Ortadoğu
‘Hamas’ın üssü’ diyerek hastane bastılar: ‘Direnişin varlığına dair kanıt bulamadılar’

İsrail ordusu, Gazze Şifa hastanesine operasyon düzenledi. 1500 kişilik sağlık ekibi ve 7 bin kadar sığınmacının bulunduğu hastaneye Hamas’ın üssü olduğu gerekçesiyle baskın düzenleyen İsrail askerlerine tek bir kurşun bile sıkılmadı. “İşgal ordusu, askerlerinin Şifa Hastanesi’ne girmesinin kendisi için bir zafer olacağına inanıyordu ancak direnişin varlığına dair herhangi bir kanıt bulamadı.”
İsrail’in Filistinli silahlı direnişçilerin olduğunu iddia ettiği Gazze’nin en büyük hastanesine baskın düzenlendi. İsrailli askerler binlerce hasta ile yerinden edilmiş sivillerin bulunduğu hastanenin cerrahi servisleri ve acil bölümüne silahlarla girdi.
İsrail Ordu Sözcüsü Avichay Adraee, operasyonun hastane içindeki vatandaşları, sağlık ekiplerini ve hastaları hedef almadığını öne sürdü. Operasyon öncesinde hastane müdürlüğüne konunun iletildiğini dile getiren Adraee, operasyon öncesinde hastaneden hasta ve sığınanlardan boşaltılması yönünde çabaların gösterildiğine işaret etti.
Gazze’deki Sağlık Bakanlığı yaptığı açıklamada, söz konusu operasyonun başlatılacağına dair bilginin Şifa Hastanesi’ne verildiğini doğruladı.
Gazze Hastaneler Genel Müdürü Muhammed Zakkut El-Cezire’ye yaptığı açıklamada, “İsrail ordusunun Şifa Hastanesi’ne düzenlediği baskında hastane içinden tek kurşun bile atılmadı” dedi. Zakkut, İsrail askerlerinin, hastanenin çıkışının “güvenli” olduğunu iddia ettiği koridordan çıkanlara doğru ateş açtığını belirtti. Zakkut, “İşgal ordusu, askerlerinin Şifa Hastanesi’ne girmesinin kendisi için bir zafer olacağına inanıyordu ancak direnişin varlığına dair herhangi bir kanıt bulamadı” ifadelerini kullandı.
“Bedelini ağır şekilde ödeyecekler”
Hamas’tan yapılan açıklamada “İşgal ordusunun Şifa Hastanesi’ne saldırısının yansımalarından, sağlık personelinin ve binlerce yerinden edilmiş insanın maruz kaldığı olumsuzluklardan tamamen İsrail’i, (ABD Başkanı Joe) Biden ve yönetimini ve uluslararası toplumu sorumlu tutuyoruz” denildi.
İsrail ordusunun hastaneye düzenlediği baskında katliam yapılmasına karşı uyarıda bulunulan açıklamada, “Dördüncü Cenevre Sözleşmesi tarafından korunan bir sağlık tesisine karşı işlenen bu iğrenç suçun sonucu olarak işgal liderleri ve onlarla işbirliği yapan herkes, çocukları, hasta ve savunmasız sivilleri öldürmekten sorumlu tutulacaktır” ifadelerine yer verildi.
Açıklamada şunlar kaydedildi: “Birleşmiş Milletlerin sessizliği, birçok ülke ve rejimin başarısızlığı, Filistin halkımızı topraklarına ve meşru ulusal haklarına sahip çıkmaktan caydırmayacak. Halkımıza onları ve haklarını tüm gücümüzle savunmaya devam etme sözümüzü sürdüreceğiz. İşgal, işlediği suçların, çocuklarımıza, kadınlarımıza, kutsallarımıza yönelik saldırılarının bedelini ağır bir şekilde ödeyecektir.”
