Bizi Takip Edin

ORTADOĞU

İsrail’in UNRWA kararına tepki yağıyor

Yayınlanma

İsrail Meclisi, Birleşmiş Milletler (BM) Yakın Doğu’daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı’nın (UNRWA) İsrail’deki faaliyetlerine son verilmesini öngören yasa tasarısını kabul etti.

Yapılan oylamada, 120 sandalyeli Meclis’te bulunan 92 İsrailli milletvekili, UNRWA’nın İsrail’deki faaliyetlerini yasaklayan tasarı lehinde oy kullanırken, 10 milletvekili aleyhte oy kullandı. Oylama oturumunda konuşan İsrail Meclisi Dışişleri ve Güvenlik Komitesi Başkanı Yuli Edelstein, İsrail’in “kendisine yönelik tehditlere karşı” mücadele etme hakkına sahip olduğunu savundu. Yasa tasarısını hazırlayan milletvekillerinden Boaz Bismuth ise UNRWA’nın mültecilere yardım kuruluşu olmadığını öne sürdü.

Yasayla, UNRWA’nın, İsrail’in “egemenlik alanı” içerisinde doğrudan ya da dolaylı olarak herhangi bir temsilcilik açması, hizmet vermesi ya da herhangi bir faaliyet yürütmesi yasaklanıyor.

ABD: İsrail UNRWA ile ilgili hiçbir kanıt sunmadı

Yasa tasarısının İsrail Meclisi’nde görüşüldüğü saatlerde ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Matthew Miller’a, günlük basın toplantısı sırasında İsrail’in UNWRA’nın faaliyetlerini engelleme girişimine yönelik soru soruldu. Miller, “İsrail hükümetinin UNRWA’ya ve UNRWA çalışanlarına karşı elinde tuttuğunu iddia ettiği bilgileri paylaşması gerektiğine inanıyoruz. UNRWA’nın, çalışanlarına yönelik iddiaları incelemek ve bilgi toplamak için kendi sorumluluğu altında soruşturmalar başlattığını gördük” ifadelerini kullandı. “Ancak bildiğimiz kadarıyla İsrail hükümeti bugüne kadar UNRWA’yla ilgili hiçbir kanıt sunmadı” diyen Miller, İsrailli yetkililerin, UNWRA ve çalışanlarının bir terör saldırısına karıştıklarına dair iddialarına yönelik harekete geçilmesini istiyorlarsa bunun kantını sunmaları gerektiğini kaydetti.

Sözcü Miller, UNWRA’nın, Gazze’deki Filistinli mültecilerin insani ihtiyaçlarını karşılama konusunda yerinin doldurulamayacağını söyledi. Miller, “UNWRA giderse, çocuklar, bebekler dahil sivillerin yaşamak için ihtiyaç duydukları yiyecek, su ve ilaca erişemediklerini göreceksiniz. Ve açıkçası bunu kabul edilemez buluyoruz” dedi.

“Bu yasa Filistinli mültecileri ortadan kaldırmayacak”

İsrail Meclisi’nin yasa tasarısını onaylaması üzerine UNRWA Genel Komiseri Philippe Lazzarini, İsrail’in UNRWA’nın faaliyetlerini yasaklamasının “tehlikeli bir emsal teşkil ettiğini” ve “BM Sözleşmesi’ne aykırı” olduğunu söyledi.

Lazzarini, X sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, “İsrail Devleti’nin uluslararası hukuk kapsamındaki yükümlülüklerini ihlal ediyor” dedi. Lazzarini, “Kabul edilen yasa tasarısı, UNRWA’yı itibarsızlaştırmak ve Filistinli mültecilere insani yardım ve hizmet sağlama yönündeki rolünü gayrimeşru kılmak için devam edegelen kampanyanın sonuncusudur” açıklamasında bulundu.

“Bu yasa tasarısı, Filistinlilerin özellikle de insanların bir yılı aşkın süredir tam bir cehennem yaşadığı Gazze’deki acılarını daha da derinleştirecektir” ifadesini kullanan Lazzarini, ⁠söz konusu yasaklamayla 650 binden fazla kız ve erkek çocuğunun eğitimden mahrum bırakılacağını ve tüm bir neslin riske atılacağını vurguladı.

