Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

Türkiye ile Mısır arasında 17 anlaşma imzalandı

Yayınlanma

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah el-Sisi, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi Toplantısı’na başkanlık etti. Toplantı sonrası, iki ülke arasında 17 anlaşma imzalandı.

Resmi ziyaret için Ankara’ya gelen Mısır Cumhurbaşkanı Sisi’yi havaalanında Cumhurbaşkanı Erdoğan karşıladı. Bu, 12 yıl aradan sonra Mısır’dan Türkiye’ye cumhurbaşkanı düzeyinde yapılan ilk ziyaret.

Esenboğa Havalimanı Şeref Salonu’nda bir süre görüşen Erdoğan ve Sisi, daha sonra aynı makam aracıyla Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ne geçti.

Külliye’deki ikili görüşmenin ardından Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi Toplantısı düzenlendi. Bu, Erdoğan’ın 14 Şubat’ta Kahire’ye gerçekleştirdiği ziyarette imzalanan Ortak Bildiri kapsamında yeniden yapılandırılan Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi’nin ilk toplantısıydı. Toplantıda, iki ülke arasında 17 anlaşma imzalandı.

İkili ilişkilerde dönüm noktası

Erdoğan ve Sisi, iki ülke arasındaki anlaşmaların imza töreninin ardından ortak basın toplantısı düzenledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, burada yaptığı konuşmada, Sisi’yi Türkiye’de ağırlamaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi.

Cumhurbaşkanı Sisi’nin, şubat ayındaki Kahire ziyaretlerinde büyük bir teveccüh gösterip, kendilerini çok sıcak ağırladığını belirten Erdoğan, Kahire ziyaretinin iki ülke ilişkilerinde yeni bir dönüm noktası olduğunu söyledi.

O günden bugüne diyaloğu ve işbirliğini en üst seviyede tuttuklarını dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:

“Bölgemize dair meselelerde daima yakın istişare halinde olduk. Her alanda gelişmekte olan işbirliğimizi değerli kardeşimin iade-i ziyaretiyle daha da ileriye taşıyoruz. Mısır ile asırları aşan ortak geçmişe ve yakın dostluk bağlarına sahibiz. Önümüzdeki sene diplomatik ilişkilerimizin tesisinin 100’üncü yıl dönümünü kutlayacağız. İnsanlık tarihine yön veren medeniyetlere beşiklik yapmış iki kadim ülkeyiz. Ülkelerimiz arasındaki köklü ve çok boyutlu ilişkileri müşterek çabalarımızla sürekli güçlendiriyoruz. Çalışmalarımızın semerelerini görmekten ayrıca memnuniyet duyuyorum. Sayın Sisi ile Kahire’deki görüşmemizde Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyimizi yeniden yapılandırma kararı almıştık. Bu mekanizmanın ilk toplantısını da bugün gerçekleştirdik. Ortak bildirimizle işbirliğimizi sanayi, ticaret, savunma, sağlık, çevre, enerji dahil her alanda ilerletme irademizi teyit ettik.”

Erdoğan, ticaret ve ekonominin iki ülke arasındaki işbirliğinin en güçlü boyutunu oluşturduğuna işaret ederek, “Son 10 yılda Mısır’ın ilk 5 ticaret ortağı arasında yer almaya devam ettik. Ticaret hacmimizi önümüzdeki 5 yıl içinde 15 milyar dolara çıkarma hedefimize doğru kararlı bir şekilde ilerliyoruz” diye konuştu.

‘Filistin’deki son durum görüşmelerin odağında’

Türk iş insanlarının 3 milyar dolara yaklaşan yatırımlarıyla Mısır ekonomisine önemli katkı sağladığını belirten Erdoğan, Türk girişimcileri yatırımlarını daha da artırma noktasında teşvik ettiklerini, Mısırlı yatırımcıları da Türkiye’ye beklediklerini ifade etti.