“Öldürün ya da tutuklayın ama işbirliği yapmam”
Şifa Hastanesi Müdürü Munir el-Berş, hastaneye giriş operasyonunu başlatan İsrail ordusundan subaya, “Beni hastalarımın arasından alıp tutuklamak ya da öldürmek istiyorsanız sorun yok hazırım ama işbirliği yapmam.” Dedi. El-Cezire televizyon kanalının, Gazze’deki Şifa Hastanesi’nden aralıksız canlı telefon bağlantıları sırasında Dr. Munir el-Berş ile İsrailli bir subay arasında geçen konuşma dikkat çekti.
Spikerin ses kalitesinin düşüklüğünden dolayı bazı diyalogların tam anlaşılmadığını iletmesi üzerine Dr. Berş, İsrailli subayla arasında geçen telefon görüşmesini aktardı. Berş, “Ben her gün yaralılarla burada muhatap oluyorum ve şehitleri görüyorum, onlara nasıl güvenebilirim. Onlara güven olmaz” dedi.
İsrailli subayın kendisinden aşağı inmesini ve komutanıyla görüşmesini istediğini belirten Berş, “Bu konu siyasi bir alan, ben doktorum. (İsrail askerleri) Aşağıda bodrum katında bir şeyler yapıyorlar ne yaptıklarını bilmiyorum” şeklinde konuştu.
Telefon görüşmesinde subayın, aşağı inmesi için kendisini ikna etmeye çalıştığını aktaran Berş, görüşmeye ilişkin şunları söyledi: “Beni hastalarımın arasından alıp tutuklamak ya da öldürmek istiyorsanız sorun yok hazırım ama işbirliği yapmam. Ancak onun yanına inip, istediği konuda onunla işbirliği yapmamı istemesi bunu kabul etmem. Subay, daha önce kafasında planlamış olduğu şeyi yapmak istiyor. Öncesinde kurguladığı olaylar ya da oraya koyduğu bir şeyler olabilir. Önceden hazırladığı bir kurguyu yanına yalancı bir şahit tutarak oynamak istiyor. Bodrumda neler hazırlıyorlar, gürültü yapıyorlar ne yapmak istiyorlar bilmiyorum. Yanında yalancı bir şahit olmasını istiyor, ‘sonra şunları bulduk bunları bulduk’ diyecekler. Çekim yapıp, görüntüyü medyada kullanmak üzere nasıl bir kurgu ve planla hazırlayıp ne yaptıklarını bilmiyorum.”
“Hastalar ve sivillerden İsrail sorumlu”
Filistin Sağlık Bakanı Mey Keyle, Gazze Şeridi’ndeki Şifa Hastanesi’nde sağlık personeli, hastalar ve yerinden edilmiş sivillerin hayatlarından İsrail güçlerinin sorumlu olduğunu belirtti.
Gazze Medya Ofisi Genel Müdürü İsmail es-Sevabite ise, “İsrail, Şifa Hastanesi’nin direnişin sevk ve idare merkezi olduğunu ispat edemeyecek” dedi. Sevabite, Şifa Hastanesi’ne ilişkin yaptıkları girişimleri, şöyle anlattı: “Birkaç gün önce tüm uluslararası örgütlere ve Kızıl Haç’a Şifa kompleksindeki yaralıların kurtarılması için çağrıda bulunduk, ancak onlar yanıt vermeyi reddettiler ve kendilerini işgalin hedefleriyle aynı hizaya getirerek olup bitenlerin sorumluluğunu üstlendiler.”
Ortadoğu
İsrail-İran Savaşı Küresel Enerji Piyasalarını Sarsabilir

Enerji uzmanı ve petrol mühendisi Necdet Pamir, Necmettin Erbakan Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Gökhan Çınkara, güvenlik analisti Burak Yıldırım ve gazeteci-yazar Nalan Yazgan, İsrail’in İran’a yönelik saldırılarını, yakın ve orta vadeli sonuçlarını ve Ortadoğu jeopolitiğine ve enerji piyasalarına etkilerini Harici’ye değerlendirdi: İsrail-İran savaşı küresel enerji piyasalarını sarsabilir.
