Bizi Takip Edin

AVRUPA

Merz ve Scholz’tan ilk münazara: Hakaretler havada uçuştu

Yayınlanma

Almanya’da, Sosyal Demokratların (SPD) görevdeki şansölyesi Olaf Scholz ile Hıristiyan Demokratların (CDU/CSU) seçimdeki adayı Friedrich Merz, pazar akşamı ilk kez canlı bir tartışma programında karşı karşıya geldi.

Adayların her ikisi de sahnede birbirlerine “güvenilmez”, “gülünç” ve “çok aptal” gibi ağır suçlamalarda bulundu.

Scholz’un SPD’si anketlerde CDU/CSU’nun yaklaşık 15 puan gerisinde görünüyor.

Pazar günkü düelloya hakim olan sert ton, Almanya’nın yakın geçmişte gördüğü en sert ve ayrıştırıcı kampanyalardan biri haline gelen yarışın tipik bir örneği olarak kayda geçti.

Pazar günkü tartışma, ülkenin durgun bir ekonomi, jeopolitik belirsizlik ve göçle ilgili büyük iç gerilimlerle başa çıkma mücadelesi verirken, “ağırbaşlı” tartışma günlerinin sona erdiğini hatırlattı.

Tartışmanın başında Scholz ve Merz, tartışma öncesinde yaptıkları atışmalara rağmen birbirlerine karşılıklı saygı duyduklarını ifade ettiler. Fakat sonrasında “eldivenler çıkarıldı.”

Her ikisi de 90 dakikalık tartışma boyunca nezaketlerini korumaya çalışsalar da, özellikle göç konusunda Merz’in “bu SPD’nin” işbirliği yapamayacağını iddia etmesiyle defalarca çatıştılar.

Göç meselesi birinci sırada

Scholz, Merz ile Almanya sınırındaki tüm göçmenleri geri çevirme planları üzerine tartışırken, “Bir insan neden bu kadar aptal olsun ki?” diye haykırdı. Scholz’a göre bu hareket Avrupalı müttefiklerin güvenini sarsacaktı.

Merz ve CDU’nun sunduğu göç tasarısı, Almanya’nın savaş sonrası tarihinde ilk kez aşırı sağcılar (AfD) eliyle Bundestag’da çoğunluk elde etmişti fakat Merz AfD ile bir koalisyonu reddettiğini yineledi ve “Böyle bir şey söz konusu bile olamaz,” dedi.

Merz’in parlamentoda tabuları yıkan hamlesini kınamak için Almanya genelinde sokaklara dökülen yüz binlerce protestocuyla ilgili bir soru üzerine Merz, seçmenlerin diğer kesimlerinden de destek aldığını söyledi.

“Anketler yükseliyor” diyen Merz, son anketlerde CDU’nun yüzde bir puanlık bir artış gösterdiğini belirtti ve “Yani o kadar da yanlış olamaz. Ben bunun olmamasını isterdim,” ifadelerini kullandı.

Scholz, Alman ekonomisinin durumundan Putin’i sorumlu tuttu

Buna karşılık Merz, Scholz’un, hükümetinin ekonomik siciline ilişkin “pembe” tablolarını “masal şatosu” olarak nitelendirdi.

Merz, “Ekonomimizin durumuna dair sahip olduğunuz algı beni biraz şaşırttı. Bunun dışarıdaki gerçeklikle hiçbir ilgisi yok,” dedi.

Şansölye ise, Merz’in neşeyle “tam olarak anlamadığını” belirttiği uzun soluklu, teknik açıklamalar içinde kendini kaybetmiş göründü.

Scholz, trafik lambası koalisyonunun Almanları daha da yoksullaştırdığı iddiasını reddederek, 2022’de Ukrayna savaşının enerji fiyatlarında ve enflasyonda artışa neden olmasından Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’i suçladı.

Merz, Scholz’a “Tanrı aşkına” 2023 yılında enerji krizinin ortasında Almanya’nın kalan üç nükleer santralini neden kapattığını sordu ve Şansölyenin, imalat sektöründe derin bir kriz yaşanırken Almanya’nın sanayisizleşme sorunu yaşamadığı yönündeki iddiasını ise “şaşırtıcı” olarak nitelendirdi.

Merz’i “tehlikeli bir serbest piyasa ideoloğu” olarak göstermeye çalışan Scholz, Almanya’daki trenlerin işletmesini demiryolu ağından ayırmak istediğini söyleyen CDU liderini Deutsche Bahn’ı özelleştirmek istemekle suçladı.

Scholz, “Bunun sonu, artık hiçbir şeyin çalışmadığı ve sadece bozuk raylar ve kötü trenlerin olduğu Birleşik Krallık’taki kadar kötü olacaktır,” uyarısında bulundu.

