Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

Polonya’dan Baltık Denizinde deniz polisliği önerisi

Yayınlanma

Başbakan Donald Tusk çarşamba günü yaptığı açıklamada, Polonya’nın Baltık Denizinde NATO üyeleri tarafından yürütülen hava izleme misyonlarına benzer bir deniz polisliği programı önereceğini söyledi.

Tusk Varşova’da yaptığı açıklamada planı, “Baltık Denizinde bulunan ve Rusya’nın yarattığı tehdidi aynı şekilde hisseden ülkelerin ortak girişimi” olarak nitelendirdi.

Tusk’ın Baltık ve İskandinav liderlerinin katılacağı Baltık bölgesi zirvesi için İsveç’e gitmesi bekleniyor.

Harpsund’daki toplantıda güvenlikle ilgili konular, transatlantik ilişkiler ve Avrupa’nın Ukrayna’ya desteğinin devamı ele alınacak.

Baltık ve İskandinav ülkeleri Trump sonrasını görüşmek için buluşuyor

Baltık Denizinde Finlandiya ve Almanya’yı birbirine bağlayan yüksek hızlı bir fiber optik kablo geçen hafta muhtemelen dışarıdan gelen bir etkiyle kopmuş ve Litvanya ile İsveç arasındaki yakın bir bağlantı da hasar görmüştü.

Baltık ve İskandinav ülkelerinin başbakanları ile Polonya Başbakanı Tusk, İsveç Başbakanı Ulf Kristersson’un davetini kabul ederek Trump’ın ikinci kez başkan olması öncesinde güncel jeopolitik konuları görüşmek üzere bir araya geliyor.

Kristersson geçen hafta yaptığı kayıtlı konuşmada, “Ukrayna’nın savunmasının yanı sıra kendi ülkelerimizin savunmasını ve giderek belirsizleşen bu dünyada ortak güvenlik politikası stratejimizi tartışacağız,” dedi.

Zirve, özellikle Ukrayna’ya destek konusunda büyük stratejik belirsizliklerle karşı karşıya olan Avrupa için çok önemli bir zamanda gerçekleşiyor.

İsveç liderine göre Avrupa, “özerklik” konusunda hemfikir

Kristersson 26 Kasım Salı günü düzenlediği basın toplantısında ise, “Dünyada rüzgar sert eserken, açık fikirli olmak ve sonuçlara atlamamak, aynı zamanda iyi hazırlanmak önemlidir,” dedi.

İsveç lideri, pazartesi günü Trump’la yaptığı görüşmede özellikle Ukrayna’ya verilen destekten ve aynı zamanda ortak işbirliği konularından bahsettiğini de sözlerine ekledi.

Kristersson’a göre İtalya, Birleşik Krallık, Fransa ve Almanya hükümet başkanları Avrupa’nın güvenlik konularında daha fazla özerkliğe ihtiyacı olduğu konusunda hemfikir.

Kristersson, “Temelde tam bir mutabakat içindeyiz: Avrupa’da bizler kendi güvenliğimiz için daha fazla sorumluluk almalıyız. Uzun vadede ABD’nin Avrupalı NATO ülkelerinin savunma masraflarını karşılaması beklenemez,” diye ekledi.

Denizaltı iletişim kablosu gerilimi

Kısmen bölgesel güvenlik konularına odaklanacak olan zirve, geçen hafta iki denizaltı kablosunun kesildiği bir bölgede özellikle zamanlama açısından önem taşıyor.

Biri Finlandiya ile Almanya, diğeri İsveç ile Litvanya arasında olmak üzere iki denizaltı kablosu geçtiğimiz pazartesi günü (20 Kasım) Baltık Denizinde İsveç’in münhasır ekonomik bölgesinde hasar görmüştü.

İskandinav medyasına göre baş şüpheli, şu anda Kattegat Boğazında Danimarka donanması tarafından konuşlandırılmış ve korunmakta olan Yi Peng 3 adlı bir Çin yük gemisi.

Finlandiya ve İsveç geçen hafta kablolardaki hasarı araştırmak üzere ortak bir ekip kurmayı planladıklarını açıkladılar ve İsveçli savcılar da olası sabotaj şüphelerine ilişkin bir ön soruşturma başlattılar.

Fakat İsveçli yetkililer temkinli davranmaya devam ediyor. Kristersson, “Hükümet herhangi bir cezai soruşturma yürütmüyor ve suçlamalarda bulunmuyor, bu konuda dikkatli davranıyoruz,” dedi.

Kristersson, İsveç hükümetinin gemi konusunda Çin ile temas halinde olduğunu ve soruşturmaya devam etmek için geminin İsveç sularına girmesi yönündeki isteğini dile getirdiğini de sözlerine ekledi.

DİPLOMASİ

NATO yetkilisi: Batılı yatırımcıların silah endüstrisinden uzak durması aptalca

Yayınlanma

NATO Askeri Komitesi Başkanı Amiral Rob Bauer Financial Times’a (FT) verdiği demeçte, finans kuruluşlarını artan güvenlik tehditlerine uyum sağlamaya çağırırken, Batılı derecelendirme kuruluşları, bankalar ve emeklilik fonlarının savunma yatırımlarından kaçınmakla “aptallık” ettikleri iddiasında bulundu.

