Bizi Takip Edin

ASYA

Güney Kore’nin işçi sınıfı seçimler öncesi iktidarın vaatlerini gerçekçi bulmuyor

Yayınlanma

Güney Kore 10 Nisan’da parlamento seçimlerine gidecek. Hem iktidar hem de muhalefet partisi seçim kampanyasında kendilerini geçim masrafları ve sosyal refah gibi meselelere çözüm getiren taraf olarak göstermeye çalışıyor.

Nikkei Asia’nın haberine göre, oylama öncesinde iktidardaki muhafazakar Halkın Gücü Partisi ve sol eğilimli Kore Demokratik Partisi, çalışan insanlara yardım etmek için devlet harcamalarını artırma vaatlerinde bulunuyor.

Oylar, Devlet Başkanı Yoon Suk Yeol’un beş yıllık görev süresinin geri kalanı için Ulusal Meclis’in yapısını belirleyecek. Yoon, 2022’de göreve geldiğinden bu yana, Demokrat Parti’nin Ulusal Meclis’te çoğunluğu elinde bulundurması nedeniyle yasaları geçirmekte zorlanıyor. Yoon’un partisi önümüzdeki hafta daha fazla sandalye kazanamazsa, beş yıllık görev süresinin bitmesine yaklaşık üç yıl kala “topal bir başkan” olma ihtimaliyle karşı karşıya kalacak.

Anket şirketi RealMeter’a göre, seçim gününe bir hafta kala anket verileri Demokrat Parti’nin %43,1’lik destekle Halk Gücü Partisi’nin %35,4’lük desteğine karşı önde olduğunu gösteriyor. Yoon’un popülaritesi şubat ayı sonlarında grevdeki doktorlarla devam eden anlaşmazlığın ilk aşamalarında yükselmişti, ancak son anketler o zamandan bu yana onay oranının düştüğünü gösteriyor.

Güney Kore’de stajyer doktorlar grevde

Yüksek market fiyatlarının önemli bir sorun olarak ortaya çıkmasıyla Yoon mart ayında Seul’deki bir süpermarkette göründü ve fiyatları düşürmek için gıda üretimini sübvanse etmek ve ithalatı artırmak için 150 milyar won (110 milyon dolar) tahsis etme sözü verdi.

Ülkede tüketici enflasyonu şubat ayında geçen yılın aynı ayına göre %3,1 artarken, bir önceki ay %2,8 olan artış tarım ürünleri fiyatlarındaki yükselişten kaynaklandı.

Bu, bakım ücretlerini destekleme ve yaşlılar için ücretsiz öğle yemeği sağlama planlarını da açıklayan iktidar partisinin bu tür bir dizi vaadinin bir parçası. Yoon geçtiğimiz aylarda ülkeyi dolaşarak, yerel ekonomileri canlandırmak için ulaşım altyapısı ve inşaat projelerini hayata geçirme sözü verdiği halk toplantıları düzenledi.

Demokrat Parti de benzer vaatlerde bulunarak toplu taşımayı genişletmek ve çalışan ailelerin hayatını kolaylaştırmak için milyarlar teklif ediyor.

Vaatlerin altı doldurulmuyor

Uzmanlar ise bu büyük vaatlerin nasıl finanse edileceğine dair gerekli planlamanın yapılmadığını söylüyor.

Seul’deki Kore Üniversitesi profesörlerinden Andrew Eungi Kim Nikkei Asia’ya verdiği demeçte, “Eğer hükümet gerçekten sıkıntı çeken insanlara yönelik yardımları artırmak istiyorsa, bunun için gerçek yapısal reformlara ihtiyaç var. Eğer bunu yapmaya istekli değillerse, bu tür kısa vadeli vaatler sadece popülizm olur,” dedi.

Kim, “Siyasi partiler seçmenlerin ne istediğini biliyor ve buna her zaman en azından sözde hizmet ediyorlar” diye ekledi.

Yoksullar arasında iktidara destek düştü

Yoon’un görev süresi boyunca Güney Kore ekonomisi düşük büyümeye takılıp kaldı ve hem 2023’ün dördüncü çeyreğinde hem de bu yılın ilk üç ayında %0,6’lık genişleme kaydetti.