Doğal gaz ve nükleer enerji başta olmak üzere Mısır ile enerji alanındaki işbirliğini geliştirmek arzusunda olduklarını vurgulayan Erdoğan, şunları söyledi:

“Kardeş Mısır halkı Türk kültürü ve Türkçeye yoğun ilgi gösteriyor. Kültürel ve beşeri köprülerimizi daha da kuvvetlendirmek üzere gayretlerimizi sürdürüyoruz. İlişkilerimizdeki olumlu ivmenin turizm alanına da yansıyacağına inanıyorum. Türkiye ve Mısır’ın bölgesel barış ve istikrara katkıları hayati önemdedir. Toplantılarımızda Gazze başta olmak üzere bölgesel meselelerin çözümüne yönelik düzenli istişareler tesis etme hususunda mutabık kaldık.”

Erdoğan, Filistin’deki son durumun görüşmelerinin odağında yer aldığını belirterek, “Türkiye ve Mısır, Filistin meselesinde ortak bir duruşa sahiptir. 11 aydır devam eden soykırımın sona ermesi kalıcı ateşkesin bir an evvel tesisi, insani yardımların engelsiz akışı önceliğimiz olmaya devam ediyor” dedi.

Mısır’ın Katar ve Amerika ile müzakerelere ara buluculuk yaptığını hatırlatan Erdoğan, Türkiye’nin de bu sürece Dışişleri Bakanlığı ve Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanlığı vasıtasıyla destek verdiğini söyledi.

Ancak İsrail tarafının uzlaşmaz ve engelleyici tutumunun halen sürdüğüne işaret eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Son olarak İsrail, müzakere yürüttüğü muhatabını şehit ederek nasıl bir zihniyete sahip olduğunu göstermiştir. Netanyahu’nun Mısır’a yönelik ithamlarını reddettiğimizi burada çok net söylemek isterim. Tüm bunlar karşısında İsrail hükümeti üzerindeki baskıların artırılması noktasında da elimizden geleni yaptık, yapıyoruz.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Güney Afrika Cumhuriyeti’nin Uluslararası Adalet Divanında açtığı soykırım davasına Türkiye’nin müdahillik başvurusunu da resmen ilettiklerine vurgu yaparak, “Gazze’de suç işleyen İsrailli yetkililerin uluslararası mahkemelerde hesap vermesi için de çalışmalarımızı yoğun şekilde sürdürüyoruz. Daha önce de söyledim 41 bin masum insanın katillerinin yeri meclis kürsüleri değil, işledikleri suçların hesabını verdikleri mahkeme salonlarıdır” ifadesini kullandı.

Doğu Akdeniz, Suriye, Libya gündemleri

Erdoğan, istişarelerinde Gazze’nin yanı sıra başta Doğu Akdeniz, Suriye, Libya, Sudan ve Afrika boynuzu olmak üzere bölgesel konuları da ele aldıklarını belirterek, “Birçok meselede benzer tutum ve hedeflere sahip olduğumuz Mısır ile istişarelerimizi güçlendirme noktasında kararlıyız. İnşallah bundan sonra daha yakın işbirliği içinde olacağız. Kazan-kazan anlayışıyla çok boyutlu münasebetlerimizi ileriye taşıyacağız” diye konuştu.

Erdoğan, bugünkü görüşmelerin ve imzalanan anlaşmaların hayırlara vesile olmasını dileyerek, Cumhurbaşkanı Sisi’ye ve heyetine ziyaretleri için teşekkür etti, Mısır halkına selamlarını iletti.

15 milyar dolarlık ticaret hacmi hedefi

Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yaptıkları görüşmeye ilişkin, “Orta Doğu içerisinde güvenliğin ve esenliğin sağlanmasının mevcut anlaşmazlıkların ortadan kaldırılmasıyla mümkün olacağını belirttik” dedi.

Erdoğan’ın şubatta Mısır’a yaptığı ziyaretin ilişkilere ivme kazandırdığını dile getiren Sisi, “Orada anlaştığımız üzere Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi’nin ilk toplantısını yapma kararı aldık. Ticaret, turizm ve tarım gibi birçok alanda ortak adımlar atma kararını aldık. Bugünkü anlaşmalarda da bunları gözlemlemiş oldu” ifadelerini kullandı.

