Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

Mısır’ın gözü bu zirvede: Üyeliğe kabul edilecek mi?

Yayınlanma

BRICS, son yıllarda, doların hegemonyasından kurtulmak, ekonomi ve finans alanlarında etkili alternatifler bulmak isteyen çok sayıda ülkeden talep gördü. BRICS üyeliği için 22 ülkeden resmi başvuru alındığını, bir o kadar ülkenin de üyeliğe gayriresmi ilgi gösterdiği açıklandı. 22 Ağustos’ta Güney Afrika’da düzenlenecek 15. BRICS Liderler Zirvesi’nde üyelik taleplerinin değerlendirilebileceği tahmin ediliyor. BRICS’in ağustos zirvesine hazırlık olarak yapılan ve Güney Afrika’da gerçekleşen dışişleri bakanlarının 2 Haziran’daki toplantısına, 5 üye devletin yanı sıra Arjantin, BAE, Endonezya, İran, Kazakistan, Mısır, Nijerya, Senegal, Suudi Arabistan ve Tayland dışişleri bakanları da katılmıştı.

BRICS ülkeleri için ortak bir para biriminin oluşturulması gibi iddiaları projelerin de masaya yatırılacağı zirveyi dört gözle bekleyen ülkelerden biri de Mısır. Bir süredir yoğun ekonomik krizle boğuşan Mısır, BRICS’e katılımın bu krizle mücadelesine önemli katkı sunmasını umuyor. Peki BRICS’in Mısır’ı üyeliğe kabul etme olasılığı nedir? Kahire neden BRICS’e katılmak istiyor? Üyeliğinin onaylanması Mısır ve birliğe ne kazandıracak ne kaybettirecek?

Majalla’da yayınlanan ve uzman görüşlerine başvurulan analiz bu sorulara yanıt bulmaya çalışıyor:

***

Mısır dolar baskısından kurtulmak için BRICS üyeliğini istiyor

Mısır, doların yarattığı baskıdan kurtulmayı umduğu için, bazılarının potansiyel bir karşı ittifak ve G7’nin gelecekteki rakibi olarak gördüğü BRICS’e katılmayı bekliyor.

MARCELLE NASR

Dünya genelinin büyük mali zorluklarla karşı karşıya olduğu bir dönemde Mısır, doların yarattığı baskıdan kurtulmayı umarak ekonomisi için sürdürülebilir çözümler bulmaya çalışıyor.

Mısır, Kovid-19 pandemisinden bu yana devam eden küresel ekonomik değişimler ışığında dünyanın en önemli ekonomik gruplarından biri olan BRICS’e katılmayı hedefliyor. Bunlar arasında enerji ve tahıl fiyatlarında artışa yol açan tedarik zinciri krizi ve sonu gelmeyecek gibi görünen Rusya-Ukrayna krizinin yansımaları yer alıyor.

Mısır’ın BRICS’e katılma arayışı, ülkenin dolara alternatif aradığı bu zor dönemde önemli bir adım. BRICS’in bir parçası olarak, üye ülkeler (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika) kendi aralarında ulusal para birimleriyle ticaret yapabilirler. Ayrıca yeni bir BRICS para biriminin çıkarılırsa doların hegemonyası zayıflayacaktır.

Mısır BRICS’e katılmak isteyen pek çok ülkeden biri; bazı devletler üyeliği gıda, enerji, borç ve iklim gibi uluslararası krizlerle yüzleşmenin bir yolu olarak görüyor.

Mısır BRICS bankasına katıldı

Mısır BRICS yolculuğuna bu yılın şubat ayında 100 milyar dolarlık Yeni Kalkınma Bankası’na (NDB) katılarak başladı.

BRICS, 2015 yılında Dünya Bankası’na alternatif olarak çok taraflı kalkınma bankasını kurdu. Bazıları tarafından IMF’ye bir alternatif olarak da görülüyor.

NDB açılışından bu yana, BRICS’in yükselen ekonomileri ve gelişmekte olan ülkelerdeki kalkınma ve altyapı projelerini finanse etti. NDB şu ana kadar ulaşım, su temini, temiz enerji, dijital ve sosyal altyapı ve inşaat alanlarında toplam 32 milyar dolar tutarında 90’dan fazla proje için finansmanı onayladı.

