Bizi Takip Edin

AMERİKA

Joe Biden’ın Elon Musk sancısı

Yayınlanma

Teknoloji startuplarına yönelik ilginin Silikon Vadisi Bankasının (SVB) iflasından sonra artması beklenir bir şey. Zira bu bankanın müşterilerinin önemli bir kısmı Pentagon’la bağı olan taşeron startuplar. Bu meseleye şu yazıda değinmiştik.

Bu alanda faaliyet yürüten şirketleri devletle daha sıkı ilişkili hale getirmek için bir girişim de başlatılmış durumda. Elbette, bu girişimin hedefinde Pentagon’a çok sayıda iş yapan Elon Musk var.

Bloomberg’de çıkan bir değerlendirmeye göre, Musk Twitter’ı satın aldığından beri, Biden yönetim için ‘baş ağrısı’ olarak görülüyor.

Nakliye, uzay ve havacılık, sağlık, telekomünikasyon ve sosyal medya sektörlerinde çeşitli derecelerde devletle kesişen işlevlere sahip şirketlerin Musk’ın kontrolünde olması işleri karmaşıklaştırıyor.

Konu hakkında yorum yapan bir ABD’li yetkili, Musk’ın şirketi Tesla’yı ‘Amerikan iştiraki olan bir Çin şirketi’ olarak tanımlıyor.

Şirketin Şangay’daki fabrikası geçen yıl küresel üretiminin yarısından fazlasını gerçekleştirirken, Biden da Musk’ın yurtdışı bağlantılarının ‘incelenmeye değer’ olduğunu söylüyor.

Ukrayna savaşını bitirmeyi isteyen ve Çin ile Tayvan’ın birleşmesi için plan hazırlayan Musk hakkında konuşan Virginia’nın Demokrat senatörü Mark Warner, “Komünist Partinin cömertliğine Elon Musk kadar bağımlı başka bir Amerikalı olduğunu sanmıyorum,” demişti.

Musk ve şirketleri federal kurumların incelemelerine maruz kalıyor. Örneğin, tweetleri nedeniyle Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu ile olan kavgası devam ediyor ve Adalet Bakanlığı, SEC ve Ulusal Karayolu Trafik Güvenliği İdaresi şirketin otomatik sürüş iddialarını inceliyor.

Cumhuriyetçi dönüş

Öte yandan Musk, Cumhuriyetçilerle olan bağını da güçlendiriyor. California’daki SpaceX operasyonlarına ev sahipliği yapan Cumhuriyetçi Temsilciler Meclisi Başkanı Kevin McCarthy ile yakın ilişkiler kuran milyarder, geçen yıl McCarthy ile Wyoming’deki tatil köyünde vakit geçirdi ve Ocak ayında doğum gününü bizzat kutladı.

SpaceX, 2022’de aldığı yaklaşık 3 milyar dolarlık işle birlikte ABD hükümet sözleşmelerinin devi konumuna geldi.

Musk ve şirketin lobicileri, senatörlerin desteğini almak için yıllarca Kongrede çalıştı ve SpaceX, savunma devleri Boeing ve Lockheed Martin’in uzun süredir devam eden ortak girişimiyle rekabet etme hakkı için Hava Kuvvetlerine dava açtı.

Musk, 2020 yılında Biden’a ‘tereddütle’ oy verdiğini söylemişti. 2024 seçimleri için ise Florida’nın Cumhuriyetçi Valisi Ron DeSantis’e işaret etti. Musk, Kasım ayındaki ara seçimlerde takipçilerini Cumhuriyetçilere oy vermeye çağırırken, DeSantis’i ‘mantıklı ve merkezde’ olarak tanımlamıştı.

Öte yandan Elon Musk ile Biden yönetiminin birbirine bağımlı olduğu da akılda tutulmalı. Beyaz Saray’ın temiz enerji dönüşüm planında elektrikli araçların önemli bir yeri var ve Tesla bu konuda dünyanın öncülerinden.

