Bizi Takip Edin

Avrupa

İngiltere, küreselleşmenin sonunu ilan etti

Yayınlanma

2016 yılında Avrupa Birliği’nden ayrılma yönünde oy kullanarak (Brexit) son 40 yıllık uluslararası düzene büyük bir darbe vuran Birleşik Krallık, şimdi de küreselleşmenin bittiğini resmen ilan ediyor.

The Times’ta yer alan habere göre, Birleşik Krallık Başbakanı Keir Starmer, ABD Başkanı Donald Trump’ın piyasaları belirsizliğin gölgesine iten küresel bir ticaret savaşını tetikleyen sert gümrük vergileri ve ‘Önce Amerika’ politikasının ardından küreselleşme çağının sona erdiğini ilan edecek.

Habere göre Başbakan’ın bugün (7 Nisan) yapacağı ulusa sesleniş konuşmasında, 1991 yılında Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra başlayan küreselleşmenin milyonlarca seçmeni “hayal kırıklığına uğrattığını” itiraf etmesi ve Trump’ın iktisadi milliyetçiliğinin, serbest ticaret ve kitlesel göçten hiçbir fayda görmediklerine inanan destekçileri arasında neden popüler olduğunu kabul etmesi de muhtemel.

Üst düzey bir İngiliz yetkiliye dayandırılan haberde, İngiltere’nin Trump’ın yüzde 10’luk “temel” gümrük vergisi ve diğer son korumacı önlemlerine katılmadığı, fakat Starmer hükümetinin Trump’ın yöntemlerinin büyük destek gördüğü yeni bir dönemin başladığını kabul ettiği belirtildi.

Haberde görüşlerine yer verilen yetkili, “Trump kabul etmediğimiz bir şey yaptı ama insanların bu konuda onun arkasında olmasının bir nedeni var. Dünya değişti, küreselleşme sona erdi ve artık yeni bir çağdayız. Yaklaşımımızın, daha aktif bir İşçi Partisi hükümetinin, daha reformist bir hükümetin, bu ülkenin her kesimindeki insanlar için cevaplar sağlayabileceğini göstermeliyiz,” dedi.

Bugünkü konuşma, Starmer’ın Trump’ın ithalata kapsamlı vergiler getirmesinden bu yana yapacağı ilk önemli müdahale olacak ve bu konuşma sırasında Starmer, küresel ekonomideki sismik etkilerin Birleşik Krallık’ın “arz yönlü reformlarla” büyümeyi artırmak için “daha fazla ve daha hızlı hareket etmesi” gerektiğini kanıtladığını kabul edecek.

Starmer, bugünkü konuşmasının işaretlerini dün (6 Nisan) Sunday Telegraph’ta yayınlanan yazısında da verdi. 

Başbakan, ABD Başkanı Donald Trump’ın gümrük vergileri dalgasından beklenen “fırtınadan İngiliz iş dünyasını korumak” için sanayi politikasını kullanmaya hazır olduğunu söyledi.

Starmer, bazı gümrük vergilerinden kaçınmak için ABD ile bir ticaret anlaşması aramaya devam edeceğini söyledi, ama “ulusal çıkarları” korumak için devlet müdahalesi ihtimalini de tartıştı.

Starmer, “Bazı insanlar bundan rahatsızlık duyabilir, devletin piyasayı şekillendirmek için doğrudan müdahale etmesi gerektiği fikri genellikle alay konusu olmuştur. Fakat dünya bu kadar hızlı dönerken eski duygulara bağlı kalamayız,” diye yazdı.

İngiliz lider bu hafta yeni küresel şoklara daha az maruz kalmak için yerel rekabet gücünü artıracak planları hızlandıracaklarını ilan etti.

Yazıda başbakan, hükümetin ABD ile “sakin kalıp en iyi anlaşma için mücadele edeceği” yönündeki görüşünü yineledi ama “tüm seçeneklerin masada olduğunu” söyledi ve “Sadece İngiliz iş dünyası ve çalışan insanların güvenliği için doğru olduğu takdirde bir anlaşma yapacağım,” diye ekledi.

İngiliz hükümeti de bu hafta içinde elektrikli otomobil üreticilerine yönelik düzenlemelerin hafifletilmesi ve hükümetin sanayi stratejisinin bazı bölümlerinin öne çekilmesi gibi büyüme yanlısı duyurular yapmayı planlıyor.

Bunun yanı sıra Londra, geçen çarşamba günü Yeni Delhi ile bir ticaret anlaşmasını hızlandırmak için “ekonomik ve mali diyalog” düzenlerken, Avustralya ile de yeni bir anlaşma için çaba sarf ediyor.

