Bizi Takip Edin

Ortadoğu

Müslüman Kardeşler’de İran çatlağı

Yayınlanma

Müslüman Kardeşler, İran-İsrail savaşı üzerinden bölündü. Teşkilatın Genel Mürşid Vekili Salah Abdülhak İran’a tam destek açıklarken, İhvan’ın Suriye kolu bu açıklamayı sert bir dille reddederek hem İran’ı hem de İsrail’i ‘suçlu’ olarak nitelendirdi.

Müslüman Kardeşler Teşkilatı (İhvan), İran ile İsrail arasında yaşanan savaş konusunda kamuoyu önünde ikiye bölündü.

Teşkilatın Genel Mürşid Vekili Dr. Salah Abdülhak’ın 18 Haziran’da İran’ın Dini Lideri Ali Hamaney’e bir mektup göndererek “tam destek” verdiğini açıklamasının hemen ardından, İhvan’ın Suriye kolu 19 Haziran’da yayımladığı sert bir bildiriyle bu tavrı tanımadığını duyurdu.

Suriye İhvanı, hem İran’ı hem de İsrail’i “bölgede hegemonya kurmaya çalışan suçlular” olarak nitelendirerek her iki taraftan da teberri ettiklerini (uzak durduklarını) ilan etti.

Genel merkezden Hamaney’e tam destek mektubu

İhvan içindeki krizi tetikleyen süreç, teşkilatın Genel Mürşid Vekili Dr. Salah Abdülhak imzasıyla İran’ın Dini Lideri Ali Hamaney’e gönderilen resmi mektupla başladı.

Abdülhak mektubunda, “Şahsım ve Müslüman Kardeşler Teşkilatı adına, zalim İsrail saldırganlığı karşısında İran İslam Cumhuriyeti’ne tam desteğimizi vurgulamak isterim,” ifadelerini kullandı.

Mektupta, saldırılarda hayatını kaybeden İranlı komutan, bilim insanı ve vatandaşlar için taziye dilekleri iletildi.

Abdülhak, İsrail’in İran’a yönelik saldırganlığını “Filistin’e yönelik saldırganlığın yeni bir aşaması” olarak tanımladı.

Bu saldırıların arkasında, İran’ın Filistin direnişine verdiği destekten kaynaklanan bir “intikam güdüsü” olduğunu belirten Abdülhak, İsrail’in ABD ve Batılı ülkelerden aldığı geniş destekle bölgedeki güç merkezlerini zayıflatarak hegemonya kurmayı amaçladığını savundu.

Mektupta ümmetin birliğine vurgu yapan Abdülhak, “Düşmanımız birdir, o da Siyonist varlıktır. Sarılmamız gereken ilk silahımız İslam ümmetinin birliğidir,” diyerek, geçmişteki hatalardan ders alıp iç çatışmaları bir kenara bırakarak ümmetin enerjisini “gerçek düşmana” yöneltme çağrısında bulundu.

Abdülhak, teşkilatın kurucusu Hasan el-Benna’dan alıntı yaparak, fıkhi ve mezhepsel ayrımların üstesinden gelerek işbirliği ve sevgi zemininde birleşmenin önemini vurguladı.

Suriye İhvanı’ndan sert ret: İki taraftan da ‘teberri ediyoruz’

Abdülhak’ın mektubundan sadece bir gün sonra, Müslüman Kardeşler’in Suriye kolu, “Suriye’deki Müslüman Kardeşler Cemaati” imzasıyla yayımladığı bildiriyle genel merkezin tutumunu tamamen reddetti.

Bildiride, “Katillere arka çıkan, suçluları savunan ve herhangi bir bahaneyle Irak, Şam ve Yemen’i yıkan, milyonlarca Arap ve Müslüman’ı yerinden eden suçluların projesine dahil olan, Müslüman Kardeşler adına yayımlanmış her türlü beyandan teberri ettiğimizi teyit ederiz,” denildi.

Suriye İhvanı, İran ve İsrail’i kastederek, “bölgemizde hegemonya ve nüfuz için savaşan suçun iki tarafından da” uzak durduklarını belirtti.

Açıklamada, “Bu iki projenin de dinimizi değiştirmeyi ve halklarımızı aşağılamayı hedeflediğini biliyoruz. Onların içindeki hiçbir hilekâr suçlu bizi aldatamaz,” ifadeleri kullanıldı.

