Bizi Takip Edin

ORTADOĞU

Hamas: Trump’ın tehditlerinin bir anlamı yok

Yayınlanma

Kassam Tugayları, İsrail’in ateşkes anlaşmasındaki taahhütlerini yerine getirmediği gerekçesiyle hafta sonu gerçekleşmesi planlanan esir takasını durdurduğunu açıkladı. Kararın ardından İsrail ordusu teyakkuz seviyesini artırırken, ABD Başkanı Trump Hamas’ı tehdit ederek esirlerin serbest bırakılmaması halinde “kıyametin kopacağını” söyledi. Hamas ise Trump’ın tehditlerinin bir anlamı olmadığını ve anlaşmaya uyulması gerektiğini vurguladı.

Hamas’ın askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları, İsrail’in ateşkes anlaşmasındaki taahhütlerini yerine getirmediği gerekçesiyle hafta sonu gerçekleşmesi planlanan esir takasını askıya aldığını duyurdu.

Duyurudan sonra Hamas’tan yapılan yazılı açıklamada, İsrail’in 19 Ocak’ta yürürlüğe giren ateşkes anlaşmasının 4 maddesini ihlal ettiği belirtildi.

Kassam Tugayları’nın esir takasını askıya alma kararını esir takasının yapılacağı tarihten 5 gün önce duyurduğuna işaret edilen açıklamada, böylece arabulucu ülkelere İsrail’e ateşkes maddelerine bağlı kalmasını sağlayacak baskıyı kurma fırsatı verildiği belirtildi.

İsrail’in ihlallerine rağmen Hamas’ın ateşkes anlaşması maddelerinin tümünü yerine getirdiğinin altı çizilen açıklamada, İsrail’in ihlalleri şöyle sıralandı:

“Yerinden edilen Filistinlilerin Gazze Şeridi’nin kuzeyine dönüşleri geciktirildi. Gazze Şeridi’ndeki Filistinliler, hava saldırıları ve üzerlerine açılan ateşle hedef alındı. Barınma malzemelerinin Gazze’ye girişine izin verilmedi. Tıbbı malzeme ve ilaçların Gazze’ye girişine geç izin verildi.”

İsrail ordusu hazırlığa başladı

Hamas’ın bir sonraki esir takası turunu askıya aldığını açıklamasının ardından İsrail ordusu, Gazze Şeridi çevresinde teyakkuz halini artırdığını, takviye yaptığını, Güney Cephesi Komutanlığında savaşçı ve operasyonel birliklerinin izinlerini iptal ettiğini duyurdu.

İsrail ordu sözcülüğünden yapılan açıklamada, durum değerlendirmesi sonucu Güney Cephesi Komutanlığında teyakkuzun artırıldığı, savaşçı ve diğer operasyonel birliklerin izinlerinin iptal edildiği paylaşıldı.

Bölgeye takviye güç gönderileceği, bunların da çeşitli senaryolar için hazırlık olduğu belirtildi.

Trump’tan Hamas’a tehdit

ABD Başkanı Donald Trump ise esir takasını askıya alan Hamas’ı tehdit etti. Gazze’deki tüm esirlerin cumartesi günü öğle vaktine kadar serbest bırakılmaması halinde ateşkesin iptal edilmesi gerektiğini söyleyerek, “Sonra kıyamet kopsun” ifadesini kullandı.

ABD Başkanı Trump, Beyaz Saray’da düzenlediği imza töreninde Gazze’deki son duruma ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Trump, Hamas’ın Gazze’deki esirlerin serbest bırakılmasına ara verdiği yönündeki haberlerin sorulması üzerine, bunun kabul edilemez olduğunu belirtti. Trump, cumartesi günü öğlen 12.00’ye kadar Gazze’deki tüm esirlerin serbest bırakılmaması halinde ateşkesin iptal edilmesi gerektiğini kaydederek, “Sonra kıyamet kopsun” yorumunu yaptı.

“Hepsini geri istiyoruz. Ben kendi adıma konuşuyorum. İsrail bunu farklı şekilde yapabilir, ben kendi adıma söylüyorum, Cumartesi saat 12.00’ye kadar gelmezlerse, burada olmazlarsa, kıyamet kopacak” değerlendirmesini yapan Trump, İsrail’in bu konudaki kararı kendilerinin vereceğini belirtti.

