Bizi Takip Edin

RUSYA

Rusya’nın Asası, Kant’ın barışı

Yayınlanma

İstanbul Kent Üniversitesi’nde sıra dışı bir toplantı gerçekleşti. Rusya’dan gelen kalabalık bir heyet kıtalar arası kültür maratonu kapsamında Türkiye’dedi.

Batı’nın medeniyetler arası diyalog kavramı üzerinde yarattığı olumsuz çağrışımları bir kenara koyarsak Rusya ve Çin, bu kavramı kullanıyor ve büyük önem veriyor.

“Manevi” değerler, ülkelerin iç işlerine saygı, karşılık güven ve diyalog temelinde farklı uygarlık kodlarının bir arada yaşayabileceği tezini Rusya ve Çin, Batı’nın demokrasi paradigmasına karşı uzun süredir işliyor.

Batı tipi demokrasi, çizgi dışına çıkan ülkelerin hizaya getirilmesi, direnen ve işgal edilemeyecek kadar büyük olan devletlerin yaptırımlar yoluyla yıpratılması ya da askeri ve siyasi paktlarla kuşatılması…

Rusya bunlara itiraz ettiğini söylüyor.

Peki güçlendiği artık tartışma götürmeyen yeni dünyanın aktörleri nasıl bir dünya öneriyor? Dünyanın geleceğine ilişkin Rusya’nın nasıl bir tasavvuru var?

BRICS ve ŞİÖ gelecekte neye benzeyecek? Yeni bir NATO ve Avrupa Birliği’nin çok daha büyüğü mü yolda? Özetle akıllardaki soru yeni güçler eski hegemonların yolundan mı gidecek?

Bunları anlamak bakımından Kent Üniversitesi Kağıthane Yerleşkesinde 6 Temmuz’da yapılan “Avrasya Uluslarası Kültürlerarası Diyaloğu” toplantısı son derece verimli bir etkinlik oldu.

Avrasya Uluslararası Kültür Diyaloğu Toplantısı, Kent Üniversitesi Kağıthane Yerleşkesi, 6 Temmuz 2023

Asanın içindeki Ural parçası 

Rusya Senatörü, Rusya Federasyon Konseyi Uluslararası Komitesi Başkan Yardımcısı Andrey Klimov 10 yıldır kültür maratonunun yürütücüsü.

Klimov, açılış konuşmasında eline bir asa alıyor ve anlatıyor: “Misyonumuz kıtalararası kültür maratonu. Etkinliğimiz Şangay İşbirliği Örgütü marjında yapılıyor. Bu asa ise maratonun simgesi. En son Brezilya’daydı. 100 bin kilometre yol yaptı. Roskosmos tarafından bütün kıtalardan gelen ağaçlarla özel bir teknolojiyle üretildi. Asanın altında ufak bir kapsül var. Onun içinde de bir ağaç parçası yer alıyor. On milyonlarca yıl önce jeolojik zamanların çok erken evrelerinde, henüz Asya ve Avrupa kıtaları oluşmamışken Ural Dağları vardı. Bu kapsül, Ural Dağlarında yetişen ve milyonlarca yıl öncesinden kalan bir ağaç parçasını taşıyor.”

Andrey Klimov, Rusya’nın mesajını asa simgesi üzerinden veriyor. Klimov, üniversitedeki yuvarlak masa toplantısının konuşmacılarından Prof. Dr. İlber Ortalylı’ya bu asayı sembolik olarak veriyor. Rusya’nın heybetine ilişkin o ünlü deyişi “Rusya akılla kavranmaz, arşınla ölçülmez, Onun kendine özgü bir hali, gelişimi vardır, Rusya’ya sadece inanılır, iman edilir” sözlerini anımsatan Ortaylı, asayı Rus edebiyatının kurucusu olarak kabul edilen Puşkin’in Etiyopyalı dedesi Abraham Petroviç Hannibal adına aldığını söylüyor.

Tarihçi Prof. Dr. İlber Ortaylı

“Tarihe başka türlü bakmalıyız”

Kültürlerarası diyalog kavramını irdeleyen Ortaylı, diyalog için “Tarihe başka bir şekilde bakmak zorunda olduğumuzu, bunun da ancak idrak ile ve ruhla (geist) mümkün olduğunu” söylüyor. Konuşmasını Rusça yapan Ortaylı, kimileri ciddiye almak istemese de “Avrasya’nın bir realite olduğunu” vurguluyor ve bir eksikliğe dikkat çekiyor. Duayen tarihçi Türkiye, Rusya ve  İran’ın, bu kadim medeniyetlerin karşılaştırmalı etüdlerinin olmadığına dikkat çekiyor.

