Bizi Takip Edin

ORTADOĞU

HTŞ’nin ilk resmi ziyareti Riyad’a

Yayınlanma

Suriye Dışişleri Bakanı Esaad Hasan eş-Şeybani

Suriye’deki Geçici Hükümet’ten bir heyet, resmi ziyaret için Suudi Arabistan’a gitti. Bu ziyaret Esad yönetiminin devrilmesinden sonra HTŞ liderliğinde kurulan yeni hükümet yetkililerinin yurt dışına yaptığı ilk ziyaret oldu.

Suriye Haber Ajansı’nın (SANA) haberine göre, Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı’nın daveti üzerine gerçekleşen ziyarette, Geçici Hükümet’in Dışişleri Bakanı Esaad Hasan Şeybani, Savunma Bakanı Murhef Ebu Kasra ve Genel İstihbarat Teşkilatı Başkanı Anas Hattab heyette yer alıyor.

Şeybani, sosyal medya platformu X üzerinden yaptığı açıklamada, “Özgür Suriye tarihindeki bu ilk ziyaretle, iki ülke arasındaki uzun ortak geçmişe uygun şekilde Suriye-Suudi ilişkilerinde yeni ve temiz bir sayfa açmayı arzuluyoruz” dedi.

Colani olarak bilinen HTŞ’nin lideri Ahmed eş-Şara Suudi Arabistan’ın Al Arabiya kanalına verdiği demeçte krallığın “Suriye’nin geleceğinde kesinlikle büyük bir rolü olacağını” belirterek “tüm komşu ülkeler için büyük yatırım fırsatına” işaret etmişti.

Suriye’nin ekonomisi ve altyapısı 13 yılı aşkın süredir devam eden iç savaş nedeniyle harap olmuş durumda.

Diğer Arap devletleri gibi Suudi Arabistan da 2012 yılında Esad hükümetiyle ilişkilerini kesmiş ancak Riyad yönetimi geçen yıl Şam’la diplomatik ilişkileri yeniden başlatmış ve Suriye’nin Arap Birliği’ne geri dönmesinde etkili olmuştu.

ORTADOĞU

İsrail’den Halep’in güneydoğusuna indirme operasyonu

Yayınlanma

sefire

İsrail, Suriye’nin Halep ilinin güneydoğusundaki Sefire ilçesine, önce hava saldırısı düzenlendi ardından hava araçlarıyla indirme operasyonu yaptı.

Suriye’de Esad yönetiminin devrilmesiyle eşzamanlı bu ülkede yoğun hava saldırılarına ve güneyden işgale başlayan İsrail, Suriye ordusundan kalma savunma sanayi tesisleri ile askeri araştırma merkezinin bulunduğu Sefire bölgesine saldırı düzenledi. AA’nın yerel kaynaklara dayandırdığı haberine göre İsrail’in hedefinde hava savunma üssü ve 404 nolu depo vardı. İlk belirlemelere göre, düzenlenen yaklaşık on hava saldırısında bölgede ölen ve yaralananlar olduğu bildirildi.

Öte yandan ilerleyen saatlerde İsrail askerleri hava araçlarıyla indirme operasyonu yaparken, bölgedeki silahlı unsurlarla aralarında çatışmalar da yaşandı.

İsrail’in Suriye’ye saldırıları ve işgali

Suriye’de 27 Kasım’da şiddetlenen çatışmaların ardından 8 Aralık’ta 61 yıllık Baas yönetiminin çökmesiyle eş zamanlı, İsrail ordusunun Suriye’ye saldırıları arttı.

Suriye ordusundan kalan askeri altyapı ve imkanları imha etmeye başlayan İsrail ordusu, Suriye toprağı olan Golan Tepeleri’ndeki işgalini genişletti.

Golan Tepeleri civarındaki tampon bölgeye giren İsrail ordusu, işgali daha ileriye taşıyarak başkent Şam’ın 25 kilometre yakınlarına kadar sokuldu.

İsrail, Suriye’ye ait Golan Tepeleri’ni 1967’den bu yana işgal altında tutuyor. İsrail ile Suriye arasında 1974’te imzalanan Kuvvetlerin Çekilmesi Anlaşması ile tampon bölge ve silahtan arındırılmış bölgenin sınırları belirlenmişti.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

Pentagon’un 11 Eylül mahkumları ile ilgili talebini mahkeme reddetti

Yayınlanma

ABD’li bir yetkili, bir askeri temyiz mahkemesinin Savunma Bakanı Lloyd Austin’in 11 Eylül saldırılarında Halid Şeyh Muhammed ve diğer iki sanık için varılan savunma anlaşmalarını iptal etme çabasına karşı karar verdiğini söyledi.

