Bizi Takip Edin

ASYA

Gürcistan’da ‘renkli’ savaş: İkinci raund başlıyor mu?

Yayınlanma

Gürcistan Devlet Güvenlik Servisi (SSSG), ülkede yeni bir ‘renkli devrim’ uyarısında bulundu. 

Güvenlik servislerine göre yeni girişim, Ekim-Aralık aylarında planlanıyor.

Yapılan açıklamaya göre 3 Sırp vatandaşı, 25 Eylül’de Amerika Birleşik Devletleri Uluslararası Kalkınma Ajansı’nın (USAID) daveti üzerine Gürcistan’a gelmiş ve başkent Tiflis’te bulunan bir otelde, bazı ‘sivil toplum kuruluşları ve sivil aktivistlere’ eğitim vermiş.

USAID finansmanıyla eğitim veren Sırpların ise, ‘Canvas’ örgütünden oldukları belirtiliyor. Canvas ise, Yugoslavya’nın tarih sahnesinden silindiği dönemde en büyük rolü oynayan Otpor Hareketi’nin devamı.

Ayrıca, Gürcü istihbaratının açıkladığı üzere, Canvas üyelerinin sorguya çekildiği ve ‘artık ülkede olmadıkları’ biliniyor. 

Konuyla ilgili tepki veren en üst düzey isim ise, Başbakan İrakli Garibaşvili oldu.

Garibaşvili, “Hem ülke içinde faaliyet gösteren düşman güçlerini, hem de ülke dışında onlara destek verenleri bir kez daha uyarmak istiyorum. Ülkede herhangi bir huzursuzluğa ve bu tür yıkıcı güçlerin ülkemizi ikinci kez yok etmesine izin vermeyeceğiz” açıklamasında bulundu ve Gürcistan’daki eğitimlerin USAID finansmanıyla gerçekleştirilmesini de ‘üzücü bir gerçek’ olarak nitelendirerek ‘resmi açıklama beklediklerini’ söyledi. 

Güvenlik servisleri ayrıca, eylemlerin ‘Avrupa Birliği’nin Yıl sonunda ülkeye aday üyelik statüsü vermemesi halinde başlayacağı’ ve eski İçişleri Bakan Yardımcısı Georgiy Lordkipanidze’nin de aralarında bulunduğu eylemcilerin ‘Gürcistan’da ‘Euromaydan’ın bir benzerini düzenlemeyi planladığını açıkladı.

Yapılan açıklamalara göre, ‘sivil itaatsizlik eylemleriyle’ başlayacak süreçte, Ukrayna’da savaşan Gürcülerin yanı sıra, Gürcistan içindeki bazı gençlik grupları da aktif olarak yer alacak.

Gürcistan’daki renkli devrim tartışmaları yeni değil. Gürcistan da, diğer eski Sovyet ülkeleri gibi, çeşitli dönemlerde Batı yanlısı kitlesel eylemlere sahne olmuş, renkli devrimler yaşamış bir ülke. Üstelik, Gürcistan ile Ukrayna’nın renkli devrimler düzleminde de özel bir ilişkisi var. Gürcistan’da 2004 yılında gerçekleşen ve Şaakaşvili’yi iktidara getiren renkli ‘Gül Devrimi’ sırasında ABD’nin Tiflis Büyükelçisi olan John Tefft’in, 2014’teki Maydan darbesinin öncesinde hızlıca Kiev’e atanması bu özel ilişkinin öne çıkan olaylarından.

Gürcistan’da 2003’te yaşanan Gül Devrimi (Güller Devrimi) sürecinde, dönemin devlet başkanı Eduard Şevardnadze, başını Saakaşvili’nin çektiği Batı destekli muhalefet tarafından ‘indirilmiş’, Saakaşvili ve destekçilerinin, Şevardnadze’nin konuşması sırasında ellerinde kırmızı güllerle parlamento binasına girmesi, Gürcistan’ın değişen rotasının sembolü haline gelmişti.

