Bizi Takip Edin

Amerika

Musk ve Ramaswamy, “MAGA”cıları kızdırdı

Yayınlanma

ABD’de yeni yönetimin etkili isimleri ile Trump’çı “Amerika’yı Yeniden Büyük Yap” (MAGA) hareketi arasında ilk büyük tartışma “kalifiye eleman” meselesi üzerinden patlak verdi.

Elon Musk ve diğer Silikon Vadisi milyarderlerinin öncelikli gündemleri arasında “vasıflı göçmen işçiler”in ABD’ye göçünü kolaylaştırmak da yer alıyor.

Silikon Vadisi’nin Trump ve Cumhuriyetçiler üzerinde artan etkilerini göstermeleriyle birlikte Cumhuriyetçi Kongre üyelerinin yüksek teknoloji göçmenlerinin sayısını artırmaya yönelik yeni planlar üzerinde açıkça kafa yordukları Kongre’de ilk görüşmeler yapılmaya başlandı.

Fakat bu hafta internette yaşanan patlama, göçmenlik konusunda sertlik yanlılarının Trump’ın yeni teknoloji müttefiklerine kolayca teslim olmayacağını gösteriyor.

Seçilmiş başkanın pazar günü Andreessen Horowitz adlı risk sermayesi şirketinin eski ortaklarından Sriram Krishnan’ı yapay zeka danışmanı olarak ataması Trump’ın tabanı arasında paniğe neden olurken, pek çok kişi Krishnan’ın son dönemde yüksek vasıflı işçiler için yeşil kart sınırlamasının kaldırılmasını savunmasından endişe duyuyor.

Trump’a yakın sağcı bir “göç karşıtı” olan Laura Loomer, Krishnan’ın atanmasını “son derece rahatsız edici” olarak nitelendirdi ve teknoloji liderlerinin “kendilerini zenginleştirmek” ve Pentagon sözleşmeleri almak için Trump’a yakınlaştığını ileri sürdü.

Musk ve Trump’ın yapay zeka ve kripto “çarı” olarak görevlendirilen bir başka girişim kapitalisti David Sacks ise, Krishnan’ı ve fikirlerini Loomer ve diğer MAGA eleştirmenlerine karşı şiddetle savundu.

Musk Noel günü X’te, “Mükemmel mühendislik yetenekleri konusunda kalıcı bir eksiklik var,” diye yazdı ve bunu “Silikon Vadisi’ndeki temel sınırlayıcı faktör” olarak nitelendirdi. Musk daha sonra daha fazla yüksek vasıflı göçmen olmadan “Amerika’nın KAYBEDECEĞİNİ” ileri sürdü.

Musk, sosyal platformu X’te çarşamba günü yayınladığı başka bir gönderide, “ABD’de süper yetenekli mühendisler VE süper motive olan insanların sayısı çok düşük,” diye yazdı.

Başka bir kullanıcı Tesla ve SpaceX CEO’sunun, Amerikalılara yeterli fırsat vermediğini öne sürdüğünde Musk, gönderi sahibinin durumu anlayışının “baş aşağı ve ters” olduğunu savundu.

Teknoloji milyarderi, “Elbette ben ve şirketlerim Amerikalıları işe almayı tercih ederdik ve ediyoruz da, çünkü bu inanılmaz derecede sancılı ve yavaş çalışma vizesi sürecinden geçmekten ÇOK daha kolay. ANCAK, Amerika’da son derece yetenekli ve motive mühendisler konusunda ciddi bir eksiklik var,” diye yazdı.

Ramaswamy’ye göre ABD’nin sorunu “kültür”

Ramaswamy de perşembe günü benzer şekilde ABD doğumlu rekabetçi mühendis adaylarının sayısının çok az olduğunu savunarak bunun “kültürel bir sorun” olduğunu öne sürdü.

X’te açıklama yapan Ramaswamy, “En iyi teknoloji şirketlerinin ‘yerli’ Amerikalılar yerine genellikle yabancı doğumlu ve birinci nesil mühendisleri işe almasının nedeni, doğuştan gelen bir Amerikan IQ eksikliği (tembel ve yanlış bir açıklama) değil. Bunun önemli bir kısmı k kelimesine dayanıyor: kültür,” diye yazdı.

