Bizi Takip Edin

ASYA

NATO’nun Asya – Pasifik’te “kale” arayışı: Güney Kore ziyareti

Yayınlanma

NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ve Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Savunma Bakanı- Austin Llody 29 ve 30 Ocak tarihlerinde Güney Kore’ye ziyaret gerçekleştirecek. Stoltenberg’in Seul’de Cumhurbaşkanı Yoon Seol-Yeol, Dışişleri Bakanı Park Jin, Milli Savunma Bakanı Lee Jong-Sup ve diğer üst düzey yetkililerle bir araya gelmesi bekleniyor. Ayrıca, Genel Sekreterin Güney Kore’nin en büyük sermayelerinden olan SK Grup tarafından fonlanan CHEY Araştırma Enstitüsü’nde açıklamalarda bulunacağı ve Ulusal Mezarlık’ta çelenk koyma törenine katılacağı aktarıldı.

Güney Kore’de ziyareti ardından Japonya’ya gidecek olan Stoltenberg’in 30 Ocak’tan 1 Şubat’a kadar Tokyo’da Başbakan Fumio Kishida ve diğer üst düzey yetkililerle bir araya geldikten sonra Keio Üniversitesi’nde açıklamalarda bulunacak.

Görüşmeler sırasında Yoon’un küresel krizlere karşı Batı bloğu ile ortak duruş ve Kuzey Kore konusunu gündemde getirmesi bekleniyor.

Özel Ortak: Güney Kore

Güney Kore, geçen Kasım ayında NATO nezdinde diplomatik misyonunu kurarak NATO ile ortaklığını güçlendirmişti. Yoon, geçen yıl haziran ayında bir NATO zirvesine katılarak zirveye katılan ilk Güney Kore lideri oldu.

22 Kasım 2022’de NATO karargâhında kurulan Güney Kore Diplomatik Misyonu ile Güney Kore aktif bir NATO ortağı olarak görüldü. NATO’dan yapılan açıklamada, “2005’ten beri ve Seul, ortak değerlere dayalı güçlü bir ortaklık geliştirmiştir” ifadelerine yer verildi.

Güney Kore Cumhurbaşkanı Yoon Seol-yeol (solda) ve NATO Genel Sekreteri John Stoltenberg(sağda)- Madrid-20 Haziran 2022

NATO’nun Yeni Stratejik Konsepti olan “Hint-Pasifik” bölgesinin NATO için önemini vurgulandığı gelişmeler Avrupa-Atlantik güvenliği için önemli görülüyor. Aynı zamanda müttefik liderlerin bölgeler arası zorluklarla ve ortak güvenlik çıkarlarıyla mücadele etmek için Asya-Pasifik’teki yeni ve mevcut ortaklarla diyaloğu ve iş birliğini güçlendirme taahhüdünü artırma yoluna gitmesi, Güney Kore ile NATO ilişkilerinin gelişimini artırmıştır.

Güney Kore ve NATO tanışması: 2005 ziyareti

1962’de Güney Kore’de bir lise öğrencisi, Kızıl Haç’ın sponsor olduğu bir makale yarışmasını kazandı ve Amerika Birleşik Devletleri’ne bir gezi kazandı. Gezinin bir parçası olarak, ABD Başkanı John F. Kennedy ile görüşen Koreli gence büyüyünce ne olmak istediği sorulduğunda “Diplomat olmak istiyorum” cevabını vermişti.

Bu isim herkesin çok yakından tanıdığı Güney Koreli diplomat Ban Ki-moon idi. 1970 yılında başlayan diplomasi kariyerini, 2004 yılında Demokrat Parti lideri Roh Moo-hyun hükümetinde Dışişleri Bakanı olarak sürdürdü.

