Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

Pakistan üst düzey güvenlik önlemleri ile ŞİÖ Zirvesi’ne hazırlanıyor

Yayınlanma

Çin Başbakanı Li Qiang, Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) zirvesine katılmak üzere dört günlük bir ziyaret için Pakistan’a gelirken başkentte sıkı bir güvenlik önlemi alındı.

Pakistan Başbakanlık Ofisi pazartesi günü Başbakan Şahbaz Şerif’in Li’yi havaalanında karşıladığı sırada yaptığı açıklamada, Li’nin ziyaretinin 11 yıl sonra bir Çin başbakanının Pakistan’a yaptığı ilk ziyaret olduğunu söyledi.

Çin, Hindistan, İran ve Rusya’nın da aralarında bulunduğu dokuz tam üye ülkeden oluşan ŞİÖ 23. Hükümet Başkanları Toplantısı 15-16 Ekim’de İslamabad’da yapılacak.

Örgüt 2001 yılında Çin ve Rusya tarafından Orta Asya ve daha geniş bölgedeki güvenlik endişelerini görüşmek üzere kuruldu. Bu zirvede güvenlik gündeminin yanı sıra çevresel işbirliği ve kurumsal performans gibi acil konular da ele alınacak.

Toplantı gündemi ve katılımcılar

Toplantıda üye ülkeler arasında ekonomik ortaklıkların geliştirilmesine yönelik kilit tedbirlerin kabul edilmesi ve ŞİÖ’nün gelecek yılki bütçesinin onaylanması bekleniyor.

Bölgesel güvenlik, terörle mücadele ve güvenliğin artırılması, bağlantı ağlarının teşvik edilmesi, ticaret, yatırım ve ekonomik fırsatlar ve iklim değişikliği sorunları ile mücadele zirvedeki başlıklar arasında.

Pakistan Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre ŞİÖ katılımcıları Çin, Rusya, Belarus, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan ve Özbekistan başbakanlarının yanı sıra İran cumhurbaşkanı yardımcısı ve Hindistan dışişleri bakanı tarafından temsil edilecek.

Başbakan Luvsannamsrain Oyun-Erdene tarafından temsil edilen Moğolistan gibi gözlemci devletler ve Türkmenistan Başkan Yardımcısı Rashid Meredov gibi özel konuklar da toplantıya katılacak. Afganistan’ın mevcut yönetimi Taliban ise toplantıya davet edilmedi.

Bağımsız Devletler Topluluğu ve Avrupa Ekonomik Topluluğu gibi uluslararası kuruluşlardan temsilcilerin de katılması bekleniyor.

Çin Başbakanının yanı sıra 76 kişilik bir Rus heyeti, yedi ŞİÖ temsilcisi ve Hindistan’dan dört kişilik bir resmi heyet başkente ulaştı.

Pakistan Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Mumtaz Zahra Baloch, kısa süre önce verdiği brifingde zirvenin bölge genelinde ekonomik işbirliği, ticaret ve çevresel işbirliğinin artırılması açısından önemini vurguladı.

Baloch, “Bu toplantı ŞİÖ üye ülkeleri arasındaki bağları güçlendirmeyi amaçlayan önemli kararların alınması için çok önemli bir platform görevi görecek” dedi.

Liderler, bölgesel istikrar ve işbirliğini artırmak amacıyla ticaret, çevre ve sosyo-kültürel bağlantılarla ilgili kilit girişimleri tartışacak ve gözden geçirecek.

Başbakan Şerif’in ayrıca Pakistan’ın diplomatik bağlarını ve bölgesel güçlerle işbirliğini geliştirmeyi amaçlayan zirve kapsamında konuk heyet başkanlarıyla çeşitli ikili görüşmeler gerçekleştirmesi bekleniyor. Ancak zirveye ülkesini temsilen katılacak Hindistan Dışişleri Bakanı S Jaishankar’ın Pakistanlı yetkililerle zirve dışında bir ikili görüşme gerçekleştirmeyeceği bildirildi.