Göreve geldiğinde harcamaları kısma ve devletin ekonomiye müdahalesini azaltma sözü veren Yoon, büyümenin gecikmesiyle birlikte devlet harcamalarının Güney Kore’nin ekonomik sıkıntılarını gidermeye nasıl yardımcı olabileceği konusunda sesli açıklamalar yapıyor.

Japonya’daki Ritsumeikan Üniversitesi’nde ekonomi profesörü olan Lee Kang-kook, “Yoksullar ve serbest meslek sahipleri de dahil olmak üzere pek çok Koreli acı çekiyor ve bunlar arasında iktidar partisine destek düşük. İktidar partisinin kazanması için bu tür harcamaları teşvik etmekten başka çaresi yok,” değerlendirmesini yaptı.

Nikkei’ye konuşan Lee, “Yoon’un ekonomik vizyonunun temelinde zengin emlak sahipleri ve şirketler için vergi indirimleri vardı, ancak bu yatırımları teşvik etmek için pek bir işe yaramadı” dedi.

Önde gelen sivil toplum gruplarından PSPD mart ayında bir bildiri yayınlayarak Yoon’u, boş vaatlerle partisinin seçim şansını artırmaya çalışmakla suçladı. Grup, siyasi partilerin kısa vadeli tedbirler yerine ulusal emeklilik ve istihdam sigortası programlarında reform yapılması için çalışmaları gerektiğini söyledi.

Yoon’ın dış politika hamleleri

Ülke içinde zor durumda kalan Yoon, başkan olarak enerjisinin çoğunu dış politikaya odakladı. Ülkesinin başlıca güvenlik müttefiki olan ABD ile işbirliğini, özellikle de geçen yıl imzalanan nükleer işbirliği anlaşmasıyla güçlendirdi.

Yoon ayrıca Güney Kore’nin eski rakibi ve eski işgalcisi Japonya ile uzun süredir yıpranmış olan bağları iyileştirmek için Washington’ın ‘teşvikiyle’ bir kampanya yürüttü. Geçen yıl Yoon, onlarca yıldır ikili ilişkileri tehlikeye atan ana konulardan biri olan İkinci Dünya Savaşı sırasında Japon şirketleri için çalışan Güney Korelilere tazminat ödenmesini sağlayacak özel bir vakıf kurulduğunu duyurdu.

Bu plan ve Yoon’un Tokyo ve Seul’de Japonya Başbakanı Fumio Kishida ile yaptığı zirveler, sivil gruplardan ve muhalefetten sert eleştiriler aldı ancak Yoon’un onaylanma oranında derin ya da sürekli bir düşüşe yol açmadı.

Kuzey Kore konusunda Yoon, nükleer silahlara sahip Kuzey’i caydırmak için Güney Kore ordusunun güçlendirilmesi gerektiğini vurguladı.

Washington merkezli Brookings Enstitüsü Doğu Asya Politika Çalışmaları Merkezi’nde kıdemli araştırmacı ve SK-Kore Vakfı Kore Çalışmaları Kürsüsü Başkanı olan Andrew Yeo, bu dış politika konularının seçmenlerin ana kaygıları arasında yer almadığını söyledi.

Nikkei Asia’ya konuşan Yeo, “İnsanlar Yoon’un dış politika alanında yaptıklarının farkında ama böyle bir seçimde bunların hepsi ikinci planda kalıyor,” dedi ve ekledi: “Fiyatlar gerçekten çok yüksek ve seçmenler adayların fiyatları nasıl kontrol edeceklerine dair bir planları olup olmadığını bilmek istiyor.”

İşçiler: Vaatler ilgimizi çekmiyor

Önümüzdeki hafta yapılacak seçimler öncesinde, Nikkei Asia temizlik işçilerini ve güvenlik görevlilerini taşıyan 8146 numaralı otobüs yolcuları ile röportaj yaptı.

Yolcular, Seul’ün kuzeyindeki işçi sınıfı bölgesinden geliyor ve başkentin gösterişti Gangnam bölgesine taşınıyor. Politikacıların vaatleri, önümüzdeki hafta yapılacak önemli seçimler öncesinde bu işçilerin çoğunun ilgisini çekmiyor.

Nikkei’ye konuşan yolcular hayat pahalılığını düşürecek önlemlerin alınmasını istediklerini söylediler. İşçilere göre, seçim sonuçları günlük hayatlarında “büyük değişikliklere yol açmayacak” ve hükümetin vaatleri “hayat pahalılığı üzerinde bir etki yaratmayacak”.

