Bizi Takip Edin

AMERİKA

Pentagon 5 Asya-Pasifik ülkesinde askeri onarım merkezleri kuracak

Yayınlanma

Nikkei Asia’ya konuşan kaynaklar, ABD Savunma Bakanlığı’nın savaşta kullanılan önemli platformlar için küresel bir onarım merkezleri ağı kurmayı planladığını ve Japonya, Güney Kore, Avustralya, Singapur ve Filipinler gibi Asya-Pasifik ülkelerinde askeri onarım merkezleri açacağını söyledi.

Pentagon’un yeni Bölgesel Sürdürülebilirlik Çerçevesi (RSF), müttefiklerinin ve ortaklarının mevcut endüstriyel yeteneklerinden yararlanarak gemilerinin, uçaklarının ve araçlarının bakım, onarım ve revizyonunu ABD kıtasına geri getirmek yerine operasyon alanlarına daha yakın bir yerde gerçekleştirmeyi öngörüyor.

Plana göre bu yıl beş Asya-Pasifik ülkesinde pilot programlar başlatılacak, ardından 2025’te Avrupa Komutanlığı bölgesindeki NATO ortaklarına ve 2026’da Güney Komutanlığı altındaki Latin Amerika ortaklarına genişletilecek.

Bu beş ülkeden dördü anlaşma müttefiki. Müttefik olmamasına rağmen Singapur, ABD savaş gemilerine dönüşümlü olarak ev sahipliği yapma geleneğine sahip.

Konuyla ilgili bilgi sahibi kaynaklardan birinin Nikkei’ye aktardığına göre Pentagon’un bu ay içinde daha fazla ayrıntı açıklaması bekleniyor.

Pentagon yorum talebine henüz yanıt vermedi.

Program, ABD’nin tek başına Çin’in endüstriyel gücüyle rekabet edemeyeceği anlayışından yola çıkarak gündeme alındı. Temmuz 2023’te savunma haberleri sitesi The War Zone, dünyanın en büyük gemi inşa ülkesi olan Çin’in ABD’nin yaklaşık 232 katı gemi inşa kapasitesine sahip olduğunu gösteren bir ABD Donanması brifing slaytı yayınladı.

Bakanlık bu yılın başından beri RSF konusunda ilerleme kaydedildiğinin sinyallerini veriyor. Pentagon’un projeden sorumlu yetkilisi, dönemin Sürdürülebilirlikten Sorumlu Savunma Bakan Yardımcısı Christopher Lowman, subat ayında ABD Donanma Enstitüsü sponsorluğunda düzenlenen West 2024 konferansında askeri lojistiğin geleneksel “reaktif” duruştan, arıza noktasından önce çözümler sunan “proaktif” bir duruşa geçtiğini söyledi.

Lowman, “Yakın rakiplerin operasyonel erişim alanımıza giderek daha fazla itiraz edebildiği günümüzün stratejik bağlamında”, kilit savaş platformlarını onarma yöntemlerinin “ulusal güvenlik ortamı çevremizde geliştikçe evrim geçirmesi gerektiğini” söyledi.

Lowman, çeşitli yerlerde onarım merkezlerinin bulunmasının caydırıcılığı artırdığını ekledi. Lowman, ABD’nin bakım, onarım ve revizyon kabiliyetlerini bölgeye dağıtarak ve bunları müttefik ve ortaklarınınkilerle entegre ederek, herhangi bir düşmanın planlama sürecine karmaşıklık katmanları eklediğini de belirtti.

Lowman mart ayında üst düzey lojistikçilerden oluşan bir heyetin başında konuyu görüşmek üzere Avustralya, Japonya ve Filipinler’e gitmişti.

Pentagon mayıs ayında RSF konseptini açıkladığında, müttefikler ve ortaklarla endüstriyel üs entegrasyonunun “öngörülebilir talebe” katkıda bulunacağını ve savunma müteahhitlerinin yeteneklere yatırım yapma kararı almalarına yardımcı olacağını söyledi.

Lowman temmuz ayında düzenlenen bir medya yuvarlak masa toplantısında onarımların sadece “aşınma ve yıpranmayı” değil aynı zamanda çatışmalarda “savaş hasarlı ekipmanları” da ele alacağını kaydetti.

Güney Kore ve Japonya hazır

Asyalı müttefikler ise bu iş fırsatına aktif bir şekilde hazırlanıyor. Güney Koreli gemi üreticisi Hanwha Ocean, ağustos ayında Kore Yarımadası’nın güney ucundaki Geoje tersanesinde yaklaşık 40.000 tonluk bir Amerikan lojistik destek gemisinin bakımını yapmak üzere bir ABD Donanması sözleşmesi imzaladığını duyurdu.