Bauer, yatırımcıların “kolektif savunmadaki” rollerini anlamamalarının, Ukrayna savaşının ardından önemli hükümet fonlarını kaçırma riski anlamına geldiğini söyledi.

Bauer, “Trilyonlarca dolar sizi neden ikna etmiyor? Ticari içgüdülerinize ne oldu? Aptal mısınız siz? Ben de emeklilik fonlarına bunu söylüyorum. Aptal mısınız?” diye sordu.

Yatırım getirisine bakıldığı takdirde bile, “önümüzdeki 20 yıl boyunca harcanacak çok fazla para” olduğunu savunan NATO yetkilisi, “Bu, Çin ve ABD arasındaki gücün yeniden dengelenmesiyle ilgili. Eğer tektonik plakalar kayarsa, depremler olur. Jeopolitik güç plakaları değişirse savaşlar olur. Dünya savaşları olacağını sanmıyorum ama şu anda gördüğümüz gibi bölgesel savaşlar muhtemelen yakın geleceğimizin bir parçası olacak,” dedi.

Almanya’nın Rheinmetall ve Norveç’in Kongsberg Gruppen gibi birçok büyük Avrupa silah şirketinin hisseleri, hükümetin tank, füze ve top siparişlerinin artması ve yatırımcıların NATO’nun yeniden silahlanmasının önümüzdeki yıllarda kazançları artıracağına dair bahisleri nedeniyle geçtiğimiz yıl yükseldi. 

Fakat bazı Avrupa bankaları, silah üreticilerinin üretimlerini artırmalarına yardımcı olmak için onlara kredi verme konusunda hala isteksiz. Bu durum özellikle daha geniş bir tedarik zinciri için hayati önem taşıyan küçük üreticiler için ciddi bir sorun teşkil ediyor.

NATO ülkelerindeki savunma girişimlerine yapılan risk sermayesi yatırımları 2019’dan bu yana dört kat artmış olsa da, Avrupa’daki bazı kurumsal fonların çevresel, sosyal ve kurumsal yönetişim (ESG) kaygıları nedeniyle silahlanmaya yatırım yapması hâlâ yasak.

AB ortak bütçesinde de savunmaya yönelik doğrudan yatırımlara ilişkin bir yasak bulunuyor.

Üç yıllık görev süresinin ardından bu ayın sonunda NATO’daki görevinden ayrılacak olan Hollandalı deniz subayı Bauer, bu politikaların geçerliliğini yitirdiğini savundu.

NATO yetkilisi, “Hâlâ insanları öldürdükleri için savunma yeteneklerine yatırım yapmanın etik olmadığını söyleyen emeklilik fonları ve bankalar var. Bir de sürdürülebilirlik hedefleri meselesi var ve onlara şunu söylüyorum: gidin ve Gazze’yi ziyaret edin. Gidin ve Ukrayna’yı ziyaret edin. Gidin ve Yemen’i ziyaret edin. Gidin ve Suriye’yi ziyaret edin ve bir bakın. Savaşın ne yaptığını göreceksiniz,” dedi.

Bauer, “caydırıcılık amacıyla savunmaya yatırım yapmanın” aslında “en iyi sürdürülebilirlik önlemi” olduğunu ileri sürdü.

Bauer ayrıca doğudaki bazı NATO üyelerine “Rusya’ya ve tehdide daha yakın oldukları için” daha düşük kredi notu verildiğine dikkat çekti. NATO yetkilisi, “Eğer NATO’nun bir parçasıysanız, cezalandırılmak yerine bir bonus alacağınız varsayılır,” diyerek buna tepki gösterdi.

S&P Global Ratings geçen yıl mayıs ayında Estonya, Litvanya ve Letonya’nın notunu düşürürken Ukrayna’daki savaşın üç Baltık ülkesi üzerindeki iktisadi etkisini gerekçe göstermişti.

“Stratejik düşünme eksikliğinin bazen şaşırtıcı olabildiğini” kaydeden Bauer, işletmeler için sadece bir sonraki çeyreğe bakmanın yeterli olmadığını savundu.

Çok sayıda iş insanı için güvenlik tehdidinin “hâlâ çok uzakta bir şey” olduğunu fakat durumun böyle olmadığını savunan Bauer, geçen yıl Los Angeles’ta Amerikalı bir finansçının ev sahipliğinde düzenlenen bir finans toplantısına katıldıktan sonra “şok olduğunu”, orada askeri üniforma giyen tek kişinin kendisi olduğunu ve savunmanın kimsenin radarında olmadığını söyledi.

Bauer, “Paranın güvenlikten kopuk olduğu fikri endişe verici çünkü ekonomiler ancak istikrarlı ve güvenli bir ülkede gelişir. Ve bu istikrar ve güvenlik 75 yıldır NATO tarafından garanti altına alınmıştır,” iddiasında bulundu.