Karar, üç kişinin ABD’ye yönelik en ölümcül saldırılardan biriyle ilgili olarak suçlarını kabul etmeleri ve karşılığında ölüm cezasından muaf tutulmalarını öngören anlaşmaların yeniden yürürlüğe girmesini sağlıyor.

El Kaide’nin 11 Eylül 2001’de düzenlediği saldırılar yaklaşık 3.000 kişinin ölümüne yol açmış ve George W. Bush yönetiminin “teröre karşı savaş” adını verdiği ABD’nin Afganistan ve Irak işgallerini teşvik etmişti.

Konuyu kamuoyu önünde tartışma yetkisi olmayan ve isminin açıklanmaması koşuluyla konuşan ABD’li yetkilinin POLITICO’ya aktardığına göre askeri temyiz mahkemesi kararını pazartesi gecesi açıkladı.

Saldırıların beyni olmakla suçlanan Muhammed ve iki diğer sanık için askeri savcılar ve savunma avukatları, hükümet onaylı iki yıllık müzakerelerin ardından savunma anlaşmalarına vardılar. Anlaşmalar geçtiğimiz yaz sonunda açıklandı.

Savunma anlaşmalarını destekleyenler, bu anlaşmaları Küba’daki Guantanamo üssünde bulunan ABD askeri komisyonunda bu kişilere karşı açılan hukuki açıdan sorunlu davayı çözmenin bir yolu olarak görüyorlar. Muhammed, Velid bin Attaş ve Mustafa el-Havsavi’nin ön duruşmaları on yılı aşkın bir süredir devam ediyor.

Duruşma öncesi tartışmaların odak noktası, bu kişilerin CIA gözetiminde tutuldukları ilk yıllarda maruz kaldıkları işkencelerin davadaki tüm delilleri nasıl karartabileceği üzerineydi.

Bu yaz yapılan savunma anlaşmasının duyulmasından birkaç gün sonra Austin kısa bir emir yayınlayarak anlaşmayı geçersiz kıldığını açıklamıştı.

Austin, 11 Eylül saldırılarının ciddiyetine atıfta bulunarak, savunma bakanı olarak sanıkları idamdan kurtaracak her türlü savunma anlaşmasına kendisinin karar vermesi gerektiğini söylemişti.

Savunma avukatları, Austin’in Guantanamo mahkemesinin en üst makamı tarafından onaylanmış bir kararı reddetmek için yasal yetkisi olmadığını ve bu hareketin davaya yasadışı müdahale anlamına geldiğini söylediler.

11 Eylül davasına bakan askeri yargıç Hava Kuvvetleri Albay Matthew McCall, Austin’in savunma pazarlıkları başladıktan sonra bunları iptal etme yetkisi olmadığını kabul etmişti. Bu da Pentagon’un askeri temyiz mahkemesine başvurmasına yol açmıştı.

Austin’in şimdi savunma anlaşmalarını iptal ettirme çabasını ABD Columbia Bölgesi Temyiz Mahkemesine götürme seçeneği var.

Pentagon ayrıca, Guantanamo askeri hapishanesinde en uzun süre tutulan tutuklulardan biri olan ve ABD makamlarının on yıldan uzun bir süre önce naklini onayladığı Tunuslu bir adamı ülkesine geri gönderdiğini açıkladı.

Ridah bin Salih el-Yezidi’nin Tunus’a dönmesiyle Guantanamo’da 26 kişi kaldı. Bu sayı, 11 Eylül saldırılarından sonraki yıllarda yurt dışında gözaltına alınıp cezaevine getirilen yaklaşık 700 erkeğin oluşturduğu mahkum nüfusuna göre hayli az.

El-Yezidi’nin ülkesine geri gönderilmesiyle, ABD makamlarının herhangi bir kovuşturmadan feragat etmesi ve güvenlik riski taşımadıklarını açıklamasının ardından başka ülkelere nakledilmeyi bekleyen 14 kişi kaldı.

Biden yönetimi, suçlama olmaksızın tutulan diğer Guantanamo tutuklularının serbest bırakılması için hak gruplarının baskısıyla bu ay üç kişiyi daha transfer etti. ABD, kalan 14 kişiyi kabul edecek uygun ve istikrarlı ülkeler aradığını söylüyor.

ABD ordusu yaptığı açıklamada, el-Yezidi’nin “sorumlu bir şekilde nakledilmesi” için Tunus’taki yetkililerle birlikte çalıştıklarını söyledi. El-Yezidi, ABD’nin yurtdışından aldığı Müslüman tutukluları Guantanamo’ya göndermeye başladığı 2002 yılından bu yana Guantanamo’da tutuklu bulunuyordu.

El-Yezidi bir zamanlar Guantanamo’da tutulan bir düzine Tunusludan sonuncusu.

