Amerika
Trump’a suikastte yeni bulgular: Saldırgan polise silah çekmiş

Eski ABD Başkanı ve kasım ayında yapılacak başkanlık seçimlerinde Cumhuriyetçilerin adayı Donald Trump’a yönelik suikastte yeni bilgiler ortaya çıkıyor.
Saldırıdan bir gün sonra silahlı saldırganın motivasyonu gizemini korurken, soruşturmacılar tetikçinin “tek başına hareket ettiğine inandıklarını” söylediler.
Biden, bir görgü tanığının ölümüne, iki kişinin de ağır yaralanmasına neden olan ve silahlı bir kişinin Pennsylvania’daki bir kampanya mitinginin yakınındaki bir çatıdan nasıl ateş açabildiğine dair sorulara yol açan saldırıyla ilgili “bağımsız bir güvenlik incelemesi” yapılmasını emretti.
Tetikçi ile polis memuru saldırıdan önce karşı karşıya geldi
FBI da saldırıyı “potansiyel bir iç terör eylemi” olarak soruşturuyor.
Associated Press’e (AP) konuşan iki emniyet yetkilisi, silahlı saldırganın babasının AR tarzı tüfeğine sahip olduğunu ve mitinge katılan bazılarının, yakındaki bir çatının tepesine tünediği sırada onu yerel kolluk kuvvetlerine gösterdiğini söyledi.
AP’deki habere göre bunun ardından yerel bir kolluk, çatıya tırmanarak Thomas Matthew Crooks’u buldu ve Crooks bunun üzerine tüfeğini memura doğrulttu.
Yetkililer, memurun merdivenden geri çekildiğini ve silahlı adamın hızla Trump’a doğru ateş ettiğini söylediler. Yetkililer, ABD Gizli Servisi’nin silahlı adamlarının tetikçiyi o anda vurduğunu ileri sürdüler.
FBI, saldırganın bu kadar yakından ateş etmesini “şaşırtıcı” buldu
Silahlı saldırganın ilk etapta Trump’a nasıl bu kadar yaklaşabildiğine dair çok sayıda soru işareti de var.
FBI’ın Pittsburgh saha ofisinden sorumlu ajan Kevin Rojek, saldırganın Gizli Servis tarafından öldürülmeden önce sahneye ateş açabilmesinin “şaşırtıcı” olduğunu söyledi.
Yetkililer, Crooks’un hem aracında hem de evinde bomba yapımında kullanılan malzemeler bulunduğunu söyledi. FBI cihazları “ilkel” olarak tanımladı.
Crooks’un siyasi motivasyonu neydi?
Amerikan yetkililer, tetikçi Crooks’un saldırı sebebini hâlâ bilmediklerini söylüyorlar.
AP’ye göre Crooks FBI’ın radarında değildi ve tek başına hareket ettiğine inanılıyor.
Müfettişler Crooks’un sosyal medya hesaplarını incelediler ancak doğrudan tehdit içeren bir yazı ya da paylaşım veya ideolojik bir nedene işaret eden bir iletişim bulamadılar.
Crooks’un siyasi eğilimleri de net değil. Veriler onun Pennsylvania’da Cumhuriyetçi bir seçmen olarak kayıtlı olduğunu gösteriyor, fakat federal kampanya finans raporları ayrıca Biden’ın yemin ettiği gün olan 20 Ocak 2021’de liberal bir siyasi eylem komitesine 15 dolar verdiğini gösteriyor.
Cumhuriyetçiler ile İç Güvenlik Bakanı arasında atışma
Öte yandan Temsilciler Meclisi İstihbarat Komitesi Başkanı Cumhuriyetçi Mike Turner pazar günü CNN’in “State of the Union” programına verdiği demeçte, saldırganın mitingdeki güvenlik önlemlerini nasıl aşabildiğine dair soru işaretlerinin arttığını söyledi.
Cumhuriyetçi Temsilci Mike Waltz ise cumartesi günü X’te yaptığı açıklamada İç Güvenlik Bakanı Alejandro Mayorkas’ın Trump’ın Gizli Servis korumasının artırılması yönündeki talepleri reddettiğini iddia etti.
