Bizi Takip Edin

Rusya

Rusya’da Putin’e muhalif eski Donetsk yetkilisi İgor Strelkov başkanlığa aday

Yayınlanma

Ukrayna’dan tek taraflı olarak bağımsızlığını ilan eden Donetsk Halk Cumhuriyeti’nin (DHC) eski savunma bakanı ve aşırılıkçı faaliyetlere çağrı yapmak suçlamasıyla geçen ay tutuklanan İgor Strelkov (Girkin), Rusya devlet başkanlığına adaylığını koyma niyetinde olduğunu açıkladı.

Telegram kanalından açıklamada bulunan Girkin, ‘Rusya Federasyonu başkanlığına aday olmam üzerine’ başlıklı bir mesaj yayımlayarak Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in altı yıl daha iktidarda kalmasının beklendiği Mart 2024 seçimlerinde aday olmayı planladığını belirtti.

‘Putin haddiden fazla nazik’

Mesajında, Putin’in ‘son derece saf bir insan olduğunu’ öne süren Girkin, “Mevcut Devlet Başkanı haddinden fazla nazik. Ne ülkenin, ne ordunun ne de Rusya sanayisinin savaşa hazır olduğu ortaya çıktı ve Ukrayna denilen devlet askeri açıdan boş olmaktan fazlasıyla uzaktı,” ifadelerini kullandı.

Girkin, “8 yıl boyunca Obama, Trump, Macron, Merkel, Poroşenko ve Zelenskiy tarafından hep beraber ve ayrı ayrı yanıltıldı. Minsk’te, Normandiya’da, İstanbul’da ve daha pek çok yerde onu yanılttılar. Kendi adıma şunu belirtebilirim: 2014’ten bu yana, görevdeki devlet başkanının burnundan getiren bu şahsiyetlere hiçbir zaman sevgili ve saygın ortaklar demedim, aksine onlara hiçbir zaman inanmadım,” yorumunu yaptı.

Buna rağmen sorumlu yetkililerin hala görevlerinin başında olduğunu ve ‘beceriksizlikleriyle insanları şaşırtmaya devam ettiklerini’ kaydeden Girkin, “Ben o kadar nazik değilim, bunu pratikte kanıtlayabileceğim,” dedi.

Temmuz ayında tutuklanmıştı

Geçen hafta bir uçak kazasında ölen Rus paralı asker şirketi Vagner’in lideri Yevgeniy Prigojin ile beraber Girkin, Moskova’nın Ukrayna’daki savaşını yürütme biçimini eleştiren en önde gelen isimler arasında yer alıyor.

Kamuoyu önünde yaptığı taşkınlıklara karşısında Girkin, temmuz ayında tutuklanmış ve beş yıla kadar hapisle cezalandırılabilen aşırıcılığa teşvikle suçlanmıştı.

Ülke yasaları hüküm giymiş suçluların aday olmasını yasaklıyor ve tutuklu yargılanan birinin nasıl aday olabileceği belirsiz.

İgor Strelkov mahlasını kullanan Girkin, 2014 yılında Ukrayna’nın doğusundaki Slavyansk kentinin kendi komutasındaki bir milis tarafından ele geçirilmesiyle tanınmıştı.

‘Başarı şansı olabilir’

Öte yandan Rusya Bölgesel Politika Geliştirme Merkezi Başkanı ve siyaset bilimci İlya Geraşçenkov ise Telegram kanalında, yetkililerin Girkin’in ‘öfkeli vatanseverlerin oylarını toplamak için’ böyle bir hamleyi destekleyebileceği görüşünü dile getirdi.

“Bu kitle için bir adaya ihtiyaç olduğu yılın başında dahi belliydi,” diyen Geraşçenkov, mevcut durumda ‘hapiste olan Girkin’in bu rol için mükemmel bir şekilde uygun olduğunu’ belirtti.

Rusya

Rusya, Taliban’ı terör örgütleri listesinden çıkardı

Yayınlanma

Rusya Yüksek Mahkemesi, Taliban hareketini terör örgütleri listesinden çıkararak faaliyet yasağını kaldırdı. Başsavcı İgor Krasnov’un talebi üzerine alınan bu karar, Rusya’nın Taliban ile son yıllarda geliştirdiği ilişkilerin bir sonucu olarak geldi.