Borç freni konusunda Merz’den gevşeme sinyali

Yine de Scholz bazı konularda, özellikle de sosyal politika ile ilgili konularda kendini tutmayı başarırken, Merz’in saldırılarını zaman zaman püskürtmeyi başardı.

Merz bir noktada Scholz’a, “Neden Avrupa Birliği’ndeki diğer pek çok ülke uzun zamandır büyüme oranlarına geri döndü de biz dönmedik?” diye sorunca Şansölye, “Çünkü ihracata yönelme konusunda diğerlerinden daha iyiyiz,” diye karşılık verdi.

Bir başka netameli konu, anayasal borç freni meselesiydi. Merz, daha yüksek savunma harcamalarını nasıl finanse edeceği konusunda baskı altında kalırken ülkenin katı borçlanma kurallarında reform yapmaya açık olduğunu söyledi.

CDU lideri, ABD Başkanı Donald Trump’ın baskısıyla Avrupa’nın en büyük ekonomisinde savunma harcamalarının GSYİH’nin “muhtemelen yüzde 3’üne doğru” gideceğini söylerken, Almanya’nın anayasal “borç freninin” reform gerektirebileceğini kabul etti.

Şansölye Scholz’un harcama kesintileri ve iktisadi büyümenin daha büyük bir savunma bütçesini finanse etmek için gereken on milyarlarca doları tek başına sağlayabileceğini iddia etmenin “saçma” olduğunu söylemesinin ardından Merz, Almanya’nın yapısal açığını GSYİH’nin yüzde 0,35’i ile sınırlayan anayasal zorunluluğu değiştirme olasılığını gündeme getirdi.

Merz, “Her zaman bunu tartışabileceğinizi söyledim, ama kesinlikle ilk başta değil. Önce tasarruf potansiyeli, büyüme ve ayrıca acilen ihtiyaç duyulan bütçe yeniden tahsisleri geliyor,” dedi.

Tüm düşmanlıklarına rağmen, pazar günü bu ihtimal uzak görünse de, iki lider seçimden sonra kendilerini bir kez daha koalisyon kurmak zorunda bulabilir.

CDU ve diğer ana akım partilerin AfD ile bir hükümet koalisyonunu dışlaması nedeniyle bu ihtimal zannedildiği kadar uzak olmayabilir.

AVRUPA

Merkel: Rusya’nın çıkarları tartışılmalı

Yayınlanma

Eski Almanya Şansölyesi Angela Merkel, Berliner Zeitung‘a verdiği özel röportajda, savunma bütçesinden Washington’daki krize, Putin yanlıları ile Putin destekçileri arasındaki ayrımdan uyku düzenine kadar çeşitli konularda açıklamalarda bulundu. Merkel, Ukrayna’ya destek vermenin önemini vurgularken, Rusya’nın çıkarlarının da göz ardı edilmemesi gerektiğini belirtti. Ayrıca, AfD’nin yükselişine de değinen Merkel, bu durumun sadece Doğu Almanya’ya özgü olmadığını ifade etti.

Eski Almanya Şansölyesi Angela Merkel, Berliner Zeitung‘dan Anja Reich ve Tomasz Kurianowicz’e verdiği özel röportajda önemli değerlendirmelerde bulundu. Merkel, savunma bütçesi, Ukrayna ve Washington’daki kriz gibi çeşitli konulara değindi.

Röportajın başında, planlanan görüşmenin “dramatik gelişmeler” nedeniyle ertelenmesi konusu gündeme geldi.

Merkel, Washington’daki toplantı ve CDU ile SPD arasındaki özel bütçe görüşmeleri nedeniyle röportajı ertelediğini belirterek, “Görüşme, Washington’daki toplantıdan sonra ve Başkan Trump’ın ABD Kongresi’ndeki konuşmasından hemen önce planlanmıştı. Hem Trump’ın Ukrayna hakkında söyleyecekleri hem de CDU ile SPD arasındaki özel bütçe görüşmeleriyle ilgili olarak bazı gelişmeler olabileceğini düşündüm,” dedi.

Yüz milyarlarca avroluk özel bütçe konusuna da değinen Merkel, prensipte bu bütçeye destek vereceğini ifade etti.

Savunma için ayrılan bu özel bütçenin akıllıca seçildiğini düşünen Merkel, “Savunma için ayrılan ve büyüklüğü tam olarak belirlenmemiş olan bu özel bütçenin çok akıllıca seçildiğini düşünüyorum. Belli bir taban miktar normal bütçeye alınıyor ve NATO’daki tartışmaların nasıl geliştiği, NATO Konseyi’nde hangi kararların alındığı görülebiliyor. Böylece belli bir hareket alanı bırakılıyor,” diye konuştu.