Lazzarini, yasanın “Filistinlilerin acılarını arttıracağını” ve bunun “toplu cezalandırmadan” başka bir şey olmadığını belirtti. UNRWA’yı ve yaptığı hizmetleri yasaklamanın, Filistinlilerin mülteci statülerini ortadan kaldırmayacağını vurgulayan Lazzarini, “Bu statü, Filistinlilerin içinde bulunduğu zor duruma adil ve kalıcı bir çözüm bulunana kadar başka bir BM Genel Kurulu kararıyla korunmaktadır” bilgisini paylaştı.

Konu BM Genel Kurulu’na taşınacak

BM Genel Sekreteri Antonio Guterres de yazılı açıklamasında yasaların uygulanmasının Filistinli mülteciler için korkunç sonuçlarının olacağı ve bunun kabul edilemeyeceği uyarısında bulundu. Guterres, “İsrail’e BM Şartı ve uluslararası hukuk ile uluslararası insancıl hukuk uyarınca yükümlülüklerini yerine getirme çağrısında bulunuyorum” dedi.

Guterres, konuyu BM Genel Kurulunun gündemine taşıyacağı bilgisini verdi.

AB ve İngiltere’den tepki

AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell’in ofisinden AB adına yapılan açıklamada, “Bu mevzuat, uluslararası hukuka ve temel insani ilke olan insanlığa açıkça aykırıdır. Halihazırda ciddi olan insani krizi daha da kötüleştirecek, bu bölgelerdeki milyonlarca Filistinli mülteci için gıda, barınma, eğitim ve sağlık hizmeti gibi temel hizmetleri potansiyel olarak durduracaktır” ifadeleri kullanıldı.

İngiltere Başbakanı Keir Starmer da yaptığı yazılı açıklamada karara tepki gösterdi. Gazze’deki insani durumun kabul edilemez seviyede olduğunu kaydeden Starmer, “Acil ateşkese, esirlerin salıverilmesine ve Gazze’ye insani yardımın artırılmasına ihtiyacımız var” değerlendirmesinde bulundu. Bu büyüklükte bir insani yardım operasyonunu hızlı bir şekilde ancak UNRWA’nın gerçekleştirebileceğine işaret eden Starmer,  UNRWA’nın Filistinli mültecilere yardım etmek için BM’den gelen bir yetkisi var. İsrailli milletvekillerini, UNRWA’nın temel çalışmalarını sürdürmesini sağlamaya çağırıyoruz.” ifadelerini kullandı.

Slovenya, İrlanda, Norveç ve İspanya yaptığı ortak açıklamada İsrail’in kararını kınadı, “UNRWA’nın çalışmalarının ve insani rolünün sürdürülebilirliğini sağlamak için bağışçı ve ev sahibi ülkelerle çalışmaya devam edecekleri” bilgisini paylaştı.

Türkiye: Amaç iki devletli çözümü ve Filistinli mültecilerin dönüşünü engellemek

Türk Dışişleri Bakanlığı da yaptığı yazılı açıklamada kararın uluslararası hukuku ihlal ettiğini söyledi. İsrail’in UNRWA’yı hedef almak suretiyle, iki devletli çözümü ortadan kaldırmayı ve Filistin mültecilerinin ana vatanlarına dönüşlerine engel olmayı amaçladığı kaydedilen açıklamada, 1949’dan bu yana milyonlarca Filistin mültecisine hayati yardım sağlayan UNRWA’nın faaliyetlerinin bölgesel istikrar bakımından da büyük önem arz ettiğine işaret edildi.

Milyonlarca Filistinliye yardım sağlayan UNRWA, İsrail’in hedefinde

İsrail ordusu, 7 Ekim 2023’ten bu yana Gazze Şeridi’ne düzenlediği saldırılarda 231 UNRWA çalışanını öldürdü.

İsrail yönetimi, 7 Ekim 2023’te Gazze Şeridi’ne saldırılarının başlamasıyla eş zamanlı şekilde UNRWA’ya karşı karalama kampanyasına başlamış, sadece Gazze’de 12 bin çalışanı bulunan UNRWA’nın 14 çalışanının “7 Ekim saldırılarına katıldığı” iddiasıyla ajansın kapatılması gerektiğini savunmuştu.

Tel Aviv yönetimi, işgal altındaki Batı Şeria, Doğu Kudüs’ün yanı sıra Lübnan ve Ürdün’de Filistinli mültecilere destek olan; sağlık, eğitim, sosyal hizmetler alanlarında çoğu Filistinli 30 bin çalışanı bulunan ajansın kapatılması ve itibarsızlaştırılması için kampanya yürütmeyi sürdürüyor.

