Bizi Takip Edin

ASYA

Sri Lanka ekonomik çalkantıların ortasında başkanlık seçimlerine gidiyor

Yayınlanma

Sri Lankalılar, ülkenin 1948’de bağımsızlığını kazanmasından bu yana karşılaştığı en kötü ekonomik krizden çıkmaya çalıştığı bir dönemde, cumartesi günü yeni başkanını seçmek üzere sandık başına gidiyor.

Sri Lanka çalkantılı bir dönemden geçiyor. Gıda ve ilaç gibi temel ihtiyaç maddelerinde yaşanan ciddi sıkıntılardan ve uzun süreli elektrik kesintilerinden bıkan halk, 2022 yılında aylarca sokaklara çıktı protestolar düzenledi. Bu protestolar başkanlık sarayının basılması ve eski Devlet Başkanı Gotabaya Rajapaksa’nın ülkeden kaçmak zorunda kalmasıyla sonuçlandı.

Birleşik Ulusal Parti’den Ranil Wickremesinghe o zaman başkanlığı üstlendi ve şimdi bağımsız olarak adaylığını koyuyor. Wickremesinghe’nin karşısında Ulusal Halk Gücü (NPP) adayı Anura Kumara Dissanayake, Samagi Jana Balawegaya’dan (SJB) Sajith Premadasa ve yirmi yılı aşkın bir süredir ülke siyasetine hakim olan güçlü bir ailenin soyundan gelen Sri Lanka Podujana Peramuna’dan Namal Rajapaksa olmak üzere üç ana rakip bulunuyor.

Seçmenlerin temel kaygıları

Seçmenlerin kaygılarının başında ekonomik istikrar ve büyüme geliyor. Kayıtlı 17.1 milyon seçmen, mali sağlıklarının nasıl iyileştirileceğini ve bir sonraki hükümetin sefaletten sorumlu tuttukları yolsuzlukları hedef alan planlarını bilmek istiyor.

Wickremesinghe yönetimi Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) kurtarma paketi için belirlediği koşulları yerine getirmek üzere ülkenin borcunu yeniden yapılandırırken Sri Lankalılar kemer sıkma önlemleriyle yüksek yaşam maliyetleri ve kamu harcamalarında sıkışma ile karşı karşıya.

Sri Lankalılar ekonominin içinde bulunduğu durumdan büyük ölçüde Rajapaksaları sorumlu tutuyor. Yüksek Mahkeme geçen yılın sonlarında Gotabaya ve Mahinda Rajapaksa’nın krize yol açan ekonomik kötü yönetimden suçlu bulunan 13 eski lider arasında olduğuna karar verdi.

Başlıca adaylar kimler?

Toplam 38 aday yarışa girmiş olsa da sadece dört ana aday var.

Sol eğilimli grupların ittifakı olan NPP’nin lideri, düzen karşıtı muhalif parlamenter Dissanayake birçok seçmenin taleplerine hitap ediyor.

Onunla yarışan bir diğer parlamenter muhalefet lideri Premadasa ise merkez sol bir ittifak olan SJB’nin lideri.

Ana adaylar seçmenlere IMF’nin ekonomik iyileşme planını yırtıp atmayacakları konusunda güvence verdi ancak seçmenler Sri Lanka’nın 3 milyar dolarlık kurtarma paketi için gerekli kemer sıkma önlemlerine karşı temkinli. Bu nedenle pek çok kişi Dissanayake ve Premadasa’nın yoksullaşan milyonlara ekonomik rahatlama sağlamak için IMF’nin kriterlerini değiştirmeye yönelik önerilerine sıcak bakıyor.

Premadasa Associated Press’e verdiği demeçte partisinin yoksullar üzerindeki vergi yükünü hafifletmek için IMF ile görüşmelerde bulunduğunu söyledi.

Bu iki adayın arkasında statükonun temel direkleri olarak görülen iki aday var: görevdeki Wickremesinghe ve Gotabaya’nın yeğeni ve bir diğer eski başkan Mahinda’nın oğlu Namal Rajapaksa.