Savunmanın bir maliyet değil yatırım olduğunu savunan Bauer, “Ve pek çok insanın kafasında değişmesi gereken şey de budur. Yatırımcıların, derecelendirme kuruluşlarının vs. kafasında bu otomatik bir bağlantı gibi görünmüyor [bu süreç] rahatsız edici derecede yavaş,” dedi.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Alman Rheinmetall’den Ukrayna’ya 180 bin Gepard mermisi

Yayınlanma

Alman savunma sanayi şirketi Rheinmetall, Aralık 2024’te Ukrayna Savunma Bakanlığı’na 35 mm kalibrelik 180 bin mermi tedariki için sipariş aldığını duyurdu. Bu mermiler, Gepard hava savunma sistemleri için üretilecek.

Söz konusu siparişin toplam maliyeti açıklanmazken, iki basamaklı milyon avro seviyesinde olduğu tahmin ediliyor.

Üretimin, Almanya’nın Unterlüß kentindeki fabrikada yapılacağı belirtiliyor.

Teslimatların 2026’da başlaması ve finansmanın Almanya tarafından sağlanması planlanıyor. Almanya, şimdiye kadar Ukrayna’ya 55 Gepard hava savunma sistemi gönderdi.

Rheinmetall, 17 Aralık 2024’te yaptığı açıklamada, Ukrayna’ya 2025’in ilk yarısında 20 adet Marder 1A3 piyade savaş aracı teslim edileceğini duyurdu.

Şirket, Ukrayna ordusuna şimdiye kadar yüzlerce bu tip zırhlı araç sağladı.

Rheinmetall CEO’su Armin Papperger, 26 Ekim 2024’te Ukrayna’da faaliyet gösteren TСN kanalına verdiği röportajda, şirketin ülkedeki ilk savunma sanayi tesisini faaliyete geçirdiğini açıkladı.

Bu tesiste, Lynx piyade savaş araçlarının üretimine başlandığı belirtildi. Rheinmetall, bu ortak girişimde yüzde 51 hisseye sahip.

Alman silah devi Rheinmetall, Ukrayna’da dört fabrika kurmayı planlıyor

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Çin, Xi ve Trump’ın ABD seçimlerinden bu yana temas halinde olduğunu doğruladı

Yayınlanma

Çin, Devlet Başkanı Xi Jinping’in Beyaz Saray’a dönmeye hazırlanan ABD’nin seçilmiş başkanı Donald Trump ile iletişim halinde olduğunu ilk kez teyit etti.

Haber, Trump’ın pazartesi günü Amerikalı muhafazakâr radyo sunucusu Hugh Hewitt’e verdiği röportajda Xi ile temsilcileri aracılığıyla görüştüklerini ve “muhtemelen çok iyi anlaşacaklarını” söylemesinden bir gün sonra geldi.

Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Guo Jiakun salı günü bu açıklamalarla ilgili bir soru üzerine Pekin’in Trump’ın yorumlarına “önem verdiğini” söyledi.

“Çin ve ABD çeşitli yollarla iletişimi sürdürdü” dedi.

“Çin, iki ülkenin ve dünyanın yararına olacak şekilde Çin-ABD ilişkilerinin istikrarlı, sağlıklı ve sürdürülebilir büyümesini ilerletmek için karşılıklı saygı, barış içinde bir arada yaşama ve kazan-kazan işbirliği ilkeleri çerçevesinde ABD ile birlikte çalışmaya hazırdır” ifadeleri kullanıldı.

‘Öngörülemezlik’

Daha önce de Pekin’in, Beyaz Saray’a dönmeden önce Trump ve üst düzey yardımcılarıyla bağlantı kurma çabasında olduğu basına yansımıştı. Trump’ın ilk 100 gün icraatları merak konusu olurken, ABD’nin seçilmiş başkanının ikinci dönemi Çin’e yönelik yaklaşımının erken bir testini teşkil edebilir.

Ancak Trump’ın “öngörülemezliği” ve iki güç arasındaki köklü yapısal gerginlikler göz önüne alındığında bu çabaların geniş kapsamlı bir etki yaratması beklenmiyor.

Tayvan, Güney Çin Denizi ve fentanil gibi konularda sert bir yaklaşım sergilemesi beklenen Trump döneminde ilişkilerin daha da gerilmesi ve hatta Covid-19’un kökenleri hakkındaki tartışmaların yeniden canlanması muhtemel.

Trump’ın göreve gelir gelmez Çin ürünlerine yeni vergiler getirme sözü vermesi de, Pekin’in yeni kısıtlamalarla misilleme yapma ihtimalini gündeme getirdi.

Öte yandan, Trump’ın Xi Jinping’i 20 Ocak’taki yemin törenine davet etmesi bazı Çinli uzmanlar tarafından bir “iyi niyet göstergesi” olarak algılandı.

Pekin Üniversitesi Uluslararası ve Stratejik Çalışmalar Enstitüsü’nün kurucu başkanı Wang Jisi, China-US Focus web sitesine yayınlanan bir röportajında, bu olumlu sinyallerin “somut eylemlere dönüşmesi” halinde, daha fazla fikir birliği sağlanmasına ve potansiyel olarak ilişkilerin geliştirilmesine yardımcı olabileceğini belirtti.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English