Şubat ayında Tesla’nın şarj istasyonlarını diğer markalara da açma kararı almasını sağlayan Beyaz Saray, daha sonra şirketin Buffalo, New York’taki fabrikasında sendikalaşmaya çalışan işçilerin kovulması ile birlikte şaşkına döndü.

Joe Biden, kendisini ABD tarihinin sendikalaşmaya en çok önem veren başkanı olarak lanse etmeye çalışıyor. Elon Musk’ın şirketleri ise, sendikalaşmaya asla izin vermeyen bir siyaset takip ediyor. Bu, Cumhuriyetçi ‘serbest piyasa’ ideolojisiyle de uyumlu görünüyor.

Pentagon’la derinleşen bağlar

Musk’ın şirketlerinin ABD Savunma Bakanlığının en büyük yüklenicisi haline gelmesi, işleri iyice karmaşıklaştırıyor.

Geçen Ekim ayında Wall Street Journal’da (WSJ) yayınlanan bir haberde, Ukrayna konusundaki Starlink anlaşmazlığına rağmen, Pentagon’un, SpaceX uydu kapasitesinin kullanımını genişletmeye hazırlandığı yazıyordu.

WSJ’nin ele geçirdiği hükümet belgelerinde, Pentagon-SpaceX ilişkilerinin, Starlink’in kilit bölgelerde baskın bir oyuncu olduğu uydu hizmetlerine doğru büyümeye hazırlandığı belirtiliyordu.

Haberdeki ilginç noktalardan biri de, aralarında Avrupa operasyonlarını yürüten ve Hava Kuvvetlerinin jet avcı uçaklarının çoğunu uçuran komutanlık da dahil olmak üzere en az üç Hava Kuvvetleri komutanlığının, Starlink donanımı ve hizmeti için yapılan sözleşmeleri, Starlink’in rakiplerine göre avantajlı olduğunu söyleyerek gerekçelendirmesi. 

Bu, ABD’nin Avrupa Komutanlığının (EUROCOM) SpaceX ile olan derin bağlarına işaret ediyor.

Öte yandan Pentagon’un diğer birimleri de Starlink ile sözleşme yapmak istediklerini açıklamışlardı.

Starlink, alçak dünya yörüngesinde (LEO) uydu işleten ve hem Avrupa hem de Afrika’da internet bağlantısı sağlayabilen tek şirket. ABD Hava Kuvvetlerinin Avrupa ve Afrika komutanlığı tarafından hazırlanan bir belgeye göre, şu anda Ukrayna’da kullanılan tek LEO uydu ağı sağlayıcısı da Starlink.

Elon Musk’ın, Starlink’ib Ukrayna’yı sonsuza kadar fonlamasının akılcı olmayacağını söylemesinin ardından başlayan tartışma Pentagon ile şirket arasındaki görüşmelerin ardından çözülmüştü.

Musk daha önce attığı bir tweette SpaceX’in bu hizmet için fon talebini geri çektiğini belirtmişti. Musk’ın iddiasına göre şirketin Ukrayna operasyonları ayda 20 milyon dolara mal oluyordu.

Musk ile Pentagon arasındaki ilişkilerde mali boyut dudak uçuklatıyor. Örneğin, Hava Kuvvetleri Araştırma Laboratuvarı ile SpaceX arasında 2018 yılında imzalanan 28,7 milyon dolar değerindeki bir sözleşme, hava taşıtları da dahil olmak üzere internet bağlantısı deneylerine odaklanıyor.

Silikon Vadisi hayranı bakanlar

Elon Musk’ın 2016 yılında dönemin Savunma Bakanı Ash Carter ile buluşması bir hayli dikkat çekmişti.

Esas dikkat çekici olan şey, Carter’ın 20 yılda Silikon Vadisini ziyaret eden ilk bakan olmasıydı. 

Vaktinde Mashable’da çıkan bir makalede, Carter’ın ‘Silikon Vadisinin bir hayranı’ olduğu belirtiliyor ve bölgenin ‘inovatif’ yapısının Pentagon’un teknolojik olarak ileri seviyede kalmasına yardımcı olacağı vurgulanıyordu.