Mevcut küresel ekonomik değişimler Mısır’ın, bazılarının G7’nin karşı ittifakı ve gelecekteki rakibi olarak gördüğü BRICS’e katılması için bir fırsat sunuyor. Kimileri BRICS’in Batı ve müttefiklerine rakip olacak güçlü bir ekonomik ve siyasi blok haline gelmeye çalıştığını düşünüyor.

BRICS’in Ağustos 2023 zirvesinde, Mısır’ınki ile birlikte 19 katılım başvurusunun görüşülmesi de dahil önemli konuları karara bağlanmasını bekliyor. Ekonomistler, uzmanlar ve siyasi analistler, ülkenin katılımının özellikle kalkınma, ticaret ve yatırım açısından büyük ekonomik fırsatlar sağlayacağını umuyor.

BRICS, ticaret girişimleri aracılığıyla ister ulusal para birimleri ister grubun kurmaya çalıştığı ortak bir para birimi olsun, mümkün olduğunca alternatif para birimlerini kullanmaya çalışıyor.

Mısır hükümeti, düşük maliyetli finansman ve krediler konusunda büyük umutlar taşıyor. Bu, ülkenin zayıflamış ekonomisine yönelik baskıyı hafifletebilir ve ithalat ile üretim girdileri için dolar temin etme konusundaki mevcut krizini hafifletebilir.

NDB, neredeyse iki yıl önce yeni üyelik alımına başladı ve Mısır’ın bu yılın başlarında katılmasından önce 2021’in sonlarında Birleşik Arap Emirlikleri, Bangladeş ve Uruguay’ı resmen yeni üye olarak kabul etti.

Mısır Devlet Enformasyon Servisi, “Banka yönetimi, Mısır’ın katkısının değerinin 1.196 milyar dolar olarak tahmin edildiğini ve bunun %20’sinin ödenerek toplam 239.2 milyon dolara ulaşacağını kabul etti” açıklamasını yaptı.

Fitch Ratings, Mayıs 2023 raporunda, NDB’nin bilançosunu büyütmeye devam etmek ve yeni hissedarlar çekmek de dahil orta vadeli stratejisini başarıyla uygulayabileceğini söyledi.

Bankanın web sitesine göre Fitch, NDB’nin Uzun Vadeli İhraççı Temerrüt Notu (IDR) üzerindeki görünümünü negatiften durağana çevirdi ve IDR’yi ‘AA’ olarak teyit etti. Bu karar bankanın Nisan 2023’te uluslararası sermaye piyasalarına başarılı bir şekilde geri dönmesinin ardından alındı.

Raporlara göre BRICS ülkeleri, dünya yüzölçümünün %26’sından fazlasını, dünya nüfusunun %42’sini ve küresel GSYH’nin %20’sinden fazlasını temsil eden büyük ekonomilerden oluşuyor.

Grup, küresel ekonominin büyümesine %50’den fazla katkıda bulundu. Blok ülkeleri arasındaki coğrafi farklılığa rağmen dünya haritasında stratejik konumlara sahip olan üye devletlerin jeopolitik önemini küçümsememek gerekiyor.

Ayrıca enerji gibi hayati alanlarda üye ülkeler arasında entegrasyonu teşvik eden çok sayıda kaynağa sahipler.

Yatırımlar, buğday ve tahıl

Mısır Ekonomik ve Stratejik Araştırmalar Merkezi Direktörü Dr. Mustafa Ebu Zeyd El Majalla’ya yaptığı açıklamada BRICS’e kabul edilmesi halinde Mısır’ın finansman kaynaklarının çeşitlendirilmesinden faydalanacağını söyledi: “Sadece IMF ya da Dünya Bankası’na bel bağlamayacak, NDB gibi başka bir kanal da olacak.”

“Bu özellikle BRICS üyelerinin Mısır ekonomisiyle çok büyük ortaklıklara sahip olduğu, özellikle Çin’in Mısır’ın en büyük ticaret ortaklarından biri olduğu durumda geçerli. İki ülke arasındaki karşılıklı ticaret hacmi 2022’nin ilk 11 ayında 15 milyar dolar olarak tahmin ediliyor.

“Buğday ithalatı söz konusu olduğunda Rusya’nın önemi büyük ve Mısır ile Rusya arasındaki ticaretin 2022 yılında 6 milyar dolar olacağı tahmin ediliyor.