Ramaswamy, Amerikan kültürümüz çok uzun süredir “mükemmeliyet yerine sıradanlığı” yücelttiğini öne sürdü ve “Matematik olimpiyat şampiyonu yerine balo kraliçesini ya da okul birincisi yerine sporcuyu kutlayan bir kültür en iyi mühendisleri üretmeyecektir,” dedi.

Teknoloji yatırımcısı, Trump’ın başkanlığının, “tembellik yerine çok çalışmayı” yücelten Amerikan kültürünün sonunu getireceğini umduğunu da ekledi.

Silikon Vadisi, göçmen tartışmasında MAGA karşıtlarına katıldı

Muhafazakâr teknoloji liderleri de hızla Krishnan’ın savunmasına geldi.

Trump’ın Beyaz Saray yapay zeka ve kripto çarı olarak görevlendirdiği David Sacks, Andreessen Horowitz ortağının yeşil kartlarda ülke başına sınırlamanın kaldırılmasını savunduğunu söyledi.

Sacks, X’te “Sriram hâlâ yeşil kart almak için beceriye dayalı kriterleri destekliyor, programı sınırsız hale getirmeyi değil. Aslında, programı tamamen liyakate dayalı hale getirmek istiyor. Sınırlı sayıda yüksek vasıflı göçmeni desteklemek sağda hâlâ yaygın bir görüş. Sriram kesinlikle bir ‘kariyer solcusu’ değil!” dedi.

Palantir Technologies’in kurucu ortağı Joe Lonsdale de Krishnan’ın “Önce Amerika” dediğini savundu.

Lonsdale, “ABD’nin en yüksek yaşam standardına, cömert devlet hizmetlerine ve en güçlü orduya sahip olması için en iyi ve en parlakları işe almamız ve en iyi şirketleri kurmamız gerekiyor. Daha fazla düşük kaliteli H1B göçmenine karşıyım; ama yetenek oyununda kazanalım,” dedi.

MAGA’cılar mutsuz

Hem Musk hem de Ramaswamy, yüksek vasıflı işçiler için H-1B vizelerine destek veriyor gibi görünüyor.

Bu vizeler, şirketlerin daha ucuz yabancı işgücüne güvenmesine izin verdiği için sol ve sağ kesimler tarafından sıklıkla eleştiriliyor.

Şirketler ayrıca bu tür işçiler üzerinde önemli bir kontrole sahip; iş değiştirmeleri zor ve işlerini kaybetmeleri halinde ülkeyi terk etmeye zorlanabiliyorlar.

Musk’ın yorumları Laura Loomer’ı kızdırdı ve Loomer Musk’ın “MAGA’ya girme yolunu 5 dakika önce satın aldığını” yazdı.

Musk ve “Büyük Teknoloji dostlarının” “MAGA göçmenlik politikasına” karşı çıkmalarına rağmen Trump Beyaz Sarayına “sızmaya” çalıştıklarını söyleyen Loomer, “Sen hâlâ bizim Başkanımız değilsin. Gerçek Başkan H1B vizelerinin Amerika için kötü olduğunu biliyor ve gerçek Başkan bu ülkeden,” dedi.

Sağcı yorumcu Mike Cernovich de Ramaswamy’ye yanıt vererek, “Woodstock kuşağı havacılık ve uzayı inşa etmeyi başardı, bir öncekiler aya gitti, Amerika harika gidiyordu. Yazınızın altında yatan, H-1B’ler tarafından kurtarılana kadar hepimizin sefalet içinde yaşadığıdır. O zaman neden herkes buraya gelmek istedi?” diye sordu.

Kongre’de yabancı vasıflı işçilere kolaylık tartışması başladı

Öte yandan POLITICO’nun görüştüğü Cumhuriyetçi Kongre üyeleri, Kongre’nin ileri Fen, teknoloji, mühendislik ve matematik (STEM) dereceleri alan yabancı doğumlu öğrencilerin mezun olduktan sonra ülkede kalmalarına izin vermeyi düşünmesi gerektiğini söylüyor.

Temsilciler Meclisi Yapay Zeka Görev Gücü eş başkanı Jay Obernolte yakın zamanda verdiği bir röportajda, “Bir Amerikan üniversitesi tarafından verilen STEM alanındaki her doktora yeşil kartla birlikte gelmelidir,” dedi. Obernolte bu konunun “Kongrenin incelemesi gereken bir konu” olduğunu da sözlerine ekledi.

