Amerika
Kamala Harris iktisadi programını açıkladı

ABD’de anketler sürekli olarak seçmenlerin kasım ayındaki başkanlık seçimlerine doğru giderken ekonomiyi bir numaralı politika konusu olarak gördüğünü gösteriyor.
Demokratların başkan adayı Kamala Harris çarşamba günü Pennsylvania’da yaptığı konuşmada kendisini “serbest ve adil piyasalara” ve “hükümet ile özel sektör arasında aktif bir ortaklığa inanan bir kapitalist” olarak tanımlayarak patronlara doğrudan çağrıda bulundu.
ABD ekonomisi hakkında bugüne kadar yaptığı en kapsamlı beyanda Demokrat başkan adayı, Cumhuriyetçi rakibi Donald Trump ile kendisi arasında keskin bir karşıtlık kurmaya da çalıştı.
Harris, Demokratların başkan adayı olarak yeni sanayi yatırımlarını finanse eden ve orta sınıfı inşa eden bir “fırsat ekonomisi” vizyonunu açıklarken, hem şirket yöneticilerinin hem de onlar için çalışanların müttefiki olma sözü verdi.
“Ben bir kapitalistim”
Harris, seçimin kritik eyaletlerinden biri olan Pennsylvania’daki Pittsburgh Ekonomi Kulübünde yaptığı konuşmada kendisini “işçi sınıfının ve orta sınıfın koruyucusu” olarak tanımladı ve Trump’ın daha çok en zengin Amerikalılara odaklandığını savundu.
Harris, “ekonomik büyümeyi destekleyecek güçlü bir orta sınıf” oluşturmanın bir yolu olarak imalat ve küçük işletmelere yapılan yatırımların yanı sıra aileler için vergi avantajları ve çocuk bakımı için sübvansiyonları destekleme sözü verdi.
Harris Pittsburgh’da yaptığı konuşmada, “Her zaman işçilerin ve sendikaların güçlü bir destekçisi oldum ve olacağım ve aynı zamanda Amerika’da istihdamın çoğunu yaratanlarla çalışmamız gerektiğine inanıyorum. Ben bir kapitalistim. Serbest ve adil piyasalara inanıyorum. İstikrarlı bir iş ortamı yaratmak için tutarlı ve şeffaf yol kurallarına inanıyorum,” ifadelerini kullandı.
Harris, biyo-imalat, havacılık, yapay zeka, blok zinciri ve nükleer enerji de dahil olmak üzere “gelecek yüzyılı tanımlayacak” sektörleri destekleme ve yeni projelerin oluşturulmasını geciktiren bürokrasiyi azaltma sözü verdi.
Trump’a “orta sınıf” eleştirileri: O sadece ABD’nin en zenginlerini düşünüyor
Harris, “[Trump’ın] Orta sınıfımızı büyütmek gibi bir niyeti yok. O sadece kendisi ve kendisi gibi Amerika’nın en zenginleri için hayatı daha iyi hale getirmekle ilgileniyor. Donald Trump’a göre ekonomimiz büyük gökdelenlere sahip olanlar için en iyi şekilde çalışıyor, onları inşa edenler için değil, kablolarını çekenler için değil, yerleri paspaslayanlar için değil,” dedi.
Harris konuşmasından sonra MSNBC’ye verdiği bir mülakatta Trump’ın ticaret politikalarını eleştirdi.
Harris, Trump’ın bu tür “geniş kapsamlı” gümrük vergileri konusunda “çok ciddi olmadığını” savundu.
Devlet ve özel sektör arasında “aktif bir ortaklık” vaadi
Trump ve müttefikleri, Harris’i “Californialı bir liberal ve Marksist” olarak göstermeye çalışıyor ve Başkan Yardımcısına “yoldaş Kamala” diye hitap ediyor.
Trump, Harris’in gıda tedarikçilerinin fiyat artışlarını sınırlandırmaya yönelik önerisini “komünizm” ile ilişkilendirerek kınadı.
Harris ise çarşamba günü bu nitelemeyi reddederek, “adanmış bir kamu görevlisi” ve “işçilerin ve sendikaların güçlü bir destekçisi” olmasına rağmen “devletin sınırlarını” kabul ettiğini ve politika yapıcıların özel sektördeki istihdam yaratıcılarıyla ilişki kurması gerektiğine inandığını söyledi.