Ancak bazıları Wickremesinghe’yi ekonomiyi istikrara kavuşturduğu ve hatta büyüttüğü için takdir ediyor. Sri Lanka 13 Eylül’de ekonomisinin nisan çeyreğinde yıllık bazda %4.7 büyüdüğünü bildirdi.

Çin-Hindistan rekabeti

Cumartesi günkü seçim aynı zamanda Sri Lanka’nın stratejik konumunu da keskin bir şekilde ön plana çıkaracak zira Hindistan ve Çin’in burada da bir rekabeti söz konusu.

Ana kurucu partisi Marksist ve devrimci köklere sahip olan Dissanayake’nin kazanacağı bir zaferin, Pekin’in Wickremesinghe başkanlığı sırasında Yeni Delhi’ye kaptırdığı nüfuzun bir kısmını geri kazanmasının yolunu açması bekleniyor.

Kolombo merkezli diplomatik kaynaklara göre Hindistan Premadasa’nın başkanlığını tercih ediyor.

Kazanan nasıl belirlenecek?

Başkanlık seçimleri için seçmen katılımı genellikle %70’lerde seyrediyor. Geleneksel olarak seçmenler iki ana adaydan birini seçer. Oyların çoğunluğunu alan aday – %50 artı bir oy – başkan seçilecek.

Ancak bu kez dört ana rakip var, yani hiçbir adayın çoğunluk eşiğine ulaşamadığı bir senaryo ortaya çıkabilir. Bu nedenle, bu seçimde seçmenlerden ilk üç tercihlerinin karşısına 1, 2 ve 3 rakamlarını işaretlemeleri isteniyor.

Kimsenin çoğunluğu kazanamaması durumunda seçim, sadece ek bir sayım içeren ikinci tura gidecek. İlk turda en çok oyu alan iki aday karşı karşıya gelecektir. Bu iki adaydan birinin ikinci ve/veya üçüncü tercih olarak yer aldığı oy pusulaları da sayım sonuçlarına eklenecek. Toplamı en yüksek olan seçimi kazanacak. İkinci tur için herhangi bir zaman sınırlaması yok.

ASYA

Yeni Japon Başbakan ASEAN ile ilk uluslararası çıkışını yaptı

Yayınlanma

Japonya’nın yeni Başbakan Shigeru Ishiba, deniz güvenliğini güçlendirme ve karbonsuzlaştırmayı teşvik etme vaatleriyle perşembe günü ASEAN zirvesinde ilk uluslararası çıkışını yaptı.

Bu ayın başında göreve gelmesinden bu yana ilk yurtdışı gezisine çıkan Ishiba, Laos’un Vientiane kentinde düzenlenen Japonya-ASEAN ve ASEAN Artı Üç zirvelerine katılarak bölge liderleri ve üst düzey elçilerle bir araya geldi ve Tokyo’nun Güneydoğu Asya’ya olan bağlılığını sürdürme sözü verdi.

Bağlanabilirlik, dijitalleşme ve yeşil enerji alanlarında işbirliği duyuruları yapılırken, dikkatlerin çoğu Ishiba’nın çok taraflı forumda Çin ve Güney Kore liderlerine ulaşması da dahil olmak üzere uluslararası sahneye ilk çıkışını nasıl ele aldığına odaklandı.

Başbakan ayrıca Doğu ve Güney Çin Denizlerindeki deniz ihtilafları ve Kuzey Kore’nin nükleer ve füze programları gibi bölgesel güvenlik konularına da değindi.

“Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi’ne dayanmayan haksız deniz hakları ve çıkarları iddialarını veya denizcilik faaliyetlerini kabul edemeyiz” diyen Ishiba, Tokyo’nun ‘Güney Çin Denizi’nde devam eden askerileştirme ve zorlayıcı faaliyetler’ konusundaki ‘ciddi endişelerini’ vurguladı.

