Bizi Takip Edin

ASYA

Yoon, ‘ortağımız’ dediği Japonya’yı ilişkileri onarmaya çağırdı

Yayınlanma

Güney Kore Devlet Başkanı Yoon Suk Yeol, çarşamba günü, Japonya’nın kendileriyle evrensel değerleri paylaşan ‘ortak’ ülke olduğunu söyledi ve Seul’ün artan bölgesel tehditler döneminde Tokyo ile bağlarını onarmaya çalıştığını belirtti.

Nikkei Asia’nın haberine göre, Japonya’nın Kore Yarımadası’ndaki 35 yıllık (1910-1945) işgaline karşı bağımsızlık hareketinin 104. yıldönümü anısına konuşma yapan Yoon, “Bugün Kore Cumhuriyeti ve Japonya güvenlik ve ekonomi konularında işbirliği yapıyor. Küresel zorluklarla başa çıkmak için de birlikte çalışıyoruz” dedi.

ABD ve Japonya ile bağları güçlendirme gündemi olan Yoon yönetimi, güvenlik konusuna öncelik veriyor.

ABD ve Japonya’yla üçlü işbirliği her zamankinden önemli

Başkent Seul’deki konuşmasında güvenlik önceliği bağlamında ABD ile müttefikliğine de değinen Yoon, “Kore Cumhuriyeti, ABD ve Japonya arasındaki üçlü işbirliği, Kuzey Kore’nin büyüyen nükleer tehditleri ve karmaşık küresel krizler de dahil olmak üzere güvenlik krizlerinin üstesinden gelmek için her zamankinden daha önemli hale geldi” ifadelerini kullandı.

Dünyanın demokrasi ve otoriterlik arasında bölündüğünü savunan Yoon, Güney Kore’nin özgürlüğü ve ortak refahı destekleyen ülkelerle dayanışma gösterdiğini söyledi.

Yoon’un konuşmasına Japonya’dan olumlu tepki geldi.

Japon Kabine Sekreteri Hirokazu Matsuno Tokyo’da gazetecilere verdiği demeçte, “Japonya için Güney Kore, çeşitli uluslararası konularda işbirliği yapmamız gereken önemli bir komşu ülkedir” yorumunu yaptı.

Üçlü teknoloji görüşmeleri

Dün de, Güney Kore Cumhurbaşkanlığı Ofisi, tedarik zincirlerinin dayanıklılığını güçlendirme ve teknoloji geliştirme çabaları kapsamında, Güney Kore, ABD ve Japonya’dan yetkililerin ilk ekonomik güvenlik diyaloğunu gerçekleştirdiklerini açıkladı.

Açıklamada, “Bu diyalog (Japonya ile), ABD ile ikili ekonomik güvenlik işbirliğini üçlü düzeye genişletmek açısından anlamlıdır” ifadeleri kullanıldı.

Yoon, ABD Başkanı Joe Biden ve Japonya Başbakanı Fumio Kishida, kasım ayında bir zirve sırasında bu müzakereleri başlatma konusunda anlaşmıştı.

Çin’e karşı Avrupa’nın yanı sıra Asya ülkeleri ile de ittifaklar kurarak teknoloji tedarik zincirinin yönünü değiştirmeyi hedefleyen Washington, birbirleriyle yer yer gerginlik yaşayan Japonya ve Güney Kore’yi bu bağlamda bir araya getirmeye ve işbirliği zemini yaratmaya çabalıyor.

Güney Kore ve Japonya arasında adalar tartışması

Güney Kore ve Japonya, ABD ile müttefiklikleri bağlamında ilişkilerini onarmaya çalışsalar da aralarındaki tarihi sorunlar zaman zaman nüksediyor.

Nitekim daha geçen hafta, iki ülke arasında sık sık egemenlik tartışmalarına konu olan Dokdo/Takeşima adaları yeni bir krize yol açmıştı.

Japonya’nın, “kendi toprak parçası” olduğunu savunduğu adalarla ilgili tören düzenlemesi Seul yönetiminin tepkisine yol açmış ve Güney Kore, Japonya’nın Seul Büyükelçi Yardımcısını Dışişleri Bakanlığına çağırarak protesto etmişti.