Carter, Pentagon’u Silikon Vadisine açan bakan olarak nitelendirilebilir. Tersinden, Musk da federal hükümet kurumlarından aldığı sözleşmelerle yükseldi denebilir. Nitekim, NASA, Musk’ın yükselişindeki en önemli ortaklardandı. Bir röportajında Musk, NASA’dan kazandıkları 1,5 milyar dolarlık ihalenin şirketi kurtardığını söylüyordu.

Carter’ın Pentagon’u ‘Silikon Vadisinin suretinde yeniden yapılandırma’ hayalinin en önemli parçası olan Savunma İnovasyon Biriminin ilk lideri Raj Shah, eski bir F-16 pilotu olduğu gibi aynı zamanda bir Silikon Vadisi girişimcisi idi.

SVB’nin iflası ve Musk’ın tutumu

SVB’nin iflasının ardından, Amerikan Merkez Bankası Fed’in faiz artırma politikasına yönelik muhalefet de yükseldi.

SVB’nin en önemli müşterileri, Silikon Vadisinde Pentagon’a iş yapan teknoloji startupları. Nitekim, SVB’nin Fed, federal hükümet ve regülatör kurum FDIC tarafından ‘kurtarılmasında’ Pentagon’un önemli rolü olduğu iddia edilmişti.

Özellikle küçük ve orta büyüklükteki bankaların yaşadığı risklere dikkat çekilirken, bu bankaların toplam kredilerdeki payının bir hayli önemli olduğu hatırlatılıyor.

Musk da Fed’e çağrı yaparak, kurumun küçük ve orta büyüklükteki bankaların batmasını engellemesi gerektiğini düşünenlerden. 

Bu kapsamda Musk, geçen haftaki Fed kararından önce attığı tweette, politika faizinin 50 baz puan düşürülmesi gerektiğini söylemişti.

Musk, geçen Ekim ayında yaptığı bir açıklamada da ABD’de enflasyondan çok deflasyonun olduğunu ileri sürmüş ve “Bu noktayı Fed’e tekrar tekrar anlatacağım. Fed dinlemiyor çünkü ön camdan dışarı bakmak yerine dikiz aynasına bakıyor,” demişti.

Yapay zeka araştırmalarında devletle daha çok işbirliği çağrısı

Elon Musk’ın önem verdiği bilinen yapay zeka araştırmaları üzerine yaptığı çağrı da dikkat çekici.

Fırtınalar koparan ChatGPT’nin geliştiricisi OpenAI’ın kurucularından olan Musk, daha sonra şirketten ayrılmıştı. OpenAI, şu anda fiili olarak Microsoft’un kontrolünde.

ChatGPT’ye rakip olarak Alphabet’in (Google) yayınladığı Bard da üretici yapay zeka alanında rekabeti kızıştırıyor. ‘Beş Büyükler’ olarak bilinen tüm ABD’li teknoloji tekelleri, yapay zeka araştırmalarına büyük paralar harcıyor.

Musk ve bir dizi şirket yöneticisinin yapay zeka araştırmalarını altı aylığına durdurma çağrısı ise, ‘etik’ kaygılardan öte Amerikan sermayesindeki iç rekabete işaret ediyor. Daha önce Amerikan ordusunun bir konferansında, Hava Kuvvetleri Komutanının karşısında ‘inovasyon’ alanında rekabetin önünü açılması gerektiğini savunan Musk’ın bu fikrini etik kaygılarla değiştirdiğini söylemek mümkün değil. 

Nitekim Musk, ay başında Tesla’nın ‘Yatırımcı Günü’nde yaptığı konuşmada, yapay zekanın ‘düzenleyici bir otorite’ tarafından denetlemesi ve ‘kamu yararı’ çerçevesinde faaliyet yürütmesinin garanti altına alınması gerektiğini söylemişti.

Elektrikli araçları için yapay zeka destekli otomatik pilot testleri yapan bir şirketin sahibi, regülasyonu etik kaygılarla değil, tekelleşme kaygıları ile istiyor olmalı. 

