Bizi Takip Edin

Diplomasi

Trump, Tayvan’a silah satışını ilk dönemini aşan bir seviyeye çıkarmayı planlıyor

Yayınlanma

İki ABD’li yetkiliye göre, Washington Tayvan’a silah satışlarını Başkan Donald Trump’ın ilk dönemini aşan bir düzeye çıkarmayı planlıyor. Bu durum, ticaret savaşı nedeniyle hali hazırda gergin olan ABD-Çin ilişkilerine yeni bir gerginlik katacaktır.

Anonim kalmak koşuluyla Reuters’a konuşan ABD’li yetkililer, önümüzdeki dört yıl içinde Taipei’ye silah satışlarının Trump’ın ilk dönemini aşmasını beklediklerini söyledi. Yetkililerden biri ise Tayvan yönetimine silah satış bildirimlerinin önceki dönemi “kolaylıkla aşabileceğini” belirtti.

Ayrıca, ABD’nin Tayvan muhalefet partileri üyelerine, savunma harcamalarını ada bütçesinin %3’üne çıkarma çabalarına karşı çıkmamaları için baskı uyguladığını da söylediler.

Reuters’ın hesaplamalarına göre, ilk Trump yönetimi Tayvan’a yaklaşık 18,3 milyar dolarlık silah satışı onayladı. Joe Biden’ın görev süresi boyunca ise bu rakam yaklaşık 8,4 milyar dolardı.

Washington ile Çin’e bağlı Tayvan arasında resmi diplomatik ilişkiler olmamasına rağmen, ABD Tayvan’ın en önemli uluslararası destekçisi ve silah tedarikçisidir. ABD de Tayvan’ı resmi olarak Çin’in bir parçası olarak kabul ediyor, ancak uygulamada adadaki bağımsızlık yanlısı politikacıları destekliyor ve adayı Çin’e karşı silahlandırıyor.

Öte yanda Tayvan’da birçok kişi, Trump’ın adaya önceki ABD başkanları kadar bağlı olmayacağından endişe duyuyor.

Seçim kampanyası sırasında Trump, Tayvan’ın kendi korunması için ödeme yapması gerektiğini savundu ve adayı Amerikan yarı iletken işini çalmakla suçlayarak Taipei’de endişe yarattı.

Çin, gerekirse güç kullanarak ayrı yönetilen ada ile “yeniden birleşmeyi” savunuyor. Tayvan’ın mevcut hükümeti ise, buna karşı çıkarak ABD ve diğer Batılı güçlerden yardım istiyor.

Reuters’a konuşan ABD’li yetkililer, yönetim yetkililerinin ve Trump’ın kendisinin Tayvan’a yönelik “sert caydırıcılığı artırma” konusunda kararlı olduğunu söyledi.

Bir ABD yetkilisi, “Başkanın tutumu budur. Hepimizin tutumu budur” diyerek, Tayvan’ın iç finansmanı sağladığında uygulamaya konulacak bir silah alım paketi üzerinde Tayvan ile yakın işbirliği içinde çalıştıklarını ekledi.

Tayvan hükümeti ofisi Reuters’e, hükümetin kendini savunma kapasitesini güçlendirmeye kararlı olduğunu söyledi ve savunma harcamalarını artırma önerilerine işaret etti.

Sözcü Wen Lii, “Tayvan, ABD ile güvenlik işbirliğini derinleştirmeye devam ederken askeri caydırıcılığını artırmayı hedefliyor” dedi.

Tayvan Savunma Bakanlığı, yeni silah satışları hakkında yorum yapmaktan kaçındı, ancak ada savunma bakanı Wellington Koo’nun “demokratik müttefiklerin dayanışma ve işbirliğinin önemi” hakkındaki önceki açıklamalarını yineledi.

Tayvan lideri Lai Ching-te ve Demokratik İlerleme Partisi (DPP), özel bir savunma bütçesi ile bu yıl savunma harcamalarını GSYİH’nin %3’üne çıkarmayı hedefliyor.

