Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

Riyad’daki ABD-Rusya müzakerelerinden ilk sonuçlar

Yayınlanma

ABD ve Rus heyetleri, Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da bir araya gelerek Ukrayna krizi başta olmak üzere çeşitli konularda görüş alışverişinde bulundu. Taraflar, büyükelçilik personelinin sayısını artırma ve iletişim kanallarını yeniden başlatma konusunda anlaşmaya vardı.

Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad, ABD Başkanı Donald Trump’ın göreve gelmesinden sonra ABD ve Rus heyetleri arasında üst düzey görüşmelere ev sahipliği yaptı.

Ukrayna’daki askeri müdahalenin başlamasından sonra üç yıl boyunca dondurulan bu format, Trump’ın Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile yaptığı telefon görüşmesiyle yeniden canlandı.

Putin’in talimatıyla Rusya’yı, Dış Politika Yardımcısı Yuri Uşakov ve Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov temsil etti. Heyette Rusya Doğrudan Yatırım Fonu (RDIF) Direktörü Kirill Dmitriyev de yer aldı.

ABD heyetinde ise Dışişleri Bakanı Marco Rubio, ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Mike Waltz ve Orta Doğu İşleri Özel Temsilcisi Steven Witkoff yer aldı.

Rusya Dışişleri Bakanlığı’nın paylaştığı görüntülerde, Rus heyetinin liderlerinin arkasında Rusya Başkanlık İdaresi Dış Politika Dairesi Başkan Yardımcısı Dmitriy Balakin ve Rusya’nın Kanada Büyükelçiliği Müsteşarı Vladimir Proskuryakov da görüldü.

Türkiye saatiyle 10.23’te başlayan ve öğle yemeği arasıyla birlikte dört saatten fazla süren görüşmeler hakkında Uşakov, beklentileri düşüren açıklamalarda bulundu. Uşakov, heyetlerin ciddi bir görüşme gerçekleştirdiğini ve görüşmenin oldukça iyi geçtiğini belirtse de ABD ve Rusya’nın yakınlaştığını söylemenin zor olduğunu ifade etti.

Ayrıca Uşakov, şubat ayının başlarında Batı medyası tarafından beklenen Putin ve Trump arasındaki görüşmenin önümüzdeki hafta gerçekleşmesinin olası olmadığını söyledi. Ancak taraflar, Rusya ve ABD’nin birbirlerinin çıkarlarını dikkate alma konusunda anlaşarak böyle bir zirve için gerekli koşulları yaratmaya çalışacak.

Waltz da Riyad’daki müzakerecilerin iki başkan arasındaki görüşme için bir tarih belirlemediğini doğruladı. Ancak Trump’ın Ukrayna görüşmelerinde “çok hızlı” hareket etme niyetinden bahsetti. Bu görüşmelerin toprak meseleleri ve güvenlik garantileri konularını da içereceğini, AB temsilcilerinin de bir noktada masada olması gerektiğine inandığını söyledi.

Uşakov, Rusya ile ABD arasında ayrıntılı bir diyalog için ilk adımın, Amerikalıların Trump’ın Ukrayna temsilcisi Keith Kellogg’u atadığı Ukrayna konusunda üst düzey bir müzakere grubunun oluşturulması olması gerektiğini belirtti.

Lavrov, basın toplantısında Rusların ve Amerikalıların “birbirlerini sadece dinlemediklerini, aynı zamanda duyduklarını” ifade etti. Varılan en acil anlaşma, Washington ile Moskova’ya en kısa sürede yeni büyükelçiler atanması kararı oldu. Ayrıca ülkeler, diplomatların karşılıklı olarak sınır dışı edilmesi nedeniyle son yıllarda azalan Moskova ile Washington’daki büyükelçilik personelinin sayısını eski haline getirme konusunda anlaştı.

Rubio, büyükelçiliklerin çalışmalarını normalleştirmeye yardımcı olacak bir danışma mekanizmasının oluşturulmasından bahsetti.

Lavrov, “Bir telefon görüşmesi ve bir toplantının kalıcı barışı tesis etmek için yeterli olmadığını” kabul etti ve “Bugün ileriye doğru önemli bir adım attık,” diyerek iyimserliğini dile getirdi.

Dmitriyev, Riyad’daki görüşmelerin ardından henüz “tavizlerden” söz edilmemesi çağrısında bulundu. Dmitriyev’e göre Riyad’da iki ülke arasında gelecekte yapılabilecek ekonomik işbirliği ve dünya enerji fiyatları da ele alındı.

