Bizi Takip Edin

DÜNYA BASINI

Xi’den ÇKP’ye partideki imtiyazlı sınıflarla mücadele mesajı

Yayınlanma

xi jinping

Çevirmenin notu: Aşağıda, Çin Devlet Başkanı ve ÇKP Genel Sekreteri Xi Jinping’in, Parti Disiplin Teftişinden Sorumlu 19. Merkez Komisyonu’nun altıncı genel kurul oturumunda yaptığı konuşmanın basında yer verilen dökümü yer alıyor. Xi, Çin liderliği ve parti yönetimindeki kusurları ve çözüm yöntemlerini ana hatlarıyla detaylandırıyor.

Xi Jinping: ÇKP, tarihsel döngüden çıkmak için kendi devrimine güvenmenin başarılı bir yolunu keşfetti

Xinhua News — 18 Ocak 2023

18 Ocak 2022’de Çin Komünist Partisi (ÇKP) Merkez Komitesi Genel Sekreteri, Devlet Başkanı ve Merkezi Askeri Komisyon Başkanı Xi Jinping, ÇKP’nin Disiplin Teftişinden Sorumlu 19. Merkez Komisyonu’nun altıncı genel kurulunda önemli bir konuşma yaptı:

Bu yıl, Çin Komünist Partisi’nin 18. Ulusal Kongresi’nden bu yana geçen onuncu yıl. On yıllık sıkı çalışmanın ardından parti merkez komitesi, partinin kapsamlı ve katı yönetimini “dört kapsamlı” stratejik plana dahil etti ve benzeri görülmemiş bir cesaret ve kararlılıkla parti tarzı, temiz hükümet ve yolsuzlukla mücadele inşasını yürürlüğe koydu. Yolsuzlukla mücadele, yıllardır durdurulamayan bazı sağlıksız eğilimleri engelledi, uzun süredir çözülemeyen pek çok kronik hastalığı tedavi etti; parti, devlet ve ordu içinde var olan ciddi gizli tehlikeleri ortadan kaldırdı ve partinin gevşek yönetimini bütünüyle tersine çevirdi. Partinin kapsamlı ve katı yönetimi devrimci bir şekilde şekillendirilmeseydi, bugün böylesine birleşik, sağlam ve kuvvetli bir Çin Komünist Partisi, parti ile zorluklar karşısında birleşen kitleler arasında hiçbir bağ olmayacaktı ve değişen uluslararası koşullarda hayatta kalmak imkânsız olacaktı. Tarih inisiyatifi kazanıldı. Çin Komünist Partisi, 18. Ulusal Kongresi’nden bu yana partiyi, çok yönlü ve köklü etkiler yaratan ve uzun süre ısrarla sürdürülmesi ve sürekli olarak geliştirilmesi gereken şekilde kapsamlı ve katı bir şekilde yönetme konusunda tarihi ve öncü başarılar elde etti.

Eskilerin dediği gibi: “Bir kişinin bedeni oluştuğunda dünya da oluşur; kişinin bedeni yönetilirse dünya yönetilir.” 18. Ulusal Kongresi’nden bu yana Çin Komünist Partisi’nin tarihsel döngüden çıkması konusunu sık sık dile getirdim. Bu, ülkemin sosyalist sisteminin başarısı veya başarısızlığı ile ilgili. Tarihsel döngünün dışına nasıl çıkılır? Parti her daim düşünür ve keşfeder. Yoldaş Mao Zedong, Yenan’daki mağarada ilk yanıtı vermişti: “Devleti halk denetlesin”; partisinin bir asırlık mücadelesinin ardından özellikle 18. Ulusal Parti Kongresi’nden bu yana yürürlüğe konulan yeni uygulamada parti ikinci yanıtı verdi: Bu öz devrimdir. Öz devrim, kalsiyum takviyesi yapmak ve kemikleri güçlendirmek, detoks yapmak ve sterilize etmek, güçlü adamların bileklerini kesmesi, çürümeyi ortadan kaldırmak ve kasları yenilemek, partinin sağlıklı bedenini kemiren virüsleri durmaksızın ortadan kaldırmak, sürekli olarak kendi bağışıklığını geliştirmek ve ölümü engellemektir.” Öz devrimi gerçekleştirme cesareti ve halkın denetimini kabul etmek doğası gereği tutarlıdır ve her ikisi de partinin asıl misyonuna dayanır. Parti, son 100 yılda halk demokrasisini geliştirmeye ve parti dışındaki halkın denetimini kabul etmeye, partiyi içeride kapsamlı ve katı bir şekilde yönetmeye, öz devrimi yükseltmeye, doğruyu cesurca savunmaya, hataları düzeltmeye ve zehri atmak için bıçağı cesurca içeriye çevirmeye ve partinin uzun vadeli refahını sağlamaya muhtaçtı. Kalıcılık, daimî gelişme ve büyüme. Ben özverili olacağım, halka göre yaşayacağım ve her zaman halkın ezici çoğunluğunun temel çıkarlarını temsil edeceğim.

Ancak o zaman tam bir öz devrimci ruhla kendimi sınayabilir, sık sık kendi hatalarımın üzerinde durabilir ve partinin ileri doğasını ve saflığını zedeleyen tüm etkenlere karşı kararlılıkla mücadele edebilirim. Tüm çıkar gruplarının, iktidar gruplarının ve imtiyazlı sınıfların “kuşatma” ve yozlaşmasından kurtulun; bu grup, zümre ve sınıflara partide ortak olanlara saldırın ki partinin bekası ilelebet devam etsin. Halk, bize ancak o zaman güvenebilir, bizi destekleyebilir, içtenlikle eksikliklerimizi düzeltmemize yardım edebilir ve ortak mücadele etmek için partiyi sıkı bir şekilde takip edebilir. Partiyi çok yönlü katı bir şekilde yönetmek, partinin yeni dönemdeki öz devriminin büyük pratiğidir ve bu, asırlık partinin öz devriminde yeni bir alan açmıştır.