Obernolte, yapay zeka konusunda Çin ile rekabet edebilmek için daha fazla yabancı teknoloji uzmanına ihtiyaç olduğunu söyledi. Kongre üyesi, göçü kısıtlayan yasalara verdiği desteğe rağmen, göçmenlerin “ABD tarihi boyunca ABD ekonomisi üzerindeki etkilerini kanıtladıklarını” söyledi.

Sosyal medyadaki kavga, günümüz Cumhuriyetçi Partisindeki önemli bir gerilim noktasını yansıtırken, en şiddetli göçmenlik karşıtlarından bazılarının kavganın dışında kaldığı görüldü.

Trump’ın politikadan sorumlu yeni genel başkan yardımcısı Stephen Miller, başkanın ilk döneminde verilen ya da uzatılan yeşil kart ve vasıflı vize sayısını azaltmak için çalışmıştı.

Muhafazakâr Amerikan Göçmenlik Reformu Federasyonu Başkanı Dan Stein POLITICO’ya yaptığı açıklamada yabancı vizeler konusunda istediklerini almayı bekleyen teknoloji lobicilerinin “büyük bir sürprizle karşılaşacaklarını” ileri sürdü.

Fakat Trump yüksek vasıflı göçü artırmaya açık görünüyor. Haziran ayında risk sermayedarlarına ABD üniversitelerinin yabancı mezunlarına yeşil kart verilmesini destekleyeceğini söylemişti.

Seçilmiş bazı Cumhuriyetçiler de ABD’nin rekabetçi kalabilmesi için daha fazla yabancı teknoloji uzmanına ihtiyacı olduğu konusunda hemfikir. Diğerleri ise Güney Afrika doğumlu Musk ve diğer sağ eğilimli teknoloji milyarderleri sayesinde yüksek vasıflı göçmenlere daha az şüpheyle yaklaşmaya başladı.

Teknoloji şirketleri uzun zamandır Washington’a yüksek vasıflı H-1B vizelerine ve yeşil kartlara erişimi genişletmesi için baskı yapıyor. Bu şirketlerin lobicileri şimdi teknoloji milyarderlerinin Cumhuriyetçiler üzerindeki etkisini kullanarak konuyu ilerletmek için yeni fırsatlar görüyor.

Yarı İletken Endüstrisi Birliği Başkanı ve CEO’su John Neuffer POLITICO’ya Musk ve diğer Silikon Vadisi liderlerinin “tartışmayı yüksek vasıflı göçmenlik açısından verimli olabilecek bir şekilde yeniden başlatma fırsatı” yaratabileceğini söyledi.

Amerika

ABD istihbaratı: İran’ın nükleer tesisleri yok edildi

Yayınlanma

ABD Başkanı Donald Trump’ın üst düzey istihbarat yetkililerinden ikisi, yeni istihbarat bilgilerine göre İran’ın nükleer tesislerinin hafta sonu ABD hava saldırılarında “yok edildiğini” ileri sürdü.

CIA Direktörü John Ratcliffe ve Ulusal İstihbarat Direktörü (DNI) Tulsi Gabbard, saldırıların İran’ın nükleer programını önemli ölçüde geriletmediğine dair hükümetin ön değerlendirmesine ilişkin medya haberlerine karşı yönetimin gün boyu süren yoğun çabalarını pekiştiren açıklamalarını birkaç saat arayla yayınladılar.

Gabbard, X’te yaptığı açıklamada, “Yeni istihbarat, @POTUS’un [ABD Başkanı] defalarca belirttiği şeyi doğruluyor: İran’ın nükleer tesisleri yok edildi,” dedi.

Ratcliffe, yaklaşık iki saat sonra sosyal medyada kendi açıklamasının bir görüntüsünü paylaştı. Ratcliffe açıklamasında, “Güvenilir istihbarat kaynakları, İran’ın nükleer programının son saldırılarda ciddi şekilde hasar gördüğünü gösteriyor,” dedi.

Bu bilgilerin, “tarihsel olarak güvenilir ve doğru bir kaynak/yöntemden elde edilen yeni istihbarat bilgilerini” de içerdiğini söyleyen CIA şefi, ellerindeki istihbaratın İran’ın birkaç önemli nükleer tesisinin tahrip edildiğini ve yıllar içinde yeniden inşa edilmesi gerektiğini gösterdiğini savundu.

Ratcliffe, ajansın konuyla ilgili “güvenilir kaynaklardan elde edilen bilgileri” toplamaya devam ettiğini de ekledi.