İsrail, bu sabaha karşı İran’ın nükleer ve balistik füze programını hedef alan kapsamlı bir hava harekâtı başlattı. “Yükselen Aslan” adı verilen operasyonda İsrail savaş uçakları, Tahran, Tebriz, İsfahan’daki Natanz nükleer tesisi ile Loristan, Kirmanşah ve Hamedan gibi stratejik kentlerdeki nükleer ve askeri tesisleri vurdu. Saldırılarda üst düzey İranlı komutanlar ve nükleer bilim insanları öldürüldü.
Bu saldırı, İran’ın 1980’lerde Irak’la yaptığı savaştan bu yana karşılaştığı en ciddi askeri müdahale olarak değerlendiriliyor. Gelişme, uzun süredir karşı karşıya gelen iki ülkeyi topyekûn bir savaşın eşiğine getirmiş durumda.
Operasyon sürerken İran’ın İsrail’e 100’den fazla insansız hava aracı gönderdiği ve İsrail hava savunma sistemlerinin devrede olduğu bildirildi. İsrail ordusu, halkı sığınaklarda kalmaları ve sivil savunma talimatlarına uymaları yönünde uyardı. İsrail Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir, “Bu operasyon uzun süredir planlanıyordu. Mutlak başarı garantisi veremem. İran’ın tepkisi alışık olduğumuzdan farklı olabilir” dedi.
İsrail; İran, Irak ve Ürdün, hava sahalarını geçici olarak uçuşlara kapattı. Ülkede olağanüstü hâl ilan edildi.
İran Dışişleri Bakanlığı, İsrail’in saldırılarından ABD’yi de sorumlu tuttu. Bakanlık açıklamasında, “Siyonist rejimin İran’a yönelik saldırgan eylemleri, ABD’nin koordinasyonu ve izni olmadan gerçekleştirilemez” denildi ve “ABD, bu maceranın sonuçlarından da sorumlu olacaktır” ifadeleri kullanıldı.
Açıklamada ayrıca, BM Şartı’nın ilgili maddeleri gereği İran’ın meşru müdafaa hakkını saklı tuttuğu vurgulandı.
İsrail’in İran’a saldırısı sonrası bölgede tırmanan tansiyon, enerji fiyatlarını yükseltti. Petrol fiyatları yüzde 7’den fazla yükseldi. Brent petrolün varil fiyatı, Türkiye saatiyle 04.10 itibarıyla yüzde 7,40 artışla 74,49 dolara çıktı.
Uzmanlara göre bu saldırılar yalnızca iki ülke arasındaki çatışma hattını değil, dünya enerji piyasalarını ve jeopolitik dengeyi de tehdit ediyor. Enerji uzmanı ve petrol mühendisi Necdet Pamir, Necmettin Erbakan Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Gökhan Çınkara, güvenlik analisti Burak Yıldırım ve gazeteci-yazar Nalan Yazgan, İran’ın olası tepkilerini, çatışmanın gidişatını, gerilimin bölgeye ve küresel piyasalara yansımalarını Harici’ye değerlendirdi.
İsrail İran’ın nükleer ve balistik programına saldırdı: İran’dan misilleme
Petrol Fiyatlarında Yükseliş: İlk Etki
İsrail’in saldırısıyla birlikte Brent petrolünün varil fiyatı 69 dolardan 74 doların üzerine çıktı. Enerji uzmanı Necdet Pamir’e göre bu yükselişin arkasında yalnızca jeopolitik değil; üretim kotaları, stok düzeyleri, spekülatif hareketler gibi çok sayıda faktör bulunuyor. Ancak diğer değişkenlerde kayda değer bir değişiklik olmazsa, kısa vadede yukarı yönlü fiyat hareketi kaçınılmaz görünüyor.
Hürmüz Boğazı: Küresel Enerjinin Dar Boğazı
İran daha önce saldırılar karşısında ABD’yi Hürmüz Boğazı’nı kapatmakla tehdit etmişti. Bu sefer Tahran bu tehdidi pratiğe dökebilir. Pamir, İran’ın Hürmüz Boğazı’nı kapatma tehdidinin bu kez söylemden pratiğe dönüşme ihtimalini güçlü görüyor. Günde 21 milyon varil petrol ve 306 milyon metreküp LNG taşıyan bu geçiş yolu kapatılırsa, dünya enerji arzında ciddi bir boşluk oluşacak. Pamir, bu durumda petrol fiyatlarının 100 doların çok üzerine çıkmasının ve dünya petrol arzının felç olmasının mümkün olduğunu düşünüyor.
