Wall Street’in önde gelen sermayedarları, ABD başkanlık seçimlerinde Donald Trump’ın ekonomiye zarar verebileceği endişesiyle ve Kamala Harris’in ‘sol eğilimli politikalarına’ karşı temkinli yaklaşımlarıyla kararsız kalıyor. Ekonomik programlar, yasal ve demokratik kurumlar üzerindeki olası etkiler, finans dünyasının başlıca endişe konuları arasında yer alıyor.
Wall Street’in pek çok önde gelen ismi, ABD başkan adaylarından herhangi birini destekleyip desteklememe konusunda kararsız: Eski Başkan Donald Trump’ın planlarının ekonomiye zarar verebileceğinden endişe duyuyorlar, ancak Başkan Yardımcısı Kamala Harris’in kazanması halinde olası bir ‘sol eğilime’ karşı da temkinli yaklaşıyorlar.
Bill Ackman, John Paulson ve George Soros’un gibi Wall Street’in etkili isimlerinin bir tarafı seçmiş olmasına rağmen, diğer pek çok kişi ekonomik programları değerlendirmeye devam ediyor.
Son birkaç hafta içinde 20’den fazla şirket yöneticisiyle yapılan görüşmeler, her iki adayın da başa baş gittiği bir seçimde ekonominin yine belirleyici bir konu olabileceğini gösterdi. Aynı zamanda bu yöneticiler, başkanlık seçiminin ABD’nin yasal ve demokratik kurumları üzerindeki etkilerinden endişe duyduklarını belirttiler.
Reuters ajansının görüştüğü birçok isme göre, Trump Wall Street dostu bir politikacı olarak ün yapmış olsa da önerdiği önlemler ekonomik ve siyasi istikrarsızlık riski taşıyor.
Harris daha güvenli bir seçenek olarak görülse de Başkan Joe Biden’ın yarıştan çekildiği temmuz ayında Demokratların ABD başkan adayı oldu ve henüz hakkında çok az şey biliniyor. Birçok kişi başkan yardımcısının, Biden’ın başlattığı kârlı Wall Street işlerine dönük düzenlemeleri sıkılaştırmaya devam edeceğinden endişe duyuyor.
Ajansın konuştuğu yöneticiler arasında Cumhuriyetçi ve Demokrat destekçiler olduğu gibi, Trump ya da Harris’i açıkça destekleyenler ve herhangi bir partiyi tercih etmeyenler de bulunuyor.
Mehlman Consulting’den Bruce Mehlman, “Çoğu kişi Trump’ın halihazırda başlattığı şeyi sürdürmesini bekliyor: kesinlikle daha popülist, korumacı ve keskin bir şekilde deregülasyoncu politikalar,” dedi ve ekledi: “Ancak Harris’i ve fikirlerini daha yakından tanımak için sabırsızlanıyorlar.”
Trump, ilk döneminde yaptığı gibi, vergileri azaltmayı ve düzenlemeleri basitleştirmeyi vaat ediyor. Ancak çoğu yönetici, Cumhuriyetçilerin planladığı ithalat vergilerinin enflasyonu tetikleyebileceğini ve vergi indirimlerinin ABD bütçe açığını artırabileceğini söyledi.
Trump’ın kampanya ekibinin sözcüsü Karoline Leavitt, Wall Street yatırımcılarının Trump’ın kazanmasını istediklerini, çünkü onun politikalarının büyümeyi teşvik ettiğini, enflasyonu düşürdüğünü ve herkesin daha fazla paraya sahip olmasına katkıda bulunduğunu hatırladıklarını söyledi.
Milyarder yatırımcı ve Trump destekçisi Paulson, eylül ayında New York’ta Trump’ın ekonomik planını açıkladığı bir etkinlik sırasında Reuters‘a verdiği demeçte, ithalata uygulanacak gümrük vergilerinin Hazine’nin gelirini artırarak açığın azaltılmasına yardımcı olacağını belirtti.
Analistlerin ekonomi üzerinde daha iyi bir etkiye sahip olacağını tahmin ettiği Harris’in planı vergi artışlarını içeriyor. Bu durum açıkça şirket kârları ve hisse senetleri üzerinde baskı yaratacak, ancak aynı zamanda beklenen bütçe açığı artışını kısmen telafi edecek. Demokrat aday maliye politikası hakkında çok az şey söyledi, ancak bankaların yaptıklarını yanlarına bırakmayacağını ve Biden’ın gizli banka ücretleri konusunda başlattığı mücadeleyi sürdüreceğini açıkladı.
Harris’in sözcüsü Reuters‘a yaptığı açıklamada, yüzlerce ekonomist ve iş dünyası liderinin Harris’in fikirlerini desteklediğini belirtti.
Ajansa e-posta gönderen milyarder girişimci ve Harris destekçisi Mark Cuban, şirketlerin ödediği vergiler arttığında hisse senetlerinin yükseldiğini belirterek, “Açığın azaltılmasına yönelik her adım bir artıdır,” dedi. Ancak Cuban, her iki adayın da tutamayacakları sözler verdiğini söyleyerek “Her iki adayın programında da bunun nasıl uygulanacağına dair ayrıntılar yok,” diye konuştu.
Pek çok firma için Harris’in Beyaz Saray’a liderlik ettiği ve Cumhuriyetçilerin Senato’yu kontrol ettiği, vergi artışlarını engelleyen ve Harris’i kilit pozisyonlara ılımlı yetkililer getirmeye zorlayan bir durum en iyi seçenek olarak görülüyor.
OpenSecrets verilerine göre, 21 Ağustos itibarıyla, menkul kıymetler ve yatırım sektörleriyle bağlantılı bağışçılar Biden ve Harris’in kampanyalarına 8,7 milyon dolar aktarırken, Trump’ın genel merkezi yaklaşık 3 milyon dolar aldı.
Kredi verenleri ve yatırımcıları temsil eden bir Washington lobi grubu olan Yapılandırılmış Finans Derneği’nin başkanı Michael Bright, “Finansal hizmetler seçmenlerinin sempatilerinin yaklaşık olarak eşit şekilde bölündüğünü söyleyebilirim,” ifadelerini kullandı. Trump, Bright’ı 2018’de Cinni Mey toplu konut kurumundaki bir yönetim görevi için aday göstermişti.
ABD yönetiminde bakanlık ve diğer kilit pozisyonlar için insan seçme prensibi de Wall Street’i endişelendiriyor.
Başkan yardımcısının 2020 kampanyasının finansmanını yöneten C Street Advisory Group CEO’su John Hines, “Harris pratik ve pragmatik biri,” diye konuştu ve Harris’in iş dünyasında şeffaflığı sağlayan mantıklı düzenlemelere olumlu yaklaştığını sözlerine ekledi.
Tüketici Bankacıları Birliği CEO’su Lindsey Johnson, “(Trump) finans sektöründe çok sayıda deneyimi olan ve geçen sefer yönetimde çalışmış olan çok sayıda kişiden bir ekip seçebilir,” yorumunu yaptı.
Harris-Trump münazarası: Kim ne dedi?