“Batı Şeria ile ilgili Gazze gibi bir planım yok”

Öte yandan Gazze’deki Filistinlilerin Mısır ve Ürdün gibi komşu ülkelere yerleştirilmesine yönelik planından da bahseden Trump, bu planının halen masada olduğunu söyledi.

Trump, “Eğer gidecek bir yer bulabilirlerse Gazze’den ayrılmayı çok isterler. Gazze Şeridi’ne yakın bölgedeki çeşitli ülkelerin liderleriyle konuştum, bence toprak sağlama konusunda çok olumluydular. İhtiyacımız olan şey toprak ve eğer insanların güven içinde yaşayabileceği güzel bir yer inşa edebilirsek Gazze’deki herkes bunu yapacaktır. Gazze’den çıkmayı çok istiyorlar ama şimdiye kadar hiç alternatifleri olmamıştı” şeklinde konuştu.

Bir soru üzerine işgal altındaki Batı Şeria için Gazze’dekine benzer herhangi bir planının olmadığını kaydeden Trump, “Şu anda oradalar ve sanırım orada kalmak istiyorlar. Bu farklı bir şey. Gazze Şeridi ile ilgili konuştuğumuz gibi bir durum hiç olmadı. Orasıyla ilgili bir planım yok” değerlendirmesini yaptı.

Mısır ile Ürdün’ün bu plana olumlu yanıt vermemesi durumunda bu ülkelere ABD’nin sağladığı savunma yardımlarını durdurmayı düşünüp düşünmeyeceğiyle ilgili bir soruya da yanıt veren Trump, “Evet bu olabilir” dedi.

“Bu tehditlerin hiçbir değeri yok”

Trump tehdidi ile ilgili, üst düzey Hamas yetkilisi Sami Ebu Zuhri Reuters’e yaptığı açıklamada, Trump’ın İsrailli rehineleri geri getirmenin tek yolunun İsrail ile Hamas arasındaki ateşkese saygı duymak olduğunu unutmaması gerektiğini söyledi. Zuhri “Trump, her iki tarafın da saygı göstermesi gereken bir anlaşma olduğunu ve [rehineleri] geri getirmenin tek yolunun bu olduğunu hatırlamalı. Tehdit dilinin hiçbir değeri yok ve sadece meseleleri karmaşıklaştırıyor” dedi.

Hamas ile İsrail arasında varılan ateşkes ve esir takası anlaşması 19 Ocak Pazar günü yürürlüğe girmişti. Anlaşma kapsamında 27 Ocak Pazartesi günü, Netzarim Koridoru Gazze Şeridi’ndeki Filistinlilerin güneyden kuzeye geçişine açılmıştı.

Gazze Şeridi ile Mısır arasındaki Refah Sınır Kapısı, İsrail ordusunun 8 ay süren işgalinin ardından 1 Şubat’ta hasta ve yaralıların tahliyesi için açılmıştı.

Esir takasının ilk beş turunda, İsrail hapishanelerindeki 766 Filistinli esir ile Gazze’deki 16 İsrailli ve 5 Taylandlı esir serbest bırakılmıştı.

Üç aşamadan oluşacak ateşkes anlaşmasına göre, 42 günlük birinci aşamada toplam, 1900’ün üzerinde Filistinli esir ve 33 İsrailli esirin serbest bırakılması bekleniyor.

ORTADOĞU

Suudi Arabistan’da ‘ahlaka aykırı eylemlere’ karşı sert önlemler alınıyor

Yayınlanma

Financial Times’ta (FT) yer alan habere göre Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın talimatıyla ülkede “ahlaka aykırı eylemler”le mücadele etmek amacıyla özel bir birim kuruldu; fuhuş ve dilencilik suçlamalarıyla 50’den fazla kişi gözaltına alındı.

İçişleri Bakanlığı bünyesinde “toplumsal güvenlik ve insan kaçakçılığı” ile mücadele amacıyla kurulan birim, 11 kadını fuhuş suçlamasıyla tutukladı. Bunun yanı sıra, masaj salonlarında “ahlaka aykırı eylemlerde” bulunduğu öne sürülen ve kadınlar ile çocukları sokaklarda dilenmeye zorlayan onlarca yabancı da gözaltına alındı.