Asya ve Avrupa’ya Etkisi Ne Olacak?
Pamir’e göre, Hürmüz çıkışlı petrolün büyük kısmı Çin, Hindistan, Japonya ve Güney Kore gibi Asya pazarlarına gidiyor. Ancak Bab’ül Mendeb–Süveyş güzergâhı üzerinden Avrupa’ya yönelen 9 milyon varillik günlük petrol ticareti de risk altında. Bu yüzden kriz, sadece bölgesel değil, küresel sonuçlar doğurabilecek bir niteliğe sahip.
Krizin Çin’e Olası Etkileri
Enerji fiyatlarındaki artışın, özellikle Çin ve Türkiye gibi yüksek ithalat bağımlılığı olan ülkeleri olumsuz etkileyeceğini belirten Pamir, sadece Çin’in artan maliyetinin 111 milyar dolar seviyesinde olabileceğini öngörüyor. Türkiye gibi ülkeler için de enflasyonist baskılar kaçınılmaz.
Yıllardır ABD ve AB’nin ambargoları altında olan İran’ın petrolünün en büyük alıcısının Çin olduğunu hatırlatan Pamir, “Her ne kadar İran Petrol Bakanı Jawad Owji, İran’ın 17 ülkeye petrol ihraç ettiğini öne sürmekte ise de diğer ülkelerin ithalatları neredeyse semboliktir ve bunların çoğu da aldıkları petrolü, yeniden (re-export) Çin’e satmaktadırlar. Çin İran’dan (ve Rusya’dan) dünya petrol fiyatlarına göre çok daha indirimli fiyatla petrol almaktadır. Bu olanağın kısıtlanması durumunda, Çin ekonomisinin zararı büyüyecektir” değerlendirmesini yaptı.
Saldırının Stratejik Hedefi
İsrail’in saldırılarının stratejik hedefinin; nükleer tesisleri, petrol ve doğal gaz alt yapısını tahrip etmekten ziyade, rejim değişikliğinin yolunu açmak olduğunu düşünen Pamir, Tel Aviv’in saldırılarının şiddetini daha da artırması ve ABD’nin de buna katılarak İran’a doğrudan ve asimetrik güçle müdahale etmesi halinde, Tahran’ın “Hürmüz Boğazı’nı kapatma” tehdidini, söylemden eyleme geçirmesinin olası olduğunu tekrar vurguladı. “Hürmüz Boğazı, dünyanın en stratejik dar boğazlarından biridir” ifadelerini kullanan Pamir, “İsrail – İran çatışması, sadece bölgesel değil, küresel etkileri olacak bir sürece evrilmektedir” değerlendirmesini yaptı.
İran’dan Gelecek Misilleme Ne Ölçüde Olabilir?
İran dini lideri Ayetullah Ali Hamaney, saldırının ardından yaptığı açıklamada, “Siyonist rejim bu sabah topraklarımızda bir suç işleyerek yerleşim alanlarını hedef aldı. Bu rejim ağır bir cezayla karşı karşıya kalacak,” dedi. “Şehit edilen komutan ve bilim insanlarının yerini, onların yoldaşları ve halefleri alacak. Bu rejim, kendi sonunu hızlandırdı” ifadelerini kullandı.
İranlı yetkililer arka arkaya “çok sert” bir misillemede bulunacaklarını açıklarken, bu misillemenin boyutu ve yöntemi çokça tartışılıyor.
Dr. Gökhan Çınkara’ya göre, İran’ın elinde güçlü bir cevap verme kapasitesi kalmamış olabilir, çünkü İsrail İran’ın yanıt üretmesi gereken yerlerini de öncül bir saldırıyla etkisiz hale getirdi. Önemli askeri figürleri kaybeden Tahran, hem iç kamuoyunu tatmin etmek hem de uluslararası arenadaki caydırıcılığını sürdürmek için bir misilleme yapmak zorunda. Ancak Çınkara’ya göre ABD’nin müdahil olması hâlinde bu misillemenin sınırları daralıyor.