Yuvarlak masa toplantısında söz alan Rus yetkililer ise sıklıkla Alman felsefeci Immanuel Kant’ın Ebedi Barış Üzerine Denemesi’ne atıfta bulunuyor. Bu yönüyle güncel politik tartışmaların dışında kurgulanan toplantıdan Rusya’nın geleceğe ilişkin bir felsefe ve bir düşünce inşa etme çabası içinde olduğunu anlıyoruz.

Kant’ın Rusya Çarlığı vatandaşı olduğunu anımsatan Kaliningrad Senatörü Alexander Şenderyuk – Jidkov, önümüzdeki yıl felsefecinin 300. doğum gününü büyük bir etkinlikle kutlayacaklarını ve ebedi barış temasını işleyeceklerini aktarıyor. Kaliningrad Senatörüne göre Kant’ın sonsuz barış ve dostluk teması Türkler ve Rusların kurduğu ilişki üzerine bina edilebilir. Temel ilkenin “iç işlerine karışmamak” olması gerektiğini belirten senatör, Türk-Rus ilişkilerinin dünyaya örnek olduğu görüşünde.

Rus heyetinin sunumlarında güncele açılan değerler tartışması da geniş yer buldu. Her medeniyetin kendi değer sistemini geliştirmesinin bir hak olduğu vurgusu da toplantı boyunca tekrarlanan görüşlerden.

Rus konuşmacılara göre kültürlerarası iş birliğinin temelinde değerler yatıyor. Andrey Klimov, İncil ve Kuran yakma eylemlerinin cehenneme giden yol olduğunu söylüyor.

Kent Üniversitesi İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hasret Çomak ise diyalog için kurumsallaşmanın önemine dikkat çekiyor. Çomak, hızla Türk – Rus üniversitelerinin her iki ülkede de açılması gerektiği görüşünü ortaya atıyor.

Avrasya Uluslarası Kültürlerarası Diyaloğu katılımcıları toplu fotoğraf çekimi, 6 Temmuz 2023, Kent Üniversitesi Kağıthane Yerleşkesi / İstanbul

7 Temmuz günü ise İstanbul’daki Rus konsolosluğunda Kıtalararası Kültür Maratonu kapsamında Rusya’nın Dostları Klübü Toplantısı yapıldı. Burada Rus Senatör Andrey Klimov’a kısıtlı zamanda bir kaç soru yönelttik.

  • İki gündür yapılan etkinliklerde diyalog mesajları veriyorsunuz. Rusya’nın bu açıdan ABD’den farkı ne ? ABD yönetiminin eylemleri nedeniyle medeniyetlerarası diyalog kavramı Türkiye ve Orta Doğu’da hoş karşılanmıyor…

ABD diyalog değil monolog kuruyor. Hiçbir zaman ABD yönetimi karşı tarafın talebini dikkate almıyor. Sadece ABD değil ABD’nin Batılı müttefikleri de aynı şekilde davranıyor. ABD biz özeliz ayrıcalıklıyız diyor. Joseph Borell, Avrupa bir bahçedir diğer ülkeler vahşi bir ormandır diyor. Bu kesinlikle doğru değil ve yüz kızartıcı bir söylem. Kendilerini Hristiyanlığın temsilcisi gibi gösteriyorlar ancak Hristiyanlıkta böyle bir başkalarını küçümseyen kibir yoktur ve bu büyük bir günahtır. SSCB dağıldıktan sonra ABD inanılmaz bir güce erişti. Şimdi ise insanlık bir medeniyet çıkmazında. Batılılar bir teori yarattı ve bütün dünyayı bu teoriye uydurmaya çalışıyor.

Demokrasinin kelime anlamı halk iktidarı demektir Yunanca’da. Batı ülkelerinde yaşayanların sayısı bir milyardan daha az. Dünyanın kalanında yedi milyar insan yaşıyor. . Neden bir milyarlık azınlık dünyayı yönetiyor? Bu doğru değil ve kesinlikle çok tehlikeli.