Bu adım, geçmişte Suudi Arabistan’da katı ahlaki kuralları ve cinsiyet ayrımını sert bir şekilde uygulayan “Erdemi Teşvik ve Ahlaksızlığı Önleme Komitesi” ile karşılaştırılıyor. Prens Selman, 2016’da bu dini polis teşkilatının birçok yetkisini elinden almıştı.

Veliaht Prens Selman, son yıllarda ekonomiyi çeşitlendirme politikaları çerçevesinde sosyal ve dini kısıtlamaları gevşetmeye yönelik radikal adımlar attı. Konser ve sinema yasaklarını kaldıran reformlar yaptı. 2019’da “genel ahlak yasası” duyurulmuş olsa da bu yasa sıkı bir şekilde uygulanmadı.

Analistler, Suudi yetkililerin neden şimdi böyle bir baskı sürecine döndüğünün belirsiz olduğunu ifade ediyor. Ancak yarı resmi nitelikteki Okaz gazetesinin köşe yazarlarından Halid el-Süleyman, yeni kurulan toplumsal güvenlik biriminin, sosyal medyada ahlaki ve cinsel içerikli yasadışı faaliyetlerin reklamının yapılması da dahil, “ahlaka aykırı eylemlerde önemli bir artış” gözlemlenmesi nedeniyle kurulduğunu yazdı.

Süleyman, geçen ay kaleme aldığı yazıda “İslam’ın doğduğu yer olan ülkemizin özel bir dini ve sosyal kimliği var. Hiç kimse yüksek ahlaki ve sosyal değerlerin hâkim olduğu Suudi toplumunun imajını bozmamalı” diye yazdı.

Bazı Suudi sosyal medya kullanıcıları, toplumsal güvenlik biriminin, uzun sakallı memurların yer almadığı yeni bir dini polis gücü gibi hareket ettiğini öne sürerken, kamuoyunun bir kısmı ise kararı destekledi.

Suudi Arabistan’da turizm gibi yeni ekonomik faaliyetlerin artışı, toplumsal değişimler ve daha fazla yabancı işçinin ülkeye gelişiyle birlikte, uyuşturucu kullanımı ve fuhuş gibi suçların arttığına dair iddialar var.

İçişleri Bakanlığı geçen ay yaptığı açıklamada, yeni kurulan birimin “şeriat hukuku ve Suudi Arabistan’ın yasal sisteminin garanti altına aldığı temel hak ve özgürlükleri ihlal eden veya bireylerin onurunu zedeleyen suçlarla” mücadele edeceğini duyurdu.

Bazı uzmanlar, bu girişimin insan hakları kuruluşları ve Batılı güçlerden gelebilecek eleştirileri önlemek amacıyla bireylerin haklarını koruma çabası olarak sunulmuş olabileceğini belirtiyor.

Washington merkezli New Lines Institute’ta kıdemli araştırmacı olan Sultan Alamer, “Genellikle bu tür duyurular güvenlik çerçevesinde yapılırdı, ancak burada insan hakları söylemi ön plana çıkarılıyor” dedi.

Önümüzdeki yıllarda Suudi Arabistan, 2034 FIFA Dünya Kupası gibi büyük uluslararası etkinliklere ev sahipliği yapmaya hazırlanırken, yabancı yatırımcıları çekme çabalarını da sürdürecek. Ancak ülkenin aldığı bu yeni kararlar, Suudi Arabistan’daki reform süreçlerine yönelik şüpheler uyandırabilir.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

Reuters: ABD, Lübnan Merkez Bankası başkanlığı için adaylarla görüşüyor

Yayınlanma

ABD, Hizbullah’ın mali kaynaklarını engelleme gerekçesiyle Lübnan Merkez Bankası başkanının seçimi sürecine müdahil oldu. Washington yönetiminin, Lübnan Merkez Bankası başkanlığı için bazı adaylarla görüştüğü iddia ediliyor.