Görüşmelerde Amerikalılar enerji tesislerine yönelik saldırılar konusunda bir moratoryum önerdi, Ruslar ise Moskova’nın sivil tesislere saldırmadığı yanıtını verdi.

Rusya Dışişleri Bakanlığı, Moskova ile Washington’un ekonomi, enerji ve uzay alanlarında “işbirliğini sürdürmenin yolları üzerinde anlaşmak için bir diyalog kurma” konusunda anlaştıklarını bildirdi. İletişim kanalları da “nükleer güçler olarak özel sorumlulukları dikkate alınarak” yeniden başlatılacak.

Lavrov ayrıca Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ile de kısa bir görüşme gerçekleştirdi. Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy ise Riyad’daki görüşmelerin sonuçlarına ilişkin haberlerin ardından ziyaretini erteledi.

Fox News, Rusya ve ABD’nin Ukrayna konusunda birlikte üç aşamalı bir plan geliştirdiklerini iddia etti. Ancak Lavrov, böyle bir planı görmediğini ve Rubio ile Waltz’ın da bunun sahte olduğunu söylediğini belirtti.

Rusya Bilimler Akademisi Amerika Birleşik Devletleri ve Kanada Enstitüsü’nden Pavel Koşkin, Vedomosti gazetesine verdiği demeçte, Rusya ile ABD arasındaki görüşmelerin ortak bir zemin bulmak için “zemin yoklaması” olarak görülmesi gerektiğini söyledi.

Ulusal Araştırma Üniversitesi Ekonomi Yüksek Okulu Orta Asya Çalışmaları Merkezi’nden Lev Sokolşçik ise Riyad’daki görüşmelerin sonuçları ve çalışma grupları üzerinde varılan anlaşma ile Washington ile Moskova’daki diplomatik misyonların normal işleyişine geri dönmesinin, ikili ilişkiler için iyi bir sinyal olduğunu ifade etti.

Rusya Uluslararası İlişkiler Konseyi (RIAC) uzmanı Dmitriy Suslov ise, Riyad’ın uzun yıllar sonra ABD’nin Rusya’nın çıkarlarını dikkate aldığı ilk üst düzey görüşmelere ev sahipliği yaptığını belirtti. Suslov, taraflar herhangi bir anlaşmaya varmadığı için görüşmelerin başarısızlığından bahsetmeye gerek olmadığını, tarafların Ukrayna ihtilafı da dahil olmak üzere pek çok konuda birbirlerinin görüşlerini öğrenmiş olduklarını söyledi.

Suslov, ABD’nin ateşkes ve çatışmanın dondurulması konusunda hızlı bir şekilde anlaşmak istediğini, Moskova’nın ise çatışmanın dondurulması halinde yeniden ve daha güçlü bir şekilde başlayacağından korktuğunu vurguladı.

Bu nedenle Suslov, Ukrayna’daki çatışmanın siyasi boyutları tam olarak çözülmeden Rusya’nın böyle bir senaryoyu kabul etmesini beklemenin doğru olmadığı sonucuna vardı.

 

DİPLOMASİ

Meloni, Trump ile Avrupa arasında seçim yapmayı ‘çocukça’ buluyor

Yayınlanma

İtalya Başbakanı Giorgia Meloni, ülkesinin ABD ve Avrupa arasında taraf seçmek zorunda kalacağı fikrini “çocukça” ve “yüzeysel” olarak niteleyerek ülkesinin çıkarlarını savunmak için ne gerekiyorsa yapacağında ısrar etti.

2022’de göreve gelmesinden bu yana yabancı bir gazeteye verdiği ilk mülakatta İtalya başbakanı, Financial Times’a (FT) transatlantik ilişkilerdeki ciddi gerginliklerin üstesinden gelmenin “herkesin çıkarına” olduğunu söyledi ve bazı Avrupalı liderlerin Donald Trump’a yönelik tepkilerini “biraz fazla siyasi” olarak niteledi.

İtalyan lider, ABD Başkanını düşman olarak görmediğini ve Roma’nın “ilk müttefikine” saygı duymaya devam edeceğini açıkça belirtti.

Meloni, “Ben muhafazakârım. Trump Cumhuriyetçi bir lider. Elbette ona diğer pek çok kişiden daha yakınım ama ulusal çıkarlarını savunan bir lideri anlıyorum. Ben kendi çıkarlarımı savunuyorum,” dedi.