İmran Han’dan protesto çağrısı ve ekstra güvenlik önlemleri

Pakistan hükümeti ŞİÖ toplantısının güvenliğini artırmak amacıyla pazartesi gününden itibaren İslamabad’da üç gün süreyle resmi tatil ilan etti; okullar ve işyerleri kapalı olacak ve kentin dört bir yanına geniş polis ve paramiliter güç birlikleri konuşlandırılacak.

İçişleri Bakanlığı’na göre Pakistanlı askerler, toplantıların çoğunun yapılacağı başkentin Kırmızı Bölgesi’nin güvenliğinden sorumlu olacak. Burası aynı zamanda parlamentoya ev sahipliği yapıyor ve diplomatik bir bölge.

Hapisteki eski Başbakan İmran Han’ın ana muhalefetteki Pakistan Tehreek-e-Insaf (PTI) partisinin, hükümetin Han’ın aile üyeleri, avukatları ve doktorlarının cezaevinde kendisiyle görüşmesine izin vermemesi halinde salı günü İslamabad’da protesto çağrısında bulunmasının ardından gerilim tırmanmıştı.

Bu ayın başlarında Han’ın destekçileri serbest bırakılması için İslamabad’da miting düzenlemiş ve güvenlik güçleriyle çatışmalar yaşanmıştı.

Pakistan Araştırma ve Güvenlik Çalışmaları Merkezi’nin yönetici direktörü ve güvenlik analisti Imtiaz Gul, toplantının “güvenli görülmeyen” bir ülke için büyük önem taşıdığını söyledi.

AFP’ye konuşan Gul, “Hükümet ayrıntılı güvenlik düzenlemeleri yaptığını iddia ediyor ve bu anlaşılabilir bir durum çünkü etkinliğin herhangi bir olay olmadan barışçıl bir şekilde geçmesini sağlamak zorunda” değerlendirmesini yaptı.

İslamabad ayrıca silahlı grupların şiddet eylemlerinden korktuğu için Çin vatandaşlarının şehirdeki tüm hareketlerini engellemeye çalıştı.

6 Ekim’de Karaçi’nin Jinnah Uluslararası Havaalanı yakınlarında patlayıcılarla düzenlenen bir saldırıda iki Çin vatandaşı hayatını kaybetti. Saldırının sorumluluğunu ayrılıkçı bir silahlı grup olan Belucistan Kurtuluş Ordusu üstlendi.

Kuşak Yol işbirliği gündemde

Li ve Şerif, Çin’in Kuşak ve Yol Girişimi kapsamında 65 milyar dolarlık bir altyapı yatırımı olan Çin-Pakistan Ekonomik Koridoru (CPEC) kapsamında ekonomik ve ticari bağları ve işbirliğini görüşmek üzere kendi delegasyonlarına liderlik ederken, Çin vatandaşlarına yönelik saldırıların görüşmelerde yer alması muhtemel.

Li’nin ayrıca Afganistan ve İran sınırındaki güneybatı eyaleti Belucistan’da CPEC tarafından finanse edilen Gwadar Uluslararası Havalimanı’nın açılışını yapması bekleniyor.

Zirve ciddi ekonomik zorluklarla boğuşan ve kısa zaman önce IMF ile yeni kredi anlaşması yapan Pakistan için ayrıca önem taşıyor.

DİPLOMASİ

Çin abluka tatbikatı düzenlerken, Tayvan ABD’den bin adet SİHA satın alacak

Yayınlanma

Boğazlar arası gerilimin arttığı bir ortamda asimetrik savaş kabiliyetlerini güçlendirmeye çalışan Tayvan, ABD’den yaklaşık 1.000 silahlı insansız hava aracı satın almak üzere sözleşme imzaladı.