Ban Ki-Moon, NATO Genel Sekreteri Jaap de Hoop Scheffer ile el sıkışırken

Ban, 2 Aralık 2005’de NATO Karargâhına gayri-resmi bir ziyaret gerçekleştirerek dönemin NATO Genel Sekreteri Jaap de Hoop Scheffer ile sürpriz bir görüşmeye imza atmış oldu. Görüşmede bölgesel savunma stratejisinde Güney Kore’nin müttefikleri ile müşterek çalışma planları ve güncel konular üzerinde görüş alışverişinde bulunuldu.

2005 yılında Ban ile başlayan süreç 2012 ve 2015 yılında somutlaşarak resmi bir sürece dönüştü ve Güney Kore – NATO arasında Bireysek Ortaklık ve Müşterek Çalışma imzaları atıldı.

Asya’da savunma ittifakı güçlendirilmek isteniyor

ABD’nin “Hint Pasifik Stratejisi” bağlamında bölge üzerinde yoğunlaşan askeri politikaları Güney Kore ve Japonya’da yeni stratejilerin de ortaya çıkmasını sağladı. 2020 yılında QUAD dörtlüsünün ileri düzeyde bir bölgesel savunma mekanizmasına dönüştürülmek istenmesi üzerine, Güney Kore’deki mevcut Demokrat Parti hükümeti QUAD+ formatı ile dörtlü içerinde yer almaya sıcak bakmamıştı. Dönemin Dışişleri Bakanı Kang Kyung-wha, “Müttefiklerimizle birlikte şeffaf topluluk içerisinde yer almak her zaman ilk tercihimiz olacaktır” diyerek QUAD formatına sıcak bakılmadığını belirtmişti.

Seul, içerisinde Hindistan gibi ihtiyatlı müttefiklerin yer aldığı gayri resmi QUAD ile dolaylı yoldan politika izlemektense, NATO ve ABD ile daha geniş kapsamlı savunma iş birliği anlaşmaları yoluna gitmeyi tercih ediyor.

Güney Kore istihbarat teşkilatının NATO’nun siber savunma birimine katılması uzun vadeli bir ortaklığın habercisi olarak yorumlanmıştı.

Seul ve NATO arasında Asya konulu güvenlik görüşmeleri, tüm taraflara durumu daha derin olduğunu göstermiştir. Bölgede ortaya çıkan güvenlik sorunları ve bunların Batı için etkilerinde söz sahibi üs olmak Seul açısından, bölgesel liderliğin bir adımı olarak görülebilir.

Filipinler 20 Ocak 2023) Sağdan sola / Japonya Donanması Ashigara (DDG 178), ABD Donanması USS Shiloh (CG 67), USS Rafael Peralta (DDG 115), USS Antietam (CG 54), USNS Washington Chambers (T-AKE 11) USS Chancellorsville (CG 62)- ABD Hint Pasifik Komutanlığı

Yoon hükümeti NATO ile nasıl bir süreç izlemek istiyor?

Yoon, Güney Kore’nin güvenlik ve dış politikaları ile NATO’nun Avrupa sahnesinde Rusya’ya karşı sağlam duruşu arasında bağlantı kurma vizyonunu daha önce dile getirmişti. Böylesine derin bir politika değişikliği olasılığı, bir dizi önemli sorunu ortaya çıkaracak gibi gözüküyor.

Ukrayna’daki savaşın Güney Kore’nin ABD ile stratejik ittifakı ve daha genel olarak Hint-Pasifik bölgesi üzerindeki etkisine dair sorular gündemde. Hem Amerika Birleşik Devletleri hem de NATO, Seul’ün Ukrayna’daki savaşı desteklemek için bir miktar katkı yapmasını memnuniyetle karşılasa da pratikte Seul yönetimi daha fazla yeteneğe sahip duruyor.

Bununla birlikte, Güney Kore’nin Ukrayna’ya önemli silah ve sistemler sağlaması muhtemel bir seçenek olarak durmuyor. Ukrayna Savaşı esas olarak kara temelli bir süreç izliyor. Güney Kore’nin ABD öncülüğündeki “Hint-Pasifik” stratejisine müdahil olması esasen donanma temelli planları içeriyor.