Saakaşvili’nin çalkantılı siyasi yaşantısı da, Gürcistan’da iktidar günleri, görevden ayrılması, hakkında açılan soruşturmalar, Poroşenko Ukrayna’sına sığınıp vatandaşlık alması, Odessa valiliği yapması, Poroşenko’ya bayrak açıp vatandaşlığını kaybetmesi, Zelenskiy üzerinden yeniden Ukrayna siyasetinde yer edinmesi ve nihayetinde ani bir kararla ülkesine dönüp tutuklanmasıyla sona erdi.

İkisi de eski Sovyet ülkesi olan Gürcistan ve Ukrayna’nın, renkli devrimler ve Rusya’yla savaş başlıklarında benzerlikler taşıması elbette ki tesadüf değil. Bu iki ülke de, ‘renkli devrimler kuşağında’ bulunuyor. 2003 Gül Devrimi, 2004 Ukrayna Turuncu Devrimi, 2008’de Gürcistan ve Rusya arasında Güney Osetya savaşı, 2014 Maydan, 9 yıldır süren Donbass savaşları…

Gürcistan’daki bu ‘renkli birikim’ de, kendini en son geçtiğimiz mart ayında, Gürcistan meclisinde kabul edilen ‘Yabancı Etkinin Şeffaflığı Hakkındaki’ yasa tasarısı üzerine göstermişti. 

Söz konusu yasa üzerine, Başkent Tiflis başta olmak üzere, ülke genelinde sokağa çıkan eylemciler, ellerinde Avrupa Birliği (AB), Ukrayna ve ABD bayraklarıyla, söz konusu yasanın bir ‘Rus yasası’ olduğunu ve ülkelerinin ‘Rusya’ya benzemesini istemediklerini’ söylemişlerdi.

Elbette, Gürcistan’da patlak veren bu eylemlere ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price, ABD’nin Tiflis Büyükelçisi Kelly Degnan, ABD’nin Ukrayna eski büyükelçisi John Herbst gibi isimler, yasayı ‘Rus mevzuatına’ benzeterek arka arkaya destek açıklamalarında bulunmuştu.

Halbuki, aslında olan şey, eylemcilerin ‘Rus yasasına’ değil, ‘ABD yasasına’ karşı yürümesiydi.

Gürcistan parlamentosunun kabul ettiği yabancı acenteler yasasının iki versiyonundan — bir Gürcü versiyonu ve bir Amerikan versiyonu — biri doğrudan ABD’de yürürlükte olan Yabancı Acenteler Kayıt Yasası’nın (FARA) tercümesiydi.

Buraya kadar klasik bir renkli devrim sürecini ifade eden bu sürece ‘özgün’ niteliğini kazandıran şey ise, Gürcistan üst yönetiminden de yasa konusunda farklı sesler çıkmasıydı.

Parlamentoda kabul edilen yasa, o sırada ABD’de olan Cumhurbaşkanı Salome Zurabişvili, yasaya karşı çıktığını, eylemcilerin yanında olduğunu, yasayı veto edeceğini söyleyerek tarafını belli etmişti.

Yasayı meclise sunanlar ise, iktidardaki Gürcü Rüyası Partisi’nden ayrılan ve ‘ABD ve AB’nin Gürcistan’ı savaşa sürükleme teşebbüslerine daha sert yanıt verilmesini savunan’ Halkın Gücü hareketi üyeleriydi. Yasa, iktidar partisi vekillerinden de destek buldu, parlamentoda tekme tokat kavgalarla tartışıldı, nihayetinde getirildi ancak Gürcistan Cumhurbaşkanı ile Batı’nın vetosuyla karşı karşıya kaldı.

Öte yandan, Saakaşvili’yi koltuğundan eden Gürcü Rüyası’nın kurucusu, ülkenin eski başbakanlarından iş adamı Bidzina Ivanişvili’nin ‘Kremlin tarafından desteklendiği’ de Batı medyasında tekrarlandıkça inandırıcılığı artan türde bir argüman olageldi.

Sonunda Gürcistan parlamentosu, ‘yabancı etkinin şeffaflığı’ hakkındaki yasa tasarısını geri çekme kararı aldı ve renkli devrim birinci raundu kazandı.