“Hindistan’ın önemi, küresel düzeyde en büyük buğday üreticilerinden biri olmasından kaynaklanıyor. Dolayısıyla Mısır ekonomisi, iç talebi karşılamak için tahıl ve buğday gibi stratejik emtia kaynaklarını genişletmekten fayda sağlayacak.”

Mısır’ın Kamu Seferberliği ve İstatistik Merkezi Ajansı’na göre “Mısır ve Hindistan arasındaki ticaret hacminin 2021-2022 döneminde 7.26 milyar dolar olarak tahmin edildiğini” de sözlerine ekledi.

Ebu Zeyd BRICS’e katılmanın Mısır ekonomisi üzerinde birçok olumlu etkisi olacağını, özellikle de Rusya, Çin ve Hindistan başta olmak üzere üye ülkelerden gelen doğrudan yabancı yatırımların artacağını söyledi.

Ebu Zeyd’e göre Mısır devleti son üç yılda doğrudan yabancı yatırımları artırmak için çok sayıda teşvik ve kolaylık sağladı. Bunlardan en sonuncusu, daha fazla yerli veya yabancı özel sektör katkısını çeken devlet mülkiyeti politikasının uygulamaya konması oldu.

2023-2024 mali yılı ekonomik ve sosyal kalkınma planına göre Mısır ekonomisinin yılda 900.000’den fazla istihdam yaratması gerektiğini de sözlerine ekleyen Ebu Zeyd’e göre BRICS’e katılım Mısır’ın istihdam yaratmasına yardımcı olacak.

BRICS ülkelerinden gelen yatırım akışı da desteklenerek ticaret hacminde bir artışa yol açacak. Bu da Mısır’ın BRICS ülkelerine yaptığı ihracatının artmasına yardımcı olacak. Bu durum Mısır’ın önümüzdeki üç yıl içinde ihracat hacmini 100 milyar dolara çıkarma stratejisiyle uyumlu.

Mısır ihracatına kapı açılıyor

Bu arada uluslararası ekonomi uzmanı ve Kahire’deki Stratejik ve Ekonomik Çalışmalar Forumu Başkanı Raşid Abdo, BRICS’in öncelikle ekonomik ve siyasi konumlarını sağlamlaştırmak için güçlü adaylar arayacağını söyledi.

Abdo, “Beş BRICS ülkesi çoğunlukla sanayileşmiş ve ekonomilerinin büyüklüğü ile öne çıkan ülkeler; Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır, Cezayir, İran, Arjantin ve diğerleri de dahil dünyanın farklı kıtalarından gruba katılmak isteyen pek çok ülke var” dedi.

Abdo, Majalla’ya şunları söyledi: “Her devletin güçlü ve zayıf yönleri var, ancak grubun liderlerinin küresel ekonomik ve siyasi güç dengesini güçlendirmek istedikleri kesin. Dolayısıyla ekonomik kriz yaşamayan, borç yükü altında olmayan ya da iflas etmek üzere olmayan, ekonomik olarak güçlü üye devletler istiyorlar.

“Daha ziyade, grubun uluslararası ekonomide aktif ve etkili bir oyuncu olarak ağırlığını artırmak için farklı avantajlara sahip üye devletler istiyorlar. Bu temelde üyelik onayı, başvuran devletlerin gruba ticari ve ekonomik ayrıcalıklar katıp katmadığına bağlı.”

Katılmak için başvuruda bulunan bazı devletler, 22-24 Ağustos 2023 tarihlerinde “Karşılıklı Hızlandırılmış Büyüme, Sürdürülebilir Kalkınma ve Kapsayıcı Çok Taraflılık İçin Afrika ve BRICS Ortaklığı” temasıyla Güney Afrika’da düzenlenecek olan 15. BRICS zirvesinde yanıt alabilir.

Abdo, Mısır’ın BRICS’e kabul edilmesi halinde “en önemli” sonucun “ticaret ve ortak yatırımı artırmak, Mısır’ın grup ülkelerine ihracatının önünü açmak ve onlardan finansman, iyi koşullarda kredi ve çeşitli kolaylıklar elde etmek, böylece Mısır için güçlü bir ekonomik geçiş sağlamak” olacağını söyledi.