FOTO: Xinhua

İlki, partinin siyasi inşasının liderliğine ve öz devrimin temel siyasi yönüne bağlı kalınmalı. Tarih, partinin birlik ve beraberliğinin partinin varlık sebebi olduğunu ve parti merkez komitesinin güçlü liderliğinin tüm zorlukların ve risklerin üstesinden gelmemizin temel güvencesi olduğunu defalarca kez ispatladı. Partinin birlik ve beraberliği, her şeyden önce siyasi birlik ve beraberliktir. Partinin siyasi yapılanmasını ilk sıraya koymakta ısrarcıyız, parti merkez komitesinin ve merkezi ve birleşik liderliğin otoritesini korumayı en yüksek siyasi ilke olarak kabul ediyor, parti idaresinin, yönetiminin ve devlet yönetiminin tüm yönlerinde parti liderliğini uyguluyoruz. Siyasi kanunlar ve siyasi denetim güçlendirilmeli ve derinleştirilmeli, “yedi varlık” kararlılıkla engellenmeli ve kontrol edilmeli, parti merkez komitesine karşı gelen iki yüzlü insanlar ve iki yüzlü hizipler kararlılıkla ortadan kaldırılmalı ve parti içindeki siyasi ekoloji, devamlı olarak arındırılmalı. Yeni dönemde kapsamlı ve katı parti yönetiminin devrim niteliğindeki şekillenişinin ardından parti liderliğinin zayıflaması ve partinin fikirlerine kayıtsız kalma durumu temelden tersine döndü. “Sürerlik” artık daha şuurlu durumda.

İkincisi, ideolojik inşayı partinin temel inşası olarak görmekte ısrarcı olunmalı ve öz devrimin keskin ideolojik silahları yumuşatılmalı. Temeli sağlamlaştırmak, inancı pekiştirmek ve ruhu güçlendirmek, tüm partiyi silahlandırmak ve halkı partinin yenilikçi teorisiyle eğitmek için “devrimci ideallerin göklerden daha yüksek” olduğu inancına başvurmakta ısrarcıyız ve tüm partinin bu yolda devam etmesini talep ediyoruz. Çin Komünist Partisi’nin ne olduğu ve ne yapmak istediği gibi temel sorular akılda tutulmalı. Partinin asırlık mücadelesinde, geçmişte neden başarılı olduğumuzu ve gelecekte de başarıyı nasıl sürdürebileceğimizi net bir şekilde gördük. “Esas amacı asla unutma, görevi aklında tut” temalı eğitim, parti tarihi çalışması ve eğitimi vb., öğrenme ve eğitimin kurumsallaşması ve normalleşmesine ön ayak olur, ideolojik tutumların inşasını ve yönetimini güçlendirir, kirliliği daimî olarak temizler, virüsleri defeder, kirliliği önlemek ve komünistlerin inancının demirden iskeletindeki çelik çubukları tavlar. Yeni dönemde kapsamlı ve katı parti yönetiminin devrim niteliğindeki şekillenişinin ardından bazı alanlarda uzun süredir devam eden ideolojik kaos ve değerler kaosu giderildi. Partinin tamamı, partinin yenilikçi teorisini, asıl özlemlerini beslemek, görevine öncülük etmek için bilinçli bir biçimde kullanılıyor. Kendini adamanın ve halka fayda sağlamanın siyasi sorumluluğu, rüzgâr ve dalgaların imtihanında sağlam durmuş, “avlanmanın” cazibesi karşısında kendini tutmuş ve karmaşık ve çetin mücadelelerde siyasi niteliklerini korumuştur.

Üçüncüsü, sekiz merkezi düzenlemenin ruhuna kararlılıkla riayet edilmeli, çalışma tarzı katı bir disiplinle düzeltilmeli ve etkili öz devrim yolları zenginleştirilmeli. Parti ruhu, parti tarzı ve parti disiplini organik bir bütündür, parti ruhu temeldir, parti tarzı performanstır ve parti disiplini teminattır. Yeni dönemde partileri kapsamlı ve katı bir şekilde yönetip sorunları çözme ruhu içinde sekiz merkezi yönetmeliği uyguluyoruz. Parti merkez komitesi, tevazu, basiret ve çok çalışmanın şanlı geleneğini ileriye taşıyarak, yeni hakikat arayışı, pragmatizm, dürüstlük tarzını geliştirerek ve disiplini ve kuralları ön plana koyarak bir örnek oluşturmada başı çekiyor. Küçük sorunlar erken kavranmalı, büyümesi önlenmeli, sorunların üzerine gidilmeli, bunlara dair atılım yapılmalı; bunda yıldan yıla daha ısrarcı olunmalı, biçimcilik, bürokrasi, hazcılık ve savurganlık kararlılıkla düzeltilmeli, imtiyazlı düşünce ve davranışlardan kararlılıkla kurtulunmalı. Kitlelerin başındaki yolsuzluk ve sağlıksız eğilimler kararlı bir şekilde düzeltilmeli. Yeni dönemde kapsamlı ve katı parti yönetiminin devrim niteliğindeki şekillenişinden sonra gevşek disiplin ve sabit olmayan çalışma tarzının durumu önemli ölçüde değişti. Daha iyisi için, partinin imajı halkın zihninde yeniden şekillendirilmeli.

Dördüncüsü, yolsuzlukla mücadelede ve kötülüğü şiddetli bir ivmeyle cezalandırmakta ısrarcı olunmalı ve çetin ve uzun süreli öz devrim savaşına girilmeli. Eskilerin dediği gibi: “Bir ülkenin mağlubiyetine kötü memurlar sebep olur”. Yolsuzluk, rejimi yıkmak için en basit sorundur ve yolsuzlukla mücadele en kapsamlı öz devrimdir. Kaosa karşı savaşmak için “binlerce insanı gücendirmek ve 1,4 milyarı ödememe” görevini üstleniyor, boş alanların olmaması, tam kapsam ve sıfır tolerans konusunda ısrar ediyor, katı kontrol, ağır baskı, uzun vadeli caydırıcılık, rüşvet davalarının soruşturulması, yolsuzluğun cezalandırılması ve Yeni Çin’in kuruluşundan bu yana ciddi bazı davaların soruşturulması ve sıkı, istikrarlı, güçlü ve etkili bir şekilde ele alınması gerektiği konusunda ısrarcıyız. En büyük iş, yolsuzlukla mücadeleyi kaybedilemeyecek şekilde kararlılıkla kazanmaktır. Yeni dönemde kapsamlı ve katı parti yönetiminin devrim niteliğindeki şekillenişinin ardından yolsuzlukla mücadele ezici bir zafer kazandı ve epey sağlamlaştı. Bugün dünyadaki başka hiçbir siyasi parti veya ülke, yolsuzluğu bizimki kadar büyük, şiddetli ve ısrarlı bir şekilde cezalandıramıyor. Sistemin ve hukukun üstünlüğünün avantajlarına dayanarak yolsuzlukla mücadele yolunda başarıyla yola çıktık ve beşeriyetin yolsuzlukla mücadele tarihinde yeni bir sayfa yazdık.

