Ortadoğu
Yemen müzakereleri devam edecek: 887 esir serbest bırakılıyor

Suudi Arabistan ve Ummanlı heyetler, İran destekli Husilerle, ülkede ateşkesin yenilenmesi ve barışı tesis etmenin yollarını görüştükleri 6 günlük ziyaretin ardından Yemen’in başkenti Sana’dan ayrıldı.
Suudi Arabistan ve Ummanlı heyetler, Yemen’de ateşkesin yenilenmesi ve kalıcı siyasi çözüme ulaşma çabası kapsamında 8 Nisan’dan bu yana Husilerin kontrolündeki Sana’da bulunuyordu.
Husi bir yetkili, AFP’ye yaptığı açıklamada “Ateşkes konusunda ön anlaşma var ve bu anlaşma kesinleşirse daha sonra duyurulacak” dedi. Yetkili ayrıca “Farklı konuları daha derinlemesine tartışmak için başka bir müzakere turu düzenlenmesi konusunda uzlaşma var” ifadelerini kullandı.
Husilerin dışişleri bakanlığından bir kaynak da şartlarının Suudi delegasyonu tarafından Riyad’a ileteceğini söyledi. Husiler, kontrolleri altındaki bölgelerdeki memurların maaşlarının ödenmesi ve kendi bölgelerindeki liman ve havaalanlarına yönelik ablukanın kaldırılmasını istiyor.
Müzakereler, İran ve Suudi Arabistan’ın 7 yıl sonra, 10 Mart’ta Çin’in arabuluculuğunda yaptığı diplomatik ilişkileri yeniden başlatma anlaşmasından yaklaşık bir ay sonra başladı.
Devam etmesi öngörülen müzakerelerin Yemen’de yıllardır devam eden iç savaşın seyrini değiştirebileceği öngörülüyor. Yemen resmi ajansı SABA’nın haberine göre, Yemen Başkanlık Konseyi Başkanı Reşad el-Alimi ülkede barışın sağlanması için tam hazır olduklarını vurguladı.
Yemenli üst düzey hükümet kaynakları AA’ya müzakerelerde somut ilerleme kaydedildiğini söyledi. Aynı kaynak, özellikle savaşın sona erdirilmesine, barışın sağlanmasına, petrol ihracatı ve üretimi başta olmak üzere ticari ve ekonomik faaliyetlerin yeniden tesis edilmesine katkı sağlayacağı umulan son (Suudi Arabistan-İran) mutabakatlardan sonra Yemen dosyasında bir çözümden bahsetmenin mümkün hale geldiğine işaret etti.
Husilere ait el-Mesire televizyonu başta olmak üzere Husi medya kuruluşları ise, Husilerin “Suudi Arabistan’ın anlaşmayı arabulucu olarak değil taraf olarak imzalamasını” talep ettiğini belirtti. Suudi Arabistan’ın Yemen Büyükelçisi Muhammed Al Cabir tarafından bu durum reddedildi.
Birleşmiş Milletler (BM) Yemen Özel Temsilcisi Hans Grundberg, mevcut müzakereleri “Ülkenin kalıcı barışa en yaklaştığı ilerleme” olarak niteledi. AFP’ye konuşan Grundberg, “Çatışmayı tamamen sona erdirmek için BM himayesinde kapsayıcı bir siyasi süreci başlatmak için gerçek bir fırsat” dedi.
Foreign Policy ise barış umuduna ihtiyatlı yaklaşıyor: “Uluslararası alanda tanınan hükümet olan Yemen’in başkanlık konseyi ve ayrılıkçı Güney Geçiş Konseyi gibi çatışmadaki diğer tarafları müzakerelere katılmadı. Görüşmelerden fotoğrafların da gösterdiği gibi, hiçbir kadın veya diğer marjinal gruplar tartışmalara dahil edilmedi. Anlaşma ayrıca, Yemen’in neredeyse çökmekte olan ekonomisinin yeniden inşası veya savaştan bıkmış sivillerin uzun vadede çatışmadan kurtulmasına yardımcı olmak için yapılacak şaşırtıcı yatırımları da içermiyor. Bu, çatışmanın savaşan diğer gruplar arasında tekrar kontrolden çıkması ve insani krizin de bununla birlikte sarmal hale gelmesi olasılığını ortaya çıkarıyor.”
