Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

Ukrayna’dan barış için toprak tavizi sinyali

Yayınlanma

Financial Times‘ın New York’taki Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu’na katılan Avrupalı diplomatlara dayandırdığı haberine göre, Ukrayna’nın Rusya ile savaşı sona erdirme karşılığında Batı’ya toprak vermeyi görüşmeye başladığı bildirildi.

Haberde, Batı ile olası bir çözüme ilişkin tartışmaların tonu ve içeriğinin ‘fark edilir şekilde’ değiştiği vurgulanıyor.

Diplomatlar, özellikle Kiev yetkililerinin, Rus birlikleri Ukrayna topraklarında kalmaya devam ederken bile bir ateşkes anlaşması ihtimalini tartışmaya daha açık olduklarına dikkat çekiyor.

Kaynaklar, Ukrayna’nın yeni Dışişleri Bakanı Andriy Sibiga’nın ABD’ye yaptığı ilk ziyarette Batılı meslektaşlarıyla özel toplantılar yaparak olası uzlaşı çözümlerini ele aldığını belirtiyor.

Sibiga’nın, selefi Dmitriy Kuleba’ya kıyasla toprak karşılığı güvenlik müzakereleri konusunda daha pragmatik bir tutum sergilediği ifade ediliyor.

New York’ta bulunan bir diplomat, “Savaşın nasıl sonuçlanacağı ve kalıcı bir barış anlaşması için Ukrayna’nın nelerden vazgeçmesi gerektiği konusunda giderek daha açık sözlü oluyoruz,” dedi.

Aynı diplomat, bunun ‘bu tür bahislerin tabu olduğu altı ay öncesine göre bile büyük bir değişim’ olduğunu vurguladı.

Öte yandan, Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy, Rusya’nın yakın zamanda müzakerelere girme isteği konusunda şüpheci yaklaşıyor.

Zelenskiy, Ukrayna’nın mevcut durumunun adil bir anlaşma sağlamak için çok zayıf olduğundan endişe ediyor. Buna rağmen, Batılı ortaklarından bir çözüme giden diplomatik bir yol bulması için artan bir baskı altında. Üst düzey bir Ukraynalı yetkili, “Çoğu taraf gerilimin düşürülmesini istiyor,” diye belirtti.

Zelenskiy, ‘zafer planı’ gibi eski söylemleri tekrarlasa da asıl önemli nokta Ukrayna’nın hedeflerini tam kurtuluştan savaşı Kiev’in lehine çevirmeye kaydırması olarak görülüyor. Bir kaynak, “Bu, savaşın gidişatını değiştirme ve Rusya’yı müzakere masasına oturtma girişimi,” dedi ve Zelenskiy’nin ‘buna gerçekten inandığını’ ekliyor.

Avrupa Dış İlişkiler Konseyi’nin Washington ofisi başkanı Jeremy Shapiro’ya göre, ABD de ‘bu savaşı daha sakin bir duruma taşımak’ istiyor. Shapiro, Başkan Joe Biden yönetiminin ‘mevcut stratejisinin sürdürülemez olduğunu fark ettiğini’ belirtiyor.

Ukrayna şu anda, başkanlık seçimlerini kazanması halinde Kiev’e bir barış anlaşması ‘dayatabilecek’ olan Donald Tramp’ın tehdidi altında. Eğer uzlaşmayı reddederse, Cumhuriyetçi Parti’nin mali ve askeri yardım transferini durdurma ihtimali bulunuyor.

Kiev, son aylarda müttefiklerini ABD ATACMS, İngiliz Storm Shadow ve Fransız SCALP gibi füzelerin Rus topraklarına karşı uzun menzilli saldırılarda kullanılmasına izin vermeye ikna etmeye odaklandı. Özellikle Ukrayna ordusunun, Rusya’nın bu yıl muharebe mevzilerine saldırmak için aktif olarak kullandığı planör bombalarına karşı savunmasının olmadığı belirtiliyor. Orduya göre, bu tür silahlarla mücadelenin en etkili yolu, Rus uçaklarını düşürmek için kullanılabilecek uzun menzilli füzeler olacak. Ancak müttefikler henüz böyle bir izin vermedi.