Rusya’nın dış politikasının temelinde herkesin çıkarlarına özen göstermek var. Biz başka ülkelerin iç işlerine karışmıyoruz. Farklı politik sisteme sahip ülkeler bizim bakış açımıza göre birlikte yaşayabilirler. Bu ilkelerle refah bir dünya kurulabilir ve insanlığın sürdürülebilir gelişimi sağlanabilir.

  • Kant’ın barış mesajından sık sık bahsedildi bu etkinlik boyunca. Hem Rusya’nın hem de dünyanın içinde bulunduğu durum düşünüldüğünde barış söylemi romantik kalmıyor mu biraz? Medeniyetin çöküşüne yakın olduğumuz yorumları da revaçta bu sıralar… 

Medeniyetin çöküşü üçüncü dünya savaşıyla gerçekleşebilir. Hedefimiz dünyanın çökmemesi için prensiplere uymak. Rusya’nın dış politika konseptine bakarsanız bizim bütün ilkelerimizin bütün maddeleri Kant’ın yaklaşımına uyuyor. Ya hepimiz bu prensiplere uyacağız ya da medeniyet çökecek. Sanırım bir yerde doğru söylediniz. Kusursuz bir dünya yok ve sanırım hiç bir zaman olmayacak. Ancak biz buna ulaşmak için çaba harcıyoruz ve bu çaba değerli. Bunu deniyoruz.

  • Batı’da AB ve NATO gibi güçlü kurumlar var. Soğuk Savaş döneminin mantığı ile ortaya çıkan yapılar. Rusya ve Çin’in inşa ettiği kurumlar var ancak bunlara kıyasla zayıf. Nasıl bir tasavvurunuz var geleceğe ilişkin?

NATO tam anlamıyla bir kurum değil. Bu kurum bütünüyle Washington’a bağlı. Washington’un çıkarları için gerektğinde onun müttefikleri yaşamlarını feda edebilmelidir. NATO’nun meşhur beşinci maddesi var ancak bunu okuyan sanırım çok az sayıda kişi var. Bu maddenin gerçek anlamı çok farklıdır. Herkes ABD’yi bütün gücüyle savunmalıdır. ABD ise kendi kararlarını, nereye girip nereye girmeyeceğine kendisi karar veriyor. Aslında beşinci maddede ne yazıyor: Bir NATO üyesine saldırı olduğunda diğerleri de bu ülkeye nasıl yardımcı olacak şeklinde düşünülebilir. Tüm NATO ülkeleri kendi parasını biriktirip ABD silahlarını almalıdır. Benzer yaklaşım AB’de de var. Bürokrasi var ve bu demokratik yöntemle seçilmedi. Bu bürokrasi AB’nin diğer ülkelerine ne yapması gerektiğini dikte ediyor. AB’nin gerçek yöneticisi ABD’dir. Birileri Kuzey Akım boru hattını patlattı. AB gözünü kulağını kapattı ve bunu yapanı bilmiyoruz dedi. Bunun anlamı bütün Avrupa sanayicilerinin ABD’ye karşı rekabet gücünün sona erdirilmesiydi.

BRICS ve ŞİÖ’nün temeli farklıdır. Biz herkesin milli çıkarlarına özen gösteriyor ve egemenliklerine önem veriyoruz. BRICS ve ŞİÖ’de köle efendi ilişkisi yok. Fark budur.

Rusya Türkiye ilişkilerine gelince bizim karşılıklı görüşme kanallarımız var. Çok önemli ortak projelerimiz var. Bu projeler yüz yıl sonra da devam edecek. Bunlardan sadece ikisini hatırlatmak istiyorum. Gaz Hub’ı projesi Türkiye’yi büyük bir enerji üssü haline getirebilir. Bir diğer proje de Türk sanayisi için sürdürülebilir enerjiyi sağlayacak olan Akkuyu Nükleer Güç Santrali. Ne ABD ne AB bu projeleri Türkiye’ye sunmadı.

 

RUSYA

Kremlin: Göçmenlere ihtiyacımız var

Yayınlanma

Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, Rusya’nın mevcut demografik zorlukları aşabilmesi ve dinamik bir kalkınma süreci yürütebilmesi için yurt dışından gelen işgücüne ihtiyacı olduğunu belirtti.

Peskov, RIA Novosti‘ye verdiği açıklamada, şu ifadeleri kullandı: “Son derece gergin bir demografik durumumuz var. Dünyanın en büyük ülkesi olan Rusya’da yaşıyoruz, ancak nüfusumuz yetersiz. Dinamik bir şekilde gelişebilmek ve tüm planlarımızı hayata geçirebilmek için çalışan ellere ihtiyacımız var. Bu nedenle onlara kucak açıyoruz.”