887 esir karşılıklı serbest bırakılıyor
Yemen hükümeti ile Husiler arasında esir takasına başlandı. Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) Sözcüsü Adnan Huzam, AA’ya yaptığı açıklamada, İsviçre’de varılan anlaşma uyarınca Yemen hükümeti ile Husiler arasında karşılıklı esir değişimi operasyonuna başlandığını söyledi. Esirlerin ailelerine kavuşmalarının mutluluk verici olduğunu belirten Huzam, aynı zamanda bunun Yemen’deki çatışan taraflar arasında ilişki kurulmasında önemli bir adım olduğunu ifade etti. Huzam, bu gibi adımlar sayesinde daha fazla esir değişimi yapılmasını temenni ettiğini dile getirdi.
Öte yandan yerel kaynaklardan alınan bilgiye göre, Husilerin serbest bıraktığı esirlerin ICRC uçağıyla Aden Uluslararası Havalimanı’na varmasıyla eş zamanlı Yemen hükümetinin serbest bıraktığı kişiler de Sana’ya ulaştı. Takasın ilk aşaması kapsamında bugün Husilerden 250, Yemen hükümetinden 70 kişinin serbest bırakılması bekleniyor.
Husiler tarafından serbest bırakılanlar arasında yer alan eski Cumhurbaşkanı Abdurabbu Mansur Hadi’nin kardeşi Nasır Mansur ve eski Savunma Bakanı Mahmud es-Sabihi’yi karşılamak üzere Yemen Savunma Bakanı Muhsin ed-Dairi, Aden Valisi Ahmed Hamid Lemles ile bazı hükümet yetkililerinin Aden Uluslararası Havalimanı’nda bulunduğu aktarıldı.
Yemen hükümeti ile Husiler, Birleşmiş Milletler gözetiminde 11 Mart’ta İsviçre’de esir takası görüşmelerine başlamıştı. Taraflar müzakereler sonucu 20 Mart’ta, aralarında 4 gazeteci ile tanınmış siyasi, askeri ve güvenlik yetkililerinin de bulunduğu 887 kişinin karşılıklı olarak serbest bırakılması konusunda anlaşmaya varmıştı.

Yemen’deki iç savaşın 9. yılında ülke, nüfuz alanları açısından, meşru hükümet, İran’a yakın Husiler ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) destekli Güney Geçiş Konseyi (GGK) arasında üçe bölünmüş durumda. Grafik: Elmurod Usubaliev / AA
Yemen’de İran’a yakın Husiler, Eylül 2014’ten bu yana başkent Sana ve bazı bölgelerin denetimini elinde bulunduruyor. Suudi Arabistan öncülüğündeki koalisyon güçleri ise Mart 2015’ten itibaren Husilere karşı Yemen hükümetine destek veriyor. BM Yemen Özel Temsilcisi Hans Grundberg, 2 Nisan 2022’de Yemen hükümeti ve Husilerin hava, kara ve deniz operasyonlarını 2 ay boyunca durdurmayı kabul ettiğini duyurmuş, ateşkes daha sonra iki defa uzatılmıştı. Taraflar arasında 6 ay süren ateşkes 2 Ekim 2022’de sona ermişti.
Birleşmiş Milletler tahminlerine göre 2014’ten bu yana çatışmalarda yüzbinlerce insan doğrudan veya dolaylı olarak öldürüldü ve 30 milyonluk nüfusun üçte ikisi yardıma muhtaç durumda.