Duyuru, Çin Halk Kurtuluş Ordusu’nun (PLA) Tayvan lideri William Lai Ching-te’nin bağımsızlık yanlısı olarak algılanan tutumuna misilleme olarak pazartesi günü Tayvan çevresinde büyük ortak savaş tatbikatları düzenlemesinden bir gün sonra geldi.

Tatbikatta 17 PLA savaş gemisi, 17 sahil güvenlik gemisi ve adanın ablukaya alınmasını simüle eden en az 125 savaş uçağı sortisi yer aldı. Tayvan yönetimine göre, salı sabahı itibariyle sorti sayısı 153’e çıkarak rekor kırdı.

Çin ordusu Tayvan etrafında ‘abluka’ tatbikatı gerçekleştiriyor, ABD ‘endişeli’

Hükümete ait bir tedarik sitesine göre Tayvan ordusu salı günü Washington’un Taipei’deki sözde fiili büyükelçiliği olan Tayvan’daki Amerikan Enstitüsü ile iki sözleşme imzaladı.

Toplam değeri 5.27 milyar NT$ (163.9 milyon ABD$) olan sözleşmeler iki tip intihar saldırı drone’u satın alınmasını içeriyor: Personel saldırıları için tasarlanmış 685 adet Switchblade 300 başıboş mühimmat ve 291 adet Altius 600M-V zırh karşıtı saldırı uçağı.

Switchblade insansız hava araçlarının Kasım 2029 sonuna kadar, Altius insansız hava araçlarının ise 2027 sonuna kadar teslim edilmesi beklenmektedir.

Sözleşmeler, insansız hava araçlarının adanın kuzeyindeki Taoyuan, Tayvan’ın merkezindeki Taichung, güneydeki Kaohsiung ve doğudaki Hualien gibi kilit stratejik yerlerde konuşlandırılacağını ortaya koyuyor.

Hem Switchblade hem de Altius sistemleri, bir hedef bölgesinde devriye gezmek ve bir hedef tespit edildiğinde saldırmak üzere tasarlanmış başıboş mühimmatlar olarak sınıflandırılmaktadır.

Hafif Switchblade 300 iki dakika içinde çeşitli platformlardan fırlatılabilir. Menzili 30 km (18.6 mil) ve uçuş süresi 20 dakikayı aşmaktadır. ABD’li üreticisi AeroVironment’a göre Ukrayna’nın Rus güçlerine karşı savunmasında etkili olduğu kanıtlanmıştır.

Daha büyük olan Altius 600M ise 440 km menzile ve dört saatlik havada kalma süresine sahip olup kara, hava ve deniz platformlarından fırlatılabilmektedir. Üreticisi Anduril, insansız hava aracının çoklu arayıcı başlık ve savaş başlığı seçenekleri taşıyabildiğini belirtiyor.

Tayvan Savunma Bakanlığı, bu başıboş mühimmatların adanın mevcut hassas füze dizisini tamamlayacağını ve özellikle yerli üretim insansız hava araçlarıyla koordineli olarak çok katmanlı caydırıcılık stratejisini geliştireceğini belirtti.

ABD satışları haziran ayında onaylamış ve anlaşmaların Tayvan’ın “silahlı kuvvetlerini modernize etmesine ve güvenilir bir savunma kabiliyeti sürdürmesine” yardımcı olacağını vurgulamıştı.

ABD, Tayvan’ı bağımsız bir devlet olarak tanımamasına ve tek Çin ilkesini tanımasına rağmen, Ada’yı Pekin’e karşı silahlandırmaya ve cesaretlendirmeye devam ediyor. Çin, Washington’ın bu hamlelerinin bölgede gerilimi tırmandırdığını savunuyor.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

AB-Mercosur müzakereleri sürerken Fransa “tecrit oluyor”

Yayınlanma

Avrupa Komisyonu ile Almanya ve İspanya gibi AB’nin ağır topları, Arjantin, Brezilya, Uruguay, Paraguay ve yeni üye Bolivya’dan oluşan Mercosur ticaret bloğuyla yıl sonundan önce bir anlaşma yapma arzularını gizlemiyorlar. Almanya Başbakanı Olaf Scholz anlaşmanın “hızla” yapılması gerektiğini söylüyor.