Beşincisi, parti örgütünün siyasi işlevini ve örgütsel gücün bütünlüğünü güçlendirmede ısrarcı olunmalı ve savaşmada iyi ve öz devrimde cesur kadrolar oluşturulmalı. Yeni dönemde partinin örgütsel çizgisini ve iyi kadro standartları uyguluyoruz, örgütsel kabiliyetleri geliştirmeye, siyasi işlevleri güçlendirmeye, etkili bir şekilde uygulanan örgütsel sistemi iyileştirmeye, tabandan yapılanmayı güçlendirmek için net bir yön belirlemeye ve parti örgütlerinin bütününün her düzeydeki ilerlemesini teşvik etmeye odaklanıyoruz. Partinin biriktirdiği büyük mücadele deneyimi özetlenmeli ve kullanılmalı, mücadele ruhunu ileriye taşımak, mücadele stratejilerinde ustalaşmak ve mücadele becerilerini geliştirmek için parti üyeleri ve kadroları kapsamlı refah, yoksulluğa karşı kararlı mücadele, salgın hastalıklara karşı mücadele, sel önleme, afet yardımı ve dış baskı ve sınırlamaya yanıtta alınacak kesin zaferin ön saflarında sınanmalı. Yeni dönemde kapsamlı ve katı parti yönetiminin devrim niteliğindeki şekillenişinden sonra tabandan gelen bazı parti örgütleri kararlı bir şekilde düzeltildi. Şu anda tabandaki parti örgütlerinin savaş kalesi rolü ve parti üyelerinin öncü ve örnek rolü tam olarak ortaya konmakta ve partinin siyasi ve örgütsel avantajları sürekli olarak artı getiren avantajlara dönüştürülmektedir.

Altıncısı, büyük öz devrimi ilerletmek için kurumsal garantiler sağlamak üzere öz arınma, kendini geliştirme ve kendini yenilemeden oluşan kurumsal bir normatif sistem inşa etmekte ısrarcı olunmalı. Parti içi denetim sistemini birincil kabul ederek, keskin bir kılıç olarak teftiş ve denetim rolünü ve sevk edilen denetim sondalarının rolünü tam anlamıyla yerine getirmesini sağlayarak, disiplin teftiş sisteminin, devlet denetim sisteminin ve denetim ve istatistik denetim sisteminin reformunu teşvik ederek ve parti içi denetimin ve kamu görevlilerinin tam hakimiyetinin sağlanması için çeşitli denetimlerin koordine edilmesini teşvik ederek parti ve devletin denetim sistemini geliştirdik. Partiyi sistem ve kurallara göre yönetmede ısrarcı olunmalı ve partinin örgütsel tüzükleri, liderlik tüzükleri, öz inşa tüzükleri, denetim ve koruma tüzükleri geliştirilmeli ki sistem “uzun dişler” ve “vazifeler” üstlenebilsin. Yeni dönemde kapsamlı ve katı parti yönetiminin devrim niteliğindeki şekillenişinden sonra görece eksiksiz bir parti içi yasa ve yönetmelikler sistemi; birleşik bir parti liderliği, geniş kapsam, yetkili ve verimli bir denetim sistemi, sisteme saygı duyma ve sisteme bağlı kalma konusunda iyi bir atmosfer kurduk ve oluşturduk. Çin Komünist Partisi yönetimi ve Çin yönetimine benzersiz avantajlar oluşturarak, sistemlerin her açıdan olgunlaşması ve amacına ulaşması teşvik edilmeli.

Çin Komünist Partisi’nin 18. Ulusal Kongresi’nden bu yana Marksist parti inşa teorisini miras aldık ve geliştirdik, partinin asırlık mücadele tarihini özetledik ve uyguladık ve parti yönetiminde pratik yenilikleri, teorik yenilikleri ve kurumsal yenilikleri içtenlikle destekledik. Siyasi partilerin düzenliliği ve uzun vadeli iktidarda olan bir Marksist partinin nasıl inşa edileceği anlayışı yeni bir zirveye ulaştı.

