Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

İşçi Partisi, İngiliz nükleer silahlarını ABD’ye emanet etti

Yayınlanma

Birleşik Krallık’ta İşçi Partisi, ülkenin nükleer cephaneliğini kalıcı olarak ABD’ye bağımlı hale getirmeyi kabul ederek Washington ile Birleşik Krallık’ın “özel ilişkisini” pekiştirdi.

İşçi Partisi, ilk dış siyaset hamlelerinden biri olarak, Birleşik Krallık’ın Trident nükleer füze sistemi için hayati önem taşıyan Eisenhower döneminden kalma 1958 tarihli Karşılıklı Savunma Anlaşmasını (MDA) yeniledi.

Declassified’da yer alan habere göre yetkililer, anlaşmanın her on yılda bir yenilenmesini gerektiren ve uzun süredir yürürlükte olan sona erme maddesini kaldırdı.

Savunma Bakanı John Healey tarafından imzalanan bir memoranduma göre, “MDA’nın tamamını kalıcı hale getirmek ve ABD ile işbirliğinin devamını sağlamak için” bir “son kullanma tarihine” yapılan tüm atıflar kaldırıldı.

ABD ve Britanya, parlamento “engelini” ortadan kaldırdı

Nükleer Silahsızlanma Kampanyası’ndan (CND) Kate Hudson Declassified’a yaptığı açıklamada, “Bu, Britanya’nın dış ve savunma siyasetlerinde parlamentonun sorumluluğuna dair en küçük bir fikre bile veda anlamına geliyor,” dedi.

Parlamento en azından kağıt üzerinde on yılda bir Amerika’nın Britanya’nın nükleer programındaki rolünü tartışma ve yeniden gözden geçirme fırsatına sahipti.

Hudson, “Hükümet tarafından en antidemokratik şekilde sunulan bu değişiklik … bu fırsatları ortadan kaldıracaktır. Bu, karşı çıkılmadan geçmemelidir,” dedi.

Değişiklik, Keir Starmer’ın Birleşik Krallık Başbakanı olmasından üç hafta sonra, 25 Temmuz’da üst düzey İngiliz ve ABD’li yetkililer tarafından kabul edildi.

İşçi Partisi Trump ile çalışmaya hazır

Düzenleme, Starmer’ın ülkenin nükleer silahlarını ülke savunmasının “temel taşı” olarak tanımladığı ve Donald Trump’ın Beyaz Saray’ı tekrar kazanması halinde MDA’nın geleceğine yönelik olası tehditlere ilişkin endişelerin yaşandığı bir dönemde gerçekleşti.

Genel seçimlerden kısa bir süre önce Washington’a yaptığı bir ziyaret sırasında, şu anda Dışişleri Bakanı olan David Lammy, “merkez sağ” bir düşünce kuruluşuna İşçi Partisi’nin “hava nasıl olursa olsun her zaman ABD ile birlikte çalışacağını” söylemişti.

MDA, ABD’nin Britanya’ya, Trident’in onsuz çalışamayacağı nükleer silah malzemeleri ve know-how sağlamasına olanak tanıyor.

Bu da Birleşik Krallık Savunma Bakanlığı’nın, ülkeye ait bir denizaltıdan fırlatılan nükleer cephaneliğinin “operasyonel olarak bağımsız” olduğu yönündeki ısrarlı iddialarını yalanlıyor. 

Londra, nükleerde Washington’a göbekten bağımlı

Trident füzeleri Amerika’dan temin ediliyor ve bir rapor, ABD’nin desteği olmadan Birleşik Krallık’ın nükleer kapasitesinin ömrünün aylarla ölçülebileceği sonucuna varmıştı.

ABD başkanları da bu bağımlılığa işaret etmiş, George W. Bush 2005 yılında ABD’nin Britanya’nın “güvenilir bir nükleer güce” sahip olmasına yardım ettiğini söylemişti.

Barack Obama, on yıl önce MDA yenilendiğinde, Britanya’ya “güvenilir bir nükleer caydırıcılığın sürdürülmesinde” yardım etmeye devam etmenin Amerika’nın çıkarına olduğunu ilan etmişti.

Declassified’ın kısa bir süre önce bildirdiği üzere, İngiliz askeri uçakları düzenli olarak ABD tarafından tedarik edilen yüksek radyoaktif bileşenlerle Atlantik’i geçiyor. Bu maddeler Trident füze sistemi için kesinlikle hayati önem taşıyor.

