Bizi Takip Edin

Diplomasi

NATO, Soğuk Savaş’tan bu yana en büyük savunma harcaması artışını planlıyor

Yayınlanma

NATO ülkeleri, savunma harcamalarını Soğuk Savaş’tan bu yana en büyük oranda artırarak gayrisafi yurt içi hasılalarının (GSYİH) yüzde 5’ine çıkarmayı planlıyor. Antalya’da bir araya gelecek dışişleri bakanları ve Haziran’da Lahey’de toplanacak liderler, bu iddialı hedefi ve NATO Genel Sekreteri Rutte’nin yüzde 3,5 artı yüzde 1,5’lik önerisini ele alacak.

NATO ülkeleri, savunma harcamalarını 2032 yılına kadar gayrisafi yurt içi hasılalarının (GSYİH) yüzde 5’ine çıkarma hedefiyle Soğuk Savaş’tan bu yana en büyük harcama artışı için bir anlaşma üzerinde çalışmaya başladı.

Bloomberg‘in konuya vakıf diplomatlara dayandırdığı haberine göre, bu öneri ilk olarak ABD Başkanı Donald Trump tarafından gündeme getirilmişti.

İttifak üyeleri, haziran ayında Lahey’de yapılacak zirve öncesinde bu konuda ilerleme kaydetmeyi hedeflerken, konu NATO dışişleri bakanlarının 14-15 Mayıs tarihlerinde Türkiye’nin Antalya şehrinde yapacağı toplantıda masaya yatırılacak.

Halihazırda ABD dahil 32 üye ülkeden hiçbiri yüzde 5 hedefine ulaşmış değil. Hatta sekiz ülke mevcut yüzde 2’lik tavsiye edilen harcama düzeyine bile ulaşamadı.

NATO Genel Sekreteri Mark Rutte, bu ayın başında yaptığı çağrıda, müttefiklerin önümüzdeki yedi yıl içinde savunma harcamalarını GSYİH’lerinin yüzde 3,5’ine çıkarmayı ve askeri ihtiyaçlarla ilgili ek harcamalar için yüzde 1,5 ayırmayı kabul etmelerini istemişti.

Rutte, Trump’ın Beyaz Saray’a dönüşünden sonraki ilk zirve olacak Lahey zirvesinin amacının NATO içindeki harcamaları dengelemek olacağını belirtti.

2024 yılı verilerine göre, ittifakın toplam savunma harcamalarının yüzde 64’ünü ABD karşılarken, Avrupa ve Kanada’nın payı yüzde 36’da kaldı.

Antalya’da bir araya gelecek bakanlar, yüzde 1,5’lik dilime hangi harcamaların dahil edileceğini tartışacak.

Diplomatların aktardığına göre, bu kategoride askeri hareketlilik, çift kullanımlı ürünler ve siber güvenlik gibi kalemler yer alabilir.

Ancak görüşmelerin henüz başlangıç aşamasında olduğu vurgulandı. Bu yüzde 1,5’lik bölümün mevcut harcamaları mı kapsayacağı yoksa yeni taahhütler mi gerektireceği belirsizliğini koruyor.

Üst düzey Türk yetkili, Ukrayna’ya yapılan yardımların bile bu kategoriye dahil edilebileceğini ifade etti.

Yüzde 3,5’lik ana hedef ise NATO’nun yeni ve iddialı savunma planlarına dayanıyor. İttifakın, üye ülke hükümetlerine ayrıntılı ve çok gizli silah listeleri ile diğer kabiliyetleri içeren belgeleri şimdiden dağıttığı öğrenildi.

Bu listeler, savunma bakanları tarafında Brüksel’de görüşülecek ve haziran ayında Lahey’deki zirvede teyit edilecek.

Rutte’nin önerisi, yeni hedeflere ulaşmak için atılan adımların düzenli ve sıkı bir şekilde denetlenmesini de içeriyor.

Üst düzey Avrupalı diplomat, savunma harcamalarında böylesine keskin bir artışın öngörülen süre içinde gerçekleştirilmesinin “büyük bir zorluk” olacağını söyledi.

Aynı diplomat, birçok üyenin bu çabaları, Rusya’ya “net bir mesaj göndermek için” gerekli gördüğünü de sözlerine ekledi.

Şu anda önerilen yeni harcama hedefine en yakın ülke Polonya. GSYİH’sinin yüzde 4,1’ini savunmaya ayıran Polonya, bu oranı 2025’te yüzde 4,7’ye çıkarmayı planlıyor.