Sözcü, Rusya’daki kaçak göçmenlerin dini aşırıcılık da dahil olmak üzere çeşitli suçların yayılması için zemin hazırladığını vurgulayarak şu açıklamayı yaptı: “Sorun, göçmenler değil, kaçak göçmenlerdir. Yasal olmayan bir ortamda her türlü suç için ön koşullar ortaya çıkar.”

Rusya’nın göç politikaları, 22 Mart’ta Moskova’daki Crocus City Hall’da meydana gelen ve 145 kişinin öldüğü, 550’den fazla kişinin yaralandığı terör saldırısının ardından sıkılaştırıldı.

Saldırının faillerinin Tacikistan vatandaşı olması, kamuoyunda göçmen karşıtı bir dalgaya yol açtı.

Bu kapsamda kolluk kuvvetleri, 2013’ten bu yana kaçak göçmenlere yönelik en geniş kapsamlı operasyonu başlatarak 68 bölgede baskınlar düzenledi.

Haziran ayında Rusya parlamentosunun alt kanadı Duma, yabancı vatandaşların haklarını kısıtlayan bir yasayı kabul etti. Yeni düzenlemeler kapsamında, göçmenlerin özel bir sicile kaydedilmesi ve yaşam alanlarını değiştirme, araç kullanma, evlenme ve banka hesabı açma gibi haklarının sınırlandırılması planlandı.

Eylül ayında İçişleri Bakanlığı, 2 milyondan fazla göçmenin Rusya’yı terk ettiğini açıkladı.

Doğum oranları kritik seviyede

Rusya’da düşük doğum oranları, demografik krizin en büyük göstergelerinden biri olarak göze çarpıyor.

Federal İstatistik Kurumu (Rosstat) verilerine göre toplam doğurganlık oranı, kadın başına sadece 1,4 çocuk seviyesinde.

Bu oranı “son derece düşük” olarak nitelendiren Peskov, nüfusun her yıl azaldığına dikkat çekmişti. 2023 yılı sonunda doğan çocuk sayısının 1,264 milyona düşmesi bekleniyor ki bu, 1999’dan bu yana en düşük rakam olacak. Uzmanlara göre, ülkenin doğum oranı 18. yüzyılın sonlarından bu yana rekor seviyede düşük.

Tacikistan, Rusya’yı göçmenlerin haklarını ihlal etmekle suçladı

Okumaya Devam Et

RUSYA

Putin’den füzelere yanıt: Çatışma küresel nitelik kazandı

Yayınlanma

Yazar

Rusya televizyonları yayınlarını keserek ve hiçbir duyuruda bulunmadan Putin’in açıklamasını girdiler. Açıklama televizyon yayınından bir süre sonra Kremlin internet sitesinde de yayınlandı.
Açıklamanın tam çevirisi:

* * *

“Daima bir cevap olacak”

Rusya Federasyonu silahlı kuvvetler personelini, ülkemizin yurttaşlarını, bütün dünyadaki dostlarımızı, keza Rusya’yı stratejik  bozguna uğratma fırsatıyla ilgili hayaller besleyenleri, bugün özel askeri harekat bölgesinde meydana gelen, topraklarımızda batı yapımı uzun menzilli silahlar kullanılmasından sonraki olaylar hakkında bilgilendirmek istiyorum.

Ukrayna’da batı tarafından provoke edilen çatışmayı tırmandırma siyasetine devam eden ABD ve onun NATO’daki müttefikleri daha önce, Rusya Federasyonu topraklarına karşı uzun menzilli yüksek hassasiyetli silah sistemlerini kullanma izni vermediklerini açıklamışlardı. Uzmanlar şunu iyi biliyorlar ve Rusya tarafı da devamlı surette vurguladı: bu silahları üreten ülkelerin askeri uzmanlarının doğrudan dahli olmaksızın benzer silahların kullanılması mümkün değildir.