‘Pusulamız milli önceliklerimizdir’

Suriye’de “Allah’ın lütfettiği apaçık zaferin ardından” pusulalarının sadece “milli öncelikler” olacağını vurgulayan Suriye İhvanı, Filistin ve Gazze davasının öncelikli olduğunu ancak bunun “sahtekârlara ve suçlulara zillet içinde tabi olarak” değil, ümmetin kendi medeniyet projesiyle mümkün olacağını kaydetti.

Açıklamada, “İslam’ı tahrif etme, onunla ticaret yapma veya onun adıyla kitleleri aldatma projelerine karşı durmanın tek yolu, ciddi ve maksatlı bir çalışmadır,” denilerek, İran’la ittifak arayışına üstü kapalı bir tepkisi yöneltildi.

Gazeteci Hersh duyurdu: ABD bu hafta sonu İran’ı bombalayacak

Ortadoğu

Husilerin ablukasındaki Eilat Limanı kepenk indiriyor

Yayınlanma

İsrail’in güneyindeki Eilat Limanı Yemen’deki Ensarullah Hareketi (Husiler) uyguladığı deniz ablukası ve biriken borçlar nedeniyle önümüzdeki günlerde tamamen kapanacak. İsrail Limanlar ve Denizcilik Otoritesi, Eilat Limanı’ndaki tüm operasyonların 20 Temmuz itibarıyla durdurulacağını duyurdu.

İsrail basını limanın içinde bulunduğu durumu “dramatik bir adım” olarak nitelendirirken, gelişmenin Kızıldeniz’deki İsrail deniz lojistiğini zayıflatabileceği belirtildi. Liman “borç batağında” olarak tanımlandı.

Eliat Limanın kapatılması, Gazze savaşının başından bu yana İsrail donanmasının Eilat tesislerinden aldığı lojistik desteği de kesebilir.

İsrail’den yayın yapan ekonomi haber sitesi Globes’a göre Eilat Belediyesi, yaklaşık 700 bin şekel (200 bin doları aşan) vergi borcunu ödeyemediği için limanın banka hesaplarına el kondu.

İsrail Ulusal Acil Durum Yönetimi’nin Globes tarafından ele geçirilen bir yazışmada şu bildirimi yer aldı: “Eilat Limanı’nın operasyonlarını durdurması ve devam eden kriz sonucu içine düştüğü ekonomik durum nedeniyle, Eilat Belediyesi liman yönetimine, belediyeye olan mali borçları nedeniyle tüm banka hesaplarına haciz koyduğunu bildirmiştir.”

Ancak The Marker gazetesine göre Eilat Limanı’nın toplam borcu birkaç milyon şekeli buluyor.

Limanın faaliyetleri, Husilerin Kasım 2023’te İsrail’e yönelik başlattığı deniz ablukasından bu yana neredeyse tamamen durmuş durumda. İsrail’e ithal edilen araçların yarısı normalde Eilat Limanı’nda boşaltılıyordu. Ancak şimdi yükler başka limanlara yönlendiriliyor.

2023 yılında Eilat’a 130’dan fazla gemi yanaşmışken, bu sayı 2024’te 16’ya düştü. 2025 yılının başından Mayıs ortasına kadar ise limana yalnızca altı gemi yanaşabildi.

The Marker, limanın kapanmasının “halen devam eden fosfat ihracatı ve donanma gemilerine hizmet gibi sınırlı faaliyetleri de durduracağına” dikkat çekti. Haberde ayrıca, “Husi tehdidi ortadan kaldırılmadan ve Kızıldeniz’deki seferler yeniden başlamadan limanın tam kapasiteyle çalışamayacağı” vurgulandı.

Husi tehdidi altındaki Eilat Limanı geçen yıl kitlesel işten çıkarmalara sahne oldu. Gazze savaşının ilk dört ayında ve ablukanın ikinci ayında limanın gelirleri yüzde 80 oranında düştü.

Husilerin İsrail’e yönelik deniz operasyonları son haftalarda yeniden tırmandı. Middle East Eye (MEE) ile konuşan kaynaklara göre, “İsrail, Kızıldeniz’de arka arkaya gerçekleşen Husi saldırılarının Hayfa limanındaki trafiği olumsuz etkileyebileceği endişesiyle, İsrail ile dolaylı bağlantısı olan gemilerin savaş riski sigortası durumuyla ilgili olarak deniz sigorta şirketlerine başvurdu.”