Gürcistan Batı’yı neden kızdırdı?

Gürcistan, Sovyet sonrası dönemde Rusya’yla uzun süreli düşmanlık politikasına sahip olmasına rağmen -buna 2008’deki beş günlük savaş da dahil- Rusya’nın Ukrayna’da başlattığı askeri operasyonda açıktan Ukrayna’nın yanında durmadı. 

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov da, Gürcistan’ın pozisyonuyla ilgili olarak “Gürcistan, Rusya’ya karşı yaptırımlara katılması için Batı’nın baskısı altında, ancak Hükümet, kendi çıkarlarına göre hareket edeceklerini söyleme cesaretini gösteriyor, ki bu da övgüye değer” açıklamasında bulunmuştu.

Ne kadar Batı eksenli bir politika yürütürseniz yürütün, kendi ulusal çıkarlarınıza dair büyük ya da küçük bir adım attığınızda, karşınızda en önce Batılı ‘dostlarınızı’ bulacağınız gerçeği, Gürcistan örneğinde çarpıcı bir şekilde yine ortaya çıktı. Gürcistan, önce Ukrayna krizinde aldığı tutumu, son olarak da etki ajanlığına karşı yasal önlem almaya çalışması, Kolektif Batı için ‘iki büyük suçtu’, bu adımlar Gürcistan’ın Batı rotasından çıkışını (Batı medyasında bunu Rus etkisine girmek olarak okuyoruz) temsil ediyordu ve elbette ki bu suç cezasız kalmayacaktı. 

Mart ayındaki eylemlerde, eylemciler gösterilerin devam edeceğini söyleyerek ‘Gürcistan’ın Batı yanlısı bir rotada ilerlediğine dair garanti verilene kadar bu süreçler durmayacak’ açıklamasında bulunmuştu. Gürcü istihbaratının son açıklamasını ve ‘AB aday üyeliği’ şartını bu bağlamda bir tutarlılık içerisinde olduğunu söylemek mümkün.

Gürcistan’ın içine girdiği yeni siyasi krizler yalnızca çeşitli yasalardan ve siyasi adımlardan ibaret kalmadığı, artık iyiden iyiye ‘çizgiden çıktığı düşünülen’ Gürcü Rüyası’nı bir kabusa çevirme yönünde bütün hazırlıkların yapıldığı ortada. Gürcü istihbaratının tespit ettiği planlar için düğmeye basılırsa, Gürcistan’daki renkli savaşın ikinci raundu kısa süre içerisinde başlayabilir.

AMERİKA

ABD, Filipinler’e Pekin’e karşı kullanması için insansız deniz aracı veriyor

Yayınlanma

Analistler, Washington’ın Manila’ya gelişmiş insansız hava araçları sağlamasının Filipin Donanması için bir “güç çarpanı” görevi göreceğini ve ABD’nin müttefikinin Güney Çin Denizi’nde Çin’e karşı gözetleme ve operasyonel kabiliyetlerini artıracağını söylüyor.

ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin salı günü Filipinler’e yaptığı iki günlük ziyaret sırasında ABD hükümetinin Filipin Donanmasına Batı Filipin Denizi’ndeki operasyonları için açıklanmayan sayıda insansız deniz aracı (USV) verdiğini açıkladı.

Biden yönetimi sona ermeden önce “çok daha fazlasının” teslim edileceği sözünü verdi.

Austin, Filipinler Savunma Bakanı Gilberto Teodoro Jnr ile birlikte Batı Filipin Denizi’ne bakan ve ABD-Filipin ortak askeri tesisine ev sahipliği yapan Puerto Princesa, Palawan’da düzenlediği basın toplantısında şunları söyledi: “Temmuz ayındaki ziyaretim sırasında açıkladığım 500 milyon ABD doları tutarındaki yabancı askeri finansmanla, Filipinler’in münhasır ekonomik bölgesi (MEB) boyunca haklarını ve egemenliğini savunacak yetenek ve araçlara sahip olmasını sağlamaya yardımcı olmak için bunun gibi daha birçok platformun teslim edilmesini bekliyoruz.”

