Bizi Takip Edin

RUSYA

Rusya, Trump döneminden ne bekliyor?

Yayınlanma

İvan Timofeyev*
Kommersant
16 Ağustos 2024

Yaklaşan ABD başkanlık seçimleri bir kez daha Rusya için kimin daha iyi olduğu tartışmalarını beraberinde getiriyor. Cumhuriyetçi aday Donald Trump’ı Moskova için Demokrat Parti’nin temsilcisinden (bu kez görevdeki Başkan Yardımcısı Kamala Harris) daha kabul edilebilir bir siyasetçi olarak görmek yine cazip geliyor. Trump, Rusya ile ‘anlaşmayı’ göz ardı etmediğini iddia ediyor. Onun fikri pratiğe yönelik. Ülkesinin ulusal çıkarlarını ilerletmekten yana ama takasa da, “al gülüm, ver gülüm”e de sıcak bakıyor. Cumhuriyetçi adayın güçlü bir pozisyondan konuşuyor olması Rusya’da kimseyi utandırmıyor. Moskova, uzun zamandır buna alışkın ve güç politikasına hazır.

Fakat Trump yönetiminde ABD ile ‘anlaşma’ ya da en azından daha yapıcı ilişkiler bekleyenler yanılıyor. Trump faktörü Rusya ile Batı arasındaki ilişkilerin yapısını değiştirmede ciddi bir rol oynamayacak. Genel olarak Moskova, ABD Başkanı’nın tam olarak kim olacağıyla ilgilenmemeli. Beyaz Saray’ın başındaki ismin Rusya-ABD ilişkilerinde önemli bir rol oynaması pek mümkün değil.

Trump’ın 2016 seçimlerindeki zaferi Moskova’da alkışlarla karşılanmıştı. O dönemde ABD-Rusya ilişkileri, Ukrayna meselesinin merkezinde yer aldığı birikmiş çelişkiler nedeniyle halihazırda ciddi şekilde zayıflamıştı. O zamanlar durum hala tersine çevrilebilir gibi görünüyordu. Trump’ın seçim zaferinden bir buçuk yıl önce, Donbass’taki çatışmaya ilişkin Minsk anlaşmaları yürürlüğe girmişti ve silah kontrol rejimlerinin kalıntıları hala yerinde duruyordu. Trump ‘bataklığı kurutma’ -derin devletin zorba bürokratlarından kurtulma, dış ve iç politikada birikmiş sorunları bir çırpıda çözme- tehdidinde bulunmuştu. Trump’ın çekirdek seçmen kitlesi de ruhen birbirine yakın görünüyordu; büyük metropollerin kozmopolit ve atomize olmuş, büyük ölçüde sanal ekonomi ve hizmet sektöründe yaşayan sakinlerinin aksine, Amerikan kırsalından gelen çalışkan işçiler, ülkelerinin vatanseverleri, güçlü aile adamları vardı. Deneyimli diplomatlar, Trump’ın popülizminin nesnel güvenlik eğilimlerini tersine çevirmesinin pek mümkün olmadığını söyleyerek umutlanılmamasını tavsiye ediyorlardı. Bu kişilerin haklı olduğu ortaya çıktı.

Valday Tartışma Kulübü Program Direktörü İvan Timofeyev

Trump’ın başkanlığının neredeyse tamamı, Rusya’nın 2016 seçimlerine kazanan aday lehine müdahale ettiğine dair spekülasyonlarla geçti. Görevdeki başkan azledilmekten kurtulmayı başardı ama müdahale konusu ABD’nin Rusya cephesindeki diplomasisine pranga vurdu. Kongre, PL 115-44’ü (CAATSA; Amerika’nın Hasımlarıyla Yaptırımlar Yoluyla Mücadele Etme Yasası) kabul ederek eski Başkan Barack Obama’nın Ukrayna ve dijital güvenlik konusundaki kararnamelerini federal yasaya dahil etti. Böylece Beyaz Saray’ın başı, Kongre’nin onayı olmadan bu kararnameleri iptal etme ve kişileri yaptırım listelerinden çıkarma yetkisinden mahrum bırakıldı. CAATSA, ayrıca başkana oldukça geniş bir dizi kısıtlayıcı tedbiri kullanma yetkisi verdi. Yönetim buna pragmatik bir şekilde karşılık verdi. Trump, CAATSA’yı imzaladı ve 2018’de 13849 sayılı İcra Emri ile bunu yürütme organı düzeyinde uygulayacak yasal mekanizmayı başlattı. 13848 sayılı kararname, Trump’ın seçimlere müdahaleye yanıt verme kararlılığını gösterirken, 2019’daki 13883 sayılı kararname de Skripal olayına yanıt olarak yaptırım uygulama yönündeki siyasi iradeyi yansıtıyordu.