Ortadoğu
‘Mossad ajanları, İran’a gizlice sokulan araçlardan saldırı düzenledi’

İsrailli bir güvenlik kaynağı, İsrail ordusu, Mossad ve savunma sanayisinin ortaklaşa yürüttüğü İran’a yönelik gizli saldırının detaylarını paylaştı. Kaynağa göre, Mossad ajanları Tahran yakınlarında bir kamikaze İHA üssü kurarken, İran’a gizlice sokulan araçlardan ve önceden yerleştirilen silahlardan hava savunma sistemleri ile füze rampaları hedef alındı.
Yedioth Ahronoth gazetesine konuşan İsrailli bir güvenlik kaynağı, İsrail ordusu, Mossad ve İsrail savunma sanayisinin olağanüstü bir ortak çabayla İran’da gece saatlerinde gerçekleştirdiği saldırının ana hatlarını açıkladı.
Saldırının merkezinde, Mossad ile ordunun İstihbarat Direktörlüğü arasındaki yakın işbirliği yer aldı.
Bu işbirliği sayesinde hazırlanan detaylı istihbarat dosyaları, İran’ın güvenlik yapılanması ve nükleer programındaki kilit isimleri ortadan kaldıran hassas vuruşlara olanak tanıdı.
Bu çabaların yanı sıra yürütülen paralel bir gizli kampanyada ise İran’ın stratejik füze cephaneliği ve hava savunma sistemleri hedef alındı. Geliştirilmesi uzun süren saldırı, üç ana eksen üzerinden gerçekleştirildi.
İsrail İran’ın nükleer ve balistik programına saldırdı: İran’dan misilleme
Hava savunma sistemleri uzaktan vuruldu
İsrailli yetkilinin aktardığına göre, Mossad komando birimleri saldırıdan önce İran’ın karadan havaya füze bataryalarının yakınındaki açık alanlara yüksek hassasiyetli güdümlü silahlar yerleştirdi.
Hava saldırısı başladığında, bu silahlar uzaktan etkinleştirilerek hedeflerini olağanüstü bir isabetle eş zamanlı olarak vurdu.
İkinci aşamada, İran’a gizlice sokulan ve kamufle edilmiş araçlardan gelişmiş taarruz sistemleri ateşlendi.
Bu sistemler, hava savunma sahalarını devre dışı bırakarak İsrail savaş jetlerinin serbestçe hareket etmesi için yolu temizledi.
Tahran yakınına kamikaze İHA üssü
Saldırının üçüncü ayağında ise Mossad ajanları tarafından Tahran yakınlarında önceden bir insansız hava aracı (İHA) üssü kuruldu.
Gece saatlerinde bu üsten kalkan patlayıcı yüklü kamikaze İHA’lar, İsrail için en tehditkar yerlerden biri olan Asfacaabad üssündeki karadan karaya füze rampalarına doğru fırlatıldı.
Yetkili, saldırının “çığır açan bir düşünce, cesur bir planlama ve ileri teknolojilerin, özel kuvvetlerin ve ajanların İran’ın derinliklerinde yerel istihbarat tarafından hiç tespit edilmeden cerrahi bir hassasiyetle konuşlandırılmasını” gerektirdiğini söyledi.
Kaynak, bu saldırıyı saha operasyonları, nokta atışı istihbarat ve operasyonel yenilikçiliğin eşi benzeri görülmemiş bir entegrasyonu olarak nitelendirdi.
İran’ın misilleme tehdidi İsrail’de hayatı durma noktasına getirdi
Ortadoğu
İran’ın misilleme tehdidi İsrail’de hayatı durma noktasına getirdi

İran’ın misilleme saldırısı düzenleyeceği endişesiyle teyakkuza geçen İsrail, işgal altındaki topraklarda ve Kudüs’te tüm toplu taşımayı durdurdu ve sağlık sisteminde olağanüstü hâl ilan etti. Tel Aviv’de yedi metro istasyonu sığınak olarak açılırken, havayolu şirketleri de uçaklarını ülke dışına çıkarmaya başladı.
İsrail, bugün sabah saatlerinde İran’a düzenlediği saldırının ardından gelecek bir misilleme korkusuyla ülke çapında bir dizi saha önlemi başlattı.