Gizli Servis sözcüsü Anthony Guglielmi pazar günü X’te yayınlanan bir mesajda “gerçek dışı iddiayı” yalanladı ve “Bu kesinlikle yanlıştır. Aslında, artan kampanya seyahat temposunun bir parçası olarak koruyucu kaynaklar, teknoloji ve yetenekler ekledik,” dedi.
Suikast Kongre’de soruşturulacak
Cumhuriyetçi Temsilciler Meclisi Başkanı Mike Johnson cumartesi günü yaptığı açıklamada Meclis’in silahlı saldırıyla ilgili “tam bir soruşturma yürüteceği” sözünü verdi. Temsilciler Meclisi Gözetim Komitesi Başkanı James Comer cumartesi günü yaptığı açıklamada komitenin Gizli Servis Direktörü Kimberly Cheatle’ı bir oturum için çağırdığını ve Gizli Servis’ten brifing talep ettiğini söyledi.
Cumhuriyetçi Temsilci Tim Burchett ise, suikast ile ilgili Kongre oturumları düzenlenmesi çağrısında bulundu.
Burchett, Cumhuriyetçilerin bu hafta Milwaukee’de yapılacak Cumhuriyetçi Ulusal Konvansiyon’a (RNC) katılmaktan vazgeçmeleri ve bunun yerine silahlı saldırıyı araştırmak üzere Washington’a dönmeleri gerektiğini söyledi.
Burchett Fox News’e verdiği mülakatta, “Washington’a gitmemiz gerekiyor. Kurultayın canı cehenneme,” dedi.
Amerika
Pegasus casus yazılımının üreticisi WhatsApp’a 170 milyon dolar ödeyecek

İsrailli casus yazılım şirketi ve Pegasus yazılımının üreticisi NSO Group, ABD federal mahkemesi tarafından WhatsApp ve ana şirketi Meta’ya yaklaşık 170 milyon dolar tazminat ödemeye mahkum edildi.
NSO Group, son yıllarda çoğunlukla yer altında faaliyet gösteren casus yazılım pazarının simgesi haline geldi ve hükümetler tarafından muhalifleri, gazetecileri ve politikacıları gözetlemek için giderek daha fazla kullanılıyor.
2019’da başlayan sürecin son adımı olan bu karar, gizlilik savunucuları ve NSO Group’un tartışmalı Pegasus yazılımına karşı çıkanlar için büyük bir zafer olarak görülüyor.
Meta sözcüsüne göre karar, jüri üyelerinin bir günlük görüşmesinin ardından NSO Group’un WhatsApp’a 440.000 dolardan fazla tazminatın yanı sıra yaklaşık 167 milyon dolarlık cezai tazminat ödemesini öngörüyor.
Bu karar, NSO Group ile bağlantılı bir girişimin, 2019 yılında video görüşme sistemlerini istismar ederek çoğu sivil toplum kuruluşlarında çalışan yaklaşık 1.400 WhatsApp kullanıcısına kötü amaçlı yazılım göndermesinden kaynaklanıyor.
WhatsApp, komplo ortaya çıktıktan sonra mahkemeye şikayette bulunmuştu.
NSO Group, daha önce WhatsApp kullanıcı hesaplarını hacklemekten sorumlu bulunmuş ve casus yazılımların hedefi olan kuruluşların, kötü amaçlı yazılımları geliştiren şirketlerin peşine düşmesi için bir emsal oluşturmuştu.
Kararın hemen ardından Meta’nın sitesinde yayınlanan bir gönderide zafer kutlandı ve WhatsApp’ın “NSO’nun WhatsApp’ı bir daha hedef almamasını” sağlamak için mahkeme kararı almaya çalışacağı belirtildi.
Meta’nın casus yazılımların kötüye kullanımını ortaya çıkarmak için çalışan dijital haklar örgütlerine belirli bir miktar bağış yapacağı da eklendi. Ayrıca WhatsApp, araştırmacıların casus yazılımların küresel olarak nasıl kullanıldığını tam olarak anlamalarına yardımcı olmak için NSO Group yöneticileri ve diğer kişilerin ifade videolarının transkriptlerini yayınlamayı planlıyor.