Ancak muhalefet partileri Kuomintang (KMT) ve Tayvan Halk Partisi (TPP) tarafından kontrol edilen ada parlamentosu, bu yılın başlarında savunma harcamalarını baskılayan bütçe kesintilerini kabul etti. Muhalefet savunma bütçelerinin artırılmasına karşı çıkıyor ve bunun Çin’in tepkisini adanın üzerine çekeceğinden endişe duyuyor.

ABD’li yetkililerden biri Reuters’a, “(Taipei’de) muhalefete oldukça sert mesajlar veriyoruz. Bu konunun önüne geçmeyin. Bu Tayvan’ın partizan bir meselesi değil. Bu Tayvan’ın hayatta kalma meselesi” dedi.

Durumu doğrudan bilen Tayvan’daki üç kişi, ABD hükümeti ve ABD Kongresi ziyaretçilerinin Tayvan’daki muhalefet partilerine savunma harcamalarını, özellikle de bu yılın sonlarında parlamentoya sunulması beklenen özel savunma bütçesini engellememeleri için baskı yaptığını doğruladı.

Öte yandan, ABD’li yetkililerden biri, Trump yönetiminin, Pekin’in “ayrılıkçı” olarak nitelendirdiği Lai’nin bu yıl ABD topraklarından geçişine itiraz etmeyeceğini söyledi.

Tayvanlı yetkililerin ABD’ye yaptığı geçmiş ziyaretler, ABD’nin diplomatik ilişkilerinin Taipei ile değil Pekin ile olduğu gerekçesiyle Çin’in öfkelenmesine neden olmuştu.

Uzmanlara göre olası bir ziyaret ABD-Çin ilişkilerinin gerilemesine yol açacaktır.

Diplomasi

Londra’da yapılan ABD-Çin ticaret görüşmeleri ikinci gününde

Yayınlanma

Çin ve ABD’nin üst düzey yetkililerinin, küresel ekonomiye şok dalgaları gönderen ticaret ve teknoloji konusunda yaşanan gerginliği yatıştırmak için yerel saatle salı sabahı Londra’da ikinci gün müzakerelerine başlaması bekleniyor. Gözler ABD-Çin ticaret görüşmeleri için düzenlenen ikinci turda.

Pazartesi günü yapılan ilk tur görüşmelerin ardından herhangi bir resmi açıklama yapılmadı ve görüşmeler anlaşma sağlanamadan sona erdi. Ancak her iki taraf da beklentileriyle ilgili sinyaller verdi.

ABD

Bir Beyaz Saray yetkilisi, görüşmelerin başlamasından kısa bir süre sonra, ABD’nin Pekin’in daha fazla nadir toprak mineralinin Amerikan pazarına sevk edilmesine izin vermesi karşılığında Çin’i hedef alan bazı ihracat kontrollerini hafifletmeye hazır olduğunu belirtti.

Ulusal Ekonomi Konseyi Direktörü Kevin Hassett, CNBC’ye verdiği demeçte, “el sıkışmanın hemen ardından, ABD’nin tüm ihracat kontrolleri hafifletilecek ve nadir toprak elementleri büyük miktarlarda serbest bırakılacak, ardından daha küçük meseleleri müzakere etmeye devam edebileceğiz” dedi.

Wall Street Journal’ın konuyla ilgili kaynaklara dayandırdığı habere göre, ABD Başkanı Donald Trump, Londra görüşmeleri öncesinde Amerikan heyetine, Çin’e ileri teknoloji ve diğer ürünlerin satışına getirilen son kısıtlamaları müzakere etme yetkisi verdi.

Rapora göre, son ABD ihracat kontrolleri, Washington tarafından hiçbir zaman kamuoyuna duyurulmamış olsa da jet motorları ve ilgili parçaları, Çinli şirketlerin ileri mikroçipler üretmek için ihtiyaç duyduğu tasarım yazılımlarını ve plastik üretiminde kullanılan doğal gaz bileşeni etanı kapsıyor.

Çin

Pekin, geçen ay İsviçre’nin Cenevre kentinde yapılan ABD-Çin ticaret görüşmelerinin ardından müzakere ekibini değiştirdi ve Londra’daki görüşmelerde Ticaret Bakanı Wang Wentao, Maliye Bakan Yardımcısı Liao Min’in yerini aldı.