İşgal altındaki Batı Şeria ve Kudüs’te tüm toplu taşıma hizmetleri durdurulurken, İran’ın İsrail’e doğru insansız hava araçları fırlattığına dair haberler üzerine alarm seviyesi yükseltildi.
Tel Aviv yönetimi, İç Cephe Komutanlığı’nın talimatları doğrultusunda yedi metro istasyonunun sığınak olarak halka açıldığını duyurdu.
İsrail’in aldığı önlemler kapsamında El Al ve Arkia havayolu şirketleri, uçaklarını ülke dışına taşıdıklarını açıkladı. Daha önce de düşük maliyetli havayolu şirketi Israir, uçaklarını Tel Aviv’deki Ben Gurion Havalimanı’ndan tahliye ettiğini bildirmişti.
İsrail İran’ın nükleer ve balistik programına saldırdı: İran’dan misilleme
Hastaneler için acil durum talimatı
İsrail Sağlık Bakanlığı, İran’a yönelik saldırı ve İç Cephe’de ilan edilen özel durum nedeniyle cuma sabahı tüm hastanelere özel olarak sıkılaştırılmış bir acil durum moduna geçmeleri talimatını verdi.
Bakanlığa bağlı kriz masası faaliyete geçirilirken, tüm sağlık sisteminin en üst düzeyde teyakkuz hâlinde olduğu belirtildi.
Bu kapsamda hastanelerin yer altındaki güçlendirilmiş komplekslere taşınması ve acil olmayan tüm tıbbi faaliyetlerin iptal edilmesi kararlaştırıldı.
Bakanlıktan yapılan resmi açıklamaya göre, tüm hastanelerden hayat kurtarıcı olmayan ameliyatlar, rutin tedaviler ve poliklinik ziyaretleri de dahil olmak üzere tüm klinik faaliyetleri durdurmaları istendi.
Diyaliz seansları gibi hayati hizmetler dışında, hasta sandıkları ile anne ve çocuk sağlığı kliniklerinde de olağan hizmetler askıya alındı.
Tehlikeli senaryolara hazırlık
Bakanlık, acil hastaneye yatış gerektirmeyen hastaların tahliye edilmesi emrini verdi. Bu adımla, korumasız alanlardaki insan sayısının azaltılması ve yalnızca kritik tedavilere odaklanılması hedefleniyor.
Bu hastaların, tıbbi durumlarına göre evlerine veya alternatif bakım tesislerine nakledileceği belirtildi.
Walla haber sitesine göre, hastaneler daha tehlikeli senaryolara hazırlanıyor ve İç Cephe Komutanlığı, İsrail ordusu, Kızıl Davut Yıldızı ve diğer sağlık kurumlarıyla koordinasyon içinde çalışıyor.
Sağlık Bakanlığı’ndaki kriz masası, ülkedeki tüm sağlık kuruluşlarıyla sürekli iletişim hâlinde kalarak sahadan anlık raporlar alıyor.
‘Hastanelere gitmekten kaçının’
Acil tıbbi durumu olmayan herkesten evlerinde kalmaları ve kliniklere veya acil servislere gitmemeleri istendi.
Walla sitesi, “İsrail sağlık sistemi şu anda rutin ile savaş arasındaki ince çizgide, tıbbi tedavi sağlamak ile hastaların ve personelin güvenliğini korumak arasında sürekli bir denge kurmaya çalışarak faaliyet gösteriyor,” ifadelerine yer verdi.
Hasta sandıklarındaki acil tıp merkezleri açık kalırken, tüm tıbbi hizmetler internet ortamına taşındı ve hemşire danışma merkezi ile çocuk hizmetleri birimleri 24 saat esasına göre çalışacak şekilde güçlendirildi.
Psikolojik yardım talepleri yüzde 500 arttı
Öte yandan savaş mağdurlarına psikolojik destek sağlama konusunda uzmanlaşmış Natal örgütü, İran’a yönelik saldırının başlangıcından bu yana psikolojik yardım taleplerinin yüzde 500 arttığını bildirdi.
