Bizi Takip Edin

AVRUPA

Polonya, Almanya’dan savaş tazminatı talebini geri çekti

Yayınlanma

Polonya Dışişleri Bakanı Radosław Sikorski, Başbakan Donald Tusk’ın yeni hükümetinin, önceki hükümeti tarafından gündeme getirilen Almanya’dan II. Dünya Savaşı tazminatı taleplerini bırakacağını ve bunun yerine tarihi binaları restore etmek veya karşılıklı savunmaya yatırım yapmak gibi ‘başka bir tazminat biçimi’ arayacağını duyurdu.

Geçen aralık ayında iktidarı kaybeden muhafazakâr Hukuk ve Adalet (PiS) hükümeti, 2022’de Berlin’e diplomatik bir nota göndererek II. Dünya Savaşı’ndan 1,3 trilyon avro tazminat talep etmişti.

Fakat Donald Tusk’ın yeni koalisyonu, yasal sorunları gerekçe göstererek artık bu eylem çizgisini sürdürme niyetinde değil.

Bakan Sikorski: Tazminat yasal olarak mümkün değil

Sikorski, gazetecilerden birinin konuyu gündeme getirmesinin ardından İngiliz mevkidaşı David Cameron’un katıldığı basın toplantısında, “Selefim Anna Fotyga, yıllar önce bir parlamento soru önergesine, Polonya’nın Potsdam’da tazminatın zaten tanındığı yönündeki tutumunu yanıtladı. Ne yazık ki, [tazminat] Sovyetler Birliği tarafından ele geçirildi. Ne yazık ki, yasal durum tazminat alınamayacağı yönünde,” dedi.

1953’te, Sovyetler Birliği’nin telkini ile, Polonya’daki sosyalist iktidar, Alman Demokratik Cumhuriyeti’nin de varlığı nedeniyle, savaş tazminatı taleplerinden vazgeçmişti.

PiS hükümeti, ‘Polonya’nın SSCB’ye bağımlı olduğu bir dönemde adil tazminat müzakere edemediği’ için anlaşmanın geçersiz olduğunu savundu.

Yine de Sikorski, Polonya’nın Almanya’dan ‘mümkün olanı’ almaya çalışması gerektiğini, bunun da II. Dünya Savaşı sırasında Nazi Almanyası’nın işgali için başka bir tazminat biçimi anlamına geldiğini söyledi.

Polonya, Almanya’dan istediği tazminat için BM’ye başvurdu

‘Varşova, Almanların II. Dünya Savaşı’nda yaptıklarını unutmadı’

Polonyalı bakan, Der Spiegel’e verdiği son röportajda Berlin’in II. Dünya Savaşı’nda verdiği telafi etmesinin, yeni Polonya hükümeti için ‘önemli bir konu’ olduğunu vurguladı.

Sikorski, “Polonya, II. Dünya Savaşı’nın iki kez kurbanı oldu: bir kez Almanya tarafından ve daha sonra Sovyet birlikleri bize (savaştan sonra) komünizmi dayattığında,” iddiasında bulundu ve bunun Polonya’yı büyük maddi kayıplar ve onlarca yıllık yoksullukla baş başa bıraktığını da sözlerine ekledi.

Ayrıca, Berlin’in Varşova’ya savaş tazminatı konusunu ‘kapanmış’ olarak görürken, Polonya’nın işgali sırasında işlenen savaş suçları için ‘ahlaki sorumluluğunu’ kabul ettiğini vurguladı.

Başka hangi tazminat biçimini görmek istediği sorulduğunda Sikorski, ‘Polonyalıların acılarını tanıyan ve aynı zamanda bir anma yeri olan bir dokümantasyon ve diyalog merkezi’ olarak ‘görünür bir işaretten’ bahsetti.

Sikorski, “Ne de olsa Almanların kusurlu hafızaları var. Holokost’u biliyorlar, Leningrad ve Stalingrad ablukasını hatırlıyorlar ama Polonyalı sivil nüfusa yaptıklarını unuttular,” dedi.

Bunun, Polonya’nın tazminat taleplerinden resmen vazgeçtiği anlamına gelip gelmediği sorulduğunda, “Berlin bu parayı transfer etmek istiyorsa sorun değil!  Para yıl sonuna kadar alınırsa indirimi bile kabul edeceğiz,” dedi.

Bina restorasyonu ve savunma yatırımı talebi

Bununla birlikte Sikorski, Alman hükümetinden Polonya kamuoyunu ikna etmek ve Almanya’nın konuyla ilgilenmeye hazır olduğunu göstermek için ‘bir paket hazırlamasını istediklerini’ söyledi.

Sikorski, örneğin Almanya’nın Varşova’daki yıkılan binalardan birinin, belki de II. Dünya Savaşı’ndan sonra yeniden inşa edilmeyen Piłsudski Meydanı’ndaki Sakson Sarayı’nın yeniden inşasına yardım edebileceğini savundu.