Yazıda, “WhatsApp davasında bugün verilen karar, herkesin güvenliğini ve gizliliğini tehdit eden yasadışı casus yazılımların geliştirilmesi ve kullanımına karşı ilk zafer olarak, gizlilik ve güvenlik için önemli bir adım,” denildi.
Apple da NSO Group’a, müşterilerine karşı kullanılan casus yazılımlar nedeniyle tazminat talebiyle dava açmıştı fakat davanın Apple kullanıcılarının hassas verilerini ifşa edebileceği sonucuna vararak geçen yıl davayı geri çekti.
NSO Group, Pegasus casus yazılımının önemli suçluları yakalamak gibi iyi amaçlar için kullanıldığını savunarak eleştirilere defalarca karşı çıktı.
NSO Group’un küresel iletişimden sorumlu başkan yardımcısı Gil Lainer salı günü yaptığı açıklamada, kararın “uzun bir yargı sürecinde bir başka engel” olduğunu savundu ve “Teknolojimizin ciddi suçları ve terörizmi önlemede kritik bir rol oynadığına ve yetkili devlet kurumları tarafından sorumlu bir şekilde kullanıldığına inanıyoruz,” dedi.
Lainer, “Kararın ayrıntılarını dikkatle inceleyeceğiz ve daha fazla dava ve temyiz dahil olmak üzere uygun yasal yollara başvuracağız,” dedi ve şirketin yasal çerçeve içinde çalışırken “kamu güvenliğini koruyan teknolojiler geliştirme misyonuna tam olarak bağlı olduğunu” ekledi.
Avrupa Parlamentosu da Pegasus’un AB ülkelerinde kullanımını araştırmak için bir komite kurmuştu.
Geçen yıl, Biden yönetimi, diğer ülkelerin casus yazılımları sorumlu bir şekilde kullanma taahhüdünü desteklemiş ve Trump yönetimi de kısa süre önce bu tür yazılımların kullanımına ilişkin bir davranış kuralları belirlemek için uluslararası çabalara destek açıklamıştı.
Amerika
Bloomberg: Yeni tarifelerin tek bir gemiye maliyeti 417 milyon dolar

Bloomberg’e göre, ABD’de Başkan Donald Trump’ın Çin’den gelen mallara uyguladığı %145’lik tarifelerin tek bir kargo gemisine bindirdiği yük 417 milyon dolar.
Amerikan yayınının buna örnek olarak incelediği gemi, ABD’ye giden binlerce konteyner dolusu mal taşıyan devasa OOCL Violet.
Gemi, Trump’ın 2 Nisan’daki gümrük vergisi açıklaması öncesinde ABD’ye giden malları yüklemeye başlamıştı. IHS Markit’in ayrıntılı konşimento verilerine göre, gemi Kaliforniya’ya ulaştığında toplam değeri en az 564 milyon dolar olan yük taşıyordu.
Bloomberg’in tahminlerine göre, malların yaklaşık %40’ı yeni %145 gümrük vergisine tabi olacak. Veriler, ithalatçı şirketlerin gemideki tüm mallar için en az 417 milyon dolarlık yeni gümrük vergisi ile karşı karşıya kalacağını gösteriyor. Üstelik bu, mevcut ithalat ücretlerine ilave.
gemide çim biçme makineleri ve yedek parçaları bulunan Worldlawn Power Equipment şirketinin temsilcisi Tino Muratore, “Bu durum kesinlikle işleri etkiliyor. Bunun kalıcı mı yoksa geçici mi olduğunu bilmiyoruz… bu yüzden hepimiz bir nevi belirsizlik içindeyiz ve diğer seçenekleri araştırıyoruz,” dedi.
Violet gemisindeki yük, tüketim malları ve endüstriyel malzemelerin bir mikrokozmosunu temsil ediyor: balık, spor ayakkabı, forklift, lateks tıbbi eldiven, araba ön camı, makarna, tekerlekli sandalye ve sütyen.