Bu yılın başlarında milletvekili olarak ziyaret ettiği Tayvan konusuna da değinen Ishiba, Tayvan Boğazı’nda barışın “bölge ve uluslararası toplum için önemli” olduğunu söyledi.

Güvenlik gündemi

Selefi Fumio Kishida gibi Ishiba da Tokyo’nun giderek daha istikrarsız hale gelen güvenlik ortamıyla başa çıkabilmek için Japonya’nın uluslararası ortaklıklar ağını genişletmeyi dış politika ve savunma politikası gündeminin üst sıralarına yerleştirdi.

Nitekim yeni başbakan geziye çıkmadan önce yaptığı açıklamada, Çin ve Rusya’nın hava sahası ihlalleri ve Kuzey Kore’nin tekrarlanan füze fırlatmaları nedeniyle Japonya’nın şu anda “İkinci Dünya Savaşı’nın sonundan bu yana en ciddi ve karmaşık güvenlik ortamıyla” karşı karşıya olduğunu söyledi.

Eski savunma bakanı bu nedenle Japonya’nın işbirliği yaptığı “dost ve benzer düşünen ülkelerin” sayısını arttırma ve ülkenin diplomatik ve savunma kabiliyetlerini güçlendirme sözü verdi.

Güneydoğu Asya ülkelerini yanına çekme çabaları bu politikanın önemli bir parçası zira Japonya, Çin’in Hint-Pasifik’te artan ekonomik ve askeri gücüne karşı koymak için ABD desteğiyle kendisini önemli bir güvenlik ve ticaret ortağı olarak konumlandırıyor.

Japonya bu hedefleri doğrultusunda bağlantı ve karbonsuzlaştırma projelerini artırmanın yanı sıra devriye gemileri ve kolluk kuvvetleri eğitimi yoluyla ASEAN ile deniz güvenliği işbirliğini artırma sözü verdi.

Japonya ve ASEAN ülkeleri ayrıca Orta Doğu ve Ukrayna’daki savaşlar da dâhil olmak üzere uluslararası güvenlik gerilimlerini de ele aldılar ki bu konuların cuma günü yapılacak olan ve ABD, Rusya, Avustralya, Hindistan ve Yeni Zelanda gibi ülkelerin lider ve elçilerinin de katılacağı Doğu Asya Zirvesi’nde de öne çıkması bekleniyor.

Asya NATO’su önerisi eleştiri yağmuruna tutuldu

Perşembe günkü toplantılarda gündeme gelmeyen bir güvenlik konusu ise Ishiba’nın Asya’da NATO’nun bir versiyonunu oluşturma fikriydi. Eski savunma şefi tarafından uzun süredir üzerinde çalışılan bu öneri eleştiri yağmuruna tutuldu ve birçok kişi bunun hem gerçekçi olmadığını hem de ortaklar için hoş olmadığını söyledi.

Ishiba’nın kendisi de bu fikrin en azından hemen kök salmasının mümkün olmadığını itiraf etti. Ancak bu fikrin masadan kalktığı anlamına gelmiyor zira başbakan geziden önce gazetecilere bu konuda ya da ABD-Japonya güvenlik anlaşmasının revizyonu gibi diğer fikirler konusunda geri adım atmayacağını söyledi.

“Bu konularda Liberal Demokrat Parti içinde istikrarlı bir şekilde tartışmalar yürütmek niyetindeyim ve bunlar partinin duruşu haline geldiğinde, (koalisyon ortağı) Komeito ile istişare edeceğiz ve bu politikaları hükümet tedbirleri olarak önereceğiz” dedi.

ASEAN’ın tutumuna gelince, Tokyo Üniversitesi’nde doçent olan Sebastian Maslow, birliğin bu tür güvenlik çerçevelerinin Çin’i kışkırtacağı ve dolayısıyla ASEAN üyelerinin ekonomik ve güvenlik çıkarlarını dengeleme çabalarıyla çelişeceği için bölgeyi istikrarsızlaştırmasına karşı temkinli olduğunu söyledi.

