Ortadoğu
Netanyahu’nun Trump’tan “tampon bölge” talebi

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun, İsrail ordusunun Lübnan’daki varlığını uzatma konusunda ABD Başkanı Donald Trump’tan destek talep ettiği belirtildi.
İsrail’in Kanal 12 televizyonunun haberine göre, Netanyahu, sınır boyunca beş stratejik noktada İsrail askeri varlığının sürdürülmesini ve böylece bir tampon bölge oluşturulmasını hedefliyor. İsrail, Lübnan ordusunun ülkenin güneyinde etkili bir şekilde konuşlanmadığını ve Hizbullah’ın yeniden organize olmasını engellemediğini savunuyor. Tel Aviv yönetimi, ordu birlikleri çekildiği takdirde Hizbullah’ın sınır hattına geri dönmeyi planladığı gerekçesiyle ABD’yi uyardı.
Kasım ayında imzalanan ateşkes anlaşmasına göre, İsrail ordusunun 26 Ocak’a kadar güney Lübnan’dan tamamen çekilmesi gerekiyordu. Ancak Netanyahu, Lübnan’ın anlaşmaya uymadığını ileri sürerek bu tarihte çekilmeyeceklerini açıkladı. Bunun ardından, ABD’nin arabuluculuğuyla İsrail ve Lübnan arasında anlaşmaya varılarak İsrail birliklerinin çekilme süresi 18 Şubat’a kadar uzatıldı.
Trump’ın Orta Doğu Özel Temsilci Yardımcısı Morgan Ortagus, hafta sonunda Lübnan ve İsrail’i ziyaret etti. Kanal 12’nin haberine göre, Ortagus, İsrail Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi ve Kuzey Komutanlığı Komutanı Ori Gordin ile birlikte sınır bölgesinde incelemelerde bulundu.
Ortagus, Lübnan’ın başkenti Beyrut’ta yaptığı açıklamada, İsrail birliklerinin çekilmesi için belirlenen 18 Şubat tarihinin kesin olduğunu vurgulayarak, “Bu, İsrail ordusunun çekilme sürecini tamamlayacağı tarihtir. Lübnan ordusu da onların ardından bölgeye girecek. Bu konuda kararlıyız” ifadelerini kullandı.
Ateşkes anlaşmasına göre, İsrail’in geri çekilmesiyle eş zamanlı olarak Lübnan ordusu, BM barış gücü birlikleriyle birlikte güneyde konuşlanacaktı. Ayrıca, Hizbullah’ın Litani Nehri’nin kuzeyine çekilmesi ve güneydeki askeri altyapısını tasfiye etmesi öngörülüyordu. Ancak İsrail ordusu, Hizbullah’ın yasaklı bölgelerde silahlarını saklamaya devam ettiğini ve Lübnan ordusunun anlaşma şartlarına uymadığını ileri sürüyor.
Bu gelişmelerin yanı sıra, Suriye yönetimi, Hizbullah’ı güvenlik güçlerine yönelik saldırılar düzenlemek ve sınırda kaçakçılık faaliyetlerini desteklemekle suçladı. Suriye resmi haber ajansı SANA’ya konuşan Suriye ordusundan Yarbay Moayed el-Salama, hafta içinde Suriye güvenlik güçlerinin, büyük çoğunluğu Hizbullah’a bağlı kaçakçılık çeteleriyle çatıştığını ancak Lübnan topraklarını hedef almadıklarını söyledi.
Öte yandan, pazar günü İsrail savaş uçakları Lübnan’da bir dizi hava saldırısı düzenledi. İsrail ordusu, saldırıların Hizbullah’ın Lübnan-Suriye sınırında silah kaçakçılığı için kullandığı bir tüneli hedef aldığını iddia etti.
Esad’ın Aralık ayında devrilmesi, İran’ın Hizbullah’a silah sevkiyatını sağladığı Suriye kara sınırını da sekteye uğratmıştı.
Ortadoğu
Reuters: İran, Hürmüz Boğazı’nı mayınlamak için hazırlıklar yaptı

İki ABD’li yetkiliye göre, İran ordusu geçen ay Basra Körfezi’ndeki gemilere deniz mayınları yükledi. Bu hamle, İsrail’in İran’ın çeşitli bölgelerindeki saldırılarının ardından Tahran’ın Hürmüz Boğazı’nı ablukaya almaya hazırlandığına dair Washington’daki endişeleri artırdı.
