Bizi Takip Edin

ASYA

Japonya’ya “sıradaki Ukrayna olursun” uyarısı

Yayınlanma

Japonya Başbakanı Kishida, G7 liderlerine Doğu Asya’nın “sıradaki Ukrayna”  olabileceğini söyledi. Global Times ise, “sıradaki Ukrayna sen olabilirsin” yanıtını verdi.

G7’nin bu yılki başkanlığını üstlenen Japonya’nın Başbakanı Fumio Kishida, geçtiğimiz hafta Almanya hariç tüm G7 ülkelerini ziyaret etti. Bu ziyaretlerde, “Doğu Asya’daki güvenlik ortamına ilişkin güçlü kriz duygusunu paylaştığını” ifade eden Kishida, “yükselen Çin’e” ve “sıcak tehdit” Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti’ne (KDHC) karşı birleşik bir cephe çağrısı yaptı.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’a Avrupa ve Hint-Pasifik’in güvenliğinin bölünmez olduğunu söyleyen Kishida, İngiltere Başbakanı Rishi Sunak ile karşılıklı askeri erişimin kolaylaştırılması konusunda bir anlaşma imzaladı ve İtalyan lider Giorgia Meloni ile savunma bağlarını güçlendirme konusunda anlaştı.

Batılı güçlere, Doğu Asya’nın “bir sonraki Ukrayna” olabileceğini söyleyen Kishida, her iki bölgedeki (Avrupa ve Hint-Pasifik) güvenlik kaygılarının “birbirinden ayrılmaz” olduğunu belirtti ve Japonya’nın “Çin’den kaynaklanan riskler” konusunda müttefiklere ve “benzer düşünen ülkelere” güvenebilmesi gerektiğinin altını çizdi. Washington ile ise nükleer kabiliyetlerini geliştirme konusunda görüşmelerini sürdürüyor.

“ABD’nin stratejik çizgisini takip edersen…”

Kishida’nın, Doğu Asya’nın “sıradaki Ukrayna” olabileceğini vurguladığı Batı turu sonrası Global Times’ta (GT) yayımlanan makalede, Japonya’nın, ABD’nin stratejik çizgisini takip ettiği takdirde kendisini ‘Asya’nın Ukraynası’ haline getirme riskini aldığı yorumu yapıldı.

Japonya’nın sözde dış tehditler bahanesiyle giderek daha fazla militarize olmasını haklı çıkarmaya çalıştığı belirtilen makalede, Japonya’nın ABD’nin stratejisini izleyerek bölgesel durumu tehlikeye attığı vurgulandı.

Makalede, savunma stratejisini ABD ile tamamen uyumlu hale getirmeyi hedefleyen Japonya’ya sert bir uyarı yapılıyor: “Japonya, Asya-Pasifik bölgesinde ABD’nin piyonu gibi hareket ederek sorun çıkarmaya devam ederse, kendisini ABD’nin kurbanı, hatta Doğu Asya’nın Ukraynası olarak bulabilir.”

Japon Başbakan, Rusya-Ukrayna savaşının başlangıcında da aynı benzetmeyi kullanmıştı: “Doğu Asya yarının Ukraynası’dır.”

Japonya seçeneklerini çeşitlendiriyor

Ziyareti sırasında başta ABD olmak üzere Batılı müttefiklerinden, Japonya’nın yeni savunma stratejisine destek isteyen Kishida, ayrıca Hint-Pasifik bölgesine daha fazla eğilmelerini talep etti. Kishida’nın bu taleplerinin hedefinde ise en başta Çin geliyor. Çin’in bölgede artan etkisini ve KDHC’nin füze denemelerini gerekçe göstererek, Batılı güçleri bölgeye davet eden Kishida, diğer yandan hem bölgesel hem de küresel düzeyde askeri ittifaklarını da geliştirmeye çalışıyor.

Konuyla ilgili The Japan Times’a değerlendirmelerde bulunan Singapur merkezli Uluslararası Stratejik Araştırmalar Enstitüsü kıdemli üyesi Euan Graham, Japonya’nın ABD’ye tamamen güvenemeyeceğini, Trump döneminde ikili ilişkilerin sorgulandığını dolayısıyla Tokyo’nun olası bir başkan değişikliğinden endişe ettiğini dile getirerek, Kishida’nın bu yüzden başka yardımlar aradığını ve G7 ülkelerinin burada devreye girdiğini söyledi.

Nitekim Kishida, ziyaretteki konuşmasında, “Çin ile ilişkileri yönetirken Japonya, ABD ve Avrupa’nın birlikte çalışması kesinlikle gerekli” ifadelerini kullanmıştı.