ORTADOĞU

BM Özel Komitesinden “Gazze” raporu: Soykırım tanımıyla uyuşuyor

Yayınlanma

Birleşmiş Milletler (BM) Özel Komitesi’nin yayımladığı raporda, İsrail’in Gazze’ye saldırılarının “soykırım tanımıyla uyuştuğu” belirtildi. Hamas da İsrail’in Gazze’nin kuzeyinde 41 günde 2 bin Filistinliyi öldürdüğünü duyurdu.

İsrail’in, işgali altındaki topraklarda, Filistinli ve diğer Arap halklarına yönelik insan haklarını etkileyen uygulamaları araştıran BM Özel Komitesi raporu yayımlandı.

Ekim 2023-Temmuz 2024 döneminde yapılan incelemelere dayanan raporda, Gazze’deki kitlesel sivil kayıplar ve Filistinlilere “kasıtlı” olarak dayatılan yaşamı tehdit eden koşullara dikkat çekildi. Raporda, söz konusu koşullar göz önüne alındığında İsrail’in Gazze’ye saldırılarının “soykırım tanımıyla uyuştuğu” kaydedildi.

İsrailli yetkililerin, Filistinlileri, yiyecek ve su gibi yaşamsal ihtiyaçlardan mahrum bırakan politikaları “açıkça” desteklediği belirtilerek şu ifade kullanıldı: “İnsani yardımın sistematik ve hukuksuz şekilde engellenmesi, İsrail’in, yardımları siyasi ve askeri kazanımlar için araçsallaştırma niyetini açıkça ortaya koymaktadır.”

Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin (UCM) bağlayıcı kararlarına rağmen insani yardımların engellendiğinin belirtildiği raporda, “İsrail kasıtlı olarak ölüme ve açlığa neden olmakta, açlığı bir savaş yöntemi olarak kullanmakta ve Filistin halkını toplu olarak cezalandırmaktadır” değerlendirmesi yer aldı.

İsrail’in hedefindeki UCM Başsavcısı’na “cinsel taciz” soruşturması

Raporda ayrıca, İsrail’in “kapsamlı bombalama” saldırılarının, Gazze’deki temel hizmetleri “yok ettiği” ve insan sağlığına kalıcı etkileri olacak “çevre felaketine” neden olduğu kaydedildi.

İsrail’in yapay zekâ destekli hedef sistemlerine ilişkin endişelerin de yer aldığı raporda, “(Bu durum), İsrail’in sivil ayrımı yapma ve sivil ölümlerini önlemek için yeterli önlemleri alma yükümlülüğünü göz ardı ettiğini göstermektedir” denildi.

İsrail’in 7 Ekim’den bu yana Gazze Şeridi’ne düzenlediği saldırılarda yaklaşık 17 bin 210’u çocuk, 11 bin 742’si kadın olmak üzere 43 bin 736 Filistinli öldü, 103 bin 370 kişi yaralandı.

Enkaz altında hala binlerce ölü olduğu bildirilirken, halkın sığındığı hastane ve eğitim kurumları hedef alınarak sivil altyapı da tahrip ediliyor.

“Generallerin Planı” kapsamında 41 günde 2 bin kişi katledildi

Öte yandan Hamas’tan yapılan açıklamada, İsrail ordusunun 41 gündür Gazze Şeridi’nin kuzey bölgesi olan Cibaliya, Beyt Hanun ve Beyt Lahiya’ya sürdürdüğü kuşatmasına ilişkin bilgi verildi.

İsrail’in 41 gündür kuşatma uygulayıp kara ve hava saldırıları düzenlediği Gazze’nin kuzeyinde, 2 bin Filistinlinin yaşamını yitirdiği, 6 bin kişinin yaralandığı ve yüzlerce kişinin enkaz altında kaldığı bildirildi.

Gazze’nin kuzeyinde yaşayan 80 bin Filistinlinin kuşatma altında mahsur kaldığına dikkat çekilen açıklamada, İsrail’in bölgede soykırım ve etnik temizlik gerçekleştirdiği kaydedildi.

