Diplomasi
Ukrayna ve F-16’lar: İsrail, Mısır ve Türkiye’ye çağrılar başladı

ABD, Ukraynalı pilotları F-16 savaş uçaklarını kullanmaları için eğitmek üzere Avrupa’nın öncülük ettiği girişimi desteklemeyi kabul etti. Dolayısıyla Ukrayna yakında F-16’lara sahip olabilir.
Bununla birlikte dünyada ABD dışında en fazla F-16’nun bulunduğu bölge Avrupa değil. Forbes’ta Paul Iddon imzalı makalede, dünyada ABD dışında en fazla F-16 uçaklarına sahip olan bölgenin Ortadoğu olduğuna dikkat çekiliyor.
Iddon, Ukrayna’ya savaş uçağı vermek isteyen Belçika, Danimarka, Hollanda ve Norveç’teki toplam sayının yaklaşık 125 olduğunu belirtiyor. Polonya’nın 48 adet F-16’sı var ama muhtemelen bu uçakları ancak F-35’leri teslim alıp onların yerine hizmete soktuktan sonra transfer etmeyi kabul edecektir. Yunanistan’ın üç katı büyüklüğünde bir filosu var ve bu filonun 83’ü şu anda en son Blok 72 standardına yükseltiliyor. Fakat Yunanistan’ın, Türkiye’yi gerekçe göstererek, Kiev’e F-16 vermeye yanaşmayacağı belirtiliyor.
Ortadoğu’daki üç ülkenin elinde bulunan tahmini F-16 sayısı ise şöyle: İsrail 326, Türkiye 270, Mısır 220.
Ankara, eski Block 30 modellerini birkaç yıl daha hizmette tutmak için modernize ediyor. Ekim 2021’den bu yana, mevcut filosunu operasyonel ve güncel tutmak için 79 modernizasyon kitinin yanı sıra ABD’den 40 yeni modernize edilmiş Block 70 F-16 istedi.
Kahire ise Washington’un kendisine F-15 satmayı reddetmesinden rahatsız. 2022’nin başlarında bunun yakında değişebileceğine dair işaretler varsa da Rusya ile devam eden siyasi ve stratejik bağları göz önüne alındığında, Mısır’ın bazı F-16’ları Ukrayna’ya teslim etmesini beklemek pek gerçekçi değil.
İsrail’in de benzer nedenlerle Ukrayna’ya uçak sevkiyatı yapmaya yanaşmayacağı Forbes makalesinde dile getiriliyor.
Bu üç ülkenin yanı sıra BAE, Bahreyn ve Ürdün’ün de elinde F-16’lar bulunuyor. Pakistan’ın elinde de 80’in üzerinde F-16 bulunduğu tahmin ediliyor.
Diplomasi
NATO, Rusya’yı ve Arktik’i uydudan gözetleyecek

NATO, ABD yönetimiyle yaşanabilecek istihbarat sorunlarına karşı SINBAD adlı kendi uydu gözetleme sistemini devreye alıyor. Yapay zeka destekli proje, Rusya’nın askeri hareketliliğini, Ukrayna’daki savaşı ve stratejik önemi artan Arktik bölgesini izleyecek.
NATO, ittifakın istihbaratında ana rolü oynayan ABD ile işbirliğinde yaşanabilecek sorunları göz önünde bulundurarak kendi uydu gözetleme araçlarına geçiş yapıyor.
Bloomberg‘e konuşan NATO Dönüşüm Müttefik Yüksek Komutanı Pierre Vandier, yeni sistemin ittifakın Rusya sınırları, Ukrayna’daki savaş ve Arktik gibi “devasa toprakları” gözlemlemesine ilk kez olanak tanıyacağını belirtti.
SINBAD (Geniş Alan Tespiti için Akıllı Gösterge ve Uyarı) adı verilen girişim için NATO, ABD’li uydu görüntüleme tedarikçisi Planet Labs ile anlaştı.
Şirket, dünya genelindeki belirli bölgeleri yıl boyunca tarayarak yüksek frekanslı görüntüler elde edecek ve yapay zeka, herhangi bir değişikliği tespit ederek uyarılar oluşturmak için kullanılacak.