Önümüzdeki dönemde “BRICS ülkelerinden özellikle de Çin’den Mısır’a gelen turist heyetlerinin artması” beklentisi olduğunu da sözlerine ekledi.

Engeller ve sorular

Mısır’ın şu ana kadar izlediği politika, farklı Asya ülkeleriyle yakın ilişkiler kurmaktı. Bu ilişkiler ekonomi, güvenlik ve savunma gibi çeşitli alanları kapsıyor. Amaç herhangi bir devleti kayırmaktan kaçınmak; bu yaklaşım Mısır’a seçeneklerini açık tutma, bağımsız hareket etme ve tek bir ittifaka aşırı derecede bağlı kalmadan seçim yapma gücü veriyor.

Kahire’deki Amerikan Üniversitesi’nde Siyaset Bilimi profesörü ve El-Ahram Siyasi ve Stratejik Araştırmalar Merkezi danışmanı olan Cemal Abdülcevad, çoklu ortaklıklar oluşturma alternatifini sağladığını belirtti.

BRICS’in, küresel ekonominin önemli bir bölümünü temsil eden ülkeler için önemli olduğunu vurguladı. Bu ülkeler, yatırım yapma potansiyeline sahiptir ve aynı zamanda uluslararası ticaret para birimleri ve rezervleri konusunda değerli görüşler sunuyor.

“Üyeliğin henüz gerçeğe dönüşmediği doğru ama Mısır bu bloğa yakın durmaya ve kendini ondan soyutlamamaya çalışıyor. Mutlaka katılmasa bile, büyük finansman fırsatlarına olan ihtiyacını göz önünde bulundurarak tüm seçenekleri açık tutuyor. Bu Mısır için kilit bir konu” dedi.

Abdülcevad, NDB’nin Mısır’ın ihtiyaç duyduğu finansmanın bir kısmını potansiyel olarak sunabileceğinin altını çizdi. Bu krediler ya da finansal kolaylıklar Mısır’ın mali krizini aşmasına yardımcı olacak hızlı bir çözüm olabilir. Ayrıca Mısır’ın ihracatı için daha fazla pazar yaratabilir ve özellikle önemli bir küresel yatırımcı olan Çin’den doğrudan yabancı yatırım çekebilir.

Ancak Abdülcevad, BRICS’in halen gelişmekte olduğuna ve geleceğinin belirsiz olduğuna dikkat çekti. Hem üye devletlerin kendi içlerinde hem de uyum ve işbirliği açısından zorlukların ve engellerin ele alınması gerekecek.

Bu durum özellikle farklı öncelik ve hedeflerin bulunduğu siyasi alanda geçerli. Özellikle de “en büyük iki taraf” olan Çin ve Hindistan arasında süregelen sınır anlaşmazlıkları gibi ihtilaflar var.

Abdülcevad, BRICS’i “stratejik ve ideolojik olarak birbirine bağlı bir bloktan ziyade çıkar ilişkisi üzerine kurulu bir mantık evliliği” olarak tanımlıyor.

Ona göre, BRICS’in başlıca üyeleri “uluslararası sistemin kurallarını ve uluslararası ticaret politikalarını değiştirmek için çok kutuplu bir dünya politikası benimsiyor; grubun üyeliği siyasi olarak ne kadar genişlerse, bu fikirler dünya devletlerinin büyük bir kısmı arasında daha popüler hale gelir.”

“Mısır, Üçüncü Dünya’nın en önemli devletlerinden biri ve Bağlantısızlar Hareketi’nin liderliğine katkısı uzun süredir devam etmektedir ki bu hareketin de önemli kurucularından biriydi.”

Abdülcevad’a göre Mısır’a üyelik teklif etmek BRICS ülkeleri için de faydalı olacak.

“Bu, bloğu tatmin eder ve hatta doğru yolda olduğunu hissettirir; mevcut üyelerin büyük bir uluslararası destek aldığı izlenimini verir, uluslararası kamuoyundaki popülerliklerini artırır ve pazarlarını genişletir” dedi.

“Bu durum özellikle piyasalar üzerindeki anlaşmazlıklar ve ABD’nin Çin’le ticaretine kısıtlamalar getirerek bu ülkeye açtığı mevcut ticaret savaşı dikkate alındığında öneli ki bu ticaret savaşı önümüzdeki dönemde daha da tırmanacak.”