Bir de Pentagon’un kaygıları… Geçen Mayıs ayında, Atlantik Konseyi’nin düzenlediği bir konferansta konuşan Pentagon’un yapay zeka şefi Michael Groen, Çin’in 2030 yılına kadar yapay zeka alanında dünyaya hükmetmeyi hedeflediğini ileri sürmüş ve bu yıla kadar yapay zekanın toplamda 16 trilyon dolarlık bir endüstri haline geleceğini öngörmüştü.

Groen’e göre Pentagon bir koordinasyon organı olmanın ötesine geçip bu alan ‘yapıcı’ bir kurum haline gelmeliydi ve bakanlık, bu meydan okumayla yüzleşmek için ‘kendini başta yapmalıydı.’

Groen’in tüm konuşması, yapay zeka araştırmalarını Pentagon için ‘asil’ hale getirmeye ve bunun için gerekli düzenlemeleri yapmaya ayrılmıştı. Yani bakanlık, biraz zaman istiyordu. Tıpkı Elon Musk ve arkadaşları gibi.

Uyuşmazlık çizgileri ve uzlaşı ihtimali

Musk ve bağlı bulunduğu Pentagon kontratlarının ‘serbest piyasa’ ile ‘devlet müdahalesi’ arasındaki ayrımları silikleştirdiği görülüyor. Cumhuriyetçilerin başını çektiği piyasa ideolojisine sahip görünen Musk, bir anda devlet müdahalesini savunur hale gelebiliyor.

Biden’ın baş ağrısı olsa bile, Musk’ın ‘yeşil dönüşüm’ kapsamında üstlendiği rol azımsanacak gibi değil. Nitekim, Biden’ın önerdiği daha kapsamlı bir devlet-şirket bütünleşmesi, Tesla’nın patronunun itiraz edeceği bir şey değil. Bu noktada, Biden ve Demokratların savunduğu sözde ‘ilerici’ gündemin sermaye tarafından delik deşik edilmesi, veya devlet-şirket bütünleşmesi perçinlenirken kavganın bu kültür alanında verilmesi muhtemel görünüyor. Uzlaşmanın zemini ise ancak ekonominin askerileştirilmesi-devletle bütünleştirilmesi olabilir.

AMERİKA

LinkedIn kurucusu Hoffman, Harris’ten FTC şefi Khan’ı kovmasını istedi

Yayınlanma

LinkedIn’in kurucusu milyarder Reid Hoffman birkaç gün önce Kamala Harris’in seçim kampanyasına 10 milyon dolar bağışladı ve çok daha fazlasını vaat etti.

Dün CNN’e konuşan Hoffman Harris’ten istediklerini sıraladı. Milyarder, Harris’in Biden’ın gümrük vergisi ve antitröst rejimlerini sona erdirmesi ve Federal Ticaret Komisyonu (FTC) Başkanı Lina Khan’ı kovması gerektiğini söyledi.

Bu görüntünün ardından Reid Hoffman’ın Harris için bir “Silikon Vadisi bağış toplama turu” planlandığı haberi geldi.

Lever’ın haberine göre Hoffman, şu anda FTC tarafından dava edilen ve soruşturulan Microsoft’un yönetim kurulunda yer alıyor.

Öte yandan Hoffman siyasette belirleyici bir isim olmak istiyor. Hoffman Harris’in, büyük şirketlerin istediklerini yapabilmeleri için ticaret ve antitröst yoluyla işçileri koruyan Biden politikalarından kurtulmasını istiyor. Harris’in bu talepleri karşılayacağını vaat etmesi halinde kampanyasına finansman sağlayacak.

Dün New York Times’ta (NYT) yayınlanan bir yazıya göre, Başkan yardımcısı olarak Harris yapay zekanın düzenlenmesine destek verdiğini dile getirdi.

Fakat başkan yardımcısı ile özel olarak görüşen bir bağışçıya göre, Khan’ın antitröst yetkilerini genişletme konusundaki görüşüne şüpheyle yaklaştığını ifade etti.

