Bizi Takip Edin

AMERİKA

Kanada göçmen işçi siyasetini değiştiriyor

Yayınlanma

Başbakan Justin Trudeau bu hafta Kanada’nın yabancı işçi programının yeniden düzenleneceğini ilan ederek dünyanın en “liberal” göç politikalarından birine yönelik kamuoyu tepkisini bastırmak için harekete geçti.

Financial Times’ta (FT) yer alan habere göre gelecek yıl yapılacak seçimler öncesinde anketlerde geride görünen başbakan, yeni gelenlerin sayısını azaltmaya yönelik tedbirler açıkladı.

Fakat yöneticiler bu önlemlerin “ucuz işgücü arzını” azaltacağından endişe ediyor. Ontario Ticaret Odası politika müdürü Simranzeet Singh, “değişikliklerin ekonomiye veya kritik hizmetlerie istemeden zarar vermemesini” sağlamak için daha fazla istişareye ihtiyaç olduğunu söyledi.

Trudeau pazartesi günü gazetecilere verdiği demeçte, hükümetin “ilerlerken Kanada’nın göçü destekleme konusunda olumlu ama aynı zamanda entegrasyon ve başarıya giden yolları oluşturma konusunda sorumlu bir yer olarak kalmasını sağlamak için çeşitli [göç] akışlarına baktığını” söyledi.

Muhafazakârlar, Liberalleri göç konusunda sıkıştırıyor

Bu hareket, Kanada’nın göçmenlere açık olduğunu savunan ve Suriye ve Ukrayna gibi savaştan zarar görmüş ülkelerden gelen mültecileri karşılayan Trudeau için ani bir değişiklik sayılıyor.

Trudeau, 2015 yılında Toronto havaalanında Suriyeli mültecileri kışlık ceketler vererek ve “Evinizdesiniz” diyerek karşılamıştı.

Yabancı işçi programı, Kanada’nın pandemiden kurtulmasına yardımcı olmakla birlikte, yüksek konut maliyeti, sağlık sistemi üzerindeki baskı ve artan genç işsizliği nedeniyle giderek daha fazla suçlanıyor.

Muhafazakâr Parti lideri Pierre Poilievre, Kanada’nın hızla artan hayat pahalılığı ve durgun ekonomisini seçim kampanyasının ana unsurlarından biri haline getirdi.

Perşembe günü Poilievre, Trudeau hükümetinin “[Kanada’nın] göç sistemini yok ettiğini” iddia etti ve “Daha az nüfus artışına sahip olmalıyız,” dedi.

Kanada’ya göç çoğunlukla Çin, Hindistan ve Filipinler’den

Kanada, yabancı akınına karşı kamuoyunda oluşan rahatsızlık karşısında göçü azaltma konusunda Birleşik Krallık ve Almanya’yı takip ediyor.

Göçmenlik bu yılki ABD seçimlerinin de merkezinde yer aldı ve Demokrat aday Kamala Harris, Biden yönetimi sırasında Meksika’dan güney sınırını geçen göçmen sayısındaki artış nedeniyle eleştirilere maruz kaldı.

Resmi verilere göre Kanada Ocak 2018’den bu yana 1,63 milyon yeni vatandaş kabul etti ve bunların yaklaşık üçte biri Hindistan, Filipinler veya Çin’den geldi.

Resmi verilere göre 2021 yılında 8,3 milyondan fazla kişi ya da Kanada nüfusunun neredeyse dörtte biri göçmendi.

Oxford Üniversitesi Göç Gözlem Merkezi’nin verilerine göre, 2022 yılında Birleşik Krallık’ta yaşayan yaklaşık 70 milyon kişinin yüzde 14’ü denizaşırı ülkelerde doğdu.

Anketler göç politikasında rahatsızlığa işaret ediyor

Ottawa merkezli anket firması Abacus Data’nın CEO’su David Coletto, muhalefetteki Muhafazakârların Trudeau’nun Liberalleri karşısında 17 puan önde olmasının nedenlerinden birinin göç olduğunu söyledi. 