Demokrat aday, “Çoğu şirketin müşterileri ve onlara bağlı olan çalışanları için doğru olanı yapmak için çok çalıştığına inanıyorum ve ekonomimizi büyütmek için onlarla birlikte çalışmalıyız. Devlet ve özel sektör arasındaki aktif bir ortaklık, ekonomik fırsatları tam anlamıyla ortaya çıkarmanın en etkili yollarından biridir,” diye konuştu.
Harris kampanyasının 82 sayfalık manifestosu: “Orta sınıf için yeni bir yol”
Harris’in konuşmasının ardından başkan adayının kampanya ekibi 82 sayfalık bir iktisadi manifesto yayınladı.
Harris bu programda, ABD’nin Çin ve diğer rakiplerine karşı rekabet edebilmesi için on milyarlarca dolar sağlayacak olan “America Forward” vergi indirimini desteklediğini söyledi.
Ayrıca, şirketlerin mevcut imalat, tarım ve enerji topluluklarına yaptıkları yatırımlar ve istihdamı korumak için işçiler ve sendikalarla ilişki kurmaları için ekstra avantajlar da verilecek.
Planda ayrıca çelik ve demir üretiminde emisyonların azaltılmasına yönelik teşvikler, yapay zeka için veri merkezlerinin oluşturulması ve yerli yarı iletken endüstrisine ek destek çağrısında bulunuluyor. Harris ayrıca, iktisadi ve milli güvenlik için bataryadan savunma sistemlerine kadar her şeyde kullanılan malzemelerden oluşan bir “önbelleğe” ihtiyaç olduğunu söyleyerek ulusal bir kritik mineral stoku oluşturma sözü verdi.
Finansman uluslararası vergi sisteminin elden geçirilmesinden elde edilebilir
Harris’in harcama önerilerini vergilerle birleştiren belge, yönetiminin “mali sorumluluğa” bağlı kalacağını ve planlarının karşılığını ödemeyi ve bütçe açığını azaltmayı amaçladığını vaat ediyor.
Harris’in kampanya sürecinde dile getirdiği kurumlar vergisi oranının %28’e yükseltilmesi gibi önlemlere ek olarak, milyarderlere asgari gelir vergisi uygulanmasını desteklediğini teyit ediyor ancak bunun gerçekleşmemiş kazançlara uygulanıp uygulanmayacağını belirtmiyor.
Harris’in imalat planının yaklaşık 100 milyar dolara mal olacağı ve başkan yardımcısının uluslararası vergi sistemini elden geçirme önerisinden elde edilecek gelirin bir kısmıyla finanse edilebileceği belirtiliyor.
Başkan Yardımcısının önerileri arasında çocuğun ilk yılında ailelere 6.000 dolar vergi indirimi ve çalışan ailelere çocuk başına 3.600 dolar vergi indirimi; yeni küçük işletmeler için 50.000 dolar vergi indirimi ve ilk kez ev alacaklara peşinat ödemelerinde yardımcı olmak için 25.000 dolar bulunuyor.
Amerika
ABD’li senatörlerden Rusya’ya ‘ezici’ yaptırım tasarısına destek

ABD Senatosunda, Ukrayna’ya dönük askeri müdahaleyi sona erdirmeyi reddetmesi halinde Moskova’ya yönelik ‘ezici’ yaptırımlar içeren yasa tasarısı yeterli desteği buldu. Cumhuriyetçi Senatör Lindsey Graham’ın öncülük ettiği tasarı, Rusya’dan enerji alan ülkelere de ağır gümrük vergileri öngörüyor.
Cumhuriyetçi Senatör Lindsey Graham, Rusya’nın Ukrayna’daki savaşı sona erdirmeyi reddetmesi durumunda uygulanacak “ezici” Amerikan yaptırımlarını içeren paketin, Senato’da onay için gerekli desteği aldığını bildirdi.
Graham’a göre, tasarı hem doğrudan Rusya Federasyonu’na yönelik önlemleri hem de Rusya’dan petrol, doğalgaz ve uranyum satın alan ülkelere yüzde 500’lük gümrük vergilerini içeriyor ve 72 senatör tasarı lehine oy vermeye hazır.
Bu sayı, sadece gerekli 60 oy barajını aşmakla kalmıyor, aynı zamanda Donald Trump’ın olası vetosunu geçersiz kılmak için gereken 67 senatör sınırını da aşıyor.
Bloomberg‘in aktardığına göre Graham, açıklamasında “Amaç başkana yardım etmek,” dedi.