NATO ile “Hint-Pasifik” bölgeleri arasındaki güvenlik çerçevesinde Güney Kore’nin rolü nasıl görülüyor?

Yoon’un İspanya’daki NATO Zirvesine katılımı, diğer katılımcı ülkelere göre farklı bir durumda değerlendirilmeli. Örneğin, Finlandiya ve İsveç, toplantıda NATO üyeliği için resmen davet edildi. Buna karşın, Güney Kore’nin bir NATO toplantısında sahip olduğu ana rol, liberal demokrasiye ve hukukun üstünlüğüne ortak bir yatırım göstermek ve kapsamlı bir stratejik ittifak oluşturmaya yardımcı olmak olarak biliniyor. Bununla birlikte, Yoon ABD retoriğinin tipik bir örneği olan, Rusya ve Çin’i en yüksek sesli kınamayla çok yakından özdeşleşmekten ihtiyatlı bir şekilde kaçınarak bölgesel çıkarlarını bağımsız bir şekilde korumayı tercih etmiştir.

NATO içerisinde aktif olma isteği Güney Kore’nin ABD ve diğer ABD müttefikleriyle ittifakını güçlendirmeye istekli olduğunu gösteriyor. Donald Trump’ın başkanlık yıllarından sonra, Güney Kore ve ABD Birleşik Kuvvetler Komutanlığı Ortak Harekât Planını yeniden şekillendirme yoluna gidiyor. Uzun süredir tartışmalı olan ve savaş zamanı Güney Kore Ordusu’nun komuta kademesini ABD’li generallere devreden OPCON yasasını Güney Kore kuvvetlerine devri için yoğun görüşmeler yapılıyor.

Sonuç olarak: Güney Kore’nin NATO ile yakınlaşması NATO da dahil olmak üzere küresel güvenlik yapılarıyla bağlantılı yeni bir kavramsal güvenlik çerçevesi geliştirmede zorluklar yaratacaktır. Güney Kore’nin devlet güvenlik politikaları dikkatli inceliğinde,  muhafazakâr Yoon yönetiminin sınırlı manevra alanı söz konusu.

AMERİKA

ABD, Filipinler’e Pekin’e karşı kullanması için insansız deniz aracı veriyor

Yayınlanma

Analistler, Washington’ın Manila’ya gelişmiş insansız hava araçları sağlamasının Filipin Donanması için bir “güç çarpanı” görevi göreceğini ve ABD’nin müttefikinin Güney Çin Denizi’nde Çin’e karşı gözetleme ve operasyonel kabiliyetlerini artıracağını söylüyor.

ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin salı günü Filipinler’e yaptığı iki günlük ziyaret sırasında ABD hükümetinin Filipin Donanmasına Batı Filipin Denizi’ndeki operasyonları için açıklanmayan sayıda insansız deniz aracı (USV) verdiğini açıkladı.

Biden yönetimi sona ermeden önce “çok daha fazlasının” teslim edileceği sözünü verdi.

Austin, Filipinler Savunma Bakanı Gilberto Teodoro Jnr ile birlikte Batı Filipin Denizi’ne bakan ve ABD-Filipin ortak askeri tesisine ev sahipliği yapan Puerto Princesa, Palawan’da düzenlediği basın toplantısında şunları söyledi: “Temmuz ayındaki ziyaretim sırasında açıkladığım 500 milyon ABD doları tutarındaki yabancı askeri finansmanla, Filipinler’in münhasır ekonomik bölgesi (MEB) boyunca haklarını ve egemenliğini savunacak yetenek ve araçlara sahip olmasını sağlamaya yardımcı olmak için bunun gibi daha birçok platformun teslim edilmesini bekliyoruz.”

Austin, ABD’nin “Filipinler’in savunmasına derinden bağlı olduğunu” ve Manila ile olan Karşılıklı Savunma Anlaşmasının “Güney Çin Denizi’nin herhangi bir yerinde, sahil güvenlik güçlerimiz de dahil olmak üzere silahlı kuvvetlerimize, uçaklarımıza veya kamu gemilerimize yönelik silahlı saldırılar için geçerli olduğunu” yineledi.