ASYA

Rusya Devlet Başkanı Putin’in Çin ziyareti başladı: ‘Kapsamlı ortaklığın derinleştirilmesi’ mesajı

Yayınlanma

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Çin ziyareti kapsamında Pekin’deki Halk Kongresi binasına geldi. Putin, mevkidaşı Xi Jinping tarafından karşılandı.

İki devlet başkanı el sıkıştıktan sonra top atışları eşliğinde içeriye geçtiler. Halk Kongresi binasında genişletilmiş formatta toplantı başladı.

Putin, toplantının başında Çin’in Rusya’nın ticari ve ekonomik alandaki ana ortağı olduğunu söyledi.

RİA Novosti‘nin aktardığına göre Moskova ile Pekin’in ortak çalışmaları sırasında ‘sağlam bir pratik işbirliği bagajı’ biriktirmeyi başardıklarına işaret eden Putin, 2023 yılında ikili ticaret hacminin neredeyse dörtte bir oranında artarak 227 milyar dolara ulaştığını hatırlattı.

Putin, “Rusya, geçen yılın sonunda Çin’in ticaret ortağı ülkeler listesinde dördüncü sıraya yükseldi. Mart 2023’te Moskova’ya yaptığınız ziyaretin ardından 2030 yılına kadar Rus-Çin ekonomik işbirliğinin kilit alanlarının geliştirilmesine yönelik planın onaylanması bunda doğrudan rol oynadı,” dedi.

Devlet Başkanı ayrıca Rusya ve Çin arasında yüksek teknolojiler, inovasyon, altyapı inşası ve ulaştırma alanlarındaki işbirliğine de dikkat çekti.

‘Rusya ile Çin arasındaki ödemelerin yüzde 90’ı yuan ve ruble cinsinden yapılıyor’

Bunun yanı sıra Putin, ülkeler arasındaki ikili anlaşmaların yüzde 90’ının ruble ve yuan cinsinden yapıldığını ve bu durumun, iki ülke arasındaki ticaret akışının genişlemesine ivme kazandırdığını ifade etti.

Putin, “Şimdi küçük bir grupla, hem Rusya hem de Çin ekonomilerinin çıkarları doğrultusunda ilişkilerimizi daha da geliştireceğimiz alanlar hakkında konuştuk. Planlanan tüm faaliyetlerin yerine getirileceğinden eminim,” yorumunu yaptı.

Moskova ile Pekin’in 80 büyük ortak yatırım projesinden oluşan bir portföy oluşturduğunu kaydeden Putin, şöyle devam etti: “Pandeminin sonuçlarına ve gelişmemizi engellemeye yönelik bazı eylemlere, üçüncü ülkelerin bazı eylemlerine rağmen, Rusya ile Çin arasındaki ticaret hacmi iyi bir hızla artıyor.”

Xi: Büyük güçler ve ve komşu ülkeler arasındaki ilişkiler açısından bir mihenk taşı

Öte yandan Çin Devlet Başkanı Xi, Putin’e iki ülke arasındaki ilişkilerin testlerden geçtiğini ve bir mihenk taşı haline geldiğini söyledi.

Xinhua‘nın aktardığına göre Xi, “Yeni kampanyada, her zaman olduğu gibi Rusya ile iyi komşu, güvenilir dost ve güvenilir ortak olma niyetindeyiz,” diye konuştu.

Xi, ülkesinin ‘iki halk arasındaki asırlık dostluğu sürekli olarak güçlendirme’ ve ‘uluslararası eşitlik ve adaleti birlikte koruma’ niyetinde olduğunu vurguladı.

Son üç çeyrek yüzyılda Rusya ile ilişkilerin ‘zor koşullar altında sertleştiğini ve değişken bir uluslararası ortamın testine dayandığını’ belirten Xi, bu etkileşimin ‘büyük güçler ve ve komşu ülkeler arasındaki ilişkiler açısından bir mihenk taşı’ haline geldiğini dile getirdi.

Çin lideri, söz konusu ilişkilerin ‘kolay olmadığını ve azami özen gösterilmeyi hak ettiğini’ de sözlerine ekledi.