Senatör, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in “Trump ile oynamaya çalışırsa büyük hata yapacağını” ve yeni yaptırımların yönetimin Kremlin’i müzakere masasına oturtmak için bir aracı olacağını da sözlerine ekledi.
Graham, yasanın Temsilciler Meclisi’nde de yeterli desteğe sahip olduğunu belirtti. Senatör, Putin’in eninde sonunda müzakere etmek zorunda kalacağını, aksi takdirde Rusya ekonomisinin “ezileceğini” ifade etti.
The Wall Street Journal‘ın aktardığı yasa tasarısına göre, birincil ve ikincil yaptırımlar, Moskova’nın ateşkes müzakerelerini reddetmesi, ateşkese uymaması veya Ukrayna’ya yeniden saldırmaya çalışması durumunda yürürlüğe girecek.
Graham’ın ofisinden yapılan açıklamada, yaptırım niteliğindeki gümrük vergilerinden en büyük darbeyi Rus hidrokarbonlarının kilit alıcıları olan Çin ve Hindistan’ın alacağı belirtildi.
Seçim kampanyası sırasında savaşı 24 saatte bitirme sözü veren Trump’ın, nisan ayı sonuna kadar Ukrayna’da tam teşekküllü bir ateşkes sağlamayı umduğu belirtiliyordu.
Ancak “cömert” diye nitelendirilen tavizlere rağmen, başkanlık görevindeki 100 gününde sadece Paskalya’da kısa süreli bir ateşkes sağlayabildi.
Beyaz Saray Sözcüsü Karoline Leavitt ise hafta başında yaptığı açıklamada, Trump’ın hem Putin hem de Vladimir Zelenskiy nedeniyle “giderek daha fazla hayal kırıklığına uğradığını” söyledi.
Bloomberg‘in daha önce duruma aşina kaynaklara dayandırdığı haberine göre, Rus diplomatların ve bizzat Putin’in katıldığı bir dizi yüz yüze görüşmenin ardından ABD, Kremlin ile müzakerelerin çıkmaza girdiği sonucuna vardı.
Kaynaklara göre Moskova, mevcut cephe hattı boyunca çatışmaları durdurmak istemiyor ve hâlâ dört Ukrayna oblastını (Donetsk, Lugansk, Herson ve Zaporojye) idari sınırları içinde talep ediyor, ancak Rusya ordusu bu bölgelerin hiçbirini tam olarak kontrol etmiyor.
Rusya ayrıca Ukrayna ordusunun radikal bir şekilde küçültülmesi konusunda ısrar etmeye devam ediyor, ancak bu talep Beyaz Saray tarafından desteklenmiyor.
Amerikalı diplomatlar, Kremlin ile müzakerelerin sonuç vermediği konusunda Avrupalı ve Ukraynalı mevkidaşlarını bilgilendirdi ve bu durum, müttefikler arasında Trump’ın barış sürecinden çekilebileceği yönünde ciddi endişelere yol açtı.
Financial Times‘a konuşan Avrupalı kaynaklara göre, Amerikan başkanı, başlangıçtaki hedeflerinden daha mütevazı olsa bile, Ukrayna konusunda mümkün olan en kısa sürede anlaşma yapmaya çalışıyor.
Trump: Rusya ve Ukrayna anlaşırsa ABD ile büyük iş yapacaklar
Amerika
Trump, ABD’nin savunma bütçesini 1 trilyon dolara çıkarmayı planlıyor

Donald Trump yönetimi, 2026 mali yılı için ABD savunma harcamalarını rekor seviyeye çıkararak 1,01 trilyon dolara yükseltmeyi planlıyor. Bloomberg’in haberine göre bu artış, sivil programlarda yapılacak büyük kesintilerle finanse edilecek ve bütçe açığı endişeleriyle gündeme geldi.
Bloomberg‘in Beyaz Saray tarafından Kongre’ye sunulmak üzere hazırlanan bütçe taslağına aşina bir kaynağa dayandırdığı haberine göre, Donald Trump yönetimi ABD’nin savunma harcamalarında keskin bir artış planlıyor.
Taslağa göre Trump, 1 Ekim’de başlayacak 2026 mali yılında ulusal güvenlikle ilgili kalemlere, bu yıla kıyasla yüzde 13’lük artışla 1,01 trilyon dolar harcanmasını öneriyor.