“Generallerin Planı”nın mimarı: Ya teslim olacak ya açlıktan ölecekler

Açıklamada, “İsrail ordusu tüm barınma merkezlerini ve hastaneleri hedef aldı, sağlık personelini alıkoydu, ambulansları imha etti, tıbbi ve insani yardımların girişini engelledi” ifadesi kullanıldı.

Gazze Şeridi’nin kuzey bölgesi olarak bilinen Beyt Lahiya, Beyt Hanun ve Cibaliya’nın nüfusu 200 bin olarak tahmin edilirken, bunların yarısından fazlasının Gazze kentine göçe zorlandığı biliniyor.

Bu adımın, daha önce İsrail basınına yansıyan ve “Generaller Planı” olarak bilinen, İsrailliler için yerleşim yeri hazırlığı yapmak amacıyla Filistinlilerin Gazze’nin kuzeyinden tahliye edilmesi adına atıldığı düşünülüyor.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

Trump’a “hediye” mi sahadaki gerçek mi?

Yayınlanma

Netanyahu’nun, Trump’a erken dış politika “hediyesi” olarak Lübnan’da ateşkes önerisi sunmaya hazırladığı iddia edildi. İsrail’in ateşkes arayışının arka planında ise Lübnan’ın güneyinde verdiği ağır kayıplar ve ordunun savaşmak istememesi yer alıyor.

İsrail Stratejik İşler Bakanı Ron Dermer’in, ABD Başkanı seçilen Donald Trump ve damadı Jared Kushner’e Lübnan’da ateşkes anlaşmasını ilerletmek istediklerini ilettiği öne sürüldü.

The Washington Post gazetesinin üç mevcut ve eski İsrailli yetkiliye dayandırılan haberinde İsrail’in, Trump’a “erken bir dış politika zaferi kazandırmak amacıyla” Lübnan’da ateşkes anlaşmasını hızlandırmak istediği iddia edildi.

İsrail’in ateşkes isteğinin arka planında ise karadan işgal etmeye çalıştığı Lübnan’ın güneyinde ağır kayıplar vermesi ve ordunun Lübnan’da savaşmak istememesi yer alıyor. Washington Post haberinde ise İsrail’i ateşkes isteğine iten sahadaki bu gerçeklere değinilmedi.

İsrail ordusu Lübnan’da savaşmak istemiyor

Haberde İsrailli Bakan Dermer’in, ABD’de Trump ve damadı Kushner ile pazar günü Lübnan’da ateşkese ilişkin teklifi görüştüğü, akabinde ise Beyaz Saray’a giderek Biden yönetimi yetkilileriyle Lübnan ile ilgili mevcut görüşmeleri ele aldığı kaydedildi.

İsrailli bir yetkilinin, “İsrail’in Trump’a ocak ayında Lübnan konusunda bir hediye vereceğine ilişkin anlayış olduğu” yorumuna yer verilen haberde, bir başka İsrailli yetkiliye göre “Trump ile görüşmeler, Batı ve Rusya işbirliğini içeren İsrail’in Lübnan’da ateşkes önerisine” odaklandı.

Haberde, İsrailli yetkililere göre ateşkes teklifinin şartlarından birinin, Hizbullah’ın Litani Nehri’nin ötesine çekilmesi olduğu belirtilirken, İsrailli bir askeri yetkili ise ateşkes görüşmelerinin başarısızlığa uğraması halinde Lübnan’da kara saldırılarını artırmak için planların oluşturulduğunu söyledi.

Hizbullah’a yakın bir kaynağa göre “Hizbullah’ın geçici ateşkes kapsamında Litani Nehri’nin kuzeyine çekilmeye hazır olduğu” iddiasına yer verilen haberde, İsrailli bir yetkiliye dayandırılarak “Lübnan ordusunun, ABD ve İngiltere’nin gözetiminde, ilk 60 gün boyunca sınır bölgesinin kontrolünü sağlayacağı” ileri sürüldü.

Yedioth Ahronot gazetesi geçen hafta ismini açıklamayan ABD’li yetkililere dayandırdığı haberinde Trump’ın Biden yönetimine İsrail ile Hizbullah arasında ateşkese varılmasına ilişkin mesaj yolladığı ileri sürülmüştü.