Sisi, iki ülke arasındaki ticaretin artırılması, Serbest Ticaret Anlaşması’nın geliştirilmesi ve karşılıklı ticaret hacminin gelecek yıllarda 15 milyar dolara yükseltilmesinin ortak hedefler arasında yer aldığını kaydederek, Türk yatırımcılara sunulan olanakların ve Türklerin Mısır’a yatırım yapmasının önemini vurguladı.

Türkiye-Suriye yakınlaşması 

Gazze’ye insani yardımların ulaşması için ellerinden gelen çabayı harcadıklarını kaydeden Sisi, her türlü engele rağmen bunu gerçekleştirmeye çalıştıklarını dile getirdi.

Sisi, ilgili kurumlar arasında yakın koordinasyonla güvenlik ve istikrar meselelerini de ele aldıklarını aktararak, “Bunlar arasında özellikle de Libya konusunda hem başkanlık hem parlamento seçimlerinin yapılması, orada güvenliğin ve esenliğin sağlanması ve silahlı güçlerin ülkeden ayrılmaları Libya’nın geleceği için önemli bir husustur diye ifade ettik” diye konuştu.

Suriye meselesini ve Suriye halkını olumsuz etkileyen bu krizin de son bulması konusunu ele aldıklarını anlatan Sisi, “Bu bağlamda Türkiye ile Suriye arasındaki yakınlaşmayı memnuniyetle karşıladığımızı ifade etmek isterim” dedi.

Sisi, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin kararları çerçevesinde Suriye’nin birliği, toprak bütünlüğü ve terörle mücadelesi bağlamında sorunun çözüme kavuşmasını arzuladıklarını vurguladı.

Sudan meselesini de ele aldıklarını aktaran Sisi, Mısır’ın bu bağlamda taraflarla görüşerek problemin çözülmesi için çabalarını Cumhurbaşkanı Erdoğan’a anlattığını söyledi.

Sisi, Somali ve Afrika Boynuzu’ndaki krizi de görüştüklerini kaydederek, “Somali’nin de toprak birliği ve karşı karşıya kaldığı meydan okumalara karşı güvenliğinin tesisinin öneminin altını çizdik. Orta Doğu içerisinde güvenliğin ve esenliğin sağlanmasının mevcut anlaşmazlıkların ortadan kaldırılmasıyla mümkün olacağını belirttik. Böylelikle hepimiz bu bölgede bulunan kaynakların ülkelerin refahı için etkin şekilde kullanılabileceğini anlattık” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kendisine ve heyetine karşı gösterdiği misafirperverlikten dolayı teşekkür eden Sisi, “Mısır olarak doğrudan iletişimi her iki ülke halkının çıkarına olacak şekilde devam ettirmenin arzusu içerisinde olduğumuzu ifade etmek isterim” diye konuştu.

DİPLOMASİ

Stoltenberg: Bugün Ukrayna’da olan yarın Asya’da da olabilir

Yayınlanma

Görevden ayrılacak olan NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Foreign Policy dergisine verdiği mülakatta Rusya’ya karşı şahin bakış açısını iki katına çıkardı.

2014’ten beri NATO Genel Sekreterliği görevini yürüten ve ekim ayında yerini eski Hollanda Başbakanı Mark Rutte’ye bırakacak olan Stoltenberg, Kuzey Kore, Çin ve İran’ın Ukrayna’daki çatışmada Rusya’yı desteklemesi nedeniyle NATO’nun Asya-Pasifik bölgesindeki müttefikleriyle daha yakın çalışması gerektiğini belirtti.

Stoltenberg, “Kuzey Kore, Rusya’ya büyük miktarda, özellikle de mühimmat sağlıyor. Bunların çoğu demiryoluyla taşınıyor; demiryolu Kuzey Kore’den kara sınırından geçerek Rusya’ya ulaşıyor ve oradan da cepheye sevk ediliyor. Demiryolu taşımacılığı kapasitesi oldukça yüksek. Kuzey Kore’ye yönelik ağır yaptırımların sürdürülmesi ve NATO’nun Güney Kore, Japonya, Avustralya ve Yeni Zelanda’yı içeren Asya-Pasifik bölgesindeki ortaklarımızla iş birliğini daha da artırması bu yüzden önemli” diye konuştu.