Austin, ABD’nin “Filipinler’in savunmasına derinden bağlı olduğunu” ve Manila ile olan Karşılıklı Savunma Anlaşmasının “Güney Çin Denizi’nin herhangi bir yerinde, sahil güvenlik güçlerimiz de dahil olmak üzere silahlı kuvvetlerimize, uçaklarımıza veya kamu gemilerimize yönelik silahlı saldırılar için geçerli olduğunu” yineledi.

Okumaya Devam Et

ASYA

Malezya ve Vietnam yenilenebilir enerji işbirliğini geliştirme konusunda anlaştı

Yayınlanma

İki Güneydoğu Asya ülkesinin liderleri perşembe günü Malezya’da bir araya gelirken, Malezya ve Vietnam yenilenebilir enerji ve diğer alanlarda ilişkilerini güçlendirme konusunda anlaştı.

Vietnam Komünist Partisi Genel Sekreteri To Lam, Malezya’ya üç günlük resmi bir ziyaret gerçekleştiriyor. Bu, ağustos ayında göreve gelmesinden bu yana Malezya’ya yaptığı ilk ziyaret.

Ortak basın toplantısında konuşan Malezya Başbakanı Anwar İbrahim, To Lam’ın ziyaretinin iki ülke arasındaki diplomatik ilişkilerin “kapsamlı stratejik ortaklık” düzeyine yükseltilmesi yolunda önemli bir adım olduğunu vurgulayarak, “Vietnam, ülkelerindeki 700 projeyle 13 milyar doları aşan iş girişimlerimize büyük destek veriyor” dedi.

Daha geniş kapsamlı bir anlaşmanın parçası olarak Malezya’nın devlet petrol grubu Petronas ve Vietnamlı mevkidaşı PetroVietnam, karbonsuzlaştırma ve sürdürülebilir enerji alanında çözümler geliştirme konularında işbirliğine ilişkin bir mutabakat zaptı teati etti.

Anwar, Malezya’nın Vietnam ile savunma, denizcilik ve dijital teknoloji dahil olmak üzere çeşitli diğer alanlarda işbirliğini kolaylaştıracağını da sözlerine ekledi.

To Lam ise Vietnam’ın helal endüstrinin geliştirilmesi, karşılıklı iş yatırımları, yeşil ekonomi inovasyonu, eğitim, spor ve turizm gibi alanlarda işbirliğini genişletme niyetini vurguladı.

“Özellikle ASEAN, BM, Bağlantısızlar Hareketi ve APEC gibi çok taraflı forumlarda barış, güvenlik ve istikrar başta olmak üzere bölgesel ve uluslararası konularda yakın bir şekilde çalışacağız. Mekong alt bölgesi de dâhil olmak üzere bölgesel entegrasyon alanındaki işbirliğini de güçlendireceğiz” dedi.

Genel sekreter ayrıca Vietnam’ın Güney Çin Denizi’nde “barış, güvenlik, istikrar, emniyet ve seyrüsefer ve uçuş özgürlüğünü” koruma taahhüdünü vurgulayarak, “Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi dahil olmak üzere evrensel olarak tanınan uluslararası hukuk doğrultusunda, tehdit veya güç kullanımı olmaksızın anlaşmazlıkların barışçıl çözümünü teşvik ediyoruz” dedi.

Okumaya Devam Et

ASYA

Trump’ın olası gümrük vergileri Güneydoğu Asya’yı nasıl etkileyecek?

Yayınlanma

Güneydoğu Asya, Donald Trump’ın evrensel gümrük vergileri tehdidine ve Çin ile yeni bir ticaret savaşına karşı endişeli görünüyor. Bölgenin en büyük altı ekonomisinden beşi ABD ile ticaret fazlası veriyor.