Polonya’yı yüzde 3,7 ile ABD ve yüzde 3,4 ile Estonya takip ediyor. İtalya ve İspanya gibi bazı ittifak üyeleri ise GSYİH’lerinin yüzde 2’si seviyesine yeni ulaştıklarını duyurdu.

Kaynaklara göre, geri kalan ülkelerin de Lahey zirvesine kadar aynı seviyeye ulaşması bekleniyor.

Lahey’deki zirvede bu harcama konusunun yanı sıra endüstriyel üretimin artırılması ve NATO’nun iç yönetimini iyileştirerek genel verimliliğini artırmak amacıyla reform yapılması gibi konular da ele alınacak.

SIPRI, askeri harcamalarda lider olan ülkeleri açıkladı

Diplomasi

Alman, Fransız ve İngiliz dışişleri bakanları Arakçı ile görüşecek

Yayınlanma

Almanya, Birleşik Krallık ve Fransa dışişleri bakanları, beş gün süren İsrail bombardımanının ardından diplomatik atılım olabilecek bir görüşme için İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçı ile bir araya gelmeyi planlıyor.

Görüşme cuma günü (20 Haziran) Cenevre’de gerçekleştirilecek, fakat Tahran’dan kesin onay henüz gelmedi. Görüşme gerçekleşirse, Binyamin Netanyahu’nun İran’ın askeri ve nükleer tesislerine saldırı başlatmasından bu yana ilk yüz yüze diplomatik görüşme olacak.

Arakçı, bu hafta başında üç Avrupa dışişleri bakanıyla telefon görüşmesi yaptı, fakat şu ana kadar Donald Trump’ın Orta Doğu özel temsilcisi Steve Witkoff ile görüşmeyi reddetti ve İsrail’in İran’a yönelik saldırılarının ABD tarafından onaylandığını öne sürdü.

Arakçı, İran’ın İsrail’in saldırısı altında olduğu sürece Witkoff ile görüşmenin imkansız olduğunu söyledi.

Cenevre’de planlanan toplantı öncesinde, İngiliz bakan David Lammy, Washington’da ABD’li mevkidaşı Marco Rubio ile “Orta Doğu’daki mevcut durumun ele alınması” konulu görüşmelerde bulunacak. Toplantıya AB dışişleri şefi Kaja Kallas da katılacak.

ABD ile koordineli olarak gerçekleştirilecek cuma günkü görüşmelerin ana gündemi, İran’ın nükleer programını nasıl azaltmaya veya sonlandırmaya hazır olduğu olacak.

Çarşamba günü geç saatlerde sosyal medyada yaptığı bir paylaşımda Arakçı, İran’ın kendini savunma amacıyla hareket ettiğini belirterek, “İran, her zaman kamuoyuna taahhüt ettiği şeyi eylemleriyle kanıtlamıştır: Nükleer silahlara asla sahip olmak istemedik ve istemeyeceğiz,” dedi.

Arakçı, İsrail ile yapılan görüşmeler hariç, İran’ın “diplomasiye bağlılığını sürdürdüğünü” yazdı ve “Daha önce olduğu gibi, ciddi ve ileriye dönük bir bakış açısına sahibiz,” diye konuştu.

Trump’ın gerilimi yükselten açıklamalarına karşın Fransızlar, İngilizler ve Almanlar diplomasiye ve gerilimin azaltılmasına zaman tanınması çağrısında bulundu. Üç ülke de resmi olarak İran’da “rejim değişikliği” çağrısında bulunmazken, bunun yerine İsrail’in “uluslararası hukuka uygun olarak kendini savunma hakkı” olduğunu söyledi.

Bununla birlikte Almanya Şansölyesi Friedrich Merz, rejim değişikliğinin olabileceğini ve İsrail’in başkalarının “kirli işini” yaptığını söyledi.

Üç ülke, İran’ın dış denetime tabi olarak düşük saflıkta uranyum zenginleştirmesine izin veren 2015 yılında imzalanan İran nükleer anlaşmasının imzacıları.

Trump, 2018 yılında ülkesini anlaşmadan çekmiş; bir yıl sonra İran, anlaşmadan kısmen çekildiğini açıklamıştı.

