Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

Musk’ın İran diplomasisi: “Maksimum baskı” mı yumuşama mı

Yayınlanma

Trump Beyaz Saray’a çıkmadan önce, Musk’ın İran ile temas kurması ve Tahran’ın Washington’a yazılı güvence verdiği haberinin sızdırılması Trump’ın İran’a karşı daha dengeli bir politika izleyebileceğini gösteriyor. Ancak İran’a karşı şahin politikaları savunan isimlerin üst düzey görevlere atanması bu dengenin ne kadar sağlanabileceği konusunda soru işaretleri yaratıyor.

Donald Trump’ın kabinesinde görev alması beklenen Tesla ve SpaceX’in CEO’su, X’in sahibi Elon Musk’ın İran’ın Birleşmiş Milletler (BM) Büyükelçisi Emir Said Iravani ile görüştüğü ileri sürüldü. Görüşmede, “ABD ile İran arasındaki gerilim nasıl azaltılır” sorusuna yanıt arandığı öğrenildi. Görüşmeyle eş zamanlı “İran’ın geçen ay Biden yönetimine Trump’a suikast düzenlemeye çalışmadığına dair yazılı güvence verdiği” bilgisi basına sızdırıldı.

New York Times (NYT) gazetesinin İranlı iki yetkiliye dayandırdığı haberine göre Musk, İran’ın BM elçisi Iravani ile bir saati aşkın bir görüşme gerçekleştirdi. Yetkililere göre görüşme iki ülke arasındaki gerginliğin nasıl azaltılabileceğine odaklandı. Yetkililer, doğrudan bir Amerikalı yetkiliyle görüşmekten kaçınarak Musk ile yapılan görüşmenin İran için geçici bir çözüm olduğunu söyledi.

Görüşme haberinin sızdırılmasından saatler sonra Wall Street Journal (WSJ) İran’ın 14 Ekim’de Biden yönetimine, Trump’ı öldürmeye çalışmadığına dair yazılı güvence verdiğini yazdı.

ABD’li yetkililer İranlı ajanların yeniden başkan seçilmeden önce Trump’a suikast planladığını ileri sürmüştü. Konuyla ilgili İran’la bağlantılı Pakistanlı bir kişi Trump’ı öldürmeyi planlamakla suçlanmış ve yetkililer Trump’ın seçim kampanyası sırasında güvenliğini artırmıştı. Habere göre bu gelişmelerin ardından Biden yönetimi, İran’a Trump’a yönelik suikast girişiminin savaş sebebi sayılacağını belirten bir mesaj gönderdi.

Tahran’ın yazılı güvencesinin, Biden yönetiminin mesajı üzerine ve ABD başkanlık seçimleri öncesindeki kritik bir dönemde Washington’a ulaştığı belirtildi. Ancak mesajın Trump’a ulaştırılıp ulaştırılmadığı bilinmiyor. Yine de WSJ, seçim kampanyasının son günlerinde Trump’ın, İran’a yönelik uzlaşmacı mesajlar verdiğini hatırlattı. Trump, İran’ın nükleer silah geliştirmemesi gerektiğini söylerken, Tahran’da rejim değişikliği arayışında olmadığını veya İran ile çatışma istemediğini belirtti.

Tahran da Trump yönetimiyle olası bir çatışmadan uzak durmaya çalışıyor. Ancak Trump’ın yeni dönemi için atadığı veya ismini duyurduğu bazı isimler, Trump’ın ilk döneminde uyguladığı “maksimum baskı” politikasının yeni dönemde daha da sertleştirileceğini söylüyor.

Suikast konusunun rafa kaldırılmasının Tahran ile yeni Trump yönetimi arasındaki diplomasiye yardımcı olabileceği ancak başta nükleer konusu olmak üzere diğer başlıklarda uzlaşının zor olacağını değerlendiriliyor.

Trump’ın birinci başkanlık döneminde İran-ABD gerilimi zirveye ulaşmış, Trump 2018 yılında İran’la 2015’te (Obama döneminde) varılan nükleer anlaşmadan çekildiklerini açıklamıştı.

Trump’ın ilk döneminde bozulan ilişkiler Biden yönetimi döneminde üstelik İsrail ile İran arasındaki doğrudan saldırılara rağmen yumuşamaya başlamıştı. İran ayrıca Batı’ya yönelik potansiyel bir yakınlaşmayı işaret eden adımlar atıyor. İran ekonomisini düzeltme ve Tahran’a yönelik yaptırımların kaldırılmasını vadeden İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkian, bu konuda ciddi bir çaba sarf ediyor. İranlı yetkililer Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı ile işbirliğini artırmak için girişimlerde bulunuyor.

Trump’ın yeniden başkan seçilmesinin bu süreci tersine çevireceğine ilişkin analizler yapılıyor. Trump’ın son dönemdeki açıklaması “maksimum baskı” politikasının uygulanacağına yönelik olmasa da göreve getirdiği isimlerin bu politikanın yeniden hayata geçmesi için çabalayacağı yaptıkları açıklamalardan anlaşılıyor.

