Bizi Takip Edin

ORTADOĞU

İsrailli akademisyenlerden ABD’ye: Netanyahu’yu konuşturtmayın

Yayınlanma

İsrailli 500 akademisyen, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun ABD Kongresi’ne davet edilmesinin ülkelerinin yanı sıra “özgür dünyayı için risk taşıyan tehlikeli bir siyasi ve diplomatik adım olduğunu” açıkladı.

Jerusalem Post gazetesinde yer alan habere göre, 500 İsrailli akademisyen ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Mike Johnson’a Netanyahu’nun Kongre’ye davetinin iptal edilmesi çağrısıyla bir mektup gönderdi.

İsrailli akademisyenler, Netanyahu’nun ABD Kongresi’ne davet edilmesinin İsrail’in yanı sıra “özgür dünyayı için risk taşıyan tehlikeli bir siyasi ve diplomatik adım olduğu” değerlendirmesinde bulundu.

Netanyahu’nun 7 Ekim’deki başarısızlıklar nedeniyle sorumluluğu üstlenmediği belirtilen İsrailli akademisyenler, Kongre’ye davet edilmesinin İsrail Başbakanına destek anlamına geldiğini belirtti.

Netanyahu’yu kendi siyasi ve kişisel çıkarları için İsrail vatandaşlarını birbirine düşürmekle suçlayan İsrailli akademisyenler, “Onun tek çıkarı kendi gücünü korumak ve demokratik İsrail’i yeni bir diktatörlüğe dönüştürmektir” ifadesini kullandı.

İsrailli akademisyenler, “sinsi” olarak niteledikleri Netanyahu’nun Kongre’ye davet edilmesini kınadı ve davetin iptal edilmesi çağrısı yaptı.

Netanyahu’nun davet edilmesinin İsrail ile Hamas arasında müzakereleri devam eden esir takasını da zora sokabileceği değerlendirmesi yapıldı.

İsrail Başbakanı Netanyahu, 24 Haziran’da ABD Kongresine hitap edecek. Bu hitap için Washington’a gidecek olan Netanyahu, 7 Ekim’den bu yana ilk yurt dışı seyahatini de ABD’ye yapmış olacak.

Netanyahu’nun bu ziyaret kapsamında ABD Başkanı Joe Biden ile de görüşmesi öngörülüyor.

AMERİKA

ABD ordusu Gazze’deki ateşkes görüşmelerinin çökmesi halinde planlar hazırlıyor

Yayınlanma

ABD ordusu, İsrail ile Hamas arasındaki ateşkes görüşmelerinin çökmesinin daha geniş çaplı bir bölgesel çatışmayı tetikleyebileceği endişesiyle hazırlık yapıyor.

ABD Genelkurmay Başkanı General CQ Brown perşembe günü Financial Times’a (FT) verdiği demeçte, “Görüşmelerin durması ya da tamamen sona ermesi halinde bunun bölgedeki gerilimi nasıl etkileyeceğini ve böyle bir durumda hazırlıklı olmak için neler yapmamız gerektiğini düşünüyorum,” dedi.

Ukrayna temas grubunun Almanya’daki toplantısına giderken konuşan Brown, görüşmelerin başarısızlığa uğraması halinde bölgesel aktörlerin nasıl tepki vereceğini ve “potansiyel olarak yanlış hesaplama yoluna giren ve çatışmanın genişlemesine neden olan herhangi bir tür faaliyetlerini artırıp artırmayacaklarını” değerlendirdiğini söyledi.

Amerikalı general, “Çatışmayı nasıl genişletmeyeceğimize ama aynı zamanda güçlerimizi nasıl koruyacağımıza odaklanmış durumdayım,” dedi.

Rehine anlaşması hâlâ “yakın değil”

Brown’ın açıklamaları müzakerelerin çıkmaza girdiği bir dönemde geldi. İsrail ve Hamas, İsrailli rehinelerin ve Filistinli mahkumların serbest bırakılmasıyla ilgili ayrıntılar ve İsrail’in Gazze’nin Mısır sınırı boyunca uzanan ve Philadelphi koridoru olarak bilinen toprak şeridinde asker bulundurma ısrarı nedeniyle anlaşmazlık yaşıyor.