Avrupa’da Trump yönetimine yönelik endişelerin arttığı bir dönemde Meloni, Beyaz Saray’ın Avrupa’nın ticaret uygulamaları ve savunma harcamalarına ilişkin şikâyetlerinin önceki ABD yönetimlerini tekrarladığını söyledi.

Trump’ın otomobil ithalatına yüzde 25 gümrük vergisi getireceğini açıklamasından birkaç saat önce konuşan Meloni, ABD’nin uzun zamandır Joe Biden’ın Enflasyonu Düşürme Yasası (IRA) da dahil olmak üzere giderek daha ‘korumacı’ bir gündem izlediğini ileri sürdü.

“ABD’de korumacılığın gerçekten Donald Trump tarafından icat edildiğini mi düşünüyorsunuz?” diye soran Meloni ayrıca Trump’ın Avrupa savunması konusundaki “çatışmacı” yaklaşımının, kıtanın kendi güvenliğinin sorumluluğunu üstlenmesi için çok ihtiyaç duyulan bir “teşvik” olacağını umduğunu söyledi.

İtalyan lider, “Krizin her zaman bir fırsatı gizlediğini söylemeyi severim,” dedi. Meloni, Ekim 2022’deki seçim zaferinden bu yana İtalya’ya getirdiği siyasi istikrarı övdü ve şu anda ülkesinin savaş sonrası tarihinde en uzun süre görev yapan beşinci hükümete liderlik ettiğine işaret etti.

ABD ile ilişkilerinin sahip oldukları “en önemli ilişki” olduğunu savunan Meloni, transatlantik bir çatlaktan kaçınmanın önemini vurgulayarak, Ukrayna için güvenlik garantileri ve Trump’ın gümrük vergisi saldırısına karşı “çatışmacı olmayan bir yanıt” vizyonunu özetledi.

Meloni, “İtalya’nın [ABD] ile iyi ilişkileri olabilir ve [ABD’nin] Avrupa ile karşı karşıya gelmesini önlemek ve köprüler kurmak için İtalya’nın da yapabileceği bir şey varsa, bunu yapacağım ve bu Avrupalıların yararınadır,” dedi.

Meloni, ABD Başkan Yardımcısı JD Vance’in ifade özgürlüğü ve demokrasiye olan bağlılığını terk ettiği iddiasıyla Avrupa’ya yönelik sert saldırısına sempati duyduğunu da söyledi.

İtalya Başbakanı, “Aynı fikirde olduğumu söylemek zorundayım. Bunu yıllardır söylüyorum. Avrupa biraz kendini kaybetti,” iddiasında bulundu.

Meloni, Trump’ın Avrupa’ya yönelik eleştirilerinin Kıta halkına değil, “yönetici sınıfına … ve gerçekliği okumak ve insanlara cevap vermenin yollarını bulmak yerine, ideolojinizi insanlara empoze edebileceğiniz fikrine” yönelik olduğunu da ileri sürdü.

Avrupa Komisyonu, Trump’ın gümrük vergilerine misilleme yapma sözü vermiş olsa da Meloni AB’nin soğukkanlılığını korumasını istiyor. İtalyan lider, “Bazen sadece içgüdüsel olarak tepki verdiğimiz izlenimine kapılıyorum. Bu tür konularda ‘Sakin olun çocuklar’ demelisiniz. ‘Düşünelim’ demelisiniz,” dedi.

Meloni özellikle, ABD ve Avrupa arasındaki genel gümrük vergisi seviyeleri kabaca eşit olsa da, bazı spesifik kalemlerdeki yüksek vergilerin sürtüşmeye neden olduğunu savundu fakat AB’nin karar alma sürecinin yavaş ilerlemesi nedeniyle geri kaldığını söyledi. 

Avrupa’da pek çok kişi Trump’ın Ukrayna’yı elverişsiz bir barış anlaşmasına zorlamaya hazırlandığından korkarken, Meloni Trump’ın çabalarına olan inancını dile getirdi ve Rusya’nın gelecekte savaşı yeniden başlatmamasını sağlamak için güçlü garantilere ihtiyaç olduğunu tekrar tekrar vurguladı.

Fransızların ve İngilizlerin Ukrayna’ya bir Avrupa “güvence gücü” gönderilmesi önerisine şüpheyle yaklaşan Meloni, bunun Moskova tarafından bir provokasyon olarak görülebileceğini söyledi ve “Burada dikkatli olmalıyız. Bu daha çok bir tehdit olarak görülebilir,” dedi.