Ne Gabbard ne de Ratcliffe istihbarat hakkında daha fazla ayrıntı veya istihbaratın ne zaman elde edildiğine dair ayrıntılar verdi. Fakat DNI sözcüsü Olivia Coleman daha sonra Gabbard’ın bahsettiği istihbaratın ABD kaynaklı olduğunu söyledi.

POLITICO’ya konuşan eski bir CIA analisti, kurumun direktörünün bir basın açıklamasında analitik bir değerlendirme yayınlamasının “son derece olağandışı” olduğunu söyledi. 

Ne var ki hassas istihbarat süreçlerini tartışmak için isminin açıklanmaması koşuluyla konuşan bu kişi, açıklamanın herhangi bir kaynak veya yöntemi ifşa etmiş olma ihtimalinin düşük olduğunu söyledi.

Savunma İstihbarat Ajansının (DIA) daha önceki değerlendirmesi salı günü CNN ve diğer medya kuruluşları tarafından yayınlanmıştı. Değerlendirmede, saldırıların ülkenin nükleer programının temel bileşenlerini yok etmediği ve muhtemelen sadece birkaç ay geciktirdiği belirtilmişti.

DIA çarşamba günü yaptığı açıklamada, bulgularının kesin olmadığını vurguladı.

DIA yaptığı açıklamada, “Bu, kesin bir sonuç değil, ön ve güvenilirliği düşük bir değerlendirmedir. Ek istihbarat elde edildikçe değerlendirme daha da netleşecektir. Bize en iyi göstergeyi sağlayacak olan fiziksel tesisleri henüz inceleyemedik,” dedi.

DIA’in değerlendirmesinin sızdırılması Trump’ı öfkelendirdi. Çarşamba günü, ilk haberi yazan CNN muhabirlerinden birine yönelik öfkeli bir mesaj yayınladı ve İran’ın nükleer tesislerinin “yok edildiği” iddiasını yineledi.

Gabbard da gönderisinde “propaganda medyasını” eleştirdi.

Çarşamba günü Hollanda’da düzenlenen NATO zirvesinde yaklaşık bir saat süren basın toplantısında Trump’ın yanında duran Dışişleri Bakanı Marco Rubio ve Savunma Bakanı Pete Hegseth de sırayla DIA raporunun bulgularını ve medyanın bu konudaki haberlerini öfkeyle reddettiler.

Hegseth bir noktada, “Bombaların yıkıcı olmadığını söyleyenler, sadece başkanı ve başarılı görevi baltalamaya çalışıyor,” diye suçladı. Savunma Bakanı ayrıca gazetecilere, Pentagon ve FBI’ın gizli raporun nasıl sızdırıldığını araştırdığını söyledi.

İsrailli yetkililer de Trump’ı savundu. İsrail Başbakanlığı çarşamba günü İsrail Atom Enerjisi Komisyonunun yaptığı açıklamayı yayınladı. Açıklamada, ABD hava saldırıları ve İsrail’in saldırılarının birleşik etkisinin “İran’ın nükleer silah geliştirme kabiliyetini yıllarca geriye götürdüğü” öne sürüldü.

Biden yönetimi sırasında Orta Doğu’dan sorumlu savunma bakan yardımcısı olarak görev yapan Daniel Shapiro, ilk değerlendirmelere fazla güvenilmemesi konusunda uyarıda bulundu.

Shapiro, “Bu tesislere çok ciddi zarar vermiş olma ihtimali yüksek, ancak verileri ve gerçek bilgileri beklemeliyiz,” dedi. Shapiro, istihbarat teşkilatının böyle bir saldırının etkisine ilişkin kesin bir sonuca varmasının normalde birkaç hafta süreceğini tahmin etti.

Çarşamba akşamı Truth Social’da yaptığı bir paylaşımda Trump, yönetimin saldırıların yol açtığı hasara ilişkin daha fazla bilgiyi yakında paylaşabileceğini ima etti.

Trump, Pentagon şefi Hegseth’in bugün (26 Haziran) “ilginç ve reddedilemez” bir basın toplantısı düzenleyeceğini söyledi.

Okumaya Devam Et

Amerika

Vance: İran saldırısı Trump Doktrininin parçası

Yayınlanma

ABD Başkan Yardımcısı JD Vance, İran saldırıları hakkındaki mesajını “Trump Doktrini” ve yeni Amerikan dış politikası bağlamında açıkladı.