Lübnan, beş yılı aşkın süredir devam eden ekonomik kriz nedeniyle büyük bir mali çöküş yaşarken, ABD’nin bölgedeki etkisini artırmaya yönelik hamleleri dikkat çekiyor. Üç Lübnanlı kaynak, bir Batılı diplomat ve Trump’ın ilk döneminde görev almış bir yetkiliye göre, Washington yönetimi, Lübnan Merkez Bankası başkanlığı için bazı adaylarla görüşüyor. Kaynaklar ABD’li yetkililerin adaylarla Washington’da ve Lübnan’daki ABD Büyükelçiliği’nde görüşmeler yaptığını söylüyor.

Lübnanlı kaynaklara göre ABD’li yetkililer, adaylara Lübnan bankacılık sistemi üzerinden “terörün finansmanıyla” nasıl mücadele edeceklerini ve Hizbullah’a karşı durup duramayacaklarını soruyor.

ABD’nin Hizbullah’ın Lübnan bankacılık sistemi üzerinden yasadışı finansmanını engellemeyi amaçladığı değerlendiriliyor. İsrail’in geçen yılki saldırılarında büyük kayıplar veren Hizbullah’ın Lübnan hükümeti üzerindeki etkisi azalmış durumda. Bu süreçte, ABD’nin desteklediği Joseph Avn, Lübnan Cumhurbaşkanı olarak seçilirken, Hizbullah’a doğrudan yer verilmeyen yeni bir hükümet göreve geldi. Yeni yönetimin şimdi ise aralarında Merkez Bankası başkanlığı da bulunan kritik atamaları yapması gerekiyor.

Trump yönetimi yetkilisi, bu görüşmelerin “olağan diplomatik temasların” bir parçası olduğunu iddia etti. Yetkili, ABD’nin Lübnan hükümetine adayların niteliklerine ilişkin net mesajlar verdiğini belirterek, “Kriterlerimiz net: Hizbullah bağlantısı olmayan ve yolsuzluğa bulaşmamış bir isim olmalı. Bu, ekonomik açıdan kritik bir konu” dedi.

Lübnanlı kaynaklara göre, Merkez Bankası başkanlığı için ciddi şekilde değerlendirilen isimler arasında eski bakan Kamil Ebu Süleyman, yatırım şirketi yöneticisi Firas Ebu Nasif, varlık yönetim firmalarının başındaki Filip Cabir ve Kerim Suveyd bulunuyor.

Yeni merkez bankası başkanı, Cumhurbaşkanı Joseph Avn ve Başbakan Nawaf Salam’ın öncelik olarak belirlediği ekonomik ve mali reformların yürütülmesinde kritik bir rol oynayacak.

Yeni hükümet, ülkeyi yeniden yapılandırmak amacıyla Uluslararası Para Fonu (IMF) ile müzakereleri sürdürmeyi hedefliyor. Ancak reformlar, IMF’den finansman sağlanması için temel şart olarak görülüyor. Batılı ülkeler ve Arap liderler de geçen yıl İsrail saldırılarıyla harap olan Lübnan’ın yeniden inşasına destek vermek için reformların gerçekleştirilmesini bir ön koşul olarak belirtiyor. Bu bağlamda, ABD’li yetkililerin merkez bankası başkanlığına aday isimler konusunda Suudi Arabistan ile görüşmeler yaptığı belirtiliyor.

Göreve gelecek yeni merkez bankası başkanı, Temmuz 2023’ten bu yana geçici olarak bankayı yöneten Vesim Mansuri’nin yerine geçecek. Mansuri, 30 yıl boyunca görevde kalan ve 2023’te skandallarla görevden ayrılan eski başkan Riyad Selame’nin yerine atanmıştı.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

Netanyahu’nun kovacağını açıkladığı Şin-Bet Direktörü’ne Başsavcı kalkanı

Yayınlanma

ronen bar

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Şin-Bet Direktörü Ronen Bar’ı görevden alacağını duyurdu. Muhalefetin tepki gösterdiği kararla ilgili İsrail Başsavcısı Gali Baharav-Miara, Netanyahu’nun, Bar’ı keyfi olarak görevden alamayacağını söyledi.

İsrail Başbakanlık Ofisinden yapılan açıklamaya göre, Başbakan Netanyahu, Bar ile görüştü ve görevine son verilmesi için bu hafta hükümete bir karar taslağı sunacağını söyledi. Bar’ın görevden alınmasının oylanacağı kabine toplantısının çarşamba yapılacağı kaydedildi.