Foreign Policy Genel Yayın Yönetmeni Ravi Agrawal’ın, NATO’nun aşırı genişleme potansiyeli ve yaptırımların tarihsel olarak etkisiz kaldığına dair görüşlerini dile getirmesi üzerine Stoltenberg şu yanıtı verdi: “NATO bölgesel bir ittifak olsa da küresel bir yaklaşıma ihtiyacımız var ve bu, Çin’e yaklaşımımızı da içeriyor. Çünkü Ukrayna’daki savaş bir kez daha güvenliğimizin yalnızca bölgesel olmadığını gösterdi. Güvenliğimiz küreseldir.”

Ardından şunları ekledi: “Asya’da olanlar Avrupa için önemlidir. Avrupa’da olanlar da Asya için önemli. Japonya Başbakanı’nın söylediği gibi, bugün Ukrayna’da olan yarın Asya’da da olabilir.”

Stoltenberg, ayrıca Çin ve Rusya’nın her zamankinden daha yakın olduğu yönündeki görüşü destekledi: “Bunun nedeni NATO’nun onları bir araya getirmesi değil; farklı bir dünya düzenine inandıkları için aynı safta yer almalarıdır.”

Bu nedenle yaptırımların artırılması gerektiğini savunan Stoltenberg, “Bu yakınlaşma aslında, Soğuk Savaş’ın sona ermesinden bu yana Batılı karar alıcılar tarafından alınan somut kararların bir sonucudur” diye ekledi.

Yetkili, “2022’den sonra Batı’nın Rusya’ya karşı yürüttüğü azami baskı kampanyası, Moskova’yı Ukrayna’yı işgal etmekten vazgeçirmekte başarısız oldu; ancak Rusya’yı, Çin’e olan ticari ve diplomatik bağımlılığını büyük ölçüde artıracak şekilde Batı’nın ekonomik ve siyasi alanından koparmayı başardı” ifadelerini kullandı.

Bu arada Stoltenberg, Ukrayna’nın Rusya topraklarına uzun menzilli füzelerle saldırmasını kuvvetle desteklediğini belirterek, Moskova’nın topçu mevzilerini vurmak için bunun gerekli olduğunu savundu.

Putin’in nükleer silah kullanıp kullanmayacağı sorulduğunda, NATO Genel Sekreteri, Putin’in böyle bir adım atmayacağına inandığını ve bu nedenle Batı’nın baskıyı sürdürmeye devam edebileceğini ederek “Rusya’nın ne yaptığını çok yakından izliyor ve takip ediyoruz. Ancak şu ana kadar nükleer duruşlarında bizim tarafımızdan herhangi bir değişiklik yapılmasını gerektirecek bir şey görmedik” değerlendirmesini yaptı.

Rusya, Sovyet döneminden bu yana ilk nükleer denemeye hazır olduğunu açıkladı

Okumaya Devam Et

ASYA

Vietnam lideri To Lam yeni Pekin elçisine Çin ile ilişkilerin ‘en önemli öncelik’ olduğunu söyledi

Yayınlanma

Devlete ait Vietnam Haber Ajansı’na göre, ülkenin en üst düzey lideri To Lam salı günü Çin’in yeni büyükelçisi He Wei’den güven mektubunu alırken yaptığı açıklamada, Vietnam’ın Çin ile ilişkilerini geliştirmesinin Hanoi’nin dış politikası için “stratejik bir seçim ve en önemli öncelik” olduğunu söyledi.

Lam, geleneksel dostluğun ve Vietnam’ın Çin ile kapsamlı stratejik işbirliği ortaklığının önemini vurguladı.

Lam, geçen ay Çin’e yaptığı gezi ve Devlet Başkanı Xi Jinping’ in Aralık ayında Hanoi’ye yaptığı devlet ziyareti de dahil olmak üzere her iki ülkenin üst düzey liderlerinin son ziyaretlerinin “ikili ilişkiler için yeni bir konumlandırma oluşturduğunu … iki ülke için pratik faydalar sağlamaya ve bölgede ve dünyada barış, istikrar ve kalkınmayı sürdürmeye katkıda bulunduğunu” sözlerine ekledi.