19 Kasım günü ABD yapımı altı taktik ATACMS füzesiyle, ve 21 Kasım günü Büyük Britanya yapımı Storm Shadow ve ABD yapımı HIMARS sistemleriyle Rusya Federasyonu topraklarında, Bryansk ve Kursk oblastlerindeki askeri tesislere kombine bir füze saldırısı gerçekleştirildi. Bu andan itibaren, daha önce devamlı surette vurguladığımız gibi, Ukrayna’da batı tarafından provoke edilen bölgesel çatışma küresel bir niteliğin unsurlarını kazandı. Hava savunma sistemlerimiz bu saldırıları püskürttü. Neticede, düşmanın belli ki önüne koymuş olduğu hedeflere ulaşılamadı.

Bryansk oblastinde ATACMS füzelerinin parçalarının düşmesiyle çıkan yangın söndürüldü, kurban ve ciddi bir hasar yok. Kursk oblastinde saldırı, “Kuzey” ordu grubumuzun komuta noktalarından birine karşı yapıldı. Saldırı ve hava savunma muharebesi sonucunda ne yazık ki tesisin dış güvenlik birimleri personelinden zarar görenler, ölenler ve yaralananlar var. Yönetim noktasının komuta ve operasyon personeli zarar görmedi ve kıtalarımızın Kursk oblastindeki düşman birliklerini yok etme ve söküp atmaya yönelik faaliyetleri normal bir şekilde devam ediyor.

Bir kez daha özellikle vurgulamak istiyorum: düşmanın bu tür silahları kullanması özel askeri harekat bölgesinde askeri eylemlerin gidişatına etkide bulunamaz. Kıtalarımız bütün askeri temas hattı boyunca taarruza başarıyla devam ediyor. Önümüze koyduğumuz bütün görevler yerine getirilecektir.

Rusya silahlı kuvvetleri Amerikan ve Britanya uzun menzilli silahlarının kullanılmasına cevap olarak 21 Kasım’da Ukrayna’nın savunma sanayisi tesislerinden birini kombine bir saldırıyla vurmuştur. Askeri şartlarda, Rusya’nın orta menzilli yeni füze sistemlerinden biri, mevcut durumda nükleer olmayan hipersonik konfigürasyonda bir füze de denenmiştir. Füze uzmanlarımız bunun adını Oreşnik koydular. Deneme başarıyla tamamlandı, fırlatma hedefine ulaşıldı. Ukrayna topraklarında Dinyepropetrovsk şehrindeki büyük ve daha Sovyetler Birliği zamanından beri bilinen sanayi komplekslerinden bugün de füze ve diğer silahların üretimini yapan biri vuruldu.

Kısa ve orta menzilli füzeler tarafımızdan ABD’nin orta ve kısa menzilli füze üretimi ve Avrupa’ya ve Asya-Pasifik bölgesine konuşlandırma planlarına karşı cevabi tedbir olarak geliştirilmektedir. ABD’nin orta ve kısa menzilli füzelerin tasfiyesi anlaşmasını uydurma bir bahaneyle tek taraflı olarak yıkmakla hata ettiği kanısındayız. Bugünse ABD bu araçları sadece üretmekle kalmıyor, görüyoruz ki, kıtalarının eğitim faaliyetleri sırasında gelecek vaat eden füze sistemlerinin dünyanın muhtelif bölgelerine ve bu kapsamda Avrupa’ya da konuşlandırılması meseleleri üzerine çalıştılar. Dahası, tatbikatlar sırasında da bunların kullanılmasına yönelik eğitim veriyorlar.

Rusya’nın orta ve kısa menzilli füzeleri, bu türden Amerikan silahları dünyanın herhangi bir bölgesinde ortaya çıkıncaya kadar konuşlandırmama yükümlülüğünü gönüllü ve tek taraflı olarak üstlendiğini hatırlatırım.

Tekrar ediyorum: Oreşnik füze sisteminin muharebe şartlarında denenmesi, tarafımızdan, NATO ülkelerinin Rusya’ya karşı saldırgan eylemlerine cevap olarak gerçekleştiriliyor. Orta ve kısa menzilli füzelerin konuşlandırılmasına devam edilip edilmeyeceği meselesine tarafımızdan ABD ve uydularının eylemlerine bağlı olarak karar verilecektir. Modern füze komplekslerimizin denenmesine devam edilmesi sırasında yok edilecek hedefler tarafımızdan Rusya Federasyonu’nun güvenliğine yönelik tehditler dikkate alınarak belirlenecektir. Silahlarımızı, kendi  silahlarının bizim tesislerimize karşı kullanılmasına izin veren ülkelerin askeri hedeflerine karşı kullanma hakkımız olduğu kanısındayız; saldırgan eylemlerin devam etmesi durumunda da kararlı ve simetrik bir şekilde cevap vereceğiz. Rusya’ya karşı kendi muhariplerini kullanma planları kuran ülkelerin yönetici elitlerine bu hususta ciddiyetle düşünmelerini tavsiye ediyorum.