  1. Parti Merkez Komitesi’nin merkezi ve birleşik liderliğine bağlı kalınmalı. Partinin kapsamlı ve katı yönetimini büyük ve ciddi bir siyasi görev olarak ele almak ve bunu Parti Merkez Komitesi’nin merkezi ve birleşik liderliğinde sağlam ve düzenli bir şekilde ilerletmek gerekmektedir. Yolsuzlukla mücadelede inisiyatif, partinin hiç değişmeyen niteliği ile ülkemizin kızıl rengini asla kaybetmemesini sağlıyor.
  2. Partinin çok yönlü ve sıkı bir şekilde yönetilmesi gerektiği gerçeğine bağlı kalınmalı ve büyük bir öz devrimle büyük toplumsal devrime öncülük edilmeli. Kapsamlı ve katı bir parti yönetimini teşvik etmek için siyasi teminat ve rehberlik rolüne tam manasıyla yer vermeliyiz. Kapsamlı ve katı parti yönetiminin stratejik politikası, Çin’e özgü sosyalizm davasının tüm sürecini ve parti inşasının tüm yönlerini kapsar ve partinin siyasi liderliğini sürekli olarak güçlendirir. Fikri liderlik, kitle örgütlenmesi ve sosyal cazibe, büyük amacı ileriye taşır.
  3. Partinin siyasi yapılanmasının liderliğine bağlı kalınmalı ve tüm partinin siyasi duruş, rota, ilkeler ve yöntem açısından Parti Merkez Komitesi ile tutarlılığını yüksek derecede koruması sağlanmalı. Partinin merkezi karar alma ve konuşlandırmasını ile partinin teori, çizgi, ilke ve politikalarının etkili olmasını sağlamak için sağlam idealleri ve inançları temel almak, siyasi hayatı ciddiye almak, siyasi ekolojiyi geliştirmek ve parti üyelerini ve kadrolarını partiye bağlılıklarını belirli eylemlere yansıtmaya sevk etmek gerekir.
  4. Katılığa tereddüt etmeden bağlı kalınmalı ve disiplin inşasının politikası, çağa uygunluğu ve yerindeliği geliştirilmeli. Siyasi disiplin uygulanmalı ve tüm disiplinler sonuna kadar katı bir şekilde uygulanmalı. Yasalara uygun olarak katı disipline bağlı kalmalı, disiplin ve kanun yaptırımı uygulamalı ve “dört tarz” politika ve strateji kullanımını derinleştirmeliyiz. Tüm parti aynı hedefe, birliğe ve hıza sahip olmalı.
  5. Çalışma tarzının inşası sağlamlaştırılmalı, güçlendirme ruhunu ileriye taşımakta ısrar edilmeli ve sosyal tarzı ve halkın tarzını iyiye yönlendirmek için mükemmel parti tarzı kullanılmalı. Partinin ince çalışma tarzını ileriye taşımalı, sekiz merkezi tüzüğün ruhunu uygulamada sebat etmeli, sürekli ve uzun, katı ve pratik, derin ve detaylı çalışmalı, “dört tarz”ı iyileştirmeli, yeni bir tarz oluşturmalı, yolsuzluğun yuvasını kararlılıkla deşmeli ve sosyalizm ve bürokrasinin biçimini kararlılıkla düzeltmeli ve iyi bir üslup ve iyi bir imajla yeni büyük başarılar yaratmalıyız.
  6. Yolsuzluğu sıfır toleranslı bir tutumla cezalandırmada ısrarcı olunmalı ve Çin’e özgü yolsuzlukla mücadele yolu şaşmaz bir şekilde izlenmeli. Partide her zaman kapsamlı ve katı bir yönetimin var olduğunu unutmamalıyız. Ağır cezaları gevşetmemeliyiz. Yolsuzluğa yeltenmemeli, yozlaşmamalı ve bilinçlendirmeyi desteklemek için birlikte çalışmalıyız. Hukukun üstünlüğü düşüncesini ve yolsuzluğu cezalandırma yöntemlerini kullanmalı, partiyi sistematik yönetim anlayışıyla yönetmeli, hem semptomları hem de sebepleri tedavi etmeli ve temiz kadrolara, temiz hükümete ve temiz siyasete ulaşmalıyız.
  7. Kitlelerin doğruluk ve adaletin yanlarında olduğunu hissetmeleri için kitlelerin çıkarlarına zarar veren tüm yolsuzluk ve sağlıksız eğilimleri düzeltmede ısrarcı olunmalı. Ademi merkeziyetçi kalkınma fikri hayata geçirilmeli, kitlelerin düşünce, kaygı ve beklentilerine uygun hareket edilmeli, partinin kapsamlı ve katı yönetiminin tabana yayılması teşvik edilmeli, kitlelerin güçlü bir şekilde dile getirdiği öne çıkan sorunlar çözülmeli ve partinin kapsamlı ve katı yönetiminin etkinliği ile partinin bütünlüğü pekiştirilmeli.
  8. “Kilit azınlık” ve yukarısının liderliğini kavramada ısrarcı olunmalı ve partiyi kapsamlı ve katı bir şekilde yönetmenin siyasi sorumlulukları sıkılaştırılmalı. Partiyi yönetmek için idari kadroların mesuliyet alabilmesini sağlamak gerekmektedir. Liderliğe bağlı kalmalı ve liderliği kavramalıyız. Parti Merkez Komitesi’nden başlamalı ve üst düzey kadrolara katı davranmalıyız. Savaşmaya cesaret etmeli ve savaşta iyi olunmalı; esas sorumluluğu ve denetim sorumluluğu sonuna kadar tutarlı olacak şekilde teşvik edilmeli ve tüm partinin ortak çalıştığı iyi durum pekiştirilmeli ve geliştirilmeli.
  9. Parti ve devlet denetim sisteminin iyileştirilmesine bağlı kalınmalı ve geniş bir kapsam, normal ve uzun vadeli denetim gücü oluşturulmalı. Partinin öz devrimini yükseltmek, parti içi denetimin hâkim olduğu ve çeşitli denetimleri koordine eden bir mekanizma oluşturmak, yetki kullanımına ilişkin kısıtlamaları ve denetimi güçlendirmek için partinin öz denetimini ve halk denetimini güçlendirmeye güvenmek ve denetim sisteminin avantajlarını yönetişim etkinliğine daha iyi dönüştürmek gerekmektedir.

*Bu, Genel Sekreter Xi Jinping’in 18 Ocak 2022’de düzenlenen Disiplin Teftişinden Sorumlu 19. Merkez Komisyonu’nun altıncı genel kurul oturumunda yaptığı konuşmanın bir parçasıdır.

DÜNYA BASINI

Mahmud Abbas birliği korumak için olası baskılara direnecek mi?

Yayınlanma

Aşağıda çevirisini okuyacağınız uzman görüşlerine yer verilen haber Filistinli grupların Pekin’de imzaladığı uzlaşı anlaşmasının sürdürülebilir olup olmadığına yanıt bulmaya çalışıyor. İsrail ve muhtemelen ABD tarafından baltalanacağı düşünülen uzlaşının yumuşak karnı ise Filistin Yönetimi:

****

‘Başarılı olması için baskı var’: Fetih-Hamas birlik anlaşması sürdürülebilir mi?

Analistlere göre Fetih Hareketi’nin siyasi iradesinin olup olmadığı görülecek, İsrail ise anlaşmayı bozmaya çalışabilir.

Mat Nashed

Analistler, Filistinli grupların salı günü bir “ulusal birlik” anlaşması imzalayarak, ideolojik farklılıklarını ve acı dolu geçmişlerini bir kenara bırakıp İsrail’in işgaline son vermek için lobi yapabileceklerine dair hem umut yarattığını ancak bazı şüpheler olduğunu söylüyor.

