

Güney Kıbrıs’ın NATO üyeliği planı: Ankara taviz verecek mi?

Yayınlanma

Güney Kıbrıs, NATO üyeliği için harekete geçti. Washington ile yapılan görüşmelerde ABD’nin stratejik desteğini talep eden Güney Kıbrıs, Türkiye’nin vetosunu aşmak için AB üzerinden taviz planı hazırlıyor.

Güney Kıbrıs’ın NATO üyeliği gündeme geldi. Yunan Kathimerini gazetesinin haberine göre, Rum lider Nikos Hristodulidis, 30 Ekim’de Beyaz Saray’da ABD Başkanı Joe Biden ile bir araya gelerek üyelik sürecini değerlendirdi.

Ancak, Türkiye’nin NATO içindeki veto hakkı nedeniyle bu planın önünde ciddi engeller bulunuyor. ABD ve Avrupa Birliği (AB), bu engelleri aşmak için nasıl bir yol haritası hazırlıyor?

Kathimerini’nin haberine göre, Güney Kıbrıs, NATO’ya üyelik sürecini başlatmak için üç önemli stratejik hedef belirledi:

Güney Kıbrıs, ABD’nin uyguladığı silah ambargosunun en az üç ila beş yıl süreyle kaldırılmasını istiyor. Bu talep, Rum Milli Muhafız Ordusu’nun modernizasyonu için kritik bir adım olarak değerlendiriliyor.

Rum askerlerin ABD’deki askeri akademilerde eğitim almasına yönelik anlaşmaların genişletilmesi gündemde. ABD’nin bu konuda olumlu bir tavır sergilediği belirtiliyor.

Güney Kıbrıs, ABD’nin askeri üslerini NATO standartlarında modernize etmesini talep ediyor. Özellikle Baf’taki Andreas Papandreu Üssü’nün kalıcı bir ABD üssüne dönüştürülmesi planlanıyor.

Planın gerçek sahibi kim?

Her ne kadar Güney Kıbrıs’ın bu girişimi kendi inisiyatifi gibi sunulsa da uzmanlar bu planın asıl sahibinin Washington olduğuna dikkat çekiyor. CGTN Türk yazarı, gazeteci Mehmet Ali Güller, Harici’ye yaptığı değerlendirmede, “Plan, ABD’nin Avrupa ve Asya arasında yeni bir demir perde oluşturma stratejisinin bir parçasıdır,” ifadelerini kullandı.

Bu strateji, kuzeyde Arktik Okyanusu’ndan başlayarak Baltık Denizi, Doğu Avrupa, Karadeniz ve Ege üzerinden Güney Kıbrıs’a uzanıyor. Güller, ABD’nin Yunanistan’da açtığı üslerin ve İsveç-Finlandiya’nın NATO üyeliklerinin bu zincirin birer halkası olduğunu belirtti.

Planın kritik noktası, Türkiye’nin NATO içindeki veto hakkı. Güney Kıbrıs, Türkiye’nin vetosunu aşmak için AB üzerinden bir dizi taviz öneriyor. Bunlar arasında, Türkiye-AB ilişkilerinde ilerleme sağlanması, Güney Kıbrıs’ın AB içindeki vetolarının kaldırılması ve Kıbrıs sorununun yeniden masaya getirilmesi yer alıyor.

Ankara’nın bu konuda nasıl bir tavır alacağı ise belirsizliğini koruyor. Mehmet Ali Güller, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geçmişteki tavizlerini hatırlatarak, “Erdoğan, Annan Planı sürecinde olduğu gibi gerekirse yeniden taviz verebileceğini ifade etmişti,” değerlendirmesini yaptı.

ABD’nin Güney Kıbrıs planı, yalnızca bölgesel bir hamle değil, küresel bir stratejinin parçası. Mehmet Ali Güller, bu stratejiyi şu sözlerle özetledi: “ABD, Avrupa ve Asya arasında bir bariyer inşa ederek Rusya’nın hareket alanını kısıtlamayı hedefliyor.”

Güney Kıbrıs, NATO’ya katılmayı planlıyor

DİPLOMASİ

Kablo hasarının ardından NATO Baltık Denizi’ndeki varlığını artıracağını açıkladı

Yayınlanma

NATO cuma günü yaptığı açıklamada, bu hafta bir denizaltı elektrik kablosu ve dört internet hattına yönelik sabotaj şüphesinin ardından Baltık Denizi’ndeki varlığını artıracağını belirtirken, ittifak üyesi Estonya da paralel bir elektrik bağlantısını korumak için deniz operasyonu başlattı.

Finlandiya perşembe günü Rus petrolü taşıyan bir gemiye, kendisini Estonya’ya bağlayan Estlink 2 denizaltı elektrik kablosunun ve fiber optik hatların kesilmesine neden olduğu şüphesiyle el koydu ve cuma günü NATO’dan destek istediğini açıkladı.