Rusya Yüksek Mahkemesi, Taliban hareketini terör örgütleri listesinden çıkararak Rusya’daki faaliyet yasağını askıya aldı.

Başsavcı İgor Krasnov’un talebi üzerine alınan kararı açıklayan Yargıç Oleg Nefedov, kararın derhal uygulanması gerektiğini belirtti.

Taliban hareketi, Rusya’da 2003 yılından bu yana yasaklıydı. Buna rağmen Moskova, son yıllarda Taliban ile aktif temaslarda bulunuyordu.

Hatta Taliban temsilcileri, Devlet Başkanı Vladimir Putin’in katıldığı etkinliklere davet ediliyordu.

Putin, Taliban’ı “müttefik” olarak nitelendirmiş ve Rusya’nın onları terör listesinden çıkarmak için çalıştığını belirtmişti. Aralık 2024’te Duma, bu tür bir olasılığı öngören bir yasayı kabul etti.

Söz konusu belgeye göre, bir örgüt, “terörü teşvik etme, haklı çıkarma ve destekleme amaçlı” faaliyetlerini durdurması hâlinde yasaklı örgütler listesinden çıkarılabilir. Bu karar, başsavcının veya yardımcısının talebi üzerine mahkeme tarafından verilir.

Verstka‘nın açık kaynak verilere dayanarak yaptığı hesaplamalara göre, 2016-2025 yılları arasında en az 37 Rusya vatandaşı, yasaklı grupla ilgili davalar nedeniyle idari veya cezai kovuşturmaya uğradı.

Son davalardan biri, gazeteci Nadejda Kevorkova ile ilgiliydi. Kevorkova, Telegram kanalında Taliban’dan bahseden bir paylaşım nedeniyle terörü teşvik etme suçundan 600 bin ruble para cezasına çarptırılmıştı.

Dışişleri Bakanlığı ve adalet bakanlığı, örgütün yasaklı listesinden çıkarılması konusunda ısrarcıydı.

Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova, bunun pragmatik nedenlere dayandığını açıklamıştı. FSB ise Taliban’ın, Moskova yakınlarındaki Krokus City Hall konser salonuna düzenlenen saldırıyla bağlantılı olan IŞİD-Horasan terör örgütüyle mücadele etmeye hazır olduğunu belirtmişti.

Saldırıda 145 kişi hayatını kaybetmiş ve 550’den fazla kişi yaralanmıştı.

Güvenlik Konseyi Başkanı Sergey Şoygu ise Taliban’ın faaliyetlerine izin verilmesinin Rusya ile Afganistan arasındaki “siyasi ve ekonomik bağları güçlendirmek” için gerekli olduğunu söylemişti.

Taliban, 2021 yılında Amerikan birliklerinin ülkeden çekilmesinin ardından Afganistan’da yönetimi ele geçirdi.

Militanlar tarafından kurulan hükümet, insan haklarına saygı, kapsayıcı bir siyasi sistem oluşturma, terör ve uyuşturucu kaçakçılığıyla mücadele gibi yükümlülüklerini yerine getirmediği için Rusya dâhil hiçbir devlet tarafından henüz meşru olarak tanınmadı.

Taliban’dan Rusya’ya stratejik Salang karayolu için işbirliği çağrısı

Okumaya Devam Et

Rusya

Yaptırımlardan sonra Rusya, Arktik petrolünü Çin’e yöneltti

Yayınlanma

Rusya, ABD yaptırımlarının ardından Çin’e Arktik’ten petrol ihracatını nisan ayında artırıyor. Ticaret kaynaklarına göre, yaptırımlar nedeniyle özellikle Hindistan pazarında zorlanan Rus şirketleri, Çinli alıcılara indirimler sunuyor ve yaptırım uygulanmayan tankerlere gemiden gemiye petrol aktarımı yapıyor.

Reuters ajansına konuşan sektör kaynakları, Rusya’nın nisan ayında Çin’e Arktik petrol ihracatını artıracağını belirtti.

Kaynaklara göre Moskova, ABD yaptırımları altında olan bu kaynakları almaya istekli alıcıları Çin’de bulmayı başardı.

ABD’nin ocak ayında uygulamaya koyduğu yaptırımlar, Rusya’nın Arktik petrol türleri ARCO, Noviy Port ve Varandey’in taşınmasında rol alan neredeyse tüm tankerleri ve bu türlerden ikisinin üreticisi olan Gazpromneft’i hedef aldı.