DİPLOMASİ

Reuters: Ukrayna’ya askeri yardım koordinasyonunu ABD yerine NATO üstlendi

Yayınlanma

Reuters ajansına konuşan bir kaynağa göre, ABD, Ukrayna’ya yönelik Batı ülkelerinin askeri yardımlarının koordinasyon görevini Kuzey Atlantik İttifakı’na (NATO) devretti.

Bu adım, önceden planlanmış olmasına rağmen birkaç ay ertelenmişti.

Ajans, bu kararın NATO’nun Ukrayna’ya asker göndermeden “savaşta daha aktif bir rol üstlenmesini” sağlayacağını belirtti.

Fakat diplomatlar, ABD’nin Kiev’e en büyük askeri desteği sağlamaya devam etmesi nedeniyle bu değişikliğin etkisinin sınırlı kalabileceğini ifade etti.

Ajans ayrıca, ABD Başkanı seçilen Donald Trump’ın Rusya-Ukrayna savaşını hızla sona erdirmek istediğini, ancak bunu başarmak için nasıl bir yol izleyeceğini henüz açıklamadığını anımsattı.

NATO ülkeleri, temmuz ayında Washington’da düzenlenen bir zirvede, Ukrayna’ya askeri yardım sevkiyatının koordinasyonunun NATO’ya devredilmesine karar verdi.

Bu yeni yapı, NATO Güvenlik Yardım ve Eğitim Misyonu (NSATU) olarak adlandırılıyor ve yaklaşık 700 kişilik bir personel kadrosuna sahip.

Misyonun merkezi, Almanya’nın Wiesbaden kentindeki bir ABD üssünde bulunuyor.

McFaul: Ukrayna, topraklardan feragat karşılığında NATO üyeliğine ikna edilmeli

Okumaya Devam Et

AVRUPA

İsveç’ten “enerji kablosu” projesine Alman elektrik reformu şartı

Yayınlanma

İsveç, Berlin’in elektrik piyasasını yeniden düzenleyerek denizaşırı ülkelerden daha düşük maliyetli elektrik çekmeyi durdurması halinde Almanya’yı güney İsveç’e bağlayacak bir elektrik kablosu projesini onaylamaya hazır olduğunu açıkladı.

İsveç Enerji Bakanı Ebba Busch Financial Times’a (FT) yaptığı açıklamada, Almanya ve İsveç elektrik piyasalarını birbirine bağlaması planlanan 700 megavatlık Hansa PowerBridge projesinin “Almanya kendi sistemini düzene sokana kadar” erteleneceğini söyledi. 

Busch, Almanya’nın iç elektrik piyasasını, şebekelerinin verimliliğini artıracak ve fiyatları düşürecek ihale bölgelerine ayırması halinde İsveç hükümetinin proje üzerinde “harekete geçmeye hazır olacağını” da sözlerine ekledi.

Bu tür reformların, Almanya’nın İsveç’in büyük ölçüde hidroelektrikle üretilen daha ucuz elektriğini çekmesini ve İsveçli tüketiciler için maliyetlerin artmasını önleyeceği düşünülüyor.

Elektrik, şebekeler üzerinde en yüksek fiyat talebinin olduğu yere doğru akıyor. İsveç’in şebekesi halihazırda Baltık Denizinin altından geçen bir enterkonnektör aracılığıyla Almanya’ya bağlı.

Avrupa’daki elektrik fiyatlarına ilişkin tartışmalar, AB üyesi ülkelerin Rus gazı ve fosil yakıtlardan uzaklaşmak için sisteme hava koşullarına bağlı yenilenebilir enerji eklemek için acele etmeleri nedeniyle bu yıl giderek hararetlendi.

Bu durum, güneşin parladığı ve rüzgârın estiği dönemlerde önemli ölçüde fazla üretime yol açarken, güneş ya da rüzgârın olmadığı zamanlarda da üretimin çok düşük olduğu dönemleri beraberinde getirdi. Sonuç olarak birçok ülkede fiyatlar son derece dalgalı bir seyir izledi.

Busch, geçtiğimiz çarşamba ve perşembe günleri İsveç’in güneyinde fiyatların “eksi fiyatlardan” kilovat saat başına yaklaşık 1 avroya sıçradığını söyledi. Busch, bunun yatırım için “çok zor bir durum yarattığını” da sözlerine ekledi.