Healey tarafından imzalanan memorandumda, “MDA, denizaltı nükleer tahrik teknolojisinin, atomik bilgi ve malzemenin Birleşik Krallık ve ABD arasında kontrolü ve iletimi ile nükleer olmayan bileşenlerin İngiltere’ye transferi için gerekli şartları sağlamaktadır. MDA, Birleşik Krallık ve ABD arasındaki nükleer savunma ilişkisinin temelini oluşturmaktadır,” deniyor.

DİPLOMASİ

AB ve Ukrayna, Biden’ı 2022’de Kiev’in ‘zaferine’ engel olmakla suçluyor

Yayınlanma

Joe Biden’ın başkanlık süresi sona yaklaşırken, ABD’nin Rusya’ya karşı Ukrayna’ya 90 milyar doları aşan yardım sağlamasına rağmen, Avrupa Birliği (AB) ve Ukrayna, Amerikan başkanını kararsız davranmakla suçluyor.

Bazı Avrupalı liderlere göre bu kararsızlık, Ukrayna’nın 2022 sonbaharında Rusya ordusunu Harkov ve Herson’dan püskürtmesine rağmen savaşı kendi lehine çevirememesine neden oldu.

‘Çok az, çok geç’

Bloomberg‘in haberine göre, Biden yönetimi Ukrayna’ya yoğun bir şekilde askeri yardım sağlama konusunda çaba gösterdi ve hatta Batı menşeli uzun menzilli füzelerle Rusya topraklarına saldırılara izin verdi.

Fakat Ukraynalı yetkililer, savaş boyunca defalarca dile getirdikleri bir şikâyeti yineledi: “Çok az, çok geç.”

Bir yılı aşkın süredir devam eden savaş ve Donald Trump’ın başkanlık yarışında yükselişi, Ukrayna’yı işgal altındaki topraklardan vazgeçme veya NATO üyeliğinden yoksun bir barış anlaşmasını kabullenme gibi ihtimallerle karşı karşıya bıraktı.

Bloomberg’e konuşan Ukraynalı yetkililer, böyle bir sonucun büyük ölçüde Biden’ın aldığı ya da almadığı kararlardan kaynaklanacağını savundu.

Avrupa ne ediyor?

Letonya Dışişleri Bakanı Baiba Brazhe, ABD’nin daha erken ve daha güçlü bir şekilde silah sağlaması durumunda bunun “geniş kapsamlı sonuçları” olabileceğini, ancak “olan oldu” diyerek konuyu değerlendirdi.

2022 sonbaharında Ukrayna ordusu, Harkov ve Herson’da hızlı bir taarruz gerçekleştirerek bazı bölgeleri geri aldı. Fakat Ukrayna lideri Vladimir Zelenskiy, bu zaferlerin sürdürülebilmesi için daha fazla silah talep etti. Biden ise bu konuda tereddütlü davrandı.

Biden’ın bu temkinli yaklaşımı, Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan tarafından doğrulandı. Sullivan, ABD’nin nükleer bir tırmanış riskini dikkate aldığını belirtti.

Eski İngiltere Savunma Bakanı Grant Shapps, Biden’ın Ukrayna’ya desteği konusunda genelde temkinli ve kararsız bir tutum sergilediğini, bu yüzden gerekli desteğin cephe dengelerini değiştirecek şekilde verilmediğini söyledi.

Diğer bazı Amerikalı yetkililer ise, Avrupa ülkelerinin Ukrayna’yı desteklemek ve yaptırım uygulamak konusunda yavaş davrandığını belirtti.

Örneğin, Almanya ve diğer AB ülkeleri, Ukrayna’nın NATO üyeliği konusundaki Amerikan tavrının yumuşamasına rağmen şiddetle karşı çıkmaya devam etti.

Biden’ın bir Soğuk Savaş gazisi olarak nükleer tırmanma tehdidine takıntılı hale geldiği belirtilirken, Avrupa’daki bazı liderler Biden’ın stratejisinin Ukrayna’nın yenilmesini önlemeye odaklandığını ancak zafer için gerekli yolu sunmadığını savundu.

Bu stratejinin, Ukrayna’yı uzun ve maliyetli bir çatışmanın içine çektiği iddia edildi.

Ukrayna’da kamuoyu yoklamaları: Halk, Rusya ile müzakereler hakkında ne düşünüyor?

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Trump’tan AB’ye gümrük tarifesi tehdidi

Yayınlanma

ABD’nin yeni başkanı Donald Trump, AB’yi “büyük ölçekli” miktarlarda ABD petrol ve doğalgazını satın almayı taahhüt etmemesi halinde gümrük vergileriyle karşı karşıya kalacağı konusunda uyardı.