Kaynaklardan biri “Piyasada şu anda İsrail’le dolaylı bağı bile olan gemilerin sigorta kapsamında olup olmaması gerektiğine dair büyük bir tartışma var. Bu durum İsrail için iyi değil, imaj açısından zarar verici. İsrailliler sigortacılar ve nakliye firmalarıyla iletişime geçti” dedi.

Bu ayın başlarında, Yemen ordusu İsrail’e uğrayan veya giden iki Yunanistan’a ait Liberya bayraklı gemiyi batırdı. 7 Temmuz’da ise İsrail, Yemen’e yönelik geniş çaplı hava saldırıları gerçekleştirdi. Tel Aviv bu saldırının “Kara Bayrak Operasyonu” adı verilen yeni bir askeri kampanyanın başlangıcı olduğunu açıkladı. Aynı gün Husiler, İsrail’e ait çeşitli hedeflere yönelik geniş çaplı füze ve İHA saldırısı düzenledi.

İsrail basınında çıkan haberlere göre Tel Aviv, Washington’a Yemen’e karşı yeni bir askeri saldırı başlatması ve Husilere karşı geniş bir uluslararası koalisyon kurulması yönünde baskı yapıyor. İsrail devlet televizyonu KAN’a göre, Yemen’den gelen saldırılar “artık yalnızca İsrail’in sorunu olarak kalamaz.”

ABD’nin Yemen’e karşı başlattığı saldırılar ise Mayıs ayında sona ermişti. ABD yaklaşık 1 milyar dolarlık mühimmat harcamasına rağmen Sana yönetiminin askeri kapasitesini etkileyemedi.

Varılan ateşkes anlaşması Husilerin İsrail’e yönelik İHA ve füze saldırılarını durdurmayı kapsamıyordu.

Okumaya Devam Et

Ortadoğu

İsrail, savunma bütçesini 12,5 milyar dolar değerinde artırdı

Yayınlanma

İsrail Maliye Bakanlığı, 2025-2026 döneminde Savunma Bakanlığının talebi olan 42 milyar İsrail şekeli (yaklaşık 12,5 milyar dolar) değerindeki ek savunma bütçesini onayladı.

İsrail Maliye Bakanlığından yapılan açıklamaya göre, İsrail’in devam eden saldırılarının doğurduğu ihtiyaçlar doğrultusunda ek savunma bütçesi onaylandı.

Maliye Bakanlığının İran’a düzenlenen ve İsrail’in Gazze’de genişlettiği saldırılar karşısında Savunma Bakanlığının talebi üzerine 2025-2026’da savunmaya ek 12,5 milyar dolar bütçe sağlayacağı aktarıldı.

İsrail’in 2025 bütçesindeki yaklaşık 32,4 milyar dolarla en büyük kalem savunma bütçesi böylece yaklaşık üçte bir oranında artırıldı.

Savunma Bakanlığı Genel Müdürü Tümgeneral Amir Baram, bu adımın bakanlığın harcanan silah ve mühimmat stoklarını yeniden doldurmasına olanak sağlayacağını söyledi.

Bakanlıkların ortak basın açıklamasında, bu bütçe artışının “ulusal güvenlik için kritik olan acil ve temel tedarik anlaşmalarının” yapılmasını mümkün kılacağı belirtildi.

Açıklamada ayrıca, Başbakan Binyamin Netanyahu’nun talimatıyla 2027’den itibaren uzun vadeli bir savunma yapılandırma planının geliştirileceği, bunun da “uzaktaki tehditlere karşı hazırlığı ve teknolojik üstünlüğü güçlendirmeyi” amaçladığı ifade edildi.

Savunma bütçesinin denetimine ilişkin mekanizmaların da güçlendirileceği kaydedildi.

Bakanlardan destek

Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, Savunma Bakanı Israel Katz ve Maliye Bakanlığı Genel Müdürü Ilan Rom savunma harcamalarındaki artışı memnuniyetle karşıladıklarını açıkladı.