DİPLOMASİ

Rusya, yeni Suriye yönetimini BRICS’e kabul etmeye hazır

Yayınlanma

Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Sergey Ryabkov, Suriye’deki yeni yönetimin BRICS’e katılma başvurusu yapması durumunda bu talebin değerlendirilebileceğini belirtti.

TASS ajansına verdiği demeçte Ryabkov, böyle bir başvuru halinde Suriye’nin diğer ülkelerle eşit şekilde ele alınacağını vurguladı ve “Hiç şüphe yok ki tüm ülkelerin başvurularını ciddiyetle değerlendiriyoruz ve Suriye de burada bir istisna değil,” ifadelerini kullandı.

Fakat Ryabkov, BRICS üyelerinin bu konuda herhangi bir baskı yapmayacağını da sözlerine ekledi: “Kimseyi zorlamıyoruz, kimseyi bir şey yapmaya teşvik etmiyoruz ve her türlü tercihe saygı duyuyoruz.”

Ekim ayında Suriye’nin Moskova Büyükelçisi Beşar Caferi, ülkesinin BRICS’e katılma konusunda ciddi müzakereler yürüttüğünü açıklamıştı.

Moskova da Şam ile uzun süredir devam eden özel ilişkilerine vurgu yaparak bu konuda destek sunacağını duyurmuştu.

BRICS, 2006 yılında Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin tarafından kuruldu; 2011’de ise Güney Afrika gruba katıldı.

En son genişleme dalgasıyla Mısır, Etiyopya, İran ve Birleşik Arap Emirlikleri de 1 Ocak 2024 itibarıyla BRICS üyesi oldu.

Öte yandan Rusya, yeni Suriye yönetimine yönelik söylemini hızlı bir şekilde yumuşattı. Kremlin, Orta Doğu’daki askeri üslerini koruma hedefiyle HTŞ ile müzakerelere başladı.

Dışişleri Bakan Yardımcısı Mihail Bogdanov, Heyet Tahrir Şam’ın (HTŞ) siyasi komitesiyle doğrudan temas kurulduğunu doğrularken, son dönemde Ahmed Şaraa adını kullanan HTŞ lideri Ebu Muhammed el-Culani, Rusya ile ilişkileri “ortak çıkarlara hizmet edecek şekilde yeniden gözden geçirme” fırsatı bulduklarını söyledi.

Bu arada Suriye’nin Moskova Büyükelçiliği, konutuna yeni yönetimin bayrağını çekti ve “yeni liderlerden talimat beklediğini” duyurdu.

Öte yandan Viyana Silahsızlanma ve Silahların Yayılmasını Önleme Merkezi’nde kıdemli araştırmacı olan eski diplomat Nikolay Sokov, Guardian gazetesine yaptığı açıklamada, “Moskova, güç ve kontrol sahibi olanlarla çalışmayı tercih eder, kaybedenleri ise gözden çıkarır,” diyerek Moskova’nın stratejik yaklaşımını özetledi.

Berlin’deki Carnegie Rusya ve Avrasya Araştırmaları Merkezi’nden Dara Massicot ise Rusya’nın yeni Suriye yönetimine para, takas, petrol ve doğalgaz desteği sunabileceğini, ancak yeni koalisyonun Moskova’dan ne talep edeceğinin belirsiz olduğunu dile getirdi.

Mihail Hazin: Suriye’deki üsleri kaybedersek, Afrika’ya hava erişimimizi de kaybederiz

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

AB, ilk kez Rus petrolüne tavan fiyatı ihlal eden bir Avrupalıya yaptırım uyguladı

Yayınlanma

Avrupa Birliği (AB), Rusya’dan ihraç edilen petrole getirilen tavan fiyatı ihlal ettiği gerekçesiyle İsviçre’de yaşayan Hollanda vatandaşı petrol tüccarı Nils Trost’a yaptırım uyguladı. İsviçreli yetkililer, Trost’un sahibi olduğu şirketi de mercek altına aldı.

AB’nin açıklamasına göre, Trost’un Cenevre merkezli şirketi Paramount Energy & Commodities SA, Haziran 2022’de Rus petrol ticareti operasyonlarını Dubai merkezli Paramount Energy & Commodities DMCC adlı yan kuruluşa devretti.

AB’ye göre, bu Dubai merkezli şirket, varil başına 60 doların üzerinde fiyatlarla düzenli olarak Rus ham petrolü ticareti yaptı.

Aralık 2022’de Batılı ülkeler, Rus ham petrolüne tavan fiyat uygulaması getirmişti. Buna göre, Batılı sigortacı ve finansörlerin hizmetleri kullanılırken, yalnızca varil başına 60 doları aşmayan fiyatlarla ticaret yapılabiliyor.

