Bizi Takip Edin

Diplomasi

Güney Kore, Rusya’ya tıbbi ekipman sevkiyatındaki kısıtlamaları kaldırdı

Yayınlanma

Güney Kore, 28 Şubat’tan itibaren Rusya’ya tıbbi ekipman sevkiyatındaki yaptırım kısıtlamalarını kaldıracağını duyurdu. Bu kararın, ihracatçı firmaların yaşadığı zorluklar göz önünde bulundurularak alındığı belirtildi.

Güney Kore Sanayi, Ticaret ve Kaynaklar Bakanlığı’nın açıklamasına göre, 28 Şubat’tan itibaren Rusya’ya tıbbi ekipman sevkiyatındaki yaptırım kısıtlamalarını kaldırıyor.

Bakanlık, bu kararı alırken ihracatçı firmaların karşılaştığı zorlukları dikkate aldığını belirtti.

Artık firmalar, ürünlerini Rusya topraklarına ihraç etmeden önce sadece Sanayi, Ticaret ve Kaynaklar Bakanlığı’na bildirimde bulunacaklar.

Bakanlık, “Bu, şirketler üzerindeki idari yükü azaltacaktır,” açıklamasında bulundu.

Karar, “insani nitelikte olan ve silah olarak kullanılma olasılığı nispeten düşük olan” Güney Kore menşeli tıbbi ekipmanların Rusya’ya sevk edilmesine olanak sağlayacak.

Örnek olarak, tanısal röntgen cihazları ve radyasyon görüntüleme ekipmanları gösterildi.

17 Aralık 2024’te Seul, Kuzey Kore ile Rusya arasındaki askeri işbirliğiyle bağlantılı olduğu iddia edilen 11 gerçek kişi ve 15 kuruluşu yaptırım listesine eklemişti.

Dün Avrupa Birliği (AB) dışişleri bakanları, Rusya’ya yönelik 16’ncı yaptırım paketini onayladı. Bu paketin en önemli maddesi, Rusya’dan işlenmemiş alüminyum ithalatının yasaklanması oldu.

Yeni yaptırım listesi, 48 gerçek kişi ve 35 kuruluş olmak üzere toplam 83 kaydı içeriyor.

Ayrıca, Rusya’nın gölge filosunun sahipleri ve savunma sanayisini destekleyenlere yönelik yaptırımlar için iki yeni kriter belirlendi.

Yaptırım paketi, Rusya Merkez Bankası’nın Finansal Mesajlaşma Sistemini (SPFS) kullanan kuruluşlar için işlem yasağı ve 13 Rus bankasının SWIFT sistemine erişiminin engellenmesini içeriyor.

AB ayrıca, Eurasia Daily, Fondsk, Lenta, NewsFront, RuBaltic, SouthFront, Strategic Culture Foundation ve Krasnaya Zvezda olmak üzere sekiz Rus medya kuruluşunun yayın yapmasını yasakladı.

AB, Rus sermayesinin yüzde 25’inden fazlasına sahip olan operatörler için AB topraklarında karayoluyla yapılan yük taşımacılığına (transit geçişler dahil) yönelik yasağı sıkılaştırıyor.

Ayrıca, bu tür bir paya sahip işletmelerin sermayesindeki yüzde 25’i aşan değişiklikler de yasaklanıyor.

Diplomasi

BRICS ülkeleri arasındaki ticaret hacmi 1 trilyon dolara ulaştı

Yayınlanma

Rusya Devlet Başkanı’nın özel temsilcisi Kirill Dmitriyev, BRICS ülkeleri arasındaki iç ticaret hacminin 1 trilyon dolara ulaştığını açıkladı. Bu gelişmenin, birliğin küresel ekonomideki artan rolünü ve güçlenen ekonomik bağları teyit ettiği vurgulandı.

Rusya Devlet Başkanı Özel Temsilcisi ve Rusya Doğrudan Yatırım Fonu (RDIF) Genel Direktörü Kirill Dmitriyev, BRICS ülkeleri arasındaki iç ticaret hacminin 1 trilyon dolara ulaştığını bildirdi.

Telegram kanalı üzerinden açıklama yapan Dmitriyev, bu önemli eşiğin aşılmasının, üye ülkeler arasındaki ekonomik bağların güçlendiğini ve birliğin yeni küresel ekonomi mimarisinin şekillenmesindeki rolünün arttığını teyit ettiğini belirtti.

Ayrıca, Rusya’nın Devlet Başkanı Vladimir Putin’in talimatları doğrultusunda, özellikle BRICS İş Konseyi aracılığıyla ticari ilişkileri güçlendirmeye devam ettiğini vurguladı.

Putin: BRICS’in payı artmaya devam edecek

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, 20 Haziran’da St. Petersburg Uluslararası Ekonomi Forumu kapsamında düzenlenen genel kurul toplantısında, 21. yüzyılın başlarında BRICS ülkelerinin küresel ekonominin sadece beşte birini oluşturduğunu, bugün ise bu oranın yüzde 40’a ulaştığını hatırlatmıştı.