Bu durum, söz konusu petrolün satışını önemli ölçüde zorlaştırdı.

Kaynaklar, satışları hızlandırmak için Arktik petrol tedarikçilerinin indirimler sunduğunu ifade etti.

Örneğin, daha önce Brent petrolüne kıyasla varil başına birkaç dolar primle satılan hafif Noviy Port petrolü, şimdi Çin limanlarında referans fiyata göre indirimli olarak teklif ediliyor.

Geçen yıl Arktik petrol türleri yoğun olarak Hindistan’daki alıcılara gidiyordu.

Fakat ABD yaptırımları nedeniyle Hint rafinerileri, yaptırım listesine alınan Gazpromneft’in Noviy Port ve Arco türlerini satın almaktan çekinmeye başladı.

Bununla birlikte, Hint rafinerileri Lukoil’ün Varandey türü petrol partilerini almaya devam ediyor.

Ancak şirket, bu petrolün yüklenmesi için yaptırım uygulanmayan tankerler bulmak zorunda kalıyor.

Lukoil, ABD yaptırımları altında bulunmuyor ve Varandey limanından yapılan sevkiyatların lojistiği, petrolün Rus sularından çıkmadan önce yaptırımlara tabi olmayan (“temiz”) gemilere aktarılmasına olanak tanıyor.

Ticaret kaynakları ve analitik şirketi Vortexa’nın verileri, Gazpromneft kaynaklı Arktik petrol türlerinin ise Singapur ve Malezya açıklarında yaptırım uygulanmayan tankerlere aktif olarak aktarıldığını gösteriyor.

Kaynaklar ve Vortexa kıdemli analisti Emma Li, Rus satıcıların Arktik petrolünü satabilmek için Çin’e göndermeden önce Singapur ve Malezya kıyılarındaki açık deniz transfer noktalarında “temiz” tankerlere gemiden gemiye aktarım yapmak zorunda kaldığını belirtiyor.

Li, geçen hafta en az 4 milyon varil Arktik petrolünün gemiden gemiye yöntemiyle aktarıldığını tahmin ediyor.

Analist, ayrıca 16 milyon varil petrolün de Çin limanlarına teslim edilmek üzere bu ay Güney Çin Denizi’ne ulaştığını veya ulaşacağını öngörüyor.

Li, Rusya’dan yapılan büyük hacimli Arktik petrol sevkiyatları sayesinde Çin’in ham petrol ithalatının toparlanması gerektiğini düşünüyor. Ancak Li, fiili teslimatların lojistik ve alıcı ilgisine bağlı olarak değişebileceğini de ekliyor.

Li’ye göre Çin, mart ayında Rusya’dan günlük sadece 25 bin varil Arktik petrolü ithal etti, ancak bu ay alımlarını önemli ölçüde artırması bekleniyor.

Bir ticaret kaynağı, “Tedarikçiler gemiden gemiye yöntemini kullanıyor zira pek çok Çinli alıcı, petrolün Batı yaptırımları altında olmayan gemilerle taşınmasını talep ediyor ve bu yükler için daha yüksek fiyat ödemeye hazırlar,” ifadesini kullandı.

Örneğin, Kpler verilerine göre, yaptırım altında olmayan VLCC tipi tanker Atila, mart ayında Büyük Singapur sularında yaptırım altındaki iki tankerden toplam 2,07 milyon varil Arktik petrolü yükledi.

Atila, bu yükü nisan ayında doğudaki Şantung eyaletinin Dongying limanına boşalttı. Atila’nın daha önce İran petrolü için de gemiden gemiye operasyonları yaptığı biliniyor.

Arktik petrol türleri, Rusya’nın kuzey bölgelerinde çıkarılıyor. Bu bölgelerde üretim ve taşıma işlemleri zorlu hava koşullarında yapılıyor ve petrol üretim projelerinin hayata geçirilmesi devasa yatırımlar gerektiriyor.

Arktik petrol türlerinin Çin’e sevkiyatı genellikle yaz aylarında, yükün Çin’e bir aydan kısa sürede ulaşmasını sağlayan Kuzey Deniz Yolu’nun seyrüsefere açılmasıyla yoğunlaşıyor.

Ticaret kaynakları, NSR’nin şu anda buzlanma nedeniyle kapalı olduğunu ve tankerlerin Süveyş Kanalı üzerinden gittiğini belirtiyor. Bu rota iki aya kadar sürebiliyor ve daha maliyetli oluyor.