Güvenlik analisti Burak Yıldırım ise, İran’ın mühimmat ve füze stoğuyla sınırlı bir yanıt verebileceğini, jet filosunun ise işlevsiz kaldığını belirtiyor. Vekiller aracılığıyla yapılacak hamlelerin etkisinin düşük olacağını ifade eden Yıldırım, Tahran’ın bölgedeki ABD üslerini hedef almasının ise, Washington’un çatışmaya doğrudan katılmasını tetikleyebileceğini belirtti.
İsrailli yetkili ifşa etti: ABD, müzakereleri İran’ı aldatmak için kullandı
Nükleer Müzakereler: Rölantide Bir Süreç
İran, İsrail’in saldırılarının ardından 15 Haziran’da yapılacak ABD ile nükleer müzakereleri durdurduğunu açıkladı.
ABD’nin İran’ın uranyum zenginleştirme faaliyetlerini tamamen durdurması ısrarı nedeniyle bir süre gerçekleştirilemeyen görüşmelerin 15 Haziran’da Umman’da yeniden başlayacağı bildirilmişti.
Çınkara’ya göre, nükleer müzakereler İran’ı oyalamak için bir araç olarak kullanılmış olabilir. İran bu olaylar silsilesi içerisinde süreci resmen sonlandırdı. Toplamda bu durumun, İsrail’e zaman kazandırdığı düşünülüyor.
Yıldırım’a göre ise, İran’ın yeniden müzakere masasına dönmesi, rejim açısından zayıflık göstergesi olarak algılanacaktır: “İran’ın bu konjonktürde nükleer anlaşmaya imza atması İsrail’e tamamen boyun eğmesi ve rejime yönelik iç tehditlerle karşı karşıya kalması anlamına gelecek. Müzakere masasını terk etmek ise fiili çatışma halinin ağırlaşmasını beraberinde getirecek.”
İran Rejiminin Geleceği Tehlikede mi?
İran rejiminin içeride büyük bir baskı altında olduğunu belirten gazeteci-yazar Nalan Yazgan, saldırılar sonrası içerideki muhalefetin dışarıdan da desteklenerek rejim karşıtı hareketlerin büyüyebileceği görüşünde. Yazgan da Necdet Pamir gibi, İsrail’in asıl hedefinin sadece nükleer tesisler değil, rejimin kendisi olduğunu düşünüyor.
Ancak bu değişikliğin kolay olmayacağını ifade eden Gökhan Çınkara, içeride ve dışarda farklı kanatlardan muhalifler olduğunu ve hangi aktörlerin ortaya çıkabileceğinin belirsiz ve tartışmalı olduğunu söyledi.
Netanyahu’nun İç Siyaset Hamlesi
Saldırıların hemen öncesinde İsrail’de Netanyahu hükümeti içeride krizler boğuşuyordu. Bir yandan hükümet içinde zorunlu askerlik krizi devam ederken muhalefet de Netanyahu iktidarını devirme girişiminde bulundu. Ancak muhalefetin önceki gün sunduğu meclisin feshine ilişkin tasarı ön oylamada 61’e karşı 53 oyla reddedildi.
Uzmanlar, İsrail Başbakanı Netanyahu’nun bu saldırıyı iç siyasetteki krizleri bastırmak ve kendi sağ seçmenini konsolide etmek amacıyla kullandığı görüşünde.
Nalan Yazgan’a göre, Netanyahu, geleneksel bir taktikle içerideki koltuğunu korumak için İran’ı hedef aldı. Bu noktada İsrail’in daha fazla saldırı düzenleme yoluna gideceğini ifade eden Yazgan, ancak bunun uzun vadeli bir plan olduğunu ve sadece günlük politikayla ilgili olmadığını da vurguladı. “İsrail’in asıl hedefi nükleer tesisler değil, İran rejimini devirmek” diyen Yazgan, bunun için içeriden ve dışardan tüm imkanlarını seferber ettiklerini belirtti: “İsrail’in İran’da bir drone üssü kurduğu ve saldırının oradan yapıldığı ve bu yüzden savunmanın devreye sokulamadığı konuşuluyor. Bu da uzun vadeli yıllar süren bir proje olduğunu gösteriyor.”