Natal Genel Direktörü Efrat Şvarts, “Ülkenin dört bir yanından çağrılar alıyoruz. Çoğu endişe ve gerginlikle ilgili. Bazı vatandaşlar ise tıbbi yardım gerektiren panik ataklar yaşıyordu,” dedi.
Arayanların “panik nöbetleri, yalnızlık hissi ve korunaklı bir odanın olmamasından duyulan korkudan bahsettiklerini ve sığınaklara girerken destek istediklerini” belirtti.
Şvarts ayrıca, “Mevcut durum, birçok insanda geçmişe dair korku ve endişeleri tetikliyor,” diye ekledi.
Ortadoğu
İsrail İran’ın nükleer ve balistik programına saldırdı: İran’dan misilleme

İsrail, İran’ın nükleer ve balistik programına yönelik dev bir hava harekâtı başlattı. Saldırıda üst düzey İranlı komutanlar ve bilim insanları öldürüldü. İran’dan İHA’larla misilleme geldi.
İsrail, bu sabaha karşı İran’ın nükleer ve balistik füze programını hedef alan kapsamlı bir hava harekâtı başlattı. “Yükselen Aslan” adı verilen operasyonda İsrail savaş uçakları, Tahran, Tebriz, İsfahan’daki Natanz nükleer tesisi ile Loristan, Kirmanşah ve Hamedan gibi stratejik kentlerdeki nükleer ve askeri tesisleri vurdu. Saldırılarda üst düzey İranlı komutanlar ve nükleer bilim insanları öldürüldü.
Bu saldırı, İran’ın 1980’lerde Irak’la yaptığı savaştan bu yana karşılaştığı en ciddi askeri müdahale olarak değerlendiriliyor. Gelişme, uzun süredir karşı karşıya gelen iki ülkeyi topyekûn bir savaşın eşiğine getirmiş durumda.
Tahran’da bazı sivil konutların da isabet aldığı saldırılarda çok sayıda kişinin öldüğü ve yaralandığı bildirildi. İran’ın radar altyapısında kilit öneme sahip Subaşı Radar Merkezi, Kirmanşah’taki askeri kışlalar ve Hüsrevi Sınır Kapısı da vurulan noktalar arasında yer aldı. Loristan’daki bir askeri üs ile Tebriz’de beş ayrı hedef ve Natanz Uranyum Zenginleştirme Tesisi de saldırının odak noktaları oldu.
İsrail basınına göre, operasyonun ilk dalgası hava savunma sistemleri, yerden yere füze bataryaları ve İran Genelkurmay Başkanlığı gibi askeri komuta merkezlerine yönelikti. CNN’e konuşan gazeteci Barak Ravid, İsrail istihbarat teşkilatı Mossad’ın da saldırılarla eş zamanlı olarak İran’ın hava savunma altyapısına yönelik gizli sabotaj operasyonları yürüttüğünü bildirdi.
İsrail, İran’ın halihazırda 15 nükleer bomba üretebilecek düzeyde zenginleştirilmiş uranyuma sahip olduğunu iddia ediyor.
Netanyahu: Geleceğimiz tehlikede
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, saldırının meşruiyetini savunarak “Eğer şimdi harekete geçmezsek, geleceğimiz olmayacak” dedi. İran’ın önümüzdeki altı yıl içinde 20 bin balistik füze üretmeyi planladığını belirten Netanyahu, bu füzelerin İsrail’e dakikalar içinde ulaşabileceğini vurguladı.
İsrail Ordu Sözcüsü Tümgeneral Effie Defrin, saldırıya yaklaşık 200 savaş uçağının katıldığını, yaklaşık 100 hedefin vurulduğunu açıkladı. Operasyon sürerken İran’ın İsrail’e 100’den fazla insansız hava aracı gönderdiği ve İsrail hava savunma sistemlerinin devrede olduğu bildirildi.