Vietnam Haber Ajansının bildirdiğine göre, geçen hafta Hanoi’ye varan Çin Dışişleri Bakanı, “siyasi güveni pekiştirmek, savunma ve güvenlik alanında önemli işbirliğini genişletmek, sosyo-ekonomik ve kültürel işbirliğini yükseltmek, insanlar arası dostane alışverişi teşvik etmek … ve denizdeki anlaşmazlıkları ortaklaşa kontrol etmek ve daha iyi çözmek için düzenli üst düzey değişimleri hızlandırmaya katkıda bulunma sözü verdi”.

Çin Dışişleri Bakanlığı açıklamasında Güney Çin Denizi’ndeki ihtilaflardan bahsetmedi ancak “dostluk gemisinin” “istikrarlı ve uzaklara yelken açmasını” umduğunu söyledi.

He Wei, yaklaşık altı yıl görev yaptıktan sonra geçen ayın sonunda Hanoi’den ayrılan Xiong Bo’nun yerine atandı.

İki komşu Güney Çin Denizi’nde devam eden gerginliklere rağmen ekonomik ve siyasi bağları güçlendirmeyi umuyor. Pekin’in tartışmalı sulardaki iddialarına, Çin’de Nansha olarak bilinen Spratly Adaları’ndaki tartışmalı birkaç resifte son aylarda arazi ıslahını önemli ölçüde hızlandıran Vietnam tarafından meydan okundu.

Bu ayın başlarında Vietnam sahil güvenliği, Güney Çin Denizi’ndeki güneydoğu kıyısı açıklarındaki sularda “yeni durumda” güvenlik tehditlerine yanıt vermeye odaklanan nadir bir canlı ateş tatbikatı düzenledi.

Hanoi, pragmatik “bambu diplomasisi” kapsamında geçtiğimiz yıl ABD ve Japonya ile olan ilişkilerini, ülkenin diplomatik ilişki için en yüksek tanımı olan kapsamlı stratejik ortaklığa yükseltti.

Lam’ın önümüzdeki hafta ABD’ye gitmesi ve salı günü başlayacak olan yıllık Birleşmiş Milletler Genel Kurul oturumuna katılması bekleniyor.

Hem Çin hem de Vietnam liderleri ve üst düzey yetkilileri, ikili ilişkileri diplomatik bir öncelik haline getirme ve denizdeki farklılıklarını yönetme konusunda söz verdiler.

Geçen hafta Hanoi’ye vardıktan sonra He, farklılıklarını yönetmek için her iki tarafa da “sabır” çağrısında bulundu.

Vietnam’da mayıs ayında cumhurbaşkanı seçilen Lam, aynı zamanda Vietnam Komünist Partisi Genel Sekreteri seçildikten iki hafta sonra geçen ay ilk yurtdışı ziyareti için Çin’e gitti. Ziyaret sırasında Xi ile görüştü ve partiler arası bağları güçlendirme mesajı verildi.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Britanya ve Fransa yeni bir askeri anlaşma planlıyor

Yayınlanma

Ukrayna savaşı nedeniyle Avrupa’ya yönelik tehlikenin arttığını düşünen Birleşik Krallık, kıtadaki kilit ortaklarıyla yeni ikili anlaşmalar yapma arayışında.

Birleşik Krallık Savunma Bakanı John Healey POLITICO’ya verdiği demeçte ilk adım olarak, düşman aktörlerden gelen tehditlerin artması nedeniyle Britanya ve Fransa arasında 2010 yılında imzalanan Lancaster House Antlaşmasını yeniden başlatmayı planladığını söyledi.

Başbakan Keir Starmer yönetimindeki İşçi Partisi’nin ezici seçim zaferinin ardından temmuz ayında göreve gelen Healey, bu ay Almanya’daki Ukrayna Savunma Temas Grubu’nda müttefiklerle bir araya geldi.

Bu ziyaret sırasında Fransa ile anlaşmanın yeniden gözden geçirilmesi için “doğru zaman” olarak nitelendirdi ve “Fransızların bu işbirliği derecesini daha da ileri götürmek isteyeceklerinden emin olduğunu” söyledi.