Bu değişiklik, ABD’nin Londra’daki heyetine Ticaret Bakanı Howard Lutnick’i eklemesiyle yaptığı personel değişikliğini yansıtıyor gibi görünüyor.

Her iki değişiklik de, bu tur müzakerelerin odak noktasının gümrük vergileri değil, ihracat kontrolleri olduğu izlenimini güçlendirdi. Wang ve Lutnick, her iki ülkenin ihracat kısıtlamalarını denetleyen bakanlardır.

Salı günü, Komünist Partinin sözcüsü People’s Daily gazetesi, devam eden ticaret müzakereleri hakkında iki makale yayınladı.

Makalelerden biri, ABD ve Çin ekonomilerinin birbirini tamamlayıcı niteliklerini övürken, ABD’nin yüksek teknoloji ürünlerine uyguladığı ihracat kontrollerinin ABD’nin kendi şirketlerine zarar verdiğini ekledi.

Makalede, Washington’un “ulusal güvenlik kavramını aşırı genişleterek ticaret konularını siyasallaştırdığı” belirtildi. “Sürekli kısıtlayıcı önlemler, Amerikan şirketlerinin Çin pazarındaki fırsatları kaçırmasına neden oldu. Eşit şartlarda istişare ve pragmatik işbirliği yoluyla Çin ve ABD’nin karşılıklı yarar ve kazan-kazan çözümleri bulabileceğine inanıyoruz” denildi.

Diğer yorumda ise Çin’in nadir toprak ihracat kontrollerinin, kendi doğal kaynaklarını korumak için meşru hakkı olduğunu savundu.

Ayrıca, Çin’in nadir topraklarla ilgili ihracat başvurularının birçoğunu yasaya uygun olarak onayladığını ve stratejik kaynakların ihracat kontrolleri konusunda diğer ülkelerle diyaloğu derinleştirmeye hazır olduğunu da ekledi.

Londra turu

Görüşmeler, Londra’nın merkezinde bulunan İngiliz hükümetine ait Lancaster House’da yapılıyor.

Görüşmelere yakın bir kaynak Reuters’a verdiği bilgiye göre, müzakereler pazartesi akşamı sona erdi ve salı günü yerel saatle 10:00’da yeniden başlayacak.

Okumaya Devam Et

Diplomasi

WaPo: Ukrayna, Rusya’nın Pasifik Filosu’na saldırmaya hazırlanıyor

Yayınlanma

Washington Post gazetesi, Ukrayna’nın Rusya’nın Pasifik Filosu’na kargo konteynerlerine gizlenmiş deniz drone’larıyla saldırmayı planladığını yazdı. Haberde, Ukrayna’nın son dönemde Rusya topraklarının derinliklerinde düzenlediği operasyonların ABD’de rahatsızlık yarattığı ve Başkan Trump’ın Kiev’e askeri yardımı kesmeyi tartıştığı belirtildi.

Washington Post (WaPo) gazetesinin konuyla ilgili bilgi sahibi kaynaklara dayandırdığı haberine göre, Ukrayna Güvenlik Servisi (SBU), Rusya’nın Pasifik Filosu’na karşı bir operasyon geliştiriyor.

Habere göre SBU, Rus savaş gemilerini vurmak için Uzak Doğu’ya kargo konteynerlerine gizlenmiş deniz drone’ları göndermeyi planlıyor. Drone’ların hedefinde Moskova’nın bölgedeki “müttefiklerine” ait gemilerin de olabileceği ifade edildi.

WaPo‘nun kaynakları bu müttefiklerin kim olabileceğini belirtmese de, muhtemelen Rus ordusuna silah ve mühimmat tedarik eden Kuzey Kore gemilerinin kastedildiği düşünülüyor.

Daha önce Ukrayna Savunma Bakanlığı Ana İstihbarat Müdürlüğü (GUR) personeli, Vladivostok yakınlarındaki Desantnaya Koyu’nda bir sabotaj eylemi gerçekleştirmişti.

30 Mayıs sabahı, 155. Deniz Piyade Tugayı’nın konuşlandığı koy civarında birkaç patlama meydana geldi.

Gazetnin kaynaklarına göre saldırıda mayın yüklü kamyonlar ve drone’lar kullanıldı. Bu operasyon, Ukrayna sınırlarından en uzakta gerçekleştirilen saldırı olarak kayıtlara geçti.