Yaz aylarında Yunanistan Başbakanı Kyriakos Mitsotakis de Yunanistan’daki açıklanamaz yüksek faturalarla ilgili endişelerini dile getirmiş ve bloğun enerji sistemini daha iyi incelenmesi gereken bir “kara kutu” olarak tanımlamıştı.

Mitsotakis, “İyi işleyen ve yenilenebilir enerji kaynaklarından gerçekten yararlanan bir enerji piyasasına sahip olmak istiyorsak, bu konulara bakan ve müdahale etme kapasitesine sahip bir tür Avrupa düzenleyicisi düşünmeliyiz,” dedi.

AB’nin enerji düzenleyicisi Acer pazartesi günü, elektrik şebekesi maliyetlerinin 2050 yılına kadar iki katına çıkabileceği ve mevcut şebekelere daha fazla yük bindikçe “elektrik faturalarının genel karşılanabilirliğini tehlikeye atacağı” uyarısında bulundu.

Norveçli politikacılar geçen hafta, ülkedeki elektrik fiyatlarının 2009’dan bu yana en yüksek seviyeye ulaşması üzerine, Norveç ile Danimarka, Almanya ve Britanya arasındaki enterkonektörleri gözden geçirmek istediklerini söyledi. O zamandan bu yana fiyatlar aralık ayı için rekor düşük seviyelere geriledi.

Oslo’nun endişelerine atıfta bulunan Busch, “dünyanın geri kalanının bir parçası olmayı seven açık, ilerici bir ülkenin bu birbirine bağlı enerji sisteminin bir parçası olmak istemeyebileceğimizin sinyalini vermesinin Avrupa için üzücü bir an olduğunu” söyledi.

Busch, Almanya’nın yüksek fiyatlarının sorumlusu olarak nükleer santrallerini kapatma ve 2011 yılında Japonya’da meydana gelen Fukushima kazasının ardından AB düzeyinde nükleere verilen desteğe karşı çıkma kararını gösterdi.

İsveç de bir önceki hükümet döneminde benzer bir karar almış aöa politikasını değiştirerek Avrupa düzeyinde nükleer enerjinin en güçlü savunucularından biri haline gelmişti.

İsveç’in kendi enerji sistemi, ülkenin hidroelektrik santrallerinin çoğunun bulunduğu kuzeyden zayıf iletim bağlantıları olduğu için genellikle büyük bölgesel fiyat farklılıklarından muzdarip.

Geçtiğimiz hafta Volvo Cars, Volvo Trucks ve SKF’ye ev sahipliği yapan Göteborg’daki tüketiciler elektrik için kuzeydeki Luleå kentindekilerden 190 kat daha fazla ödedi.

FT’ye konuşan İsveç’in önde gelen bir şirket yöneticisi, “Enerji politikamız umutsuz. Eğer işleri kısa sürede yoluna koymazsak, sanayinin büyük bir kısmı sıkıntıya girebilir,” dedi.

Busch, Avrupa’nın nükleer enerji konusunda “siyasi mücadelelere” girmeyi bırakması ve sistemi istikrara kavuşturmak için teknolojiye daha fazla yatırım yapılmasını teşvik etmesi gerektiğini söyledi.

Busch, nükleer karşıtı Yeşiller partisinin üyesi Alman Enerji Bakanı Robert Habeck’i kastederek, “Hiçbir siyasi irade fiziğin temel kurallarını geçersiz kılamaz, Dr. Robert Habeck bile,” dedi.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

İsviçreli Büyükelçi Buch: Rusya’yı zayıflatmış olabilirler, ama aynı zamanda tüm Batı’yı da zayıflatmış oldular

Yayınlanma

İsviçre’nin Türkiye Büyükelçisi Jean-Daniel Ruch, Rusya-Ukrayna barış görüşmelerinin erken sonlandırılmasının savaşın uzamasına ve ölümlerin artmasına yol açtığını belirtti. Batı’nın bu stratejisinin sadece Rusya’yı değil, tüm Batı’yı da zayıflattığını vurguladı.

İsviçre’nin Türkiye Büyükelçisi Jean-Daniel Ruch, Türkiye’nin savaşın altıncı haftasında gerçekleştirdiği ve giderek olumsuz bir şöhrete bürünen Rusya-Ukrayna barış görüşmelerine dair değerlendirmede bulundu.