Coletto, “Verilerimiz her dört kişiden yalnızca birinin ülkenin doğru yönde ilerlediğini düşündüğünü gösteriyor,” dedi.

Kanada’nın nüfusu bir yıl içinde 1 milyondan fazla artarak geçen yıl 40 milyona ulaştı. Bu nüfus artışının yüzde 96’sını geçici ve kalıcı göç oluşturdu.

Coletto, Kasım ayında yapılan bir ankete katılan Kanadalıların üçte ikisinin göçün “çok yüksek”, yüzde 31’inin ise “çok yüksek” olduğunu söylediğini belirtti.

Metropolis Enstitüsü ve Kanada Çalışmaları Derneği’nin Mart 2024’te yaptığı bir ankete göre “her iki Kanadalıdan biri” çok fazla göçmen olduğunu söyledi.

Sonbaharda yeni göçmen işçi reformu masada

Trudeau’nun yeni önlemleri, Kanadalı patronların işe alabilecekleri düşük ücretli geçici yabancı işçilerin payını yüzde 20’den yüzde 10’a indirerek, ülkenin geçici yabancı işçi stokunu yaklaşık 3 milyon kişiye çıkaran 2022 politikasını tersine çevirecek.

Trudeau sonbaharda daha geniş kapsamlı bir göçmenlik reformu yapılacağının ipuçlarını verdi. Ottawa ocak ayında da bu yıl için uluslararası öğrenci sayısını 360.000 ile sınırlandırdı.

Göç Bakanı Marc Miller o dönemde yaptığı açıklamada, yabancı öğrenci arzı hakkında “o kadar kazançlı hale geldi ki, vurguncu eğitim kurumları ve müstakbel öğrenciler tarafından istismar edilmesine yol açtı” dedi.

Bir önceki Muhafazakar hükümette bakanlık danışmanı olan Michael Bonner, şirketlerin yabancı işçi programlarını, ücretleri ve fiyatları düşük tutmak için iş modellerinin merkezi bir parçası olarak kullandıklarını söyledi.

Bonner, “Bu yeterince kötü, ama aynı zamanda Kanadalıları işgücü piyasasının dışına itiyor,” dedi.

ABD sınırından geçişler gerilimi artırıyor

Yeni önlemler, özellikle işgücü ihtiyacını yerel olarak karşılamanın zor olduğu uzak bölgelerdeki tarım üreticileri için bir muafiyet içeriyor.

Ülkenin en büyük işletmeler birliği olan Kanada Bağımsız İşletmeler Federasyonu Başkanı Dan Kelly, işgücü sıkıntısının “tarım, bakıcılık ve vasıflı zanaatların yanı sıra kırsal alanlarda daha da kötüleşeceğini” ileri sürdü.

Yabancı işçilere yönelik eleştirileri “asılsız siyasi saldırılar” olarak nitelendiren Kelly, programa güvenen “işverenlerin yüzde 94’ünün” koruma tedbirlerine uyduğunu da sözlerine ekledi.

Kanada hükümeti de ABD sınırından yabancı işçi akışını durdurmak için baskı altına girdi ve bu durum iki hükümet arasındaki ilişkileri gerdi.

AMERİKA

Joseph Nye, Çin’e karşı ABD-Japonya ittifakını güçlendirmeyi önerdi

Yayınlanma

Eski ABD Savunma Bakan Yardımcısı ve Uluslararası İlişkiler teorilerinde neoliberal kurumsalcılığın temsilcilerinden Joseph Nye, cuma günü yaptığı açıklamada, ABD Başkanı seçilen Donald Trump’ın ikinci döneminde gümrük tarifeleri konusundaki öngörülemezliğini uluslararası müzakerelerde bir pazarlık taktiği olarak kullanacağını söyledi.

Nye, Nikkei ve ABD Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi tarafından düzenlenen bir güvenlik sempozyumunda konuştu.