Kapsamlı ortaklığın derinleştirilmesine ilişkin bildiri imzalandı

Görüşmelerin tamamlanmasının ardından devlet başkanları kapsamlı ortaklık ve stratejik işbirliği ilişkilerinin derinleştirilmesine ilişkin ortak bir bildiri imzaladı. İki ülke arasında işbirliğine ilişkin toplam on belge imzalandı.

Rusya Devlet Başkan Yardımcısı Yuriy Uşakov, daha önce Moskova ile Pekin’in imzalayacağı ortak bildirinin 30 sayfadan fazla detaylı bir belge olduğunu bildirmişti.

Uşakov’a göre bildiride, ‘ikili ilişkilerin özel niteliğine’ dikkat çekiliyor ve ‘Rusya ve Çin’in adil ve demokratik bir düzenin şekillendirilmesindeki öncü rolünü teyit ederek, ikili ilişkilerin tüm yelpazesini geliştirmenin yolları’ özetleniyor.

Okumaya Devam Et

ASYA

Bloomberg: Çin’de devlet, satılmayan konutları satın alacak

Yayınlanma

Bloomberg’e konuşan konuyla ilgili bilgi sahibi kişiler, Çin’in zor durumdaki emlak piyasasını kurtarmak için şimdiye kadarki en iddialı girişimlerinden biri olacak şekilde, ülke genelinde yerel yönetimlerin satılmamış milyonlarca evi satın almasını sağlayacak bir öneriyi değerlendirdiğini söyledi.

İsimlerinin açıklanmasını istemeyen bu kişiler, Devlet Konseyi’nin ön planla ilgili olarak çeşitli eyaletlerden ve hükümet kuruluşlarından geri bildirim istediğini söyledi. Çin, devlet finansmanı yardımıyla fazla konut envanterini temizlemek için halihazırda birkaç pilot program denemiş olsa da, son plan ölçek olarak çok daha büyük olacak.

Bilgi veren iki kişiye göre, yerel kamu iktisadi teşebbüslerinden, devlet bankaları tarafından sağlanan kredileri kullanarak sorunlu müteahhitlerden satılmamış evleri büyük indirimlerle satın almalarına yardımcı olmaları istenecek. Mülklerin çoğu daha sonra uygun fiyatlı konutlara dönüştürülecek.

Yetkililerin planın ayrıntılarını ve uygulanabilirliğini hâlâ tartıştığını söyleyen kişiler, Çin liderlerinin planı uygulamaya karar vermesi halinde sonuçlanmasının aylar alabileceğini de sözlerine ekledi.

Yetkililerin harekete geçmesi halinde, devletin dünyanın en büyük ikinci ekonomisinin önündeki en büyük engele yönelik yakından izlenen kampanyasında yeni bir aşamaya geçilmiş olacak.

Çin’de konut satışlarının ilk dört ayda yaklaşık %47 oranında düşmesi ve satılamayan konut stokunun son sekiz yılın en yüksek seviyesinde seyretmesi ekonomiyi zorlayan unsurlar arasında.

Bu planın işleyebilmesi için 1 trilyon yuan (138 milyar 500 bin dolar) civarında bir fona ihtiyaç duyulduğu hesaplanıyor.

2023 yılının başlarında Çin Halk Bankası, özel bir borç verme fonu aracılığıyla bazı finans kuruluşlarına 100 milyar yuan sağlamıştı. Bu para, deneme amaçlı olarak sekiz şehrin yerel sübvansiyonlu kiralama programlarında kullanılmak üzere satılmamış mülkleri satın almasına yardımcı olacaktı.

The Economic Observer gazetesi bu yılın ocak ayında Qingdao ve Fuzhou gibi şehirlerin bu fonları daire satın almak için kullanmaya başladığını bildirdi. Yine de, Merkez Bankası’nın son üç aylık verilerine göre mart ayı itibariyle program kapsamında sadece 2 milyar yuan kullandırıldı ve bu da bankalar ve yerel yetkililer arasında ihtiyata işaret ediyor.

Geçen ayki ÇKP Politbüro toplantısından bu yana, Alibaba Group’un ana merkezi Hangzhou da dahil olmak üzere birçok büyük şehir, işlemleri canlandırmak için konut alımları üzerindeki kalan tüm engelleri kaldırdı.

