İsrail ordusu yaklaşık iki hafta süren yoğun hava bombardımanının ardından gece saatlerinde kara birlikleriyle Lübnan’a girdi. ABD İsrail’e destek verirken İran’ı tehdit etti. Washington, bölgeden İsrail’e yönelebilecek saldırıları caydırmak için 7 Ekim’den sonra Orta Doğu’da konuşlandırdığı askeri gücüne takviye personel ve savaş uçağı gönderme kararı aldı.

ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin, İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant ile yaptığı telefon görüşmesinde, Hizbullah’ın “saldırı altyapısının dağıtılması” gerektiği konusunda mutabık kaldı.

ABD Savunma Bakanlığından (Pentagon) yapılan yazılı açıklamaya göre, Austin, İsrailli mevkidaşı Gallant ile telefon görüşmesi yaptı. Görüşmede ikili, güvenlik alanındaki gelişmeleri ve İsrail’in operasyonlarını değerlendirdi. Austin, ABD’nin İsrail’in “kendini savunma hakkı”na verdiği desteği teyit etti. İki bakan ayrıca, Hizbullah’ın, İsrail’e yönelik “7 Ekim (2023) tarzı saldırılar” düzenlemesini önlemek adına sınır boyunca “saldırı altyapısının dağıtılması” gerektiği konusunda mutabık kaldı.

İran’a: Sonuçları olur

Kısa sürede “güvenlik ve istikrarın sağlanması” için askeri saldırılardan diplomatik zemine dönülmesinin önemini ele alan ikili, İran’ın İsrail’e doğrudan saldırı başlatması durumunda, bunun doğuracağı “ciddi sonuçları” da görüştü.

https://x.com/N12News/status/1841012522490438082

Times of Israel’e konuşan ABD’li bir yetkili de Biden yönetiminin İsrail’in neyi başarmaya çalıştığını anladığını ve kabul ettiğini ancak Washington’un IDF’nin Lübnan’da batağa saplanmasından ya da daha sonraki bir noktada misyonu genişletmeye yönelmesinden endişe duyduğunu vurguladı. Habere göre de aynı endişeyi dile getiren bir başka ABD’li yetkili de İsrail’in 1982’deki Lübnan işgalinin de sınırlı bir operasyon olarak başladığını ancak güney Lübnan’da 18 yıllık bir işgale dönüştüğünü hatırlattı.

ABD’den bölgeye sevkiyat kararı

Öte yandan ABD, 7 Ekim’den sonra İsrail’e yönelebilecek saldırıları caydırmak için Orta Doğu’da konuşlandırdığı askeri gücüne takviye personel ve savaş uçağı gönderme kararı aldı.

ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), Orta Doğu’ya “saldırganlığı caydırmak ve daha geniş bir bölgesel savaş riskini azaltmak için” bölgedeki konuşlu mevcut güçlerine savaş uçakları ve birkaç bin takviye asker göndereceğini açıkladı.

Pentagon Sözcü Yardımcısı Sabrina Singh, günlük basın toplantısında konuştu. Singh, “Savunma Bakanlığı, bölgede saldırganlığı caydırmak ve daha geniş bir bölgesel savaş riskini azaltmak için Orta Doğu’daki ABD güçlerinin kuvvet duruşunu daha da güçlendirmek amacıyla adımlar atıyor” dedi.

Lübnan’ın güneyinde İsrail işgali başladı

Bölgede bulunan ve rotasyonu gelen USS Abraham Lincoln uçak gemisi filosunun yerinde kalması talimatının verildiğini belirten Singh, ayrıca hava savunmasının güçlenmesi için mevcut askeri varlığa ek olarak F-15E Strike Eagle, F-16, A-10 ve F-22 savaş uçakları ve bunları destekleyecek “birkaç bin” personel gönderileceğini bildirdi.

Singh, ayrıca Pentagon’un, çeşitli olasılıklara yanıt verme hazırlıklarını daha da üst seviyeye taşımak için ABD içindeki askeri birliklerin bölgede konuşlandırılmasına yönelik hazırlık seviyesinin artırıldığı bilgisini paylaştı.