Hoffman Uber, Google, Microsoft, AirBNB, Amazon, Apple ve benzeri şirketlerin yükselişini analiz ettiği kitabında, ucuz sermaye ve yasaları çiğneme yoluyla tekelleşmenin “sosyal açıdan faydalı olduğunu” ve bu tür firmaların birleşme ve satın alma stratejileri ve rakipleri engelleyen etkileri nedeniyle “takdir edilmesi” gerektiğini savunmuştu.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

Barack ve Michelle Obama’dan Kamala Harris’e destek

Yayınlanma

Barack ve Michelle Obama, Demokratların başkan adaylığı için Kamala Harris’i destekleyerek başkan yardımcısının Donald Trump’a karşı Beyaz Saray için yürüttüğü yeni kampanyada partiyi birleştirme çabalarını tamamlamış oldu.

Eski başkan ve first lady cuma günü Harris’i telefonla arayarak desteklerini ifade ettikleri bir video ile tartışmaları sona erdirdiler.

Barack Obama videoda, “Michelle ve ben seni desteklemekten ve bu seçimlerde seni Oval Ofis’e taşımak için elimizden gelen her şeyi yapmaktan daha fazla gurur duyamayacağımızı söylemek için aradık,” dedi.

Kamala Harris’in adaylığı garanti değil

Michelle Obama ise Harris ile “gurur duyduğunu” söyledi ve kasım ayındaki seçimlerin “tarihi bir seçim olacağını” belirtti.

Obamaların desteği önemli çünkü Biden’ın çekilmesinin ardından eski başkan ve ailesinin aday olarak Michelle Obama’yı göstermek istediği konuşuluyordu.

Obamalar Harris’in kampanyası konusunda cuma gününe kadar sessiz kalmışlardı. Harris’i desteklemek için daha fazla beklemiş olsalardı, başkan yardımcısının kampanyasına duydukları güven konusunda şüphe uyandırmaya başlayabilirlerdi.

Axios: Biden, Harris’in Trump’ı yenebileceğine inanmıyor

Perşembe günü Trump’ın kampanyası, aralarında eski başkan Obama’nın da bulunduğu bazı Demokratların “daha ‘iyi’ birini beklediklerini” iddia eden bir açıklama yayınladı.

Barack Obama, Başkan Joe Biden’ın haziran ayında Trump’la girdiği ve birçok Demokrat açısından “felaketle sonuçlanan” münazaranın hemen ardından Biden’ı açıkça desteklemiş olsa da daha sonra sessizliğe büründü.

Bu sessizlik pek çok Demokrat tarafından Başkanın Cumhuriyetçi rakibini yenebileceğine dair güvenini kaybettiği şeklinde değerlendirildi.

Biden çekilecek mi?

Bunun yanı sıra Michelle Obama’nın Biden ailesi ile olan ilişkisinin bozulduğu, Başkana yönelik “çekil” baskısında da Barack Obama’nın payının bulunduğu öne sürülüyordu.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

ABD ekonomisi ikinci çeyrekte %2,8 büyüdü

Yayınlanma

ABD Ticaret Bakanlığı perşembe günü yaptığı açıklamada, ABD ekonomisinin ikinci çeyrekte yıllık %2,8 oranında büyüdüğünü, bu oranın tüketici harcamalarının artması ve işletmelerin stoklarını artırmasıyla ekonomistlerin beklediğinden daha yüksek olduğunu söyledi.

Ekonomistler geçtiğimiz çeyrekte yıllık bazda %1,9’luk bir büyüme bekliyorlardı. Ekonomi yılın ilk üç ayında %1,4 oranında büyümüştü.

Perşembe günkü verilerde yakından izlenen ve stoklar, ticaret ve hükümet harcamalarını dışarıda bırakan bir talep göstergesi, yani özel yurtiçi alıcılara nihai hizmetler, %2,6 arttı.

Tüketici harcamaları %2,3 artarak ilk çeyrekteki %1,5’lik büyümeyi geride bıraktı.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English