Hassas istihbarat konularını tartışmak için isminin açıklanmamasını isteyen yetkililer, Reuters’a, ABD istihbaratı tarafından tespit edilen ve daha önce bildirilmemiş olan bu hazırlıkların, İsrail’in 13 Haziran’da İran’a ilk füze saldırısını gerçekleştirmesinden bir süre sonra yapıldığını söyledi.
Henüz boğaza yerleştirilmemiş olan mayınların yüklenmesi, Tahran’ın dünyanın en yoğun deniz ticaret yollarından birini kapatma konusunda ciddi olabileceğini gösteriyor. Böyle bir hamlenin küresel ticareti ciddi şekilde sekteye uğratacağından endişe ediliyor.
Küresel petrol ve doğalgaz sevkiyatlarının yaklaşık beşte biri Hürmüz Boğazı’ndan geçiyor ve boğazın kapatılması dünya enerji fiyatlarında ani bir artışa neden olabilir.
Öte yandan, ABD’nin İran’ın nükleer tesislerine yönelik saldırılarından bu yana, küresel referans petrol fiyatları %10’dan fazla düştü. Bu düşüşün nedenlerinden biri, çatışmanın petrol ticaretinde önemli kesintilere yol açmamasıydı.
22 Haziran’da, ABD’nin Tahran’ın nükleer programını durdurmak amacıyla İran’ın üç önemli nükleer tesisini bombalamasından kısa bir süre sonra, İran parlamentosunun boğazı kapatma kararını desteklediği bildirildi.
İran Press TV’nin o sırada verdiği habere göre, bu karar bağlayıcı değildi ve boğazın kapatılmasına ilişkin nihai kararı İran Yüksek Ulusal Güvenlik Konseyi’ne aitti. İran zaman zaman boğazı kapatmakla tehdit etse de, bunu hiçbir zaman yerine getirmedi.
Reuters, İsrail-İran hava savaşı sırasında Tahran’ın mayınları ne zaman yüklediğini kesin olarak belirleyemedi. Mayınlar kullanılırsa, gemilerin bu önemli geçiş yolundan geçmesini etkili bir şekilde engelleyecekti.
Mayınların o zamandan beri boşaltılıp boşaltılmadığı da belirsiz.
Kaynaklar, ABD’nin mayınların İran gemilerine yerleştirildiğini nasıl belirlediğini açıklamadı, ancak bu tür istihbarat genellikle uydu görüntüleri, gizli insan kaynakları veya her iki yöntemin bir kombinasyonu ile toplanır.
İran’ın hazırlıklarıyla ilgili yorum istenen bir Beyaz Saray yetkilisi, “Başkan’ın Gece Yarısı Çekici Operasyonu’nu ustaca yürütmesi, Husi’lere karşı başarılı kampanya ve maksimum baskı kampanyası sayesinde Hürmüz Boğazı açık kalmaya devam ediyor, seyir özgürlüğü yeniden sağlandı ve İran önemli ölçüde zayıflatıldı” dedi.
Pentagon, yorum talebine hemen yanıt vermedi. İran’ın Birleşmiş Milletler nezdindeki misyonu da yorum taleplerine yanıt vermedi.
İki yetkili, ABD hükümetinin mayınların yüklenmesinin bir hile olabileceği ihtimalini dışlamadığını söyledi. Yetkililer, İranlıların, Tahran’ın boğazı kapatma konusunda ciddi olduğunu Washington’a ikna etmek için mayınları hazırlamış olabileceğini, ancak bunu yapma niyetinde olmadığını belirtti.
Hürmüz Boğazı, Umman ve İran arasında yer alır ve Basra Körfezi’ni güneydeki Umman Körfezi ve ötesindeki Umman Denizi’ne bağlar.
En dar noktasında 21 mil (34 km) genişliğinde olan boğazın her iki yönündeki deniz yolu ise sadece 2 mil genişliğindedir.
OPEC üyeleri Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Kuveyt ve Irak, ham petrolünün çoğunu bu boğazdan, özellikle Asya’ya ihraç etmektedir. Dünyanın en büyük sıvılaştırılmış doğal gaz ihracatçılarından biri olan Katar, LNG’sinin neredeyse tamamını bu boğazdan göndermektedir.