Başka bir Rus petrol tüccarı, “Bu çok uzun ve pahalı bir rota. Tek amaç ham petrolü bir şekilde ihraç etmek,” dedi ve Arktik projeleri için ihracatın kritik öneme sahip olduğunu, zira bu projelerde büyük depolama kapasitelerinin öngörülmediğini ekledi.

Rusya, Arktik petrolü için aktif olarak yeni alıcılar arıyor.

Son aylarda Suriye bu petrolün ithalatçısı hâline geldi ve ilk teslimatlar bu yılın başında yapıldı. Myanmar da bazı partileri satın aldı.

Fakat Arktik petrolü taşıyan tüm partiler hızla alıcı bulamıyor.

Örneğin, ABD yaptırımları altındaki Fast Kathy tankeri, 130 bin ton Arktik petrolüyle 14 Mart’ta Murmansk’tan yola çıktı.

Ancak Süveyş Kanalı’na ulaştıktan sonra durdu ve 9 Nisan’dan bu yana alıcı bekleyerek denizde yüzer depoya dönüştü.

Putin: Arktik’te işbirliğine hazırız

Okumaya Devam Et

Rusya

Rusya göç politikasında yol ayrımında

Yayınlanma

Rusya’da göçmenlik politikaları, kamuoyu ve siyasetin hararetli tartışma konularından biri hâline geldi. Vzglyad gazetesi yazarı İlya Uhov, kontrolsüz göçün ulusal kimliği tehdit ettiğini savunarak, daha sıkı kontroller ve ülkeye yerleşmek isteyenler için Rus etno-kültürel yapısına zorunlu asimilasyon öneriyor. Uhov, ekonomik ihtiyaçlar ile kimlik koruma arasındaki dengeye dikkat çekiyor.

Rusya’da göçmenlik meselesi, son dönemde kamuoyu ve siyaset gündeminin en sıcak başlıklarından biri olarak öne çıkıyor.

Siyasiler, uzmanlar ve vatandaşların yanı sıra dini liderler de konuya ilişkin görüşlerini sıkça dile getiriyor.

Vzglyad gazetesi yazarı İlya Uhov, Rus Ortodoks Kilisesi Patriği Kirill’in kontrolsüz göçün ulusal kimliğe yönelik tehdit oluşturduğu yönündeki açıklamalarına dikkat çekerek, konuyu köşesine taşıdı.

Uhov, yazısında, Rusya’nın göç ve demografi alanında bir yol ayrımında olduğunu belirtti. Yazar, “Patent sisteminin sıkılaştırılması, göçmenlerin belirli mesleklerde çalıştırılmasının kısıtlanması, dil sınavları ve çocukların okula kabulü gibi son düzenlemeler bu durumu yansıtıyor,” dedi.

Uhov, ülkenin demografik sorunları ve ekonomik ihtiyaçları göz önüne alındığında, “Çok ulusluluk mu, yoksa etno-kültürel çekirdeğimize yabancı unsurları dışlayarak zorunlu asimilasyon mu?” sorusunun yanıtlanması gerektiğini vurguladı.

“Maalesef ‘çok uluslu Rusya halkı’ terimi, genellikle diasporaların lobi faaliyetlerini örtmek için kullanılıyor,” diyen Uhov, bu durumun ülkenin yerli halklarından olmayan milyonlarca kişinin ülkeye getirilmesini meşrulaştırdığını savundu.

Uhov, bu göçmen akınının yerel düzeyde “paralel” yönetim yapıları, Orta Doğu’daki “havale” sistemine benzer kayıt dışı finansal aracılık ağları ve kendi hizmet sektörlerini (yeme-içme, konaklama vb.) oluşturduğunu iddia etti.

Yazar, “Moskova’da sadece Kırgızlara hizmet veren ve Rusların alınmadığı yasa dışı hamamlık skandalı bunun bir örneğidir,” ifadesini kullandı.

Uhov, bunun buzdağının sadece görünen kısmı olduğunu belirterek, ülkede devlet kontrolü dışında, resmi vergi sistemine dahil olmayan ve milyarlarca ruble kâr üreten (Orta Asya ülkelerine yapılan göçmen havalelerinin hacmiyle de teyit edilen) bir ekonomik sektörün oluştuğunu kaydetti.