FT: Trump seçimi kaybetse bile Batı Ukrayna’yı müzakereye zorlayacak

DİPLOMASİ

Atlantik Konseyi: İran’ın İsrail saldırısı “tarihi fırsat”

Yayınlanma

ABD istihbarat teşkilatları ve dışişleri ile bağlantılı olduğu bilinen Atlantik Konseyi (Atlantic Council) adlı Washington merkezli düşünce kuruluşu, İran’ın İsrail’e yönelik balistik füze saldırısını “tarihi bir fırsat” olarak görüyor.

Atlantik Konseyi’ne bağlı Scowcroft Strateji ve Güvenlik Merkezi’nin başkan yardımcısı Matthew Kroenig, İran’ın İsrail’e yönelik balistik füze saldırının ardından sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, “Şu anda İran’ın nükleer programını yok etmek için ideal bir fırsat. Sadece 1-2 hafta içinde nükleer silah geliştirebilir. Yeni bir nükleer anlaşma söz konusu değil. Hamas ve Hizbullah misilleme yapamaz. Ve İran İslam Cumhuriyeti bunu kendisi istedi” diye yazdı.

Atlantik Konseyi’nin Başkanı Frederick Kempe ise saldırının daha dumanı tüterken kaleme aldığı yazıda, “Bu anı İran ve vekillerinin bölgesel hırslarına karşı mücadelede bir fırsat olarak görmemenin dar görüşlülük olacağını” söyledi.

Kempe “İsrail’in taarruzu ve İran’ın füze saldırısı Orta Doğu’nun geleceğine dair iki vizyonu test ediyor” başlıklı yazısında yaşananların Orta Doğu’nun geleceğine dair iki vizyonun çarpışması olduğunu iddia etti. Kempe, bu vizyonlardan birinin İran ve onun vekillerine (Lübnan’daki Hizbullah, Yemen’deki Husiler ve Gazze’deki Hamas) ait olduğunu ileri sürdü. Kempe’ye göre bu vizyon şiddetli çatışmaların devam ederek radikal, aşırıcı ve devrimci bir İslam anlayışının zaferi ile İsrail’in yok edilmesini hedefliyor.

İkinci vizyonun ise İran’ın hırslarına karşı koyma ve onları sınırlama inisiyatifini ele geçirmeyi, vekillerinin askeri potansiyelini zayıflatmayı ve dinamik, barışçıl ve modernleşen bir Orta Doğu’nun ortaya çıkması için zemin hazırlamayı öngördüğünü iddia etti.

İran’ın İsrail’e saldırısıyla gerginliğin tırmandığını hatırlatan Kempe, “Bu tarihi olumlu potansiyeli gözden kaçırmamak önemli” dedi.

“ABD ve müttefikleri” hatırlatması

Avrupa’nın daha olumlu yolunu ancak yüzyıllar süren çatışmaların ardından ve iki dünya savaşının enkazı üzerinde inşa ettiğini hatırlatan Kempe şu ifadeleri kullandı: “Rusya’nın Ukrayna’nın özgürlüğü ve bağımsızlığına karşı devam eden savaşıyla, Avrupa’nın barışçıl entegrasyon hikâyesi henüz tamamlanmadı, ancak Soğuk Savaş dönemindeki beklentilerin çok ötesine geçti. Batı Avrupa’nın Moskova’yı askeri olarak caydırabilmesi ve nihayetinde barış ve refah topluluğunu genişletebilmesi, ABD ve müttefiklerinin Sovyetler Birliği’ni kontrol altına alma ve karşı koyma konusundaki sabırlı ve tutarlı yaklaşımı sayesinde mümkün oldu. Soğuk Savaş zaferine ulaşmak için kırk yıldan fazla bir çaba gerekti.”