‘Rusların Ukrayna’da duracağından emin değiliz’
NATO komutanı Vandier, yeni uydu gözetleme imkanlarının hem mevcut görevleri hem de Ukrayna’da bir barış anlaşması durumunda ortaya çıkabilecek ihtiyaçları karşılayacağını ifade etti.
Vandier, “Bugün Rusların Ukrayna’da duracağından emin değiliz,” diyerek Doğu Avrupa ülkelerine zamanında istihbarat sağlamanın önemini vurguladı ve “Onlara şunu söyleyebileceğiz: Sizi izliyoruz,” dedi.
Yetkililere göre, bir barış anlaşmasına varılması halinde uydu istihbaratı, NATO ülkelerinin ateşkesin uygulanmasını denetlemesine yardımcı olacak.
Bu denetim, Ukrayna’da barış gücü misyonu planlayan “gönüllüler koalisyonu” içindeki ülkeler tarafından Kiev’in alması gereken garantilerin önemli bir parçası olarak görülüyor.
Pilot proje Ocak 2026’da genişleyecek
Bir ittifak yetkilisine göre SINBAD, NATO’nun Ocak 2026’da planlanan daha büyük ölçekli bir uzay istihbaratı konuşlandırması öncesinde gerçekleştirilen bir pilot proje niteliğinde.
Başka bir ittifak temsilcisi ise teknolojinin, Rusya ve Çin‘in bölgedeki artan nüfuzu nedeniyle NATO için giderek daha önemli hâle gelen Arktik’i izlemek için de kullanılabileceğini söyledi.
İsveç ABD’den bağımsız olarak silah ve uzay kapasitesini artıracak
Diplomasi
İsrailli yetkili ifşa etti: ABD, müzakereleri İran’ı aldatmak için kullandı

Üst düzey bir İsrailli yetkili, ABD ve İsrail’in, nükleer programına yönelik saldırıları öncesinde İran’ı aldatmak için ortak bir operasyona katıldığını söyledi.
Jerusalem Post’a (JP) konuşan yetkiliye göre, pazar günü yapılması planlanan nükleer müzakereler, İran’a karşı kullanılan aldatma taktiğinin bir parçasıydı.
Cuma sabahı erken saatlerde İran, devlet televizyonunda pazar günü yapılması planlanan ABD ile nükleer müzakerelere veya bir sonraki duyuruya kadar herhangi bir müzakereye katılmayacağını duyurdu.
İsrailli yetkililer, ABD Başkanı Donald Trump’ın 12 Haziran akşamı yaptığı ve İsrail’in “saldırabileceğini” ima eden açıklamalarının İranlıları uyardığından endişe duyuyordu.
İsrail saatiyle saldırılardan sadece birkaç saat önce, saat 19:00 civarında yapılan bu açıklama, İsrail için bir tür yeşil ışık olarak algılandı.
Bu açıklamanın saldırı operasyonunu açığa çıkarabileceği korkusu, Trump’ın gece yarısı attığı tweet’te “ABD diplomatik bir çözüm arıyor” ifadesini kullanmasına neden oldu.
İsrail’in gece İran’a yönelik saldırılarından İran Genelkurmay Başkanı ve Devrim Muhafızları komutanı da dahil olmak üzere çok sayıda asker, nükleer bilim insanı ve sivil yaşamını yitirdi.
ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio saldırıdan sonra yaptığı açıklamada İsrail’in saldırısına ABD’nin “katılmadığını”, İsrail’in tek taraflı olarak İran’a saldırdığını ileri sürmüştü.
Başkan Donald Trump ise İran’ı misilleme yapmaması konusunda tehdit etti.
Diplomasi
Trump’ın yeni AB elçisi Heritage Vakfı’ndan Puzder

ABD’deki Heritage Vakfı’nın “Seçkin Misafir Araştırmacı” olarak listelediği fast food yöneticisi Andrew Puzder, ABD’nin yeni AB elçisi olma yolunda.
ABD Cumhuriyetçilerine yakın Heritage Vakfı, Aralık 2021’de mevcut başkanı Kevin Roberts’ın göreve gelmesinden bu yana Trump çizgisinde ilerliyor.