Gümrük vergilerinin hesaplanması, ithal edilen ürünün türü, menşei ve Trump’ın açıklamasından sonraki hafta içinde sevk edilen mallar için geminin ABD’ye varmadan önce her limandan ayrılma zamanı gibi karmaşık bir dizi faktörü içeriyor.
Violet, ilk olarak Sarı Deniz’in kuzeyinde bulunan önemli bir liman kenti olan Dalian’da yükleme işlemlerine başladı. O dönemde, Çin mallarının çoğu, aslen Trump’ın fentanil krizinde Çin’in rolüne ilişkin endişelerinden kaynaklanan %20’lik ek ABD gümrük vergisine tabi tutuluyordu.
Sadece birkaç gün sonra, gemi Çin’in Ningbo limanından ayrılırken, otomobiller ve bazı alüminyum ve çelik ürünler için en yüksek yeni vergi oranı %45’e yükselmişti.
Violet’in müşterileri için en büyük darbe, geminin Şanghay’dan ayrılmasından sadece birkaç saat önce yürürlüğe giren son gümrük vergisi artışı oldu. Bu artışla Çin mallarına uygulanan yeni gümrük vergileri %145’e çıktı. Bu son dakika artışı tek başına, gemide yükü bulunan ABD şirketlerinin ithalat maliyetlerine 220 milyon dolar ek yük getirdi.
Violet’te kargo bulunan birçok şirket, Worldlawn Power Equipment dahil, ani gümrük vergisi artışlarına tepki vermek için sınırlı bir süreye sahipti. Muratore, “Denizde halihazırda sevkiyatı devam eden bazı ürünlerimiz vardı. Evet, herkes gibi biz de bu durumu nasıl atlatacağımızı bulmaya çalışıyoruz,” dedi.
Bloomberg, uluslararası lojistik uzmanlarına danışarak, son yönetmelikler ve ABD Gümrük ve Sınır Koruma kuralları ile birlikte Violet gemisindeki kargolar için Beyaz Saray’ın yeni gümrük vergilerinin maliyetini tahmin etmeye çalıştı.
İthalatçıların gümrük yetkililerine sağladıkları bilgilere bağlı olarak, ödenen gümrük vergilerinin kesin tutarı bu tahminlerden farklılık gösterebilir. Long Beach Limanında mallarını depolayan ithalatçılar, kargo serbest bırakılmadan önce oranlar değişirse farklı bir gümrük vergisi tutarı ile karşı karşıya kalabilir.
Hesaplamalara göre yeni gümrük vergileriyle Çin mallarının toplam değeri en az 409 milyon dolara ulaştı.
Örgü Giysiler
Violet gemisinde bulunan 5,7 milyon poundluk Çin menşeli örgü giysiler, tüm kategoriler arasında en yüksek tahmini yeni gümrük vergisine tabi oldu. Bu malların yaklaşık dörtte üçü en yüksek orana tabi. Bu kategori, Ross Stores’a gönderilen kadın yelekleri gibi büyük markaların ürünlerinden Kansas City’ye gönderilen 230.000 dolar değerindeki iş eldivenlerine kadar her şeyi içeriyor.
Endüstriyel Makine ve Aletler
Binlerce dolarlık ek gümrük vergisi, malların ne zaman yüklendiğine bağlı. Nebraska merkezli Big Joe Forklift, 95.000 dolar değerindeki toplayıcıları ve diğer depo ekipmanları, en yüksek oran yürürlüğe girdikten iki gün sonra gemiye yüklendiği için 109.000 dolar ek ödeme yaptı. Big Joe Forklift sözcüsü bu rakamları doğruladı, fakat başka yorumda bulunmadı.
Elektrikli Ekipman ve Parçaları
Trump’ın Çin’e karşı “misilleme” gümrük vergilerini artırmasından birkaç gün sonra, CBP bülteninde bazı elektronik ürünler için bir istisna duyuruldu. Violet gemisinde bulunan yaklaşık 4,7 milyon dolar değerindeki Çin malı TV monitörleri, dizüstü bilgisayarlar ve diğer aksesuarlar muhtemelen istisna kapsamına alınacak ve bu kategorideki ortalama gümrük vergisi oranı %67’ye düşecek.