Starmer’ın açıklamasını önden haber verir şekilde, Hazine Müsteşarı Darren Jones da küreselleşme döneminin sona ilan etti.

BBC’nin “Sunday with Laura Kuenssberg” programına konuşan Jones’a, ucuz giyim, elektrikli eşya ve diğer ürünlerin ithalatında patlamaya yol açan küreselleşmenin sona erip ermediği soruldu.

Jones cevaben, “Evet sona erdi, Başbakan bunu bu sabah kendisi söyledi. Son birkaç on yıldır bildiğimiz şekliyle küreselleşme sona erdi,” dedi.

Bu değişimin Birleşik Krallık’ın dünyanın dört bir yanındaki müttefikleriyle ilişkilerini “geliştirmesi” ve aynı zamanda kendi ekonomisine yatırım yapması gerektiği anlamına geldiğini belirten Jones, bakanların çözüm için “çırpındığını” reddetti.

Müsteşar, hükümetin “bu zorlukların üstesinden gelmeye çalıştığını” ve bu nedenle “NHS [Ulusal Sağlık Sistemi] ve becerilerin yanı sıra sanayi politikasına yatırım yaptığını” ısrarla vurguladı.

Birleşik Krallık hükümeti, diğer ülkelerin yaptığı gibi ABD’nin gümrük tarifelerine karşı tarifelerle yanıt vermeme politikasını sürdürdü ve bakanlar, Birleşik Krallık-ABD ticaret anlaşmasına odaklanan “sakin” bir yaklaşımı tercih ettiklerini söyledi. 

“Bir anlaşma yapmayı umuyoruz,” diyen Jones, tarifeler konusunda diplomasinin bir sonucu olarak diğer benzer ülkelerden “daha iyi bir sonuca sahip” olduklarını savundu.

Avrupa

Karadağ, Ukrayna askerlerini eğiten AB misyonuna katılıyor

Yayınlanma

Karadağ parlamentosu, ülkenin Avrupa Birliği’nin Ukrayna’ya yönelik askeri yardım misyonuna katılımını onayladı. Karadağ Savunma Bakanı, askerlerin Ukrayna topraklarına gönderilmeyeceğini, eğitimin Almanya ve Polonya’da verileceğini belirtti. Karadağ ayrıca, ABD desteğiyle insansız hava aracı üretip ilk partiyi Ukrayna’ya gönderecek.

Karadağ parlamentosu, ülkenin Avrupa Birliği’nin (AB) Ukrayna’ya yönelik askeri yardım misyonuna katılmasına onay verdi.

Radio Slobodna Evropa‘nın haberine göre, belgenin sunulmasından dokuz ay sonra yapılan oylamada, 81 milletvekilinden 49’u kararın lehinde oy kullandı.

Kararın gerekçesinde, Karadağ’ın bu girişime katılımının temel amacının, Ukrayna Silahlı Kuvvetleri’nin uluslararası tanınmış sınırlar dahilindeki toprak bütünlüğünü koruma konusundaki savunma yeteneklerini güçlendirmek olduğu belirtildi.

Ayrıca, ülkenin bu adımla Rusya’nın askeri saldırganlığını ve diğer devletlerden gelebilecek potansiyel tehditleri caydırmaya katkıda bulunmayı hedeflediği vurgulandı.

‘Askerler Ukrayna’ya gitmeyecek’

Karadağ Savunma Bakanı Dragan Krapoviç, Karadağ askerlerinin Ukrayna topraklarında konuşlandırılmayacağının altını çizdi.

Krapoviç, “Bu konunun tamamen net olmasını istiyorum. Asla böyle bir kararı desteklemezdim. Bu misyon kapsamındaki tüm faaliyetler AB topraklarında, Polonya ve Almanya’da gerçekleştiriliyor,” ifadelerini kullandı.

AB’nin Ukrayna’ya Askeri Yardım Misyonu (EUMAM Ukraine), 17 Ekim 2022’de iki yıllık bir süre için kurulmuştu. AB ülkeleri, Kasım 2024’te misyonun görev süresini 2026’ya kadar uzatma kararı aldı. Misyonun faaliyetleri Avrupa Barış Fonu tarafından finanse ediliyor ve program kapsamında Ukraynalı askerler, başta Almanya ve Polonya olmak üzere AB üyesi ülkelerdeki üslerde eğitim görüyor.