Ukrayna güçleri daha önce de Avrupalı uzmanların tasarladığı deniz drone’ları sayesinde Rusya’nın Karadeniz Filosu’nu Kırım’daki üssünden ayrılmak zorunda bırakmıştı.

WaPo‘ya göre Ukrayna istihbarat servisleri, bu tür eylemlere karşı çıkan ABD ile aralarındaki sürekli gerilime rağmen, Rusya topraklarında “karmaşık operasyonlar” geliştirmeye devam ediyor.

1 Haziran’da Ukrayna Güvenlik Servisi, savaşın başlamasından bu yana Rusya topraklarındaki en büyük saldırısını düzenledi.

“Örümcek Ağı” adı verilen operasyon kapsamında, Murmansk, İrkutsk, Ryazan ve İvanovo oblastlarındaki askeri havaalanlarına drone yüklü tırlar yaklaştırıldı. Bu tırlardan kalkan drone’lar, Rus stratejik havacılığını hedef aldı.

NYT‘nin Beyaz Saray’daki kaynaklarına dayandırdığı bilgilere göre, saldırı sonucunda Rusya en az altı adet Tu-95 ve en az dört adet Tu-22M tipi uzun menzilli bombardıman uçağını kaybetti.

Ayrıca, her biri 300 milyon dolar değerinde olan birkaç adet A-50 erken uyarı ve kontrol uçağının da vurulduğu belirtildi. Ukrayna tarafı ise toplamda 41 Rus hava aracının imha edildiğini veya hasar gördüğünü açıkladı.

Beyaz Saray’da Ukrayna’ya yardım tartışması

Öte yandan The Atlantic‘in Beyaz Saray kaynaklarına dayandırdığı haberine göre, ABD Başkanı Donald Trump, Ukrayna’nın cüretkarlığından etkilense de çatışmayı tırmandırabileceği endişesiyle saldırıdan memnun kalmadı.

Kaynaklara göre Trump, yakın çevresine Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy’nin “gösterişli operasyonlar” yerine İstanbul’da Rusya ile müzakerelere odaklanması gerektiğini söyledi.

Bu gelişmeler üzerine Beyaz Saray’da ABD’nin Ukrayna’ya desteğini sonlandırıp sonlandırmaması gerektiği yönünde bir tartışma başladığı iddia edildi.

Amerikalı yetkililerin Trump’a sunduğu seçeneklerden birinin Kiev’e yapılan askeri yardımın azaltılması olduğu belirtildi.

Ancak kaynaklar, başkanın henüz bir karar vermediğini kaydetti. Trump’ın kendisi ise barışçıl bir çözümü reddetmeleri durumunda sadece Rusya’yı değil, “başka birilerini daha” “sert” yaptırımların beklediğini ima etti.

Okumaya Devam Et

Diplomasi

Trump’tan Merz’e: Kuzey Akım 2’yi ben durdurdum

Yayınlanma

Beyaz Saray’da Alman Şansölyesi Friedrich Merz’i ağırlayan ABD Başkanı Donald Trump, Kuzey Akım 2 boru hattını kendisinin engellediğini öne sürdü.

Projeyi durdurması nedeniyle artık “ölü” olduğunu savunan Trump, Almanya ile Rusya’yı enerji transferi ile birbirine bağlayan bu projeyi engellemesine rağmen kendisini hâlâ “Putin’in dostu” dediklerini söyledi.

Trump devam ederek, önceki yönetimin boru hattını inşa eden şirkete yaptırımları kaldırma kararını kastederek, boru hattını Joe Biden’ın “inşa edilmesine izin verdiğini” ileri sürdü.

Trump, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile iki saat süren bir görüşme yaptığını ve bu görüşmede muhatabına “parkta kavga eden iki çocuk” benzetmesi yaptığını söyledi.

Başkan, “Bazen onların bir süre kavga etmelerine izin vermek daha iyidir,” dedi.