ABD’nin İran’da rejim değişikliği için baskı yapıp yapmadığı konusunda başkanla aynı görüşte olmadığı görülen Vance, salı günü Ohio Cumhuriyetçilerinin kapalı kapılar ardında düzenlenen akşam yemeğinde, İran’a bombardımanı “son derece başarılı” olarak nitelendirdi.

Vance, “İran’ın nükleer programını yok etmekle kalmadık, bunu hiçbir Amerikan vatandaşının canını kaybetmeden başardık, olan biten budur,” dedi.

Başkan Yardımcısı, Trump yönetiminin bu konudaki en önde gelen sözcülerinden biri olarak öne çıktı ve konuşmasında, İran saldırılarını saatler önce X’te “yeni dış politika doktrini” olarak nitelendirdiği şeyin bir parçası olarak nitelendirdi.

Vance, akşam yemeğinde, “Trump Doktrini olarak adlandırdığım şey oldukça basit: Birincisi, Amerika’nın çıkarlarını açıkça belirtirsiniz ve bu, örneğimizde İran’ın nükleer silaha sahip olamayacağıdır,” dedi.

Vance’e göre bu doktrinin ikinci unsuru, sorunu “diplomatik yollarla, agresif bir şekilde” çözmeye çalışmak. Üçüncü unsur, diplomatik yollarla çözüm elde edilmediğinde, “ezici askeri güç kullanarak” çözmek ve uzun süreli bir çatışmaya dönüşmeden hemen çekilmek.

Trump’ın İran’daki eylemi, Cumhuriyetçilerin izolasyonist kanadından ilk eleştirileri aldı. Eski Beyaz Saray danışmanı ve MAGA ideoloğu Steve Bannon, birçok kişinin İsrail’in saldırılarının amacının bu olduğunu söylediği “rejim değişikliği söylemini” sorguladı.

Yine MAGA’nın ateşli destekçisi Temsilci Marjorie Taylor Green, sosyal medyada “neocon savaş çığırtkanlarını” eleştirdi fakat iki isim de Trump’ı hâlâ desteklediğini söyledi.

Pazar günü, Vance, Dışişleri Bakanı Marco Rubio ve Savunma Bakanı Pete Hegseth, televizyon röportajlarında ABD’nin yalnızca İran’ın nükleer kapasitesini ortadan kaldırmakla ilgilendiğini, liderliğini değiştirmekle ilgilenmediğini vurguladılar. 

Fakat Trump, aynı günün ilerleyen saatlerinde sosyal medyada, “Eğer mevcut İran rejimi İran’ı yeniden büyük yapamıyorsa, neden rejim değişikliği olmasın?” yazarak onlarla çelişen bir açıklama yaptı.

Beyaz Saray Basın Sekreteri Karoline Leavitt pazartesi günü yaptığı açıklamada, Trump’ın “İran halkının kendi kaderini kontrol edebileceğine inandığını” kastettiğini söyledi.

Ne var ki salı akşamı, “Midnight Hammer” Operasyonu, Trump ve Vance’in geçen seçimlerde yaklaşık yüzde 40 oy farkla kazandığı, Ohio eyaletinin kuzeybatısındaki Allen County’deki adaylar ve seçilmiş yetkililer tarafından övgüyle karşılandı.

Vance, Cumhuriyetçi katılımcıların Trump’ın askeri harekatını yüksek sesle alkışlayıp tezahürat yapması üzerine konuşmasını birkaç kez kesmek zorunda kaldı.

Okumaya Devam Et

Amerika

BIS: Stabilcoinler para olarak kötü performans gösteriyor

Yayınlanma

Önde gelen merkez bankacıları, stabilcoinler hakkında sert bir değerlendirme yaparak, bunların para olarak yaygın bir şekilde kullanılabilmesi için gerekli temel gereklilikleri “kötü bir şekilde yerine getirdiğini” ve ABD Başkanı Donald Trump’ın bunları ana akım finansın bir ayağı haline getirme çabasını reddettiklerini açıkladılar.

Uluslararası Ödemeler Bankası (BIS), stabilcoinlerin herhangi bir para biriminin üç temel testini geçemediğini, çünkü merkez bankaları tarafından desteklenmediklerini, yasadışı kullanıma karşı yeterli koruma önlemlerine sahip olmadıklarını ve kredi oluşturmak için gereken finansman esnekliğine sahip olmadıklarını belirtti.