Nye, Trump’ın “öngörülemezliği pazarlıktaki en önemli silahı olarak gördüğünü” söyledi.

Oturumda konuşan eski ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Richard Armitage da “‘Transaksiyonel’ bir başkan bekleyebilirsiniz” dedi.

Trump seçim kampanyası sırasında Çin’den yapılan ithalata %60, diğer ülkelerden yapılan ithalata ise %10 ila %20 oranında gümrük vergisi getirme sözü vermişti. Armitage, “[Trump] bunu çok sık ve çok yüksek sesle söylediği için göreceğimiz ilk şey gümrük tarifeleri olacak” dedi ve ekledi: “Trump’ın gümrük tarifeleri ve bunların gerçekte ne anlama geldiği konusunda hiçbir fikri yok.”

Aynı zamanda Harvard Üniversitesi John F. Kennedy School eski dekanı olan Nye, ticaret hukukunun bir başkana ulusal güvenlik gerekçesiyle gümrük vergisi uygulama yetkisi verdiğini ancak bunun çelik ya da otomobilin ötesinde kozmetik gibi ürünlere nasıl uygulanabileceğinin belirsiz olduğunu belirtti.

“Bence %60 gümrük vergisi ilan edecekleri bir şey görmeniz muhtemel,” dedi ve ekledi: “Ancak [Çin Devlet Başkanı] Xi Jinping ile bir anlaşma yapmaya çalışması da ihtimal dışı değil.”

Nye, örneğin ABD’de yatırım yapma sözü karşılığında belirli malları ya da alanları muaf tutan bir anlaşma yapılabileceğini söyledi.

“[Trump] hem pastayı yemeyi hem de pastadan yemeyi seviyor. ‘X’e %60 gümrük vergisi koydum’ diyecek ama sonra Y ve Z’nin pazarlık konusu yapılmadığını ve %5’in üzerinde gümrük vergisi olmadığını göreceksiniz.”

Trump’ın “Önce Amerika” şeklindeki diplomatik tutumu sorulduğunda Armitage, “Bay Trump’ın dünya genelinde başka herhangi bir ilişki için gerçek duygular beslediğini sanmıyorum” dedi.

“Yönetiminde dost ve müttefiklerle daha iyi ilişkiler geliştirmek isteyen insanlar olacaktır, ama bunu çözmek biraz zaman alacak. En az ilk altı ay içinde retorik dışında büyük değişiklikler beklemiyorum” diye devam etti.

Çin’e karşı Japonya kartı

Bu arada Nye, “ABD’de Çin’e karşı durma konusunda iki partiden de çok güçlü bir destek var ve bu da Japonya’nın kesinlikle kilit bir müttefik olduğu anlamına geliyor” dedi.

Bununla birlikte Nye, “Trump [Japonya’dan] örneğin daha fazla katkı ve ev sahibi ülke desteği isteyebilir ya da belirli ticaret alanlarında bazı tavizler talep edebilir” diye ekledi.

Nye ayrıca Japon yumuşak gücünün rolünü de vurguladı. Japonya’nın özellikle altyapı projelerine odaklanan uluslararası yardımlarına atıfta bulunarak, Güney Pasifik adaları da dahil olmak üzere Çin’in bölgedeki Kuşak ve Yol Girişimine meydan okumak için “Japonya’nın ABD’den daha uygun olduğunu” söyledi.

Armitage, Japonya Başbakanı Shigeru Ishiba’ya bir öneri olarak şunları söyledi: “Bay Trump’ın dostu olmaya çalışmayın. Sadece uygun bir ilişki kurmaya çalışın. … Anladığım kadarıyla uluslararası alanda hiç kimse Trump’ın dostu değil.”

Nye, Çin’in Japonya ve ABD için zorluklar teşkil ettiğini, bu nedenle Washington ve Tokyo’nun “kaderlerinin birlikte kalmak olduğunu” söyledi. “Temel olarak, daha geniş jeopolitik durum, ABD-Japonya ittifakının dünyadaki en önemli ittifak olarak kalacağı anlamına geliyor” dedi.