Bu arada, 50’den fazla Çin şehri, konut talebini artırma çabalarının bir parçası olarak, sakinlerine eski evlerini satmaları ve yeni mülklere geçmeleri için teşvikler sunan “takas” programları başlattı. Tianfeng Securities tarafından bu hafta yayınlanan bir nota göre, bunların arasında 11 yerel hükümet veya şehir destekli kuruluş konut envanteri satın alma denemeleri yürütüyor.

Bloomberg Economics’e göre, buna rağmen Çin’in emlak sektörünün konut arzı ve talebi arasındaki fark kapanana kadar istikrara kavuşması pek mümkün görünmüyor.

Resmi verilere göre satılmayan konut stoku geçen yıl 3,6 milyar metrekareye yükselerek 2016’dan bu yana en yüksek seviyeye ulaştı. Tianfeng Securities’in tahminlerine göre hükümetin 18 ay içinde bu stoku eritmesi en az 7 trilyon yuan ya da Çin’in bu yılki bütçe açığının %78’ine mal olacak.

Konut fazlalığını azaltmak için yerel yönetimlerin görevlendirilmesine yönelik yeni plan, geçen yıl itibariyle gayrisafi yurtiçi hasılanın %56’sına yükselen borç seviyelerini daha da kötüleştirebilir. Bilançoları artan batık krediler ve daralan marjlar nedeniyle zaten aşınmış olan bankalar da baskı altında kalacak.

Okumaya Devam Et

ASYA

Asya hükümetleri, para birimlerini dolara karşı korumaya çalışıyor

Yayınlanma

Asya hükümetleri, bu yıl güçlü Amerikan doları tarafından zorlanan yerel para birimlerinin düşüşünü durdurmak için piyasaya giderek daha fazla müdahale ediyor. 

Nikke Asia’da yer alan habere göre Amerikan ekonomisinin göreli gücü ve daha uzun süre devam edeceği anlaşılan yüksek faiz oranları Asya para birimlerinin zayıflamasına neden oldu.

Asyalı politika yapıcılar doların gücüne karşı sözlü uyarılardan faiz oranlarını yükseltmeye kadar farklı derecelerde tepki veriyor. Hatta bazılarının yerel para birimlerini piyasadan satın alarak müdahalede bulunduğuna inanılıyor. Haberde, bu hamlenin ‘merkez bankalarının güvenilirliğini zedeleyebileceğine’ inanıldığı belirtiliyor. 

Analistlerin odağında, çarşamba günü açıklanacak ABD nisan ayı tüketici fiyat endeksi var. Geçen ayki veriler, Japon yeninin dolar karşısında hızla değer kaybetmesine neden olmuştu. Japon yeni, beklenenden daha güçlü seyreden ABD ekonomisinden en çok etkilenen Asya para birimlerinden biri.

Japonya’da yenin gerileyişine müdahale sürüyor

Analistler, resmi veriler henüz açıklanmamış olsa da, Japon hükümetinin yeni desteklemek için 29 Nisan ve 1 Mayıs tarihlerinde iki kez müdahale etmiş gibi göründüğünü söylüyorlar. Şüpheli ilk müdahaleden önce yen, dolar karşısında 160 seviyesini aşarak son 34 yılın en düşük seviyesine gerilemişti. 

Yenin düşüşü, ABD ve Japonya arasındaki tahvil getirilerindeki yaklaşık 5 puanlık farktan kaynaklanıyor. Refinitiv’e göre Japon yeni bu yıl %9,4’lük bir düşüşle dolar karşısında 155 seviyelerinde seyrediyor.  

Mizuho Securities stratejisti Shoki Omori’ye göre, Washington’dan destek almadan Tokyo için daha fazla dolar satışı ve yen alımı müdahalesi zor olabilir. 

Japonya Merkez Bankasının (BoJ) geçen hafta açıklanan nisan ayı para politikası toplantısına ilişkin görüşlerin özeti, Başkan Kazuo Ueda’nın daha önce kamuoyuna yaptığı açıklamalara kıyasla “şahin bir tonda” olduğunu gösterdi. Bazı kurul üyeleri faiz artışının hızlanabileceğini düşünürken, birçoğu da BoJ’nin tahvil alımlarını azaltması gerektiğini söyledi.

Bununla birlikte Omori, yendeki zayıflığı tersine çevirecek “sihirli bir değnek olmadığı” için temeller değişene kadar yene karşı “short” pozisyonlarının devam edeceğini düşünüyor. 