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken perşembe günü yaptığı açıklamada ABD’nin “önümüzdeki günlerde” İsrail ve Hamas ile “kalan soruların tam olarak nasıl çözüleceğine dair düşüncelerini” paylaşacağını söyledi. Ardından da “evet ya da hayır kararı vermenin taraflara bağlı olduğunu” ekledi.

ABD görüşmeler konusunda iyimser kalmaya çalışırken, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu kamuoyu önünde görüşmelerdeki ilerleme olduğu iddialarını reddetti ve perşembe günü Fox News’e verdiği demeçte bir anlaşmanın “yakın olmadığını” söyledi.

Üst düzey ABD’li yetkililer görüşmelerin %90 oranında tamamlandığını açıklamakla birlikte zor noktaların çözümsüz kaldığını kabul ediyorlar.

ABD Ulusal Güvenlik Konseyi Sözcüsü John Kirby perşembe günü yaptığı açıklamada “Aksilik, aksilik ve daha fazla aksilikle karşılaştık. Kuşkusuz, yönetim olarak bu anlaşmayı hâlâ sonuçlandıramamış olmaktan dolayı hayal kırıklığına uğramış durumdayız,” dedi.

Üst düzey bir ABD’li yetkili, geçen hafta Hamas’ın elinde bulunan altı İsrailli rehinenin ölümünün “[müzakere] sürecine bir aciliyet duygusu getirdiğini” fakat aynı zamanda “Hamas’ın herhangi bir anlaşma yapmaya hazır olup olmadığının da sorgulanmasına yol açtığını” ileri sürdü.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

Cezayir yarın cumhurbaşkanlığı seçimi için sandığa gidecek

Yayınlanma

Cezayir’de yaklaşık 24 milyon seçmen, yeni cumhurbaşkanlarını belirlemek için yarın sandığa gitmeye hazırlanıyor.

7 Eylül Cumartesi günü gerçekleşecek cumhurbaşkanlığı seçiminde, Cumhurbaşkanı Abdülmecid Tebbun, Sosyalist Güçler Hareketi’nden (FFS) Yusuf Uşiş ve Barış Toplumu Hareketi’nden (MSP) Abdulaali Hassani Şerif yarışacak.

Ancak Afrika basınına göre, Cezayirli pek çok seçmen mevcut durumu değiştirmeyeceğine inandıkları bir seçim konusunda kayıtsız hissediyor.

Görevdeki 78 yaşındaki Cumhurbaşkanı Abdülmecid Tebbun’un ikinci bir dönem daha görevde kalması bekleniyor ve seçmenler onun ya da diğer adayların önerileri konusunda çok az heyecan duyuyor.

Africa News’e konuşan bölge sakinlerinden Mourad Boulaam isteksizliğini şu sözlerle dile getirdi : “Her şeyden önce üç program da beni ikna etmedi. Hepsi aynı platforma sahip gibi görünüyor. Bu yüzden oy kullanmayacağım.”

Genç bir seçmen olan Walid Ait Hassan, 2019 seçimlerinden bu yana hiçbir gelişme olmadığını belirterek bu seçimin de bir değişim getirmesini beklemediğini ifade ediyor: “Bu seçimlerin 12 Aralık 2019’daki son seçimlerden hiçbir farkı yok. Kampanyalar vaatlerle dolu ama sonunda bunların sadece yalan olduğunu anlıyoruz.”

Ülkenin seçim otoritesi Tebbun’un karşısına çıkacak sadece iki adaya yeşil ışık yaktı: 57 yaşındaki İslamcı Abdulaali Hassani Şerif ve merkez sol muhalefet partisinden eski bir gazeteci olan 41 yaşındaki sosyalist Yusuf Uşiş.

Siyasi analist Tarık Hafid’e göre, asıl mesele kimin cumhurbaşkanı olacağı değil, “zira ana siyasi partilerin adresleri göz önüne alındığında hepimiz biliyoruz ki Abdülmecid Tebbun ikinci bir dönem daha kazanacak. Asıl mesele katılım oranı ve halk desteği olacak.”