Vakıf, Project 2025 ile Trump yönetimi için bir tür yol haritası hazırladı ve bu yol haritasının bir dizi önemli unsuru ABD hükümetinin politikasına dahil edildi.
Andrew Puzder, kariyeri boyunca önce kürtaj hakkı karşıtı bir aktivist olarak adını duyurdu, ardından Eylül 2000’de milyarlarca dolarlık bir fast food zincirini işleten CKE Restaurants’ın başına geçti. Bu görevi Mart 2017’ye kadar sürdürdü.
Aralık 2016’da Donald Trump’ın ilk kabinesinde Çalışma Bakanı olarak seçilmesiyle geniş bir kitleye tanınmış ama Puzder başarısız olmuştu; Senato’da onaylanması için gerekli çoğunluğu alamayacağı belli olunca adaylıktan çekilmişti.
Daha önce, asgari ücretin ateşli bir karşıtı olduğu ve ayrıca milyonlarca işçinin ücretli fazla mesai yapmasına karşı çıktığı bildirilmişti. Ayrıca bir keresinde, makinelerin “her zaman kibar” olduğu, tatil yapmadıkları ve asla geç kalmadıkları için fabrikaların otomasyonunu desteklediğini de vurgulamıştı.
Fakat Senato’da belirleyici olan, bazı Cumhuriyetçilerin Puzder’in düzenli oturma izni olmayan bir göçmeni ev hizmetçisi olarak çalıştırdığı ve bunun için vergi ödemediği için onay vermemeleri oldu.
Ayrıca Puzder’in eski eşine şiddet uyguladığı iddia edilmişti ama bugün bu iddialar her iki tarafça da reddediliyor.
Bu kez Senato’da ‘sıcak’ karşılandı
2016 yılında Trump’ın seçim kampanyasına finansal destek vermiş olan Puzder, Çalışma Bakanı adaylığının reddedilmesinin ardından ABD Başkanı’nın yakın çevresinde kaldı. Bu arada, Trump’ın ekonomi politikası sözcüsü olarak adı geçmişti.
İkinci göreve başlama töreninden iki gün sonra, 22 Ocak 2025’te Trump, Puzder’i yeniden etkili bir göreve, bu kez ABD’nin AB büyükelçiliğine aday gösterdi.
Atanması için yine Senato’nun çoğunluğunun onayı gerekiyor; bununla ilgili oturum salı günü Kongre’de yapıldı. Söylenene göre, Puzder sekiz yıl öncesine göre “çok daha sıcak bir karşılama” aldı; kendisine yöneltilen eski suçlamalar neredeyse hiç rol oynamadı.
Trump’ın ilk başkanlığı sırasında yöneticilerin önüne konan “seçilme kriterleri” artık değişmiş görünüyor. Cinsel taciz suçlamaları, ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth’e de yöneltilmiş fakat bu suçlamalar onun göreve başlamasına engel olmamıştı.
“Önce Amerika” siyaseti Brüksel’e gidiyor
Puzder’in adaylığı, son olarak Heritage Vakfı’nda görev yapmış olması nedeniyle de dikkat çekici. Heritage, Puzder’in ABD’nin AB Büyükelçisi olarak aday gösterilmesini “Önce Amerika” politikasını küresel düzeye taşımak için atılmış önemli bir adım olarak nitelendiriyor.
Vakıf, Trump’ın ikinci başkanlık dönemi için önceden hazırlanan ve şu anda Trump yönetimi tarafından önemli kısımları uygulanmakta olan bir strateji belgesi olan Project 2025 ile öne çıktı.
Belge, Avrupa ile ilgili olarak Washington’un AB ile ABD arasındaki ekonomik ilişkileri ABD’nin lehine iyileştirmesi gerektiğini belirtiyor ve aynı zamanda, “Avrupa’yı Çin bağımlılığından kurtarmak” için transatlantik ticareti güçlendirmek gerektiğini savunuyor.
Ayrıca, Londra’nın “AB’nin yörüngesine geri kaymasını” önlemek için Birleşik Krallık ile ticareti genişletmek de önemli.