“Bakan (Lloyd) Austin, hazırlıksız yakalandı”

İsrailli yetkililerin Lübnan’a karadan girme planlarıyla ilgili açıklamaları hakkındaki soruları için Singh, “Potansiyel operasyonları için bunu İsrail’e sorun, benim söyleyebileceğim bir şey yok. Size sadece şunu söyleyebilirim, İsraillilerle çalışmaya devam ediyoruz ve şu anda ne yapmayı planladıkları hakkında daha fazla bilgi edinmeye uğraşıyoruz” yanıtını verdi.

Singh, 27 Eylül’de Lübnan’daki Hizbullah Lideri Hasan Nasrallah’ın öldürüldüğü hava saldırıları konusunda da İsrail’in kendilerine bilgi vermediğini tekrarlayarak, “Bakan (Lloyd) Austin, hazırlıksız yakalandı. Operasyon devam ederken haber verildi. Bu operasyonlarda dahlimiz yok” ifadelerini kullandı.

ABD ile İsrail savunma bakanları arasında “güven sorunu” olup olmadığıyla ilgili soruyu ise Singh, şöyle yanıtladı: “İki bakan, 7 Ekim’den bu yana her gün düzenli iletişim halinde, hatta bazen günde iki defa konuştukları oluyor. İkisi de telefonla istedikleri zaman birbirini arayabileceklerini biliyor. Dolayısıyla, bir güven sorunu olduğu söylenmez.”

Singh, Nasrallah’ın öldürüldüğü saldırılarda ABD yapımı silah kullanılıp kullanılmadığı sorularına da İsrail’in her saldırısına ayrı soruşturma yapmadıklarını söyleyerek, söz konusu saldırı hakkında daha fazla bilgi almak için de İsraillilere yönlendirdi.

Gazze ve Lübnan’da on binlerce insanı katleden İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, İran halkına mevcut yöneticilerinden daha iyisini hak ettiklerini söyledi, “İsrail yanınızda” dedi ve İran’ın “insanların düşündüğünden daha erken özgürleşeceğini” ileri sürdü. Netanyahu’nun bu açıklaması “İsrail’in bir sonraki hedefinin İran mı olacak” sorusunu akıllara getirdi.

Başbakan Netanyahu doğrudan İran halkına hitaben bir mesaj yayınladı. İngilizce yayınlanan açıklamada “Her gün sizi boyunduruk altına alan bir rejimin Lübnan’ı, Gazze’yi savunma hakkında ateşli konuşmalar yaptığını görüyorsunuz. Ancak her geçen gün, o rejim bölgemizi daha derin bir karanlığa ve daha büyük bir savaşa sürüklüyor” diyen Netanyahu İsrail’in askeri gücünü ve son suikastlarını övdü.

Açıklamasında “Rejim her geçen an sizleri -asil İran halkını- uçuruma daha da yaklaştırıyor” diyen Netanyahu, “İranlıların büyük çoğunluğu rejimlerinin kendilerini zerre kadar umursamadığını biliyor. Eğer umurunda olsaydı, eğer sizi umursasaydı, Ortadoğu’daki beyhude savaşlara milyarlarca dolar harcamayı bırakırdı. Hayatlarınızı iyileştirmeye başlardı. Rejimin nükleer silahlara ve dış savaşlara harcadığı onca paranın çocuklarınızın eğitimine, sağlık hizmetlerinizin iyileştirilmesine, ülkenizin altyapısının inşasına, suya, kanalizasyona ve ihtiyacınız olan diğer tüm şeylere yatırıldığını hayal edin. Bunu bir düşünün” ifadelerini kullandı.