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

Netanyahu neden Philadelphia Koridoru’nda ısrar ediyor?

Yayınlanma

Justin Salhani, Al Jazeera

İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıları sürerken hayatını kaybeden Filistinlilerin sayısı 41 bine yaklaştı. Philadelphia Koridoru ise ateşkes görüşmelerinde bir anlaşmazlık noktası haline geldi.

Mayıs ayı sonunda Hamas ve İsrail, İsrail’in Gazze’den çekilmesini, Gazze’de silahlı gruplar tarafından tutulan yaklaşık 90 esirin serbest bırakılmasını ve yüzlerce Filistinlinin İsrail hapishanelerinden salıverilmesini öngören bir anlaşmayı tartışıyordu.

Ancak İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu daha sonra Mısır sınırındaki 14 km’lik (8,5 mil) bir şerit olan Philadelphia Koridoru’nun kontrolünü elinde tutmak da dahil olmak üzere müzakere edilemez dört koşul ekledi.

Pazartesi günü Netanyahu şartlarını iki katına çıkardı: “Şer ekseninin Philadelphia Koridoruna ihtiyacı var ve bu nedenle [koridoru] kontrol etmeliyiz. Hamas bu nedenle orada olmamamız için ısrar ediyor, ben de bu nedenle orada olmamız için ısrar ediyorum.”

Ateşkesten kaçınmak mı?

Al Jazeera’ye konuşan analistler, Hamas’ın 7 Ekim’den önceki yıllarda Philadelphia üzerinden malzeme, hatta silah kaçırmış olabileceğini, ancak İsrail’in bunu kontrol etmekle ilgilenmediğini söyledi.

Bu da eleştirmenlerin Netanyahu’nun 11. saatteki talebinin gerçek bir güvenlik kaygısından çok Gazze’deki savaşı sürdürmekle ilgili olduğunu düşünmelerine yol açtı.

New York Üniversitesi’nden Filistin-İsrail uzmanı Zachary Lockman Al Jazeera’ye yaptığı açıklamada, “Bu noktada Netanyahu’nun kullandığı temelde bir bahane,” dedi.

“Bir rehine ya da ateşkes anlaşmasından kaçınmak için bulabileceği her türlü bahaneyi arıyor” ifadelerini kullandı.

Netanyahu, savunma bakanı ve Likud partisi üyesi Yoav Gallant gibi isimler tarafından eleştiriliyor.

The Times of Israel’e göre Gallant bakanlara “Rehinelerin hayatları pahasına Philadelphia Koridoruna öncelik vermemiz ahlaki bir rezalettir” dedi.

Bazı askeri yetkililer Netanyahu’nun kararını stratejik açıdan eleştirdi.

İsrail Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi, askerleri Philadelphia Koridoru’nda tutmanın onları “gereksiz riske” maruz bırakacağını söyledi.

Ödünç alınmış zaman

Analistlere göre Netanyahu uzatmaları oynadığının ve savaşın sona ermesinin başbakanlığının da sonu olabileceğinin farkında.

Al Jazeera’ye konuşan eski İsrail büyükelçisi ve hükümet danışmanı Alon Pinkas, “Netanyahu ulusal güvenlik ve dış politika konularında tam bir başarısız” diyor ve ekliyor: “Ama iyi bir siyasetçi.”

Analistler, bu nedenle Gazze’de, işgal altındaki Batı Şeria’da, Lübnan’da ve ötesinde, yeni bir seçimi kazanabileceğini hissettiği noktaya gelene kadar birden fazla ateşi yakmaya devam edeceğini söylüyor.

7 Ekim’de Hamas’ın İsrail’in güneyine düzenlediği saldırılarda 1.139 kişi ölmüş, yaklaşık 240 kişi de esir alınmıştı. Yaklaşık 90 esir hala Gazze’de tutuluyor ve çoğunun hayatta olduğuna inanılıyor.

İsrail’de kamuoyu ekim ayından bu yana inişli çıkışlı bir seyir izliyor.

Temmuz ayında yapılan bir ankete göre İsraillilerin yüzde 72’si Netanyahu’nun derhal istifa etmesini istiyordu.