Okumaya Devam Et

ASYA

Malezya ve Vietnam yenilenebilir enerji işbirliğini geliştirme konusunda anlaştı

Yayınlanma

İki Güneydoğu Asya ülkesinin liderleri perşembe günü Malezya’da bir araya gelirken, Malezya ve Vietnam yenilenebilir enerji ve diğer alanlarda ilişkilerini güçlendirme konusunda anlaştı.

Vietnam Komünist Partisi Genel Sekreteri To Lam, Malezya’ya üç günlük resmi bir ziyaret gerçekleştiriyor. Bu, ağustos ayında göreve gelmesinden bu yana Malezya’ya yaptığı ilk ziyaret.

Ortak basın toplantısında konuşan Malezya Başbakanı Anwar İbrahim, To Lam’ın ziyaretinin iki ülke arasındaki diplomatik ilişkilerin “kapsamlı stratejik ortaklık” düzeyine yükseltilmesi yolunda önemli bir adım olduğunu vurgulayarak, “Vietnam, ülkelerindeki 700 projeyle 13 milyar doları aşan iş girişimlerimize büyük destek veriyor” dedi.

Daha geniş kapsamlı bir anlaşmanın parçası olarak Malezya’nın devlet petrol grubu Petronas ve Vietnamlı mevkidaşı PetroVietnam, karbonsuzlaştırma ve sürdürülebilir enerji alanında çözümler geliştirme konularında işbirliğine ilişkin bir mutabakat zaptı teati etti.

Anwar, Malezya’nın Vietnam ile savunma, denizcilik ve dijital teknoloji dahil olmak üzere çeşitli diğer alanlarda işbirliğini kolaylaştıracağını da sözlerine ekledi.

To Lam ise Vietnam’ın helal endüstrinin geliştirilmesi, karşılıklı iş yatırımları, yeşil ekonomi inovasyonu, eğitim, spor ve turizm gibi alanlarda işbirliğini genişletme niyetini vurguladı.

“Özellikle ASEAN, BM, Bağlantısızlar Hareketi ve APEC gibi çok taraflı forumlarda barış, güvenlik ve istikrar başta olmak üzere bölgesel ve uluslararası konularda yakın bir şekilde çalışacağız. Mekong alt bölgesi de dâhil olmak üzere bölgesel entegrasyon alanındaki işbirliğini de güçlendireceğiz” dedi.

Genel sekreter ayrıca Vietnam’ın Güney Çin Denizi’nde “barış, güvenlik, istikrar, emniyet ve seyrüsefer ve uçuş özgürlüğünü” koruma taahhüdünü vurgulayarak, “Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi dahil olmak üzere evrensel olarak tanınan uluslararası hukuk doğrultusunda, tehdit veya güç kullanımı olmaksızın anlaşmazlıkların barışçıl çözümünü teşvik ediyoruz” dedi.

Okumaya Devam Et

ASYA

Trump’ın olası gümrük vergileri Güneydoğu Asya’yı nasıl etkileyecek?

Yayınlanma

Güneydoğu Asya, Donald Trump’ın evrensel gümrük vergileri tehdidine ve Çin ile yeni bir ticaret savaşına karşı endişeli görünüyor. Bölgenin en büyük altı ekonomisinden beşi ABD ile ticaret fazlası veriyor.

Ancak uzmanlara göre, durum o kadar da kötü olmayabilir. Jeopolitik olarak tarafsız durmaya çalışan bölge, Trump’ın ilk başkanlığı döneminde 2017-2020 yılları arasında hem Çin hem de ABD ile brüt ticaretinde artış gördü. Çin, Japonya, Güney Kore, Tayvan ve ABD’den şirketlerin ABD gümrük vergilerinden kaçınmak için Güneydoğu Asya’daki üretim üslerini çoğaltmasıyla Vietnam, Endonezya, Malezya ve Tayland büyük kazanç elde etti.