Trump, iki ülke arasında “çok fazla husumet” ve Putin ile Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy arasında büyük bir nefret olduğu için savaşı durdurmanın zor olduğunu söyledi.

Trump’a Rusya’ya yeni yaptırımlar uygulayıp uygulamayacağı sorulduğunda, “Anlaşma yapmayacağımız anı, bu durumun durmayacağı anı gördüğümde,” yanıtını verdi.

Başkan, bu konuda bir son tarih olup olmadığı sorusunu ise, “Kafamda var. Durmayacağı anı gördüğümde çok sert davranacağız. Bu her iki ülke için de geçerli olabilir. Tango iki kişiyle yapılır,” diye cevapladı.

O dönemde başkan olsaydı savaşın asla çıkmayacağını söyleyen Trump, Merz’e “Hiç şans yok, sıfır,” dedi.

Trump, “savaşta ölenlerin sayısı”nın haberlerde bildirilenden “çok daha fazla” olduğunu söylerken Merz, “Hepimiz bu korkunç savaşı sona erdirmek için önlemler arıyoruz,” dedi.

“Amerika, bu savaşı sona erdirmek için bir kez daha çok güçlü bir konumda,” diye ekleyen Merz, Ukrayna’yı birlikte desteklemeleri ve Rusya’ya baskı yapmaları gerektiğini söyledi.

Trump, eski Almanya Şansölyesi Angela Merkel’i ülkesini mültecilere açtığı için eleştirerek, halefine “Bunun olmaması gerektiğini söyledim,” dedi.

Trump, önceki gün açıkladığı 19 ülkeye yönelik kapsamlı seyahat kısıtlamaları hakkında da soru aldı. Trump, Merz’e, Almanya’da mültecilerin karıştığı bir dizi saldırıya atıfta bulunarak, “Kötü insanları ülkemizden uzak tutmak istiyoruz… Tabii ki, sizin de ülkenize kabul edilen bazı kişilerle ilgili küçük bir sorununuz var,” dedi ve Merz, “Evet, var” diye yanıtladı.

Trump devamında, “Bu sizin suçunuz değil… Böyle olmamalıydı. Ona [Merkel’e] böyle olmaması gerektiğini söyledim, ama oldu. Ama bu konuda sizin de kendi zorluklarınız var, bizim de var,” dedi.

Trump, Washington’un yıllardır talep ettiği savunma harcamalarını GSYİH’nin %5’ine çıkarmayı kabul eden Almanya’yı övdü. Bir Alman gazetecinin Berlin’in “savunma konusunda yeterince çaba gösterip göstermediğini” sorması üzerine Trump, “Şu anda savunmaya daha fazla para harcadığınızı biliyorum. Oldukça fazla para. Bu olumlu bir gelişme,” dedi. 

Öte yandan salonda gergin kahkahalar atılmasına neden olacak şekilde Trump, “MacArthur’un bunu olumlu bulup bulmayacağından emin değilim,” diye espri yaptı. Bu sözleriyle, İkinci Dünya Savaşı sonrası silahsızlanma konusuna odaklanan müttefik güçlerin başkomutanı General MacArthur’a atıfta bulundu.

Merz’in Normandiya Çıkarmasının yıl dönümüne (6 Haziran, “D-Day”) atıf yapmasına ve ABD’nin buradaki rolüne atıf yapmasının ardından Trump, bu günün şansölye için “hoş bir gün olmadığını” ileri sürdü.

Merz ise cevaben, “Uzun vadede, Sayın Başkan, bu, ülkemin Nazi diktatörlüğünden kurtuluşuydu,” diye düzeltti.

Merz, Trump’a 1885 yılında Almanya’dan göç eden dedesi Friedrich Trump’ın altın çerçeveli doğum belgesini ve ABD’deki Alman göçmenlerin Almanya’daki ailelerine yazdıkları mektupların derlendiği “Özgürlük Ülkesi’nden Haberler – Alman Göçmenler Evlerine Yazıyor” adlı kitabı hediye etti.

Merz, “Bu, ona ailesini hatırlatması için küçük bir hediye,” dedi. Ayrıca Trump’ı, büyükbabasının doğduğu köyü ziyaret etmek üzere Almanya’ya davet etti.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English