Bu rakam, ABD tarihinde güvenlik harcamalarının ilk kez 1 trilyon dolar sınırını aşacağı anlamına geliyor ve Kongre’de şok etkisi yaratması muhtemel.
Beyaz Saray yetkilisi, Bloomberg‘e yaptığı açıklamada, savunma harcamalarındaki artışın, 1980’lerde “yıldız savaşları” programını başlatan ve Avrupa’ya nükleer füzeler yerleştiren Ronald Reagan’ın attığı adımlarla kıyaslanabilir olacağını söyledi.
Pentagon’un doğrudan bütçesi ise 961 milyar dolara yükselecek.
Söz konusu miktar, mevcut yıla göre 112,7 milyar dolar, Joe Biden yönetiminin 2026 yılı için öngördüğü rakamdan ise 84,2 milyar dolar daha fazla.
Trump’ın bütçe projesinde, “altın kubbe” adı verilen füze savunma sistemi kurulması, askeri gemi inşası, nükleer üçlünün modernizasyonu ve askeri personelin maaşlarına yüzde 3,8 zam yapılması gibi kalemler yer alıyor.
Buna karşılık Trump, yurt içi sivil harcamalarda 2025 bütçesine kıyasla yüzde 22,6 oranında (163 milyar dolar) kesinti yapılmasını teklif ediyor.
Kesintiden etkilenecek alanlar arasında yenilenebilir enerji geliştirme programları, çevre koruma ve ırksal eşitsizliği gidermeye yönelik programlar bulunuyor.
Ayrıca, ABD’nin uluslararası yardım programları, National Science Foundation bünyesindeki bilimsel harcamalar, Eğitim Bakanlığı ile Konut ve Kentsel Gelişim Bakanlığı’nın bütçelerinde de radikal kesintiler ve finansmanın tamamen sıfırlanması öngörülüyor.
Başlangıçta Trump yönetimi, Elon Musk ve onun Hükümet Verimliliği Dairesi (DOGE) aracılığıyla bütçe harcamalarını 2 trilyon dolar azaltmayı planlıyordu.
Fakat Musk tarafından devreye konulan pek çok önlemin daha sonra mahkemeler tarafından engellenmesiyle, yönetimin hedefleri 13 kat küçülerek kesinti miktarı sadece 150 milyar dolara indi.
Trump’ı harcamaları kısmaya iten temel neden ise Amerikan bütçesindeki açık.
Geçen yıl 3 trilyon doları aşan bütçe açığı, bu yıl şubat ayı itibarıyla 1 trilyon doları geçerek rekor kırmaya devam ediyor. Açığı finanse etmek için borçlanmak ABD hükümetine giderek daha pahalıya mal oluyor.
Borç yükümlülükleri için yapılan faiz ödemeleri Beyaz Saray’a yılda 1,2 trilyon dolara mal oluyor ve bu rakam bütçenin yaklaşık yüzde 20’sini tüketiyor.
ABD’nin borç servisi harcamaları 2020 yılına kıyasla neredeyse üç katına çıkmış durumda.
Amerika
Trump, ulusal güvenlik danışmanı Waltz’ı görevden aldı

Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı Mike Waltz görevinden ayrılıyor. Başkan Donald Trump, Waltz’ı ABD’nin Birleşmiş Milletler Daimi Temsilciliğine aday göstereceğini açıklarken, Dışişleri Bakanı Marco Rubio’nun geçici olarak ulusal güvenlik danışmanlığı görevini yürüteceğini belirtti. Değişikliğin ardında Waltz’ın Signal mesajlaşma skandalı ve ekiple uyumsuzluğu gibi faktörlerin yattığı bildiriliyor.
ABD Başkanı Donald Trump, Ulusal Güvenlik Danışmanı Mike Waltz’ın Beyaz Saray’daki görevinden ayrıldığını ancak kendisini ABD’nin Birleşmiş Milletler (BM) Daimi Temsilciliğine aday göstermeyi planladığını duyurdu.
Trump, bu süreçte Dışişleri Bakanı Marco Rubio’nun geçici olarak ulusal güvenlik danışmanlığı görevini üstleneceğini belirtti.
CBS News‘e konuşan kaynaklar, perşembe öğleden sonra itibarıyla Waltz’ın yardımcısı Alex Wong’un Ulusal Güvenlik Konseyi’nde (UGK) kalıp kalmayacağının henüz netlik kazanmadığını ifade etti.