Uzmanlara göre, ihracat ve ekonomik büyüme kısa vadede darbe alacaktır ancak bölge ticaret sapması ve ikamesinden kazançlı çıkabilir.

Trump’ın gümrük vergisi tehdidi nedir?

Trump’ın ticaret politikasının amacı, imalat işlerini ABD’ye geri döndürmek ve tedarik zincirlerini Çin’den ayırmak. Trump ve danışmanları Çin’in ticari avantajının kur “manipülasyonu, fikri mülkiyet hırsızlığı ve zorla teknoloji transferinden” kaynaklandığını iddia ediyor.

İlk döneminde Trump, Çin’den ithal edilen 250 milyar dolar değerindeki elektronik, makine ve tüketim mallarına %25’e varan gümrük vergileri uygulamak için yürütme yetkilerini kullandı. Pekin de ABD’nin tarım, otomotiv ve teknoloji ihracatına karşı benzer önlemlerle misilleme yaptı.

Şimdi Trump, ABD’ye giren tüm Çin mallarına %60 vergi ve diğer her yerden yapılan ithalata %20’ye varan gümrük vergisi uygulanmasını önerdi.

Güneydoğu Asya için ne kadar kötü olabilir?

Oxford Economics’e göre Kamboçya’nın ihracatının yaklaşık %40’ı Amerika’ya gidiyor ve toplam ihracata oranla ASEAN’daki en büyük ihracatçı konumunda; onu %27,4 ile Vietnam ve %17 ile Tayland takip ediyor. Tayland Ticaret Odası Üniversitesi Başkanı Thanavath Phonvichai, Trump’ın vaatlerini yerine getirmesi halinde Tayland ekonomisinin 160,5 milyar baht (4,6 milyar dolar) darbe alabileceğini söyledi.

Vietnam, ABD ile dünyanın en büyük dördüncü ticaret fazlasına sahip. Çinli, Tayvanlı ve Güney Koreli firmaların Trump dönemi gümrük vergilerini aşmak için Vietnam’ı kullanmasıyla bu dengesizlik hızla büyüdü. Vietnam’ın talihi, özellikle de ABD’nin Vietnam’ı daha yüksek gümrük vergileri gerektiren “piyasa dışı ekonomi” olarak sınıflandırmaya devam etmesi halinde, aynı hızla dönebilir.

Trump’ın gümrük vergileriyle ilgili belirsizlik, firmaların Güneydoğu Asya’daki yatırım planlarını duraklatmalarına ya da durdurmalarına neden olabilir. Şehir devletinin Ekonomik Kalkınma Kurulu’na göre, ABD şirketleri geçen yıl Singapur’daki 9,5 milyar dolarlık sabit varlık yatırımının yaklaşık yarısını oluşturdu. Başbakan Lawrence Wong, Trump’a gönderdiği tebrik mektubunda ABD’nin Singapur ile “istikrarlı bir ticaret fazlası” verdiğini hatırlatmakta gecikmedi.

Çin ekonomisine vurulacak herhangi bir darbe, Çin tüketimine, ihracat talebine ve turizmine bağımlı olan ASEAN ülkelerine de yansıyacaktır. Çin mallarına yönelik iştahın azalması, Çinli üreticilere girdi sağlayan Güneydoğu Asyalı tedarikçileri de etkileyecektir. Güneydoğu Asya’nın en büyük ekonomisi olan Endonezya, Çin’e olan %24,2 oranındaki ihracatı ve ağırlıklı olarak emtia ihracatı nedeniyle bu durumdan en fazla zarar görecek ülke olacaktır.

Mallarını ABD’ye gönderemeyen Çinli ihracatçılar, hükümetlerin metal, tekstil ve tüketim mallarındaki dampingden zarar gören yerel üreticilerin şikayetleriyle karşılaştığı Güneydoğu Asya’ya yönlendirebilir.