İran da ham petrolünün çoğunu bu geçitten ihraç etmektedir, bu da teorik olarak Tahran’ın boğazı kapatma isteğini sınırlamaktadır. Ancak Tahran, gerekli gördüğü takdirde bunu yapabilmek için önemli kaynaklar ayırdığını açıklamıştı.
2019 itibariyle İran, küçük, yüksek hızlı teknelerle hızla konuşlandırılabilen 5.000’den fazla deniz mayını bulunduruyor.
E. Koramiral Kadir Sağdıç: ‘Hürmüz’ü kapatmak ABD-İsrail’e yarar’
Ortadoğu
İsrail ordusu Kuneytra’da askeri üs kurdu

İsrail, Suriye ile normalleşme görüşmeleri sürerken Kuneytra’da askeri üs kurarak güneydeki işgalini derinleştiriyor; bölge halkı ilhak ve yerinden edilme korkusu yaşıyor.
İsrail, Suriye’nin güneyinde yer alan Kuneytra vilayetindeki Doğu el Ahmar tepesinde yeni bir askeri üs inşa etti. Al Ahbar gazetesine göre bu tepe, İsrail’in daha önce kurduğu bir üssün hemen yanında yer alıyor ve bölgeyi “önemli bir operasyon merkezi”ne dönüştürme hazırlığı sürüyor.
İsrail’in askeri faaliyetleri, bölgede yaşayan sivillerde ciddi tedirginliğe yol açıyor. 17 Haziran’da El Hamidiye köyünde 16 evin yıkılması sonrası, benzer yıkımların tekrarlanacağı endişesi artmış durumda. BM gözlem gücü UNDOF, yıkım sonrası bölgeye ancak 10 gün sonra ulaşabildi.
Yeni karakollar kuruluyor
İsrail ordusu, Birul-Acem köyü yakınlarında yeni bir karakol daha kuruyor ve Sayda Golan çevresindeki köylerdeki askeri devriyeleri artırıyor. Bölgedeki yolların tahrip edilmesi, İsrail’in fiili sınırlar oluşturmaya çalıştığı yönünde yorumlanıyor. Al Ahbar, bölge halkının “kaçmak ya da işgal altında yaşamak” arasında seçim yapmaya zorlandığını belirtiyor.
Gözaltına alınan Suriyelilerin durumu belirsiz
Öte yandan İsrail’in gözaltına aldığı 22 Suriyelinin nerede tutulduğu ve akıbeti hâlâ bilinmiyor. UNDOF’un yerel yetkililere, bu kişilerin ancak “daha geniş barış görüşmeleri” çerçevesinde serbest bırakılabileceğini söylediği bildiriliyor.
Tel Aviv: İşgalden geri adım yok
İsrail, Suriye ile olası normalleşme görüşmelerine rağmen işgal ettiği bölgelerden çekilmeyeceğini açıkça ilan ediyor. İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Saar, 30 Haziran’da yaptığı açıklamada Golan Tepeleri’nin Suriye tarafındaki Şeyh Dağı’ndan çekilmeyeceklerini söyledi.
İsrail-Suriye anlaşması gündemde
İsrail Kanal 12 televizyonuna göre, planlanan güvenlik anlaşmasında şu maddeler öne çıkıyor: 1974 Ayrıştırma Anlaşması’nın güncellenmesi, İran ve Hizbullah’a karşı istihbarat iş birliği, Şeba Çiftlikleri’nin Suriyeli kimliğinin tanınması ve Yermuk Nehri’nin paylaşımı konusunda Ürdün’ü de kapsayan bir düzenleme.
ABD yaptırımları kaldırdı, normalleşme tartışmaları alevlendi
Tüm bu gelişmeler, ABD Başkanı Donald Trump’ın Ahmed Şara (Ebu Muhammed Colani) liderliğindeki yeni Suriye hükümetinin “olumlu eylemleri”ni gerekçe göstererek Suriye’ye yönelik yaptırımları kaldırmasının ardından yaşanıyor. Yeni yönetimin hayatta kalmak için İsrail’le anlaşmaya ve ülkedeki Filistinli grupların sınır dışı edilmesine razı olabileceği belirtiliyor.