Elbette, Ukrayna topraklarında zaruret halinde ve cevabi tedbir olarak Oreşnik gibi sistemlerle vurulacak hedefleri seçerken orada bulunan sivillere tehlikeli bölgeleri terk etmelerini önerecek ve dost devletlerin yurttaşlarından da bunu rica edeceğiz. Bunu insani mülahazalarla yapacağız: açıkça, kamuoyu önünde, bu istihbaratı alacak düşman tarafından girişilecek karşı tedbirlerden endişe etmeden.

Neden endişe etmeden? Çünkü bu tür silahlara karşı koyacak vasıtalar günümüzde mevcut bulunmuyor. Füzeler hedeflere 10 Mach, saniyede 2,5-3 kilometre hızla saldırıyor. Dünyada mevcut modern hava savunma sistemleri ve Amerikalıların yaptığı Avrupa’daki füzesavar sistemleri bu tür füzeleri yakalayamaz, bu mümkün değil.

Bir kez daha vurguluyorum: uluslararası güvenlik sistemini yıkan Rusya değil ABD’dir ve mücadeleye devam ederken kendi hegemonyasına sarılıyor, bütün dünyayı küresel bir çatışmaya itiyorlar. Biz, bütün tartışmalı meseleleri barışçıl vasıtalarla çözmeyi her zaman tercih ettik ve bugün de hazırız, ama hadiselerin her türlü gelişmesine de aynı şekilde hazırız.

Eğer bundan şüphesi olanlar varsa beyhude; daima bir cevap olacak.

Okumaya Devam Et

RUSYA

Ukrayna, Rusya’nın ilk kez kıtalararası balistik füzeyle saldırdığını iddia etti

Yayınlanma

Ukrayna Hava Kuvvetleri, Rusya’nın bu sabah (21 Kasım) Ukrayna’ya yönelik saldırısında, Astrahan oblastından bir kıtalararası balistik füze  fırlattığını duyurdu.

Reuters ajansı söz konusu saldırının, Rusya’nın savaşın başlangıcından bu yana ilk kez bu kadar uzun menzilli bir füze kullandığına işaret ettiğini yazdı.

Bu saldırı, Ukrayna’nın bu hafta Rusya topraklarını hedef almak için ABD ve İngiltere’den sağlanan füzeleri kullanmasının hemen ardından gerçekleşti.

Moskova, bu tür eylemlerin çatışmayı daha da tırmandıracağı yönünde uyarılarda bulunmuştu.

Kiev, açıklamasında füze türüne dair ayrıntı vermeyerek, “Rusya’nın Astrahan oblastı topraklarından kıtalararası balistik füze fırlatıldı,” ifadelerini kullandı.

Bu tür balistik füzeler hem nükleer hem de konvansiyonel savaş başlıkları taşıma kapasitesine sahip olmasıyla dikkat çekiyor.

Bir gün önce Ukrayna’daki Telegram kanallarında, kaynak belirtilmeksizin, Rusya’nın nükleer yük taşıma kapasitesine sahip RS-26 Rubej füzeleri ile Ukrayna’yı hedef alabileceği yönünde iddialar ortaya atıldı.

Aynı gün ABD, İtalya, Yunanistan ve İspanya, Ukrayna’daki büyükelçiliklerini geçici olarak kapatma kararı aldı.

Dinyeper Bölgesel Askeri Yönetim Başkanı Sergey Lisak, saldırının bir rehabilitasyon merkezine hasar verdiğini belirtti.

Merkezin kazan dairesi kısmen tahrip olurken, onlarca pencere kırıldı. Olayda can kaybı yaşanmadı.

Fakat dokuz garaj, bir sanayi tesisi ve iki özel ev zarar gördü. Evlerden birinde çıkan yangın kontrol altına alındı.

Rusya’nın saldırıları yalnızca Dinyeper ile sınırlı kalmadı. Kiev, Odessa ve Suma oblastları da hedef alındı. Bu bölgelerde elektrik arzında ciddi aksaklıklar meydana geldi.

İsviçreli askeri uzman Bosshard ile mülakat: Rusya’dan hangi karşılık beklenebilir?

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English