Finlandiya Cumhurbaşkanı Alexander Stubb düzenlediği basın toplantısında “Estonya ile anlaştık ve NATO Genel Sekreteri Mark Rutte’ye de isteğimizin daha güçlü bir NATO varlığına sahip olmak olduğunu ilettik” dedi.

Rutte, Stubb ile Finlandiya öncülüğündeki soruşturmayı görüştüğünü ve desteğini ifade ettiğini söyledi.

Rutte sosyal medya platformu X’te “NATO Baltık Denizi’ndeki askeri varlığını artıracaktır” diye yazdı.

Estonya, donanmasının halen faaliyette olan Estlink 1 denizaltı kablosunu korumak üzere görevlendirildiğini söyledi.

Estonya Dışişleri Bakanı Margus Tsahkna X’te yaptığı açıklamada “Bölgemizdeki kritik denizaltı altyapısına yönelik bir tehdit varsa, buna da karşılık verilecektir” dedi.

Litvanya da cuma günü yaptığı açıklamada, donanmasının olayın ardından Baltık Denizi’ndeki gözetim ve devriye faaliyetlerini arttırdığını ve Estonya ile Finlandiya’nın girişimlerini destekleyeceğini söyledi.

Finlandiya, Baltık Denizi’nde kablo hasarı nedeniyle Rus petrolü taşıyan tankeri alıkoydu

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

ABD ile gerilimler Çin’in dış ticareti için en büyük sorun

Yayınlanma

Bir sanayi derneği cuma günü yaptığı açıklamada, dünyanın en büyük ikinci ekonomisi Çin ABD’nin seçilmiş başkanı Donald Trump’ın yeni yönetimi altında yeni engellere hazırlanırken, ticari gerilimlerin Çin’in dış ticareti için en önemli sorun olmaya devam ettiğini söyledi.

Çin Uluslararası Ticareti Geliştirme Konseyi, 19 ülke ve bölge için Çin’le ilgili ticari ve ekonomik sürtüşme endeksinin ekim ayında 118 ile yüksek bir seviyede kaldığını ve ABD’nin Çin’le ticari sürtüşme açısından en yüksek endekse sahip olduğunu söyledi.

Çin’le ilgili olarak 19 ülke ve bölge tarafından uygulanan ticaret önlemlerinin toplam değeri bir önceki yıla göre %10,3 artarken, bir önceki aya göre %7,8 azaldı. Konsey, elektronik, makine, nakliye ekipmanı ve hafif sanayi sektörlerindeki ticari sürtüşme endekslerinin yüksek kalmaya devam ettiğini söyledi.

Ekim ayı küresel ticaret sürtüşme endeksi Eylül ayındaki 105 seviyesinden düşerek 102 olarak gerçekleşti ancak hala yüksek bir seviyede bulunuyor. Endeks yıllık bazda %10.3, aylık bazda ise %7.4 düşüş gösterdi.

Çin’den ABD’ye ‘ticaret kurallarına uy’ çağrısı

ABD Başkanı olarak ikinci dönemine 20 Ocak’ta başlayacak olan Trump, Çin’den yapılan ithalata yüzde 60’a varan ek gümrük vergileri uygulamakla tehdit etti ve bunun üzerine “yüzde 10’luk bir ek gümrük vergisi” ihtimalini gündeme getirdi. Artışların nasıl uygulanacağı net olmamakla birlikte, yaklaşan riskler ithalatçıları Çin’den mal sevkiyatını öne çekmeye sevk etti.

Çin’in ABD’ye ihracatı yedi ay üst üste artış gösterdi. Çin gümrük verilerine göre, Kasım ayında ihracat değer bazında yıllık %8 artışla 47,3 milyar ABD dolarına ulaşarak Eylül 2022’den bu yana görülen en yüksek ticaret fazlasına katkıda bulundu.

Çin iş dünyası, ABD’yi Dünya Ticaret Örgütü kurallarına gerçekten bağlı kalmaya, tek taraflı kısıtlamaları derhal durdurmaya ve diyalog ve müzakere yoluyla sektörel işbirliğini teşvik etmeye çağırıyor.

Konsey sözcüsü Sun Xiao cuma günü Pekin’de düzenlenen bir basın toplantısında, ABD’nin son yıllarda Çin’e yarı iletken ürünler üzerindeki ihracat kontrollerini artırdığını ve Çinli şirketleri sürekli olarak varlık listesine eklediğini, bunun da “Çin-ABD yarı iletken endüstrisi işbirliği üzerinde ciddi bir etkisi olduğunu ve otomotiv ve telekomünikasyon gibi sektörlere de yayıldığını” söyledi.