Berlin’in ayrıca savaştan kurtulanlar için tıbbi bakımı finanse edebileceğini veya hem Polonya hem de Almanya’nın savunma yeteneklerine yatırım yapabileceğini belirtti.

AVRUPA

Finlandiya kablo hasarının ardından “gölge filo” gemisinin peşinde

Yayınlanma

Finlandiyalı yetkililer Rusya’nın “gölge filosunun” parçası olduğunu iddia ettiği bir petrol tankerini Finlandiya ile Estonya arasındaki elektrik kablosunu kesip kesmediği konusunda soruşturuyor.

Eagle S isimli gemi, çarşamba günü Finlandiya Körfezindeki Estlink 2 denizaltı elektrik kablosunun bağlantısının kesilmesinin ardından Finlandiyalı yetkililer tarafından durduruldu.

Cook Adalarına kayıtlı olan ve gemi takip verilerine göre Rusya’dan Mısır’a petrol taşıyan tanker, iddiaya göre olay sırasında kablonun üzerinden geçerken görüldü.

Financial Times’ın (FT) iddiasında göre yaşlı tanker Rusya’nın “gölge filosunun” bir parçası ve Finlandiya’nın soruşturmasının odağında yer alıyor.

FT’ye konuşan kaynaklar Eagle S’in Finlandiya Körfezindeki üç iletişim kablosunu kesip kesmediği konusunda da soruşturma altında olduğunu sözlerine ekledi.

“Gölge filo”, Rusya’nın petrol ihracatı üzerindeki uluslararası yaptırımları aşmak için kullandığı eski ve genellikle bakımsız gemilerden oluşan gruba verilen isim.

Finlandiya Cumhurbaşkanı Alexander Stubb perşembe günü güvenlik şefleriyle yaptığı toplantının ardından X’te yaptığı paylaşımda, “Rus gölge filosuna ait gemilerin yarattığı riskleri önleyebilmeliyiz,” dedi.

Yi Peng 3 adlı bir Çin dökme yük gemisi de geçen ay Finlandiya ile Almanya ve İsveç ile Litvanya arasındaki iki veri kablosunun üzerinden, kabloların koptuğu saatlerde geçti ve Danimarka ile İsveç arasındaki uluslararası sularda bir ay boyunca durdu.

Çinli müfettişler geçen hafta İsveç, Danimarka, Almanya ve Finlandiya temsilcilerinin gözlemci olarak hazır bulunduğu gemiye çıktılar. Fakat İsveç Dışişleri Bakanı Pekin’i, İsveçli başmüfettişin gemiye çıkmasına ya da şu anda bölgeyi terk etmiş olan gemiyi incelemesine izin vermediği için eleştirdi.

Soruşturmaya aşina olan kişilere göre Eagle S vakası farklı çünkü gemi Finlandiya sularında gönüllü olarak durdu ve yargı yetkisi konusunda hiçbir soru işareti bırakmadı. Eagle S’in mülkiyeti belirsiz fakat bir Dubai şirketine ait tek gemi gibi görünüyor. Perşembe günü gemi sahibine ulaşma girişimleri başarısızlıkla sonuçlandı.

Yetkililer Estlink 2 kablosunun kopma nedenini henüz tespit edemediler. Estonya ayrıca bu durumun elektrik arzını etkilemeyeceğini açıkladı.

Kablo, kısa bir süre önce son nükleer santralini faaliyete geçiren Finlandiya’dan Estonya’ya elektrik ihraç etmek için kullanılıyor. Finlandiya Başbakanı Petteri Orpo da ülkenin elektrik arzının etkilenmeyeceğini söyledi.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Baltık Denizindeki Finlandiya-Estonya elektrik kablosu zarar gördü

Yayınlanma

Finlandiya Başbakanı, Finlandiya ve Estonya’yı birbirine bağlayan bir denizaltı elektrik kablosunun çarşamba günü koptuğunu ve bunun Baltık Denizindeki kablolar ve enerji boru hatlarıyla ilgili bir dizi olayın sonuncusu olduğunu söyledi.

Finlandiya elektrik şebekesinin operasyon müdürü Arto Pahkin, kamu yayıncısı Yle’ye yaptığı açıklamada sabotaj ihtimalinin göz ardı edilemeyeceğini söyledi.

Finlandiya Başbakanı Petteri Orpo ise kesintinin ülkenin elektrik arzını etkilemediğini söyledi. Orpo, “Yetkililer Noelde bile tetikte olmaya devam ediyor ve durumu araştırıyor,” diye yazdı.

Fingrid, Estonya’ya elektrik gönderen EstLink 2 kablosundaki akımın yerel saatle 12:26’da (TSİ 13:26) kesildiğini söyledi.

Baltık’ta İsveç ve Danimarka’yı birbirine bağlayan iki telekom kablosu da geçen ay kesilmişti.