Şu anda İran’a yönelik yaklaşımın da bu modelden ilham alması gerektiğini savunan Atlantik Konseyi Başkanı, “Tahran’a karşı koyarak, caydırarak ve izole ederek, zamanla İran halkının, geniş Orta Doğu’nun ekonomik, toplumsal ve siyasi başarılarının artan cazibesi karşısında değişim talep edeceği bir ortam yaratılmalı” dedi.

Kempe, Nasrallah’ın ölümünü bu geleceğe doğru bir dönüm noktası olarak ilan etmek için henüz erken olabileceğini “Ancak bu anı İran ve vekillerinin bölgesel hırslarına karşı mücadelede bir fırsat olarak görmemenin de dar görüşlülük olacağını” söyledi.

İran Meclis Başkanı Kalibaf’tan İsrail’e: Saldırırsanız yok olursunuz

İran’ın Rusya, Çin ve Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti ile olan ilişkileri dikkate alındığında riskin daha büyük olduğunu savunan Kempe, bu ülkelerin hep birlikte ABD ve ortaklarının İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra özenle inşa ettikleri küresel düzenin altını oymaya çalıştıklarını hatırlattı.

Tüm bu gerginliğin ortasında Hamaney’den sonra direniş ekseninin ikinci ismi Nasrallah’ın öldürülmüş olması ve İran’ın içinde bulunduğu ekonomik kırılganlık ve kendini koruma içgüdüsünün “İran’a karşı dengeyi değiştirmek için en iyi fırsat” olduğunu ifade etti

Kempe yazısını şu cümlelerle noktaladı: “Bugün bulunduğumuz noktadan Orta Doğu için yeni bir düzene ulaşmak için uzun bir yol var. Ancak, mevcut krize verilen tepkileri yönlendirmesi gereken vizyon tam da bu olmalı; biriken tehditleri tarihi bir fırsata dönüştürmek.”

“Son 50 yılın en büyük fırsatı”

Atlantik Konseyi dışında benzer bir çıkış İsrail’in eski Başbakanı Naftali Bennett’den geldi. Bennett sosyal medyadan yaptığı açıklamada “İsrail, Orta Doğu’nun çehresini değiştirmek için son 50 yılın en büyük fırsatına sahip” diye yazdı.

“Ahtapotun kolları geçici olarak felç oldu şimdi sıra başında” diyen Bennett, özetle şunları söyledi: “İran’ın nükleer programını, merkezi enerji tesislerini yok etmek ve bu terörist rejimi ölümcül bir şekilde sakatlamak için şimdi harekete geçmeliyiz. İran halkına, kadınlarını ve kızlarını zulüm altında tutan rejimi devirmeleri için bir fırsat verebiliriz. Gerekçemiz var. Araçlarımız var. Hizbullah ve Hamas felce uğradığına göre İran’ın eli kolu bağlanmış durumda. Tarihin kapımızı çaldığı zamanlar vardır ve kapıyı açmalıyız. Bu fırsat kaçırılmamalı.”

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Ukraynalı milletvekili, Rusya ordusunun Ugledar’ı ele geçirdiğini duyurdu

Yayınlanma

Ukrayna Rada Milletvekili Aleksey Gonçarenko, Ugledar kasabasının Rusya ordusu tarafından ele geçirildiğini bildirerek Ukrayna Savunma Bakanı Rustem Umerov’u istifaya çağırdı.

Gonçarenko, durumu Ukrayna Silahlı Kuvvetleri için büyük bir ‘utanç’ olarak nitelendirdi. Milletvekili, Telegram kanalında şu açıklamayı yaptı:

“Bu gerçekten korkunç. İki yıldan uzun süredir kontrolümüzde tuttuğumuz bir şehri kaybettik. (Savunma Bakanı) bugün ne yapıyor?”

Gonçarenko, Umerov’un derhal istifa etmesi gerektiğini vurguladı.

Fakat, henüz kasabanın Rusya ordusunun kontrolüne geçtiğine dair hem Rusya hem de Ukrayna savunma bakanlıklarından henüz resmi bir teyit gelmiş değil.