Pazartesi günü, görevi bırakmadan önce Biden yönetimi, Çin tarafından üretilen “eski” yarı iletkenlere yönelik bir Bölüm 301 ticaret soruşturması başlattığını duyurdu.

Sun, “Çin iş dünyası ABD’yi Dünya Ticaret Örgütü kurallarına gerçekten uymaya, tek taraflı kısıtlamaları derhal durdurmaya ve diyalog ve müzakere yoluyla sanayi işbirliğini teşvik etmeye çağırıyor” dedi.

“Bu, küresel sanayi ve tedarik zincirlerinin istikrar ve güvenliğinin korunmasına yardımcı olacak ve dünya ekonomisine daha fazla ivme ve kesinlik kazandıracaktır” diye ekledi.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Xi Jinping 2025’te Rusya’yı ziyaret edecek

Yayınlanma

Rusya’nın Çin Büyükelçisi Igor Morgulov cuma günü yaptığı açıklamada, iki komşu ülkenin ABD liderliğindeki Batı’nın baskılarına karşı “çifte direnç” göstermeye çalıştığı bir dönemde Çin Devlet Başkanı Xi Jinping’in önümüzdeki yıl Rusya’yı ziyaret edeceğini söyledi.

Morgulov Rus devlet haber ajansı RIA’ya yaptığı açıklamada, Rusya’nın Batı’nın “çifte çevreleme” kampanyasına karşı koymak için Çin ile ekonomik ve güvenlik konularında daha fazla birlikte çalışma sözü verdiğini söyledi.

Morgulov, “Uluslararası arenada ülkelerimiz, Batı’nın Rusya ve Çin’e karşı uygulamaya çalıştığı ‘çifte çevrelemeye’ ‘çifte dirençle’ karşılık vermeye devam etmek zorunda kalacak” dedi.

Çin’in Ukrayna konusunda Rusya’nın endişelerini paylaştığını ve “büyük ölçüde benzer zorluklarla” karşı karşıya olduğunu belirten Morgulov, “ABD ve Asya-Pasifik bölgesindeki müttefiklerinin Çin üzerindeki askeri baskıyı sistematik olarak artırdığını” söyledi.

Morgulov Xi’nin olası ziyareti için “Belirli ikili etkinliklere gelince, ilgili planların halihazırda aktif olarak hazırlandığını söyleyebilirim” dedi.

Morgulov’a göre önümüzdeki yıl Çin’de hükümet başkanları ve parlamentolar arası komisyonlar da dahil olmak üzere iki üst düzey ikili toplantı yapılacak. Her iki ülke de Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) ekonomik ve güvenlik bloğunun birer toplantısına ev sahipliği yapacak.

Tüm bu etkinliklerin Xi ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin arasında görüşmeler için çok sayıda fırsat yaratması bekleniyor.

Morgulov, “Öncelik açısından sır olmayan şey, Çin Halk Cumhuriyeti başkanının önümüzdeki yıl Rusya’da bekleniyor olmasıdır” dedi.

İkili ilişkiler

Liderler bu yıl üç kez yüz yüze görüştü. Bu görüşmelerden ikisi, temmuz ayında Kazakistan’da düzenlenen ŞİÖ zirvesi sırasında ve ekim ayında Rusya’nın Kazan kentinde düzenlenen BRICS zirvesi sırasında olmak üzere uluslararası forumlar çerçevesinde gerçekleşti.

Putin ayrıca mayıs ayında Pekin’i ziyaret etti, beşinci dönem için yeniden seçilmesinden bu yana ilk yurtdışı gezisi. Her iki liderin de daha yakın ilişkiler sözü verdiği ziyarette enerjiden finansa kadar çeşitli işbirliği anlaşmaları imzalandı.

Xi en son Mart 2023’te Moskova’yı ziyaret etmiş ve üçüncü dönem için yeniden seçildikten sonra ilk yurtdışı gezisini gerçekleştirmişti.

Çin gümrük verilerine göre yılın ilk 11 ayında Çin-Rusya ticareti 2023’e kıyasla %2,1 artarak 222,8 milyar ABD dolarına ulaştı.

Morgulov, Rusya’yı küresel bankacılık sisteminden men eden Batı yaptırımlarının ticari ödemeleri zorlaştırdığını ve şirketlerin borçlarını yerel para birimleriyle ödemek zorunda kaldığını söyledi. Ancak Çin ve Rusya bu sorunu aşmanın bir yolunu bulmayı başardı.

Morgulov, “Ödemelerin ulusal para birimlerine aktarılması için zamanında atılan adımlar sayesinde, ki bunların payı şimdiden yüzde 90’ı aşmış durumda, ve ortaklarımızla etkin koordinasyon sayesinde, karşılıklı ticaretin ve genel olarak ekonomik işbirliğinin istikrarını sağlamayı başardık” dedi.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English