Bunun yanı sıra Vakıf, Trump yönetimine “AB içinde yeni müttefikler” kazanmak gerektiğini salık veriyor.
Trumpizmin AB’deki odak noktası: Macaristan ve PfE
Heritage Vakfı, başkan Roberts’ın göreve başlamasından kısa bir süre sonra, AB içinde Başbakan Viktor Orbán liderliğindeki Macaristan ile yakın işbirliği yapmaya yöneldi.
Roberts, Kasım 2022’de Orbán’ı Washington’da görüşmeye davet etti ve görüşmenin ardından Orbán’ın liderliğindeki Macaristan’ın gelişimini övdü.
Ertesi yıl, Heritage Vakfı ve Budapeşte’de 2013 yılında kurulan Orbán’a yakın bir düşünce kuruluşu olan Danube Institut, yakın işbirliği için bir anlaşma imzaladı.
Ayrıca, ABD’li kuruluş, Orbán’ın partisi Fidesz, Fransız Ulusal Birlik (RN), FPÖ, Belçikalı Vlaams Belang, İtalyan Lega, İspanyol Vox ve Portekizli Chega gibi AB üye ülkelerinden bir dizi aşırı sağ partinin işbirliği yaptığı Avrupa için Vatanseverler (PfE) ile de işbirliği başlattı.
Trump’ın Washington’daki göreve başlama törenine katılan bir PfE heyeti, Heritage Vakfı tarafından da kabul edildi. 7 Mart’ta Heritage Başkanı Roberts, Madrid’de düzenlenen PfE genel kurul toplantısı sırasında PfE partilerinin önde gelen temsilcileriyle bir araya geldi.
Heritage Vakfı, toplantı sonrasında “Avrupa sağı, Trump kasırgasından ders alıyor” açıklamasını yaptı.
Heritage bağlantılı kurumlar, “Ulusların Avrupası” için bastırıyor
Heritage Vakfı’nın AB’deki faaliyetleriyle izlediği siyasi yönelim, 11 Mart’ta örgütün temsilcileri ile yakın ilişkili Avrupa derneklerinin temsilcileri tarafından tartışılan bir strateji belgesinde örnek olarak görülebilir.
Bu iki dernekten birincisi Orbán’a yakın Macaristan’daki Mathias Corvinus Collegium (MCC), ikincisi ise Hukuk ve Adalet (PiS) partisine yakın Polonya’daki Ordo Iuris Institute for Legal Culture.
Belge, AB’nin kapsamlı bir yeniden yapılandırılmasını öngörüyor. Bu yeniden yapılandırma ile ulusal devletlerin yetkileri güçlendirilirken, Brüksel’deki kurumların yetkileri azaltılacak.
Avrupa devletler birliğinin dönüşümünün amacı, eski Avrupa ulusları konseptine benzer bir ittifak olan Avrupa Uluslar Topluluğu’nun kurulması.
Avrupa’daki “aşırı sağ” partilerin çoğu, yıllardır bu konsepti savunuyor. Aynı zamanda, ABD Başkanı Trump’ın, şu anda ABD ile aşırı rekabet halinde olan AB’nin zayıflatılması gerektiği yönündeki görüşüne de uygun.
-
Görüş2 hafta önce
ABD Dışişleri’nin Avrupa eleştirisi ne anlama geliyor?
-
Asya3 gün önce
Huawei kurucusu: Çiplerimiz ABD’nin bir nesil gerisinde
-
Dünya Basını5 gün önce
Trumpizmin gerici ideoloğu: Curtis Yarvin
-
Avrupa2 hafta önce
Max Otte: Alman ekonomisinde bir gerileme değil, çöküş yaşanıyor
-
Rusya2 hafta önce
Ukrayna’dan Rus stratejik bombardıman üslerine kamyonlardan kalkan İHA’larla saldırı
-
Görüş2 hafta önce
Silahlar sustu, şimdi artılar eksiler hanesine bakma zamanı – 2
-
Dünya Basını2 hafta önce
Rusya ve Ukrayna heyetleri tekrar İstanbul’da: Masada neler var?
-
Dünya Basını2 hafta önce
Savaş sonrası Suriye’yi dönüştüren ‘Sünni popülizm’