Aynı gün, sabah saatlerinde Umerov, üç yardımcısını görevden aldı. Ukrayna Savunma Bakanlığı, sıkıyönetim altında bakanlık sisteminin ‘kapalı devre’ olduğunu ve bu nedenle tüm süreçlerin şeffaf ve denetim altında olması gerektiğini belirtti.

Bakanlık, bu süreçlere yönelik her türlü dış veya iç müdahalenin kabul edilemez olduğunu ve personel değişikliklerinin de bu kapsamda yapıldığını açıkladı.

Ukrayna Savunma Bakanı Umerov, üç yardımcısını kovdu

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Rusya ve Pakistan, yaptırımları aşmak için ticarette takasa yöneliyor

Yayınlanma

Rusya ve Pakistan, ödeme güçlüklerini aşmak için takas ticareti mekanizması başlattı. İki ülke arasında imzalanan anlaşmalar, tarım ürünlerinin değişimini içeriyor ve Batılı yaptırımları bypass etmeyi amaçlıyor.

TASS ajansının haberine göre, Rusya ve Pakistan’dan şirketler bir takas ticareti mekanizması başlattı. Bu yöndeki anlaşma, bugün Moskova’da düzenlenen ilk Pakistan-Rusya Ticaret ve Yatırım Forumu kapsamında imzalandı.

Rus Astarta Agrotrading şirketi, Pakistan’ın Meskay & Femtee Ticaret Şirketi’nden mandalina ve pirinç karşılığında nohut ve mercimek ihraç edecek. Anlaşmaya göre Rus şirket 20 bin ton nohut tedarik ederken, Pakistanlı şirket de 20 bin ton pirinç tedarik edecek.

Bir başka anlaşmaya göre ise Rus tarafı 15 bin ton mandalina ve 10 bin ton patates karşılığında 15 bin ton nohut ve 10 bin ton mercimek tedarik edecek.

Habere göre, Pakistan Ticaret Bakan Yardımcısı Nasir Hamid, yaptığı açıklamada, “Rusya ve Pakistan karşılıklı ödemelerde bazı güçlükler yaşıyor. Bu nedenle iki şirket bir takas ticareti mekanizması başlatmaya karar verdi,” ifadelerini kullandı.

Uzmanlar, havale ve banka ödemelerini kullanmayan takas ticareti planlarının, şirketlerin Batılı yaptırım gözlemcilerinin gereksiz ilgisinden kaçınmasına yardımcı olduğunu belirtiyor.

Reuters‘a konuşan kaynaklar, Rusya’nın son aylarda Çin ile takas ticaretine yeniden başlamayı görüştüğünü, ancak projenin çoğunlukla bireysel şirketler düzeyinde temkinli bir şekilde ilerlediğini bildirdi.

Rusya İktisadi Kalkınma Bakanlığı, üçlü takas anlaşmaları da dahil olmak üzere takas ve bunun resmileştirilmesi için farklı seçenekler sunan dış ticaret takas anlaşmalarına ilişkin bir kılavuz hazırladı.

Ödeme piyasasından bir kaynak Reuters‘e yaptığı açıklamada, “Şu anda Çin ile takas anlaşmaları yapılıyor, ancak bunlar ürünlerin değerinin önceden belirlendiği metaller ve tarım ürünleri için gerçekleşiyor,” değerlendirmesini yaptı.

Kaynağa göre Çin’de, bu ürünleri satın alan ve karşılığında Rusya’ya Çin malları sağlayan özel ekonomik bölgeler bulunuyor. Ancak sorun, Çin’in kaynak ve gıdadan başka bir şeye ihtiyaç duymaması ve Rusya Federasyonu’nun düzenli bir ithalatçısının bu takasta üçüncü bir taraf olması için Rus metalürjistleri ve tarım üreticileriyle pazarlık yapması gerekiyor.

Rusya, Pakistan’ın en büyük tahıl tedarikçisi haline geldi

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English