Üç ülkeden hiçbiri bu tutumundan vazgeçtiğine dair kamuoyuna herhangi bir açıklama yapmadı. ABD, İran’ın uranyum zenginleştirme faaliyetlerinin tamamen durdurulmasını talep ediyor.

Okumaya Devam Et

Diplomasi

AB ve Avustralya, güvenlik ve savunma ortaklığını müzakere edecek

Yayınlanma

AB ve Avustralya, “Güvenlik ve Savunma Ortaklığı” müzakerelerine başlayacaklarını duyurdu ve “serbest ticaret müzakerelerini ilerletme” taahhüdünü yineledi.

Planlanan savunma ortaklığını duyuran açıklamada, Avrupa Komisyonu “savunma sanayii, siber ve terörle mücadele gibi alanlar da dahil olmak üzere mevcut ve gelecekteki işbirliği için bir çerçeve sağlayacağını” belirtti. Fakat Brüksel, gelecekteki anlaşmanın “askeri konuşlandırma yükümlülüğü içermediğini” vurguladı.

Savunma müzakerelerinin başlatılması kararı, Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Avrupa Konseyi Başkanı António Costa ve Avustralya Başbakanı Anthony Albanese’nin Kanada’da düzenlenen G7 zirvesi sırasında yaptıkları görüşmenin ardından alındı.

Albanese yaptığı açıklamada, “Bu, ortak savunma tedarik fırsatlarının önünü açacak ve hem endüstrilerimize hem de güvenliğimize fayda sağlayacak,” dedi.

Leyen ise yaptığı açıklamada, “Gerilimin ve stratejik rekabetin arttığı bir dönemde, güvenilir ortaklar birbirlerine destek olmalıdır,” dedi. Leyen, AB ve Avustralya’nın ayrı ayrı “iktisadi güvenlik de önemli olduğu için serbest ticaret müzakerelerini ilerletmeye kararlı” olduğunu da sözlerine ekledi.

Brüksel ve Canberra, 2018 yılında serbest ticaret anlaşması müzakerelerine başlamış, fakat 2023 yılında Avustralya Ticaret Bakanı Don Farrell’ın AB pazarına erişim eksikliğinden şikayet ederek müzakereleri son anda çökertmesi üzerine müzakereler sonuçsuz kalmıştı. 

Ne var ki, ABD Başkanı Donald Trump’ın dünya çapında gümrük vergileri uygulamaya koymasıyla AB-Avustralya anlaşması rafa kaldırıldı ve Komisyon gece yaptığı açıklamada “Avustralya-Avrupa ilişkilerinde güçlü bir ivme” olduğunu belirtti.

Okumaya Devam Et

Diplomasi

Ermenistan’da iş insanı Karapetyan hakkında ‘darbe çağrısı’ soruşturması başlatıldı

Yayınlanma

Ermenistan’da Başbakan Nikol Paşinyan ile Rusya vatandaşlığı olan iş insanı Samvel Karapetyan arasında başlayan kilise tartışması, adli bir krize dönüştü. Paşinyan’ı eleştiren Karapetyan’ın evine baskın düzenlenirken, iş insanı hakkında ‘iktidarı ele geçirme çağrısı’ suçlamasıyla ceza davası açıldı ve tutuklanması talep edildi.

Ermenistan’da, Taşir Grubu’nun sahibi Rusya vatandaşlığı olan iş insanı Samvel Karapetyan hakkında, evinde arama yapılmasından bir gün sonra ceza davası açıldı.

News.am ajansının haberine göre, Karapetyan’a “iktidarı ele geçirmeye yönelik aleni çağrılar yapma” suçlaması yöneltildi.

İş insanının avukatlarından Armen Feroyan, Sputnik Armenia‘ya yaptığı açıklamada, Ermenistan Soruşturma Komitesi’nin Karapetyan’ın tutuklanması talebiyle mahkemeye başvurduğunu belirtti. Karapetyan ise suçlamaları reddediyor.

Kriz, Karapetyan’ın, Başbakan Nikol Paşinyan hükümetinin üst düzey din adamlarına yönelik sert eleştirilerinin ardından Ermeni Apostolik Kilisesi’ni (EAK) savunmasıyla patlak verdi.

Kilise savunması gerilimi tırmandırdı

Gerilim, 17 Haziran’da Karapetyan’ın kiliseye destek veren bir açıklama yapmasıyla zirveye ulaştı. Karapetyan, “Ermenistan’ın ve kilisenin bin yıllık tarihini unutan küçük bir grup insanın, EAK’ye ve Ermeni halkına saldırdığını” ifade etti.