Ancak Trump yönetimi, Rusya’daki ABD’li yatırımcıların zarar görmesinden korktuğu için yaptırımları ılımlı bir şekilde kullandı. Kongre üyelerinin ‘acımasız yaptırımlar’ ve DASKA tasarısı (‘ABD güvenliğini Kremlin saldırganlığından koruma’) şeklindeki radikal teşebbüsleri Dışişleri Bakanlığı avukatları tarafından kapsamlı bir şekilde eleştirildi.

Trump aynı zamanda başta Kuzey Akım-2 olmak üzere Rus doğalgaz boru hattı projelerine dönük yaptırımların da güçlü bir destekçisi oldu. Rusları Avrupa gaz pazarından çıkarmak amacıyla 2019’da PEESA’yı (‘Avrupa’nın Enerji Güvenliğini Koruma Yasası’) ve 2020’deki değişikliklerini destekledi. Avrupalı tedarik şirketleri, özellikle de boru döşemek için gemi kiralayan İsviçre merkezli All Seas, yaptırım tehdidinden ciddi şekilde ürktü. Ruslar sonunda inşaat için kendi gemilerini uyarladılar, ancak Kuzey Akım-2’nin inşası gecikti. Kuru dengede Trump, uygun ve gerekli gördüğü yerlerde yaptırımları şiddetle uygulamaya istekli olduğunu ortaya koydu. Genel manada, Rusya ile diyaloğa yönelik hamleler net bir sonuç vermedi. Buna ek olarak Trump, silahların kontrolü rejimine de şiddetle karşı olduğunu ispat etti.

Trump’ın başkanlığı döneminde, skandallara rağmen, Amerikan siyaset mekanizması sorunsuz bir şekilde işlemeye devam etti. Amerikan toplumundaki derin sosyal ayrışmalar buna engel olmadı. Amerikalı araştırmacı Aaron Wildavsky’nin 1966’da işaret ettiği gibi, ABD’nin duruma göre biri dış politikada diğeri iç politikada ‘iki başkanı’ vardır. Yani, iç toplumsal ayrışmalar, kendi yolunda ilerleyen dış politikayı mutlaka etkilemez. Demokratlar ile Cumhuriyetçiler arasındaki mücadele büyük ölçüde iç süreçleri yansıtır ama dış politikada farklılıklar, var olmalarına rağmen, çok derin olmaktan uzaktır. Dahası, Rusya konusunda uzun zamandır partiler arası bir uzlaşı söz konusu.

Trump’ın görevden ayrılmasının ardından bir sonraki başkan Joe Biden’ın 2021 sonuna kadar Moskova’ya yönelik politikasının da oldukça dengeli kalması bunun bir göstergesi. Biden, boru hattı projelerine yönelik sert yaptırımlardan kaçınarak Almanya ve AB’nin tutumuna doğru bir adım attı. Aynı zamanda ABD tarafından START anlaşmasının uzatılmasına son dakikada yeşil ışık yaktı. 2021 yılında Biden, daha sonra Rusya’ya dönük yaptırımlar için temel yasal mekanizma haline gelen 14024 sayılı kararnameyi imzaladı. Fakat bu araç, özel askeri harekatın başlatılmasından önce sınırlı ölçüde kullanılmıştı.