Çin’in başkenti Pekin’de üç gün süren yoğun görüşmelerin ardından imzalanan anlaşma, geçici bir “ulusal uzlaşı” hükümetinin savaş sonrası Gazze’nin kontrolünü üstlenmesi ve ortak kendi kaderini tayin etme arayışını ilerletmesi için zemin hazırladı. Ancak Fetih Hareketi ve Hamas arasında daha önce yapılan birçok uzlaşma girişiminin başarısız olması nedeniyle bu atılım kuşkuyla karşılandı.

Katar’ın başkenti Doha’daki Middle East Council on Global Affairs adlı düşünce kuruluşunda İsrail-Filistin uzmanı olarak çalışan Ömer Rahman, “Biraz şüphe olması doğal, ancak bu anlaşmanın kalıcı olacağından umutluyum” dedi.

“Gazze ve Batı Şeria’daki durum göz önüne alındığında bunun başarılı olması için baskı var. Bence tüm taraflar bunun gerçekleşmesi gerektiğini biliyor” diyen Rahman, Gazze’deki savaşın ve işgal altındaki Batı Şeria’da artan yerleşimci şiddeti ve toprak gaspının getirdiği aciliyete atıfta bulundu.

BM uzmanlarına göre, 7 Ekim’de Hamas öncülüğünde İsrail topluluklarına ve askeri karakollarına düzenlenen ve bin 139 kişinin öldürüldüğü ve 251 kişinin esir alındığı saldırıdan bu yana İsrail, Gazze’de soykırıma varabilecek yıkıcı bir saldırıyla karşılık verdi.

İsrail son dokuz ayda 39 binden fazla Filistinliyi öldürdü ve iki milyon 300 binlik Gazze nüfusunun neredeyse tamamını yerinden etti. Gazze’deki savaş uluslararası manşetleri belirlerken, İsrail’in 2024 yılında işgal altındaki Batı Şeria’da son 30 yılda herhangi bir yılda olduğundan daha fazla Filistin toprağını sessizce ele geçirmesine yol açtı.

İsrail işgalini derinleştirirken, Filistinli iki büyük grup Fetih Hareketi ve Hamas bölünmüş durumda kaldı. Fetih Hareketi, Batı Şeria’nın büyük bir bölümünü 1993 Oslo Anlaşmalarından doğan ve Fetih’e şiddetten vazgeçmesi ve İsrail’i tanıması karşılığında Filistin devletinin kurulacağının vaat edildiği Filistin Yönetimi aracılığıyla kontrol ediyor.

Buna karşılık Hamas silahlı mücadeleye bağlı kaldı ve 2007’de iki taraf arasında yaşanan kısa bir iç savaşta Fetih Hareketi’ni kovduğundan beri Gazze’yi kontrol ediyor.

Kanlı geçmişe rağmen, her iki taraf da 12 daha küçük grupla beraber Pekin anlaşmasını imzaladı. El Cezire’nin elde ettiği bir anlaşma kopyasına göre bu anlaşma, nihai olarak İsrail işgali altındaki Doğu Kudüs, geniş Batı Şeria ve Gazze’de (İsrail’in 1967 Arap-İsrail savaşında ele geçirdiği topraklar) bir Filistin devleti kurmayı hedefliyor.

Anlaşma kalıcı olacak mı?

Uluslararası Kriz Grubu (ICG) Filistin uzmanı Tahani Mustafa, Fetih Hareketi ve Ebu Mazen olarak da bilinen Filistin Yönetimi lideri Mahmud Abbas’ın Hamas’la daha önce yapılan uzlaşma anlaşmalarını baltaladığını söyledi.

El Cezire’ye konuşan Mustafa, Abbas’ın ve yakın sırdaşlarının İsrail işgaline karşı Filistin yönetimini birleştirmek için gerçek bir siyasi irade göstermediğini söyledi.

Mustafa’ya göre Fetih Hareketi, teoride Filistinlileri uluslararası alanda temsil eden Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) üzerinde tek kontrol sahibi olduğunu ve Hamas ve diğer fraksiyonlar bu yapıda temsil edilirse çoğunluğunu kaybetmekten korkuyor.

Mustafa, “Hamas’ı ve İslami Cihad’ı da eklerseniz, Fetih Hareketi’nin tekeli sona erer” dedi.

İsrail ve Amerika Birleşik Devletleri de uzlaşma anlaşmasını baltalamaya çalışabilirler.

İsrail, savaş sonrası senaryoda Filistin Yönetimi’nin ya da Hamas’ın Gazze’nin kontrolünü ele geçirmesine izin vermeyi reddederken, ABD de uzun süredir Hamas’ın İsrail’i tanımasını ve Filistin hükümetinin bir parçası olmadan önce şiddetten vazgeçmesini istiyor.

2017’de Hamas, 1967 sınırlarına göre bir Filistin devleti kurulmasını kabul eden yeni bir tüzük sundu. Hamas tarafından daha önce yapılan açıklamalar ve hareketlerle uyumlu olan bu hamle, İsrail’in fiilen tanınması anlamına geliyordu.

Mustafa, “Hamas, İsrail’in var olma hakkını hiçbir zaman [açıkça] tanımadı çünkü İsrail’e aynı şeyi Filistinliler için de yapması yönünde hiçbir zaman baskı yapılmadı” dedi.

Avrupa Dış İlişkiler Konseyi’nin İsrail-Filistin uzmanı Hugh Lovatt, İsrail’in bu anlaşmayı rayından çıkarmak için Batılı müttefiklerine Filistin Yönetimi’ne verdikleri fonları kesmeleri için baskı yapmasının oldukça olası olduğunu söyledi.

El Cezire’ye konuşan uzman, “Filistin Yönetimi mevcut haliyle ancak ABD ve Avrupa’nın yakın işbirliği ve finansman desteğiyle ayakta kalabilir” dedi.

Lovatt, “Ancak bu sadece Filistin Yönetimi’nin hayatta kalmasıyla ilgili bir mesele değil, aynı zamanda Filistin Yönetimi’nin kilit isimlerinin kişisel hayatta kalma meselesi… kendi kişisel konumlarını zayıflatabilecek herhangi bir anlaşmaya çok ilgi duymuyorlar” diye ekledi.

El Cezire yorum için Filistin Yönetimi Başkanlığı sözcüsü Nebil Ebu Rudeyne ve Filistin Yönetimi’nin Birleşik Krallık misyonunun başındaki Husam Zomlot’a ulaştı. Her iki isim de haber yayınlanmadan önce yorum taleplerine yanıt vermedi.