Avustralya Ulusal Üniversitesi Strateji ve Savunma Çalışmaları Merkezi’nde doçent olan Amy King’e göre ise, Japonya’nın Avustralya ve Birleşik Krallık gibi ortaklara erişimi, ABD’nin Asya-Pasifik’teki gücünün azalmaya başlaması durumunda da bir sigorta işlevi görüyor. “Birlikte hareket ettiği ortakları çeşitlendiren Japonya. Artık tüm yumurtalarını ABD sepetine koymak istemiyor.”

ASYA

Hindistan ve ABD, Bangladeş’te karşı karşıya

Yayınlanma

Bangladeş çalkantılı bir siyasi atmosferde genel seçimlere hazırlanıyor. Ülke içi huzursuzlukların yanı sıra ülke dışından da müdahaleler geliyor.

Özellikle de Hindistan ve ABD’nin, 7 Ocak’ta genel seçimlere gidecek olan Bangladeş’te farklı çıkarları ve diplomatik yaklaşımları öne çıkıyor. Çin ise Washington’ı seçimlere müdahale ettiği gerekçesiyle eleştiriyor.

Hem Washington hem de Yeni Delhi, Bangladeş’in demokratik ve istikrarlı bir ülke olmasını desteklediklerini söylüyor. Ancak hali hazırda muhalefetin boykotu, seçim yolsuzluğu tartışmaları ve işçi grevleriyle sarsılan ülkede özellikle de Washington’ın eylemleri tersine istikrarsızlığı derinleştiriyor.

Sosyal Demokrat olan Bangladeş Başbakanı Şeyh Hasina ve partisi Awami Birliği, dördüncü dönem arayışında. ABD ise muhafazakar olan muhalefetin tutumunu destekleyerek şaibeli bir oylamaya müsamaha göstermeyeceğine işaret etti ve sözde ‘demokratik sürecin baltalanmasından sorumlu ya da suç ortağı’ olduğu düşünülen kişilere vize kısıtlamaları getirdi.

Hindistan ise Bangladeş’teki seçimleri “bir iç mesele” olarak nitelendirdi. Hindistan Dışişleri Bakanı Vinay Mohan Kwatra bu ayın başlarında basına yaptığı açıklamada “Bangladeş’in yakın dostları ve ortakları olarak, Bangladeş’teki demokratik sürece saygı duyuyoruz ve ülkenin istikrarlı, barışçıl ve ilerici bir ulus vizyonunu desteklemeye devam edeceğiz” dedi.

Yeni Delhi Hasina’yı genel olarak güvenilir bir ortak olarak görüyor.

Hindistan’ın ayrıca, şu anda ocak seçimlerini boykot eden muhalefetteki Bangladeş Milliyetçi Partisi (BNP) ile de bir sürtüşme geçmişi var.

Geçmişte BNP, Hindistan’ın kuzeydoğusundaki Assam eyaletinde silahlı ayrılıkçı bir örgüt olan Asom Birleşik Kurtuluş Cephesi (ULFA) gibi Hintli isyancı grupların ve benzer örgütlerin Bangladeş’ten faaliyet göstermesine izin vermek ve hatta teşvik etmekle suçlanmıştı. BNP ayrıca Hindistan ile ticaret, enerji, bağlantı ve güvenlik alanlarında işbirliği yapmaktan kaçındı.

Hasina bu eğilimi tersine çevirdi ve Hindistan’la, Hintli mevkidaşı Narendra Modi ile güçlü bir ilişki de dahil olmak üzere sağlam bir ortaklık kurdu.

Hindistan diplomatik çevrelerinde BNP’ye yönelik eleştiriler yaygın; buna son dönemde yaşanan ve birçok kundaklama vakasının yanı sıra göstericilerle polis arasında çatışmaların yaşandığı olaylar da dahil.

Hindistan’ın Bangladeş’teki eski yüksek komiseri Veena Sikri, “Tüm tarafların protesto hakkı vardır, ancak bu protestolar barışçıl olmalıdır” diye açıklama yapmıştı.

Sikri ayrıca BNP’nin 2014 yılında seçimleri boykot ettiğini ancak daha sonra seçimleri katılımcılıktan uzak ve demokratik olmamakla eleştirdiğini belirtti. Sikri, “Bu doğru değil” dedi.

Washington’ın sert tavrının sebebi Çin

Bazı Hintli gözlemciler ise Washington’un Hasina’ya karşı sert tavrını şaşkınlıkla karşıladı. Hindistan’ın eski dışişleri bakanlarından Kanwal Sibal “ABD Hasina’ya baskı yaparak Bangladeş ile ilişkilerimizi zorlaştırıyor” dedi ve ekledi: “En büyük bölgesel başarımız Hasina yönetimindeki Bangladeş’le ve Hasina Amerika’nın gözüne girmiş değil.”