ABD destekli İHA üretimi

Daha önce 8 Haziran’da Karadağ’ın kendi topraklarında bir insansız hava aracı (İHA) montaj projesi başlatacağı ve ilk partiyi askeri yardım olarak Ukrayna’ya teslim edeceği açıklanmıştı.

Karadağ hükümetinden yapılan açıklamada, ülkede İHA üretiminin organize edilmesinin sadece Karadağ’ın NATO çerçevesindeki savunma kabiliyetine değil, aynı zamanda Ukrayna’ya da katkı sağlayacağı belirtilmişti.

Bu projenin ayrıca Balkan ülkesinin uluslararası pazarda modern askeri teçhizatın güvenilir bir tedarikçisi olarak imajını güçlendireceği ifade edilmişti.

Proje, ABD’nin desteğiyle hayata geçirilecek ve Washington bu amaçla 15 milyon dolar tahsis edecek.

ABD’nin Podgorica Büyükelçiliği, bu yatırımın Karadağ’ın NATO kapsamındaki müttefiklik yükümlülüklerini yerine getirme konusundaki kararlılığını teyit ettiğini belirterek girişimi memnuniyetle karşıladığını duyurdu.

Vučić’ten Ukrayna’ya ‘toprak bütünlüğü’ desteği ve yeniden inşa sözü

Okumaya Devam Et

Avrupa

Fransa, Britanya’nın AB savunma fonuna erişimini engelliyor

Yayınlanma

Fransa, Brexit sonrası yeniden başlangıç olmasına rağmen, İngiliz silah şirketlerini AB’nin savunma sanayi programından dışlamaya çalışıyor.

Bir diplomatik kaynak The Telegraph’a yaptığı açıklamada, Paris’in bu program kapsamında silah satın almak isteyen üye ülkeleri, çoğunlukla blok içinde üretilen silahlarla sınırlandırmaya çalıştığını söyledi.

Avrupa Savunma Sanayii Programı (EDIP), Avrupa Komisyonu tarafından kıtanın sanayi tabanının en büyük revizyonu olarak lanse ediliyor.

Program kapsamında AB fonları, ortak tedarik projelerine ve silah, mühimmat ve diğer askeri teçhizatın üretimine aktarılacak.

Altı aydır hazırlığı süren EDIP, on yıl sonuna kadar 800 milyar avroyu savunmaya harcamak için başlatılan daha geniş çaplı bir yarışın parçası.

Fransız diplomatlar, bu aracın yalnızca AB, Norveç ve Ukrayna’da bulunan şirketleri desteklemek için kullanılması gerektiğini ısrarla vurguladı.

Bu, program kapsamında satın alma yapmak isteyen üye ülkelerin, parçalarının en az yüzde 85’i blok içinde üretilen teknolojilerle sınırlı olacağı anlamına geliyor.

Bu talep, kısa süre önce Brüksel ile önemli bir savunma ve güvenlik anlaşması imzalayan Birleşik Krallık’ın, AB bütçesinden finanse edilen projelerin çoğundan dışlanacağı anlamına geliyor.

Londra, EDIP programı kapsamındaki ortak satın alma projelerinden de men edilecek.

Bir AB diplomatı The Telegraph’a, “Daha bir ay önce, Birleşik Krallık ile ilişkilerimizde yeni bir sayfa açıldığını ve yeni bir dönem başladığını ciddiyetle ilan etmiştik. Fakat bu sözleri eyleme geçirmek için ilk fırsatta, kitabı kapattık,” dedi.

Sert tutum sergileyen Fransa’nın, ABD teknolojisi olduğu için Patriot karadan havaya füze savunma sistemleri üreten fabrikaların potansiyel AB fonlarının kesilmesine yol açacağına dair endişeler de var.

Bu karar, NATO’nun Avrupalı müttefikleri ve Kanada’nın, Rusya’nın olası bir saldırısına karşı hava savunma sistemlerini %400 oranında artırmaları gerektiği konusunda uyarıldığı bir dönemde geldi.

Diplomat, “Sırf Amerikan malı olduğu için, hazır bulunan tek hava savunma sistemine yatırım yapmamak kendi kendimize zarar vermek gibi görünüyor,” diye ekledi.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, fonların yabancı şirketlere yatırılmasına izin vermek yerine, AB savunma planlarının kıtanın kendi sanayisini güçlendirmek için kullanılması konusunda ısrarcı bir tutum sergiliyor.

Hollanda, Romanya ve Yunanistan gibi AB’deki birçok ülke, savunma stratejilerini Patriot hava savunma bataryaları gibi Amerikan sistemlerinin satın alınmasına dayandırıyor.