Waltz’ın BM daimi temsilciliği görevi için Senato tarafından onaylanması gerekiyor.
Başkan Trump, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, “Mike Waltz’ı bir sonraki ABD’nin BM Daimi Temsilcisi olarak aday göstereceğimi duyurmaktan memnuniyet duyuyorum,” ifadelerini kullandı.
Trump, “Askerlik görevinden savaş alanına, Kongre’ye ve Ulusal Güvenlik Danışmanım olarak görev yaptığı süre boyunca Mike Waltz, ulusumuzun çıkarlarını ön planda tutmak için çok çalıştı. Yeni görevinde de aynısını yapacağını biliyorum. Bu arada, Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Dışişleri Bakanlığı’ndaki güçlü liderliğini sürdürürken Ulusal Güvenlik Danışmanı olarak görev yapacak,” diye ekledi.
Waltz ise X hesabından yaptığı açıklamada, “Başkan Trump’a ve büyük ulusumuza hizmet etmeye devam etmekten derin onur duyuyorum,” dedi.
Öte yandan kaynaklar, Waltz’ı BM daimi temsilciliğine aday gösterme kararının son dakikada alındığını söyledi.
Kaynaklara göre Trump bu kararı Perşembe sabahı verdi ancak daha önce Waltz’ın UGK’den ayrılması yönünde görüşmeler yapılmıştı.
Birden fazla kaynak CBS News‘e, Rubio ve Waltz’ın Perşembe günü görev devrini görüşmek üzere bir araya geldiğini aktardı.
Dışişleri Bakanlığı ve Beyaz Saray’daki bazı üst düzey danışmanlar bile Rubio’nun geçici ulusal güvenlik danışmanlığı görevini tam olarak ne zaman devralacağından emin değildi.
Kaynaklar, Dışişleri Bakan Yardımcısı Christopher Landau’nun, Waltz’ın UGK’den ayrılacağı haberi çıkmadan önce bilgilendirilmediğini ve Waltz’ın ayrılacağını bilenlerin sayısının çok az olduğunu belirtti.
Bu değişikliğe yol açan birkaç faktör bulunuyor. Kaynaklara göre, Beyaz Saray’da Waltz’ın UGK personelini yeterince incelemediği algısı vardı.
Signal skandalı tetikleyici oldu
Ayrıca Signal mesajlaşma skandalı ve Waltz ile üst düzey ekip arasındaki uyumsuzluk da diğer etkenler arasındaydı.
Ancak kaynaklar, Trump’ın Waltz’a saygı duyduğunu ve Trump’ın ilk dönemindeki bazı isimlerin aksine Waltz’ın apar topar görevden alınmadığını belirtti.
Bunun yerine kendisine yüksek profilli yeni bir görev verildi. Görevden ayrılma haberini ilk olarak gazeteci Mark Halperin duyurdu.
Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tammy Bruce, Başkan’ın Rubio’yu geçici ulusal güvenlik danışmanı olarak atama kararını Perşembe günü verdiği basın toplantısı sırasında öğrendi.
Bir muhabirin Rubio’nun bu görevde ne kadar kalabileceği sorusuna Bruce, “Bunu sizden yeni duyduğum açık,” yanıtını verdi.
Kaynaklar, Başkan’ın Özel Kalem Müdürü Susie Wiles’ın Perşembe günü Waltz meselesiyle ilgili birden fazla görüşme yaptığını söyledi.
Waltz, mart ayında bir Signal sohbet grubu kurup yanlışlıkla The Atlantic yazarı Jeffrey Goldberg’ü dahil etmesiyle eleştirilerin hedefi olmuştu.
Bu olayda, Yemen’deki hedeflere yönelik askeri saldırı planları hakkındaki üst düzey ulusal güvenlik yetkilileriyle yapılan görüşmeler ifşa olmuştu.
Goldberg, yaşadıklarını yayınlamış ve başlangıçta operasyonel detayları gizlemişti.
Fakat Savunma Bakanı Pete Hegseth, Ulusal İstihbarat Direktörü Tulsi Gabbard ve CIA Direktörü John Ratcliffe’in sohbette herhangi gizli bilginin paylaşıldığını reddetmesinin ardından Goldberg, saldırıların zamanlaması ve kullanılan silah paketlerini içeren bu bilgileri de yayımlamıştı.