Netanyahu yayımladığı video mesajda ise “Yedi cephede süren bir savaşın ortasındayız. Her zaman, ama özellikle de böylesine varoluşsal bir savaşta, Başbakan, Şin-Bet şefine tam güven duymalıdır” ifadelerini kullandı. Bar’a güvenmediğini dile getiren Netanyahu, görevden alma kararını süregelen ve zaman içinde büyüyen güvensizlikle gerekçelendirdi. Netanyahu, Şin-Bet’e güvense de Bar’ın görevden alınması kararının gerekli olduğunu savundu.

Ronen Bar, kendisini görevden alacağını bildiren Netanyahu’yu “kişisel” davranmakla suçladı.

İsrail devlet televizyonu Kan’ın haberine göre Bar, “Görevden alınmamın 7 Ekim’e dayanmadığı açıktır” dedi. Bar, “Kamu yararıyla çelişen kişisel bir güven görevi beklentisi yanlıştır” diyerek Netanyahu’yu “kişisel” davranmakla suçladı.

Şin-Bet’in başında 7 Ekim’de kendisinin bulunduğunu hatırlatan Bar, üzerine düşen sorumluluğu üstlendiğini ve bu sorumluluğu yerine getirme niyetinde olduğunu açıkça ifade ettiğini kaydetti. Bar, “Beni görevden almaktaki sebebin 7 Ekim olmadığı açıktır. Başbakan, kararın aramızda süregelen bir güven eksikliği olduğu iddiasından kaynaklandığını açıkladı” ifadelerini kullandı.

Netanyahu’nun “kişisel” güven beklentisinin kamu yararıyla çeliştiğini söyleyen Bar, Şin-Bet’in 7 Ekim’e ilişkin istihbarat hatalarına ve iç süreçlere işaret eden kapsamlı bir soruşturma yürüttüğünü aktardı. Bar, “Soruşturma, örgütün uyarılarının siyasi kademe tarafından uzun süre ve kasıtlı olarak göz ardı edildiğini ortaya koymaktadır” dedi. Sadece ordu ve iç istihbarat teşkilatının değil, hükümet ve Netanyahu’nun da bu konuda sorgulanması gerektiğinin altını çizen Bar, bu konuda ısrarcı olduğunu dile getirdi.

Bar, yerine gelmesi muhtemel iki adayın en iyi şekilde hazırlanması için yükümlülüğünü yerine getireceğini kaydetti.

İsrail Başsavcısı Gali Baharav-Miara da Netanyahu’nun, Bar’ı keyfi olarak görevden alamayacağını açıkladı. Yedioth Ahronoth gazetesinin haberine göre, Başsavcı, Netanyahu’ya resmi bir mektup göndererek Bar’ın görevden alınmasının altında yatan gerekçeler ile yasal dayanakların hukuk müşavirinin dikkatine sunulması gerektiğini aktardı. Miara, Netanyahu’nun bu kararı alıp alamayacağına ilişkin yeterliliğinin soruşturulması gerektiğini vurguladı. Netanyahu’nun “kişisel güvensizlik” gerekçesine işaret eden Miara, konunun “olağanüstü hassasiyetine” ve “çıkar çatışmasına dönüşmesine” dikkati çekti.

Netanyahu, Bar’ı uzun süredir açık bir şekilde eleştiriyordu. İsrail basını ve muhalifler ise Netanyahu’nun 7 Ekim’in sorumluluğunu güvenlik birimlerine yıkmak istediğini söylüyor. 7 Ekim başarısızlığında hükümetin rolünün soruşturulmaması eski Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi’nin de istifa gerekçelerinden biriydi.

Son olarak Netanyahu, Bar’ı 7 Ekim 2023’teki başarısızlığının ardından kurumda reform yapmak için gerekli kararların alınmasını engellemek için bir kampanya yürütmekle suçlamış, Şin-Bet ise suçlamaları “tehlikeli” olarak nitelendirmişti.

Öte yandan, bazı gizli dosyalar basına sızdırılmıştı ve Netanyahu’nun danışmanlarının sanık sandalyesinde olduğu ve Katar’dan para alınması gibi bazı suçlamalara ilişkin soruşturmaları Şin-Bet yürütüyordu.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English