Şüpheler hızla, izleme sitelerine göre kabloların kesildiği saatlerde kabloların üzerinden geçen Çin gemisi Yi Peng 3’e yönelmişti.

İsveç geçen pazartesi günü yaptığı açıklamada Çin’in savcıların gemiyle ilgili soruşturma yapma talebini reddettiğini ve geminin bölgeyi terk ettiğini söyledi.

Avrupalı yetkililer olayların birçoğunun Ukrayna savaşı ile bağlantılı sabotajlar olduğundan şüphelendiklerini söylüyorlar. Kremlin bu iddiayı “saçma” ve “gülünç” olarak nitelendirerek reddediyor.

İsveç’in Gotland adasından Litvanya’ya uzanan Arelion kablosu 17 Kasım günü erken saatlerde hasar görmüş, Helsinki ile Almanya’nın Rostock limanını birbirine bağlayan C-Lion 1 kablosu ise ertesi gün İsveç’in Oland adasının güneyinde kesilmişti.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Alman borsası Dax’ı 7 şirket kurtardı

Yayınlanma

Almanya’da, ABD’nin teknoloji devlerinden oluşan ve “muhteşem yedili” olarak adlandırılan şirketlere atıfla adlandırılan yedi şirket, ülke ekonomisini saran karamsarlığa meydan okuyarak bu yıl ülkenin borsasında güçlü bir yükseliş sağladı.

Financial Times’ın (FT) aktardığına göre, Frankfurt’ta 40 güvenilir şirketten oluşan bir endeks olan Dax, bu yıl yüzde 18,7 yükselerek Fransa ve Birleşik Krallık’taki göstergeleri geride bıraktı ve bölge genelindeki Stoxx Europe 600 endeksinin yüzde 4,8’lik kazancını da geride bıraktı.

Bu performans, Almanya’nın “trafik lambası” koalisyon hükümetinin, partilerin mali “borç freni” reformları üzerinde anlaşmaya varamamasının ardından kasım ayında çökmesi ve ülkenin şubat ayında erken seçime gitmesi ile zayıf iç büyüme ve siyasi çalkantılara rağmen geldi.

Dax bileşenleri kazançlarının dörtte birinden daha azını Almanya’dan elde ediyor ve bu da örneğin otomotiv devi Volkswagen’in on binlerce işçiyi işten çıkarma ve birkaç fabrikayı kapatma planları yaptığı sarsıntılara karşı bir “tampon oluşturmaya” yardımcı oldu.

Bu yılın borsa getirilerini yönlendiren yedi şirket arasında yazılım devi SAP, savunma şirketi Rheinmetall, Siemens, Siemens Energy, Deutsche Telekom ve sigortacılar Allianz ve Munich Re yer alıyor.

SAP tek başına Dax’ın kazancının yaklaşık yüzde 40’ını oluşturuyor ve ticari müşterilerini buluta geçirmesi sayesinde hisseleri yüzde 70’in üzerinde artış gösterdi.

SAP endekste, her ikisi de bu yıl zararda olan Volkswagen ve Mercedes-Benz’in de dahil olduğu otomotiv sektöründen daha büyük bir paya sahip.

SAP, piyasanın bu yıl yapay zekaya maruz kalan hisse senetlerine duyduğu büyük iştahtan yararlandı. Bu amaçla, Kuzey Amerikalı yatırımcıları ve analistleri daha fazla etkilemek için kazanç yayınlama zamanlarını Avrupa sabahlarından ABD piyasasının kapanışından sonraya aldı.

Alman devi, ekim ayında Avrupa’nın en büyük teknoloji şirketi olarak Hollandalı yarı iletken ekipman üreticisi ASML’nin yerini aldı.

Avrupa’da daha fazla savunma harcaması beklentilerinin artmasıyla bu yıl hisse değerleri yüzde 107 yükselen savunma şirketi Rheinmetall’in yanı sıra, yenilenebilir enerjiye yönelik artan talep nedeniyle yüzde 329 değer kazanan Siemens Energy de başı çekenler arasında.

2014 yılında Bayer ve BASF gibi ilaç ve kimya tekelleri ile Mercedes-Benz gibi otomotiv devleri borsada esas ağırlığı oluşturuyordu. 2024 itibariyle ise SAP ve Deutsch Telekom gibi teknoloji ve iletişim devlerinin yanı sıra Siemens, Airbus ve Allianz yer alıyor.

Goldman Sachs makro stratejisti Guillaume Jaisson, piyasanın “iki farklı hikaye” anlattığını, Wall Street’in muhteşem yedi teknoloji hissesine benzettiği piyasa liderlerinin, zayıf Çin tüketicisi ve potansiyel ABD gümrük tarifelerine karşı savunmasız olan bir grup ihracatçının önünde güçlendiğini söyledi.

Zayıflayan Avro da Almanya’nın ihracat odaklı pazarını destekledi.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English