Stabilcoinler, Bitcoin gibi değişken kripto varlıklar ile geleneksel para sistemleri arasında bir köprü görevi görmek üzere tasarlandı. Bu varlıklar, devlet tahviller ve para piyasası fonları gibi daha güvenli varlıklarla bire bir desteklenerek fiat para birimlerinin değerini takip ediyor.

Yaratıcıları, internet üzerinden para transferi yaparak uluslararası banka havalelerinden daha verimli olduklarını iddia ediyor. Fakat anonim olarak tutulabilmeleri, stabilcoinleri kripto tüccarları arasında popüler hale getirdi ve uyuşturucu kaçakçılığı ve kara para aklama gibi suçların aracı haline getirdi.

BIS para ve ekonomi departmanı başkanı Hyun Song Shin, gazetecilere yaptığı açıklamada, stabilcoinlerin yatırımcılar tarafından hızlı bir şekilde çekilme riski taşıdığını söyledi ve “Asıl soru, stabilcoin alanında bu tür geri çekilmeler olursa, bunun sonuçları ne olur?” diye sordu.

ABD ve Britanya hükümetleri, stabilcoinlerin artan kullanımına yanıt olarak düzenleyici çerçeveler getiriyor. Halihazırda dolaşımda yaklaşık 250 milyar dolar var ve bunların çoğu Tether ve Circle’ın USDC gibi dolar bazlı tokenlerden oluşuyor.

Trump, geçen yılki başkanlık seçimlerini “ABD’yi dünyanın kripto başkenti yapma” vaadiyle kazandığından beri, yönetimi Biden dönemindeki kripto kullanımına getirilen birçok kısıtlamayı kaldırdı. Başkan ayrıca, kendi stabilcoin USD1’e sahip bir kripto para grubu olan World Liberty Financial’ın destekçisi.

Dünyanın önde gelen merkez bankalarının forumunu oluşturan BIS, salı günü yayınladığı yıllık ekonomi raporunun bir bölümünde, “Stablecoinlerin gelecekteki rolü belirsizliğini korurken, üç testte gösterdiği zayıf performans, en iyi ihtimalle ikincil bir rol oynayabileceklerini gösteriyor,” iddiasında bulunuyor.

Raporda, stabilcoinlerin “bütünlük önlemlerini atlatmak için yasadışı kullanımın tercih edilen seçeneği” olduğu belirtilerek, bunların geleneksel finansın “müşterini tanı” kontrollerinden yoksun olduğu vurgulanıyor.

Raporda, krizlerde son borç veren olarak görev yapan merkez bankalarının desteğinden yoksun olmaları nedeniyle, stabilcoinlerin para biriminin ödeme işlevinde “zayıf performans” sergiledikleri tespit ediliyor.

BIS, “Stablecoinler genellikle değişken döviz kurlarında işlem görür ve bu da tekilliği zedeler. Ayrıca, bankalar tarafından çıkarılan paranın ‘sorgusuz sualsiz’ ilkesini de yerine getiremezler,” diyor.

BIS, her zaman eşdeğer miktarda varlıkla desteklenmesi gerektiğinden, bankaların kredi vererek ekstra para yaratmasına olanak tanıyan “esnekliğe” de sahip olmadıklarını belirtti ve “Herhangi bir ek ihraç, sahipler tarafından tam ön ödeme gerektirir ve bu da ‘peşin ödeme’ kısıtlaması getirerek esnekliği zedeler,” diye ekledi.

“Para egemenliğinin kaybı ve sermaye kaçışı, özellikle gelişmekte olan ve gelişen ekonomiler için önemli endişeler,” uyarısında bulunan BIS, banka tarafından çıkarılan stabilcoinlerin “yasal ve yönetişim düzenlemelerine bağlı olarak yeni riskler getirebileceğini” söyledi.

Kurum, sınır ötesi ödemeleri hızlandırmak ve maliyetini düşürmek için merkez bankaları ve ticari bankaların tokenize edilmiş mevduatlarının merkezi bir veritabanının oluşturulmasının daha iyi olacağına inanıyor.

Böyle bir sistemi, Project Agorá adı verilen yedi büyük merkez bankası ve 43 ticari kurumla deniyor.

BIS, “Toplumun bir seçeneği var,” derken, para sisteminin “güven ve teknolojik olarak üstün, programlanabilir altyapılar üzerine kurulu, denenmiş ve test edilmiş temellere dayanan yeni nesil bir sisteme dönüşebileceğini” öne sürüyor.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English