Okumaya Devam Et

ASYA

Çin Başbakanı, ASEAN ile ‘daha güçlü ekonomik entegrasyon’ çağrısı yaptı

Yayınlanma

Çin Başbakanı Li Qiang, perşembe günü düzenlenen bölgesel zirvede ASEAN ve Pekin arasında daha fazla ekonomik entegrasyon potansiyeline vurgu yaptı.

Perşembe günü Laos’un başkenti Vientiane’de Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği (ASEAN) liderlerine hitap eden Li, iki pazarın daha yakın ve organik entegrasyonunun ekonomi üzerinde büyük bir ölçeklendirme etkisi yaratacağını söyledi.

Li, “Ekstra geniş pazar, ekonomik refahı teşvik etmek için sahip olduğumuz en büyük destektir ve pazar bağlantısının geliştirilmesi, daha fazla işbirliğimiz için önemli bir yöndür” dedi.

Li ayrıca Çin ve ASEAN’ın serbest ticaret anlaşmasını güncellemek üzere görüşmeleri tamamladığını ve bunun Çin’in “çok taraflılık ve serbest ticarete verdiği kesin desteği” gösterdiğini söyledi.

Li, “Bugün ASEAN liderleriyle birlikte Çin-ASEAN Serbest Ticaret Bölgesi’nin 3.0 versiyonuna ilişkin müzakerelerin önemli bir sonuca ulaştığını açıklamaktan memnuniyet duyuyorum” dedi.

“Bu, [Güneydoğu ve Doğu] Asya’nın ekonomik entegrasyonuna öncülük etmeye yönelik ortak çabalarımızda önemli bir adımdır” ifadelerini kullandı.

Çin gümrük verilerine göre, Çin ve ASEAN arasındaki ticaretin değeri 20 yılda 15 kattan fazla artarak geçen yıl 911.7 milyar ABD dolarına ulaştı.

Çin ayrıca on yılı aşkın bir süredir bloğun en büyük ticaret ortağı konumunda.

Batı ablukası riskinin artmasıyla birlikte Çin, başta elektrikli araçlar olmak üzere yeni enerji endüstrisi için potansiyel bir büyük pazar olarak Güneydoğu Asya’ya da yöneldi.

Li zirvede yaptığı konuşmada “İster endüstriyel iyileştirme, ister dijitalleşme, ister yeşil dönüşüm ya da ithalat ve ihracatta yapısal uyum olsun, yeni yatırım fırsatlarının yaratılması için pazarımızın kapsamlı bir şekilde geliştiğini görmeliyiz” dedi.

Güney Çin Denizi anlaşmazlığı

Öte yandan ticaretteki büyümeye rağmen Çin’in ASEAN ile ilişkileri, Güney Çin Denizi’ndeki toprak anlaşmazlıkları nedeniyle test ediliyor.

Çin, Filipinler, Brunei, Malezya ve Vietnam’ın bölgede birbirleriyle çelişen hak iddiaları bulunuyor.

Son olarak salı günü Scarborough Shoal yakınlarında Çin sahil güvenliği ile Filipin balıkçı tekneleri arasında bir dizi restleşme ve çatışma yaşandı.

AFP’ye göre Filipinler Devlet Başkanı Ferdinand Marcos, ASEAN ve Çin’in siyasi cephede gerginlikler varken ekonomik cephede her şey yolundaymış gibi davranamayacağını söyledi.

Zirve sırasında Marcos “ekonomik işbirliğini siyasi güvenlikten ayıramazsınız” dedi.

Marcos ayrıca ASEAN üyelerini ve Çin’i tartışmalı sular için bir ASEAN-Çin davranış kuralları üzerinde müzakereleri hızlandırmaya çağırdı.