Ancak Paramount’un Dubai’deki iştiraki, Rusya’nın Ural petrolünden farklı olarak, neredeyse her zaman 60 doların üzerinde işlem gören Doğu Sibirya Pasifik Okyanusu (ESPO) kalitesindeki petrol ticaretini sürdürdü.

Trost, Financial Times’a verdiği demeçte, avukatlarının kendisine BAE’deki iştiraklerin, Avrupa’daki ana şirketin faaliyetlerine dahil olmaması durumunda AB yaptırımlarına uymak zorunda olmadığını söylediğini aktardı ve bu nedenle, kendisinin ve Paramount SA’nın Dubai iştiraki Paramount DMCC’nin operasyonlarından uzak durduğunu belirtti.

Trost ayrıca, kendisine uygulanan yaptırımların, eski iş ortağı Gaurav Kumar Srivastava’nın “entrikalarından” kaynaklandığını savundu.

İsviçre’deki şirketlerin yabancı iştirakleri, yasal olarak bağımsız sayılabilir ve İsviçre’nin getirdiği yaptırımlara uymayabilir. Fakat, ana şirket ile iştirakler arasında bağlantı tespit edilirse (örneğin, yaptırımlara tabi işlemlerden elde edilen ödemeler veya merkez ofisten iştiraklere verilen talimatlar), bu durum yaptırımların ihlali olarak değerlendirilebilir.

Bazı İsviçreli emtia tüccarları, Birleşik Arap Emirlikleri’ndeki (BAE) iştiraklerini kullanarak Rusya ile ticareti sürdürdü. Bu bağlamda İsviçre Federal Hükümet İş Döngüleri Uzman Grubu (SECO), 2023 yılı başlarında Paramount dahil bazı şirketlerin faaliyetlerini incelemeye başladı.

Financial Times’ın haberine göre, 2024 baharında SECO, başsavcılığa iki soruşturma sonucuna dayanarak cezai işlem başlatılması için talepte bulundu.

Fakat savcılık, bir davayı kabul ederken diğerini reddetti. Söz konusu şirketlerin isimleri açıklanmadı.

ABD, Rusya’nın petrol endüstrisine ‘İran tarzı’ yaptırımlar planlıyor

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Macaristan, ikinci kez Patrik Kirill’in AB yaptırım listesine girmesine engel oldu

Yayınlanma

Macaristan, Rus Ortodoks Kilisesi Patriği Kirill’in AB’nin 15. yaptırım paketine dahil edilmesini ikinci kez engelledi. Ayrıca Budapeşte, Rusya’ya yönelik diğer önemli yaptırım kararlarına da çeşitli engellemeler uyguladı.

Macaristan Dışişleri Bakanı Péter Szijjártó, Rus Ortodoks Kilisesi Patriği Kirill’i, Avrupa Birliği’nin 15. yaptırım paketi kapsamına alınmasını engellediklerini açıkladı.

Magyar Nemzet gazetesinin haberine göre Szijjártó, “Din adamlarına yönelik yaptırımlar, barış için son umudu da ortadan kaldırır,” diyerek bu kararın gerekçesini vurguladı.

Bu, Rus Ortodoks Kilisesi liderinin, Budapeşte’nin girişimleri sayesinde yaptırımlardan ikinci kez kurtulması anlamına geliyor.

Temmuz-Aralık 2024 döneminde AB Konseyi Dönem Başkanlığını yürüten Macaristan, Rusya Olimpiyat Komitesi ve BM Daimî Temsilcisi Vasiliy Nebenzya’yı da aynı yaptırım paketinden muaf tutmayı başardı.

Rus Ortodoks Kilisesi liderleri, Moskova’nın Ukrayna’ya yönelik askerî harekâtını açıkça desteklediklerini defalarca dile getirmişti. AB, 2022 yılında Rus Ortodoks Kilisesi Patriği’ne yaptırım uygulanmasını ilk kez gündeme getirmiş ancak Macaristan’ın itirazları nedeniyle bu girişim sonuçsuz kalmıştı.

Fakat Çekya, Litvanya, İngiltere, Ukrayna ve Kanada, Patrik Kirill’e yönelik ayrı kısıtlayıcı tedbirler uygulamış durumda.

AB, 16 Aralık 2024’te 15. yaptırım paketini resmen kabul etti. Bu paket, Ukrayna’nın egemenliği, toprak bütünlüğü ve bağımsızlığını tehdit eden 54 kişi ve 30 kurumu kapsıyor.

Yaptırımlar, Gazprom Medya Genel Müdür Yardımcısı Tina Kandelaki, şarkıcı Larisa Dolina, Kiev’deki Ohmatdıt çocuk kiliniğine düzenlenen saldırıdan sorumlu tutulan askeri yetkililer, enerji şirketlerinin üst düzey yöneticileri ve üçüncü ülkelerden Rus petrolü taşıyan 52 tankeri de içeriyor.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English