Bazı uzmanlara göre ise, Washington’ın sert tavrının sebebi Çin faktörü. Son yıllarda Çin, Bangladeş’e büyük yatırımlar yapıyor.

Çin, Bangladeş’in en büyük savunma tedarikçisi olmasının yanı sıra önemli bir ticaret ortağı ve yatırımcı.

Pekin ayrıca , ABD’yi Bangladeş’teki seçimlere müdahale ettiği için eleştirdi.

Bengal Körfezi’ndeki konumuyla ABD’nin Hint-Pasifik stratejisi için önemli bir ülke olan Hasina liderliğindeki Bangladeş ile Çin arasındaki derinleşen ilişki Washington’un hoşuna gitmiyor.

Hasina, Bangladeş’in hazır giyim endüstrisi için kilit bir pazar ve önemli bir yatırımcı olan ABD ile ilişkileri geliştirmek için bazı çabalar sarf etti. Ancak bu çabalar Washington için yeterli olmadı.

Hindistan’ın bakış açısına göre ise bu durum Dakka ve Hasina’yı daha da kendilerine yakınlaştırmak için bir sebep. Yeni Delhi, iktidarın BNP’ye geçmesinin kendi etkisini zayıflatacağından endişe ediyor.

Eski Hindistan Dışişleri Bakanı Sibal, BNP’nin bir şekilde iktidara dönmeyi başarması halinde bunun Hindistan-Bangladeş ilişkilerinin dinamizmini etkileyebileceğinden endişe ettiğini dile getirdi.

Okumaya Devam Et

ASYA

Xi’nin Şanghay turu finans sektörüne ‘güven’ verdi

Yayınlanma

Perşembe günü Şanghay’da bir araya gelen iş dünyası liderleri, işçiler ve analistler, Çin Devlet Başkanı Xi Jinping’in Şanghay’a gerçekleştirdiği inceleme gezisinin ülke için en önemli üç politika önceliğinin altını çizdiğini söyledi: yüksek kaliteli finansal kalkınma, bilimsel ve teknolojik (sci-tech) inovasyon ve insanların geçim kaynaklarının iyileştirilmesi.

Xi, salı ve çarşamba günleri kadar Şanghay’da bir inceleme gezisi yaptı. Xinhua Haber Ajansı’nın bildirdiğine göre Xi gezisi sırasında Şanghay Vadeli İşlemler Borsası’nı, Şanghay’ın bilim-teknoloji inovasyonlarıyla ilgili bir sergiyi ve devlet destekli bir kiralık konut topluluğunu denetleyerek kentin uluslararası bir finans merkezi olarak rekabet gücünü güçlendirme, kenti uluslararası bir bilim-teknoloji inovasyon merkezi haline getirme ve devlet destekli kiralık konut projeleri inşa etme çabaları hakkında bilgi aldı.

Perşembe günü Xinhua’ya göre Xi, Yangtze Nehri Deltası’nın entegre kalkınmasının ilerletilmesine ilişkin bir sempozyuma başkanlık ederken, Yangtze Nehri Deltası’nın entegre kalkınmasında “yeni büyük atılımlar” yapma ve bölgenin “Çin modernleşmesinin sürdürülmesindeki öncü ve örnek rolünü geliştirme” çabalarını vurguladı.

İş dünyası liderleri, çalışanlar ve analistlere göre bu inceleme gezisi, ülkenin en önemli ekonomik kalkınma önceliklerine dair bir başka “güçlü sinyal” ve ana ekonomik merkezdeki ve ülke genelindeki işletmelere ve çalışanlara “derin bir teşvik” sundu.

Şanghay merkezli Hwabao WP Fund Management Co’da yönetici olan Li Huiyong perşembe günü Global Times’a verdiği demeçte “Şanghay’daki finans sektöründeki tüm meslektaşlarım Xi’nin ziyaretinden büyük heyecan duyuyor ve Şanghay’ın finans kurumlarındaki uygulayıcıların hepsi bu konu hakkında konuşuyor” dedi ve inceleme turunun Şanghay’ın uluslararası bir finans merkezi olarak statüsünü geliştirmesi için bir yön gösterdiğini belirtti.

Xi, Çin’in ticaret merkezi Şanghay’a gidiyor

Merkezi Mali Çalışma Konferansı pratiği

Xi’nin gezisi, ekim ayı sonunda düzenlenen ve mali denetimin “kapsamlı bir şekilde güçlendirilmesi, mali sistemin iyileştirilmesi, mali hizmetlerin optimize edilmesi, risklerin önlenmesi ve çözülmesi, Çin özelliklerine sahip mali kalkınma yolunun şaşmaz bir şekilde izlenmesi ve yüksek kaliteli mali kalkınmanın teşvik edilmesini” vurgulayan Merkezi Mali Çalışma Konferansı’ndan yaklaşık bir ay sonra gerçekleşti.