Bu açıklamaya sert tepki gösteren Başbakan Paşinyan, iş insanını “sefih hayırsever” olarak nitelendirdi.

Paşinyan, din adamlarını ve onların hayırseverlerini “dizginleme” tehdidinde bulundu.

Karapetyan’ın evine baskın ve gözaltılar

Aynı günün akşamı Ermenistan İçişleri Bakanlığı, Karapetyan’ın evinde arama yaptı. Bu sırada binanın önünde toplanan iş insanının destekçilerinden 45 kişi gözaltına alındı.

Karapetyan’ın kardeşi Karen Karapetyan, güvenlik güçlerinin “evin kapısında yakaladıkları herkesi” gözaltına aldığını ve bazı kişilerin kollarının kırılarak yaralandığını söyledi.

Sputnik Armenia, Karapetyan’ın evinin yakınındaki gözaltıların “yasa dışı silah bulundurma” gerekçesiyle yapıldığını bildirdi. Haberde, bu suçlamanın ülkede eski siyasetçi ve yetkililere karşı sıkça kullanılan “popüler” bir madde haline geldiği yorumuna yer verildi.

18 Haziran gecesi Samvel Karapetyan, iki güvenlik görevlisi eşliğinde Erivan’daki evinden ayrıldı ve kardeşiyle birlikte bir polis aracına bindi.

Karapetyan, basına yaptığı kısa açıklamada, ne kadar karalanmaya çalışılırsa çalışılsın kilisenin ve Ermeni halkının yanında olacağını söyledi.

Paşinyan’dan kamulaştırma ve görevden alma hamlesi

İş insanıyla yaşanan skandalın ortasında Paşinyan, Karapetyan’a ait olan Ermenistan Elektrik Şebekeleri şirketini kamulaştırma zamanının geldiğini duyurdu.

Ermenistan Başbakanı ayrıca, Ulusal Güvenlik Teşkilatı Direktörü Armen Abazyan’ı görevden alan bir kararname imzaladı. Ulusal Güvenlik Teşkilatı direktörlüğü görevini geçici olarak direktör yardımcısı Andranik Simonyan yürütecek.

Karapetyan: Hükümet tam bir fiyasko

Sputnik Armenia tarafından 18 Haziran’da yayımlanan bir başka açıklamada Karapetyan, ilkelerinden vazgeçmeyeceğini vurgulayarak mevcut zor durumdan çıkmak için birleşme çağrısı yaptı.

İş insanına göre yaşananlar, “mevcut hükümetin tam fiyaskosunu” ortaya koydu. Karapetyan, hükümetin nitelikleri arasında EAK’ye karşı nefret, ulusal değerlere kayıtsızlık, sağlıklı eleştiriye tahammülsüzlük ve her türlü muhalif düşünceyi acımasızca bastırma arzusunu saydı.

Tartışmanın fitilini Paşinyan ateşledi

Hükümet ile Karapetyan arasındaki çatışma, Paşinyan’ın kiliseye yönelik eleştirileriyle başladı. 29 Mayıs’ta bir hükümet toplantısında kiliselerin durumunu eleştiren Paşinyan, ibadethanelerin “kilerlere” dönüştüğünü iddia etti.

Ertesi gün sosyal medya hesaplarından din adamlarını hedef alan Paşinyan, üst düzey ruhban sınıfından kaç kişinin bekaret yeminine sadık kaldığı konusunun araştırılmasını önerdi ve yemini bozan din adamlarının görevlerini bırakması gerektiğini belirtti.

Paşinyan, 9 Haziran’da ise Tüm Ermeniler Katolikosu II. Garegin’i doğrudan bekaret yeminini bozmakla suçlayarak bir çocuğu olduğunu öne sürdü.

Başbakan, Katolikos’un görevini bırakması gerektiğini söyleyerek inananları birleşmeye ve “patriklik konutunu özgürleştirmeye” çağırdı.

Taşir Grubu’nun kurucusu ve başkanı olan Samvel Karapetyan, aynı zamanda Taşir yardım vakfının da başkanlığını yürütüyor.

Forbes‘a göre, bu yılın şubat itibarıyla 3,2 milyar dolarlık servetiyle dünyanın en zengin 1102’nci, Rusya’nın ise 44’üncü zengini konumunda bulunuyor.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English