WSJ: Hizbullah’ın direnişi İsrail için eziyete dönüşebilir

Lübnan’a karadan işgal etmeye çalışan İsrail ordusu, ağır kayıplar vermeye devam ediyor. Daha dün tek bir çatışmada 6 İsrail askeri öldürüldü. Üstelik Lübnan’a yönelik saldırılarının gerekçesi olan İsrail’in kuzeyindeki toplulukların evlerine dönmeleri sağlanamadığı gibi durum, İsrail açısından daha da kötüleşti. Lübnan’dan İsrail’e atılan füzeler ve İHA saldırıları İsrail’in iç kesimlerine yayıldı ve bu saldırılar her gün İsrail’in kuzeyi başta olmak üzere onlarca yerleşim yerinde sirenlerin çalması ve insanların sığınakları koşmasına neden oluyor.

Sahadaki bu durum karşısında son haftalarda İsrail ordusu, basına “Lübnan’da hedeflerin çoğuna ulaşıldığına” yönelik haberler servis etmeye başladı. Sızdırılan bu açıklamaların savaşın devamına karar verecek İsrail ordusuna bir mesaj olduğu tahmin ediliyor. İsrail ordusunun, Gazze cephesinde savaş devam ederken Lübnan’a kara operasyonu düzenlemesine itiraz ettiği de biliniyordu. İsrail’in ilan ettiği savaş hedeflerine ulaşılmasının imkansızlığı, ordunun “gönülsüzlüğü” ve verilen ağır kayıplarla birleşince İsrail hükümeti diplomasiyi yeniden öne almak zorunda kaldı.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

Katz’ın “Hizbullah” açıklaması Halevi’yi bile şaşırttı

Yayınlanma

Katz-Halevi

Netanyahu tarafından görevden alınan Yoav Gallant’ın yerine atanan İsrail’in yeni Savunma Bakanı Israel Katz’ın İsrail’in hedeflerinden birinin Hizbullah’ın silahsızlandırılması olduğunu açıklarken Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi şaşkınlığını gizleyemedi.

İsrail Lübnan’ın güneyinde karadan ilerlemeye çalışırken Washington ve Beyrut’ta İsrail ve Hizbullah arasındaki çatışmaların müzakere yoluyla sona erdirilmesine yönelik müzakereler sürüyor. Ancak İsrail’in yeni Savunma Bakanı Israel Katz, İsrail’in tüm hedeflerine ulaşana kadar savaşmaya devam edeceğini söyledi.

Genelkurmay Başkanı Korgeneral Herzi Halevi ile birlikte Kuzey Komutanlığı’nı ziyaret eden Katz, “Ateşkes yapmayacağız, ayağımızı gazdan çekmeyeceğiz ve savaşın hedeflerine ulaşılmasını içermeyen hiçbir düzenlemeye izin vermeyeceğiz” dedi.

Katz bu hedefleri “Hizbullah’ı silahsızlandırmak, Litani Nehri’nin ötesine itmek ve kuzey İsrail sakinlerinin güvenli bir şekilde evlerine dönmelerini sağlamak” olarak sıraladı.

Açıklamasının videosunda Halevi’nin Katz’ın Hizbullah’ı silahsızlandırmayı savaşın hedeflerinden biri olarak söylemesine şaşkınlıkla tepki verdiği görüldü, zira İsrail hükümetinin resmi olarak açıkladığı böyle bir hedefi bulunmuyor.

Katz, İsrail’in “[herhangi bir anlaşmayı] kendi başına uygulama ve her türlü terörist faaliyet ve örgüte karşı harekete geçme hakkı” konusunda ısrarcı olmaya devam edeceğini vurguladı ve “Şimdi tüm gücümüzle Hizbullah’ı vurmaya devam etmeliyiz” dedi.

6 İsrail askeri öldürüldü

Öte yandan Lübnan’ın güneyinde karadan işgalini ilerletmeye çalışan İsrail, Hizbullah’la girdiği çatışmada 6 askerini daha kaybetti. Çatışma, İsrail’in güney Lübnan’daki kara operasyonunu daha da genişleteceğini açıkladığı sırada, meydana geldi ve Lübnan’da kara işgalinin başlamasından bu yana İsrail’in tek günde verdiği en ağır kayıplardan biri oldu.

İsrail ordusundan yapılan açıklamada askerlerin Golani Tugayı’nın 51. Taburunda görev yaptıkları belirtildi. Ordunun soruşturmasına göre askerler Lübnan’ın güneyindeki bir köyde bir binanın içinde en az dört Hizbullah militanıyla girdikleri çatışmada öldürüldü.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English