Endişeleri gidermek için, AB dışındaki savunma şirketlerinden blok içindeki şirketlere teknoloji transferine izin verilmesi konusunda tartışmalar sürüyor.

Fakat içeriden gelen bilgiler, bu mekanizmanın bürokrasiye takılacağı ve fonların sağlanmasının pratikte imkansız hale geleceği yönünde.

Okumaya Devam Et

Avrupa

Avrupa: İsrail’in kendini savunma hakkı var

Yayınlanma

İsrail’in İran’a yönelik saldırılarının ardından gerilim artarken, Avrupa hükümetlerinden çoğunlukla İsrail’e destek açıklamaları geldi.

Birleşik Krallık Başbakanı Keir Starmer, “Bu saldırılarla ilgili haberler endişe vericidir ve tüm tarafları geri adım atmaya ve gerilimi acilen azaltmaya çağırıyoruz,” derken, Dışişleri Bakanı David Lammy de gerilimin artmasının “kimsenin çıkarına olmayacağını” ileri sürdü “Orta Doğu’nun istikrarı” vurgusu yaptı.

Öte yandan Politico’nun haberine göre İngiliz savunma yetkilileri, İngiliz uçaklarının şu anda İsrail’ İran’ın karşı saldırılarından korumaya yardımcı olmadıklarını doğruladılar.

Times gazetesi savunma editörü X’te, “Birleşik Krallık’ın, İsrail’in İran’a yönelik saldırılarına dahil olmadığı ve İran’ın daha önce yaptığı gibi misilleme yapması durumunda İsrail’i korumayacağı anlaşılıyor,” demişti.

Almanya Şansölyesi Friedrich Merz, İsrailli mevkidaşı Binyamin Netanyahu’nun kendisine cuma sabahı İsrail’in saldırısı hakkında bilgi verdiğini söyledi.

İsrail’in kendini savunma hakkı olduğunu ve İran’ın nükleer silah geliştirmemesi gerektiğini vurgulayan Merz, her iki tarafa da tırmanıştan kaçınmaları çağrısında bulundu.

Merz, “Federal Hükümet, İran’ın gelişmiş nükleer silah programına ilişkin endişelerini yıllardır defalarca dile getirmiştir. Bu nükleer program, Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşmasının hükümlerini ihlal etmekte ve tüm bölgeye, özellikle de İsrail Devleti’ne ciddi bir tehdit oluşturmaktadır,” dedi.

Almanya’nın ülkesindeki Yahudiler ve İsrail vatandaşlarının korunmasını güçlendireceğini de sözlerine ekledi.

Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, durumu “derinden endişe verici” olarak nitelendirdi ve tüm tarafları itidal göstermeye, gerilimi azaltmaya ve misilleme yapmamaya çağırdı.

Leyen, bölgesel ve küresel güvenlik için diplomatik bir çözümün her zamankinden daha acil olduğunu da sözlerine ekledi.

NATO Genel Sekreteri Mark Rutte, İsrail’in müttefiklerinin gerilimi azaltmak için çalışmasının “hayati önemde” olduğunu söyledi. Rutte, Stockholm’de düzenlediği basın toplantısında gazetecilere, “Bence şu anda en önemli öncelik bu,” dedi.

Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noël Barrot ise “itidal” çağrısında bulundu. Barrot, X’te yaptığı açıklamada, “Tüm tarafları itidal göstermeye ve bölgesel istikrarı bozabilecek her türlü tırmanıştan kaçınmaya çağırıyoruz,” dedi.

Bakan, “İsrail’in herhangi bir saldırıya karşı kendini savunma hakkını yeniden teyit ettiklerini” söylerken, gerilimi azaltmak için tüm diplomatik kanalların harekete geçirilmesinin çok önemli olduğunu savundu.

Élysée Sarayı, Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un durumu görüşmek üzere bugün saat 11’de özel bir savunma kabine toplantısı düzenleyeceğini açıkladı.

İtalya Dışişleri Bakanı Antonio Tajani ise, “Durumun çok karmaşık olduğunu biliyoruz, fakat diplomatik bir çözümden başka bir çözüm yok. Çatışmaların bir an önce sona ermesini umuyoruz, eylemler ve tepkiler tehlikelidir, bölgedeki durum patlama riski taşıyor,” dedi.

Hollanda Başbakanı Dick Schoof X’te yaptığı açıklamada, Orta Doğu’daki saldırıların “endişe verici” olduğunu yazdı ve tüm tarafları “sakin olmaya ve daha fazla saldırı ve misillemeden kaçınmaya” çağırdı.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English