İsrail, İran, Irak ve Ürdün, hava sahalarını geçici olarak uçuşlara kapattı. Ülkede olağanüstü hâl ilan edildi.
Üst düzey komutanlar ve bilim insanları hayatını kaybetti
İran devlet televizyonu, Devrim Muhafızları Komutanı Tümgeneral Hüseyin Selami ve İran Genelkurmay Başkanı Tümgeneral Muhammed Bakıri’nin saldırılarda öldüğünü doğruladı. Tesnim Haber Ajansı ise nükleer bilim insanları Feridun Abbasi, Muhammed Mehdi Tehrançi, Abdulhamid Menuçehr, Ahmed Rıza Zülfikari, Emir Hüseyin Fıkhi ve Motlabizade’nin hayatını kaybettiğini bildirdi.
İran’dan misilleme
Operasyon sürerken İran’ın İsrail’e 100’den fazla insansız hava aracı gönderdiği ve İsrail hava savunma sistemlerinin devrede olduğu bildirildi. İsrail ordusu, halkı sığınaklarda kalmaları ve sivil savunma talimatlarına uymaları yönünde uyardı. İsrail Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir, “Bu operasyon uzun süredir planlanıyordu. Mutlak başarı garantisi veremem. İran’ın tepkisi alışık olduğumuzdan farklı olabilir” dedi
İsrail; İran, Irak ve Ürdün, hava sahalarını geçici olarak uçuşlara kapattı. Ülkede olağanüstü hâl ilan edildi.
Çok sayıda havayolu firması yolcu uçaklarını Tel Aviv’deki Ben Gurion Havalimanı’ndan çıkarıyor. İsrailli havayolu şirketleri El Al, Israir ve Arkia havalimanındaki uçaklarını ülke dışına çıkardıklarını duyurdu.
Flightradar24 verilerine göre, Israir uçaklarının bazıları Güney Kıbrıs’a, El Al uçakları da Avrupa’daki havalimanlarına gitti. Çok sayıda havayolu şirketi de bölge uçuşlarını iptal ediyor.
THY’ye bağlı AJet’ten bir kaynak Reuters’e, İran, Irak ve Ürdün uçuşlarının pazartesiye kadar iptal edildiğini söyledi.
Hamaney: Bu rejim ağır bir cezayla yüzleşecek
İran dini lideri Ayetullah Ali Hamaney, saldırının ardından yaptığı açıklamada, “Siyonist rejim bu sabah topraklarımızda bir suç işleyerek yerleşim alanlarını hedef aldı. Bu rejim ağır bir cezayla karşı karşıya kalacak,” dedi. “Şehit edilen komutan ve bilim insanlarının yerini, onların yoldaşları ve halefleri alacak. Bu rejim, kendi sonunu hızlandırdı.”
İran: ABD de sorumlu
İran Dışişleri Bakanlığı, İsrail’in saldırılarından ABD’yi de sorumlu tuttu. Bakanlık açıklamasında, “Siyonist rejimin İran’a yönelik saldırgan eylemleri, ABD’nin koordinasyonu ve izni olmadan gerçekleştirilemez” denildi: “ABD, bu maceranın sonuçlarından da sorumlu olacaktır.”
Açıklamada ayrıca, BM Şartı’nın ilgili maddeleri gereği İran’ın meşru müdafaa hakkını saklı tuttuğu vurgulandı.
ABD: Saldırıya dahil değiliz
ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, saldırıya ilişkin yaptığı açıklamada, “İsrail, bu operasyonun öz savunma amacıyla gerekli olduğunu bize iletti. Ancak ABD bu saldırıya katılmamıştır,” ifadelerini kullandı. Rubio, ABD’nin önceliğinin bölgedeki Amerikan güçlerinin korunması olduğunu söyledi.
ABD, saldırı öncesi Bağdat’taki bazı diplomatlarını tahliye etmiş, bölgedeki askerî personelin ailelerine de gönüllü tahliye seçeneği sunmuştu.