Savunma Bakanı Katz, “Önümüzdeki meydan okumalar karmaşık hem yakın hem uzak cephelerde, bizi yok etmeyi açıkça dile getiren düşmanlarla karşı karşıyayız. Bu nedenle mutlak askeri, teknolojik ve operasyonel üstünlük gerekiyor” dedi.

İsrail basınındaki haberlere göre ek bütçeyi başlangıçta onaylamak istemeyen Maliye Bakanlığı, İsrail ordusunu “keyfi harcama yapmakla” suçlamıştı.

İsrail hava savunma füzesi üretimine hız veriyor

İsrail Savunma Bakanlığı, ayrıca yerli üretim hava savunma sistemi Arrow-3 füze üretimi için İsrail Uzay Havacılık İdaresine (IAI) sipariş verdi.

Savunma Bakanlığı, verdiği yeni siparişin boyutuna ilişkin bilgi paylaşmadı ancak yapılan açıklamada “önemli miktar” bilgisi yer aldı.

İsrail’in İran’a saldırılarıyla başlayan 12-24 Haziran tarihleri arasındaki çatışmalarda, İsrail üretimi Arrow-3 hava savunma sistemi, İran’dan fırlatılan balistik füzelerin önlenmesinde yoğun biçimde kullanılmıştı.

Arrow-3 hava savunma sisteminin bir füzesinin 2-3 milyon dolar maliyete ulaştığı belirtiliyor.

Okumaya Devam Et

Ortadoğu

NBC: Üç nükleer tesis vuruldu; sadece biri ciddi zarar gördü

Yayınlanma

NBC News’in mevcut ve eski ABD’li yetkililere dayandırdığı haberine göre, Haziran ayında ABD’nin İran’a yönelik düzenlediği saldırılarda üç nükleer tesis hedef alındı ancak yalnızca birinde ciddi tahribat yaratıldı.

Haberde, ABD’li yetkililerin Fordo’daki nükleer tesise yapılan saldırının başarılı olduğunu ve zenginleştirme kapasitesini yaklaşık iki yıl geriye ittiğine inandığı belirtildi. Bu değerlendirme, görevde olan iki yetkiliye dayandırıldı.

ABD’nin hedef aldığı diğer iki tesisin ise ciddi zarar görmediği ve yalnızca sınırlı ölçüde işlevsiz hale geldiği, İran’ın isterse önümüzdeki birkaç ay içinde zenginleştirme faaliyetlerine yeniden başlayabileceği ifade edildi.

ABD istihbaratı, Trump’ın İran’ın nükleer programının yok edildiği iddiasını yalanladı

Reuters, NBC’nin haberini bağımsız olarak doğrulayamadı. Beyaz Saray da Reuters’ın yorum talebine yanıt vermedi.

NBC’ye konuşan Beyaz Saray Sözcüsü Anna Kelly, “Başkan’ın da söylediği ve uzmanların doğruladığı gibi, İran’ın nükleer kapasitesi tamamen yok edildi” dedi.

Pentagon Sözcüsü Sean Parnell ise NBC’ye yaptığı açıklamada, “Başkan Trump netti ve Amerikan halkı bunu biliyor: İran’ın Fordo, İsfahan ve Natanz’daki nükleer tesisleri tamamen yok edildi. Bu konuda herhangi bir şüphe yok” ifadelerini kullandı.

ABD Savunma İstihbarat Ajansı’nın haziran ayında yaptığı ilk değerlendirme, saldırıların İran’ın nükleer programını yalnızca birkaç ay geciktirmiş olabileceğini yönündeydi. Ancak Trump yönetiminden yetkililer bu değerlendirmenin “düşük güvenirlikli” olduğunu ve İran’ın nükleer altyapısının ağır şekilde zarar gördüğünü gösteren yeni istihbaratlarla çürütüldüğünü iddia etti.

İran Dışişleri Bakanı Abbas Irakçi de, Fordo tesisine yönelik saldırının “ağır hasara” yol açtığını açıklamıştı.

İran’ın Fordo nükleer tesisi ABD’ye ait B-2 hayalet bombardıman uçakları tarafından, her biri 12 adet GBU-57 bunker-buster (sığınak delici) bomba ile vurulmuştu. ABD Genelkurmay Başkanı Orgeneral Dan Kane, her bir hedef noktaya önce iki bombanın beton kaplamaları delmek için, ardından beşer bomba daha yönlendirildiğini açıklamıştı.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English