2010 yılında Cameron-Sarkozy ikilisinin imzaladığı antlaşma

Starmer bu adımın tam da seçimden önce parti olarak söyledikleri şeyi, Britanya’nın Avrupa ve özellikle de önde gelen Avrupa ülkeleriyle ilişkilerini yeniden düzenleyecek bir hükümet olacaklarını temsil ettiğini söyledi.

Göreve geldikten kısa bir süre sonra Starmer, AB ile yepyeni bir güvenlik paktı kurmak da dahil olmak üzere Britanya’nın Avrupa ile ilişkilerine “yeni bir yaklaşım” getirmek istediğini söyledi.

Dönemin Muhafazakar Partili Başbakanı David Cameron ve Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy tarafından 2010 yılında imzalanan ve Lancaster House olarak bilinen İngiliz-Fransız deklarasyonu, iki ülkenin silahlı kuvvetleri arasında daha yakın çalışmayı ve askeri teçhizat geliştirmeyi taahhüt ediyordu.

Hedef Rusya

Planlar hakkında bilgi sahibi iki yetkiliye göre, anlaşmanın 15. yıldönümüne denk gelen bu güncelleme, “Rusya’nın düşmanlığı ışığında” ülkeler arasındaki işbirliğini sıkılaştırmaya odaklanacak.

Hassas konular hakkında konuştukları için isimlerinin açıklanmasını istemeyen bu yetkililerden biri planı, Starmer’ın AB ilişkilerini yeniden başlatma arzusuna uygun olduğu kadar, “savunmanın diplomasi içindeki rolünü” tanımaya yönelik daha geniş bir çabanın parçası olarak tanımladı.

İki hükümet arasındaki görüşmelere aşina bir Fransız diplomat ise, Starmer yönetimiyle ilk temaslarından “çok memnun” olduklarını kaydetti.

Birleşik Krallık’ın yeni başbakanı, seçilmesinin üzerinden üç aydan kısa bir süre geçmesinden bu yana Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile Washington D.C., Birleşik Krallık ve Fransa’da olmak üzere üç ikili görüşme gerçekleştirdi.

Fransız diplomat, “Başkan Starmer’a güvenlik ve savunma konusunun çok önemli olduğunu söyledi. Lancaster House anlaşmasına zaten sahibiz, bunu yeniden canlandırmamız gerekiyor,” diye ekledi.

Almanya ile pakt müzakeresinde ayrıntılar konuşulacak

Aynı yetkililer, Starmer ve Almanya Başbakanı Olaf Scholz tarafından son NATO zirvesinde duyurulan ikili anlaşmanın detaylarını belirlemeye başlamak üzere bir İngiliz müzakere ekibinin bu hafta Berlin’e gittiğini söyledi.

Uzun menzilli füzelerin üretiminde işbirliğinin artırılmasının görüşmelerde öncelikli bir konu olması beklenirken, hem Londra hem de Berlin, seçmenlerine savunma harcamalarının artırılmasını yeni istihdam kaynağı olarak satmak istiyor.

Starmer, Macron ve Scholz’un gözetiminde ilerleme kaydetmeye hevesli görünürken, her iki lider de artan Avrupa şüpheci hareketlerin iç baskısı altında.

Starmer ülke içinde de diplomatik stratejisiyle ilgili sorularla karşı karşıya ve bazıları hedeflerinin belirsiz olduğunu savunuyor. 

Önceki Brexit müzakerelerinde yer alan bir Whitehall yetkilisinin ifade ettiğine göre, “Şu anda İşçi Partisi yönetimi bu güvenlik anlaşmasında ne istediklerini bile söyleyemiyor.”

Bununla birlikte, yeni başbakanın yaklaşımı ABD tarafından memnuniyetle karşılandı.

Geçtiğimiz hafta Londra’da düzenlenen bir basın toplantısında ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Avrupa ile daha yakın ilişkiler kurma çabalarını “Birleşik Krallık için iyi, Avrupa için iyi ve transatlantik müttefiklerimiz birbirine daha da sıkı bağlandığında bundan fayda sağlayan ABD için de iyi” sözleriyle selamlamıştı.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English