Ancak Lovatt, Filistin Yönetimi’nin, İsrail’i resmen tanımak ve şiddetten vazgeçmek gibi Oslo Anlaşmaları’nın şartlarına uymayı reddetmesi nedeniyle önceki birlik anlaşmalarının çökmesinden Hamas’ı sorumlu tuttuğunu söyledi.

“Abbas’ın söylediğini gördüğümüz şey… bir anlaşma istiyoruz ama uluslararası meşruiyete dayanan bir anlaşma” diye ekledi.

Bu anlaşma neden önemli?

Daha önceki uzlaşma anlaşmaları başarısızlıkla sonuçlanmış olsa da Rahman bu anlaşmanın başarıya ulaşmasının hayati olduğunu söyledi.

Rahman’a göre İsrail-Filistin konusunda uluslararası kamuoyunda rüzgarlar değişiyor ve bu da birleşik bir Filistin liderliğinin Gazze’deki “soykırıma” ve İsrail’in Batı Şeria’daki “ilhakçı baskısına” son vermesi için bir fırsat yaratıyor.

Dünya Mahkemesi olarak da bilinen Uluslararası Adalet Divanı’nın (UAD) “tavsiye niteliğindeki görüşü”, İsrail’in Doğu Kudüs, Batı Şeria ve Gazze’deki 57 yıllık işgalini kısa bir süre önce “yasadışı” olarak sınıflandırdı. Mahkeme, yerleşim yerlerinin inşası ve genişletilmesi de dâhil İsrail’in işgal altındaki Filistin topraklarında varlığını sürdürmesinin “uluslararası hukuku ihlal ettiğini” söyledi.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu kararı “saçma” olarak nitelendirdi ve İsraillilerin “atalarının yurdundaki kendi topluluklarında yaşamalarının” yasadışı olamayacağını söyledi.

Rahman, “Durum açıkça vahim ve Filistinlilerin uluslararası toplumu Filistinlileri savunmak için bir araya getirecek bir tür birleşik liderliğe ihtiyacı var” dedi.

Ancak bu birlik -en azından şimdilik- savaşın gidişatını şekillendirmede en etkili küresel aktör olan ABD tarafından desteklenmiyor.

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Matthew Miller salı günü düzenlediği basın brifinginde anlaşmayı yorumlarken “Bir terör örgütünün rolü olamaz” dedi.

Hamas ABD, İsrail ve Avrupa Birliği tarafından “terörist” olarak tanımlanan bir grup ancak pek çok Filistinli, Hamas’ı meşru bir direniş grubu olarak görüyor.

Lovatt, Filistin Yönetimi karar alma sürecinde Hamas ve diğer gruplara danışarak anlaşmayı uygulamaya kararlı olsa bile ABD baskısının Filistin birliğini sabote edebileceğini söyledi.

Lovatt şunu ekledi: “Bu gerçekten de belirleyici faktör olabilir. Asıl soru şu: [Abbas] kararlılığını sürdürecek mi, yoksa uluslararası baskı karşısında geri adım mı atacak?”

Okumaya Devam Et

DÜNYA BASINI

Batı artık küresel ilişkilerin merkezi değil

Yayınlanma

Samir Puri, Nikkei Asia
25.07.2024

Dünya meselelerinde bir geçiş dönemi yaşıyoruz. Batılı ülkelerin küresel meselelerin nihai hakemleri olarak hareket etme gücü ve birliği çökmüyor, ancak açık bir düşüş içinde.

Çoğumuz bu noktada hemfikiriz, ancak bu geçiş dönemini Batı’nın içinden mi yoksa dışından mı izlemek daha doğru olur? Perspektif her şeydir. Atlantik’in her iki yakasındaki Batılı ülkelerde yaşayan bizler için popülizm siyaseti, değişen dünyayı izlerken kaçınılmaz olarak önemli bir tartışma konusu haline geliyor.

Daha “ulus öncelikli” liderler ve partiler güç kazandıkça, Batı’nın siyasi karakterinin hızla değişmekte olduğu açıktır. Kasım ayındaki ABD başkanlık seçimlerinde Donald Trump’ın olası zaferi ya da Macaristan Cumhurbaşkanı Viktor Orban’ın ülkesinin Avrupa Birliği dönem başkanlığını kullanarak geleneksel Batılı dış politika elitlerine çelişkili mesajlar vermesi buna örnek olarak gösterilebilir.

Bu durum zamanla Batı’nın küresel kişiliğini değiştirecektir.

2020’den bu yana Batı’daki evimden ziyade, Asya’da gelişen bu olayları Singapur’daki görüş noktamdan izliyorum. “Batısızlık: Büyük Küresel Yeniden Dengelenme” adlı yeni kitabımda yazdığım gibi, Batı’nın küresel varlığının yeniden şekillenmesini uzaktan izlemek kendi perspektiflerini sunuyor.

Asya’da, dünyanın değişen ekonomik dengesi Çin ve Hindistan’ın yükselişinde açıkça görülüyor ve Endonezya gibi ülkeler de gelecekte önemli bir büyüme göstermeye hazırlanıyor.

Dünyanın yeniden dengelenmesi sadece “Asya’nın yükselişi” ile sınırlı değildir. Suudi Arabistan, Türkiye ve hatta Güney Afrika gibi ülkelerin küresel meselelerde kendi yollarını çizmek için gösterdikleri stratejik özerklik her geçen ay artıyor.

Batılı olmayan ülkeler için stratejik özerklik ekonomik büyümeden kaynaklansa da bundan çok daha fazlasıyla ilgilidir. BRICS gibi Batılı olmayan kulüplerin genişlemesini de içeriyor. Güney Afrika’nın Batı destekli İsrail’e karşı Hamas’a karşı yürüttüğü savaş nedeniyle Uluslararası Adalet Divanı’nda açtığı dava gibi gelişmeler de bunu kanıtlamaktadır. Batılı olmayan ülkeler küresel görüşün değişmesine yardımcı oldukça, Batılı ülkeler tarafından 7 Ekim’den sonra İsrail’i desteklemek için alınan ilk tutumlar artık “kurallara dayalı uluslararası düzen” kullanılarak inandırıcı bir şekilde sorgulanabilir.