Waltz’ın kapalı kapılar ardında haberin doğruluğunu kabul etmesinin ardından Beyaz Saray yetkilileri istifa edip etmemesi gerektiğini tartışmış, ancak Waltz istifasını sunmamış ve Trump da o sırada görevden ayrılmasını istememişti.
Başkan Trump, kamuoyu önünde Waltz’ı “dersini almış iyi bir adam” olarak nitelendirerek desteğini göstermişti.
Ulusal Güvenlik Konseyi’ndeki duruma aşina kaynak, Başkan’ın Signal olayından bu yana yeterli zamanın geçtiğini düşündüğünü ve Waltz ile Wong’un ayrılıklarının yeniden yapılanmanın parçası olarak gösterilebileceğini belirtti.
Başkan, Waltz’ı görevden almanın dış baskıya boyun eğmek olarak algılanabileceği endişesiyle tereddüt etmişti.
Senato’nun onay sürecinden geçecek
Trump’ın BM daimi temsilcisi adayı olarak Waltz, Senato onay sürecinden geçecek.
Virginia’dan Demokrat Senatör Mark Warner, Waltz ve Signal olayı hakkında, “O çok hassas bilginin dışarı sızması durumunda pilotlarımızı kaybedebileceğimiz büyük hatayı kabul ettiği için hakkını teslim ediyorum,” dedi.
Bununla birlikte, bir muhabirin Waltz’ın aday olarak karşılaşacağı Senato onay oturumu hakkındaki sorusuna Warner, “Oldukça acımasız olacağını düşünüyorum. Neler olacağını görelim,” yanıtını verdi.
Teksas’tan Cumhuriyetçi Senatör John Cornyn ise Waltz’ın onaylanacağından emin olduğunu ifade ederek gazetecilere, “Hâlâ yönetimin parçası olmaya devam edeceği için memnunum,” diye konuştu.
Wong, ilk Trump yönetiminde Kuzey Kore Özel Temsilci Yardımcısı ve Dışişleri Bakanlığı’nda Doğu Asya ve Pasifik İşleri Bakan Yardımcısı olarak görev yapmıştı.
Trump, Wong’un atanmasını duyururken, onun Kuzey Kore lideri Kim Jong Un ile yaptığı zirvenin müzakerelerine yardımcı olduğunu söylemişti.
İki kaynak, ABD’nin Orta Doğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff’un kalıcı ulusal güvenlik danışmanlığı görevi için seçilmesinin pek olası olmadığını belirtti.
Dün Trump’ın müttefikleri arasında, Beyaz Saray Özel Kalem Müdür Yardımcısı Stephen Miller veya Başkan Yardımcısı Asistanı ve Terörle Mücadele Kıdemli Direktörü Seb Gorka’nın, Trump’ın misyonuna sıkı sıkıya bağlı oldukları için düşünülebileceği yönünde spekülasyonlar vardı.
Trump’ın Özel Görevler Özel Temsilcisi Ric Grenell ise kamuoyuna bu görevi istemediğini açıklamıştı.
Waltz ve Wong’un ayrılıkları, nisan ayı başlarında en az altı UGK personelinin işten çıkarılmasının ardından geldi.
Kaynak, bu önceki işten çıkarmaların, sağcı aktivist Laura Loomer’ın Oval Ofis’i ziyaret edip Trump’a, neocon veya başkana yeterince sadık olmadığını düşündüğü UGK personeli hakkında topladığı muhalif araştırmaları sunmasından kısa süre sonra gerçekleştiğini ifade etti.
-
Avrupa2 hafta önce
Almanya’da tren fabrikası tank üretimine başlıyor
-
Dünya Basını2 hafta önce
Şin-Bet Direktörü’nün yeminli beyanı ne anlama geliyor?
-
Dünya Basını2 hafta önce
Chatham House: Dolar küresel istikrarsızlık kaynağı haline gelebilir
-
Amerika2 hafta önce
ABD’de çöküş sürüyor: Dow, 1932’den bu yana en kötü nisan ayını yaşıyor
-
Diplomasi2 hafta önce
Çin’in ABD’den enerji ithalatındaki düşüş Rusya’ya kapı açtı
-
Avrupa2 hafta önce
Alman eyaletleri silahlanma yarışına son sürat dahil oluyor
-
Ortadoğu2 hafta önce
ABD’den Suriye’ye “İran” baskısı: DMO terör örgütü ilan edilsin
-
Avrupa2 hafta önce
Orbán’ın vetoları AB’yi 7. maddeye itiyor