Ancak geçen hafta yapılan bir başka anket Netanyahu’ya verilen desteğin en büyük rakibi Benny Gantz’ın yüzde 1 puan gerisinde olduğunu gösterdi.

Ancak Netanyahu için bu kazanç, Gazze’de altı İsrailli esirin cesedinin bulunduğu ve binlerce İsraillinin hükümeti protesto etmek için sokaklara döküldüğü pazar gününden önceydi.

“İsrail toplumu çok parçalı ve farklı taraflardan gelen bir öfke var. … Belki de Netanyahu, dışarıdan varoluşsal bir tehdit olduğu sürece ülke içindeki kargaşanın bu baskıyla bir arada tutulabileceğine inanıyor,” diyor Ortadoğu Küresel İlişkiler Konseyi üyesi Omar Rahman Al Jazeera’ye.

Ve ekliyor: “Bu baskılar ve tehditler ortadan kalkar kalkmaz, bölünmeler ve kenara çekilme çağrıları ve iç gerilim yeniden yükselecektir.”

Netanyahu Camp David’i değiştirmeye mi çalışıyor?

Gazze’deki İsrail postalları Hamas için anlaşma bozucu olsa da Philadelphia Koridoru başka bir taraf için de anlaşma bozucu.

Ateşkes görüşmelerinde arabulucu olan Mısır, iki ülke arasındaki anlaşmaları ihlal edeceği gerekçesiyle İsrail’in koridorda askeri varlık göstermesine karşı çıkıyor.

Ayrıca iç meseleleri de var. Mısırlılar katı bir şekilde Filistin yanlısı. Birçoğu hükümetlerinin daha fazlasını yapmasını istiyor ve sınırda silahlı bir İsrail varlığından hoşnut olmayacaktır.

Ancak Mısır İsrail’le ilişkilerini normalleştiren birkaç Arap ülkesinden biri olduğu için ne iç baskılar ne de İsrail’in Philadelphia talebini reddetmesi bu anlaşmaları sona erdirmekle tehdit etmesine neden oldu.

İki ülke 1979 yılında, dönemin Mısır Cumhurbaşkanı Enver Sedat ve İsrail Başbakanı Menahem Begin’i bir araya getiren Camp David Anlaşması’ndan bir yıl sonra barış anlaşması imzaladı.

İsrail ile bir Arap ülkesi arasındaki bu ilk barış anlaşması Mısır’ın ABD’den destek ve mali yardım almasını sağladı: Yılda 2.1 milyar dolar – 1.3 milyar dolar askeri yardım ve 815 milyon dolar ekonomik yardım. “Mısır’dan sesler yükseldi ama Camp David’den vazgeçmek istediğini sanmıyorum çünkü bu ABD ile olan bağına bağlı” diyor Lockman.

Ancak Mısır, İsrail’in Batı Şeria’daki eylemleri konusunda giderek daha fazla sesini yükseltiyor.

Mayıs ayında Güney Afrika’nın İsrail’e karşı Uluslararası Adalet Divanı’nda açtığı soykırım davasına katılan Mısır, İsrail’in Gazze nüfusunun yaklaşık yarısının yerinden edildiği güney Gazze vilayeti Refah’a saldırı düzenlememesi yönündeki uluslararası uyarıları görmezden geldiğini belirtti.

Salı günü Netanyahu’yu eleştirerek İsrail halkını yanlış yönlendirdiğini ve ateşkes müzakerelerini geciktirmek için bahaneler aradığını söyledi.

Netanyahu önceki gün Mısır’ı Philadelphia Koridoru’nun güvenliğini sağlamamakla, koridorun altına tüneller kazılmasına izin vermekle ve Hamas’a “oksijen” sağlamakla suçlamıştı.

Lockman, Mısır’ın “açıkça bundan mutsuz olduğunu ve bir tür anlaşma istediğini” söyledi ve Netanyahu aksi yönde ikna edilmediği sürece bunun “esasen kontrolleri dışında” olduğunu ekledi. Ancak mutsuz bir komşu ve iç ve uluslararası eleştiri ihtimali bile Netanyahu’yu Philadelphia talepleri konusunda şu ana kadar harekete geçirmedi.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English