Fransa ise, Latin Amerika’nın dev üreticilerinden yapılacak sığır eti ve diğer tarımsal ithalatın, ülkenin siyasi açıdan en güçlü gruplarından biri olan Fransız çiftçilerini baltalayacağı endişesiyle uzun süredir anlaşmaya en çok karşı çıkan ülke konumunda.

Önceki yıllarda Paris’in AB içinde anlaşmayı veto edebilecek kadar siyasi gücü vardı fakat Macron’un bu yılki Avrupa Parlamentosu (AP) ve meclis seçimlerde aldığı ağır yenilgilerin ardından bu etki artık azalıyor.

AB ve Mercosur baş müzakerecileri görüşmeleri ilerletmek amacıyla 7-9 Ekim tarihleri arasında Brezilya’da bir araya geldi. Anlaşmanın savunucuları, kasım ayında Rio de Janeiro’da yapılacak G20 zirvesinde de ilerleme kaydedilebileceğini ve yılsonuna ya da 2025’in başlarına kadar bir sonuca varılabileceğini düşünüyor.

POLITICO’da yer alan habere göre zamana karşı yarışan Brüksel’deki Fransız yetkililer seçeneklerinin alışılmadık derecede sınırlı olduğunu görüyorlar.

Artık anlaşmayı tek başlarına engelleyemeyeceklerini ya da anlaşmayı durdurmak için bir koalisyon kuramayacaklarını anlayan yetkililer, bunun yerine oyunun sonunu etkilemeye odaklanıyor.

İsmini vermek istemeyen bir Fransız yetkili, “Fransa’nın daha fazla ülkeyi bir araya getirmeye çalıştığını sanmıyorum. Komisyondan çok fazla baskı var; [anlaşma] ilerlemeye devam ediyor,” dedi.

Toplantılar hakkında bilgi sahibi üç kişiye göre, son brifinglerde üst düzey Fransız diplomatlar Avrupa Parlamentosu’ndan Fransız yetkililere ülkenin giderek yalnızlaştığını söyledi. Yetkililer ayrıca anlaşmanın önümüzdeki yılın başlarında imzalanacağına dair bir beklenti içinde olduklarını da ima ettiler.

Görüşmelerle ilgili bilgi veren bir kişi “[AB-Mercosur] müzakerelerinde Fransa’nın Mercosur konusundaki yalnızlığının altını çizen bir hızlanma oldu,” dedi.

Brüksel’deki Fransız Daimi Temsilciliği ise bu tür görüşmelerin yapıldığı iddialarını yalanladı.

AB ve Mercosur resmi müzakereleri 2019’da tamamlamış olsa da Brüksel, ormansızlaşma ve iklimle ilgili endişeleri gidermek ve Fransız çiftçilerin Latin Amerika ürünlerinin bollaşmasıyla ilgili endişelerini gidermek için ek koşullar eklemek amacıyla anlaşmayı imzalamayı erteledi.

Fransa serbest ticaret anlaşmasına karşı olmadığını, sadece çevresel ve tarımsal taleplerinin karşılanmasını istediğini ısrarla vurguluyor. Gerçekten de Fransız imalat sanayinin büyük bir kısmı çiftçilerin tam aksine anlaşmayı destekliyor. Bir Fransız diplomat “Fransa’nın tutumunun karikatürize edilmesi” olarak adlandırdığı duruma karşı çıktı.