Antithèse adlı YouTube kanalına mülakat veren Ruch, müzakerelerin nasıl sonlandırıldığı ve Batı’nın bu süreçteki rolü üzerine çarpıcı değerlendirmelerde bulundu.

Ruch, Batı’nın –özellikle İngiliz müttefikler ve Amerikalıların– müzakerelerin başarıya ulaşmasının eşiğinde olduğu bir dönemde bu süreci sonlandırdığını belirtti.

Bu kararın, Batı’nın Rusya’yı zayıflatma stratejisi kapsamında alındığını ifade eden Ruch, bu yaklaşımın hem Rusya’yı hem de Batı’yı zayıflattığını ileri sürdü.

“Bu kararı son derece ahlaksızca buluyorum, zira savaşın devam etmesi halinde ölümlerin on binlerce, hatta yüz binlerle ifade edilebileceği aşikardı,” diyen Ruch, bu kararın insani boyutunu vurguladı.

Ruch, Batı’nın müzakereleri sonlandırma kararını, Rusya’yı zayıflatma amacıyla erken alındığını ve bunun da savaşın uzamasına yol açtığını savundu.

Ruch, “Neden bu kadar çok insan öldü?” sorusunu sorarak, Batı’nın stratejisinin sadece Rusya’yı değil, aynı zamanda tüm Batı’yı da zayıflattığını dile getirdi.

Avrupa’nın bu süreçte önemli ölçüde etkilendiğini belirten Ruch, “Rusya’yı zayıflatmış olabilirler, ama aynı zamanda tüm Batı’yı da zayıflatmış oldular,” dedi.

Savaşın devam etmesi durumunda ölümlerin artacağı ve çatışmaların daha da tırmanacağı konusunda uyarılarda bulunan Ruch, “Bu, insanlık adına büyük bir trajediydi,” ifadelerini kullandı.

Ayrıca, bugün yapılacak bir barış anlaşmasının bile Rusya’nın uzlaşmaya hazır olup olmadığına bağlı olduğunu belirten Ruch, sürecin son derece zorlu olduğunu vurguladı.

Öte yandan Ruch, kitabının yazılmasına neden olan süreç hakkında da bilgiler verdi. “Rusya’nın işgalinden sonra başladım, zira bu durumu önleyememiş olmamız mümkün değildi,” diyen Ruch, Batı’nın masada iki taslak anlaşma olmasına rağmen bunlara uymamasının savaşın uzamasına neden olduğunu söyledi.

Tarihçilerin bu dönemi bir gün yeniden ele almasının gerektiğini belirten Ruch, “Bu, belki de tarihçiler tarafından bir gün yeniden ele alınması gereken bir tartışma,” değerlendirmesini yaptı.

Türkiye’nin bu süreçteki rolüne de değinen Ruch, Türkiye’nin tarafsızlık konusunda Ukrayna ile çalışmak istediğini ve bu konuda görüşmeler yaptığını anlattı. “Türkler, Ukrayna için tarafsızlık kavramı üzerinde bizimle çalışmak istiyorlardı,” diyen Ruch, Türkiye’nin tarafsızlık modeli üzerine çalışmalar yaptığını ve bu sürecin önemli olduğunu belirtti.

Ruch, Batı’nın küresel bir gündemi olduğunu ve bu savaşla yüzleşmek için acelelerinin olmadığını ifade etti. Rusya’nın nükleer tehditlerini artırması ve Batı’nın buna karşı ne tür tedbirler alacağı konusundaki endişelerini dile getiren Ruch, kara birliklerinin NATO ile Rusya arasında bir savaşa yol açabileceğini ve bunun Türkiye’nin güvenliği açısından ciddi riskler taşıdığını vurguladı.

Ayrıca Ruch, savaşın yarın sona ereceğini düşünmediğini ve çözüm modelinin hala İstanbul’da müzakere edilenlere dayandığını belirtti. Tarafsızlık ve güvenlik garantileri konusundaki belirsizlikler nedeniyle bu sürecin ne kadar zor olacağını vurgulayan Ruch, “Bu savaşın yarın sona erdiğini göremeyeceğiz,” diye ekledi.

Ukrayna’da müzakere gündemi: Toprak mı güvenlik garantisi mi?

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English