Şanghay Finans ve Ekonomi Üniversitesi profesörlerinden Xi Junyang, Global Times’a verdiği demeçte, Merkezi Finans Çalışma Konferansı’nda ilk olarak Çin’i bir finans merkezi haline getirme hedefinden bahsedildiğini ve bu bağlamda Şanghay’ın ana finans merkezi statüsünün daha da öne çıktığını söyledi. Karmaşık uluslararası ortam karşısında, “finansal kalkınmaya ve reel ekonomiye yönelik finansal desteğe daha fazla vurgu yapılması büyük önem taşıyor” dedi.

Şanghay, 2022 Küresel Finans Merkezleri Endeksi’nin son sıralamasında altıncı sırada yer alarak dünya çapında bir finans merkezi haline geldi. Şanghay’ın resmi verilerine göre, 2023 yılının ilk üç çeyreğinde şehrin ana finans piyasalarının cirosu bir önceki yıla göre yüzde 15 artarak 2,546.08 trilyon yuan’a (356.64 trilyon $) ulaştı.

Okumaya Devam Et

ASYA

Çin, Sincan’la Orta Asya arasındaki ticareti artırmak için dünyanın en uzun tünelini inşa ediyor

Yayınlanma

Çin, günümüz standartlarına göre dünyanın en uzun karayolu tünelini inşa ediyor. South China Morning Post’un haberine göre, bu proje gezegenin en uzun sıradağlarından biri olan Tianshan Dağları’nı geçecek ve ülkenin Sincan Uygur Özerk Bölgesi ile uzmanların dış ticaret için giderek daha belirleyici bir alan olduğunu söylediği Orta Asya arasındaki alışverişler için “yeni yollar açacak”.

Çin Devlet medyası, Urumçi-Yuli Otoyolu’nun önemli bir bölümü olan Tianshan Shengli tünelinin, bölgenin güney ve kuzey yarıları arasında çok önemli bir ulaşım bağlantısı görevi göreceğini yazdı.

Ekim 2025 sonunda trafiğe açıldığında, Tianshan Dağları boyunca seyahat süresini yaklaşık 20 dakikaya indirecek ve bölgenin en kalabalık iki şehri olan başkent Urumçi’den Korla’ya yolculuk yedi saatten fazla süreden yaklaşık üç saate inecek.

Tamamlandığında toplam uzunluğu 22.1 km (13.7 mil) olması beklenen tünel, şu anda yapım aşamasında olan en uzun tünel olma özelliğini taşıyor.

South China Morning Post’a konuşan The Economist Intelligence Unit’te ekonomist olan Xu Tianchen “Tünelin tamamlanması Sincan’ın az gelişmiş bölgesindeki ticarete ve ekonomik büyümeye kesinlikle fayda sağlayacaktır” dedi.

Çin, Orta Asya ile daha yakın diplomatik ve ekonomik bağlar kurdukça, bölgenin hem nihai pazar hem de geçiş noktası olarak giderek daha önemli bir dayanak noktası haline geleceğini belirten Xu, Çin-Kırgızistan-Özbekistan demiryolunun inşası da dahil olmak üzere bağlantıyı artırmak için daha fazla altyapı geliştirilmesinin muhtemel olduğunu sözlerine ekledi.

Eyalet hükümetine bağlı bir düşünce kuruluşu olan Guangdong Reform Derneği’nin yönetim kurulu başkanı Peng Peng, gelişmiş ulaşım ağlarının Sincan’ın Orta Asya ile daha geniş altyapı bağlantılarını güçlendireceğini söyledi.

“Demiryolları, karayolları ve havacılık için halihazırda çok sayıda kanal varken, grup turizmi ve kendi kendine rehberli seyahat gibi kültürel alışverişler nispeten azdır. Yeni yol ticaret yöntemlerini çeşitlendirebilir ve hatta daha fazla kültür ve turizm alışverişine kadar uzanabilir,” dedi Peng.

Urumçi gümrüklerine göre bölgenin dış ticareti bir önceki yıla göre yaklaşık %50 artışla 287 milyar yuan (40,5 milyar ABD$) gibi rekor bir seviyeye ulaştı ve eylül ayı itibariyle 2022 yılı toplamını aştı.

Sincan ayrıca bu ayın başlarında yeni bir serbest ticaret merkezi planlarını açıkladı.

Çin kabinesi Devlet Konseyi’nin web sitesinde yayınlanan bir bildiriye göre, bölgenin üç bölümünde – Kaşgar, Khorgos ve Urumçi – bir pilot program uygulanacak ve Sincan’ın resmi olarak bir serbest ticaret bölgesi haline gelmesi beş yıl kadar sürebilir.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English