Ancak uzmanlara göre, durum o kadar da kötü olmayabilir. Jeopolitik olarak tarafsız durmaya çalışan bölge, Trump’ın ilk başkanlığı döneminde 2017-2020 yılları arasında hem Çin hem de ABD ile brüt ticaretinde artış gördü. Çin, Japonya, Güney Kore, Tayvan ve ABD’den şirketlerin ABD gümrük vergilerinden kaçınmak için Güneydoğu Asya’daki üretim üslerini çoğaltmasıyla Vietnam, Endonezya, Malezya ve Tayland büyük kazanç elde etti.

Uzmanlara göre, ihracat ve ekonomik büyüme kısa vadede darbe alacaktır ancak bölge ticaret sapması ve ikamesinden kazançlı çıkabilir.

Trump’ın gümrük vergisi tehdidi nedir?

Trump’ın ticaret politikasının amacı, imalat işlerini ABD’ye geri döndürmek ve tedarik zincirlerini Çin’den ayırmak. Trump ve danışmanları Çin’in ticari avantajının kur “manipülasyonu, fikri mülkiyet hırsızlığı ve zorla teknoloji transferinden” kaynaklandığını iddia ediyor.

İlk döneminde Trump, Çin’den ithal edilen 250 milyar dolar değerindeki elektronik, makine ve tüketim mallarına %25’e varan gümrük vergileri uygulamak için yürütme yetkilerini kullandı. Pekin de ABD’nin tarım, otomotiv ve teknoloji ihracatına karşı benzer önlemlerle misilleme yaptı.

Şimdi Trump, ABD’ye giren tüm Çin mallarına %60 vergi ve diğer her yerden yapılan ithalata %20’ye varan gümrük vergisi uygulanmasını önerdi.

Güneydoğu Asya için ne kadar kötü olabilir?

Oxford Economics’e göre Kamboçya’nın ihracatının yaklaşık %40’ı Amerika’ya gidiyor ve toplam ihracata oranla ASEAN’daki en büyük ihracatçı konumunda; onu %27,4 ile Vietnam ve %17 ile Tayland takip ediyor. Tayland Ticaret Odası Üniversitesi Başkanı Thanavath Phonvichai, Trump’ın vaatlerini yerine getirmesi halinde Tayland ekonomisinin 160,5 milyar baht (4,6 milyar dolar) darbe alabileceğini söyledi.

Vietnam, ABD ile dünyanın en büyük dördüncü ticaret fazlasına sahip. Çinli, Tayvanlı ve Güney Koreli firmaların Trump dönemi gümrük vergilerini aşmak için Vietnam’ı kullanmasıyla bu dengesizlik hızla büyüdü. Vietnam’ın talihi, özellikle de ABD’nin Vietnam’ı daha yüksek gümrük vergileri gerektiren “piyasa dışı ekonomi” olarak sınıflandırmaya devam etmesi halinde, aynı hızla dönebilir.

Trump’ın gümrük vergileriyle ilgili belirsizlik, firmaların Güneydoğu Asya’daki yatırım planlarını duraklatmalarına ya da durdurmalarına neden olabilir. Şehir devletinin Ekonomik Kalkınma Kurulu’na göre, ABD şirketleri geçen yıl Singapur’daki 9,5 milyar dolarlık sabit varlık yatırımının yaklaşık yarısını oluşturdu. Başbakan Lawrence Wong, Trump’a gönderdiği tebrik mektubunda ABD’nin Singapur ile “istikrarlı bir ticaret fazlası” verdiğini hatırlatmakta gecikmedi.

Çin ekonomisine vurulacak herhangi bir darbe, Çin tüketimine, ihracat talebine ve turizmine bağımlı olan ASEAN ülkelerine de yansıyacaktır. Çin mallarına yönelik iştahın azalması, Çinli üreticilere girdi sağlayan Güneydoğu Asyalı tedarikçileri de etkileyecektir. Güneydoğu Asya’nın en büyük ekonomisi olan Endonezya, Çin’e olan %24,2 oranındaki ihracatı ve ağırlıklı olarak emtia ihracatı nedeniyle bu durumdan en fazla zarar görecek ülke olacaktır.