Batılı olmayan dünyanın yükselen başlıca güç merkezleri hızla kendi momentumlarını geliştiriyor. Yüzyıllardır ilk kez Batı her zaman öncü bir rol oynamıyor. Avrupa liderliğindeki deniz sömürge imparatorluğunun önceki dönemleri ve ardından ABD liderliğindeki küreselleşme dönemi düşünüldüğünde, dünya meselelerinde ortaya çıkan dönemin gerçekten de çok farklı olacağı görülecektir.

Batı çökmeyeceği ve ABD ekonomisi canlılığını koruduğu için yanlış sonuçlara varmak kolaydır. Tüm bunları gayri safi yurtiçi hasıla büyüklüğüne göre bir analize indirgemek ve yalnızca ABD ile Çin arasında iki atlı bir yarış olarak görmek çok basite indirgemek olacaktır.

Kişi başına düşen GSYH’ye bakıp, önde gelen Batılı ülkelerin modernleşmenin standart taşıyıcıları olarak diğerlerinin fersah fersah önünde olduğu sonucuna varılabilir. Ya da güçlü ABD dolarının kalıcı gücüne odaklanılabilir.

Bunlar indirgemeci sonuçlara varmaktır. Evet, ekonomik performans, yaşam standartları ve para biriminin gücü büyük önem taşımaktadır. Ancak diğer gelişmelerle birlikte ele alındığında Batı’nın düşüşte olduğu görülmektedir.

Demografi gibi bazı eğilimler ölçülebilir niteliktedir. Diğer eğilimler ise küresel anlaşmazlıkları çözme gücü ve ahlaki güçle ilgilidir. Küresel yeniden dengelenme yalnızca sert güç ve ekonomiyi değil, aynı zamanda standartları belirleme, dikkati yönetme ve krizleri çözme becerisini de içermektedir.

Manşetlerimize hakim olan ve küresel görüşleri derinden ikiye bölen diğer savaştan işlerin ne kadar hızlı değiştiğine dair net bir örnek alalım.

G7 aracılığıyla çalışan Batı, Rusya’nın Şubat 2022’de başlayan barbarca tam ölçekli işgaline karşı Ukrayna’yı övgüye değer bir şekilde destekledi. Ancak milyarlarca dolar harcayarak silahlandırdığı Ukrayna, hala Rus işgalcileri kovacak kadar güçlü değil. Şimdi, küresel yeniden dengelenmeyle ilgili iki gelişme Ukrayna’daki durumu daha net bir şekilde etkiliyor.

Birincisi, Rus ekonomisi Batı ve G7 liderliğindeki yaptırımlardan ve enerji ihracatına getirilen fiyat sınırlamalarından zarar gördü. Ancak ekonomik ceza tehdidi Putin’i 2022 başlarında Ukrayna’yı işgal etmekten caydırmaya yetmedi. Yaptırımların gerçekliği de Putin’i işgalden vazgeçmeye zorlamak için yeterli değil. Dünya ekonomisindeki yapısal değişiklikler, Rusya’nın Çin, Hindistan ve diğer BRICS ülkelerinin yanı sıra Türkiye, Körfez ülkeleri, Endonezya ve diğerleriyle ticaret yapmaya devam ettiği ve savaş ekonomisini sürdürdüğü anlamına geliyor.

İkinci olarak, Batılı olmayan bu ülkeler bir şekilde Rusya’nın Ukrayna’ya karşı yürüttüğü savaşın müzakere yoluyla sona erdirilmesini savunmuşlardır. Batı ve G7 ise tam tersini savunmuştur. Mükemmel bir ahlaki netlikle, Rusya’nın Ukrayna’da yenilmesi ve saldırganlığı için asla ödüllendirilmemesi gerektiğini savundular. Ancak Trump Beyaz Saray’a dönerse, ABD politikasının bir barış anlaşması lehine Ukrayna’yı terk etmeye kayması bekleniyor.

İronik bir şekilde, Trump’ın dayatacağı böyle bir anlaşma ABD’yi dünyanın geri kalanında genel olarak aynı şeyi savunan kesimlerle daha uyumlu hale getirecektir. Eğer bu gerçekleşirse, Batı’nın küresel haçlı enkarnasyonu bir darbe alacaktır. Onun yerine, otokratik liderlerle anlaşma yapmaktan kaçınmayan, işlevsel yaklaşımları tercih eden popülist bir Batı enkarnasyonu ufukta görünmektedir. Böyle bir dünyadan korkmak başka bir şey, bunun pek çok etmenini anlamak başka bir şeydir.

Sadece Soğuk Savaş sonrası zafer kazanmış Batı’nın sonunu gözlemlemiyoruz, aynı zamanda daha az Batı egemenliğinde bir dünyanın başlangıcını da gözlemliyoruz.

Okumaya Devam Et

DÜNYA BASINI

“Okulu kıran” çocukların ailelerini hapse atmayı öneren başkan adayı: Kamala Harris

Yayınlanma

Editörün notu: Joe Biden’ın çekilmesi ile birlikte Demokratların kasım ayındaki başkan adayı olarak öne çıkan Başkan Yardımcısı Kamala Harris, siyaseten “silik” bir profil olsa da daha önce San Fransisco ve California’daki savcılık deneyimleri karanlık bir geçmişe işaret ediyor. “Beyaz olmayan” ve “ilerici” sayılan bir siyasetçi olmasına rağmen savcılığı döneminde siyahlara yönelik polis şiddeti konusunda tavır almayı reddetmişti. Harris’in en tartışmalı hamlesi ise, “okul asma programı” olarak bilinen 2011 tarihli yasaydı. Bu yasa bölge savcılarının, çocuklarının geçerli bir neden olmaksızın okul yılının yüzde 10’unu kaçırmaları halinde ebeveynleri kabahat işlemekle suçlamalarına ve hapsetmelerine izin veriyordu. Daha sonra sonlandırılan programın, yine en fazla beyaz olmayan toplulukların ebeveynlerine yönelik işlediği yönünde yoğun eleştiriler gelmişti.