Netanyahu şöyle devam etti: “İran nihayet özgür olduğunda ki bu, insanların düşündüğünden çok daha erken olacak, her şey farklı olacak. İki kadim halk; Yahudi halkı ve Pers halkı, nihayet barış içinde olacak. İki ülke; İsrail ve İran, barış içinde olacak. O gün geldiğinde, rejimin beş kıtada kurduğu terör ağı iflas edecek, dağıtılacak. İran, hiç olmadığı kadar gelişecek. Küresel yatırımlar, yoğun turizm ve İran’ın içinde var olan muazzam yeteneklere dayalı teknolojik yenilikler. Bu, bitmeyen yoksulluk, baskı ve savaştan daha iyi gelmiyor mu?”

“Küçük bir fanatik teokrat grubunun umutlarınızı ve hayallerinizi yıkmasına izin vermeyin. Siz daha iyisini hak ediyorsunuz. Çocuklarınız daha iyisini hak ediyor. Tüm dünya daha iyisini hak ediyor. Hamas ve Hizbullah’ın tecavüzcüleri ve katillerini desteklemediğinizi biliyorum, ancak liderleriniz destekliyor. Siz daha fazlasını hak ediyorsunuz. İran halkı şunu bilmeli: İsrail sizin yanınızda. Birlikte refah ve barış dolu bir gelecek yaşayalım.”

İsrail 8 Ekim’den bu yana kuzey sınırında Hizbullah ile yaşadığı çatışmalarda ateşkes için el yükseltti. Ateşkes için daha önce Hizbullah’ın Litani Nehri’nin kuzeyine çekilmesi isteyen İsrail, şimdi bu şarta ek olarak Hizbullah’ın silahsızlandırılmasını da talep ediyor.

İsrail Dışişleri Bakanı Yisrael Katz, Hizbullah, Litani Nehri’nin kuzeyine çekilerek silahsızlandırılmadıkça Lübnan’da bir ateşkesi kabul etmeyeceklerini belirtti.

İsrail devlet televizyonu KAN’ın haberine göre, Katz, aralarında Almanya, İngiltere, İtalya ve Kanada’nın da bulunduğu 25 ülkenin dışişleri bakanlarına mektup gönderdi.

Hizbullah: Savaş meydanındayız

Mektubunda Katz, “İsrail, Lübnan’da ateşkesi kabul etmeyecektir. İsrail’in ateşkesi kabul etmesinin tek yolu Hizbullah’ı Litani’nin kuzeyine taşımak ve silahsızlandırmaktır” ifadelerine yer verdi.

“Sadece Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin Lübnan’a ilişkin tüm kararlarının tam olarak uygulanmasıyla ateşkesin sağlanabileceğini” ifade eden Katz, şunları kaydetti: “Bu olmadığı sürece İsrail, vatandaşlarının güvenliğini ve kuzey sakinlerinin bölgelerine dönüşünü sağlamak için uygulamalarını sürdürecektir.”

Katz ayrıca Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah’ın İsrail hava saldırısında öldürülmesinin “Tel Aviv tarafından alınan en haklı ve önleyici tedbirlerden biri olduğunu” iddia etti.

Lübnan: Ordu göndermeye hazırız

Öte yandan Lübnan Başbakanı Necib Mikati, ülkenin güneyindeki Litani Nehri’nin güneyine orduyu göndermeye hazır olduklarını söyledi.

Mikati, başkent Beyrut’ta Meclis Başkanı Nebih Berri ile görüşmesinin ardından bir basın toplantısı düzenledi. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) 2006 yılındaki 1701 sayılı kararına dikkati çeken Mikati, şunları kaydetti: “Bizler BMGK’nin 1701 sayılı kararını uygulamaya hazırız. Ateşkesin sağlanmasının ardından da görevini Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Barış Gücü (UNIFIL) ile koordineli yapmak üzere orduyu Litani Nehri’nin güneyine göndermeye hazırız.”

Başbakan Mikati ayrıca Meclis Başkanı Berri ile Lübnan’da cumhurbaşkanı seçimleri konusunu da ele aldıklarını aktardı.

Berri, Başbakan Mikati ile görüşmesinin ardından Lübnan Genelkurmay Başkanı General Joseph Avn ile bir araya geldi.