Çınkara’ya göre ise, Netanyahu bu saldırı ile kendi sağ kamuoyunu konsolide etti. Netanyahu hükümetinin Haredilerle yaşadığı askerlik krizini de aştığını belirten Çınkara, şu an için içeride Netanyahu aleyhine ciddi bir süreç işlemediği görüşünde.
Öte yandan İsrail’in kaos istediğini ve gerilimi tırmandırmak istediğini vurgulayan Nalan Yazgan, “Bölgedeki kaos İsrail’in tek ve en güçlü devlet olarak devam edebilmesi için bir ihtiyaç” ifadesini kullandı. İsrail’in diğer yandan da Batı Şeria’yı ilhak planına yaklaştığını belirten Yazgan, “Gazze’de zaten Filistinsizleştirme planında sona yaklaştı. Asıl hedefleri şu an Batı Şeria, orayı İsrail toprağı yapma yolunda ilerliyorlar” dedi.
Netanyahu’nun ‘kırılgan’ zaferi: Zorunlu askerlik krizi ertelendi
Sonuç: Küresel Etkileri Olan Bir Kriz Kapıda
İsrail’in saldırıları sonucu İran’la yükselen gerilim enerji fiyatları ve güvenliği başta olmak üzere çok sayıda alanda bölgesel ve küresel kriz dinamiklerini tetikliyor. Uzmanlara göre, İran’ın nasıl yanıt vereceği ve ABD’nin tepkisi bu noktada önemli. Bu değişkenlerin, yalnızca enerji fiyatlarını değil, bölgesel güvenlik mimarisini, diplomatik ilişkileri ve iç politik dengeleri de sarsabileceği düşünülüyor.
Ortadoğu
Pezeşkiyan: İsrail ahmaklığından pişman olacak

İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan, İsrail’in Tahran ve diğer şehirlere düzenlediği saldırının ardından, “meşru ve güçlü karşılığın düşmanı yaptığına pişman edeceğini” söyledi.
İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan, İsrail’in bu sabah şafak vaktinde başkent Tahran ve çok sayıda ile düzenlediği saldırıların ardından yaptığı açıklamada, “İran İslam Cumhuriyeti’nin meşru ve güçlü karşılığı, düşmanı yaptığına pişman edecektir,” dedi.
Saldırılarda konutlar da hede alınmış, aralarında askeri komutanlar, bilim insanları ve sivillerin de bulunduğu çok sayıda kişi hayatını kaybetmişti.
‘Bu barbarca bir saldırı’
Saldırıyı “barbarca” olarak nitelendiren Pezeşkiyan, halka seslendiği mesajında, “Tüm uluslararası taahhütlere aykırı olan bu saldırı, bu yasa dışı oluşumun cani doğasını ortaya koymaktadır,” ifadelerini kullandı.
Pezeşkiyan, bu saldırının, İran İslam Cumhuriyeti’nin yıllardır uyarısını yaptığı “bu varlığın fıtratının suç ve saldırganlık üzerine kurulu olduğu” gerçeğini tüm dünyaya kanıtladığını ekledi.
İran halkının ve yetkililerinin bu suç karşısında sessiz kalmayacağını vurgulayan Pezeşkiyan, “İran’ın yanıtı meşru, güçlü ve düşmanı ahmaklığından pişman edecek nitelikte olacaktır,” diye konuştu.
Tahran’ın her zaman bölgede ve dünyada barış ve istikrar arayışında olduğunu ve diyalog kurmaya hazır olduğunu belirten Cumhurbaşkanı, Tahran’ın “toprak bütünlüğünü ve egemenliğini meşru müdafaa çerçevesinde savunarak her türlü saldırganlığa kararlılıkla yanıt vereceğini” kaydetti.