Ek özel bütçenin, bir amaca yönelik olması ve paranın sosyal harcamalar veya diğer tüketim harcamaları için kullanılamaması gibi büyük bir avantajı olacağını savunan Merkel, bütçe disiplininden yana olduğunu ancak olağanüstü durumlarda gerekli adımların atılması gerektiğini vurguladı.

Trump ile Zelenskiy’nin Washington’daki görüşmesinin “her şeyi tetikleyen an” olduğunu belirten Merkel, bu görüşmenin Amerikalıların artık Ukrayna Devlet Başkanı’nın yanında olmadığının bir ifadesi olduğunu söyledi.

Merkel, görüşmeyi izlerken yaşadığı duyguları, “Böyle bir şeyi bir daha görmek istemem. Çok üzücü,” sözleriyle ifade etti.

Trump’ın muhataplarına suçluluk duygusu yaşatmak istediğini ve Amerika’nın tüm dünya tarafından kullanıldığı görüşünde olduğunu belirten Merkel, “Evet, Başkan Trump, Amerika’nın tüm dünya tarafından bir şekilde kullanıldığı görüşünde. ABD’nin sebepsiz yere diğer ülkelere yardım ettiğini veya onları koruduğunu düşünüyor,” ifadelerini kullandı.

Ukrayna’ya destek verilmesinin ABD ve Avrupa’nın kendi çıkarları için olduğunu vurgulayan Merkel, bir ülkenin işgal edilmesine ve toprak bütünlüğünün sorgulanmasına izin verilemeyeceğini söyledi.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile sık sık görüşen bir siyasetçi olarak, Rusya liderinin olaylara bakış açısının dikkate alınmamasının büyük bir ihmal olduğunu belirten Merkel, “Rusya’nın çıkarları hakkında tartışmaya izin vermek gerekir,” dedi.

Ancak Merkel, Putin’in Baltık ülkelerine, Polonya’ya ve Almanya’ya saldırmasını mümkün görmediğini ifade etti.

Kuzey Akım-2 projesinin bir hata olup olmadığı sorusuna ise Merkel, “Sanırım, şimdi biraz kibirli konuşacak olursam, Putin hakkında çok az yanılsaması olanlardan biriyim. Gürcistan’ı işgal ettiğini, Kırım’ı ilhak ettiğini biliyordum, o zamanlar bana yalan söylemişti. Yine de böyle bir savaşı önlemek için her şeyi denemeyi doğru buluyorum,” şeklinde yanıt verdi.

AfD’nin yükselişine de değinen Merkel, bu durumun sadece Doğu Almanya’ya özgü olmadığını, ancak Doğu’da daha belirgin olduğunu ifade etti. AfD’nin ideolojik üst yapısının Doğu Almanya’da büyümediğini belirten Merkel, “AfD, ‘Biz halkız’ sloganıyla, devrim zamanının bu harika sloganını yeniden tanımlamaya çalışıyor. Memnun olmayan insanlara ‘Siz halksınız’ diyor. Ve memnun olmayan herkes elit kesime ait. Böylece toplumu bölüyorlar ve çeşitli şeylerden memnun olmayan insanlardan oluşan bir yankı odasıyla karşılaşıyorlar,” yorumunu yaptı.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Alman partilerinin ‘savaş’ anlaşması borsayı uçurdu

Yayınlanma

Almanya’da CDU/CSU, SPD ve Yeşiller arasında bir borç paketi için varılan milyar avroluk anlaşma borsada “sevinç çığlıklarına” yol verdi.

Spiegel’in aktardığına göre özellikle savunma ve altyapı hisseleri yükseldi.

Almanya’nın önde gelen endeksi Dax, bir ara 23.000 puanın üzerine çıktı ve öğleden sonra erken saatlerde yüzde 1,7 artışla 22.907 puana ulaştı.

Dax’ın liderleri, öğleden önce yaklaşık yüzde 5,7 oranında yükselen savunma şirketi Rheinmetall’in hisseleri oldu. Yapı malzemeleri üreticisi Heidelberg Materials ve enerji teknolojileri grubu Siemens Energy’nin hisseleri de talep gördü.

MDax’ta listelenen zırhlı şanzıman üreticisi Renk bile yaklaşık yüzde on oranında yükseldi. Yaklaşık yüzde 5,5 oranında yükselen savunma şirketi Hensoldt’un hisselerine de güçlü bir talep vardı.