“Kamala the Cop”: Biden’ın Olası Halefi Harris’in Karanlık Yüzü

Raphael Schmeller
Berliner Zeitung
23 Temmuz 2024
Çev. Gülçin Akkoç

Sevilmiyor, hata yapmaya meyilli ve kendi partisi içinde tartışmalı durumda. Demokratların başkan adayı olarak yarışa girmesi beklenen Kamala Harris kimdir?

Joe Biden’ın başkanlık yarışından çekilmesinin ardından birçok demokrat coşkuyla Kamala Harris’i desteklemeye başladı. Partinin seçim kampanyası bağışları platformu ActBlue, Biden’ın yerine Demokratların favorisi olan başkan yardımcısı için şimdiden “bağış seli” yaşandığını bildirdi.

Liberal Amerikan medyası Pazar akşamından beri Harris’in seçimi kazanması durumunda ABD’nin en yüksek siyasi makamına gelen ilk kadın, ilk Asya kökenli ve Barack Obama’dan sonra ilk siyahi olacağını tekrarlayıp duruyor. Ancak Harris’in ülkedeki çok sayıda kişi tarafından sevilmediği ve kendi partisinin içinde de tartışmalı olduğu gerçeği söylenmiyor.

2011 ve 2013 yıllarında bağışlarla Harris’i destekleyen Cumhuriyetçi başkan adayı Donald Trump, çoğu ankette Demokratlardan oldukça önde yer alıyor. Bakıldığında Harris ve Biden arasında rağbet görme açısından önemli farklar yok ve hatta Harris’in durumu kısa bir yükselişten sonra daha kötüye bile gidebilir. Harris son anketlerde Demokratlar için çok önemli olan Michigan, Arizona ve Nevada gibi salıncak eyaletlerde Biden’dan daha kötü performans gösteriyor.

Harris, okulu çok sık kıran çocukların ebeveynleri için hapis cezası istemişti

Harris, örnek vermek gerekirse iç politikadaki sert tutumu sebebiyle eleştiriliyor. 2011 yılından itibaren Kaliforniya Başsavcısı olarak kendisini Günışığı Eyaleti’nin(*) ‘’ilk polisi’’ olarak sundu ve sıkı baskısıyla adından söz ettirdi. Aynı zamanda kolluk kuvvetlerindeki yolsuzluklara karşı yeterince kararlı adımlar atmaması konusunda da eleştirildi. Ve hepsinden önce okulu çok sık kıran çocukların ebeveynleri için uygulanmasını savunduğu yüksek para cezaları ve olası hapis cezaları sistemiyle hatırlanıyor.

Bu dönemde Harris, siyahlara yönelik polis şiddeti gibi birçok konuda tavır almayı reddetti ve bu durum birçok Demokrat tarafından yadırgandı. 2014 yılında marihuanayı yasallaştırma girişimine gülmüş, ancak beş yıl sonra başkanlığa adaylığını koyduğunda “kesinlikle desteklediğini” vurgulamıştır. Başsavcılık yaptığı dönem ona ‘’Kamala the Cop’’ (Polis Kamala) lakabını kazandırmıştır.

Harris 2017 yılında Senato’ya seçildi ve 2019 yılında Demokratların başkan adayı olarak yarışa girdi. Başta Biden’ı ırkçılıkla suçlasa da sonrasında korkunç anket oranları sebebiyle yarıştan çekildi ve sonrasında kendisini başkan yardımcısı adayı yapan Biden’ı destekledi.

Başkan Yardımcısı olarak görev yaptığı son 4 yılda pek çok kez kendi siyasi profilini geliştirmemekle suçlandı. Biden, göçü sınırlandırmak için menşe ülkelerdeki göçün nedenleriyle mücadele etme görevini 2021 yılında Harris’e verdi. Ancak Harris’in çabalarına ve Latin Amerika hükümet başkanlarıyla yaptığı görüşmelere rağmen düzensiz sınır geçişlerinin sayısı arttı. ABD Yüksek Mahkemesi 2022 yılında dönüm noktası niteliğindeki Roe v. Wade kararını bozarak ülkenin çoğu yerinde kürtajı fiilen imkansız hale getirdiğinde ise Harris, kürtaj haklarını şiddetle savundu.

Harris pek çok kişi tarafından politik anlamda sönük olarak görülüyor

Harris, Beyaz Saray’da geçirdiği süre boyunca çoğunlukla kendi yolundan gitti. Röportajlarında ve kamuoyu önünde yaptığı diğer konuşmalarında çeşitli hatalar yaptı ve her zaman kendine güvenen biri olarak görünmedi. Pek çok kişi tarafından politik anlamda sönük ve bazı demokratlar tarafından da bir yük olarak görülüyordu. Hatta 2022 yılının başında yapılan anketlerin sonucuna göre Harris, bugüne kadarki en sevilmeyen Başkan Yardımcısı. Yakın çalışma arkadaşları birçok kez istifa etti ve kaotik çalışma koşulları olduğuna dair söylentiler hep devam etti.

Harris de Biden gibi hatalar yapmaya ve anlaşılması zor konuşmalar yapmaya meyilli. Şu anda sosyal medyada Mayıs 2023’te yaptığı bir konuşma dolaşıyor, Harris dinleyicilere şu açıklamaları yapıyor: “Siz, içinde yaşadıklarınızın ve sizden önce gelenlerin bağlamından oluşuyorsunuz.’’ Sonrasında bu anlattıklarını annesinden bir alıntı yaparak destekledi, ‘’Hindistan cevizi ağacından düştüğünüzü mü sanıyorsunuz?’’ Harris sonrasında saniyelerce kendi şakasına güldü.

Eğer beklendiği gibi Kamala Harris Demokratların adayı olarak gösterilirse yalnızca bu imajını düzeltme zorluğuyla karşılaşmayacak, aynı zamanda seçmenleri Biden-Harris hükümetinin sevilmeyen sonuçlarından kendisini sorumlu tutmamaları için ikna etmeye çalışmak zorunda kalacak. Bu sebeplerle Trump, Harris’i yenmenin Biden’ın kendisini yenmekten daha kolay olacağını iddia ediyor. Bu konuda haklı olabilir.


(*) Yazar Florida ile Kalifornia’yı karıştırıyor olmalı çünkü “Günışığı Eyaleti” (Sunshine State) takma adı Florida’ya ait. Kaliforniya’nınki ise “Altın Eyalet” (Golden State). (editörün notu)

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English