Bakanlıktan yapılan açıklamada, Seul hükümetinin “Japonya’nın haksız toprak iddialarını tekrarlamasını sert şekilde protesto ediyoruz” ifadeleri kullanılmıştı.

Güney Kore’nin “Dokdo”, Japonların ise “Takeşima” olarak adlandırdığı toplam alanı 0,2 kilometrekare olan adacıklar, iki ülke arasında sık sık egemenlik tartışmalarına konu oluyor.

Diğer yandan Doğu Çin Denizi’nde Japonya ile Çin arasında da egemenlik tartışmaları yaşanıyor. Çin, Japonya kontrolündeki Diaoyu/Senkaku adalarında hak iddiasında bulunuyor.

Japonya’nın “Senkaku”, Çin’in de “Diaoyu” olarak adlandırdığı 5 ada ve 3 kayalıktan oluşan takımadalar, iki ülke arasında uzun süredir gerilim sebebi.

Bölgedeki gerginliğin ortasında Güney Kore hükümeti, Japonya ile anlaşma ve ortak keşif alanlarını yeniden belirleme arayışında. Japonya’nın ise Seul yönetiminin çağrılarına ne ölçüde karşılık vereceği belirsizliğini koruyor. İki ülkenin yakınlaşması ise Washington’ın bölgede Çin’i hedef alan çıkarları ile örtüşürken, Pekin’i tedirgin ediyor.

ASYA

Trump’ın ticari tutumu Asya ülkelerini bölgesel ittifaklara itiyor

Yayınlanma

Analistlere göre Asya ülkeleri, ABD Başkanı seçilen Donald Trump’ın korumacı söylemine, ABD’nin katılımı olmadan uluslar ötesi ekonomik işbirliğini teşvik etmeyi amaçlayan bölgesel ve ikili ticaret anlaşmalarına daha fazla önem vererek karşılık veriyor.

Trump, 20 Ocak’ta ikinci dönem için yemin ettikten sonra ABD ithalatına %20’ye varan genel vergilerin yanı sıra Çin mallarına %60 oranında gümrük vergisi uygulama sözü vererek gümrük tarifelerini 2024 başkanlık kampanyasının temel taşı haline getirdi.

Peru’da düzenlenen son Asya-Pasifik Ekonomik İşbirliği (APEC) forumunda, 21 üyenin birçoğunun liderleri jeopolitik gerilimler artarken ve tedarik zincirleri yıpranırken bölgesel ekonomik entegrasyonun güçlendirilmesi çağrısında bulundu.

Çin Peru ile daha güçlü bir ticaret anlaşması imzalarken, Endonezya Kanada ile bir ticaret anlaşması üzerinde mutabık kaldı.

Singapur Başbakanı Lawrence Wong, APEC ülkelerini kapsayan ve halen üzerinde çalışılan bir anlaşma olan Asya Pasifik Serbest Ticaret Bölgesi’nin yeniden canlandırılmasının önemini vurguladı.

Wong, “APEC şimdi eskisinden daha önemli” dedi.

Çok taraflı bölgesel ekonomik ortaklıklar

Ekonomistler, Bölgesel Kapsamlı Ekonomik Ortaklık (RCEP) ve Trans-Pasifik Ortaklığı için Kapsamlı ve Aşamalı Anlaşma gibi Washington’u içermeyen ticaret anlaşmalarının önümüzdeki yıllarda Asya ülkeleri için daha önemli hale geleceğini söylüyor.

Sürdürülebilir ticareti teşvik eden Asya merkezli bir grup olan Hinrich Vakfı’nın ticaret politikası başkanı Deborah Elms, Nikkei Asia’ya yaptığı değerlendirmede, “Bu, çöken küresel sistemden kaynaklanan kaos ve hasarın bir kısmını yönetmemize yardımcı olacak” dedi.