İsrail’in askeri kapasitesini zorladı
Times of Israel’e göre saldırı, İsrail ordusunun lojistik kapasitesini zorladı. İran’a ulaşabilmek için eskiyen hava tankerleri kullanıldı. İsrail uçaklarının doğrudan İran hava sahasına girip girmediği netlik kazanmazken, saldırıların başka ülkeler üzerinden fırlatılan uzun menzilli “standoff” füzelerle yapılmış olabileceği değerlendiriliyor. Irak’taki görgü tanıkları saldırı sırasında jet sesleri duyduklarını aktardı.
Gazze gölgesinde zamanlama tartışması
Operasyon, İsrail’de 20 aydır süren ve kamuoyunda tepkiyle karşılanan Gazze savaşı sürerken gerçekleştirildi. Times of Israel’e göre uzmanlar, Netanyahu’nun dikkatleri Gazze’den uzaklaştırmak için saldırıyı bu dönemde tercih etmiş olabileceğini öne sürüyor. Buna rağmen İran tehdidinin İsrail halkı tarafından geniş ölçüde gerçek bir tehdit olarak görüldüğü biliniyor. Dün Netanyahu hükümetini devirmek için Meclis’e önerge verenlerden muhalefet lideri Yair Lapid bile Netanyahu’ya “tam destek” verdi. Ancak olası bir İran misillemesinde can kaybı artar veya günlük yaşam sekteye uğrarsa, kamuoyunun tutumu hızla değişebilir.
Nitekim Netanyahu, “Bedava savaş yoktur” ifadesini kullanarak İsraillilerin sığınaklarda alıştıklarından daha uzun süre kalmaları gerekebileceğini söyledi.
Saldırı bekleniyordu
İran’ın nükleer faaliyetleri gerekçesiyle İsrail’in İran’a saldırı ihtimali haftalardır konuşuluyordu. ABD Başkanı Donald Trump, saldırıdan bir gün önce, “Bu tür bir saldırı çok olası görünüyor” açıklamasını yapmıştı. Saldırı başladığında, ABD’nin İsrail Büyükelçiliği tüm Amerikan personeline “bulundukları yerde kalmaları” talimatı verdi.
Öte yandan ABD Ulusal Güvenlik Konseyi, Trump başkanlığında toplanacak. Trump’ın saldırıya ilişkin kamuoyuna açıklama yapıp yapmayacağı ise henüz bilinmiyor.
Petrol fiyatları yükseldi
Petrol fiyatları, dün akşamki kapanışının ardından İsrail’in İran’a saldırı düzenlemesiyle yüzde 7’den fazla yükseldi. Brent petrolün varil fiyatı, Türkiye saatiyle 04.10 itibarıyla yüzde 7,40 artışla 74,49 dolara çıktı.
Aynı dakikalarda Batı Teksas türü (WTI) ham petrolün varili de yüzde 7,86 yükselişle 73,39 dolara tırmandı.
-
Görüş2 hafta önce
ABD Dışişleri’nin Avrupa eleştirisi ne anlama geliyor?
-
Asya3 gün önce
Huawei kurucusu: Çiplerimiz ABD’nin bir nesil gerisinde
-
Dünya Basını5 gün önce
Trumpizmin gerici ideoloğu: Curtis Yarvin
-
Avrupa2 hafta önce
Max Otte: Alman ekonomisinde bir gerileme değil, çöküş yaşanıyor
-
Rusya2 hafta önce
Ukrayna’dan Rus stratejik bombardıman üslerine kamyonlardan kalkan İHA’larla saldırı
-
Görüş2 hafta önce
Silahlar sustu, şimdi artılar eksiler hanesine bakma zamanı – 2
-
Dünya Basını2 hafta önce
Rusya ve Ukrayna heyetleri tekrar İstanbul’da: Masada neler var?
-
Dünya Basını2 hafta önce
Savaş sonrası Suriye’yi dönüştüren ‘Sünni popülizm’