Almanya’da Merz, borç konusunda Yeşiller ile anlaştı

Finansal hizmet sunan Helaba’da uzman olarak çalışan Ulf Krauss, “Donald Trump’ın giderek daha kaotik ve tehditkar olarak algılanan ekonomi politikası ABD’de ekonomik karamsarlığa yol açarken, Almanya’nın borç frenini gevşetme girişimi Avro bölgesinde büyüme için iyimserlik yaratıyor,” diyerek piyasalardaki durumu özetledi.

Bu arada, bankacılık hisseleri Avrupa genelinde sektörün kazananları oldu. Sektör endeksi yüzde 2,2 oranında yükseldi. Commerzbank hisseleri yüzde üç artış gösterdi. Büyük İtalyan bankası UniCredit olası bir devralmaya bir adım daha yaklaştı.

Avrupa Merkez Bankası (ECB) Commerzbank’ın doğrudan hisselerinin yüzde 29,9’a çıkarılmasını onayladı.

Tahvil piyasası da milyarlarca avroluk harcama paketi için varılan anlaşmaya tepki gösterdi: Alman devlet tahvillerinin fiyatları düşerken, getirileri de önemli ölçüde yükseldi. On yıllık Alman devlet tahvillerinin getirisi yüzde 2,93’e çıktı.

Özel fonun duyurulmasından ve borç frenine istisna getirilmesinden bu yana Bund (Alman devlet tahvili) getirileri keskin bir şekilde yükseldi.

Diğer Avro bölgesi ülkelerinde de getiriler önemli ölçüde artarak ülkelerin borçlanmasını daha pahalı hale getirdi.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Almanya’da Siemens yöneticileri Kırım’a türbin sevkiyatı nedeniyle yargılanacak

Yayınlanma

Almanya’da Hamburg Bölge Mahkemesi, Siemens’in iki eski yöneticisi hakkında, Rusya’ya bağlanan Kırım’a gaz türbinlerinin ihracatına yardım ederek yaptırımları ihlal ettikleri gerekçesiyle dava açtı. Dava, 2024 baharında açıldı ve Siemens yetkilileri, konuyla ilgili soruşturmanın şirkete yönelik olmadığını ve suçlanan kişilerin artık şirkette çalışmadığını belirtti. Avrupa Birliği ve ABD yaptırımları, Batılı şirketlerin Kırım’a enerji veya enerji ekipmanı tedarik etmesini yasaklıyor.

Hamburg Bölge Mahkemesi, 2014’te referandumla Rusya Federasyonu’na bağlanan Kırım’a gaz türbinlerinin ihracatına yardım ederek yaptırım rejimini ihlal etmekle suçlanan sanayi şirketi Siemens’in iki eski yöneticisi hakkında dava açtı.

Reuters ajansının haberine göre yaptırım ihlali davası 2024 baharında açıldı. Hamburg savcılığı, Almanya Federal Cumhuriyeti vatandaşı olan dört kişi ve Fransa-İsviçre vatandaşlığına sahip bir kişi hakkında suç duyurusunda bulundu.

Fakat daha sonra bölge mahkemesi, kovuşturma için yeterli gerekçe bulunmaması nedeniyle üç sanıkla ilgili soruşturmayı durdurdu. Mahkeme belgelerinde sanıkların isimleri açıklanmadı.

İsmi belirtilmeyen bir Siemens yetkilisi, şirketin devam eden davalar hakkında yorum yapamayacağını, ancak davanın şirkete yönelik olmadığını ve sanıkların artık orada çalışmadığını belirtti.

Türbin işinin sahibi olan Siemens Energy ise, iki sanığın artık şirket çalışanı olmaması nedeniyle yorum yapmadı.

Avrupa Birliği (AB) ve ABD yaptırımlarına göre, Batılı şirketlerin Kırım’a enerji veya enerji ekipmanı tedarik etmesi yasak.

Fakat kısıtlamalara rağmen, Siemens’in elektrik üretimi için türbinleri, 2017 yılında Rusya’nın yarımadada inşa ettiği iki elektrik santraline teslim edildi.

O dönemde Siemens, türbinleri Rus bir müşteriye sattığını, bunların Rusya’daki elektrik santrallerine kurulmasını beklediğini ve Kırım’a gönderilme planlarından haberdar olmadığını açıklamıştı.

Rusya’nın Ukrayna’ya Şubat 2022’de başlattığı askeri müdahalenin ardından Batılı ülkeler, Rusya’ya karşı askeri, havacılık, petrol ve doğalgaz ve diğer sektörler için teknoloji ve ekipman tedarikini yasaklayan geniş kapsamlı yaptırımlar uyguladı.

The New York Times gazetesi, tedariki sağlamak için “devasa bir paravan şirket ağı kurulduğunu” ve çiplerin önemli bir kısmı Hong Kong üzerinden geldiğini iddia etmişti.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English