Çin, Japonya, Güney Kore ve ASEAN üyeleri dahil olmak üzere 15 Asya-Pasifik ülkesi arasında bir ticaret anlaşması olan RCEP, ABD-Çin ticaret savaşının arka planında sekiz yıl süren müzakerelerin ardından Kasım 2020’de imzalandı. Bu ülkeler dünya gayrisafi yurtiçi hasılasının yaklaşık %30’unu temsil ediyor.

Trump 2017 yılında ABD’yi Trans-Pasifik Ortaklığı’ndan çekerek Tokyo’yu anlaşmanın liderliğini üstlenmek durumunda bıraktı. Şu anda CPTPP olarak bilinen ve Kanada, Avustralya, Yeni Zelanda, Singapur ve Vietnam’ın da aralarında bulunduğu 11 ülkeden oluşan grup altıncı yılına girmek üzere. Üyeler arasındaki ticaret 2018’den 2021’e kadar %5,5 arttı. Birleşik Krallık aralık ayında katılıyor, Çin de üye olmak istiyor.

Trump’ın küreselleşme karşıtı tutumu karşısında bazı analistler Japonya’yı CPTPP’yi geliştirmeye, üye eklemeye ve Avrupa Birliği ile işbirliğini ilerletmeye çağırıyor.

APEC’teki Çinli bir delege şunları söyledi: “Günün sonunda çok sayıda ticaret ortağımız var.”

Ancak Çin’in ekonomi politikası bölgesel ticari işbirliğinin önünde engel teşkil edebilir. Pekin

Asia Decoded danışmanlık şirketinin kurucusu Priyanka Kishore ise, bölgesel ticareti teşvik etmek için Çin’in iç tüketimi canlandırması ve daha fazla ithalat yapması gerektiğini söyledi.

Nikkei’ye konuşan Kishore, “Çin, bölgenin dış talebini desteklemede çok önemli bir role sahip” dedi ve ekledi: “Bölge içi ticaretin şampiyonu olmak istiyorsa daha fazlasını yapmalı.”

Yeni ticaret ortakları bulmaları 5 yıl sürebilir

Daha yüksek ABD tarifeleri, ticaretin GSYH’ye oranı %100’ün üzerinde olan Singapur, Hong Kong, Vietnam gibi Asya ekonomileri için özellikle zor olabilir. Singapur ve Güney Kore şu anda ABD ile serbest ticaret anlaşması olan tek Asya ülkeleridir.

Gümrük vergileri ABD’deki ithalatçılar tarafından ödenmekte ve ABD Gümrük ve Sınır Koruması tarafından tahsil edilmektedir. Daha yüksek maliyetler müşterilere yansıtılabilse de tarifeler, ürünlerinin satışını zorlaştırarak yabancı ülkelere zarar verebilir.

Fudan Üniversitesi’nde ekonomist olan Yang Zhou’nun araştırmasına göre, 2018’deki ticaret savaşı Çin’e 35 milyar dolara, ABD’ye ise 15 milyar dolara mal oldu.

Kendisini dünya ticaretini etkileyen politikaların bağımsız bir gözlemcisi olarak tanımlayan Global Trade Alert, Asya ülkelerinin ABD pazarına erişimlerinin engellendiği en kötü durum senaryosuyla nasıl başa çıkacaklarını ölçmeye çalıştı. Analiz, bu ülkelerin yeni ticaret ortakları bulmalarının ortalama beş yıl alacağını ortaya koydu.

Çalışmaya göre, ABD’nin yerini Çin, AB, Vietnam ve Japonya’daki ticaret ortaklarıyla doldurmak için 24 yıla ihtiyaç duyacak olan Tayland gibi ülkeler için bu görev daha zor olacaktır. Güney Kore için bu süre 2038 yılına kadar uzayacaktır.

Okumaya Devam Et

ASYA

Çin, Japon vatandaşları için vizesiz seyahati yeniden başlatıyor

Yayınlanma

Çin Dışişleri Bakanlığı cuma günü yaptığı açıklamada, hükümetin 30 Kasım’dan itibaren ülkeye seyahat edecek Japon vatandaşları için vize şartlarından feragat edeceğini duyurdu.