Rus lider, bu payın artmaya devam edeceğini ve bunun “tıbbi bir gerçek” olduğunu ifade etti. Putin’e göre bu büyüme, öncelikli olarak Küresel Güney ülkeleri sayesinde gerçekleşecek.

Nisan ayında Rusya Devlet Başkanlığı İdaresi Başkan Yardımcısı Maksim Oreşkin de uzlaşı ilkeleriyle çalışan BRICS ülkelerinin dünya ekonomisinin kilit gücü haline geldiğini söylemişti.

BRICS’in genişleme gündemi

Başlangıçta Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika olmak üzere beş ülkeden oluşan BRICS, 2024 yılında Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), İran, Etiyopya ve Mısır’ın katılımıyla genişledi.

Bu yılın ocak ayında ise Endonezya, birliğin onuncu tam üyesi oldu.

Okumaya Devam Et

Diplomasi

Putin, UCM kararı nedeniyle Brezilya’daki BRICS zirvesine katılmayacak

Yayınlanma

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin (UCM) hakkındaki tutuklama kararı nedeniyle Brezilya’daki BRICS zirvesine bizzat katılmayacak. Çin Devlet Başkanı Xi Jinping’in de zirveye katılmayacağı bildirilirken, Putin’in toplantıya video konferans yoluyla iştirak edeceği açıklandı.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, 6-7 Temmuz’da Brezilya’nın Rio de Janeiro kentinde düzenlenecek olan BRICS zirvesine katılmayacak.

Kremlin, Putin’in zirveye gitmeme kararını Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) tarafından çıkarılan tutuklama kararına bağlarken, Rus liderin zirveye video konferans yoluyla katılacağı belirtildi.

Zirvede Rus heyetine Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Çin heyetine ise Başbakan Li ÇJang başkanlık edecek.

UCM’nin tutuklama kararı gerekçe gösterildi

Kremlin’den yapılan açıklamada, Putin’in Brezilya’ya gitmeme kararının hukuki zorluklarla ilgili olduğu vurgulandı. Devlet Başkanı Yardımcısı Yuri Uşakov, konuya ilişkin yaptığı açıklamada, “Bu durum, bildiğiniz gibi UCM’nin talepleri bağlamındaki belirli zorluklarla bağlantılı. Bu bağlamda Brezilya hükümeti, başkanımızın bu toplantıya katılmasına olanak tanıyacak net bir pozisyon alamadı,” ifadelerini kullandı.

UCM’nin temel belgesi olan Roma Statüsü’nü 2002 yılında imzalayan Brezilya, mahkemenin hakkında tutuklama emri çıkardığı şüphelileri teslim etme yükümlülüğü taşıyor.

UCM, 17 Mart 2023’te Rusya Devlet Başkanı Putin ve Çocuk Hakları Komiseri Mariya Lvova-Belova hakkında tutuklama kararı çıkarmıştı. Kremlin ise bu mahkemenin kararlarının hukuki geçerliliği olmadığını ve hükümsüz olduğunu açıklamıştı.

Putin, benzer gerekçelerle 2023 yılında Güney Afrika’da düzenlenen BRICS zirvesine de katılmamıştı.

Daha önce Brezilyalı yetkililer, durumu yumuşatmak için devlet başkanlarına tutuklama muafiyeti getirilmesi yönünde bir girişimde bulunmuştu.

Xi Jinping de zirveye katılmıyor

South China Morning Post gazetesinin 25 Haziran’da kaynaklara dayandırdığı haberine göre, Çin Devlet Başkanı Xi Jinping de BRICS zirvesini pas geçecek. Bu, Şi’nin örgütün var olduğu süre boyunca bir zirveye katılmadığı ilk örnek olacak.

Pekin’deki kaynaklara göre, Şi’nin programında yaşanan sorunlar nedeniyle bu kararı aldığı belirtildi.

Brezilya Devlet Başkanı Lula da Silva’nın Mayıs 2025’te Çin’i ziyaret etmesinin ardından Brezilyalı yetkililerin, Xi’nin zirveye katılmamasından dolayı hayal kırıklığı yaşadığı ifade ediliyor.

Brezilya Devlet Başkanı’nın uluslararası ilişkiler özel danışmanı Celso Amorim, şubat ayında yaptığı bir açıklamada, “Çin’siz BRICS, BRICS değildir,” demişti.

Okumaya Devam Et

Diplomasi

Merz, ABD ile ticaret anlaşması imzalanmasını istiyor

Yayınlanma

Almanya Şansölyesi Friedrich Merz, Brüksel’den birkaç gün içinde ABD ile ticaret anlaşması imzalanmasını talep ediyor.

Konuyu bugünkü AB liderleri zirvesinin gündemine taşıyan Merz, bu hafta Avrupa Komisyonu’nun müzakere stratejisini “çok karmaşık” olarak nitelendirdi.