Bunun yanı sıra Pezeşkiyan, İran halkına “birlik ve beraberliği koruma, düşmanın psikolojik savaş kapsamında yaydığı söylentilere ve yalan haberlere itibar etmeme” çağrısında bulundu.
Hamaney: İsrail’i şiddetli bir ceza bekliyor
İran Devrim Lideri Ali Hamaney de yaptığı açıklamada, “İran topraklarına saldırma suçunu işleyen İsrail’i şiddetli bir ceza bekliyor,” dedi.
Hamaney, halka gönderdiği mesajda, “İslam Cumhuriyeti silahlı kuvvetlerinin güçlü eli düşmanı rahat bırakmayacaktır. Siyonist varlık, bu cani eylemiyle kendisine acı ve sancılı bir kader hazırlamıştır ve buna kesinlikle ulaşacaktır,” ifadelerini kullandı.
İran Devrim Muhafızları Ordusu da diğer silahlı kuvvetlerle birlikte, İsrail’in İran’a yönelik saldırganlığına kararlılıkla yanıt vermek için “teyakkuzda” olduklarını duyurdu.
Ortadoğu
İsrail’den İran’a ikinci saldırı

İsrail, İran’a yönelik yeni saldırılar düzenleyerek İsfahan’daki Natanz nükleer tesisini, Tebriz’deki havalimanını ve Kirmanşah’taki bazı bölgeleri hedef aldı. İran devlet televizyonu, saldırılar sonucu Tebriz Havalimanı’nda yangın çıktığını ve patlama sesleri duyulduğunu bildirdi. Tesnim haber ajansı ise daha önce aynı bölgede düzenlenen saldırılarda en az 3 kişinin öldüğünü aktardı.
İsrail, geçtiğimiz saatlerde İran’daki farklı vilayetleri hedef alan yeni saldırılar düzenledi. İran devlet televizyonu, İsrail’in İsfahan vilayetindeki Natanz nükleer tesisine yeniden saldırdığını duyurdu.
Saldırılar sonucunda ülkenin kuzeybatısındaki Tebriz Havalimanı’nda yangın çıktığı ve patlama sesleri duyulduğu bildirildi.
Tebriz havalimanında yangın
İran devlet televizyonu, İsrail saldırıları neticesinde ülkenin kuzeybatısındaki Tebriz kentinde bulunan havalimanında patlama seslerinin duyulduğunu ve bir yangın çıktığını açıkladı.
Doğu Azerbaycan vilayetinde bulunan havalimanından alevlerin ve dumanların yükseldiğini gösteren bir video, “Tebriz Havalimanı şimdi” notuyla paylaşıldı.
Kirmanşah’ta yeni hedefler
Lübnan merkezli el-Meyadin televizyonu da, İsrail’in Kirmanşah’ta bulunan Kasr-ı Şirin ve Kangavar şehirlerini de hedef aldığını bildirdi.
Öte yandan Tesnim haber ajansı, daha önce aynı vilayette (Doğu Azerbaycan) 10 noktayı hedef alan bir dizi saldırı düzenlendiğini ve bu saldırılarda en az 3 kişinin hayatını kaybettiğini aktardı.
-
Görüş2 hafta önce
ABD Dışişleri’nin Avrupa eleştirisi ne anlama geliyor?
-
Asya4 gün önce
Huawei kurucusu: Çiplerimiz ABD’nin bir nesil gerisinde
-
Dünya Basını7 gün önce
Trumpizmin gerici ideoloğu: Curtis Yarvin
-
Avrupa2 hafta önce
Max Otte: Alman ekonomisinde bir gerileme değil, çöküş yaşanıyor
-
Rusya2 hafta önce
Ukrayna’dan Rus stratejik bombardıman üslerine kamyonlardan kalkan İHA’larla saldırı
-
Görüş2 hafta önce
Silahlar sustu, şimdi artılar eksiler hanesine bakma zamanı – 2
-
Dünya Basını2 hafta önce
Rusya ve Ukrayna heyetleri tekrar İstanbul’da: Masada neler var?
-
Dünya Basını2 hafta önce
Savaş sonrası Suriye’yi dönüştüren ‘Sünni popülizm’