Japonya, vize muafiyeti listesine eklenen Bulgaristan, Romanya ve Hırvatistan’ın da aralarında bulunduğu bir grup Avrupa ülkesinin yanında yer aldı. Bu uygulama önümüzdeki yılın sonuna kadar sürecek.

Son muafiyetlerle birlikte uygun ülkeler listesi 38’e yükseldi. Pekin ayrıca vizesiz kalış süresini de 15 günden 30 güne çıkardı.

Japonya’nın listeye dahil edilmesi kararı, Japonya Başbakanı Shigeru Ishiba ile Çin Devlet Başkanı Xi Jinping’in geçen hafta Peru’da düzenlenen Asya-Pasifik Ekonomik İşbirliği Forumu çerçevesinde bir araya gelerek “ortak stratejik çıkarlar” doğrultusunda işbirliği yapma konusunda mutabık kalmalarının ardından geldi.

Çin, COVID-19 salgını sırasında Japon ve diğer yolcular için vize muafiyetlerini askıya almıştı. Pekin, 2023 yılında sıfır COVID politikasını kaldırdığından beri Avrupa ve Güneydoğu Asya’daki düzinelerce ülke için vizelerden feragat etti. Ancak Japon vatandaşlarının 15 gün veya daha kısa süreli kalışlar için bile vize almaları gerekiyor.

Japon yetkililer Çin’i vize politikasını hafifletmeye zorluyor.

Bu önlem iş ya da tatil amaçlı seyahatleri daha kolay hale getirecek, ancak Çin’e giden Japon ziyaretçilerde önemli bir artışa yol açıp açmayacağı belirsiz.

Japonya’dan yurt dışına seyahatler zayıf yen nedeniyle durgun seyrediyor.

Öte yandan, Japonya’ya seyahat eden Çin vatandaşlarının hala vize almaları gerekiyor ve bu politika pandemi öncesinden beri uygulanıyor. Japon medya kuruluşları Tokyo’nun Çin’e karşılıklı vizesiz seyahat sunmayı planlamadığını, ancak uygulamayı basitleştirmeyi düşündüğünü bildirdi.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

ABD, Filipinler’e Pekin’e karşı kullanması için insansız deniz aracı veriyor

Yayınlanma

Analistler, Washington’ın Manila’ya gelişmiş insansız hava araçları sağlamasının Filipin Donanması için bir “güç çarpanı” görevi göreceğini ve ABD’nin müttefikinin Güney Çin Denizi’nde Çin’e karşı gözetleme ve operasyonel kabiliyetlerini artıracağını söylüyor.

ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin salı günü Filipinler’e yaptığı iki günlük ziyaret sırasında ABD hükümetinin Filipin Donanmasına Batı Filipin Denizi’ndeki operasyonları için açıklanmayan sayıda insansız deniz aracı (USV) verdiğini açıkladı.

Biden yönetimi sona ermeden önce “çok daha fazlasının” teslim edileceği sözünü verdi.

Austin, Filipinler Savunma Bakanı Gilberto Teodoro Jnr ile birlikte Batı Filipin Denizi’ne bakan ve ABD-Filipin ortak askeri tesisine ev sahipliği yapan Puerto Princesa, Palawan’da düzenlediği basın toplantısında şunları söyledi: “Temmuz ayındaki ziyaretim sırasında açıkladığım 500 milyon ABD doları tutarındaki yabancı askeri finansmanla, Filipinler’in münhasır ekonomik bölgesi (MEB) boyunca haklarını ve egemenliğini savunacak yetenek ve araçlara sahip olmasını sağlamaya yardımcı olmak için bunun gibi daha birçok platformun teslim edilmesini bekliyoruz.”

Austin, ABD’nin “Filipinler’in savunmasına derinden bağlı olduğunu” ve Manila ile olan Karşılıklı Savunma Anlaşmasının “Güney Çin Denizi’nin herhangi bir yerinde, sahil güvenlik güçlerimiz de dahil olmak üzere silahlı kuvvetlerimize, uçaklarımıza veya kamu gemilerimize yönelik silahlı saldırılar için geçerli olduğunu” yineledi.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English