Bu gelişme, şirketin ABD Donanması ile bu tür görevlere izin veren bir Ana Gemi Onarım Anlaşması imzaladığını duyurmasından kısa bir süre sonra gerçekleşti.

Hanwha, haziran ayında eski Philadelphia Donanma Tersanesi’nin bir parçası olan Pennsylvania’daki Philly Tersanesi’ni 100 milyon dolar karşılığında satın almak üzere bir anlaşma yaptığını duyurmuştu.

Bu arada ABD’nin Japonya Büyükelçisi Rahm Emanuel, Japonya’ya konuşlandırılan Amerikan savaş gemilerinin onarımı için özel Japon tersanelerinden faydalanılması yönündeki çabalara öncülük ediyor.

Nikkei Asia’ya verdiği demeçte Emanuel, “Bölge gemilerinin onarımı ve bakımı, eğitim kadar etkili bir caydırıcı unsur olabilir” dedi.

AMERİKA

BlackRock ve Microsoft’tan 30 milyar dolarlık yapay zeka hamlesi

Yayınlanma

BlackRock ve Microsoft yapay zekadaki patlamanın ardındaki veri depoları ve enerji altyapısının inşasını finanse etmek için bugüne kadarki en büyük çabalardan birinde bir araya geliyor.

Şirketler salı günü yaptıkları açıklamada, Birleşik Arap Emirlikleri’nin MGX yatırım şirketi ile birlikte, strateji için zaman içinde 30 milyar dolarlık özel sermaye arayacaklarını ve daha sonra bu parayı potansiyel yatırımlarda 100 milyar dolara kadar kaldıraç olarak kullanacaklarını duyurdu.

BlackRock İcra Kurulu Başkanı Larry Fink verdiği bir röportajda, “Küresel olarak veri merkezleri inşa etme ihtiyacı trilyonlarca dolarlık bir finansman gerektiriyor,” dedi ve Küresel Yapay Zeka Altyapı Yatırım Ortaklığı’nın aylardır hazırlandığını sözlerine ekledi.

Fink, “Bu, sermaye piyasalarının altyapıyı inşa etmesinin, fırsatları ve yeni teknolojileri geliştirmesinin harika bir örneği,” ifadelerini kullandı.

BlackRock CEO’su Fink: Para toplamakta zorlanmayacağız

Şirketlerden yapılan açıklamada, enerji projeleri de dahil olmak üzere altyapı yatırımlarının çoğunlukla ABD’de yapılacağı ve fonların bir kısmının ABD’nin ortak ülkelerinde kullanılacağı belirtildi.

Fink, planın ek yatırımcılar getirmeyi içerdiğini ve emeklilik ve sigorta şirketlerinin bu tür uzun vadeli altyapı yatırımları için istekli olduklarını söyledi.

Fink, para toplama konusunda ise, “bunun zor bir görev olacağına inanmadıklarını” vurguladı.

Grupta, BlackRock’ın yaklaşık 12,5 milyar dolara satın aldığı para yöneticisi Bayo Ogunlesi’nin Global Infrastructure Partners’ı, bu yıl özellikle yapay zekaya yatırım yapmak için kurulan Abu Dabi’nin MGX’i ve koalisyonu yapay zeka veri merkezleri ve fabrikalarındaki uzmanlığıyla destekleyecek olan çip üreticisi Nvidia yer alıyor.

Microsoft: YZ, ekonomide büyümeyi tetikleyecek genel amaçlı teknoloji

Nvidia, eksiksiz YZ sistemlerini hızlı bir şekilde bir araya getirmek için gerekli olduğunu söylediği yazılım, ağ ve diğer teknoloji parçalarını oluşturmak için para harcıyor.

Microsoft’un başkan yardımcısı ve başkanı Brad Smith röportajda, “Yatırım fırsatı gerçek ve yatırım ihtiyacı daha da büyük. YZ, hem Amerika Birleşik Devletleri’nde hem de yurtdışında ekonominin her sektöründe büyümeyi tetikleyecek bir sonraki genel amaçlı teknolojidir,” iddiasında bulundu.

Smith, firmaların planlarını ABD’li kanun yapıcılar ve düzenleyicilerle görüştüklerini söyledi.

Microsoft, yapay zeka araştırma laboratuvarı OpenAI’a 13 milyar dolar yatırım yaptı ve tüm ürün yelpazesini yapay zeka özellikleri etrafında elden geçiriyor. Yazılım şirketi, bu hizmetleri sunmak için veri merkezleri ve bilgi işlem altyapısına yaptığı harcamaları önemli ölçüde artırıyor ve YZ müşterilerine hizmet verme kabiliyetinin yeterli çip ve veri merkezi kapasitesine sahip olmadığı için kısıtlandığını söyledi.