Trump cuma günü Truth Social platformunda yayınladığı mesajda, “Avrupa Birliği’ne, ABD ile aralarındaki muazzam açığı petrol ve doğalgazımızı büyük ölçekte satın alarak kapatmaları gerektiğini söyledim. Aksi takdirde, her şekilde TARİFELER!!!” diye yazdı.

Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen kasım ayında yaptığı açıklamada AB’nin ABD’den daha fazla sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) almayı değerlendirebileceğini söylemişti.

Leyen gazetecilere verdiği demeçte, “Rusya’dan hâlâ çok miktarda LNG alıyoruz ve neden bunu bizim için daha ucuz olan ve enerji fiyatlarımızı düşüren Amerikan LNG’si ile değiştirmeyelim?” diye sormuştu.

Financial Times’a (FT) konuşan bir AB yetkilisi, “Leyen’in tam da bunu yapma olasılığını ima ettiği göz önüne alındığında, bu bir ‘tehdit’ olarak tuhaf görünüyor,” dedi.

ABD halihazırda Avrupa’nın en büyük LNG tedarikçisi konumunda, fakat Rusya’dan yapılan ithalat ikinci sıradaki yerini koruyor.

Trump, Çin menşeli olmayan tüm ithalata yüzde 20’ye varan genel bir gümrük vergisi uygulama tehdidinde bulunuyor.

Geçtiğimiz ay Avrupa Merkez Bankası Başkanı Christine Lagarde, Avrupa’nın siyasi liderlerini gümrük vergileri konusunda Trump ile işbirliği yapmaya ve ABD’de üretilen daha fazla ürünü satın almaya çağırmıştı.

Trump’ın ilk başkanlığı sırasında, dönemin Avrupa Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker, ticaret savaşı tehditlerini engellemek için daha fazla ABD gazı satın almayı teklif etmişti.

Uluslararası petrol göstergesi Brent ham petrol fiyatları cuma günü yüzde 0,4 düşüşle varil başına 72,61 dolar oldu. West Texas Intermediate vadeli işlemleri de yüzde 0,4 düşüşle varil başına 69,14 dolardan işlem gördü.

ABD dünyanın en büyük ham petrol üreticisi ve en büyük sıvılaştırılmış doğalgaz ihracatçısı. Aralarında AB ve Vietnam’ın da bulunduğu LNG alıcıları, kısmen gümrük vergisi tehdidini caydırmak için ABD’den daha fazla yakıt satın almayı şimdiden konuşmaya başladılar.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

ABD’den Türkiye Gazprombank yaptırımlarında özel muafiyet

Yayınlanma

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, ABD’nin Gazprombank yaptırımlarında Türkiye’ye muafiyet tanıdığını belirterek, doğalgaz ödemelerinin sorunsuz devam edeceğini duyurdu.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, ABD’nin Gazprombank’a uyguladığı yaptırımlar konusunda Türkiye’ye özel bir muafiyet tanıdığını duyurdu.

Bakan Bayraktar, bu sayede Türkiye’nin doğalgaz borcu ödemelerini Gazprombank üzerinden yapmaya devam edebileceğini belirtti.

Bloomberg’e yaptığı açıklamada Bayraktar, bu kararın Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Dışişleri Bakanlığı’nın ABD’li yetkililerle yürüttüğü yoğun görüşmelerin ardından alındığını ifade etti.

Türkiye’nin uzun süredir talep ettiği muafiyetin, Rusya ile doğal gaz ticaretinde önemli bir rol oynayacağını vurguladı.

Gazprombank’ın ABD tarafından yaptırım listesine alınması, Türkiye açısından ciddi endişelere yol açmıştı.

Bakan Bayraktar, yaptırımların Türkiye’yi de hedef alması durumunda bunun ekonomik ve stratejik sonuçlarının büyük olabileceğine dikkat çekmişti.

Türkiye’nin geçmişte İran yaptırımları sürecinde de benzer bir muafiyet elde ettiğini hatırlatan Bayraktar, bu kararın iki ülke arasındaki iş birliğini destekleyeceğini söyledi.

Muafiyetin sağlanmasına rağmen Türkiye, Rusya ile alternatif ödeme yöntemleri üzerinde de görüşmeler gerçekleştirdi.

Geçen ay Ankara’da yapılan toplantılarda, her iki tarafın bürokratları olası senaryoları masaya yatırdı. Ancak Bayraktar, alternatif çözümlerle ilgili detaylı bir değerlendirme yapmaktan kaçındı.

Türkiye, Gazprombank yaptırımında ABD’den muafiyet istiyor

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English