Fransız diplomat, “Biz kendi başına serbest ticarete karşı değiliz. Tüm garantileri içeren iyi bir anlaşmaya ihtiyacımız var. Komisyondan iklim, ormansızlaşma ve tarımsal çıkarlarımızı, adil rekabet koşullarını ve kritik birincil kaynaklara erişimi koruyan ayna maddelerle ilgili sağlam unsurları müzakereye dahil etmesini istiyoruz,” dedi.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

İtalya göçmenleri Arnavutluk’a göndermeye başladı

Yayınlanma

İtalyan hükümeti tarafından kurulan Arnavutluk göçmen işleme merkezleri, İtalyan donanmasına ait Libra adlı geminin pazartesi günü Lampedusa’dan yola çıkmasının ardından çarşamba günü ilk misafirlerini ağırlamaya hazırlanıyor.

Gemide yapılan ilk kontrollerde göçmenlerin, kısa süre önce üzerinde mutabık kalınan Arnavutluk-İtalya protokolünde yer alan güvenli ülkelerden gelmeleri, yetişkin erkek olmaları ve savunmasız olarak görülmemeleri kriterlerine uyup uymadıkları kontrol edildi. Göçmenlerin çoğunluğunun Mısır ve Bengal’den geldiği bildirildi.

Aralarında kadın, çocuk, hasta ve işkence görmüş kişilerin de bulunduğu hassas durumdaki kişiler Lampedusa’ya götürülerek İtalya’nın “düzenli iltica” sistemine entegre edildi.

Meloni: AB göç politikası İtalya-Arnavutluk anlaşmasına dayanmalı

İtalya İçişleri Bakanı Matteo Piantedosi geçtiğimiz günlerde operasyonun aylar süren gecikmenin ardından başlatıldığını doğruladı ve Arnavutluk’a düzenli bir göçmen akışı sağlamayı planladıklarını belirtti.

Göçmenlerin iltica talepleri Arnavutluk’a vardıklarında İtalya ve Avrupa Birliği’nin yasal çerçevesi altında işleme konulacak.

Arnavutluk’ta İtalya tarafından işletilecek merkezlere ilişkin anlaşma geçen yıl İtalya Başbakanı Giorgia Meloni ve Arnavutluk Cumhurbaşkanı Edi Rama tarafından imzalanmış ve mayıs ayında faaliyete geçmesi öngörülmüştü. Fakat bir dizi gecikme iki merkezin açılmasını geciktirdi.

İtalya’da muhalefet ve Vatikan, Arnavutluk ile sığınmacı anlaşmasına tepkili

Arnavutluk’a yönlendirilenler dört hafta içinde talepleri hakkında bir karar alacak ve sığınma hakkı verilirse İtalya’ya geri gönderilecek ve kabul merkezlerine yerleştirilecekler. Taleplerinin reddedilmesi halinde ise kendi ülkelerine geri gönderilecekler.

Pek çok kişi İtalya’da işlem görmemiş sığınma taleplerinin birikmesinden endişe duyuyor ve Arnavutluk’a nakledilenlerin taleplerine neden İtalya’da aylardır bekleyenlere göre öncelik verilmesi gerektiğini sorguluyor.

Bu arada Uluslararası Af Örgütü de ciddi insan hakları endişelerini dile getirdi. Örgüte göre bu tedbirler, özellikle toplu tutuklamalar ve otomatik gözaltılar açısından insan hakları ihlallerine yol açabilir.

İtalya ile Arnavutluk arasında göçmen anlaşması

AB Adalet Divanı’nın 4 Ekim’de aldığı yeni bir karar, bir ülkenin ancak sınırları içerisinde hiç kimseye zulüm, işkence ya da insanlık dışı muamele yapılmadığı takdirde “güvenli” olarak kabul edilebileceğini vurgulayarak İtalya-Arnavutluk anlaşmasının tamamı üzerinde şüphe uyandırarabilir.

İtalya’nın “güvenli” listesinde yer alan ve aralarında Tunus, Mısır ve Bangladeş’in de bulunduğu 22 ülkeden 15’i bu koşulları karşılamıyor.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English