Guantanamo’da kalanlardan yedisi, Muhammed ve 11 Eylül sanıkları da dahil olmak üzere, aktif davalarla karşı karşıya. Toplam 26 kişiden diğer ikisi askeri komisyon tarafından mahkum edilmiş ve hüküm giymişti.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

El Fetih ve Hamas Batı Şeria’da çatışıyor

Yayınlanma

cenin mülteci kampı

Wall Street Journal’da (WSJ) yer alan habere göre Batı Şeria’da Filistinli gruplar arasında son yılların en ciddi çatışmaları yaşanıyor.

İsrail’in Gazze’deki katliam ve işgali sürerken İsrail ile yaptığı anlaşmalar çerçevesinde Batı Şeria’yı yöneten Filistin Yönetimi de bölgedeki Hamas ve müttefiki İslami Cihad’a karşı saldırı başlattı. Analistler, aralık ayında patlak veren çatışmaların, Filistin Yönetimi’ni büyük ölçüde kontrol eden El Fetih’in 2007 yılında Gazze’de Hamas’la girdiği savaştan bu yana yaşanan en şiddetli çatışmalar olduğunu söylüyor. El Fetih bu savaşı kaybederek Gazze’den çekilmek zorunda kalmıştı.

ABD, Filistin Yönetimi’ni savaştan sonra Gazze’yi yönetmek için en iyi alternatif olarak görüyor. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ise Filistin Yönetimi’nin özünde İsrail karşıtı olduğunu söyleyerek bu fikre karşı çıkıyor. WSJ’ye göre Filistin Yönetimi’nin Batı Şeria’da “militanlarla” başa çıkabileceğini göstermesi Gazze’yi yönetme iddiasını güçlendirebilir.

Mevcut çatışmalar, Filistinliler tarafından uzun zamandır İsrail’e karşı direniş merkezi olarak görülen Cenin Mülteci Kampı’nda gerçekleşiyor. Filistinli ve İsrailli yetkililere göre çatışmalar en az 11 kişinin ölümüne ve onlarca kişinin tutuklanmasına yol açtı. İddiaya göre çatışmalar 5 Aralık’ta militanların Filistin güvenlik güçlerine ait iki kamyoneti çalmasının ardından başladı. Siyah giyimli ve maskeli militanlar araçları kampın dar sokaklarında çeşitli İslamcı militan gruplara ait bayraklarla donatarak geçit töreni yaptı. Filistin Yönetimi güvenlik güçleri de o gece kampı kuşattı ve baskıya başladı.

Filistin Yönetimi güvenlik güçleri sözcüsü Tuğgeneral Enver Recep, güvenlik güçlerinin şu ana kadar kamp içinde en az altı kişiyi öldürdüğünü, düzinelerce şüpheli militanı tutukladığını ve onlarca el yapımı patlayıcı ve bubi tuzaklı aracı etkisiz hale getirdiğini iddia etti.

Hamas ise pazar günü yaptığı açıklamada “Bu operasyon tehlikeli ve eşi görülmemiş seviyelere ulaştı; halkımıza karşı işgalin yaptıklarını andırıyor” dedi.

Öldürülenler arasında, İslami Cihad bağlantılı Cenin Taburu’nun komutanı Yezid Ca’saysa da bulunuyor. Militanlar ise güvenlik güçlerinden en az beş kişiyi öldürdü.

Recep 14 Aralık’ta operasyonu duyururken “Bu operasyonun amacı Cenin Kampı’nın kontrolünü, vatandaşların günlük yaşamlarını zehir eden kanun kaçaklarının elinden geri almaktır” dedi. Recep, militan grupların varlığının İsrail’e Filistin bölgelerine baskınlar düzenlemek için bahane vererek Filistinlilerin çıkarlarına zarar verdiğini savundu.

İsrailli bir güvenlik yetkilisi, çatışmalar sırasında Filistin güvenlik güçlerinin gösterdiği kararlılığın İsrail’i şaşırttığını söyledi. Yetkili, İsrail’in operasyonda bir rolü olmadığını ancak Filistin Yönetimi ile ortak düşmanlara sahip olduklarını ileri sürdü. Filistin Yönetimi yetkilileri de İsrail’in operasyonla bir ilgisi olmadığını söylüyor.

WSJ’ye konuşan analistlere göre, Filistin Yönetimi için riskler oldukça yüksek. İsrail ordusunda Filistin işlerinden sorumlu eski kıdemli istihbarat görevlisi Michael Milstein, “Eğer bu operasyon başarıyla sonuçlanırsa, bu bir tür değişim olabilir” diyerek, Filistin güvenlik güçlerinin Batı Şeria’nın diğer bölgelerinde de militanları kökünden sökme girişimlerine yönelebileceğini belirtti. Milstein, “Eğer başarısız olursa, bir domino etkisi yaratabilir. Hamas Tulkarim ve Nablus gibi güçlü olduğu yerlerde yeniden yükselişe geçebilir” diye ekledi.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English