Otomobiller, Kamyonlar, Bisikletler ve Parçaları
Otomobiller ve otomobil parçaları da “misilleme” tarifelerinden muaf tutuldu. Bunun yerine, %45’lik bir tarife var (çelik veya alüminyum tarifeleriyle çakışan tarifeler hariç), otomobil parçaları ise Çin malları için en düşük oranlardan biri olan %20’lik bir tarifeye tabi. Fakat, otomobil parçaları için uygulanan oran mayıs ayında tekrar artacak.
Plastik Ürünler
Etkilenen diğer ürünler arasında endüstriyel parçaların yanı sıra katlanabilir kurutma rafları, plastik saksılar, dekoratif çam kozalakları ve kabaklar gibi sıradan ev eşyaları da bulunuyor.
Long Beach Limanı, yayınladığı tahminlere göre, nisan ortasından mayıs ortasına kadar gemi seferleri ve ithalat hacminde yaklaşık %40’lık bir düşüş öngörüyor. Bu, tedarik zincirindeki değişikliklerin küresel ekonomiye etkisinin görülmesi için geçen tipik gecikmeyi yansıtıyor.
Amerika
ABD’nin dış yardımlarında ‘önce Amerika’ dönemi

Donald Trump’ın başkanlığında ABD’nin dış yardım politikası, hibelerden ziyade yatırımlara ve “Önce Amerika” ilkelerine odaklanarak önemli ölçüde değişiyor. 2026 mali yılı bütçe teklifi, ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı’nın (USAID) yeniden yapılandırılmasını ve ABD Uluslararası Kalkınma Finansmanı Kurumu’nun (DFC) rolünün artırılmasını öngörüyor.
Donald Trump’ın yeniden başkan seçilmesiyle ABD’nin dış yardım politikasında köklü bir değişim yaşandı ve yardım anlayışının hibelerden ziyade “Önce Amerika” ilkesiyle şekillenen yatırımlara kayması bekleniyor.
Beyaz Saray İdari ve Bütçe Ofisi (OMB) tarafından 2 Mayıs’ta yayımlanan 2026 mali yılı bütçe teklifi, bu olası dönüşümün ipuçlarını veriyor ve ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı’nın (USAID) rolünün azaltılıp, ABD Uluslararası Kalkınma Finansmanı Kurumu’nun (DFC) öne çıkarılacağını gösteriyor.
Trump, 20 Ocak’taki ilk göreve başlama töreninin ardından imzaladığı onlarca kararname arasında, ABD’nin diğer ülkelere ve uluslararası sivil toplum kuruluşlarına yaptığı yardımların yeniden değerlendirilmesine ilişkin bir kararnameye de yer vermişti.
Yönetimi, uzun yıllardır insani yardımdan siyasi projelere kadar çeşitli alanlarda hibe programları aracılığıyla ABD’nin yurtdışındaki etkisini artırmakla görevli olan USAID’i yeniden yapılandırmaya başlamıştı.
Ancak Trump ve ekibi, bu konudaki yaklaşımı ciddi ölçüde gözden geçirerek çoğu programı askıya almış, USAID personelinde keskin bir azalmaya gitme ve kurumu bağımsız bir yapı olmaktan çıkarma yolunu tutmuştu.
Bu durum, birçok uzman ve gözlemcinin Trump döneminde uluslararası yardım politikasının nasıl şekilleneceği ve bu konunun gündemde olup olmayacağı sorularını sormasına neden olmuştu.
Beyaz Saray’a bağlı OMB tarafından 2 Mayıs’ta yayımlanan 2026 mali yılı başkanlık bütçe teklifi, bu sorulara yanıt bulmaya yardımcı olabilecek ayrıntıları ortaya koyuyor.
Örneğin, medyada USAID’in “kapatılacağı” ve “tasfiye edileceği” yönündeki iddialara rağmen, kurumun Dışişleri Bakanlığı bünyesinde faaliyet göstermeye devam edeceği, ancak 13 ana genel programından 12’sinde kesintiye gidileceği anlaşılıyor.