ABD-Çin ilişkileri üzerine bir başka oturumda, yakın zamana kadar Başkan Joe Biden’ın Ulusal Güvenlik Konseyi’ndeki öne çıkan Çin uzmanlarından biri olan Rush Doshi, Trump’ın Çin politikası ile Trump’ın ekibinin politikasının “tam olarak aynı şey olmadığına” dikkat çekti.

Doshi, Trump’ın ilk döneminde ekibinin iki partili uzlaşıya dayalı “rekabetçi bir yaklaşım” benimsediğini, Trump’ın kendisinin ise “daha işlemsel, daha çok kendi bireysel öngörülemezliğine dayalı” bir yaklaşım benimsediğini ve bunun da bazen ekibinin yaklaşımını baltaladığını söyledi.

Asya güvenliği alanında kıdemli araştırmacı ve Çin Güç Projesi direktörü Bonny Lin ise, ikinci Trump yönetiminin “çok daha keskin bir çerçeveye ve Çin’e daha keskin bir odaklanmaya” sahip olmasını beklediğini belirtti.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

Biden, Trump dönmeden önce TSMC’ye 6,6 milyar dolarlık Çip Yasası hibesini kesinleştirdi

Yayınlanma

Biden yönetimi, seçilmiş başkan Donald Trump’ın göreve gelmesinden iki ay önce Taiwan Semiconductor Manufacturing Co. (TSMC) şirketine 6,6 milyar dolarlık Çip Yasası hibesini tamamladı.

Üst düzey yönetim yetkilileri, paranın şirketin proje kilometre taşlarına ulaşmasına bağlı olarak aşamalı olarak ödeneceğini, ancak TSMC’nin bu yılın sonuna kadar en az 1 milyar dolar almasının beklendiğini söyledi.

TSMC Arizona’daki üç fabrikada 3 nanometre, 2 nm ve A16 çipleri üretecek ve şirketin ABD’deki toplam yatırımı 65 milyar dolara ulaşacak.

Arizona’daki ilk fabrikada 4 nm ve 5 nm çipler de üretilecek ve 2025 yılının ilk yarısında yüksek hacimli üretime başlanacak. İkinci fabrikada üretimin 2028’de, üçüncü fabrikada ise on yılın sonunda başlaması planlanıyor.

Nanometre, bir çip üzerindeki transistörler arasındaki mesafeyi ifade ediyor. Daha küçük bir sayı genellikle daha gelişmiş ve güçlü bir çipe işaret etmekte.

ABD Ticaret Bakanı Gina Raimondo perşembe günü düzenlenen bir brifingde gazetecilere yaptığı açıklamada, “İlk kez bu öncü çipleri ABD’de üreteceğimizi söyleyebileceğiz” dedi.

Raimondo, “TSMC, çip [üretiminin] verimliliğinin önemli bir göstergesi olan verim oranlarının Arizona’da da Tayvan’da olduğu kadar iyi olduğunu doğruladı” dedi. “Bu inanılmaz bir şey. Bunu yapmak inanılmaz derecede zor … ve burada ilk kez yapılıyor” diye ekledi.

TSMC, 6.6 milyar dolarlık hibenin yanı sıra 5 milyar dolarlık kredi de alacak ve sermaye harcamalarının %25’ine kadar yatırım vergisi kredisi talep edebilecek.

Tayvanlı şirket, 8,5 milyar dolar hibe alan Intel’in ardından Çip Yasası’ndan yararlanan en büyük ikinci şirket konumunda. Güney Koreli Samsung ise 6.4 milyar dolarla üçüncü en büyük hibeyi alacak.