Durum, iki ülke arasında Avrupa’nın güvenliği ve Ukrayna meselesi konusunda bozulan ilişkiler zemininde değişmeye başladı, yani ABD başkanının rolünden ziyade yapısal faktörler eliyle belirlendi. Eğer Trump, 2021 sonunda Biden’ın yerinde olsaydı, Rusya’ya dönük politikası da benzer olurdu. Özel askeri harekatın başlamasından sonra Washington, Oval Ofis’te kimin oturduğundan bağımsız olarak Rusya’ya karşı bir ‘yaptırım tsunamisi’ başlatacaktı.

Trump’ın 2024 seçimlerindeki muhtemel zaferi Rusya açısından pek bir şey değiştirmeyecek. Politikacı, silah kontrol rejimine muhalif olarak biliniyor. Ancak rejimin aşınması Biden döneminde halihazırda devam etti ve son çivi hem Donald Trump hem de rakibi Kamala Harris tarafından eşit başarıyla çakılabilir. Trump, ABD’nin enerji kaynaklarının Avrupa pazarına sokulması konusunda, özellikle de AB’nin Rusya’ya yönelik yaptırım politikası böyle bir gidişatı destekleyeceği için daha aktif bir şekilde lobi yapacaktır. Trump’ın ABD’nin Avrupalı müttefiklerine güvenlik için ödeme yaptırma tehdidi NATO dayanışmasını bozmayacak. Bu tür tehditler ilk dönemde bile NATO’yu zayıflatamadı ve bugün Rusya ile ilişkilerde yaşanan krizin arka planında da herhangi bir değişikliğe yol açmayacak. Avrupalı NATO müttefikleri artık askeri harcamalarını kendileri artırıyor. Trump, çatışmanın çözümü için nesnel koşullar olgunlaşmadıkça, örneğin çatışmayla mücadele edecek kaynakların tükenmesi ya da Rusya’nın mutlak bir zafer kazanması gibi, Ukrayna düğümünü çözemeyecek. Son olarak, Trump’ın iktidara gelmesinin ABD’nin siyasi sistemini istikrarsızlaştırması ve iç ihtilafların tırmanması halinde bunların dış politikayı etkilemesi pek mümkün değil.

Özetle, ABD seçimlerinin sonucu Rusya için tamamen ikincil hatta üçüncül öneme sahip. Bunu Rusya’nın ABD ve kolektif Batı ile ilişkilerinde önemli bir faktör olarak değerlendirmek için henüz erken.

(*) 2015’ten beri Valday Tartışma Kulübü Program Direktörü; 2023’ten beri Rusya Uluslararası İlişkiler Konseyi (RIAC) Genel Direktörü, Moskova Devlet Uluslararası İlişkiler Enstitüsü’nde doçent.

RUSYA

Şoygu’nun ekibinden yedinci general yolsuzluk suçlamasıyla gözaltına alındı

Yayınlanma

Rusya Soruşturma Komitesi’nden yapılan açıklamaya göre, müfettişler Merkez Askeri Bölge’nin zırhlı araç servisi başkanı Tümgeneral Denis Putilov’u “büyük ölçekte rüşvet alma” suçlamasıyla (Rusya Ceza Kanunu’nun 290. maddesinin 6. fıkrası) gözaltına aldı.

Kommersant gazetesinin haberine göre müfettişlerin iddiasına göre geçen yıl Rusya Savunma Bakanlığı, Çudinov (iş insanının tam adı belirtilmiyor) ile askeri araç ve teçhizatın onarımı ve bakımı için bir dizi sözleşme imzaladı. Putilov, toplam değeri 140 milyon rubleyi aşan bu sözleşmelerin uygulanmasını denetledi.

Soruşturma Komitesi, “Putilov, denetimleri gevşetmek, devlet savunma siparişinin yerine getirilmesinde çeşitli ayrıcalıklar ve kolaylıklar sağlamak ve gelecekte yeni sözleşmeler imzalanmasını garantilemek için, bireysel girişimci Çudinov’un temsilcisinden 10 milyon ruble tutarında rüşvet aldı” ifadelerini kullandı.