Elektrik tüketimi en büyük sorun

Bloomberg Intelligence’a göre, ABD’deki enerji üreticileri, 2030 yılına kadar mevcut seviyelerin 10 katına çıkmaya hazırlanan tesislerin elektrik kullanımıyla, güce aç yapay zeka veri merkezlerinden gelen talep artışını karşılamak için yarışıyor.

Enerji şirketleri bu talebi karşılamak için kömür ve gaz santrallerinin emekliye ayrılmasını geciktiriyor, yeni gaz santrallerinin inşasını planlıyor ve güneş ve rüzgar çiftlikleri gibi temiz enerji santralleri kuruyor.

Elektrik için yaşanan rekabet, yeni veri merkezlerinin elektrik şebekesine bağlanma süresinin artmasına bile yol açtı; Virginia’daki Veri Merkezi Sokağı’nda bu süre yedi yıla kadar uzuyor.

Ogunlesi röportajda, “Bugün elektriğin mevcudiyetinin sadece veri merkezlerinin değil genel olarak elektrifikasyonun inşası önündeki kısıtlardan biri olduğu açık. ABD’de elektrik üretimi önemli ölçüde artmıyor, bu nedenle yeni yenilenebilir enerji santralleri geliştirme hızımızı önemli ölçüde artırmamız gerekecek,” dedi.

Microsoft ayrıca OpenAI kurucu ortağı ve CEO’su Sam Altman ile de görüşüyor. Altman, yatırımcı grupları ve teknoloji şirketlerinin yapay zeka ürünleri için bilgi işlem altyapısını önemli ölçüde genişletmenin yolları üzerinde işbirliği yapmaları için kendi planlarını geliştiriyor.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

Lübnan’daki çağrı cihazı saldırısının ardından hatırlatma: Amerikan istihbaratı kargolara nasıl müdahale ediyor?

Yayınlanma

Dün Lübnan’ın birçok kentinde, başta Hizbullah olmak üzere birçok Lübnanlı tarafından kullanılan kablosuz çağrı cihazları patlatıldı ve onlarca kişi öldü, binlerce kişi yaralandı.

Olağan şüpheli İsrail’in, birkaç ay önce Lübnan’a teslim edilen bu cihazların içine, üretimin ve sevkiyatın bir noktasında müdahale ettiği ve küçük miktarlarda patlayıcılar yerleştirdiği, dün ise bir tür sinyal ile birlikte bataryalara müdahale yoluyla bu patlayıcıları etkinleştirdiği düşünülüyor.

“Sevkiyata müdahale” ile düzenlenen istihbarat operasyonu, akla Amerikan istihbaratının kargolara nasıl sızdığını getiriyor.

Ağ donanımı, yazılımı, telekomünikasyon ekipmanı ve diğer yüksek teknoloji hizmetleri ve ürünleri geliştiren Cisco, 2014 yılında ABD Ulusal Güvenlik Ajansı’na (NSA) tepki gösteriyor ve ABD hükümetinin şirket tarafından müşterilere teslim edilen donanıma müdahale etmesini kınıyordu.

NSA’in “engelleme” [interdiction] adını verdiği, donanım içeren paketleri müşterilere teslim edilirken ele geçirme uygulaması ilk kez Aralık 2013’te Der Spiegel ve gazeteci Jacob Appelbaum tarafından yayınlanan gizli belgelerde yer almıştı.

Beyrut’un güneyinde tuhaf olay: Çağrı cihazları patladı, yüzlerde Hizbullah üyesi yaralandı

NSA, kutuları açıp izleme cihazı yerleştiriyordu

Cisco ise açıklamasını, federal ajanların şirketin yönlendiricilerinden birine bir izleme cihazı yerleştirdiğini gösteren bir fotoğrafın ortaya çıkması üzerine yapmıştı.

The Intercept’ten gazeteci Glenn Greenwald’un yayınladığı fotoğraflar, NSA’in gözetleme ve sabotaj amacıyla paketleri ele geçirip açtığı, donanımları söktüğü ve izleme böcekleri ve işaretçileri yerleştirdiği gizli operasyonunun ilk görsel kanıtlarını sunmuştu.

Bir fotoğrafta dört ajan, bilgisayar donanımı içeren Cisco markalı bir kutudan ambalaj bandını dikkatlice çıkarırken görülüyordu. Fotoğrafta daha büyük bir deponun parçası gibi görünen bir odaya istiflenmiş Cisco markalı başka kutular olduğu da anlaşılıyordu.

Ajanlar, NSA’in “hack kolu” olarak adlandırılan “Özel Erişim Operasyonları” (TAO) birimine mensup olarak tanımlanıyordu. Ajanlar, NSA’in gözetlemeye değer bulduğu hedeflerden “elde edilemez olanı elde etmekle” görevlendiriliyor.