Meloni bunun yerine, Kiev’i ittifaka kabul etmeden NATO’nun 5. Maddesindeki karşılıklı savunma hükmünün Ukrayna’yı da kapsayacak şekilde genişletilmesini savunuyor ve bunun diğer önerilerden “daha kolay ve daha etkili” olacağını iddia ediyor.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

ABD, Ukrayna’ya ‘sömürge’ anlaşması teklif etti

Yayınlanma

ABD, Ukrayna’da gelecekte yapılacak tüm büyük altyapı ve maden yatırımlarını kontrol etmek, Kiev’in diğer müttefiklerinin rolünü veto etmek ve Avrupa Birliği üyeliği hedefini baltalamak için bastırıyor.

Bloomberg tarafından elde edilen taslak belgeye göre Donald Trump yönetimi, Ukrayna ile revize edilmiş bir ortaklık anlaşması kapsamında tüm altyapı ve doğal kaynak projelerine yapılacak yatırımlarda “ilk teklif hakkı” talep ediyor.

Kabul edilmesi halinde ortaklık anlaşması ABD’ye Ukrayna’da karayolları ve demiryolları, limanlar, madenler, petrol ve doğalgaz ile kritik minerallerin çıkarılması gibi projelere yapılacak yatırımları kontrol etme konusunda muazzam bir güç sağlayacak.

Anlaşma, Washington tarafından kontrol edilecek özel bir yeniden yapılandırma yatırım fonuna aktarılan kârlar üzerinde ABD’ye ilk hak talebini verecek.

Belgenin en önemli noktası ise ABD’nin, savaşın başlangıcından bu yana Ukrayna’ya sağladığı “maddi ve mali faydaları” bu fona katkı olarak görmesi.

Aslında bu, Trump yönetiminin Ukrayna’yı, Kiev ortaklık fonundan herhangi bir gelir elde etmeden önce, savaşın başlangıcından bu yana sağlanan tüm ABD askeri ve ekonomik desteğinin bedelini ödemeye zorlayacağı anlamına geliyor.

Taslak belgeye göre, ABD Uluslararası Kalkınma Finansmanı Kurumu (DFC), beş yönetim kurulu üyesinden üçünü aday göstererek ve belirli kararları engellemek için kendisine özel oy hakkı veren bir “altın hisseye” sahip olarak yatırım fonunu kontrol edecek. Ukrayna diğer iki üyeyi belirleyecek ve fonun günlük yönetimine müdahale etmesi engellenecek.

Kiev hükümetinin tüm yeni doğal kaynaklar ve altyapı projelerinden elde ettiği kazancın %50’sini fona yatırması gerekecek. Taslakta, ABD’nin, yatırımı geri kazanılana kadar kârın tamamına ve yıllık %4’lük bir getiriye sahip olacağı belirtiliyor.

Ukrayna tüm projeleri “mümkün olan en erken zamanda” incelenmek üzere fona sunmakla yükümlü olacak ve DFC finanse edilen tüm programlarda yönetim kurulu üyeliği veya gözetim hakkı elde edecek.

Kiev’in reddedilen projeleri en az bir yıl boyunca “maddi açıdan daha iyi” koşullarla başka taraflara sunması da yasaklanacak.

Ayrıca taslağa göre ABD hükümeti, fonun projeyi finanse edip etmediğine bakmaksızın, Ukrayna’nın metallerini, minerallerini ve petrol ve gazını ticari koşullarla diğer taraflardan önce satın alma hakkına sahip olacak.

Herhangi bir zaman sınırlaması olmayan anlaşma, Kiev’in kritik mineralleri ABD’nin “stratejik rakibi” olan ülkelere satmasını da yasaklıyor.

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy’in daha önceki bir anlaşmayı imzalama planlarının geçen ay Oval Ofis’te Trump’la yaşadığı gergin tartışmanın ardından suya düşmesinin ardından ABD geçtiğimiz hafta sonu Kiev’deki yetkililere revize edilmiş bir anlaşma sundu.

Beyaz Saray geçen hafta yaptığı açıklamada, yönetimin Ukrayna’daki kritik madenleri kapsayan daha önce müzakere edilen anlaşmanın ötesine geçtiğini söyledi.

İki taraf arasında görüşmeler devam ediyor ve nihai taslak şartlarda revizyonlar içerebilir. Konuyla ilgili bilgi sahibi bir kişi Bloomberg’e yaptığı açıklamada, Ukrayna’nın ABD belgesine bu hafta kendi değişiklikleriyle yanıt vereceğini söyledi.