Yazar, alt ve orta düzey yöneticilerin kitlesel göçün yarattığı sorunları görmezden gelme eğiliminde olduğunu öne sürdü.

Uhov, “Geniş ailelere sahip ‘yeni vatandaşlara’ devlet tarafından daireler veriliyor. Yetkililer bunu Rusya vatandaşlığına sahip olmalarıyla gerekçelendiriyor. Ancak birkaç yıl önce vatandaşlık alan bu kişiler, ekonomimize çoğu zaman önemli bir vergi veya istihdam katkısı yapmamıştır. Batı Avrupa uygulamalarına benzeyen bu tür cömert sosyal yardımlar, yerli halka saygısızlık gibi görünmektedir,” değerlendirmesinde bulundu.

Avrupa’daki duruma da değinen Uhov, seçmenlerin hoşnutsuzluğu karşısında geleneksel Avrupalı siyasetçilerin bile göçmen akınını sınırlama yönünde adımlar attığını belirtti.

Uhov, “Almanya’da Hristiyan Demokrat Birlik (CDU/CSU) lideri Friedrich Merz, ülkeye kabul edilecek sığınmacı sayısının yılda 100 binin altına düşürüleceğini açıkça söylüyor. Özellikle Almanya’da göçmenler arasındaki suç oranlarındaki artış göz önüne alındığında bu mantıklı,” dedi.

Yazar, İsviçre’nin Neue Zürcher Zeitung gazetesinde yayımlanan ve sığınmacılar arasındaki suç oranının ülke ortalamasının 2,5 katından fazla olduğunu (nüfusun yüzde 17’sini oluşturmalarına rağmen tüm şiddet suçlarının yüzde 42’sinden sorumlu olduklarını) gösteren istatistiklere atıfta bulundu.

Uhov, bu argümanların, “pilav festivalleri” ve yeni göçmenlere ev dağıtma gibi uygulamalarla “çok ulusluluğu” zorla dayatma ideolojisinin Rusya’ya toplumsal barış getirmeyeceğini gösterdiğini savundu.

Yazar, aksine bu durumun yerli nüfusun yerini göçmenlerin almasını hızlandıracağını, radikalleşmeyi (özellikle İslamcı-Selefi) körükleyeceğini ve göçmenlerin yaşadığı bölgelerde paralel yapılar ile gettoların oluşumuna yol açacağını öne sürdü.

Çözümün, Rusların ve ulusal toprakları yalnızca Rusya sınırları içinde bulunan diğer yerli halkların kamusal alandaki temsil düzeyini keskin bir şekilde artırarak, zorunlu bir etno-kültürel asimilasyonda yattığını belirtti.

Uhov, ekonomik sorunların çözümü için iki yöntem önerdi: “Birincisi ve temel olanı; vardiyalı, hedefe yönelik işe alım, sıkı kontrol ve ailelerin getirilmesinin ve vatandaşlık almanın yasaklanmasıdır,” dedi.

İkinci yöntemin kalıcı olarak yerleşmek isteyenler için olduğunu belirten Uhov, şunları kaydetti: “Eğer göçmen taşınmaya karar verirse, değerli mesleki becerilere sahip olmalı ve en önemlisi Rus ‘eritme potasına’ katılmaya hazır olmalıdır. Diasporalar olmadan, şehirlerimizde ve köylerimizde kendi ‘kadim geleneklerini’ dayatmadan. Rusya’ya kalıcı olarak yerleşmek istiyorsan —kültür, dil ve inanç olarak— Rus olmayı kabul etmelisin.”

Uhov, inancın göçmen akınlarının asimilasyonunda giderek daha büyük rol oynaması gerektiğini savunarak, tarihsel olarak Tatar veya Çerkes soylarının Rus kimliğini ve Ortodoksluğu benimsedikten sonra Rus aristokrasisinin parçası hâline geldiğini hatırlattı.

Sonuç olarak Uhov, Rusya’nın göç politikasını yeni koşullara uyumlu hâle getirmenin yolunun, ailesiz vardiyalı çalışmaya geçiş, vatandaşlık verme sisteminin gözden geçirilmesi, “çok uluslu” söylem ve ideolojiden vazgeçilmesi ve ülkede yaşamak isteyenler için Rus etno-kültürel matrisinin önceliğinin kabul edilmesinden geçtiğini ifade etti.

Rusya göç politikasını yeniden yapılandırıyor

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English