Biden’ın Ticaret Bakanlığı, 39 milyar dolarlık Çip Yasası üretim fonunun 36 milyar dolardan fazlası için ön şartnameleri açıkladı. TSMC, şu ana kadar nihai şartlara ulaşan sadece ikinci proje. Kesinleşen diğer tek Çip Yasası fonu, 123 milyon dolar ile ödüllendirilen ABD’li yarı iletken üreticisi Polar Semiconductors.

Trump’ın dönüşü, yarı iletken üretimini ülkeye taşımayı amaçlayan Çip Yasası’nın geleceğine gölge düşürdü. Seçilmiş başkan anlaşmayı eleştirerek “çok kötü” olarak nitelendirdi ve bunun yerine yarı iletken üretimini ABD’ye çekmek için gümrük tarifelerini kullanmayı önerdi.

Nikkei Asia’ya konuşan üst düzey bir yönetim yetkilisi, nihai anlaşmaların imzalanmasının Trump yönetimine şartları değiştirmek için çok az alan bıraktığını çünkü “bunun bağlayıcı bir sözleşme olduğunu” söyledi. “Yani şirket kilometre taşlarını yerine getirdiği sürece, hükümetin ilerlemesi için sözleşmeye bağlı bir anlaşma” dedi.

Beyaz Saray ulusal ekonomi danışmanı ve Çip Uygulama Yönlendirme Konseyi eş başkanı Lael Brainard’a göre ufukta benzer hamleler var. Brainard perşembe günü gazetecilere verdiği demeçte, “Önümüzdeki iki ay boyunca, Ticaret Bakanlığı’nın daha fazla ödülü sonuçlandırdığını görmeye devam edeceksiniz ve bugüne kadar kaydedilen ilerlemenin on yılın sonuna kadar devam etmesini sağlayacağız” dedi.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

Trump’tan bir kez daha Ukrayna’daki savaşı bitime sözü

Yayınlanma

ABD seçimlerinden galip çıkan Donald Trump, bir kez daha yönetiminin öncelikli hedeflerinden birinin Ukrayna’daki savaşı sona erdirmek olacağını duyurdu.

Trump, Florida’daki Mar-a-Lago malikanesinde düzenlenen galada şu açıklamalarda bulundu: “Rusya ve Ukrayna konusunda çok sıkı çalışacağız. Bu savaş sona ermeli. Üç gün içinde binlerce insanın, çoğu asker, hayatını kaybettiğine dair haberler gördüm. Ancak ister asker olsun ister şehirlerdeki insanlar, bu konuda çaba sarf edeceğiz.”

Trump’ın sözcüsü Karoline Leavitt, daha önce yaptığı bir açıklamada Trump’ın, 20 Ocak 2025’teki yemin töreninin ardından “ilk gün” Rusya ve Ukrayna temsilcilerini müzakere masasına oturtmayı planladığını belirtmişti.

Bloomberg‘in kaynakları, Trump’ın Ukrayna politikasını, göreve başlamadan iki ay önce şekillendirmeye başladığını söyledi.

Trump, seçim kampanyası sırasında defalarca, göreve geldikten kısa bir süre sonra Rusya’nın Ukrayna’ya karşı başlattığı savaşı sona erdireceğini iddia etmişti. Hatta bu savaşı “bir gün içinde” bitirebileceğini söylemişti.

Ancak Trump, Kiev’i barışçıl diyaloğu reddetmesi durumunda askeri yardımı kesmekle tehdit etmek ve Moskova’yı, çatışmayı çözmek istemediği takdirde Ukrayna’yı daha fazla silahlandırmakla uyarmak gibi çifte ültimatomların ötesinde somut bir plan sunmadı.

Trump’ın danışmanları, mevcut cephe hattındaki askeri çatışmanı dondurmayı ve Ukrayna’nın NATO’ya üye olmasını en az 20 yıl boyunca reddetmesini önerdi. Fakat Trump, henüz Ukrayna’daki savaşı sona erdirecek somut bir planı onaylamadı.

Ukrayna’da müzakere gündemi: Toprak mı güvenlik garantisi mi?

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English