Güneydoğu Asya’nın avantajı nedir?

Güneydoğu Asya’nın mevcut üretim patlaması ticaret savaşı nedeniyle başladı. Analistler zaman içinde ticari ikame ve sapmanın büyümeye vurulan darbeden daha ağır basacağını düşünüyor.

Macquarie Capital ASEAN araştırma müdürü Jayden Vantarakis, “Çin’e yönelik daha büyük bir baskının, Çinli işletmelerin Asya’da daha fazla ticaret ve yatırım yapmasıyla tedarik zincirinde daha fazla sapmaya yol açabileceğini düşünüyoruz” dedi.

Bazı Güneydoğu Asya hükümetlerinin agresif bir şekilde başvurduğu elektrikli araç fabrikaları ekonomik bir tampon sağlayabilir. “ABD dışında da elektrikli araç talebi artıyor, bu nedenle Endonezya’ya net bir fayda sağlayabileceğini düşünüyorum. Özellikle benzin fiyatları giderek pahalılaştığı için karbon nötr olmaya çalışan daha küçük ülkeler arzı devralmaya çalışacak ve daha fazla elektrikli otomobil satın alacaklar,” diyor Singapur Ulusal Üniversitesi İşletme Fakültesi profesörü Sumit Agarwal.

Trump’ın vaat ettiği gümrük vergileri, Tayland’ın bu yıl haddelenmiş çelikte yaptığı gibi, ASEAN hükümetlerine Çin mallarına antidamping tarifeleri uygulama konusunda itici güç sağlayabilir. Daha sıkı ABD menşe kuralları da hükümetlere daha fazla yüksek değerli parça üretimi ve montajının yerel olarak yapılmasını sağlama fırsatı verebilir.

Güneydoğu Asya para birimleri ve piyasaları nasıl etkilenecek?

Trump’ın gümrük vergileri Güneydoğu Asya merkez bankaları üzerindeki para politikasını daha da gevşetme baskısını hafifletebilir.

İngiltere merkezli Pantheon Macroeconomics’in gelişmekte olan Asya baş ekonomisti Miguel Chanco, “Esasen Trump’ın zaferi, planladığı gümrük tarifeleri nedeniyle dünya için enflasyonisttir, bu nedenle küresel parasal normalleşme veya gevşeme döngüsü muhtemelen Filipinler de dahil olmak üzere daha önce düşünüldüğü kadar keskin olmayacaktır” dedi.

Nikkei Asia’ya konuşan Chanco, Güneydoğu Asya para birimlerinin daha önce beklendiği gibi güçlenmeyeceğini, bunun kısmen piyasaların ABD Merkez Bankası’nın gevşeme hızını yeniden fiyatlandırmasından ve dolayısıyla doların güçlenmeye devam etmesinden kaynaklandığını söyledi.

Altı büyük Güneydoğu Asya ekonomisi arasında Tayland bahtı ve Malezya ringgiti, Trump’ın zaferinden bu yana en kötü performans gösteren para birimleri oldu ve çarşamba gününe kadar ABD doları karşısında sırasıyla %3,2 ve %2,9 değer kaybetti.

Taylandlı menkul kıymetler şirketi InnovestX, güçlü dolar ve zayıf bahttan faydalanacak hisse senetleri önerdi. Bunlar arasında CP Foods ve Delta Electronics gibi önemli ihracat gelirleri olan ya da Tayland Havalimanları, emlak geliştiricileri ve otelciler gibi turizmle ilgili şirketler yer alıyor.

Hükümetler, diğer ülke ve bölgelerle ilişkilerini derinleştirerek ve tarafsızlıklarını vurgulayarak ABD ya da Çin’e olan aşırı bağımlılıklarını azaltmak için şimdiden adımlar atıyor.

Özellikle Güneydoğu Asya ekonomilerinin de ASEAN içi ticareti güçlendirerek direnç oluşturmaya odaklanması bekleniyor.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English