Güney Kore Merkez Bankası ‘dolar yaktı’

Kore Merkez Bankası verilerine göre, Güney Kore’de forex rezervleri, kısmen ülkenin wonun düşüşünü durdurma çabaları nedeniyle geçen ay mart ayına göre yaklaşık 6 milyar dolar azaldı. 

Ülkenin merkez bankası yaptığı açıklamada, forex rezervlerindeki düşüşün, Eylül 2022’de uygulamaya konulan “Ulusal Emeklilik Hizmeti ile döviz takası gibi piyasa istikrar önlemleri” de dahil olmak üzere çeşitli faktörlerle bağlantılı olduğunu söyledi. 

Seul’deki Korea Investment & Securities’de ekonomist Moon Da Woon’a göre, piyasalar Güney Kore hükümetinin wonun hızlı düşüşünü engellemeye yardımcı olduğunu düşünüyor.

Güney Kore Maliye Bakanlığı ve Merkez Bankası nisan ayında, wonun ABD doları karşısında yaklaşık bir buçuk yıl sonra ilk kez 1.400 seviyesine ulaştığı sırada, hızlı kur hareketleri konusunda uyarıda bulunarak sözlü müdahalede bulunmuştu.

Endonezya faiz artırdı

Endonezya’da ise merkez bankası, para birimini güçlendirmek için geçen ay gösterge faiz oranını beklenmedik bir şekilde 25 baz puan artırarak %6,25’e yükseltti. 

Endonezya Merkez Bankası Başkanı Perry Warjiyo geçen hafta düzenlediği basın toplantısında verilerin şimdilik daha fazla faiz artışına gidilmeyeceğini gösterdiğini söyledi ve para birimini dolar karşısında 16.000’in altına kadar güçlendirmek için çalışma sözü verdi. 

Rupiah, sürpriz faiz artışından önce yaklaşık 16.300 seviyesinden dolar karşısında yaklaşık 16.000 seviyesine kadar güçlendi fakat geçen ay son dört yılın en düşük seviyesine geriledikten sonra henüz toparlanamadı.

Hint rupisi ve Malezya ringiti de düşüşte

Asya’nın en istikrarlı para birimlerinden biri olan Hindistan rupisi, geçtiğimiz ay dolar karşısında 83,739 ile şimdiye kadarki en düşük seviyesine geriledi. 

Singapur’’daki ING’nin Asya Pasifik baş ekonomisti Rob Carnell’e göre, rupi hemen hemen ekim ayından bu yana Hindistan Merkez Bankası tarafından “yoğun bir şekilde yönetiliyor” ve yaklaşık 83 civarındaki dar bir aralıkta işlem görüyor. 

Carnell, Malezya hariç Asya’daki tüm merkez ve bölge bankalarının yeterli rezerv eşiği olan altı aydan fazla ithalatı karşılayacak forex rezervine sahip olduğunu söyledi. 

Malezya ringiti, Şubat ayında 26 yılın en düşük seviyesi olan 4,7965’e geriledikten sonra dolar karşısında 4,737 seviyesinden işlem görüyor. 

Ringitin zayıflığı doların güçlenmesinden, Malezya’nın cari işlemler fazlasındaki düşüşten ve para biriminin yine zayıflayan Çin yuanı ile olan güçlü korelasyonundan kaynaklanıyor. 

Gözler ABD TÜFE’sinde  

ABD’nin en son açıklanan en önemli ekonomik verilerinden tarım dışı istihdamın beklenenden zayıf gelmesi, Asya para birimlerinin biraz nefes alabileceği anlamına geliyor. Fakat Singapur merkezli Maybank’ta kıdemli döviz stratejisti olan Fiona Lim’e göre bu tek başına doları aşağı çekmeyecek.

Lim, yaklaşan ABD enflasyon verilerinin dolar-Asya para birimleri için bir sonraki hareketi belirleyeceğini söyledi ve “Veri açıklanmadan önce muhtemelen bir tür konsolidasyon göreceğiz,” dedi.

Federal fonların faiz oranlarını takip eden CME FedWatch’a göre, yatırımcılar haziran ayındaki bir sonraki Federal Açık Piyasa Komitesi toplantısından sonra ABD’de faiz indirimi ihtimalini %8,5, temmuz ayındaki bir sonraki toplantı için ise yaklaşık %33 olarak öngörüyor. 

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English