Bu kesintilerin istisnasını, bütçesi 2025 mali yılındaki 1 milyar dolara kıyasla yaklaşık 3,8 milyar dolara yükselen ABD Uluslararası Kalkınma Finansmanı Kurumu (DFC) oluşturuyor.
Beyaz Saray’ın internet sitesine göre, kurumun ve bütçesinin genişletilmesi, “krediler ve garantiler yoluyla” ABD’nin ulusal güvenliğini ve çıkarlarını desteklemek için gerekli.
Ayrıca, OMB belgesi 2,9 milyar dolarlık “Önce Amerika” adlı bir fon oluşturulmasını öneriyor.
Fonun, Hindistan ve Ürdün gibi ABD’nin en önemli ortaklarından “bazılarını” destekleyebileceği, Çin ve diğer “neredeyse eşit” rakiplere “karşı koyabileceği” ve ulusal güvenliği güçlendirmeye yönelik girişimleri finanse edebileceği vurgulanıyor.
DFC, Trump’ın ilk başkanlık döneminde (2017-2021) Aralık 2019’da kurulmuştu.
BUILD Act 2018’e göre, kurumun yardım portföyünün azami değeri 60 milyar doları geçmemeli. O dönemde Trump, USAID ve dış yardımla ilgili diğer bazı kurumları lağvetmeye çalışmış, bunların yerini DFC’nin alması (kuruluşun USAID’in işlevlerinin yalnızca bir kısmını devralmasıyla) hedeflenmişti.
Kongre Araştırma Servisi’nin bir notunda, bunun Çin’in Kuşak ve Yol girişimine bir yanıt olduğu belirtiliyor.
DFC’nin temel çalışma prensibi, altyapı ve diğer projelerin geliştirilmesi için dünya çapında kendi sermayesini dağıtmak ve özel sermayeyi çekmek olarak öne çıkıyor.
DFC, kendi fonlarının yanı sıra USAID’den dilimler talep edebilir ve özel sermayeyi çekebilir. Ayrıca, limanlar, telekomünikasyon ve madenler gibi stratejik varlıklara ve yabancı şirketlere yatırım yapabilir.
DFC, kredi yeniden finansmanı, politik risk değerlendirmesi ve projeler için teknik destek hizmetleri de sunuyor.
Kurumun mevcut portföyü 49 milyar doları aşmakta ve 114 ülkeyi kapsıyor. Bu meblağın 13 milyar doları Sahra Altı Afrika ülkelerine, 11 milyar doları Batı Yarımküre ülkelerine, 9 milyar doları Avrupa ve Orta Asya ülkelerine, 8,5 milyar doları Hint-Pasifik bölgesi ülkelerine ve yaklaşık 4 milyar doları Orta Doğu ülkelerine yatırılmıştı. Kalan 3,5 milyar dolar ise çeşitli bölgelere dağıtılmıştı.
-
Avrupa2 hafta önce
Almanya’da tren fabrikası tank üretimine başlıyor
-
Dünya Basını2 hafta önce
Şin-Bet Direktörü’nün yeminli beyanı ne anlama geliyor?
-
Diplomasi2 hafta önce
Çin’in ABD’den enerji ithalatındaki düşüş Rusya’ya kapı açtı
-
Avrupa2 hafta önce
Trump’ın tarifeleri Avrupa’da serbest ticaret yanlısı ülkeleri güçlendiriyor
-
Görüş2 hafta önce
Pahalgam terör saldırısı, Hindistan ve Pakistan yine kavgalı…
-
Görüş2 hafta önce
Dönüşümün gereklilikleri ve ulusal ortaklığın ihtiyaçları arasında Hamas
-
Ortadoğu2 hafta önce
Suriye İnsan Hakları Takip Komitesi, mezhepçi katliamlara dair nihai raporunu yayımladı
-
Diplomasi2 hafta önce
IMF, tarifeler kaynaklı ‘büyük olumsuz şok’ uyarısında bulundu