ABD Başkanı ile müzakerelerde daha fazla aciliyet ve odaklanma çağrısında bulunan Merz, bu talebini Emmanuel Macron ve Giorgia Meloni ile birlikte diğer AB liderlerine de ileteceğini söyledi.

Liderler, AB yürütme organının Trump yönetimi ile yaptığı görüşmeler hakkında akşam yemeğinde vereceği bilgileri sabırsızlıkla bekliyorlar.

Brüksel ve Washington’un bir anlaşmaya varamaması halinde, 9 Temmuz’dan itibaren tüm mallara “karşılıklı” yüzde 50 gümrük vergisi uygulanacağına dair endişeler artıyor.

Otomobil ve çelik ihracatına bazı kolaylıklar sağlarken yüzde 10’luk bir temel gümrük vergisi uygulayan İngiltere’nin ABD ile imzaladığı son ticaret anlaşmasını küçümseyen blok, şimdi daha iyisini yapmanın zor olacağı gerçeğini kabullenmeye başlıyor.

Bir üst düzey AB diplomatı çarşamba günü, “450 milyonluk nüfusu ile AB gibi bir ticaret gücünün İngiltere’den daha fazla etkiye sahip olmasını hâlâ umuyorum,” dedi.

Alman şansölyesi, önceliğin Avrupa’nın, özellikle de kendi ülkesinin otomobil, imalat, yarı iletken, ilaç, çelik ve alüminyum endüstrilerini Trump’ın uyguladığı veya uygulamakla tehdit ettiği sektöre özel gümrük vergilerinden korumak olması gerektiğini söyledi.

Fakat Trump, 1930’ların Büyük Buhranından bu yana en yüksek gümrük vergilerini uygulayarak üreticileri üretimlerini ABD’ye taşımaya ve ülkenin trilyon dolarlık ticaret açığını kapatmaya zorlarken, en çok bu vergilere bağlı.

ABD’nin 27 AB üye ülkesiyle ticaret açığı 2025 yılında toplam 232 milyar dolara ulaştı, bu da toplam rakamın yaklaşık yüzde 19’unu oluşturuyor.

Merz’in taleplerinin arkasında, Brüksel’in Alman ihracatçılarına zarar verdiğini söylediği otomobiller gibi sektörel vergileri ayırmak yerine, en yaygın mallar için yüzde 10’luk sabit bir gümrük vergisi etrafında geniş bir çerçeve oluşturabileceği yönündeki ısrarlı endişe yatıyor.

Başka bir AB diplomatı, geniş tabanlı gümrük vergisinin yürürlükte kalmasının “Avrupa Komisyonuna verdikleri bir görev olmadığını” söyledi ve “Komisyonun en riskli sektörler için bir çözüm bulmaya çalışacağını umuyoruz,” diye ekledi.

Merz’in “işi bitirme” çağrısı iki engelle karşı karşıya. İlk olarak, AB müzakere ekibi, Washington’un sınırlı kotalarla bağlantılı kısıtlı gümrük indirimi gibi küçük tavizler sunacağını ve ardından tam gümrük oranının uygulanacağı konusunda uyardı.

Bu, Merz’in başlangıçta ulaşmayı umduğu sıfır gümrük anlaşmasından çok uzak ve Trump ile şu ana kadar yapılan tek anlaşma olan Birleşik Krallık anlaşmasına benziyor.

Bu arada, Almanya’nın en büyük talebi olan otomobiller konusunda ABD ile görüşmeler özellikle zorlu geçiyor.

Merz ve Alman otomobil üreticileri, ABD’ye yaptıkları araç ithalatını, ABD’deki üretim tesislerinden ihraç ettikleri modellerle dengeleyebilecekleri bir mekanizma kurulmasını istiyor.

Ekonomi Bakanı Katharina Reiche, bu ayın başlarında ABD’ye yaptığı ziyaret sırasında böyle bir öneri sundu. BMW ve Mercedes-Benz’in ABD’de dünya çapında ihracat için bazı modellerini üreten büyük fabrikaları var. Fakat AB’nin her yıl ABD’ye 750.000’den fazla araç ihraç ettiği düşünülürse, Trump’ın bu teklifi reddetmesi halinde sınırlı bir kota anlaşmasının otomobil üreticilerine ne kadar rahatlama sağlayacağı belirsiz.

Brüksel ise Trump’ın uzun süredir AB’nin ABD’nin otomobil düzenlemelerine uyum sağlamasını istediği yönündeki arzusunun, otomotiv sektörüne yönelik baskıyı hafifletmesi için yeterince güçlü bir koz olacağını umuyor.

Mayıs ayında üye ülkelere gönderilen bir kapsam belgesinde Komisyon, otonom araçlarla ilgili ABD düzenlemelerine uyum sağlama teklifinde bulunduğunu açıkladı. Bu, on yıl önce otomobil karşılıklılığı konusundaki benzer tartışmaların transatlantik ticaret anlaşmasının çökmesine yol açmasının ardından büyük bir taviz olarak değerlendiriliyor.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English