Yayınlanan bir başka fotoğraf TAO ajanlarının bu tür malzemeleri nasıl elde ettiklerini gösteriyor. Fotoğrafta, muhtemelen aynı depoda bulunan ve ajanların ele geçirilen donanıma, yeniden paketlenip hedeflenen tüketiciye gönderilmeden önce işaretçiler ve diğer casus teçhizatı yerleştirdiği bir “yükleme istasyonu” görülüyor.

Hizbullah’ın üyelerinin çağrı cihazlarında patlamalar: Kim, ne diyor?

Teknoloji şirketlerinin suç ortaklığı

Greenwald tarafından yayınlanan belgelere göre, NSA bu tür bir dinlemenin “İstihbarat Topluluğu ortaklarının desteği” sayesinde mümkün olduğunu söylüyor. Bu durumda, Cisco da bu operasyonun içerisinde yer alıyor olabilirdi.

Nitekim fotoğrafların yayınlanmasından kısa bir süre sonra Cisco yöneticisi Mark Chandler, şirketin belirli ülkelere donanım ihracatıyla ilgili “ABD düzenlemelerine uyduğunu” yazmış, fakat hükümetin “müşterilere giden BT ürünlerini tehlikeye atacak adımlar attığı” iddiasını kınamıştı.

Chandler, “Ürünlerimizin, onları ürettiğimiz biçimde yasal olarak teslim edilmesine müdahale etmemesi konusunda hükümete güvenebilmeliyiz. Aksini yapmak ve dünyanın dört bir yanındaki bireylerin ve kurumların meşru gizlilik haklarını ihlal etmek, sektörümüze olan güveni sarsar,” diye yazmıştı.

Fakat Chandler, Cisco’nun NSA’in paketlerine müdahalesi konusunda “tamamen karanlıkta bırakıldığını” söylemekten kaçınmış ve Cisco’nun hükümetin yasal olduğunu söylediği gizli programlar kapsamında belirli müşterilerin paketlerine müdahalede suç ortağı olup olmadığını söylememişti.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

Apple’ın Hindistan’daki yıllık satışları %33 arttı

Yayınlanma

Apple, Google’ın Android’ine meydan okumaya çalışırken Hindistan’daki satışlar geçtiğimiz yıl %33 arttı.

Bloomberg’in pazartesi günü Hindistan Şirketler Sicili’nden aldığı verilere dayanarak bildirdiğine göre, Apple’ın Hindistan’daki yıllık satışları %33 arttı.

31 Mart’ta sona eren 12 aylık satışlar yaklaşık 8 milyar dolar olurken, iPhone’lar tüm satışların neredeyse yarısını oluşturdu. Satışlardaki artış, Apple’ın Çin’den uzaklaşmasının işe yaradığına işaret ediyor. Apple, Çin’e olan bağımlılığını azaltmaya çalışırken Hindistan, Endonezya ve Vietnam gibi Asya ülkelerindeki ayak izini genişletmek için çalışıyor.

Apple son yıllarda Hindistan’la olan bağlarını hem arz hem de talep tarafında güçlendirerek 2017’den bu yana orada iPhone üretiyor ve geçen yıl ülkedeki ilk perakende mağazasını açtı. Talep tarafında ise Apple, dünyanın en büyük nüfusuna ev sahipliği yapan ülkeden faydalanmaya çalışıyor. Hindistan’ın akıllı telefon pazarı tarihsel olarak Google’ın Android’lerinin hakimiyetindeydi ve iPhone’lar hala oradaki tüketiciler tarafından kullanılan akıllı telefonların yalnızca %3,5’ini temsil ediyor. Apple’ın Hindistan’daki son satış artışı tam da Çin’deki satışların düştüğü bir döneme denk geliyor.

Arz tarafında ise Apple, tedarikçilerini akıllı telefonları için Hindistan’da üretilen pillere yönelmeye ve üretimin bir kısmını Hindistan’a taşımaya teşvik ediyor. Geçen yıl iPhone’ların yaklaşık %14’ü Hindistan’da üretildi. Apple ayrıca Vietnam’daki tedarikçilere daha fazla yatırım yapıyor ve Endonezya’da da iPhone üretmeye başlayabilir.

Apple hisseleri pazartesi günü yeni bir zirveye çıkarak bir ara 237 dolara ulaştı ve piyasa değeri 3,6 trilyon dolara yükseldi. Şirket geçen hafta 3,5 trilyon doların üzerinde piyasa değerine ulaşan ilk şirket oldu.

Apple Hindistan’da en yeni iPhone’ları üretmeye başladı

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English