Mallarını ABD’ye gönderemeyen Çinli ihracatçılar, hükümetlerin metal, tekstil ve tüketim mallarındaki dampingden zarar gören yerel üreticilerin şikayetleriyle karşılaştığı Güneydoğu Asya’ya yönlendirebilir.

Güneydoğu Asya’nın avantajı nedir?

Güneydoğu Asya’nın mevcut üretim patlaması ticaret savaşı nedeniyle başladı. Analistler zaman içinde ticari ikame ve sapmanın büyümeye vurulan darbeden daha ağır basacağını düşünüyor.

Macquarie Capital ASEAN araştırma müdürü Jayden Vantarakis, “Çin’e yönelik daha büyük bir baskının, Çinli işletmelerin Asya’da daha fazla ticaret ve yatırım yapmasıyla tedarik zincirinde daha fazla sapmaya yol açabileceğini düşünüyoruz” dedi.

Bazı Güneydoğu Asya hükümetlerinin agresif bir şekilde başvurduğu elektrikli araç fabrikaları ekonomik bir tampon sağlayabilir. “ABD dışında da elektrikli araç talebi artıyor, bu nedenle Endonezya’ya net bir fayda sağlayabileceğini düşünüyorum. Özellikle benzin fiyatları giderek pahalılaştığı için karbon nötr olmaya çalışan daha küçük ülkeler arzı devralmaya çalışacak ve daha fazla elektrikli otomobil satın alacaklar,” diyor Singapur Ulusal Üniversitesi İşletme Fakültesi profesörü Sumit Agarwal.

Trump’ın vaat ettiği gümrük vergileri, Tayland’ın bu yıl haddelenmiş çelikte yaptığı gibi, ASEAN hükümetlerine Çin mallarına antidamping tarifeleri uygulama konusunda itici güç sağlayabilir. Daha sıkı ABD menşe kuralları da hükümetlere daha fazla yüksek değerli parça üretimi ve montajının yerel olarak yapılmasını sağlama fırsatı verebilir.

Güneydoğu Asya para birimleri ve piyasaları nasıl etkilenecek?

Trump’ın gümrük vergileri Güneydoğu Asya merkez bankaları üzerindeki para politikasını daha da gevşetme baskısını hafifletebilir.

İngiltere merkezli Pantheon Macroeconomics’in gelişmekte olan Asya baş ekonomisti Miguel Chanco, “Esasen Trump’ın zaferi, planladığı gümrük tarifeleri nedeniyle dünya için enflasyonisttir, bu nedenle küresel parasal normalleşme veya gevşeme döngüsü muhtemelen Filipinler de dahil olmak üzere daha önce düşünüldüğü kadar keskin olmayacaktır” dedi.

Nikkei Asia’ya konuşan Chanco, Güneydoğu Asya para birimlerinin daha önce beklendiği gibi güçlenmeyeceğini, bunun kısmen piyasaların ABD Merkez Bankası’nın gevşeme hızını yeniden fiyatlandırmasından ve dolayısıyla doların güçlenmeye devam etmesinden kaynaklandığını söyledi.

Altı büyük Güneydoğu Asya ekonomisi arasında Tayland bahtı ve Malezya ringgiti, Trump’ın zaferinden bu yana en kötü performans gösteren para birimleri oldu ve çarşamba gününe kadar ABD doları karşısında sırasıyla %3,2 ve %2,9 değer kaybetti.

Taylandlı menkul kıymetler şirketi InnovestX, güçlü dolar ve zayıf bahttan faydalanacak hisse senetleri önerdi. Bunlar arasında CP Foods ve Delta Electronics gibi önemli ihracat gelirleri olan ya da Tayland Havalimanları, emlak geliştiricileri ve otelciler gibi turizmle ilgili şirketler yer alıyor.

Hükümetler, diğer ülke ve bölgelerle ilişkilerini derinleştirerek ve tarafsızlıklarını vurgulayarak ABD ya da Çin’e olan aşırı bağımlılıklarını azaltmak için şimdiden adımlar atıyor.

Özellikle Güneydoğu Asya ekonomilerinin de ASEAN içi ticareti güçlendirerek direnç oluşturmaya odaklanması bekleniyor.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English