Komite ayrıca, tümgeneral için henüz bir tutuklama kararı alınmadığını belirtti. Soruşturma, Ana Askeri Soruşturma Müdürlüğü tarafından yürütülüyor.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Putilov’u bu yılın mayıs ayında tümgeneralliğe terfi ettirmişti. Savunma Bakanlığı’nın resmi internet sitelerinde Putilov’un biyografisine ilişkin ayrıntılı bilgi bulunmuyor.

Bu yılın ilkbaharından bu yana, eski Savunma Bakanı Sergey Şoygu’nun ekibinden bir dizi general ve üst düzey yetkili, rüşvet suçlamalarıyla gözaltına alındı. Bunların arasında en üst düzey isim, askeri ihaleler sırasında büyük miktarda rüşvet almakla suçlanan Savunma Bakan Yardımcısı Timur İvanov.

Şoygu’nun iki eski yardımcısı Dmitriy Bulgakov ve Pavel Popov’un yanı sıra Savunma Bakanlığı Ana Personel Dairesi Başkanı Korgeneral Yuriy Kuznetsov da yolsuzluk suçlamalarıyla karşı karşıya.

Ayrıca, Genelkurmay Başkan Yardımcısı Korgeneral Vadim Şamarin ve Leningrad Askeri Bölgesi’nin lojistikten sorumlu komutan yardımcısı Tümgeneral Valeriy Muminjanov da “büyük ölçekte rüşvet” suçlamasıyla tutuklandı.

Temmuz ayında Patriot tema parkındaki kamu ihalelerinde zimmete para geçirme ile ilgili soruşturmalar yapıldı. İvanov, parkın inşasından sorumluydu. Parkın geliştirilmesi, bakımı ve işletilmesinden sorumlu olan Popov ise Patriot davasında yer alıyor.

Müfettişlere göre Popov, kurum müdürü Vyaçeslav Ahmedov ve Savunma Bakanlığı Yenilikçi Gelişim Ana Müdürlüğü başkan yardımcısı Vladimir Şesterov ile hareket ederek kişisel zenginleşmeye çalışıyordu. Her ikisi de ağustos ayı başında tutuklanmıştı.

Rusya’da bir generale daha rüşvet gözaltısı

Okumaya Devam Et

RUSYA

Yaptırımlar karşısında Rusya’nın enerji sektörünün beklentileri neler?

Yayınlanma

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, mayıs ayında yakıt ve enerji kompleksinin geliştirilmesine ilişkin düzenlenen bir toplantıda, petrol ve doğalgaz sektörünün, yaptırımlar ve jeopolitik gerilimlere rağmen hammadde ihracatında yeni pazarlar bulduğunu ve iç piyasada da istikrarlı bir şekilde büyümeye devam ettiğini belirtti.

Putin’e göre, Rusya ekonomisinin hammadde ihtiyacı artmaya devam ediyor ve bu ihtiyaç, yakıt ve enerji kompleksinin aktif çalışmaları sayesinde tam anlamıyla karşılanıyor.

Platform Stratejik Araştırma Merkezi’nin raporuna göre, petrol ve doğalgaz sektörü, şok ve adaptasyon sürecinden çıkarak yeni gerçeklikte büyümeye başladı.

Rusya, enerji hammadde üretimi ve ihracatında dünya liderleri arasında yer almaya devam ediyor. Bununla birlikte, rapor, sektörün karşı karşıya olduğu bazı ciddi sorunlara işaret ediyor: Personel açığı, hafif petrol üretiminin azalması, ithal ikamesi ve enerji dönüşümü bu zorluklar arasında.

Rapora göre, petrol ve doğalgaz sektöründe 200.000’den fazla açık pozisyon bulunuyor. Demografik kriz, göç oranlarının düşmesi ve büyük şehirlerde hizmet sektörünün gelişmesi, iş gücü açığının başlıca sebepleri arasında.

Bu faktörler, iş gücü piyasasında “mükemmel fırtına” durumu yaratıyor. Vedomosti gazetesine konuşan Moskova Devlet Üniversitesi Coğrafya Bölümü profesörü Natalya Zubareviç de Rusya’nın ciddi bir personel kriziyle karşı karşıya olduğunu ve durumun 2032-2033 yıllarına kadar düzelmesinin zor olduğunu belirtiyor.