Zelenskiy perşembe günü Avrupalı liderlerle bir zirveye katılmak üzere gittiği Paris’te gazetecilere yaptığı açıklamada, ABD tarafından öne sürülen tam anlaşmanın “detaylı bir çalışma” gerektirdiğini ve müzakereler sırasında şartların sürekli değiştiğini söyledi.

Bir anlaşmaya varıldığını söylemek için henüz erken olsa da, “ABD ile işbirliğini destekliyoruz, ABD’nin Ukrayna’ya yardımı durdurmasına neden olabilecek tek bir sinyal vermek istemiyoruz,” dedi.

ABD Hazine Bakanlığı sözcüsü yorum talebine cevaben yaptığı açıklamada, ABD’nin anlaşmanın hızlı bir şekilde sonuçlandırılması ve hem Ukrayna hem de Rusya için kalıcı bir barışın sağlanması konusundaki kararlılığını sürdürdüğünü söyledi.

Ulusal Güvenlik Konseyi sözcüsü James Hewitt, “Maden anlaşması Ukrayna’ya ABD ile uzun vadeli güvenlik ve barışın temeli olan kalıcı bir ekonomik ilişki kurma fırsatı sunuyor. Bu anlaşma iki ülke arasındaki ilişkileri güçlendirecek ve her iki tarafa da fayda sağlayacaktır,” diye konuştu.

Ukrayna 2022 yılında AB’ye aday ülke statüsü kazandı ve tam üyelik için tamamlanması yıllar alabilecek katılım görüşmelerine başlayacak. ABD’nin Ukrayna ekonomisinin geniş alanlarını kapsayan yatırım kararları üzerinde etkin bir kontrole sahip olması halinde bu durumun daha da karmaşık bir hal alması muhtemel.

Ukrayna daha önce ABD ile yapılacak bir anlaşmanın AB ile olan ortaklık antlaşması ile çelişmemesi gerektiğini söylemişti. Ayrıca daha önce ABD’nin, Washington’un Ukrayna’ya geçmişte verdiği desteğin ortak fona katkı olarak dahil edilmesi yönündeki talebini de reddetmişti.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Macron: Rusya’nın dondurulan varlıkları Ukrayna’nın yeniden inşasında kullanılabilir

Yayınlanma

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Paris’teki Avrupa liderleri zirvesinin ardından, Rusya’nın dondurulan 230 milyar avroluk varlığının Ukrayna’nın savaş sonrası yeniden inşası için kullanılmasını önerdi. Macron, bu konunun barış müzakerelerinin bir parçası olacağını belirtti.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Paris’te 27 Mart’ta düzenlenen Avrupa liderleri zirvesinin ardından yaptığı açıklamada, Rusya’nın dondurulan 230 milyar avroluk varlığının Ukrayna’nın savaş sonrası yeniden inşası için kullanılmasını önerdi.

Macron, bu varlıkların akıbetinin barış müzakereleri kapsamında ele alınacağını kaydetti.

Reuters haber ajansının aktardığına göre, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, dün yaptığı açıklamada, “Rusya’nın 230 milyar avro (248,12 milyar dolar) değerindeki dondurulan varlıkları, barış anlaşması kapsamında gelecekteki yeniden inşa için kullanılabilir,” ifadesini kullandı.

Macron, daha önce Maliye Bakanlığı’na, Rusya’nın dondurulan varlıklarına el konulmasının olası sonuçlarını detaylı bir şekilde inceleme talimatı vermişti.

Macron, bu talimattan önce yaptığı bir açıklamada ise uluslararası hukuka aykırı olacağı gerekçesiyle, “Dondurulan varlıkların gelirleri alınabilir ancak varlıkların kendisi alınamaz,” demişti.

Çeşitli tahminlere göre AB, G7 ülkeleri ve Avustralya, Rusya’ya ait yaklaşık 280 milyar dolarlık devlet varlığını dondurdu.

Ayrıca, özel şahıslara ait ev, yat ve uçakları da içeren yaklaşık 58 milyar dolarlık varlık da dondurulanlar arasında yer alıyor.

AB, Mayıs 2024’te dondurulan varlıklardan elde edilen gelirlerin Ukrayna’ya yardım amacıyla kullanılmasına onay vermişti.

Bu karar sayesinde Kiev yönetimi 2024 yılında 3 milyar avro elde etti ve bu meblağın yüzde 90’ı Ukrayna ordusuna destek için ayrıldı. Fonların dağılımı her yıl yeniden değerlendiriliyor.

Fransa parlamentosu, Rusya’nın dondurulan varlıklarının el konulması yönünde karar aldı

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English