Ortadoğu
Ateşkes teklifi masada: Hamas temkinli

Hamas, ateşkes teklifi için kapıyı aralasa da ABD Başkanı Donald Trump’ın duyurduğu ve Washington tarafından desteklenen yeni planı doğrudan kabul etmedi. Örgüt, herhangi bir anlaşmanın Gazze’deki savaşın kalıcı biçimde sona ermesini güvence altına alması gerektiğini yineledi.
Trump, İsrail’in 60 günlük bir ateşkes teklifini kabul ettiğini açıklarken, Katar da bu duyuruyla eş zamanlı olarak yeni bir öneri sundu. Ancak ABD’li yetkililer, Hamas’ın henüz plana onay vermediğini ve çekincelerini koruduğunu ifade ediyor. CNN’e göre, teklif Hamas’ın geçmişte dile getirdiği bazı endişeleri göz önüne alıyor; fakat savaşın tamamen sona ereceğine dair kesin bir güvence içerip içermediği hâlâ belirsiz.
Trump, Truth Social üzerinden yaptığı açıklamada, İsrail’in “gerekli koşulları” kabul ettiğini ve 60 günlük bir ateşkes boyunca tüm taraflarla çalışacaklarını söyledi. Bu süreç, İsrail Stratejik İşler Bakanı Ron Dermer’in Washington ziyaretiyle aynı döneme denk geldi; görüşmeler Katar tarafından sunulan yeni teklif etrafında şekillendi.
ABD’li yetkililer, planın son günlerde tamamlandığını ve hâlâ Hamas’ın yanıtını beklediğini belirtti. Plan, Trump’ın Orta Doğu özel temsilcisi Steve Witkoff’un koordinasyonuyla geliştirildi. Katar’ın yeni teklifinin, Hamas’ın daha önce reddettiği önerilere dair çekinceleri gidermeye çalıştığı ifade ediliyor.
Ancak, Hamas’ın temel talebi olan savaşın kalıcı şekilde sona erdirilmesi konusunda net bir ifade olup olmadığı belirsizliğini koruyor. Bu nokta, daha önceki müzakerelerde de tıkanma sebebi olmuştu. Hamas yetkilisi Taher el-Nunu, “bir anlaşmaya varma konusunda ciddi olduklarını” ve “savaşı açıkça sona erdirecek her türlü girişime hazır olduklarını” söyledi.
Öte yandan, bir Mısırlı yetkiliye göre Hamas heyetinin bugün Kahire’de Katar ve Mısır arabulucularıyla yeni ateşkes teklifini görüşmek üzere bir araya gelmesi bekleniyor.
Trump, açıklamasını Hamas’a yönelik sert bir mesajla sonlandırdı: “Ortadoğu’nun iyiliği için umarım Hamas bu anlaşmayı kabul eder, çünkü durum daha iyiye gitmeyecek, daha kötü olacak.” İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Saar ise, ateşkes sürecinin Gazze’de tutulan rehinelerin serbest bırakılması için bir fırsat sunduğunu belirtti ve bu fırsatın kaçırılmaması gerektiğini vurguladı.
-
Ortadoğu2 hafta önce
İsrail’de hangi ‘halk’ yaşıyor?
-
Dünya Basını1 hafta önce
Sınıfsız modern para teorisi muhasebedir
-
Görüş1 hafta önce
Büyülü Dağ’da yüzyıllık tartışma devam ediyor: Naphta mı Settembrini mi?
-
Dünya Basını2 hafta önce
Foreign Policy: Çin İran’ı Destekliyor, İsrail’i Kınıyor
-
Avrupa2 hafta önce
Merz: İsrail hepimizin kirli işlerini yapıyor
-
Görüş2 hafta önce
İsrail ve İran Çatışmasına Büyük Tarih Perspektifiyle Bakmak
-
Avrupa2 hafta önce
Kitlesel tahliye planları: Baltık Bölgesi’nde savaş ve ‘kendini gerçekleştiren kehanet’
-
Görüş2 hafta önce
Modi’nin Güney Kıbrıs ziyareti ve ‘romantizmden arındırılmış’ Türkiye-Hindistan portresi