Rusya, dünyadaki en büyük doğalgaz rezervlerine sahip olup, bu rezervlerin yüzde 22’sine ev sahipliği yapıyor. 2022 yılı tahminlerine göre, Rusya’nın doğalgaz rezervleri 64,8 trilyon metreküp seviyesinde ve 2035 yılına kadar bu rezervlerin yüzde 50 oranında artırılması hedefliyor.

Ancak, geri kazanılması zor rezervler için yeni teknolojilere yatırım yapılmadığı takdirde, sektör kaynaklarının küçülme riski taşıdığı da vurgulanıyor. Öte yandan, Rusya’nın mevcut üretim seviyesinin uzun süre devam edebileceği öngörülüyor.

Petrol ve gaz sektörünün geleceği hem yerel hem de küresel talebe bağlı olarak şekillenecek. OPEC’e göre, önümüzdeki 10 yıl içinde küresel petrol talebi artış gösterecek.

Rusya’nın ekim ayında petrol ihracatını artırması bekleniyor

Okumaya Devam Et

RUSYA

Rusya’nın ekim ayında petrol ihracatını artırması bekleniyor

Yayınlanma

Sektör uzmanları, Rusya Federasyonu’nun ekim ayında petrol ihracatını azaltmak yerine artırabileceğini öngörüyor. Bu öngörü, bakım sezonunun sona ermesi ve Rusya’daki rafinerilerin kapasite kullanımında beklenen düşüşe rağmen geldi.

Reuters haber ajansına konuşan bir sektörü kaynağı, “Ekim ayında ihracatta birkaç yüz bin tonluk hafif bir artış bekliyorum. Tüm bakım çalışmalarının zamanında tamamlanacağından şüpheliyim ve Rusya’nın güneyindeki rafinerilerin durumu tam olarak net değil” ifadelerini kullandı.

Ajansın sektör kaynaklarından aldığı bilgilere dayanarak yaptığı hesaplamalar, yılın ikinci yarısında (sonbahar bakım dönemindeki en yüksek seviye) kapasite kullanımının geçen hafta zirve yaptığını ve günlük 161.000 tona ulaştığını gösteriyor.

Yapılan tahminlere göre, ekim ayının ilk yarısında birincil rafinaj kapasitesinin günlük ortalama duruş süresi, eylül ayının ikinci yarısına kıyasla günde 27.400 ton (eksi yüzde 23) azalarak günde 92.200 ton olacak.

Bazı tüccarlar ise, ekim ayında ülkenin batısındaki limanlardan yapılan petrol sevkiyatlarının, rafinerilerdeki mevsimsel bakım çalışmaları nedeniyle eylül ayına göre yine de düşebileceğini düşünüyor.

Novorossiysk, Primorsk ve Ust-Luga limanlarına gelecek ayın ilk günlerinde yapılacak tanker sevkiyatlarının programı henüz belli olmadığından, piyasa aktörleri kesin tahminlerde bulunmakta zorlanıyor.

Bu ayın başında, Rusya’nın eylül ayında Baltık limanlarından petrol ihracatını ve transit geçişini 0,2 milyon ton artırarak 6,2 milyon tona çıkaracağı açıklanmıştı.

Reuters‘in hesaplamalarına göre, ek yüklemelerle birlikte eylül ayında Baltık’taki Primorsk ve Ust-Luga limanlarında toplam petrol aktarma hacmi günlük 2,04 milyon varile çıkacak ve ağustos ayına kıyasla günlük bazda yüzde 4,5 artış gösterecek.

Tüccarlar, eylül ayı ana pozisyon programında Ural, Sibirya Light ve KEBCO ham petrol sevkiyatlarının Karadeniz’deki Novorossiysk limanından 2,1 milyon ton, Baltık’taki Primorsk ve Ust-Luga limanlarından ise 6 milyon ton olarak öngörüldüğünü tahmin ediyor.

Rusya’nın petrol ve doğalgaz gelirleri yedi ayda yüzde 60’tan fazla arttı

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English