Güney Çin Denizi’ndeki genel durumun “gergin ve değişmeden” kaldığını ve “tarafların farklılıkları ciddi bir şekilde yönetmeye ve gerilimi azaltmaya ciddiyetle açık olması gerektiğini” söyledi.

Singapur Başbakanı Lawrence Wong da çarşamba günü zirvede yaptığı konuşmada “Güney Çin Denizi’nin canlı ve acil bir mesele olduğunu ve bir kazanın çatışmaya dönüşme riskinin bulunduğunu” vurguladı.

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken perşembe günü Laos’a geldi ve cuma günü ASEAN liderleriyle yapacağı görüşmelerde konuyu gündeme getirmesi bekleniyor.

Pekin, Washington’u anlaşmazlığa karışan ve bölgesel istikrara zarar veren bir “dış güç” olmakla suçluyor.

Okumaya Devam Et

ASYA

Çin, Japonya’yı dış güçlere karşı uyardı

Yayınlanma

Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, yeni Japon mevkidaşını bölgedeki “dış güçlerin” müdahalesine karşı uyardı.

Wang Yi ve yeni atanan Japonya Dışişleri Bakanı Takeshi Iwaya çarşamba günü yaptıkları ilk telefon görüşmesinde yapıcı ve istikrarlı ikili bağlar kurma, stratejik ve karşılıklı yarar sağlayan ilişkileri güçlendirme niyetlerini teyit ettiler.

Çin dışişleri bakanlığına göre Wang, Japonya’dan “istikrarlı ikili ilişkileri teşvik etmek” için gelen “olumlu sinyalleri” selamladı ve “Japonya’nın yeni kabinesinde yeni bir atmosfer ve Çin-Japon ilişkilerinde yeni gelişmeler” beklediğini söyledi.

Bakanlık ayrıca Wang’ın Iwaya’ya bölgede genel barış ve istikrarın korunmasının “zor kazanılmış bir başarı olduğunu ve çalkantılı bir küresel ortamda el üstünde tutulması gerektiğini” söylediğini belirtti.

Japonya’nın kilit müttefiki ABD’ye açık bir göndermede bulunan Wang, “İki taraf da dış güçlerin karışıklıkları kışkırtmasını ve bölgesel çatışmaları körüklemesini engellemelidir” dedi.

Wang ile 45 dakika süren görüşmesinde Iwaya, Çin askeri uçaklarının ağustos ayı sonlarında güneybatıdaki Nagasaki vilayetindeki adalar yakınlarındaki Japon hava sahasına ilk kez girmesi de dâhil olmak üzere, Çin’in Japonya çevresindeki askeri faaliyetlerinin yoğunlaşmasından duyduğu “ciddi endişeleri” dile getirdi.

Japonya Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre Iwaya Çin’i bu faaliyetle ilgili kapsamlı bir açıklama yapmaya çağırdı.

Ayrıca Tokyo’nun “Tayvan çevresindeki durumu yakından izlediğini” söyledi.

Wang ise, “Japonya’nın Tayvan sorununa ilişkin siyasi taahhütlerini yerine getireceği ve tek Çin ilkesini koruyacağı” umudunu dile getirdi.

Güçlü ekonomik bağlara sahip olmalarına rağmen Tokyo ve Pekin diplomatik alanda giderek daha fazla anlaşmazlığa düşüyor. İki ülke arasındaki ilişkiler, savaş zamanından kalma şikayetler ve toprak anlaşmazlıkları gibi tartışmalı konular ve Japonya’nın Çin’in artan etkisine karşı ABD ile savunma bağlarını güçlendirmesi nedeniyle gerilmiş durumda.

Çin, Japonya’nın ABD ile derinleşen diplomatik ve askeri ittifakına, Çin’e karşı koymayı amaçlayan ABD liderliğindeki çeşitli bölgesel güvenlik ortaklıklarına katılımı ve yarı iletkenlere ihracat sınırı getirilmesine yardımcı olmak için yaptığı işbirliği de dahil olmak üzere giderek daha ihtiyatlı yaklaşıyor.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English